27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-14 AĞUSTOS 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA J\_ U J_j j . LJ M\ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 tlll UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt Kentlerinin kimliğini oluşturan kültürel birikimlerini yeniden yaşatmaya başladılar ÇanakkalelilerindestanıÜlkemızdeki en zorlu uğraş "kültür ve çevre değerlerini ko- rumak"... Çünku, 50yıldırsürege- len "imar rantı ekonomisi" ko- rumayı en büyük "engel" görü- yor... Eski evını yaşatanın değıl "yıkanın" zenginleştıği bırdüzen- de, sanki "yoksulluğu" saNiınmak- la özdeşleşiyor. . Tanhinı "yok ederek" para kazanmaya alıştırıl- m ı ş bır toplumda, korumacıların dostlan az, düşmanlan çok .. Aynı sürecın "doğa" açısından sonuçlandaortada... Yıllardır "or- manları" ve "SİT'leri" koruma- ya çalışanlan değıl, yasadışı yol- dan işgal edenleri mutlu kılan ya- salar gündemde... Bu işgalınhukuk dışı rantından devlete "rüşvet" al- mayı öngörenler siyasete egemen- ken aynı ışgale direnmek de emı- nim ki tanhe "kahramanük" ola- rak geçecek,.. Büyük özvenlerle el- de edilebilen kımi kazanımlar da adeta "destanlaşarak" anlatıla- cak... Geçmişi bu iki sözcükle özetle- nen Çanakkale'de ıse son 10 yılda- ki koruma çabalannın "sonuçları- na" bakıldığında, sanki aynı onur- lu yıllar bu kez de "çağdaş ve kim- likli yaşam savaşı" için yinelenı- yor... Kentin elden çıkmak üzere olan tarihi dokusunu imar rantçılarının elinden "kurtarmaya" kararlı "kahramanları" çogalıyor... Bu zorlu "zaferin" elde edılmesinde- ki "sivil-kamu-yerel-özel" daya- nışma da sanki kent ve demokrası tarihimizin "Çanakkale destanı" olarak ülkeye örnek kazanımlar ya- ratıyor... Karargâhları' Yalı Han İşte bu kazanımlann genel değer- lendirmesi 4 Agustos 2003 günü yine Yalı Han'da yapıldı... 14 Ey- lül 1994'teki "Çanakkale'de 3. Bin Yıla Girerken" başhğıyla dü- zenlenen o unutulmaz Mimarlar Odası etkinliğinden bu yana tüm bu seferberliğin adeta "karargâh merkezi" olan tarıhi avlusunda... Han'ın emektarlanndan Saim ESKİ FOTOĞRAFLARI YENtDEN ÇEKEBtLMEK - Kentin tarihi mekânlarına ait eski fotoğrafları ve fotoğrafçıları derleyen Ibrahim Aksu'nun kitabından bir görüntü (üstte). Bu resimlerdeki henüz yok olmamış sokakları ve binaları kurtaracak koruma planı çalışması da Prof. Dr. Cengiz Eruzun yönetinıinde tarihi Yalı Han'da sürdürülüyor (solda). Yavuz'un sundugu toplantıda eski ve yenı beledıye başkanlan tsmail Özay ıle Ülgür Gökhan'ın konuş- malan, "duyarlılıktaki süreklili- ğin" coşkusunu taşıyordu... Artık milletvekılı olan Özay; "Bu yöne- tim değişikliğiyle çalışmalar da- ha da zenginleşti..." diyerek öz- lem duyduğumuz bir siyasi kibar- lık göstenrken, Gökhan da, "Ken- tin değerlerine kentlilerin sahip çıkması, demokrasi kültürünü de güçlendiriyor..." sözleriyle koru- macılıgın toplumsal ilerlemeye olan katkısını özetledi... Aynı süreklılıgın bir anlamda "demokratik güvencesini" oluş- turan "sivil inisiyatif" örgütlen- mesındekı lOyıllıkserüvenidemi- mar tsmail Erten anlatırken "1990'larda gerilim içinde baş- lamıştık" dedı ve ekledi: "Çalış- malara katılım arttıkça, bunun yerini umutlar ve yeni projeler aldı..." Yıne belediye ve sivil örgütlenme işbirligiyle sürdürülen "katılımcı- çok ortakü" örnekleri aktaran be- lediye meclis üyesi Osman Özenç ile şehır plancısı Özleyiş Çetin ve mimar Meral Harput'un sunuşla- n ise sanki bir "halk akademisi" semineri gibıydı Bunlan izleyenler arasında, Vali Muavini Mustafa Güler ile 18 Mart Üniversitesı Rektörü Prof. Dr. Ramazan Aydın'ın aynı coşkuya "ortak ve destek" olan sözleri, kent halkının başka hiçbir etkinlik- te tanık olamayacakları kadar ıçten bir "dayanışma" ortamı yararmış- tı... 'Zaferln' sonuçları Aynı ortamın Yalı Han'da bir kez daha yaşanmasından yine "sar- hoş" olan Hasan TurhanlTnın ise o geceki yemekten sonra söyledik- leri, 10 yılın belki de en anlamlı özetiydi: "Bütün bunları konuş- mamız bile hayaldi; şimdi ise yaptıklanmızı tartışabUiyoruz..." Peki, bu kahramanlar neler yap- tılar; Çanakkale'de nasıl bir destan yazdılar?.. Yanıtı degil bu yazıya, artık "kitaplara" bile sığmıyor... Yine de birer cümleyle anımsata- lım: Planlı koruma: Tarihi doku ar- tık SİT kararıyla korunuyor Ilgili herkesin katılımıyla üretilen "ko- ruma planı", ataları Çimenlik ile Kilitbahir Kalesi'nin 15. yüzyıl- daki inşaatlarına "emeklerini" katmış "Romanların" yaşadıgı Çay Mahallesi'nı de içeriyor... Kentin vefası: Sokaklarda adlan yaşatılan eski insanlann yaşamöy- külen belgelenip yayımlanarak kentin geçmişine saygısız siyasal isim değişikligi ahşkanlıklan da ar- tık terkedildı... Cumhunyet dönemi yapılarına yönelik eğıtun çalışmalan "Cum- huriyet kültürü"yle birlikte ele alınarak sürdürüldü. . Tarihsel peyzaj: Yıpranmış ve bozulmuş eski cepheler yenileni- yor... Bölgenin altyapısı da düzen- lenerek tarihi sokaklar kentin "prestij" alanına dönüştürülüyor... Arkeoloji biJinci: Dünya mirası Troya'nın kazı başkanlan da "ar- keoloji buluşmalannda" yılın so- nuçlannı önce halka anlatıyorlar... Korumacı belediye: Bütün bun- lann, "Tarihi Kentler Birliği" üyeligine de yakışır bir "kurum- sallıkta" sürmesi için ise belediye meclisınde "Tarihi Kent Komis- yonu" var... Uygulamalarda halka da danışmanlık yapan "Tarihi Çevre Koruma Bürosu" kurul- muş... Belediyenin "Yerel Tarih E\i"nde ise kentlilerle uzmanlar birlikte çalışıyorlar... Vali Süleyman Kamçı da ben- zer anlayışla "yerel tarih araştır- malarına" bütçe ayırarak kamusal katkısını sağlıyor... Ne dersiniz; Çanakkale'deki kah- ramanlar "destan" yazmıyorlar da neyapıyorlar?.. Londra'daki Horniman Müzesi nde Dünyanm çalgısı bir aradaLONDRA(BBC) - Londra Forest Hill"dekı Horniman Müzesi, tüm dünyadan yerel çalgılann sergıleneceği bir bölüm oluşturuyor. Müze yetkilililen bırçok ülkede araştırma yaparken. amaçlanan şey, ulusal kültürlerin önemlı bır parçası olan ve bugün artık kullanılmadıgı için örneklerinin ( bulunmama olasıhgına karşı bu ; çalgılann yer i aldıgı bir belgelik oluşrurmak. Özbekistan, Rusya, Kazakistan, Çin, Belanıs, araştırmalann yürütüldügü t ülkelerden birkaçı. Bugüne dek müzede oluşturulacak özel bölüm için 7 bm çalgı toplamrken, ender bulunan örnekJerin bazılannm sergilenmesine başlandı. Müze küratörü Margaret Birley, yerel halkın müzik zevkindeki değişimlere bağlı olarak yok olmaya başlayan çalgılar üzerınde durduklannı; bır yanda da hükümet karanyla çalınması yasaklananlar olduğunu, bu örnekiere de müzede yer vereceklennı açıkladı. Sergilenen çalgılar arasındaki Mze yetkilileri, ulusal kültürlerin önemli bir parçası olan ve bugün artık kullanılmadıgı için örneklerinin bulunmama olasıhgına karşı tüm dünyadan çalgılann yer aldığı bir belgelik oluşturmayı amaçlıyorlar. Rebab, 1990'larda "Taleban yönetimi"nce müzik aletlerinın çalınmasınm yasaklandığı Afganistan'ın ulusal çalgılanndan. Müzede, bu ülkeden başka çalgılara da yer verihyor. Rebab. ülke halkınca 'ruha açılan yolun kapısı' olarak tanımlanıyor. Dünya kültüründen silınme tehdidi yaşamış bir başka çalgı da Çin'den guqin. Ülkedekı 'Kültür Devrimi'ne bağlı olarak, 'fazlasıyla entelektüel' ve rejıme aykın olduğu gerekçesiyle bu çalgı da yasaklanmıştı. Çalgı, günümüzde Çin'de yeniden gündemde ve kullanılıyor. Müzede, çalgılar üç ana başlık altında tanıtılıyor: 'tnsan yaşamı içindeki yerleri', 'Nasıl bir süreç içinde ortaya çıktıkları' ve 'Ülkeler ve kıtalar arasındaki yolculuklan', Çalgılann yapımının her aşaması bilimsel yollarla belgeleniyor. Bundaki amaçsa ıleride bu venlere dayanarak aslına uygun bir örneğin yapılabilmesı. Müze yetkililen, bu çalışmaları yerli ustalarla gerçekleştirmeyı yeğliyorlar. Ömer Kavur 'unfîlmi Montreal Film Festivali 'ndeyanşacak c\^ ekimleri geçen yıl kasım aymda Istanbul, Bozcaada ve Çanakkale'de tamamlanan 'Karşılaşma' filmi, festivalin 'Dünya Yanşması' bölümünde ülkemizi temsil edecek. Rttstlantıların karşılaştırdığı üç yaşam Kültür Servisi - Ömer Kavurun son filmı 'Karşüaşma', 27 Agustos - 7 Eylül tarihlen arasında gerçek- leştirilecek Uluslararası Montreal Film Festivali'nde yanşacak. 'The VVorld Film Festival' adım taşıyan ve dünyanm Cannes. Berlin ve Venedik gibi büyük ve saygın fes- tivallen arasında gösterilen Montre- al Film Festıvali'nin 'VVorld Com- petition-Dünya Yanşması' bölü- münde Türkiye'yi, Alfa filmın ya- pımcılığmı, Kavur'un yönetmenlı- ginı yaptığı 'Karşılaşma' filmi temsil edecek. 22. Istanbul Film Festıvalı sırasın- da 'Karşılaşma'yı izleyen Montre- al Film Festivali Başkanı Daniele Cauchard "Tüm güçlüklere kar- şın bazı yönetmenlerin hem kişi- sel, hem de evrensel film yapma- ları karşısında sinema adına yüre- ğim umutla doluyor. Sizi filminiz- den ötürü kutlanm" demiştı. Fes- tival nedenıyle Montreal'e gidecek olan Ömer Kavur. "Filmde, rast- lantıların bir araya getirdiği bir kadın ve iki erkeğin, geçmişleriy- le hesaplaşmalarını, bu karşılaş- ma sonucunda kendilerine sunu- lan yeni yaşamı anlatmaya çalış- tım" diyor. Aynca dünyanm sayılı festivallerinden birinde 'Karşılaş- ma'nın yanşacak olmasından da memnunluk duyduğunu belirtiyor. Çekimleri geçen yıl kasım aymda tstanbul, Bozcaada ve Çanakkale'de tamamlanan film, Uluslararası 22. îstanbul Film Festivali'ndeki göste- riminden sonra dünya festivallerin- den davetler aldı. Başrollerini Uğur Polat, Lale Mansur, Çetin Tekin- dor, Aytaç Arman ve İsmail Hacı- oğlu'nun paylaştığı 'Karşılaş- ma'nın görüntü yönetmenliğini Ali Utku, ışık şeflığinı Recep Biçer, sa- nat yönetmenlığmı ıse Selma Gür- büz yapıyor. 5 kıtadan, 70 ülkeden tanınmış oyuncu ve yönetmenlerin yanı sıra, ilk filmlerim çeken yönetmenlerin de kendılerini tanıtma fırsatı bula- cakları festivalm bir özelliği de 'Dünya Yanşması' bölümüne da- ha önce hiçbir festivale girmemiş filmlerin katılacak olrriası. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Kimlik, Kültür ve liyatrod) Bayreuth Üniversitesi'nde, genel ve karşılaştır- malı edebiyat bilimı dersleri veren Prof. Dr. Erika Fischer- Lichte'nin, 1990 yılında yayımlanan ve tiyatro çevrelerinde büyük yankı uyandıran iki cirt- lik "Antikçağdan Günümüze Tiyatronun Tarihi" adlı eserinin altbaşlığı şöyledir: "Antikçağdan Gü- nümüze Tiyatroda Kimlik Arayışının Evreleri". Prof. Fischer-Uchte, böyle bir altbaşlık kullan- masının nedenlerini kitabının başında, "Ben'i Sahnelemenin Yollan - Tıyatronun Kültür Tarihi Bağlamındaki Konumu" başlığı altında açıklar. Yazara göre insanoğlunu öteki canlılardan ayıran başlıca özelliklerden biri, kendi kendisiyle ilişki /furâö/Vmeyeteneğidir; bu, insanın kendisiyle ara- sına mesafe koyabilmesi anlamını taşır. Yazara göre bu, tümüyle insana özgüdür ve bir conditio humana, yanı insanlık durumu'dur. Insan, kendi- ne aynada bir başkası gözüyle bakarak ya da başkasını kendisinin aynası yerine geçirerek, ken- dine ilişkin bır imge oluşturur; böylece de kendi kendisiyle bir başkası aracılığıyla ilişki kurar. Hayvanlar âlemi için, zekâ düzeylerinin yük- sekliği bilinen şempanzeler de dahil, böyle bir ilişki söz konusu değildir. Hayvan, aynadaki yan- sısına kendisinin başkalaşımı gözüyle değil, fakat doğrudan bir başkası gözüyle bakar. O yansıyla kavga etmeye kalkıştığında, bu doğrudan <5feW hemcinslerinden biriyle girıştiği bir kavgadır. Yan- sısıyla oyun oynadığı zaman da, yine hemcinsle- rinden bir başkasıyla oynamış olur. Başlangıcından günümüze tiyatronun amacı ise, insana insanı yine doğrudan insan aracılığıy- la sergilemek olmuştur; bu, aynı zamanda tiyat- ro ile ötekı sanatlar arasındaki en radikal ayrım- dır. (Seyırcıye sahnedeki ınsanları hep başkalan, sahnedeki dünyaları da hep başka dünyalar ola- rak gösteren, böylece o seyircıye kendisi ve dün- yası üzerinde başkalan aracılığıyla düşünmenin yollarını açamayan bır tiyatronun işlevini neölçü- de yerine getirmiş sayılabileceği, ayrı ve çok önemli bir tartışma konusudur; çünkü tiyatro, Fischer-Lichte'nin tanımıyla, sadece birsanatsal biçım değil, fakat aynı zamanda bır toplumsal ku- rum'dur) Prof. Fischer- Lichte, bu konudaşöyie diyor: "Tiyatroda oyuncular, kendi imgelerini bir başkasının imgesı diye yansıtarak birayna işlevi- ni yerine getirirler. Seyircilerde kendi açılanndan bu imgeyi yansıtarak kendi kendileriyle ilişki kur- muş oluriar. Oyuncuların gerçekleştirdikleri ey- lemlerie ve oynadıklan rollerie sahnelenenler, top- lumu temsil eden seyircilerin o toplumun birer üyesi olarak taşıdıklan kimlikler açısından son de- rece önemlidir. Bu bağlamda tiyatro, bir toplumun kendi kendini betımleme ve yansıtma eylemi ola- rak anlaşılmak gerekır... Bunedenle, Avrupa tiyat- rosunun tarihini kurgulamanın en uygun yolu, onu bir kimliklerin tarihi niteliğiyle ele almaktır." İnsanın kendisiyle ilişki kurması, başka deyiş- le kendi kimliğiylehesaplaşması, Platon ve Aris- toteles'ten bu yana sürekli ele alınan bir konu- lar-sorunlar bütünüdür; 17. yüzyıldan beri ise kim- liğe ilişkin bir kuramın en azından temellerini at- maya ve bu temeller doğrultusunda kimliği tanım- lamaya çalışmamış bir filozof yok gibidir. Fischer- Lichte'nin belirttiği gıbi, Amerikalı filozof ve ruh- bilimcı VVilliam James'ten bu yana kimlik soru- nu, sosyal psıkolojinin temel sorununa dönüş- müştür; bu sorun, psikiyatri, psikanaliz ve etno- loji alanlarında da güncelliğini bugüne kadar ko- rumuştur. Sanat, özellikle de tiyatro bağlamında- ki soru ise şudur: Tiyatronun tarihi ele alındığın- da, çıkış noktası olarak herhangi birfelsefeye gö- re önceden belirienmiş, yani aslında varsayım ürünü bir kimlik tanımı/kavramı alınıp, çeşitli dö- nemlere ait oyunların çözümlemeleri buna göre mi yapılacaktır, yoksa ele alınan dönemlerin oyunlarında nasıl bir kimlik anlayışının somutlaş- tırılmış olduğuna mı bakılacaktır? Tiyatroda sergilenen kimlik anlayışının başka kültürel sistemlerce (örneğin felsefe düzleminde) tanımlanan kimlikle her zaman örtüşmediği, bu- na ek olarak da sahneden yansıyan kimliklerin ti- yatronun tarihi boyunca değiştiği göz önünde tu- tulduğunda, yukarıdaki ikinci şıkkın sağlıklı oldu- ğu ortaya çıkmaktadır. Tek tek oyunlara göre kim- lik arayışı irdelendığinde ise, bu oyunlarla ait ol- dukları kültürler arasındaki bağın incelenmesi, birincil koşuldur. Konuyu haftaya sürdüreceğiz. e-posta: ahmetcemal / superonline.com acem20 </ hotmail.com • Kültür Servisi - Algida'nın, müzik kanalı MTV ile birlikte düzenlediğı A\Tupa Dans Yanşması (ShakeDo\vn) yan finali îstanbul'da yapıldı. Yanşmanın dünyanm dört noktasında yapılacak elemelennden bin, Çubuklu'daki Hayal Kahvesf nde düzenlendi. Sertab Erener, Take That, Backstreet Boys, 911, Usher, So Solid Crew ıle dansçı ve koreograf Aicha McKenzie'den oluşan jüri, Portekiz'de vapılacak fmal yanşmasına katılmak üzere, Izmir'den 16 yaşındaki Ezgi Oranlı ile Çorlu'dan 17 yaşındaki Alper Etiş'i seçti. Yanşmanın 13 Eylül 2003 tarihinde yapılacak Avrupa füıalının şampiyonu, Los Angeles'ta dünyaca ünlü bir sanatçınm müzik klibinde dans etme fırsatı yakalayacak. Finalde, Türkiye'den seçilen yanşmacılarla birlikte îrlanda, Polonya ve Ingiltere'den gelen diger yanşmacılar yer alacak. BUGÜN • İSTİKLAL CADDESİ'nde Yapı Kredi Yayıncdık'ın düzenledigi etkinlikler kapsamında 21.30'da İstanbul Gölge Oyunculan nın 'Alacakaranhk' adlı ışık gösterisi. (0 212 252 47 00) • BEYOĞLU SİNEMASI'nda 'Alim Şerif Onaran Anısına' 12.15, 14.30, 16.45, 19.00, 21.15'te Scott Hicks'in 'Shine' filminin göstenmı. (0 212 251 32 40) • ENKA ODİTORYUMU'nda 21.15'te Nuri Bilge Ceylan'm 'Uzak' filminin göstenmi. (0 212 276 22 14/209) *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle