25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S/YFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 2003 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL . ABD İmparatorluğuna Doğru mu? •Vevv York Times"dan Thomas Friedman di- yor ki: "Şu yirmi beş kişiyi bir adaya sürgün et- seydik Irak Savaşı çıkmazdı." Kim onlar? ABD Başkanı Bush'un çevresindekiler... Daha doörusu, onu, Büyük Amerikan Imparatorluğu- nu <urma yolunda destekleyenler: Rumsfeld, Wolfowitz, Perle, Donnely, Muravchik, Le- den, Pletka, Kristol, Podhoredz... 3r de akıl hocaJan var: 1899'da Almanya'da doçup 1973'te ölen bir Yahudi düşünür Meo Strauss.. BJ kişi, doğa yasasına inanırmış! lyi ile kötü- nün savaştığına, ahlak kurallarının değişmezliği- ne... Dermiş ki: "Batı demokrasisi, güvenlikte kaiması için bütûn yeryûzûne egemen olmalıdır." özgürtük, demokrasi, insan haklan gibi değer- lenn uygulayıcısı, tüm dünyaya yaygınlaştırma- cısı rolündeki ABD, işte bu türgörüşleresahip in- sanlann elinde... Hızlı Bush'çulardan Tim Donnely bakın ne di- yor: "11 Eylül bize umut bile edemeyeceğimiz bir olanak sağladı, görüşlerimizin doğruluğunu gösterdi." Görüşleri, fırsat bu fırsattır deyip dün- yaya silah gücüyle egemen olmak!.. "11 Eylül olayı yaşanmasaydı biz bu kadar et- kiliolamazdık"... Bu da, Joshua Muravchik'in!.. Bu tür kafalara göre Amerikan ulusu, iyilikse- verdir, özel bir görevi vardır; o da, yeryüzünde iyi niyetli, anlayışlı bir egemenlik kurmak!.. Mırslı politikacılardan Michael Leden ise ba- kın ne yazmış: "Düşmanlanmız bize en uygun zamanda sal- dınrfar. Roosevett, Amerikan halkını savaşa sok- mayı başaramadı. Pearl Harbor baskını bir mu- cize yarattı. 1947'de Avrupa'daki ABD askeri yurda döneceği sırada Stalin Doğu Avrupa 'yı iş- gal edince, asker olduğu yerde kaldı. 11 Ey- lül'de de Islamcı terör tam zamanında patlak verince Amerika yeniden şansı yakaladı." O şans ne? önce Bin Ladin'i yakalamak diye Afganistan'ı ete geçirmek, ardından Saddam'ı de- virmek bahanesiyle Irak'ı yerle bir edip bu tarih- sel topraklardaki zenginliklere sahip olmak!.. Thomas Friedman'ın dediği olsaydı, bu yirmi beş-otuzhırsJı politikacı bir adaya sürülseydi.. sa- vaş çıkmazdı! Sekiz yıl süren Clinton iktidann- da ABD böyle kanlı işlere kalkışmadı. Bush kad- rosu o yıllarda da savaşçılık çabasını göstermiş- ti, ama Clinton onlann görüşlerine katılmamıştı. Nouvelle Observateur'de Vıncent Jaubert: "Bu kadro, ilk fırsatta Birleşmiş Milletler örgü- tü'nü de ortadan kaldırmaya hevestidir" diyor. Plet- ka adlı kadın politikacıya göre: "Birleşmiş Mil- letlerniye dünyayt yönetsin? Kendiiçlerinde bir- biheriyle ters düşmekteler! Birleşmiş Milletler dünya ölçüsünde bir fiyaskodur." ABD Imparatorluğu'nun şu andaki yöneticile- ri ellerini çabuk tutmak zorundadırlar. Çünkü Amerikan halkı Irak çıkmazında askerleri birer birer öldürülünce uyanmaya başlryor. Büyük ka- pitalist çevrelerin 'adamlan' olan bu hırslı kadro, Amerikan seçmeninden gereken dersi ilk gene) seçimde alacağa benzer. Gidiş oraya doğru!.. Atatürk'ün Gençliğe Güveni Prof. Dr. Metin KALE Osmangazi Üni. Tıp Fakültesi Üroloji Kliniği 'Siyasetle ilgilenmeyen aydınlan bekle- yen kaçınılmaz sonuç, cahiller tarafindan yönetilmeye razı olmaktır Eflatun tatürk'ün gençliğe bakışını iyi anlayabilmek için O'nun yaşamına ve gençliğine eğil- mek gerekir. O daha ilk genç- .lik yülanndan beri Abdülha- nût'in baskıcı yönetimine karşı çıkmış, ilk subaylık yıllannda Şam'a, adeta bir sürgün gibi gönderilmiştir. Ikinci Meşrutiyet'in ila- nı ve milli mücadeleye uzanan zahmetli ve mıhnetli yolda Anadolu'nun çeşitli yerlerin- de, "Çoban Ateşkri" de denilen yerel ör- gütlenmelerin çoğunu yurt savunmasına k o şan gençteroluşruruyordu. Gençliğe hemen her zaman güven duyan Atatürk, Ruşen Eş- ref Ünaydm'a imzalayıp verdiği resminde duygulannı şöyle dile getiriyordu: "Herşe- ye karşın, kesinlikle bir ışığa karşı koşmak- tayız. Bende bu inancı yaşatan güç, sadece sevghn, ülke ve ulusuma beslediğiın sonsuz sevgjDm değfl, bugiinün karanhldan, şariatan- hklan içinde, sadeceyurt ve gerçek sevgisiy- le ışıkserpmeye ve aramava çabşan bir genç- lik gördüğümdendir." Manda sorununun tartışıldığı SrvasKong- resigünlerinde îstanbul"dan gelen genç tıb- biyeli Hikmet Bey'i yine gençliğe duydu- ğu engin güveniyle "Gönlünü ferah rut ev- lat, gençlerle gurur duyuyor, gençliğe güve- nryorum" diyerek onun heyecanını yatıştı- nr ve dinginleştirir (sakinleştinr). Atarürk'e göre Türk gençleri "_ne için yürüdükleri- ni ve ne vapacaklannı önce kendi zihinlerin- de iyice karariaştırmah, onlan halk tarafin- dan ivice kabul edikbilir hale getirmeü, on- dan sonra ortaya atmahdır". Atatürk genç- lerde deneyim ve inanç olduğuna da inanı- yor ve şöyle belirtiyordu düşüncelerinı "Gençlerimizin yaşlıiar kadar deneyimleri de vardır. Çünkü ulusumuzun yakm yıllara ait gördüğü elem verici dersler, yakm yılla- nn en yoğıuı olaylarla dolu oluşu, devrimi- zin gençlerini yaşlıiar kadar deneyim sahi- bi yapü. Gençkrimizin gördükleri bu dene- yimlerdenfaydalanarak iiîkeye hizmeteden, azün ve imanla donaalnuş olarak görevleri- ni hakkryla yerine getirecekkrine eminim." 1927'de okuduğu Söylev'in (Nutuk'un) muhatabı bile gençliktir. Atatürk, Cumhu- riyeti yalnızca 1927 yılının gençlığine de- ğil, tünı zamanlann Türk gençliğine ema- net etmiştir. O'na göre gençlik, toplumun en dinamik gücü ve toplumun geleceğıdir. Aynı zi manda bu gençlik, geçmişin hura- feİerinden ve bağnazlıklanndan da annmış bir gençliktir. Gençlik bir evre değil, bir ya- şam biçır.ıidir. (Mazhar Müfît Kansu'ya) Gençliğe olan inancını ifade ederken şöy- le der: "Başımca neterörülmekistendiğLrıa- sıJ karşı koyduğumuz görülmeh' ve gelecek kuşaklara ibret ohnahdır. Biz, her şeyi genç- liğe bırakacağız. O gençlik ki hiçbir şe\i unutmayacakür. Geleceğin ışık saçan çiçek- leri onlairdır.'' 0nun u en bü\ük eserim" de- diği Cumhuriyetin gençliğe emanet edil- mesi bu düşüncenin bir sonucudur. 30 Ağustos 1924'te Dumlupınar"da şöy- le diyordu: "Gençler, cesaretimizi pekiştiren ve sürdüren sizsiniz. Siz ahnakta olduğunuz terbrv e ve kültürie insannkerdeminin, vatan sevgianin. rBdrözgürlüklerinin en değerfi sim- gesi olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil, ge- lecek sizindir. C umhuriyeti biz kurduk, onu yüceltecek ve sürdürecek olan sızsiniz." 1933 Şubat ayı başlannda, Bursa Uluca- mi'de toplanan 100 kadar gerici, Türkçe ezan karşıtı bir ayaklanma girişiminde bu- lunur ve bastuılır. Çekirge yolundaki bir köşkte akşam yemeği sırasuıda olay kendi- sine anlatılınca, birisi şöyle der: "Bursa gençligi ola\i hemen bastıracaktı. fakat za- bıta ve adnŞeye olan güveninden ötürü._" Bunun üzerine Atatürk sesini yükselterek şunlan söyler: "Türk genci devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunlann lüzu- muna, doğnıluğuna herkesten çokinannuş- br. Bunlan zayıfdüşürecek küçük ya da bü- yük bir knpırtıduydu mu. bu memleketin po- Ksi vardn-, adhŞesi ^ ardır deme\ecektir. He- men müdahak edecektir..... kendi eserini konıyacaknr." Tanhte böyle bir devrimci daha henüz çıkmamıştır. Başında bulunduğu devletin bile "zaaP içinde olabileceğıni düşünen, ge- leceğin siyasal iktidarlanndan kuşku duya- bilen. ama gençliğe son derece güvenen ve gençliği adeta son çare gören bir devlet ada- mı da yoktur. Cumhuriyetin karşısında bulduğu asıl teh- like dışta değil, içerdeydi. Gençlere ve bü- tün ulusa Türkrve, mesut, muvaffak, mu- zaffer ve müreffeh bir de\1etin adı olmalıdır, bir cehalet ve hurafeler ülkesi değil" diyor- du. Gençlere, insanlığın, tuğladan buhann keşfuıe on bin yılda, buhardan elektriğe yüz yılda ve elektrikten atom enerjisine kırk yıl- da eriştiği anlatılmah, dönemimizin bilişim ve iletışim dönemi olduğu ifade edilmeli- dir. Cumhuriyetin görevi gençlere gelecek- ten korkmamayı, geleceğin rıpkı kendileri gibi dinamizmi ifade ettiği, hem Türkiye'ye hem de insanlığa onur verecek bir kalıt (mi- ras) bu^kmak olduğu vurgulanmalı. Yoksa gençlik eskimiş, çürümüş ve çağın dışına çık- mış bir düzenin karanhğına mahkûm olur. Türkıye Cumhuriyeti dinamik bir ülküyü (ideali), çağdaş uygarlık düzeyi ülküsünü temsıl eder. Atatürk'e göre Cumhuriyeti o dinamik ülküye toplumun en dinamik gü- cü olan gençlik taşıyabilir. Öte yandan gençlik de Cumhunyete ema- net edilmiştır. Ancak son 30-40 yılda Cum- huriyetin. gençliğe karşı görev ve sorumlu- luğunu yenne getırip getırmediğı ya da ya- şamakta olduğumuz bunalımlann bu süre- cin bir sonucu olup olmadığının doğru ya- nıtı henüz verilebilmiş değildir. Dünya Banşı Bir Masal mıdır? Ofıiddet ve tutku (ihti- ras) gemi azıya alıp öylesine bir hızla bilinme- yene dogru yüzüyor ki.. ne- rede ve nasıl duracağı bel- li degil! Toplumlan savaş denilen büyük felakete sü- rükleyenlere arrık: "%tişir, buraya kadar!" diye hay- kırmak gerekiyor. Savaşla- nn çıgırtkanlan kımler? Bu soruvu doğru yanıtlayabil- mek için işe ta temelden başlamak gerek... Her yıl dünyadayıllık silah üretimi için yapılan harcamalar do- kuz yüz milyar dolan geçi- i BellorîFaa sızı zorlamayacak ödeme seçenekleri var. Üstelik Nisan fiyatlarıyla! Yakup ALMELEKlşadamı L yle görünüyor. Hırs, yor... Bu korkunç birpara . Düşünelim, her yıl bu para yalnızca silah üretimi için harcanıyor... Yakın bir gelecekte, bu sajinın (rakamın) yılda bir trilyon dolara ulaşacağı he- saplanıyor... Bu baş döndü- riicü harcamalar her yıl han- gi ülkelerin bütçelerinden çıkıyor ve hangi ülkelerin bütçelerine ekleniyor? Bu durum tam olarak bilinme- den saglıkh bir sentezde bu- lunmak olanaksız... Savaş için gerekli silah ve yan ürünler, yeryüzündekı bü- yük şirketlerce üretılmekte ya da alınıp satılmakta, da- ha da özeti, pazarlanmakta- dır. Ancak yapılması gere- ken iş bu şirketlerin yöne- tim kurullannda kimlerin olduğunun kamudan sak- lanmaması. tam tersıne açık- lanmasıdır. Çünkükimi şir- ketlerin başındaki yöneti- cilerin ya da büyük pay sa- hiplerinin içinde bazı dev- let büyüklerinin de olduğu ve bunlann kendi çıkarlan için toplumu silahlandırdık- lan yönünde iddialar var... Yaru bazı ülkelerin birin- ci derecedeki yöneticileri savaşa destek mi oluyorlar 9 Bu çok ciddi ve düşündü- nicü bir savdır. Çok önemli bir diğer öğe de. bu işkolunda çalışan işgücünün sayısal olarak saptanması gerekügıdır Kaç müyon kişi savunma sana- yii de denilen bu işkolunda- ki harcamalardan yararla- myor? Kaç milyon kişinin ekmeği, geçimi. kısacası geleceği, toplumlann bir- birlenyle kapışmalanna bağh° Eş deyişle dünyada hiç savaş olrnazsa işsiz kalabi- lecek insanlann sayısı ne kadardır? Daha doğru bir deyişle bugün yeryüzunde kaç milyon kişi savaş sana- yünde çalışıyor? Dujarılan ürpertecek ka- dar fazla ohnalı bu sayı. Bazı ülkelerde bu oran "beş kişiden bir kişiye", di- ğer bir deyişle yüzde yir- miye %'annaktaymış Öme- ğin yüz mılyonluk bır ülke- de yirmi milyon kişi ya da dörtmilyon aüe, silahlanma- nın nimetlerinden yararla- narak yaşıyor. Bu. banş için- de yaşamak isteyen çoğun- luk için gerçek bir karaba- sandır. tşin diğer bir yam da savaşın bazı ekonomile- ri geliştirdiği gerçeğidir. Ekonomi haberleri bu savı dogruluyor. Ekonomik ve- riler ülkede giderek öyle bir duruma getiriliyor ki savaş artık vazgeçilmez olabili- yor. Bazı üst düzey yöneti- ciler de banşı bir yana bı- rakıp, saman alündan su yü- rüterek yeni savaş alanlan yaratmak çabasına girişe- biliyorlar. îîarcamalar neler olabili- yor? Örneğin askerlerin giy- sileri, düğmesinden başla- yarak ipliği, dokunması. ku- maşı, terziliği, çizmeleri. botları ve benzeri birçok şey... Ordu mensuplannın yiyeceği, ıçeceği, ilacı da eklenilmesi gereken mas- raflardan Kuşkusuz bunun yanında silahlar. fuzeler, dı- namit ve bombalar, her tür- lü kara, denız ve hava ula- şım araçlan. yani gemıler. denizaltılar, helıkopterler. uçaklar, cemseler ve daha niceleri Yoksul dünyamı- zın kesesinden çıkıyor bü- tün bu harcamalar Dünya hantasına bakıhrsa görü- nen şu: Dövüştüren ülkeler var, dövüşen ülkeler var. Genelde varlıklılar dövüş- türen, ekonomik sıkıntıda olanlarsa dövüşenler ola- rak boy gösteriyorlar. îkıncı Dünya Savaşı bite- li henüz elli sekiz yıl oldu. Ülkelerin ekonomileri gi- derek savaş sanayıüıe en- dekslenmeye başladı. Bu böyle sürerse ne olur? tkin- ci Dünya Savaşı'nın muzaf- fer komutanı General Ei- senbower'a gazeteciler sor- muşlar: "Sizce Üçüncü Dünya Sa- \*aşıçıkacakmı? n Hemen yanıtlanuş komu- tan: "Bümrvorum. ancak ÇH karsa Dönhıncü Düm-a Sa- vaşı'nda incınlar birbirkri- ne taş ve sopalarla saldıra- caklardır!- Nükleer. biyolojik ve kimye\i silahlan da içine alan bu savaş harcamalan aynı şekilde başuıı alıp bu hızla sürerse, sonunda ınsan- lık kendi kuyusunu kazmış olur ve de sonuçta genera- hn korktuğu noktaya geli- nır. Öyleyse ne yapmalı? a Bire\ ler sa\^şma>ı red- detmeliler. Banşa ulaşmak için en rvi çözümlerden biri budur bize göre!" Son zamanlarda çok se- vinerek gözlemlediğimiz bir gerçek de şu: Yeryüzü- nün pek çok yöresinde so- kaktaki insanlar savaş iste- mediklerini haykırmakta- lar hiçbir zorlama olma- dan.Milyonlarca insanın tek bir ağızmış gibi belirttiği bu ısteme karşı gelmek uzun dönemdezaten olanak dışı... Yöneticilenn bu yaklaşıma kulaklannı tıkamalan. dü- şünen aklın yasalanna uy- maz. Kuşkusuz en iyi çıkış yo- lu; özellikle zenginler kulü- büne dahil ülke yöneticile- rinin. banş yapmanın işsiz buakabileceği milyonlarca kişiye değişik alanlarda ça- lışma olanağı yaratmasıdır. Örneğin. milli eğitim, tu- rizm, inşaat sektörü gibi. Aynca gene varlıklı ül- keler. yaşamlanm huzur ve güven içinde sürdürmek için yeryüzündeki yoksulluğu sona erdirecek teknolojik ve parasal yatınmlarda da bulunmalıdirlar. Bütün bun- lann çok büyük yararlan olacakhr.Çünkü açlığm ve yoksulluğun bulunduğu hiç- bir yerde varlıklılar güven içinde olamazlar. Bize göre "Savaşa hayır!* diye haykıran her ses. ger- çek dünya banşına giden uzun maratonda önemlı bir adım olacakhr. RIFATILGAZ Yeşilin sanya dönüşii korkutmasın seni Morarıp sûinmesi maviliklerin Kırmmnın akıp gitmesi damarlanndan Işimiz kolay değil o denli Kargalann içgüdüsel ölmezliğine inat Insanca ölebilmeli Ölümünün 10. yıldönümünde Ustamız RIFAT ILGAZ'ı tüm sevenleriyle birlikte mezan başında anıyoruz. Çınar Yayınlan - Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi 7 Temmuz 2003 Pazartesi Zincirlikuyu Mezarlığı 11.00 TEŞEKKUR I.Ü. Cerrahpasa Tıp Fakültesi'nde görevli Prof Dr CIVAN IŞLAK Prof Dr NACİ KOÇER Y.Doç.Dr. MEHMET SAİT ALBAYRAK ıle Hemş. NURTEN ÇETİNKAYA Hemş NİLCÜN KARAKAŞ tan oluşan ekip, 1 Temmuz 2003 günü yaptıkları operasyonla benı yeniden sağlığıma kavuşturdular. Kendilerıne yürekten teşekkürlerımi sunuyorum. Operasyon öncesı ve sonrası gosterdikleri güleryüzlü ilgi ve yakınlığı da hiç unutmayacağım. Bu işlem dolayısıyla benı yalnız bırakmayan degerli dostlanm, prof Dr HASAN YAZICI pof Dr SEDAT TAVŞANOCLU ıle yakın ılgılerını esirgemeyen, ProfDr BİRSEN İNCE Prof Dr AYÇA ALTUĞ r D AYDIN TUNÇKALE e de minnet ve şukranlarımı sunuyorum. AYDIN AYBAY KOOP-C'DEN DUYURU BOLU - YEDİGÖLLER - ABANT DOĞA TURU ve Erdal ATABEK'le Söyleşi 1J-13 Temmuz 2003 (iki gece - iki gündüz) KARACASU TERMAL TEStSLERİ (BOLU) İkilaşilik odada kişi başı 140.000.000.- TL Tekkişilik oda 150.000.000.- TL 0-" 1 Yaş Çocuk Grubu Ücretsiz 7-12 Yaş Çocuk %50 Indirimli * Yedigöller'de Doğa ile tç Içe Gezi * Öğlen Mangalda Piknik Yemeği * Otelde Kaplıca Olanaklanndan Yararlanma * Gölcük Bölgesi Gezısı * Abant'ta Yolculuk Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdakı nuraaralan arayınız. Tel: (0 212) 520 21 91-92 - 514 18 08 - 09 FM: 520 50 23 E-mail: cumhunyet(5 cumhunyetmahallesi.com.tr Captain Dragut GÜMÜŞLÜK - BODRUM Bodrum'un doğal kalan son koylanndan KOYUNBABA'DA ( 10 Temmuza kadar t 1 Kişi T.P - 29.900.000 TL(+k.d.v.) 0-6- yaş ücretsiz, 6-12 yaş % 50 indirimli, açık büfe kahvaltı öğle yemeği, 5 çayı, açık büfe akşam yemeği, Çocuk ve büyükler için havuz, TV Salonu - Bar - Şark köşesi Gazeteniz, kitaplannız bizden Tel: (252) 388 66 27 GSM (0532) 265 78 45 WORLD CARD VE BONUS CAPD'INfZA 4 TAKSİT OiAHAĞİ 01 0620C3-13C2CO3 tar«m 38D7O Kavsefi B^tena 3oyiaş A.J m !esc* marka&dır BELLONAPiano Yatak Odssı / Antik Ccviz/Kr«m
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle