22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I2EYLÜL2003CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Ink'tt birt tsüşt a «o a >• çtUmzl D E N İ Z S O M Eîektronik posta: denasom@cumhuriyet.cofn.tr www.demzsom.com Tei: 0.212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 9? Gungadin Ahmet Mete Apak: "In- giliz yazar ve şair Rud- yard Kipling, Hindistan âşığıydı. Bombay'da doğmuş, Londra'da öl- müştü. Birçok eseri fil- me çekildi. Bunlar- dan biri, Ingiliz askerteriyle be- raber savaşan Hintli askerin öyküsüydü. Hintii- nin görevi, yaralı Ingiliz askerterine, yanında ta- şıdığı kelek içinde su vermekti. Ingiliz asker, 'Gungadin' diye bağınr, Hintli de üzerine açılan ateşe bakmadan Ingiliz- lere su taşırdı. Çünkü o Gungadin'di... Türk va- tandaşı bağınyon 'Tay- yip, sen de oglunu Irak'a gönder' diye... Ameri- kan askeri yaralanınca Tayyip'in oğlu 'Kola Turkgadin'i askerin ağ- zına döker hem para ka- zanır hem de Amerika- lının Türkçe öğrenmesi- ne vesile olur." - 12 Eylül'ün 23 yılı geçmiş... "Netekim, hâlâ varaılamavıo beslivonjz!" B ir haftamızı aldı ama memleketin birinde sı- yanürle altın üreten yabancı bir şirketin ye- rel yöneticilerinden "Sadri Artınışık"ın, şir- 1 ketin merkezdeki yöneticilerinden "Jo Gol- denboy "a gönderdiği mektubun sonuna geldik... Bu arada Bergama Ovacık'ta siyanürie altın üreten New- mont şirketinin genel müdürü Sabri Karahan'ın gön- dereceği Nevvmont'un Türkiye'de hiçbir "hukuki", "teknik" ve "ticari" eksiği olmadığına ilişkin belgele- ri beklemeye de devam ediyoruz... Mektubun son bölümü: "Yürütülecek işlerin kapsamı aşağıdadır: Ocak genislemesi ile ilgili çevresel konulann ta- nımlanması. Işletmede üretim öncesi ve üretim saf- halannda izin işlemleriyle ilgili yapılan çaJışmaJar, dev- letle ve diğer kişilerle olan ilişkiler, Çevresel Etkiyi De- ğerlendirme Raporu da dahil gözden geçirilerek ve- riler toplanıp bunlara göre yeni çalışmalar yapılmalı- dır. Uygun bilgiler toplanamazsa, maden personeli- Veson nin yardımı ile eksik bilgiler tanımlanabilir ve elde edi- lebilir. Açık ocağın genişletilmesiyle ilgili olan memleket- teki kanunların, tüm yönetmeliklerin, bu konuda ve- rilen taahhütlerin belirlenmesi gerekmektedir. Çevre- sel izinlerin alınması sürecine işletmede görev yapan müteahhrtleri, altın madeni yönetici personelini ve di- ğer danışmanlan da potansiyel güç olarak dahil et- meliyiz. Çevresel Etkiyi Değerlendirme Raporu ve gereken destekleyici dokümanların hazırtanması ve Valiliğe bu işle ilgili başvuru sırasında verilmesi söz konusu- dur. Ek izinlerin alınması sırasında altın madeni yö- netici personelinin desteklenmesi, görüşlerinin alın- ması gereklidir. Çevreyi Koruma Bakanlığı'na başvu- ru içın eğer gerekiyorsa Çevresel Etkiyi Değertendir- me Raporu ve diğer destekleyici dokümanlar hazır- lanmalıdır. Raporun sunuşu da, gerektiğinde halkın bilgilendirilmesi için hazırlanacak organizasyonlarla yapılmalıdır. öneriniz aşağıdakileri kapsamalıdır: Yukandaki aşamaların sürdürülmesi sırasında benimseyeceği- niz yaklaşım; Çevresel Etkiyi Degerlendirme Rapo- ru'ndaki tablolann ve özetin içerikleri, bu işle uğra- şacak alt taşeronlann, personelin özellikleri ve detay- lan, yukanda belirtilen her kısmın kaynağı, tahmini maliyeti ve gerektiğinde kullanılacak ilave personel için ödenecek ücretlerin listesi, işi yerine getirmek için kavramsal program ve kaynak listesi... Sizin önerinizin bize gönderilmesi bu ayın 26'sın- da günün mesai saatleri içinden daha geç olmama- lıdır. Bu iş sizin hazıriayacağınız sözleşme şartları ve koşulları altında sürdürülecektir. Saygılarımla. Sadri Altınışık". Mum Kökçe:"Bizi Irak'a dibi kırmı- zı mumla çağıran ABD, kendi ülkesi- ne gideceğimizde ne- den vize uyguluyor?" SESStZSEDASIZ(l) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku <ı yahoo.com ^ Türk'iim. dogruyum. iş bulabilirsem çalışkan olup olmadığımı da anlayacağım! Çocuğunu Amerika'da doğuranlar 26 sat yerimli 30 sat yerimsiz, Fizik öğretmenı Metin Akçara. te- levizyon spikeri Defne SamyelinirT ikinci çocuğunu doğurmak için ABD'ye gittiğini öğrenmiş: "Böylelikle çocuğu Amerıkan vatan- daşı olacak. llk çocuğunu da Amerika'da doğurmuştu. Bizim de bir çocuğumuz var... Kızımız altı yaşında... Türkiye'de doğdu. Zonguldak'ta köhne bir devlet hastanesinde Türk vatandaşı olarak dün- yayageldi... Defne Samyeli'ninçocukla- n çok önemli... Çünkü o, Türkiye'nin en önemli televizyonlanndan birinde spiker- lik yapıyor. Üstelik bu konuma dışiyle tır- nağıyla çalışıp, güzellık yanşmalannda dereceye girerek gelmiş... önemli bir iş yaptığı için iyi de para kazanıyor... Türki- ye, ulusumuzun onurunu iki paraJıkeden Amerikalılann haberini onun ağzından dinliyor. Bizim çocuğumuz, onunki ka- ' dar önemli değil. Çünkü annesi ve ba- bası altı üstü bir öğretmen... Sadece in- san yetıştiriyor... önemli bir ışyapmadık- ları için de çok para kazanamıyor... Üs- telik Defne Samyeli kadargüzel değilter... Defne Samyeli'nin çocuklan büyüdükle- nnde, muhtemeten anneleri gibı önemli bir yer edinip, ülkemizin üretimine ve ge- lişmesine katkı sağlayan, onurumuzu ve çıkanmızı koruyan, Amerikan vatandaşı, vatansever Türkler olacaklardır... Bizim çocuk ise, tabii ki annesi ve babası gibi önemsız bir öğretmen ya da mühendis falan olacaktır.... Ne de olsa armut dibi- ne düşer! Fakat şu bir gerçek ki, bizim çocuklanmız bizim için onlannkinden da- ha güzel olacaktır!" Bu Ne Perhiz, Bu Ne Lahana Turşusu? TÜRKSENBAŞER KAFAOĞLU 6 Eyfül 2003 tarihinde Ça- nakkale Biga ilçesindeki bir toplantıdaydık. Konu, yapıl- mak istenen fosil yakıtlı birter- mik santral ile ilgiliydi. Habitat diliyle söylemek gerekirse, toplantıda aktörlerin hepsi yerlerini almışlardı: Biga Bele- diye Başkanı, kaymakam, ti- caret odası, çevreci kuruluşlar ve bazı Çanakkale milletvekil- leri. Ayrıca Marmara Bölge- si'ndeki il ve ilçelerden gelen çevreciler de ev sahipliği ya- pan Bigalılara destek vermek üzere oradalardı. Biga yöresi 750 bin dekar ekirn alanı. Tarımsal ve hay- vansal ürünleriyle 25 milyon- luk bir nüfusu besleyebilecek yetertilikte bir bölge. Söylen- diğine göre, Ziraat Fakültesi kitaplannda bu bölge için Av- rupa'nın Hollanda'sı benzet- mesi yapılıyormuş. Ayrıca ön- ceki yıllarda Biga için birsula- ma projesi yatınmı da yapıl- mış. Belediye Başkanı, kendi bölgesinde termik santral ya- pılacağını, katıldığı bir toplan- tıda tesadüfen duymuş. Şef- faflığın bu kadarına da pes doğrusu. Çokşaşınp inanmak istemeyen başkan, benim ha- berim olmadan böyle bir şey olabilir mi diye merak edip, araştırmış ve doğru olduğu- nu, sürecin gizli gizli başlatıl- dığını öğrenmiş... Olay Bigalı- larla paylaşılmış. Güç biriiği ile ortak karşı duruşlarını belirie- mişler. Aslında Çevre Yasası ÇED Yönetmeliği'ne göre, doğal kaynaklar amaç dışı kullanıla- maz. Hele burası 1. sınıf tanm toprağı ise, ne demir çelik fab- rikası ne de termik santral ku- rulamaz. Böyle birtesis kurul- ması için Çevre Etki Degerlen- dirme yani kısa adıyla ÇED ra- por işlemlerinin başlatılması gerekir. Başlatmışlar da, ama valilikten "Tesisin çevreye et- kisiönemsizdir" karan çıkmış. Bu karar, ÇED sürecine dahi gerek yoktur anlamına gel- mektedir. Bu arada Bursa Idare Mah- kemesi'nde Bigalılar tarafın- dan açılan yürütmeyi durdur- ma karan da reddedilmiş. Mü- cadele sürecek, bakalım neler olacak göreceğiz... Anlaşılan o ki santral yapılır ve işletilirse, Biga'da da, Çan ilçesinde olduğu gibi fosil ya- kıtlı sera gazı emisyonu; par- tikülleri; 1.225.000 ton/yıl öl- çütünde birikeceği belirtilen kül atığı ile bu üretken ekosis- tem çölleşip yok olacak. Kü- kürt dioksit oranı yüksek olan en düşük kaliteli linyit kömür- leri kullanıldığı da düşünülür- se, yaşanabilirlikten söz et- mek de çok zor. Istanbul'un Kartal ilçesin- den vazgeçip Biga'yı pek uy- gun gören tesis yapımcısının aynı yerde, en kirli teknoloji olan demir çelik işletmesine başladığı da düşünülürse, ona onay verip destek olanlar, Bi- galılara neden bilgi vermeyi düşünmekistemediler; neden yöre insanından kendilerini o bölgede isteyip istemedikleri- ni sormadılar, merak ediyoruz. Başka merak ettiklerimiz de var. Gereksiz yere uzun bir sü- reç doğalgaza bel bağlamak zorunda kalmış olan hükü- met, enerji bolluğu nedeniyle, yıllarca çevrecileri karşılarına alarakyaptırdığı, en ekonomik olan hidroliksantrallann, eksik kapasite ile çalışmasını iste- di... Peki de Biga'da neden böyle bir süreç yaşanıyor? Böyle bir enerji politikasına söylenecek en yerinde söz "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu". KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak n turk.net ÇİZGÎLİK KÂMİL MASARACI r r HAYAT EPtK TİYATROSU MVSTAFA BÎLGIN YÖNETÎCIL BİR KAVRAM. ÖâftENDİK. ZİMMET' KÎMSE BENÎM MUVEKCKtLİME ZÎMMETÇİ DÎYEREK... " ÇUNKU O BİR, ...ONU AŞA6ILAYAMAZ ! I'NİTELUOİ ZtMMETC±DİR I t L_J TOPLANIYORUZÜ! 13 Eylül 2003 Cumartesi Saat 17.00'de Koşuyolu öğretmen Evi'nde hep biriikteyiz FİKİRTEPE AJATÜRK EĞİTİM ENSTİTÜSÜ MEZUNLARI lletişim Emin Acar 0535 873 32 36 BURSA 1. SULH HUKUKMAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2002y'533 Esas 2003 986 Karar Davacı Anadolu Finans Kunrmu AŞ vekili Av. Mahmut Gürgeç tarafından davalı Melahat Sarpkan ve 4 arkadaşı aleyhine açılan izalei şüyû davasmın yapılan yargılaması sonunda: Davaya konu olan, Bursa ili Yıldınm ilçesi, Yeşil Mah'de kaın apunun 134 ada, 8 parselde 13 nolu bağımsız bölüm, Istanbul ili Şişli ilçesi, Şışli Mah. Abıdei Hürriyet Cad'de kain tapunun 159 pafta, 1042 ada, 23 parselde 4. katta 11 nolu bağımsız bölüm, Bur- sa ili Mudanya ilçesi, Ömerbey Mah. Demirhane mevkiinde kaın tapunun 35 pafta, 171 ada, 1 parselde 2 nolu bağımsız bölüm, Bur- sa ılı Mudanya ilçesi. Kumyaka köyü köyıçi mevkiinde kain tapu- nun 1 pafta, 317 parsel sayılı taşınmazlann tapudakı hak ve yü- kümlülüklen ile birlıkte aleni müzayede yoluyla satılarak satış be- delinin tapuda ve veraset ilarmndaki paylar oranmda taksınu sure- tiyle taraflar arasındakı ortakJığın giderilmesine daır, 12. 06.2003 tarih ve 2002/533 Esas, 2003/986 karar sayısı ile karar venldıği hu- susu davalı muhıp Suıan Sarpkan'a karar tebliği yerine geçmek üzere üzere ilan olunur, Basın: 43067 OTOBÜSTEKÎLER KEMAL LRGENÇ k_urgenc(g yahoo.com TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 12 Eylül unne.nuuntaz-arikan.com MAURICB CHEMLIER 1688'Oe BUGÛN.ÜMLÛ FBAMSlZ ŞA&KICI. t>U. YOKSUL OLAN AİLESt'OHA İUCOKUL - ög/$ gfiM/M ÇOCUK YA$TA SOKAKÇAKMCtLlSlNA SAf LAWŞO4HAffOHBA"CA/C£İ££p£ TANÎ.Ş, NAN BİR SS£ OLMUŞTV. DEfUiEN, O*N£. çı MtsnNSuerm ÎISSAHHEYE çtKrr... İ92O'L£8D£ HOU.YWOOO'A SİTTİ VSKI- SA SÜR£De,OYUHCu OLA&Vt: PA KA- BUL £t>LD/. C4ML4W£>//e£V& £OUJ££- L£. &OM4NTİK V£ YUMUŞAK HCJYLU ÂŞIK TİPİNfN ÖNPe 6BLEN TEMS/LC/Sİ OLDU.CHEVAU£#,Af!P*tMLINVTULMAZ FİLMLBR BtRA&VZAK fSJB'ÛE ÖU>Û.. ANKARA...ANKA... MUŞERREF HEKİMOGLU Songulamak Yetmiyor Son olaylann bunalımını aşmak kolay değil. Ne- yi yazacağını ya da yazamayacağını bilemiyor in- san. Kimi zaman şaşılası boyutlara vanyor olaylar. Bir yolsuzluk olayı, bir hastalık, bir rapor öyküsü, trafik cinayetleriyle, ruh sağlığını da yitiriyor insan. Otobüsler, kamyonlar çarpışıyor, şoförler yön şa- ştrıyor, bozuk yollar, denetimsiz yolculuklaria, ge- leceğı değil yaşadığı ana bile sahip olamıyor insan. ölüme karşın hızını alamayan sürücüler, umudun hızını da kesiyor. Gergin olayları, ölümü, ölümcül kazaları unut- mak, daha doğrusu aşmak için, okurlanm da bili- yor, sanat olaylanna sığınınm her zaman. Bir ser- gi, bir oyun, bir dans, bir konser, şaşkınlığımı yük- lenir, yeni bir yol açar bana. Yeni fırçalar tanınm, yeni şarkılar dinlerim, üzüntüler, gözyaşı, keder uçup gider birden. Belki kısa bir süre ama, o sırada çok yol alır so- luklanınm. Son günlerde yoğunlaşan olaylar doğrultusun- da düşle gerçek arasında bocalıyorum. Yaşadık- lanm gerçek mi düş mü karar veremiyorum, ayır- dına varamıyorum. Siz varabiliyor musunuz aca- ba? Sanınm varamıyorsunuz. Dar çevremde de ge- niş çevremde de karanlığa yol almanın bezginliği var. Bir yıldız, bir damla ışık özlemiyle bekliyor in- sanlar. Kuşkusuz gerçekleşecek beklentiler, umu- du yitirmemek gerekiyor. Dostlaria tartışıyoruz kimi zaman ama çözüme ulaşamıyoruz. Başanlanmızı küçümseyemeyiz, an- cak olaylann akışında belli sapmalar, tıkanmalar da var. Her dalda çok değerii kişiler, bilim adamlan, sanatçılar olsa da bunlarla övünmeye hakkımız yok doğrusu. Bilime, sanata saygı duymayan, özü- nü tanımayan, tırmandınmayan birtoplum eninde sonunda kısır bir döngüye saplanıyor. Dev boyut- lardan cüce boyutlara uzanıyor. Bilimsel araştırma- lann sonuçlan ortada değil mi? Sormak gerekiyor, Atatürk devrimleriyle nere- den nereye geldik bakın. Saşkınlığın ötesinde öf- ke basıyor çoğu zaman. Birçok devrimi, çağdaş uygarlık yolunda amacına vardırmamanın utancı bastınyor. Çağdaşlığın dışına yöneldik nerdeyse! Işte ka- dın devrimi, işte eğitim dalında yaya kaldığımız ko- nular. Laikliği öngören özgürtüklerveyasalarla na- sıl bir yol aldık, ne tür bir toplum olduk. Karşıdev- rimlerin egemenliği tırmanıyor nerdeyse. Bilimde, sanatta uluslararası boyutlara varan kişiler var a- ma nüfusun hangi oranında? Aydınlığı mı yansıtı- yoriar, karanlığı mı? Kuşağımın bireyi olarak belli sorunlan çözmekte bocalıyorum doğrusu. Neyi başaramadık? Amacımızda nerede yalnız kaldık, neden başarısızız? Söylemeye dilimiz varmıyor belki de. Ancak söy- lemek zorundayız. Atatürk devrimleri yaşam biçimine dönüşmedi yıllar boyunca. ödünlerle sözlerin, yazılann panl- tısıyla yetindi belli çevreler. Bu noktada durmak ve enine boyuna konuşmak, tartışmak gerekiyor. Da- ha geç kalmadan, aydınlık görevini, bilincini yitir- meden yola çıkmak gerekiyor. Yoksa aldatmaca- ları sürdürerek amaca ters düşeriz ancak. ödün politikasının ürünleri hiçbir şeye boyut ver- mez. Yaşayarak biliyoruz bu gerçeği. Kimi okurianm savcı türü sorguluyor her şeyi. Ancak sorgulamak yetmiyor, sorgulamanın gere- ğini de yapmak zorunluğu var. Nasıl derseniz, dev- rimlerin özüne ters düşmeden. Okurlanm biliyor, karamsartığı içime sindiremem ben. Kuşağımın özelliği bu. En karanlık gecelerde yıldız yağmurta- rı yaşadım. Yine yaşamayı umut ediyor, karanlığın ötesindeki ışık selini bekliyorum. Bulutlar, üzüntü- ler olsa da toplumdaki beklentiyi yadsımak olana- ğı yok. Karşımdaki duvarda yeni bir tablo var. Daver Darende'nin fırçasında maviler gülümsüyor. Bel- ki de Ive Klein mavileri. Ragıp Buluç'u selamlı- yor dalgalar. Bir de kahve fıncanı geldi postayla. Üstelik Ive Kelin mavisi! Okurlanmdan bir arma- ğan. Bulutlan aşmak, güneşi selamfamak için ça- ğınyorlar beni. Işte böyle sevgili okurlanm. Bir yanda savaş ha- beıieri, kan ve gözyaşı, bir yanda maviler, yaşamın gizemini duyuruyor bana. Bana değil hepimize. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLIHNSAĞA: 1/Şarbonhas- talığına veri- len bir başka ad. 2/Coşkun, 3 esinle dolu... Islandığı za- man kolayca 5 biçimlendiri- 6 lebilenyumu- şak ve yağlı toprak. 3/ Sevgide üs- tün tutulan... Tahıl ürünlerinin de- polandığı, genellik- le silindir biçiminde ambar. 4/ "Fahişe" anlamında eski söz- 4 cük... "Kader kede- 5 re — oldu/Ağladım 6 gözüm yaş oldu" (Âşık Vej-sel). 5/ Bir 8 yerde oturma. 6/Ka- 9 dın seslerinin en pesi... Hatay ilinde bir ova. 7/In- ci Aral'ın bir romanı... Kayısı, erik, zerdali gibi meyvelerin kurusu. 8/ Geminin, zinciri toplayıp demirini kaldırmaya hazır bulunması... İlişkin, değgin. 9/Ilkel toplumlarda, ruhsal varlıklann in- san ilişkilerinde etkili olabileceği inancı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ "Yüancık" da denilen, el, ayak ve yüzde kızar- tı ve şişmelerle kendini gösteren hastalık. 2/ Çe- kişme, kavga... Kupes balığına verilen bir başka ad. 3/Kalp hastalıklanna karşı kullanılan bir ilaç. 4/Zarara uğrama tehlikesi... îlgi eki. 5/ "Dünya kadar malın olsa / Sararlar — beze bizi" (Ruh&a- ti)... Şaşmabelirtenbirünlem... Halkdilinde "kü- me, topluluk" anlamında kullanılan sözcük. 6/ Halk edebiyatında sekizlik hece ölçüsüyle yazı- lan birşiir türü. 7/Kayak... "Hastahklar" anlamın- da eski sözcük. 8/Mesaj... îşaret. 9/Pokerde, ay- nı renkten olan ama sıra izlemeyen beş karta ve- îilen ad... Tabaka. « ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle