Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2003 CUMA
21. DUNYA FELSEFE KONGRESI
Dünya Felsefe Kongresi ilk kez liseli öğrencilerin katıldığı sempozyuma ev sahipliği yaptı
DüşünceyegençlikaşısıSEMA SEPtV
21. Dünya Felsefe Kongresi kap-
samında dün Türkiye Felsefe Kuru-
mu Çocuk Kulübü önemli bir etkin-
liğe öncü oldu. Notre Dame De Si-
on Lisesi'nde 'lluslararası Liseler
Felsefe SempozjTimu1
düzenlendi.
Sempozyumda öğrenciler iki gruba
aynlarak karşılıklı 'birey' ve 'med-
ya' konulannı tartıştılar.
Bir taraf, felsefenin insan gelişi-
minde ve insanın karar alma nokta-
sında bireye yol gösterici olduğunu,
her şeyin temelinin felsefi boyuta
dayandığını savunurken, diğer taraf
FISPYÖNETİM
KURULUNDA İKİ TÜRK
İstanbul Haber Servisi -
Uluslararası Felsefe Kuru-
luşlanBırlıği(FISP)Yönetirn |
Kurulu üyeliğine iki Türk
akademisyen seçildi. Malte-
! pe Ünrversitesi Öğretim Üye-
j siProf.Dr BetülÇotuksöken
ile Boğaziçi Üniversıtesi Öğ-
retim Üyesi Prof. Dr. Gürol
Irzık 24 kişiden oluşan ku-
rulun üyeleri oldular.
Önceki gün yapılan FISP
Genel Kurulu'nda başkan
tonna Kuçuradi nın yerine
FISP Genel Sekreten Peter
Kemp seçilmişti. Kurulun
yeni üyeleri arasında, Attna
Üniversitesi Ögretım Üyesi ı
I Konstantine Boudoris de yer
, aldı. Prof. Betül Çotuksö-
ken, ikı Türk akademisye-
nin kurulda yer almasından
mutluluk duyduğunu belirte-
rek "Böylefikle düşünceleri-
mizi, bizde üretilen şej leri ve
kendimizi tanıtma olanağı
bulacağız" dedi.
felsefe sözcüğünün kapsadığı gizii
anlamlan mantıksal çerçevede ör-
neklerle açıkladı.
Gençlerin gelışimi ve iletişimi açı-
sından felsefenin oldukça önemli ol-
duğunu belırten 'Türkiye Felsefe Ku-
rumu ÇocukKulübü'nün kurucu üye-
si ve başkanı ÎVuran Direk, felsefe
eğitimine çağımızda çok ıhtıyaç oldu-
ğunu ve sistemımizde öğrencinin be-
lirli bir enformasyondan doğru bir bıl-
gi elde ehneye, bir karar alırken dav-
ranışlann arkasındaki kanıtlan gör-
meye ihtiyaçlan olduğunu belirtti.
Kulübün kültürel ve yaratıcı dü-
şünme sistemini öğretmeye çalıştı-
ğmı ve lıse son sınıfta eğitim yeter-
li olmadığından etkinliklere öncü
olduğunu söyledi.
Çocuklara felsefe
"Febefeeğttmübizegörünüşlerinar-
kasındakileri öğretir, ben ortaöğre-
timden başlayarak bunu öğrencilere
vçrmeveçalışöm. Küçük Prens Üze-
rine Düşünmek" adJj kitabımj çocuk-
bn felsefe yapmaya yönlendirmek içtn
yaptım. bunlan yapmaya ihtnacımız
var"dedi.
Beşikaş Atatürk Anadolu Lisesi
öğrencısı ve aynı zamanda platfor-
mun üyelerinden olan lise 1. sınıf öğ-
rencısi Eda Elodie Moreau, bu ku-
lüpte eğitime çok önem verildığini
söylüyor. Eğitmenlerin ve eski üye-
lerin, yeni gelen öğrencilere yol gös-
terdığıni ve kendilerinin de sonradan
gelecekiere yol çizeceklerinj belirti-
yor. Felsefe yapmanın eğitimini ya-
şıtlannında almalan gereküğını önem-
le \iirguluyor ve ekliyor:
"Ozel okullann sağladığı imkân-
laria devlet okulundakiler oldukça
farkh, bu ekonomik ve idari fark böy-
k bir piatforma ülke çapuıda kaölımı
engeffiyor." Moreau, Türkiye'de insa-
nın kendı gelışimi ile düşünebilme.
Notre Dame De Sion Lisesi'nde düzenienen Lluslararası Liseler Felsefe Sempozyumu'nda iki gruba aynlan öğren-
ciler karşılıklı 'birey' ve
k
med>a" konulannı tarüştıJar. Gençler, felsefenin insan geh'şinûnde ve insanın karar alma
noktasuıda bireye yol gösterici olduğunu, her şeyin temelinin felsefi boyuta dayandığuu sawınurken diğer taraf fel-
sefe sözcüğünün kapsadığı gizli anlamlan manüksal çerçevede örneklerle açıkladı... (Fotoğraf: GÖZDE GÜRSOY)
kendini geliştirebilme ve doğru bağ-
lanhlar kurabilme yetilennın kazan-
dınlmadığını ve bunun, Türkiye'de-
ki eğitimin yetersiz olmasmdan kay-
naklandığını söylüyor.
Slstemattk eğitim yok
Yurtdışından gelen öğrencilerde bi-
le bu farkı rahat görebildiğini ve eği-
tımlennin Türkiye'den daha sistema-
tik, düzenli ve yönlendirilmış olduk-
larını belirtiyor. Herkesin kendi fırsa-
tını kendisinin yarattığını söyleyerek
şu anda o zamanlardan birinin için-
de olduğu ve kendisini doğru yön-
lendirdiğı için de mutlu olduğunu
sözlenne ekliyor.
Sempozyuma Romanya'dan katı-
lan 18 yaşındaki Andrei Poama ise ül-
kesi Romanya'da yoğun bir felsefe
eğitimi alan öğrencilerden sadece bir
tanesi. Düşünce ve yazma yetenekle-
rini küçük yaşta geliştirmeyi öğrenip
kulüplere katılarak öğrendiklerinin
bağlantılannı kurmakta kendılerini
geliştınyorlar.
Poama. her ülkedeki felsefe eğiti-
minin farkh olduğunu, fakat Türki-
ye'de bu konunun en azından kendi
yaşıtlan arasında gelişeceğine inan-
dığını söylüyor.
Hangi dllden olursa olsun
1995 yılında lcurulan Türkiye Fel-
sefe Kurumu Çocuk Kulübü, 1993 'te
Türkiye'den'Felsefe Otimpiy^Üan'na
öğrencı gönderdı. GüJşenO^Mehmet
Satim Şirin gibi birçok eğitmen, plat-
formun kurulmasına yardımcı oldu-
lar. Dil farklıhklannı gözetmeksizin
her ay konferans düzenleyen kulüp,
tüm dünya çocuJdannın -hangi dilden
olursa olsun- felsefe yapmasında ön-
cü oluyor. Dünya birincılığı olan T.F.K.
Çocuk Kulübü'ne katılmak için is-
tekli olmak ve çahşmak yeterli.
(Bilgı için: 0 212 260 95 21)
Oturumda, insan haklan merceğinden Amerika ve Amerikan hegemonyası tartışmaya açıldı
Küresel diktatörlük altında'Düsünceler hic kücümsenmesin'
Birhayat
tarzK Felsefe
ECE BAKTIAYA
SÎNANEVCAN
Dünya Felsefe Kongresi'nde açılış
bombası kongrenin başkanı Prof. İon-
na Kuçuradi tarafından patlatıldı:
"Unutmayahm,ekonomikbaidar,in-
san haklanndan yalnızca bir tanesi-
dtr". İkınci gün Italyan fîlozofGian-
ni Vattimo kendi bombasını hazırla-
mıştı: "Metafızikprojeierdemokra-
si fle birfikte tarihe kanşnlar." Jür-
gea Habermas'a göre iletişimsel ya-
ni dialojik bir tavır siyaset ve hukuk
için çok önemliydi. Siyaseti, acaba di-
dişmesiz, orta yolcu,
uzlaşmacı birhareket-
sizlik çukuruna mı da-
vet ediyordu bu de-
mokrasi dediğuniz yü-
ce sistem?
Dünya Sorunlan
Karşısmda Felsefe; ko-
numuz bu. En büyük
silahımız düşünce. Biz
mi düşünraeyi unuttuk
yoksa şartlar mı bize
unutturdu? Bu yd ilk
kez istanbul da ve 21 .'si
düzenienen bu önem-
ü kongreninbirdiğer önemli tarafi öğ-
renci oturumlanna da yervermesi. Ya-
ni düşüncenin yalnızca akademik hi-
yerarşinin tepesindekilerin tekelinde
olmadığını bir anlamda kanıtlamak.
Felsefe birhayat tarzıdır, "düşün-
ceyi düşünmektir'* Fransız felsefe-
ci Alain Badiou'ya göre. Ne vitrin-
den mal bakmak ne de vitrine mal
yerleştirmektir felsefe. Pasifizleyi-
cilik yerine algılama sistemlerimi-
zin nedenini düşünmek ve yorumu-
nu çıkarmaktır. Ömeğin Başbakan
TayyipErdoğan uı oğlunun düğünü-
# Düşmansız
yaşamaktan çok acı
çeken Amerika'nın
altı aylık
periyotlarla yeni bir
düşman ulus devlet
seçip onunla yüce
bir savaşım içine
girmesinin
nedenleri de felsefi
bir sorgulamadır.
nün neden yıhn düğünü olarak ka-
bul edıldıği popülerolduğukadar fel-
sefi de bir sorudur. Ayni şekilde düş-
mansız yaşamaktan çok acı çeken
ABD'nin altı aylık periyotlarla ye-
ni birdüşman ulus devlet seçip onun-
la yüce bir savaşım içine girmesinin
nedenleri de felsefi bir sorgulama
kapsamına girer.
Felsefenin önemli temalanndan
birisi olan masumiyet, belki de ba-
sitçe gözlerimizdeki çocuksu panl-
tıyı kaybetmeme durumu olarak
açıklanabilirdi. Petrol deyince ma-
sumiyetin yerini çıka-
nn aldığını, reklam-
lar denilince gözler-
deki ışıltıdan çok göz
boyamanın söz konu-
su olduğunu, kamera-
lann önünde Kasım-
paşabdan, eli maşah
Berlusconi'ye kadar
uzanan mozaiğin ger-
çek dostluktan çok
dostlann alışverişte
görülmesi durumuna
denk duştüğünü... Ve
daha birçok popüler
iknaetme, göz boyama şemasınm ah-
lannda yatan anti masumiyet gerçek-
lerini anlamak azıcık düşünce ile
mümkündü. Zatenbuyüzden felse-
fe bir hayat tarzı değil midir?
Evet insanlar kücümsenmesin ama
düsüncelerhiç kücümsenmesin. Lüt-
fi Kırdar Rumeli Salonu'nun dü-
ğüncülerinin komşulan, Anadolu
Salonu'nun felsefecileri idi ve aslın-
da bu düğünün yılın düğünü olma-
dığını medyacılar kadar taksiciler
de biliyordu. Onlar kadar, ama on-
lardan fazla değil.
21. Dünya Felsefe Kongresi'nde
dün 'İnsan Haklan, Devletter ve
Lluslararası Düzen' konulu ana
orurumu eski Bulgaristan Cum-
hurbaşkanı Jehıı Zhelev yönetti.
Güney Afrika'dan Mkhael Pend-
lebunr
, Avustralya'dan Peter Sin-
ger ve Amerika'dan Iris Young'ın
konuşmacı olarak katıldığı panel-
de ağırlıklı olarak insan haklan
üzennden Amerika ve Amerikan
hegemonyası tartışıldı.
Açılış konuşmasını yapan Zhe-
lev, 1989 yıh sonrasında komünist
sistemın çökmesi, Varşova Pak-
tı'nın ortadan kalkması gibi ne-
denlerin dünyada
önemli değişimlere
yol açtığını belirtti.
yayönetişimi'nin sınırlandırıldığı-
nı ve eşıt olmayan bir biçimde da-
ğıtıldığını ifade etti.
Dünyanın bugün karşı karşıya
olduğu sorunlann sadece ikı kutup-
lu dünyanın çöküşüyle sınırlana-
mayacağını belirten Avustralyalı
filozof Peter Singer ise yeni dün-
ya düzeninin nasıl olacağının ABD
Başkanı George W. Bush'un ge-
çen yıl yaptığı bir konuşmada or-
taya konulduğunu anlattı.
Bush'un, Amerika'yı ve dostla-
nnı sadece iyi dileklerle koruya-
bileceklerini söylediği konuşma-
sını hatırlatan Singer aynı konuş-
mada, ABD'nin kimsenin meydan
okuyamayacağı askeri gücü bu-
'Yoksulluk
tehlHcesi
1
Dünyanın, yeni
bir dünya düzenıne
ihtiyacı olduğunun
altını çızen Zhelev,
yeni düzen arayışı-
nın gerekliliğinin
Yugoslavya'nın dağıl-
ması sonrasında Bos-
na'da olup bitenlerle
acı bir şekilde anlaşıl-
dığını ve Irak'ta aske-
ri müdahaleyle daha
bir gün yüzüne çıktı-
ğını ifade etti.
Eski cumhurbaşkanı.
aynca, demokrasinin garanti altı-
na aluımasuıı tehdit eden etkenler-
den birinin de dünyadaki aşın yok-
sullaşma olduguna işaret etti.
Oturumda 'GtobalDemokrasije
Doğru' konulu bir sunum yapan
Pendlebury, konuşmasında bire-
yin mutluluğu için 'özerkük'inge-
rekli olduğunu belirtti.
Demokrasinin en kabul edilir
yönetim biçimi olduğunun altını çi-
zen Pendlebury, "Hali haardaki
dünya düzeni önemli küresel hak-
sızbİdar içerijor" dedi.
Ulus ötesı, küresel sorunlann
varlığına dıkkat çeken Güney Af-
rikalı fılozof, kendi deyimiyle 'dün-
OUNYA PROBLEMLEBİ KARŞISINDA
10-17 Ağustos 2003 İSTANBUL
# Avustralyalı filozof Peter Singer, ABD'nin,
ünlü felsefeci Thomas Hobbes'un 'Leviathan'
adlı kitabındaki 'egemen ülkeler' söylemine
dayanarak kendisini dünya egemeni ilan
ettiğini belirtti. Singer, ABD'nin Irak'a
müdahale kararıyla dışladığı BM'nin de kendi
içinde demokratik olmadığınj söyledi.
terörist eylemlerde kullanılması'
olasılıgına dayandırmış, avTiı şe-
kildebu şer üçgeniiçinde Kuze> Ko-
re'\i de göstererek bu ülkeye de
müdahaleedebfleceği sinyalini ^er-
miştir" diyen Singer, "Öyleyse
ABD'nin dediği şu; sadece banş-
sever ülkelerdiğer ülkelere önleyi-
ci sakfan>apabunier. Bu söylem mi-
zaha yaklaşıyor. Bunu ciddiye al-
mak münıkün degüdir" dedi.
' B M demokratik değM'
Singer. ABD'nin ünlü felsefeci
Thomas Hobbes'un 'Leviathan'
adlı kitabındaki 'egemen ülkeler'
söylemine dayanarak kendisini
dünya egemeni ilan etti-
ğini belirtti. Singer,
ABD'nin Irak'a mü-
dahale karanyla dış-
ladığı BM'nin de ken-
di içinde demokratik
olmadığını söyledi.
Son konuşmacı Iris
Young ise 'Hegemon-
ya ve Demokrasi Üze-
rine Mütevaa Düsün-
celer' konulu sunu-
munda,
lunduğu ve bu güçle başka ülke-
lerin gücünü engelleyerek mutlak
banşı sağlayacağı ifadelerinin de
yer aldığını belirtti.
'Mlzaha yakın söylem'
11 Eylül'den sonra 'terorizm'in
dikkate alınması gereken bir ko-
nu olduğunu vurgulayan filozof,
bunu engellemek için en iyi çözü-
mün ne olduğunun ıyiden iyiye
tartışılması gerektiğini ifade etti.
Singer. "Bushlrakoperasyonu-
nu, "Me\ cut bir şer üçgeni bulun-
masına', "Kitle imha sılahlannın
dünyanın
ABD'nin askeri güç ba-
kımından tek olduğunu
anlaması için Irak'a sa-
vaş açmasına ihtiyacı ol-
madığını. ABD'nin bu
gücü sergilemesinin. di-
ğer ülkelerin onayını al-
madan bu gücü kullana-
, cağını kanıtladığını an-
lattı.
Iris Young sözlerini şöyle sür-
dürdü: "Birdünya diktatörlüğü al-
tında yaşı>oruz. ABD gücünü in-
san haklannı. demokrasryi geüştir-
mek için kullandığını söylüyor. İç-
te ve dışta ise pek çok insan bunu
sorguluyor. Ben de bu sorgulama-
ya katıhyorum.
Küresel diktatörlük altında he-
genıoma şu anda dümadavar olan
tek oyun gibi görünüyor. Her dik-
tatörlüğü besleyen vardır. Öyleyse
demokrasiye geçmek için ülkeler
kendi aralarında örgütlenerek
ABD'>i ve onu destekleyen finan-
sal güçleri önkmelidir."
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Kavukçuoğlu'nun
Anıları...Yazılarını, gazetemizde -benim gibi- ilgiyle izle-
diğinize inandığım Deniz Kavukçuoğlu'nun, Do-
ğan Kitapçılık'tan çıkan "AJageyikSokağı BirUman
mıydı?" adlı eserini okuyup bitirdiğimde, ilk duy-
duğum, benim dışımda nedenlere de dayansa, ge-
cikerek okumuş olmanın esefiydi.
Krtap, 1943'te Istanbul'da, yazann deyişiyle, "Dûn-
yaya açık, yurduna, insanlanna bağlı kentsoylu bir
ailede" yaşama gözlerini açan bir kişinin hayatın-
dan kesitler. önce Istanbul'da geçen çocukluk ve
gençlik; arkasından, bir çeyrek yüzyılı aşkın bir za-
man Almanya'da geçırilmış yıllann öyküsü.
Anlattıklan, bir "küçükt>urjuva"nınsıradanyaşa-
mı olsa, belki bu kadar ilgilenmezdik; ama tarih var,
toplum var kitapta ve hayalleri aşan birolumsuzluk
içinde yürüyen birsosyal değişim. Derin birgözlem
gücü, inanılmaz bir bellek zenginliği ve nefis bir an-
latım...
Ne mi anlattıklan?
•
Kavukçuoğlu'nun anılannın ilk dekoru 50'li yıllar;
hayatlann "mazbut" yaşandığı o yıllarda, Istan-
bul'un "güzide bir semti" Moda ve Istanbul'da
"meyhane kültürü" denince ilk akla gelen yer, yani
Koço; ünlü çarşısıyla Kadıköy.
Sonra o yıllann Beyoğlu'su.
Televizyonun henüz evlere girmediği bir dönem-
desinemalan, gazinolan, lokantaları, pasajlan, pav-
yonları, bu arada "/4öanoz"uyla Beyoğlu.
Başka semtler; hele kedileri ve köpekleriyle, Ga-
lata!
Okullan, Haydarpaşa Lisesi, ünlü biyoloji öğret-
meni Halit Avan; yazarın, "Öğrencisi olmak ger-
çekten birayncalıktı" dediği, "çağının ötesindeki"
insan.
O cıvıl cıvıl yaşamın içinde elbette aşklar...
Istanbul'un İstanbul olduğu yıllar...
Kavukçuoğlu, bir yerde şöyle diyor: "Herşeyhep
güzel, olumlu ve hep iyi değildi eski İstanbul ya-
şamlanmızda. Kesinlikle bugünkü kadarözgürde-
ğildik, yasaklariayaşardık. Fakat, herşeye rağmen,
yaşamımızsankidaha sıcak, daha sevimli, dahahu-
zurfuydu."
Yazar, iterdegıdıp de "kolayca dönemediği"o uzun
Almanya yıllannda, yaşadığı ve dolaştığı yabancı kent-
lerin sokaklannda ışte hep bu Istanbul'u arayacak-
tır.
Ama aynı 50'li yıllarla biriikte, Türkiye, başta da
istanbul değişmeye başlar: önce. "kadın saçlann-
da" kendini gösteren Amerıkanlaşma; Anadoiu'dan
Istanbul'a yoğun göç; yeni türeme zenginler; "ka-
pıcılar"\n büyük rol oynadığı, değerlerin hızla deği-
şikliğe uğraması...
1950'de zaten bir siyasal değişiklik olmuş, De-
mokrat Parti iktidara geçmiştir: Partinin uyguladığı
"liberalizm"ir\ yol açtığı ahlak ölçütlerindeki deği-
şikliği; "tüketim toplumuna doğru" çözülmeyi,
özetle bir "çürüme ve bozulma süreci"ni sergilerya-
zar.
Kavukçuoğlu'nun eserinin bizce en önemli yan-
lanndandan biri, belki de birincisi, toplumumuzda-
ki o olumsuz süreci ortaya koyması. Kitap, bu ya-
nıyla bir "sosyolojik" saptama ciddiliğini de taşıyor.
DP'nin başındakilere bakıp, yanlanndan bile geç-
memişti "dernokratlık" diyor yazar. Aynı insanlann
birsüre sonra içine düştükleri çapaçulluğu, dinci ir-
tica goygoyculuğu, toplumun 27 Mayıs'a doğru gi-
dişi, kitabın en çarpıcı anıları arasında. Türkiye'de
"liberal" kisveyle dolaşıp mangalda kül bırakma-
yanlar, en başta onlar okumalı bu eseri, diyeceğim.
Kavukçuoğlu, Almanya'ya doğru yurtdışına çık-
tığında, "Türkgö'çü" de başlamıştı. Yazann yurtdı-
şında çizdiği "insan manzaralan" da pek çarpıcı; ve
unutulmaz portreler görüyorsunuz. Ben, şahsen
Bayan Manziuk'u hiç unutamayacağım.
Kavukçuoğlu, 199O'II yıllann başlannda ülkeye
döndüğünde, Istanbul'un "başkalan" tarafından
teslim alındığını görecek; anılarımızdan başka, hiç
ama hiçbirşey bırakmamışlardı bize, "orospulanbi-
le değişmişti" diyecektir.
Istanbul'un o güzel yıllannı, Kavukçuoğlu'ndan bir
on yaş daha büyük bir kişi olarak, ben de yaşadım;
ama Istanbul'un sonra adım adım nasıl yok edildi-
ğini de gördüm. Bizim kuşağımızın, gerçekten anı-
lanmızdan başka bir şeyi kalmamıştır o canım ken-
te ilişkin. öyle olduğundan o diri ve sağlıklı anılara
pek düşkünüzdür.
Kavukçuoğlu'nun özelliği, onları sadece yaşa-
mış olması değil, usta kalemiyle, tarihe olduğu ka-
dar edebiyatımıza da mal etmesidir.
Elleri dert görmesin!..
KONCREDE BUCÜN
bosyal ve siyasi Felsefe
Chun Lin (Çin), Arnokl VVdson (ABD), Vıktor
Tchouechov (Beyaz Rusya), .\na Julia Bozo de
Carmona (Venezuella), Plamen Makariev
(Bulgaristan), Mara Kolesas (ABD)
(09.00-11.50/Anadolu)
Dil Felsefesi
R-C. Pradhan (Hindistan), Maria Pbnte
Azcarate (tspanya), Janina Buczkovvska
(Polonya), HenryJackman (Kanada), Kari
MkkDeton (ABD), David Boersema (ABD)
(09.00-11.50/14.00- 15.50Topkapı B)
•
İnsan Haklan
Myrto Dragona-Monachou (Yunanistan), Luz
Ma. Barreiro Güemes (Meksıka). Şahabettin
Yalçın (Türkiye), Matthieu Cisowski (Fransa),
PierreNzina(Gabon), ConsueioTomasyGarrido
(Ispanya) (09.00-11.50 'Konferans Salonu)
Küresel Kurumlar 2
Christian Barry. Amen Marsoobian. Thomas
Pögge (ABD), Bashshar Haydar (Lübnan),
Mattîas Kaumıann (Almanya), Juha Raikka
(Finlandiya), David Rodin (îngiltere), Daniel
VYeinstock (Kanada)( 16.00-17.50/Anadolu)
Felsefe ve Edebiyat
TaneOa Boni-Kone (Fildişi Cumhuriyeti),
Jasminka D. Maric (Sırbistan), Cybele Tom
(ABD), Stefan Snaevarr (Noneç), Veronique
M. Fod (ABD)( 18.00-19.50/ Dolmabahçe A)