Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 2003 PAZAR
10 P A Z A R YAZILARI dishab@cumhuriyet.com.tr
Sam
Amca'yı
sevmeyi
öğrenmek!
1 Temmuz Kanada Günü'dür. Kimileri
1 bugünün, ABD'nin 4 Temmuz
Bağımsızhk Günü'ne nispet olarak "kat
edâmiş" yapay bir gün olduğunu düşünür,
kimileri ulusal bir bayram günü olarak
içtenlikle kutlar, kimileri de yaz aylan
boyunca ayda bir, bir sebep icat edilerek
oluştunılan 3 günlük uzun hafta sonu
tatillerinden biri daha diye düşünüp
keyfini yaşar. Kim nasıl hissederse
hissetsin, o gün Kanada'da ABD'nin 4
Temmuz'uyla boy ölçüşecek bol bütçeli
kutlamalar yapıhr. Saatler süren havai
fışek gösterileri, törenler, konuşmalar,
sokak gösterüen, festivaller... Kanadalı
olmak, Kanadalı hissetmek ile ilgili
düşünceler etrafta uçuşur dvırur. Nitekim
Globe and Mail gazetesi bu sene,
Kanada'yı diğer ülkelerden (aslında daha
çok güney komşu ABD'den) ayui eden,
simge olmuş şeyleri listelemeye çalışmış
ve Kanada'ya özel yiyecek, içecekler,
yerler, binalar, spor dallan, sanatçılar,
müzikler gibı kategonlerde 136 adet simge
sıralamış. Düşünüyorum da, böyle bir
çalışma Türk olmak ve Türkiye ile ilgili
yapılsa kendimizi tanımak ve tanıtmak
adına çok hoş bir çalışma olurdu. Aynı
gazetenin web sitesinde, "Kanada'yı ne
kadar tanryoruz" diye bir test vardı,
interaktif yanıtlanabilen testin sonuçlanna
göre, Kanadalılar sınıfta kalmışlar. Sürpriz
degjl, ne de olsa Kanada yabana atılmaz
ölçüde bir göçmen topluluğuna ikinci
vatan. Buraya yetişmiş yaşlarda gelen
göçmenin, Kanada'yı tanımaktan önce iş
bulmak, yaşamını kazanmak gibi dertleri
var. Yeni yetişen Kanadalı nesil de her ne
kadar anadil olarak tngilizce öğrense,
Kanada kültürel değerlerine göre yetişse
de tarihe ve coğrafyaya çok meraklı değil.
Toronto Star gazetesinin yazarlanndan
Richard Gwyn de Kanada Günü akımına
uyarak makalesini "Kanadah hissetmek"
konusuna adamıştı. Yazının başlığı "Sam
Amca'yı sevmeyi öğrenmek" olmasaydı
belkı de diğer makalelerin arasından
sıynlıp da gözüme ilişmeyecekri. Diyordu
ki yazar, "Dünyadald insanlann çoğu, iki
yönetimden erkflenir; biri kendi yönetimi,
biri de NVashington yönetimi Buna tek
istisna, YVashington'ın flgi alanma
girmeyen, dünyanın en fakir ülkelerinin
halklandu-.
7
" Diyordu ki:
TORONTO
1*1BERNA
DEMÎRYOL
"Yani neredeyse
tümülkeier,
ABD'nin bir
çeşit kotoıüsi
oldu_" Diyordu
ki, "»dünyanm
hangiufak
köşeciğinde
^ ^ _ ^ ^ ^ _ _ ^ yaşarsanız
yaşaym. önemi
yok; çünkü ABD'nin politik, diplomatik,
kültürel, ekonomik. askeri gücünün
ulaşamadığı yer kalmadL-" Diyordu ki
"»evrensel koloniieşmeye karşı verilen
ulusal otonomi ve kimlik savaşı, biz
Kanadahlann öylesine rvi bildiği bir şey ki,
sanıyorum dünyanın diğer ulustanna
öğretecek bir şeyierimiz var_" Yazıdan
ahnh yapmaya devam edip dunıyorum,
farkındayım. Ama, bu sözlerin üstüne
eklenecek ne kaldı? Kanada, 35 milyonluk
nüfusu (ki bu nüfusun yüzde 80'i, komşu
ABD'nin güney sınınna yığılmıştır) ve
uçsuz bucaksız ama işsiz yurdu ile 250
milyonluk bir devin yanı başında soluk
alıp venyor, her gün yanında yatağa girip
yanında uyanıyor. Öylesine çok ortak ve
bağlayıcı nokta var ki, devin ağır, kalkmaz
kollanndan kurtuünak; aynı dili, kültürü
paylaşmayan, uzak coğraryalardaki diğer
uluslara nazaran çok daha güç. Kanada, bu
güçlüklerin çok iyi farkında ve
uygulamakta direttiği ufak ama önemli
farklılıklan ile "Kanada oimaya" çalışıyor.
Yani kısacası, hem devin el kol
hareketlerine, gerinmesine göre kendini
ayarlamak hem de "Kanada ıru? ABD'nin
eyaJetterinden biri" iddialannı çüriitmek
için kendi farklılıklarını yaşatmak,
sivriltmek durumunda. ABD'ye rağmen ve
hâlâ yüksek vergi oranlan, ama bunun
gerirdiği sosyal devlet anlayışı, şirketlerin
seçimlere finansman sağlama oranlannın
ABD'ye oranla çok düşük tutuluşu,
yüksek çevTe bilınci ve Kyoto
protokolünün onaylanması bu farklılıklara
bir iki örnek. Kanada'ya nazaran çok daha
tutucu ve dindar olan ABD'de,
eşcinsellerin yasal olarak evlenebilme
haklannı kazanmalan henüz epey uzak
görünüyor örneğin. Kanada'da son
çıkanlan yasa ile marihuana taşımanın suç
ohnaktan çıkanhnası ise ABD'de
şünşekleri üstüne çeken bir başka konu.
Kısacası, diğer tüm ülkelerin küreselleşme
adı altında yeni tanıştığı dev ile Kanada
uzun zamandır tamşık; Sam Amca'yı
sevmeyi öğrenmış, öğrenmek zorunda
kalmış. Işte, bu sebeple yazar diğer
ülkelere yardım çağnsında bulunuyor;
isterseniz size birkaç numara öğretebiliriz:
Birinci kural, asla aynı yerde sabit
durmayın. İkinci kural, savunmayı elden
bırakmayın!
Politik eşcinsel festivaliGeçen hafta sonu dünyanın bazı büyük
kentlerüıde olduğu gibi New York'ta da
geleneksel lezbiyen ve gay festivali yapıldı. İki
gün süren kutlamalar her yıl olduğu gibi
haziran ayının son pazar günü gerçekleştirilen
yürüyüşle kapandı. Rengârenk şatafath
kıyafetleri, gökkuşağı renklerindeki bayraklan
ve taşıdıklan ilginç pankartlarla binlerce
insandan oluşan kalabalığm öğle saatlerinde
Fifth Avenue'den başlayan yürüyüşü, akşama
doğru West Villagede son buldu. New York'ta
ilki 28Haziran 1970'te düzenlenen festival için
her yılAmerika'nın diğer şehırlennden insanlar
kentealon ediyor, günlerce kutlamalara hazırla
myor ve o günü tam bir bayram havasında
geçiriyorlar. Bu yıl da aynı etkinlikler
tekrarlandı fakat kutlamalann öncekilere
kıyasla daha heyecanlı ve daha politik bir
atmosferde geçtiği dikkat çekti. Çünkü
eşcinsellerin bu yıl kutlama yapmak için daha
fazla nedenleri vardı. Amerika'da festivalden
bikaç gün önce çıkan bir yasayla, aynı cinsler
arasındaki(!) cinsel ilişki yetişkin insanlann
özel yaşantılanna ait bir hak olarak tanımlandı.
Amerika'da süren 30 yıllık mücadele sürecinde
eşcinsellerin kazandığı en büyük başan olarak
tanımlanan karar, tüm ülkede Demokratlar
arasında alkışla karşılanırken,
muhafazakâr Cumhuriyetçılerin
büyük tepkisini çekti. Festıval
katılımcüan, yeni çıkan yasanın,
bütün insanlara eşcinsellerin de
ınsan olduklannı hatırlatması
bakımından son derece önemli
olduğunu, 26 Haziran 2003"e
kadar toplum tarafindan suçlu ya
da ikinci sınıf vatandaş gibi görüldüklerini,
yeni alınan kararla bu aynmcılığın yasal olarak
sona erdirildiğini belırtiyorlar. "Benim Yatak
Odam Benim Mesekmdir'' yazılı tişörtler
giyerek, cinsel tercihlerin kışilerin kendi
karanna bırakıhnası gerektiğini, devletin bu
konuya müdahale yetkisınin ohnadığını
söylüyorlar. "Eğer esitük varsa, yasalann diğer
insanlara tanıdığı bütün haklardan eşit olarak
biz de yararlanmahyız'' diyor 40 yaşlannda bir
eşcinsel. "Hep hayal ederdik, arnk biz de yasal
olarak seksüel tercihlerimiz doğrultusunda
yaşayıp mutlu olabfleceğiz." Çok uzun yıllardır
Amenka'da suçlu muamelesi gördükleri
günleri hatırlatan bir diğeri, New York'taki
barlarda eşcinsellere içki satılmasının
yasaklandığı, gay festivalindeki yürüyüşün en
büyük yasadışı gösteri (!) haline geldiği, bir
NEW YORK
ZULAL
KALKANDELEN
gay arkadaşının babasının
gösterdiğı tepki üzerine ıntıhar
ettiği günlen anlatıyor.
Eşcinsellerin bu sevincine
Demokratlar yürekten katılıyor
Amerikada. Muhafazakâr
Cumhuriyetçilerin adeta yas
tuttuklan bu günü, "tiberaDeşmenin
önemli bir adımı" olarak tanımlıyor
ve mahkemenin aldığı bu kararla toplumdaki
kültürel değişmeyi ve ilerlemeyi yakaladığını
söylüyorlar. Amerika'da sol kanat ile sağ
kanadın taban tabana zıt görüşleri
sa\Tjnduklan konulann önde gelenlerinden biri
de bu. Aslında Cumhuriyetçilerin en büyük
korkusu, bundan sonra olacaklar. Haziran ayı
içinde Kanada'da eşcinsel evliliğinin
yasallaşmasından sonra, Amerika'daki eşcinsel
derneklerinin sözcüleri, aynmcıhğuı tamamen
ortadan kalkması için yeni hedeflerini açık bir
şekilde ortaya koydular: Karşıt üa cinsın
evlenme haldana ve bu hak dolayısıyla elde
ettikleri her türlü olanağa (özellikle vergi
indirimi konusunda) eşcinsellerin de
kavuşması. Bunun üzerine hemen harekete
geçen Cumhuriyetçilerin Senato'daki lideri
Bill Frist, eşcinsel evliliğini engelleyecek
anayasal bir düzenleme konusunda (!)
çalışmalar yapmaya başladı. Bunu yapmak
istemelerinin gerekçesini de. "eviüiğin
kutsalbğını korumak" olarak açıkladı.
Amerikan siyaset arenasının muhafazakârlan,
dünyadaki diğer sağ kanat politikacılan gibi
dini kullanarak etkin ohna yöntemını sıkça
kullanıyor. Din ve devlet işlennı sürekli
birbınyle ilişki içinde tutarak halk kitlelenni
bu sayede kısa yoldan güdümlemek, sağın
değişmez stratejisi. Amerika'da eşcinsel
evliliği yasalaşrr mı ve bu ne zaman olur
şimdıden bihnek olanaldı değil belki ama bu
tartışmanm gelecek yılki başkanlık
seçimlerinde önemli brr rol oynayacağını
söylemek yanlış obnaz. Clkedekı kültürel
farklılıklann iyice su yüzüne çıktığı ve siyasal
aynlıklann keskinleştiğı konulardan biri bu.
New York ve San Francisco gibı büyük
kentlerde sokaklan dolduran görkemlı
kalabalıklar siyasal tercihlerini kesin biçimde
yapmış durumda. "500 bin oyla seçimi
kaybedip Amerikan Başkantağı koltuğuna
oturan, dünyaya ve Birleşmis Milleder'e
rağmen Irak'ta savaş başlatan
muhafazakâr George W. Bush'a oy yok"'
dıyorlar.
Havuza
akın
var...
Çin'in
Guandong
eyaletinin sıcak
hava dalgasmın
etkisine
girmcsiyJe halk
daserinkye-
bilmek için
kendini
havuzlara atu.
EyaJct baskenti
Guangju'dald
Altın Plaj Su
Dünyası'nın
havuzlan
yüzJerce kişhie
doldu. BöJgede
hava sıcakhğı 35
dereceyi aşryor.
(Fotoğraf ÂP)
Çemberin dışında kalanlarO Q Haziran Cumartesi, Berlin'in ünlü
^Osokaklan, caddeleri, meydanlan
yine rengârenk, yine cıvıl cıvıldı. Kimileri
politik açıdan bakhğından, kimileri ufak
bir başkaldın olarak, bazılan eğlenmek
için ve bazılarıysa kimi kültürlerde ve
toplumun bir bölümünde zorluklarla
karşılaşmaya son vermek adına sokaklara
dökülmüşrü. Christopher Street Day için
çoğu gece hayatını seven eşcinseller,
belki de yılda bir gün, üstelik bir
cumartesi sabahı, horoz seslerinden önce f
ırladılar yataklanndan. Senenın diğer 51
cumartesisi yatağa girdikleri bir saatte
üstelik. Haftalar öncesine uzanan kostümh
azırlıklan, araba organizasyonlan
dışında, makyaj ve kıyafetlerinin
kusursuz oknası için, olay sabahının 3-4
saatini ayna karşısrnda geçirdiler.
Çoğunluğu gece hayatını sevenler
oluşfuruyor dedun, çünkü sanatla
uğraşanlar, disko ya da barlarda
çalışanlar özellikle bu sokak
festivaline daha çok ılgi gösteriyorlar.
Ama son derece sıradan işlerde çalışan
eşcinseller de yıllar geçtikçe artan
kalabalık arasında yerini alıyor. Bu
insanlar artık anlayış değil. olduklan
gibi kabul edilmek istiyorlar toplumda.
Bu yıl Berlin'de 25. kez kutlanıyor
ohnası daha bir özel kıldı etkinliği.
Cuma gecesi Schöneberg'deki
Metropol diskoda anısal bir açıhş partisi
düzenlendi. Resmi açıhş, cumartesi
12.00'de. Berlin Eyalet Belediye Başkanı
Klaus Wowereit'ın "Mücadelemiz daha
kazanılmanuştir'" sözüyle oldu. Wowereit,
geçen yıl seçimlerden önce, "Siz zaten
araşonr bulursumız, ben önceden
söyleyeyim" diyerek eşcinsel olduğunu
açıklamışh. Christopher Street Day, ilk
kez Milletvekili ve Eyalet Başkanı
statüsünde, biri tarafindan açıldı. Hem
yönetimde hem de eşcinsel olan
Wowereit'ın desteğini alan Christopher
Street Day, ısmini İngiliz asıllı tenor,
Christopher Street'ten alıyor. Ilk
duyduğumda Christopher Sokak Günü
diye düşünmüşrüm ama. Street adamın
soyadıymış. Kariyerine genç yaşta
Ingiltere'de başlayan tenor, Amenka'ya
yerleşir. New York polisinin. sadece
eşcinseller çalışıyor diye bir ban basması,
yıldızı karşı mücadeleye iter. Polis ve
toplumun, eşcinsellere 2. sınıf insan
uyguiamasına karşı hep savaşır. Rol aldığı
bir gösteri sırasında sahnede annesi
tarafından vurulan yıldıza, New York'lu
eşcinsellerin bir hediyesi Christopher
Street Day, yani CSD. Ölümünün ilk
yıldönümü 28 Haziran 1970'te ilk CSD,
New York'ta yapılıp, ardından Amerika ve
Avnıpa'nın diğer şehirlerine hızla
yayıirnış. Almanya'ya gelişı 1979.
Sadece Almanya'nın diğer kentlerinden
değil, diğer Avrupa üUceleıınden insanlar
da aktı geçen hafta sonu Berlın'e. Kıyafet
balosunu andu"an bu festivale katılmaya
gelen homoseksüeller ve ızlemek ısteyen
heteroseksüeller, güneşli sıcak havanın
tadını çıkardılar. Genelde tekno müziğinin
yükseldiği şenlikte birbirinden ilginç,
renkli, garip, komik ve seksı kıyafetlenn
dışında. kamyonlar
da süslü püslüydü.
80'in üzenndeki
festi\al kamyonu.
Kurfürstendamm ile
Knesebeckstr.'nın
köşesinden
_ _ _ _ _ ^ ^ _ -
_ p
^ salınmaya başladı. 8
km. lik güzergâhma
Sıege Saeule'de son verdi ve kapanış
kutlaması gerçekleşti. Love Parade'in
ardmdan başta bira olmak üzere alkolün
en çok tüketildiği sokak şenliğine 600.000
kişi katıldı. Eşcinseller, günlük
hayatımızda ne boyutta dışlanıyorlar? Ne
gibi zorluklarla karşılaşıyorlar? Bu
sorunun yanıtı, eşcnısellerin yaşadığı
ühkelere, külrürlere ve dinlere göre
farklıhklar gösteriyor tabii. Genellılde
Yahudi Soykınmı olarak belleklere
yerleşen, tkınci Dünya Savaşı sırasında
Nazi Almanyasf nda, başka ülkelerden
dahi getirilerek katledilenler sadece
Yahudıler miydi? Hayır. Yine farklı
üUcelerden getirilerek katledilen Sinthiler.
Romanlar, ki o zamanlar Çingene
deniyordu, ikinci sırayı alıyor.
Almanlardan da katledilenler vardı.
Punklar, sakatlar ve eşcinseller gibi.
BERLİN
BAMJ
BİKTEK
Katledilen Sinthilerin, Romanlann,
engellilerin, eşcinsellerin ve punklann
sayılan da küçümsenemeyecek boyutta.
30 Haziran 1979'da 400 Idşiyle başlayan
etkinlik, uzun yıllar Motz Strasse sokak
etkinliği olarak anıldı. Şimdiyse 600.000
kahlımcıya ulaştı ve konvoy defilesi için
kent içinde en önemli cadde ve
meydanlan bütün bir gün trafiğe
kapamnyor. Motz Strasse'de başlamasının
sebebi de Nazi döneminde katledilen
eşcinseller anısına bir köşenin Nollendorf
Platz metro istasyonunda bulunmasından
kaynaklanıyor. Açıhş partisi de bu nedenle
Metropol Theater'da yapıldı. İnsanlann
kafasında standart ve normal ohnak isteği.
toplum kurallannın katı ohnasını
kolaylaştırmış binlerce yıldır. Dinler,
ahlak anlayışı, toplum kurallanndan
beslenmiş. Bunun temelınde herkes
normal olsun ki, zorluk çıkmasın felsefesi
yahyor bana kalırsa. Aslında yabancılann,
engellilerin, eşcinsellerin toplumla olan
sorunlanndan çok. toplumun bu insanlarla
sorunlan daha büyük. Toplum dışı bu
insanlar karşısında, sebep ne olursa olsun,
toplumu oluşturmaktan gurur duyan(!)
insanlar zorluk içine düşüyorlar aslında.
İşitme engelli biri karşısında, işaret dili
bılemediğimiz için biz engelli durumuna
düşüyoruz çünkü. Biz her şeyi duyabiliyor
muyuz? Tabii ki hayır.. ama bu zaten
başka bir konu. Azınhkta olan, ıster
dininden, ırkından, cinsel-politik
seçiminden. bedensel ya da zihinsel
yetersizliğinden hatta bazen fazlalığuıdan
ötürü, toplum dışrna itiliyor. Maksat
çoğunluk rahat etsin diye. Kürt,
Türkiye"de ikinci smıf vatandaşken, Türk,
Almanya'da Pis Yabancı oluyor. Otistikler
toplumda engelli olup toplum dışıyken,
otistikler okulunda normal biri dışarda
kalıyor. Merak etmeyin toplum
eşcınselleri dışlarken, eşcinseller
kulübünde onlar da "Ay bırak bu heteru"
diyerek dalgalannı geçiyorlar. "Ya
içindesindir çemberin ya da dışında yer
alacaksın" gibi bir şey söz konusu. Ama
çemberi biz yapmadık mı?
O zaman kaldınp kaldırmamak da
bize kahnış.
Birhalkı
anlamak o kadar
kolay değil
ok satan bazı
Y gazetelerimizde, Isveç
ouımsuz nedenlerle köşe
yazarlannın diline düştü.
Yüz binlere yazan bu
yazarlann bilgi ve
görgülerinden kuşkum yok.
Değerli ozan ve bir süre
Telos Yaymcılık'ta
editörlüğün nasıl olacağını
büyük bir
başanyla herkese gösteren
Özdemir Ince'ninlsveç'tekı
Sür\anıler ve Asunlerle
ilgili yazılan
azımsanmayacak bir önem
taşıyor. Buraya geldiğinde
tanışma ze\kini tattığım
Doçent Ömer Turanuı
yazılanna yer ayırması da
okurlanna büyük bir
hizmet. Tepesi atan bazı
yazarlanmızın Isveç'i
"Kendi tuzu kunı olduğu
için başkalannın işine
burnunu sokuyor" şeklinde
görmelenni anlıyorum.
İsveç de onlan haklı
çıkarmak için elinden
geleni yapıyor. Örneğin,
bazı azınlık gruplan,
bundan topu topu 4-5 yıl
önce savunmadıklan
kimliklerine son
zamanlarda fevkalade
düşkün hale geldiler. Bunun
nedenlerinin birkaçını
anlamak kolay.
Ülkemizdeki
bazı olumsuz
olaylar, biraz da
abartılınca,
burada gayet
geçerli akçe
oluyor. Ama
oluinlu
gelişmeler, tümüyle es
geçiliyor. Aynı zamanda.
bazı azınlık gruplanndan
azunsanmayacak sayıda
kişi. belirli konularda
adlannı duyurarak bu
toplumda bir yerlere
vanlacağını keşfetti.
Burada olup. biraz bu
işlerin içinde ohnak gerek.
Halen Türkiye'de, bunlan
bilerek yazı yazan bir
gazeteci varsa. o da Yavuz
Baydar'dır. Gazetemizın
eskı okurlan onu benden
önce bu sayfada yazdığı
pazar yazılanndan
anımsayacaklar. Ama
madaryonun bir de başka
yanı var. Evet, İsveçlıler
tozşeken ancak geçen
yüzyılın başlannda
tamdılar, bizdeki gibi kuzu
pirzolası olduğunu ancak
iki yıl önce öğrendıler (ki
üstelik bu ülkede kuzu
yetiştiriliyor). Ekmeğin
şekersiz olabileceğini de
şöyle bir 10-15 yıl önce.
Bizler döneri tanırtık,
Yunanlılar falafeli. Şimdi
bizim mezeleri Lübnanlılar
tanıtmakta. Ama, şimdi eğri
oturup doğru konuşalım.
Topu topu 9 milyonluk
İsveç (onda biri yabancı
kökenli zaten), kültür, bilim
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
ve spor dünyasrna neler
kazandırdı? Evet, kendini
dev aynasında gören bir
"köşefi" yazanmızuı
yazdığı gibi, "Ren geyiğmin
ç^ijie" uğraşanlar da var
ama, elin Almanı bin
kilometre araba sürüp gelir
ve geyığin tezeğinı,
Kuzey'in havasını isterse,
bunu üreten birileri bulunur
elbet. Konseneye hava da
doldurur, tezek de. Alan
oldukça, onlar ne yapsın?
Ama bu insanlar, uygarhğa
bırAKredNobel,Ah«
M\rdal, Dag
Hammarskjöld, Seuna
Lageriöf. August
Strindberg. Ingmar
Bergman, Ingrid Bergman,
Thomas Tranströmer gibi
hazineleri kazandırdılar.
Spor dünyasında, alttn
madalya kürsülerinden
eksık olmuyorlar. Ülkede,
cep kitaplan, vılda 2 milyon
satıyor. Yaz aylannda kitap
satışlan artıyor; çünkü
İsveçliler tatilde
dinlenmeye fatap okumayı
da dahil ederler. Dünyanın
en sendikalı işgücüne
sahipler. Yaklaşık 5 milyon
kişi, en az bir derneğe veya
sendikaya üye. ABD,
Viernamdaki dırenişçileri
terörist ilan
etmişken -
zamanrmızla ne
ilginç rastlantı,
değil mi?- ona
ilk karşı çıkan
Bahh hder Olof
__^___—_ Pahne'ydi. İş
dünyasındakı ve
teknoloji devlenni burada
anmaya gerek
görmüyorum. Çoğunuzun
cebinde zaten en az bir
örnek var. Ben 33 yıldır bu
ülkede yaşıyorum ama
İsveçlı olmadım. Kimliğim,
kişiliğim Türk çünkü. Ama
gerçekliği elden
bırakmamaşa çalışıyorum.
Burada ilk 5 yılı doldurup
cebine İsveç pasaportu
atanlann bazılannın aksine,
her an öğrenme\e \e
anlamaya çalışıyorum.
Sizlere doğru buldugum
şeyleri de yazıyorum
yanlış bulduklarımı da.
Değişken bir dünyada ve
zamanda yaşıyoruz. Bir
gazeteci, yazar olarak,
üzerime düşen
sorumluluğa göre hareket
etmeye çalışıyorum.
Bildiğim bir şey var:
İnsanlann milliyetçi
duygulannı körükleyerek
ucuz puan kazanmak
isteyen "köşeü" yazarlar,
önce biraz kendilerine
baksınlar. Adlannı
gündemde rurmak için
yaptıklan cambazlıklan
düşünsünler. Bir İsveç
atasözü vardır: "Cam e\r
de
oturanlar ona buna taş
atmasmlar."