04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2003 CUMA 21. DUNYA FELSEFE KONGRESI Dünya Felsefe Kongresi ilk kez liseli öğrencilerin katıldığı sempozyuma ev sahipliği yaptı DüşünceyegençlikaşısıSEMA SEPtV 21. Dünya Felsefe Kongresi kap- samında dün Türkiye Felsefe Kuru- mu Çocuk Kulübü önemli bir etkin- liğe öncü oldu. Notre Dame De Si- on Lisesi'nde 'lluslararası Liseler Felsefe SempozjTimu1 düzenlendi. Sempozyumda öğrenciler iki gruba aynlarak karşılıklı 'birey' ve 'med- ya' konulannı tartıştılar. Bir taraf, felsefenin insan gelişi- minde ve insanın karar alma nokta- sında bireye yol gösterici olduğunu, her şeyin temelinin felsefi boyuta dayandığını savunurken, diğer taraf FISPYÖNETİM KURULUNDA İKİ TÜRK İstanbul Haber Servisi - Uluslararası Felsefe Kuru- luşlanBırlıği(FISP)Yönetirn | Kurulu üyeliğine iki Türk akademisyen seçildi. Malte- ! pe Ünrversitesi Öğretim Üye- j siProf.Dr BetülÇotuksöken ile Boğaziçi Üniversıtesi Öğ- retim Üyesi Prof. Dr. Gürol Irzık 24 kişiden oluşan ku- rulun üyeleri oldular. Önceki gün yapılan FISP Genel Kurulu'nda başkan tonna Kuçuradi nın yerine FISP Genel Sekreten Peter Kemp seçilmişti. Kurulun yeni üyeleri arasında, Attna Üniversitesi Ögretım Üyesi ı I Konstantine Boudoris de yer , aldı. Prof. Betül Çotuksö- ken, ikı Türk akademisye- nin kurulda yer almasından mutluluk duyduğunu belirte- rek "Böylefikle düşünceleri- mizi, bizde üretilen şej leri ve kendimizi tanıtma olanağı bulacağız" dedi. felsefe sözcüğünün kapsadığı gizii anlamlan mantıksal çerçevede ör- neklerle açıkladı. Gençlerin gelışimi ve iletişimi açı- sından felsefenin oldukça önemli ol- duğunu belırten 'Türkiye Felsefe Ku- rumu ÇocukKulübü'nün kurucu üye- si ve başkanı ÎVuran Direk, felsefe eğitimine çağımızda çok ıhtıyaç oldu- ğunu ve sistemımizde öğrencinin be- lirli bir enformasyondan doğru bir bıl- gi elde ehneye, bir karar alırken dav- ranışlann arkasındaki kanıtlan gör- meye ihtiyaçlan olduğunu belirtti. Kulübün kültürel ve yaratıcı dü- şünme sistemini öğretmeye çalıştı- ğmı ve lıse son sınıfta eğitim yeter- li olmadığından etkinliklere öncü olduğunu söyledi. Çocuklara felsefe "Febefeeğttmübizegörünüşlerinar- kasındakileri öğretir, ben ortaöğre- timden başlayarak bunu öğrencilere vçrmeveçalışöm. Küçük Prens Üze- rine Düşünmek" adJj kitabımj çocuk- bn felsefe yapmaya yönlendirmek içtn yaptım. bunlan yapmaya ihtnacımız var"dedi. Beşikaş Atatürk Anadolu Lisesi öğrencısı ve aynı zamanda platfor- mun üyelerinden olan lise 1. sınıf öğ- rencısi Eda Elodie Moreau, bu ku- lüpte eğitime çok önem verildığini söylüyor. Eğitmenlerin ve eski üye- lerin, yeni gelen öğrencilere yol gös- terdığıni ve kendilerinin de sonradan gelecekiere yol çizeceklerinj belirti- yor. Felsefe yapmanın eğitimini ya- şıtlannında almalan gereküğını önem- le \iirguluyor ve ekliyor: "Ozel okullann sağladığı imkân- laria devlet okulundakiler oldukça farkh, bu ekonomik ve idari fark böy- k bir piatforma ülke çapuıda kaölımı engeffiyor." Moreau, Türkiye'de insa- nın kendı gelışimi ile düşünebilme. Notre Dame De Sion Lisesi'nde düzenienen Lluslararası Liseler Felsefe Sempozyumu'nda iki gruba aynlan öğren- ciler karşılıklı 'birey' ve k med>a" konulannı tarüştıJar. Gençler, felsefenin insan geh'şinûnde ve insanın karar alma noktasuıda bireye yol gösterici olduğunu, her şeyin temelinin felsefi boyuta dayandığuu sawınurken diğer taraf fel- sefe sözcüğünün kapsadığı gizli anlamlan manüksal çerçevede örneklerle açıkladı... (Fotoğraf: GÖZDE GÜRSOY) kendini geliştirebilme ve doğru bağ- lanhlar kurabilme yetilennın kazan- dınlmadığını ve bunun, Türkiye'de- ki eğitimin yetersiz olmasmdan kay- naklandığını söylüyor. Slstemattk eğitim yok Yurtdışından gelen öğrencilerde bi- le bu farkı rahat görebildiğini ve eği- tımlennin Türkiye'den daha sistema- tik, düzenli ve yönlendirilmış olduk- larını belirtiyor. Herkesin kendi fırsa- tını kendisinin yarattığını söyleyerek şu anda o zamanlardan birinin için- de olduğu ve kendisini doğru yön- lendirdiğı için de mutlu olduğunu sözlenne ekliyor. Sempozyuma Romanya'dan katı- lan 18 yaşındaki Andrei Poama ise ül- kesi Romanya'da yoğun bir felsefe eğitimi alan öğrencilerden sadece bir tanesi. Düşünce ve yazma yetenekle- rini küçük yaşta geliştirmeyi öğrenip kulüplere katılarak öğrendiklerinin bağlantılannı kurmakta kendılerini geliştınyorlar. Poama. her ülkedeki felsefe eğiti- minin farkh olduğunu, fakat Türki- ye'de bu konunun en azından kendi yaşıtlan arasında gelişeceğine inan- dığını söylüyor. Hangi dllden olursa olsun 1995 yılında lcurulan Türkiye Fel- sefe Kurumu Çocuk Kulübü, 1993 'te Türkiye'den'Felsefe Otimpiy^Üan'na öğrencı gönderdı. GüJşenO^Mehmet Satim Şirin gibi birçok eğitmen, plat- formun kurulmasına yardımcı oldu- lar. Dil farklıhklannı gözetmeksizin her ay konferans düzenleyen kulüp, tüm dünya çocuJdannın -hangi dilden olursa olsun- felsefe yapmasında ön- cü oluyor. Dünya birincılığı olan T.F.K. Çocuk Kulübü'ne katılmak için is- tekli olmak ve çahşmak yeterli. (Bilgı için: 0 212 260 95 21) Oturumda, insan haklan merceğinden Amerika ve Amerikan hegemonyası tartışmaya açıldı Küresel diktatörlük altında'Düsünceler hic kücümsenmesin' Birhayat tarzK Felsefe ECE BAKTIAYA SÎNANEVCAN Dünya Felsefe Kongresi'nde açılış bombası kongrenin başkanı Prof. İon- na Kuçuradi tarafından patlatıldı: "Unutmayahm,ekonomikbaidar,in- san haklanndan yalnızca bir tanesi- dtr". İkınci gün Italyan fîlozofGian- ni Vattimo kendi bombasını hazırla- mıştı: "Metafızikprojeierdemokra- si fle birfikte tarihe kanşnlar." Jür- gea Habermas'a göre iletişimsel ya- ni dialojik bir tavır siyaset ve hukuk için çok önemliydi. Siyaseti, acaba di- dişmesiz, orta yolcu, uzlaşmacı birhareket- sizlik çukuruna mı da- vet ediyordu bu de- mokrasi dediğuniz yü- ce sistem? Dünya Sorunlan Karşısmda Felsefe; ko- numuz bu. En büyük silahımız düşünce. Biz mi düşünraeyi unuttuk yoksa şartlar mı bize unutturdu? Bu yd ilk kez istanbul da ve 21 .'si düzenienen bu önem- ü kongreninbirdiğer önemli tarafi öğ- renci oturumlanna da yervermesi. Ya- ni düşüncenin yalnızca akademik hi- yerarşinin tepesindekilerin tekelinde olmadığını bir anlamda kanıtlamak. Felsefe birhayat tarzıdır, "düşün- ceyi düşünmektir'* Fransız felsefe- ci Alain Badiou'ya göre. Ne vitrin- den mal bakmak ne de vitrine mal yerleştirmektir felsefe. Pasifizleyi- cilik yerine algılama sistemlerimi- zin nedenini düşünmek ve yorumu- nu çıkarmaktır. Ömeğin Başbakan TayyipErdoğan uı oğlunun düğünü- # Düşmansız yaşamaktan çok acı çeken Amerika'nın altı aylık periyotlarla yeni bir düşman ulus devlet seçip onunla yüce bir savaşım içine girmesinin nedenleri de felsefi bir sorgulamadır. nün neden yıhn düğünü olarak ka- bul edıldıği popülerolduğukadar fel- sefi de bir sorudur. Ayni şekilde düş- mansız yaşamaktan çok acı çeken ABD'nin altı aylık periyotlarla ye- ni birdüşman ulus devlet seçip onun- la yüce bir savaşım içine girmesinin nedenleri de felsefi bir sorgulama kapsamına girer. Felsefenin önemli temalanndan birisi olan masumiyet, belki de ba- sitçe gözlerimizdeki çocuksu panl- tıyı kaybetmeme durumu olarak açıklanabilirdi. Petrol deyince ma- sumiyetin yerini çıka- nn aldığını, reklam- lar denilince gözler- deki ışıltıdan çok göz boyamanın söz konu- su olduğunu, kamera- lann önünde Kasım- paşabdan, eli maşah Berlusconi'ye kadar uzanan mozaiğin ger- çek dostluktan çok dostlann alışverişte görülmesi durumuna denk duştüğünü... Ve daha birçok popüler iknaetme, göz boyama şemasınm ah- lannda yatan anti masumiyet gerçek- lerini anlamak azıcık düşünce ile mümkündü. Zatenbuyüzden felse- fe bir hayat tarzı değil midir? Evet insanlar kücümsenmesin ama düsüncelerhiç kücümsenmesin. Lüt- fi Kırdar Rumeli Salonu'nun dü- ğüncülerinin komşulan, Anadolu Salonu'nun felsefecileri idi ve aslın- da bu düğünün yılın düğünü olma- dığını medyacılar kadar taksiciler de biliyordu. Onlar kadar, ama on- lardan fazla değil. 21. Dünya Felsefe Kongresi'nde dün 'İnsan Haklan, Devletter ve Lluslararası Düzen' konulu ana orurumu eski Bulgaristan Cum- hurbaşkanı Jehıı Zhelev yönetti. Güney Afrika'dan Mkhael Pend- lebunr , Avustralya'dan Peter Sin- ger ve Amerika'dan Iris Young'ın konuşmacı olarak katıldığı panel- de ağırlıklı olarak insan haklan üzennden Amerika ve Amerikan hegemonyası tartışıldı. Açılış konuşmasını yapan Zhe- lev, 1989 yıh sonrasında komünist sistemın çökmesi, Varşova Pak- tı'nın ortadan kalkması gibi ne- denlerin dünyada önemli değişimlere yol açtığını belirtti. yayönetişimi'nin sınırlandırıldığı- nı ve eşıt olmayan bir biçimde da- ğıtıldığını ifade etti. Dünyanın bugün karşı karşıya olduğu sorunlann sadece ikı kutup- lu dünyanın çöküşüyle sınırlana- mayacağını belirten Avustralyalı filozof Peter Singer ise yeni dün- ya düzeninin nasıl olacağının ABD Başkanı George W. Bush'un ge- çen yıl yaptığı bir konuşmada or- taya konulduğunu anlattı. Bush'un, Amerika'yı ve dostla- nnı sadece iyi dileklerle koruya- bileceklerini söylediği konuşma- sını hatırlatan Singer aynı konuş- mada, ABD'nin kimsenin meydan okuyamayacağı askeri gücü bu- 'Yoksulluk tehlHcesi 1 Dünyanın, yeni bir dünya düzenıne ihtiyacı olduğunun altını çızen Zhelev, yeni düzen arayışı- nın gerekliliğinin Yugoslavya'nın dağıl- ması sonrasında Bos- na'da olup bitenlerle acı bir şekilde anlaşıl- dığını ve Irak'ta aske- ri müdahaleyle daha bir gün yüzüne çıktı- ğını ifade etti. Eski cumhurbaşkanı. aynca, demokrasinin garanti altı- na aluımasuıı tehdit eden etkenler- den birinin de dünyadaki aşın yok- sullaşma olduguna işaret etti. Oturumda 'GtobalDemokrasije Doğru' konulu bir sunum yapan Pendlebury, konuşmasında bire- yin mutluluğu için 'özerkük'inge- rekli olduğunu belirtti. Demokrasinin en kabul edilir yönetim biçimi olduğunun altını çi- zen Pendlebury, "Hali haardaki dünya düzeni önemli küresel hak- sızbİdar içerijor" dedi. Ulus ötesı, küresel sorunlann varlığına dıkkat çeken Güney Af- rikalı fılozof, kendi deyimiyle 'dün- OUNYA PROBLEMLEBİ KARŞISINDA 10-17 Ağustos 2003 İSTANBUL # Avustralyalı filozof Peter Singer, ABD'nin, ünlü felsefeci Thomas Hobbes'un 'Leviathan' adlı kitabındaki 'egemen ülkeler' söylemine dayanarak kendisini dünya egemeni ilan ettiğini belirtti. Singer, ABD'nin Irak'a müdahale kararıyla dışladığı BM'nin de kendi içinde demokratik olmadığınj söyledi. terörist eylemlerde kullanılması' olasılıgına dayandırmış, avTiı şe- kildebu şer üçgeniiçinde Kuze> Ko- re'\i de göstererek bu ülkeye de müdahaleedebfleceği sinyalini ^er- miştir" diyen Singer, "Öyleyse ABD'nin dediği şu; sadece banş- sever ülkelerdiğer ülkelere önleyi- ci sakfan>apabunier. Bu söylem mi- zaha yaklaşıyor. Bunu ciddiye al- mak münıkün degüdir" dedi. ' B M demokratik değM' Singer. ABD'nin ünlü felsefeci Thomas Hobbes'un 'Leviathan' adlı kitabındaki 'egemen ülkeler' söylemine dayanarak kendisini dünya egemeni ilan etti- ğini belirtti. Singer, ABD'nin Irak'a mü- dahale karanyla dış- ladığı BM'nin de ken- di içinde demokratik olmadığını söyledi. Son konuşmacı Iris Young ise 'Hegemon- ya ve Demokrasi Üze- rine Mütevaa Düsün- celer' konulu sunu- munda, lunduğu ve bu güçle başka ülke- lerin gücünü engelleyerek mutlak banşı sağlayacağı ifadelerinin de yer aldığını belirtti. 'Mlzaha yakın söylem' 11 Eylül'den sonra 'terorizm'in dikkate alınması gereken bir ko- nu olduğunu vurgulayan filozof, bunu engellemek için en iyi çözü- mün ne olduğunun ıyiden iyiye tartışılması gerektiğini ifade etti. Singer. "Bushlrakoperasyonu- nu, "Me\ cut bir şer üçgeni bulun- masına', "Kitle imha sılahlannın dünyanın ABD'nin askeri güç ba- kımından tek olduğunu anlaması için Irak'a sa- vaş açmasına ihtiyacı ol- madığını. ABD'nin bu gücü sergilemesinin. di- ğer ülkelerin onayını al- madan bu gücü kullana- , cağını kanıtladığını an- lattı. Iris Young sözlerini şöyle sür- dürdü: "Birdünya diktatörlüğü al- tında yaşı>oruz. ABD gücünü in- san haklannı. demokrasryi geüştir- mek için kullandığını söylüyor. İç- te ve dışta ise pek çok insan bunu sorguluyor. Ben de bu sorgulama- ya katıhyorum. Küresel diktatörlük altında he- genıoma şu anda dümadavar olan tek oyun gibi görünüyor. Her dik- tatörlüğü besleyen vardır. Öyleyse demokrasiye geçmek için ülkeler kendi aralarında örgütlenerek ABD'>i ve onu destekleyen finan- sal güçleri önkmelidir." BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Kavukçuoğlu'nun Anıları...Yazılarını, gazetemizde -benim gibi- ilgiyle izle- diğinize inandığım Deniz Kavukçuoğlu'nun, Do- ğan Kitapçılık'tan çıkan "AJageyikSokağı BirUman mıydı?" adlı eserini okuyup bitirdiğimde, ilk duy- duğum, benim dışımda nedenlere de dayansa, ge- cikerek okumuş olmanın esefiydi. Krtap, 1943'te Istanbul'da, yazann deyişiyle, "Dûn- yaya açık, yurduna, insanlanna bağlı kentsoylu bir ailede" yaşama gözlerini açan bir kişinin hayatın- dan kesitler. önce Istanbul'da geçen çocukluk ve gençlik; arkasından, bir çeyrek yüzyılı aşkın bir za- man Almanya'da geçırilmış yıllann öyküsü. Anlattıklan, bir "küçükt>urjuva"nınsıradanyaşa- mı olsa, belki bu kadar ilgilenmezdik; ama tarih var, toplum var kitapta ve hayalleri aşan birolumsuzluk içinde yürüyen birsosyal değişim. Derin birgözlem gücü, inanılmaz bir bellek zenginliği ve nefis bir an- latım... Ne mi anlattıklan? • Kavukçuoğlu'nun anılannın ilk dekoru 50'li yıllar; hayatlann "mazbut" yaşandığı o yıllarda, Istan- bul'un "güzide bir semti" Moda ve Istanbul'da "meyhane kültürü" denince ilk akla gelen yer, yani Koço; ünlü çarşısıyla Kadıköy. Sonra o yıllann Beyoğlu'su. Televizyonun henüz evlere girmediği bir dönem- desinemalan, gazinolan, lokantaları, pasajlan, pav- yonları, bu arada "/4öanoz"uyla Beyoğlu. Başka semtler; hele kedileri ve köpekleriyle, Ga- lata! Okullan, Haydarpaşa Lisesi, ünlü biyoloji öğret- meni Halit Avan; yazarın, "Öğrencisi olmak ger- çekten birayncalıktı" dediği, "çağının ötesindeki" insan. O cıvıl cıvıl yaşamın içinde elbette aşklar... Istanbul'un İstanbul olduğu yıllar... Kavukçuoğlu, bir yerde şöyle diyor: "Herşeyhep güzel, olumlu ve hep iyi değildi eski İstanbul ya- şamlanmızda. Kesinlikle bugünkü kadarözgürde- ğildik, yasaklariayaşardık. Fakat, herşeye rağmen, yaşamımızsankidaha sıcak, daha sevimli, dahahu- zurfuydu." Yazar, iterdegıdıp de "kolayca dönemediği"o uzun Almanya yıllannda, yaşadığı ve dolaştığı yabancı kent- lerin sokaklannda ışte hep bu Istanbul'u arayacak- tır. Ama aynı 50'li yıllarla biriikte, Türkiye, başta da istanbul değişmeye başlar: önce. "kadın saçlann- da" kendini gösteren Amerıkanlaşma; Anadoiu'dan Istanbul'a yoğun göç; yeni türeme zenginler; "ka- pıcılar"\n büyük rol oynadığı, değerlerin hızla deği- şikliğe uğraması... 1950'de zaten bir siyasal değişiklik olmuş, De- mokrat Parti iktidara geçmiştir: Partinin uyguladığı "liberalizm"ir\ yol açtığı ahlak ölçütlerindeki deği- şikliği; "tüketim toplumuna doğru" çözülmeyi, özetle bir "çürüme ve bozulma süreci"ni sergilerya- zar. Kavukçuoğlu'nun eserinin bizce en önemli yan- lanndandan biri, belki de birincisi, toplumumuzda- ki o olumsuz süreci ortaya koyması. Kitap, bu ya- nıyla bir "sosyolojik" saptama ciddiliğini de taşıyor. DP'nin başındakilere bakıp, yanlanndan bile geç- memişti "dernokratlık" diyor yazar. Aynı insanlann birsüre sonra içine düştükleri çapaçulluğu, dinci ir- tica goygoyculuğu, toplumun 27 Mayıs'a doğru gi- dişi, kitabın en çarpıcı anıları arasında. Türkiye'de "liberal" kisveyle dolaşıp mangalda kül bırakma- yanlar, en başta onlar okumalı bu eseri, diyeceğim. Kavukçuoğlu, Almanya'ya doğru yurtdışına çık- tığında, "Türkgö'çü" de başlamıştı. Yazann yurtdı- şında çizdiği "insan manzaralan" da pek çarpıcı; ve unutulmaz portreler görüyorsunuz. Ben, şahsen Bayan Manziuk'u hiç unutamayacağım. Kavukçuoğlu, 199O'II yıllann başlannda ülkeye döndüğünde, Istanbul'un "başkalan" tarafından teslim alındığını görecek; anılarımızdan başka, hiç ama hiçbirşey bırakmamışlardı bize, "orospulanbi- le değişmişti" diyecektir. Istanbul'un o güzel yıllannı, Kavukçuoğlu'ndan bir on yaş daha büyük bir kişi olarak, ben de yaşadım; ama Istanbul'un sonra adım adım nasıl yok edildi- ğini de gördüm. Bizim kuşağımızın, gerçekten anı- lanmızdan başka bir şeyi kalmamıştır o canım ken- te ilişkin. öyle olduğundan o diri ve sağlıklı anılara pek düşkünüzdür. Kavukçuoğlu'nun özelliği, onları sadece yaşa- mış olması değil, usta kalemiyle, tarihe olduğu ka- dar edebiyatımıza da mal etmesidir. Elleri dert görmesin!.. KONCREDE BUCÜN bosyal ve siyasi Felsefe Chun Lin (Çin), Arnokl VVdson (ABD), Vıktor Tchouechov (Beyaz Rusya), .\na Julia Bozo de Carmona (Venezuella), Plamen Makariev (Bulgaristan), Mara Kolesas (ABD) (09.00-11.50/Anadolu) Dil Felsefesi R-C. Pradhan (Hindistan), Maria Pbnte Azcarate (tspanya), Janina Buczkovvska (Polonya), HenryJackman (Kanada), Kari MkkDeton (ABD), David Boersema (ABD) (09.00-11.50/14.00- 15.50Topkapı B) • İnsan Haklan Myrto Dragona-Monachou (Yunanistan), Luz Ma. Barreiro Güemes (Meksıka). Şahabettin Yalçın (Türkiye), Matthieu Cisowski (Fransa), PierreNzina(Gabon), ConsueioTomasyGarrido (Ispanya) (09.00-11.50 'Konferans Salonu) Küresel Kurumlar 2 Christian Barry. Amen Marsoobian. Thomas Pögge (ABD), Bashshar Haydar (Lübnan), Mattîas Kaumıann (Almanya), Juha Raikka (Finlandiya), David Rodin (îngiltere), Daniel VYeinstock (Kanada)( 16.00-17.50/Anadolu) Felsefe ve Edebiyat TaneOa Boni-Kone (Fildişi Cumhuriyeti), Jasminka D. Maric (Sırbistan), Cybele Tom (ABD), Stefan Snaevarr (Noneç), Veronique M. Fod (ABD)( 18.00-19.50/ Dolmabahçe A)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle