19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2003 PAZAR HABERLER Avrasya'da yenidüzenABD'nin 11 EylüVden sonra Ortadoğu ve OrtaAsya coğrajyasınıyeniden düzenlemeyolundaU arayışlamndayeni ittifaUargündemegelirken Türkiye 'nin bölgedeki rolü de giderekazalıyor ERCAN ÇİTLİOĞH_ -2- 11 E>lül sonrası gerçekleştirilme- sine başlanan yeni diânya düzeni, Pa- sifik \e Kuzey- Batı olarak adlandın- labilecek iki ana eksene oturacağı için bugüne kadar alışılan ya da öne çıkan jeopolitık konumlarla, bu konumlar ve kutupsal ayınma bağlı jeostratejik değerlerin yeniden tanımlanması ge- rekmektedır. Petropolıtik güvenlik anlayışı olarak adlandırabileceğimiz ~enerjialanveda- ğıhm koridorlannın" denetimine yö- nelik stratejılenn gerektireceği yeni denge arayışlan eşliğinde yeni ulusla- rarası ittıfak arayışlannı gündeme ge- tirebilecek ve bunun sonucunda Tür- kiye, olasıdır ki A\T&sya'da köprü ül- ke konumunu yitirmeye başlayabile- cektir. 11 Eylül sonrası Ortadoğu ve Orta Asya coğrafyasının yeniden düzen- lenmesine yönelik politikalann sonuç- lannı "yeni ittifaklar* olarak verme- yebaşladığı ve denge sağlama açısın- dan "karşı ittifak" arayışlannın gün- deme gelmeye başladıgı anımsandı- ğında "eksen aynşmasT sürecinin yü- rürlüğe girdiğini söylemek yanlış ol- mayacaktır. Yeni Avrasya jeopolitiğinde ABD stratejik ortaklığı açısından Türki- ye'nin sıklet merkezi Kafkasya ve Or- tadoğu'ya kaymakta, bunun bir sonu- cu olarak Orta Asya açılımlan iniş trendine girmektedir. Yeni Avrasya jeopolitik ve petro- politiğinde Orta Asya'da ana oyun- cular olarak ABD'nin yanı sıra Ingil- tere, Rusya, Çin ve sonrasında îran'ın öne çıkması, bu coğrafyada etkinlik alanı açmaya çalışan Altnanya ve Fransa'nın çabalan ile birleştirildiğin- de, Türkiye'nin bölgedeki rolünün "azalması/azaltriması" sonucunu do- ğurmaktadır. İran avantailı blr konumda Türk cumhuriyetlerinin oluşturduğu arka bahçesınde kendisinden başka bahçıvan görmek istemeyen Rusya, ulusal çıkarlan açısından bu coğrafya- da doğaldır ki Türkiye' nin etkin olma- sını istememektedir. Tarihinin hemen her döneminde Tür- kiye ile ilişkileri görece bir gerilımden kurtulmayan ve dostluktan çok *so- ğuk banş" olarak adlandınlacak bir çizgide seyreden Iran'ın da Orta As- ya coğrafyası ve Kaikasya'da Türki- ye ile aynşan çıkarlan bu ülkeyi de önümüze çıkarmaktadır. Iran'ın Avrasyajeopolıtığinde coğ- rafi konumu nedeni ile oynayabilece- ği rol, sahip olduğu petrol ve doğalgaz rezervleri ile bütünleştiğinde, bu ülke- yı Orta Asya coğrafyasında Türki- ye'ye oranla avantaj lı birkonumayük- seltmektedir. Çin'in önünde Afganistan ve Pa- kistan'ın oluşturacağı bariyerin, çağ- daş bir demokrasiye sahip kıhnacak Iran'ın da eklenmesi ile güçlendiril- mesi amacına yönelik yeni jeopoli- tik ve petropolitik stratejide Orta As- ya. Iran'ın açılımına daha uygun ha- le gelirken, bu ülkenin Kafkasya'da- ki etkinlik arayışlan Türkiye'ye dev- redilerek yeni bir denge oluşrurula- cak gibı görünmektedir. Bu yeni denge içinde Orta Asya; Amerika ile birlikte Rusya'randaha faz- la söz sahibi olacağı bir düzleme otur- makta, buna karşılık Kafkasya ve Ha- zarbölgesinde ABD ağırhğı artacak gö- rünmektedir. Nüfus artış oranı eksiye geçerek, nüfusu çoğahnak yerine azal- maya başlayan ve taze işgücü üretme kapasitesi daralan Rusya, 2015'e va- nldığında Asya'da nüfuslan birer mil- yannüzerinde, nükleer güç ve uzay tek- nolojisine sahip iki ülkenin (Çin ve Hindistan) nefesini üzerinde hisset- meye başlayacağı için, geleceğe dönük ulusal çıkarlarını korumayı, bugünkü koşullarda Batı ile yakınlaşmakta gör- mektedir. Stratejik rol Bu yakınlaşmanın bedellerinden bir tanesı de yeni eksen aynşması içinde Türkiye'nin Orta Asya'da etkinlik ara- yışlannın azalması olarak karşımıza çıkmakta, ancak Azerbaycan ve Gür- cistan, Rusya'nın doğrudan etkinlik alanı dışına alınarak bu bölgede Tür- kiye'nin rolü artacak görünmektedir. Yeni dengeler içinde Türkiye'ye gele- cekte "alan müdahalesi" yapabilen stratejik bir rol düşerken Türkiye'nin yapısal sorunlan üstlenebileceği so- rumluluklarla çatışmakta, bu açıdan içinde bulunduğu ekonomik kriz ve siyasal belirsizliklerden kurtulması ya da kurtanlması, ABD için önemli bir konuma yükselmektedir. ABD Başkanı Bush'un kitle inıha silahlannı gerekçe göstererek Irak'ı işgal etmesi, \ar olduğu iddia edilen süahlardan çok sivüleri yok etti. Irak operasyonu sırasında Türkiye'nin sergilediği ve arük tekrarianmasına gerek duyulmayan irrasyonel tutumlar, ABD açısından Türkiye'nin jeostratejik öneminin ve bu önemin Türkiye'ye yükkdiği anlamın sorgulanarak yeniden degerlendirilmesi noktasına gelmiştir. Hazar Havzası merkez olmak üze- re Kuzey ve Güney A\xasya, Kuzey ve Güney Asya olarak beliren yeni eksen aynşmasında, ABD tüm bölgelerde ayn ittifaklar ve ayrı partnerlerle do- minant rolünü sürdürürken. Türkiye; Kuzey ve Güney Avrasya'da oyuncu kimliği ile görece bir bölge gücü ol- maya aday görünmektedir. Kuzey Av- rasya'da ABD, Rusya ve AB'nin de da- hil olacağı ana oyuncular masasında yer alması beklenen Türkiye, Güney Av- rasya'da da ABD ve Israil'le birlikte ana oyuncu olarak yine sahne alabile- cektir. Ancak Ortadoğu'da da ABD ile ya- şanan Irak krizine karşın Türkiye'nin yine de üstlenebileceği yeni roller ufuk- ta belirmeye başlamış ve uzun yıllar siyasal Islamın rejim ihracı çabalan- nın hedefi olan Türkiye, bu defa laik rejimıni monarşik ve totaliter ülkele- re ihraç etme trendine girmiş/getiril- miş görünmektedir. Bu noktada bütün sorun, Türkiye'nin Islam coğrafyası ile Batı dünyası ara- sında "beyaz tslamın" temsili açısın- dan önder ve belirleyici ülke olmarun gereklerini yenne getirmek için inisi- yatif kullanabilecek güçlü bir siyasi iradeye sahip olabilmesi ve yapısal re- formlannı ivedilikle tamamlamastn- da toplanmaktadır. Önüne çıkan ve olasıdır ki bir örne- ği gelecekte artık yınelenmeyecek bu tarihi firsatı yalnızca coğrafyasına de- ğil, Atatürk'ün kurduğu değerler sis- temine de borçlu olduğunu unutmamak ise Türkiye'nin en önemli ev ödevi ni- teliğindedir. Unutmamak gerekiyor ki ölümün- den 65 yıl sonra Atatürk, ikinci kur- tuluş savaşında Türkiye' ye bir kez da- ha önderlık etmektedır. Irak sonrası Türkiye Türkiye'nin kimilerine göre başına gelen her şeyin sorumlusu, kimileri- ne göre ise en büyük şansı olan, ancak deve mi kuş mu olduğu konusunda bir türlü karara vanlamayan coğrafyası ve bu coğrafyaya dayalı jeostratejik öneminin 11 Eylül'ü izleyen dönem- de dramatik değışimlerden geçmesi, bu değişimlerin ABD'nin Irak operasyo- nu ve özellıkle Türkiye'nin operasyon öncesi ABD ile ilişkilerinde yaşanan kriz sonrası doruk noktaya çıkması, gelecek açısından son derece önemli ABD'nin Ortadoğu'daki yeni hedefi İran. ABD son Irak operasyonu ile Iran'ı tümü ile kuşatü. Önemliama vazgeçilebilirülke ABD'nin kendisini gücün egemenliğinde bir dayatma ve çatışrna politikası ile tartışmasız bir buyurganlığa taşımasının önünde. günümüzde Ortadoğu'da görünen tek engel İran, Uzak Asya'da ise Çin'dir. Son Irak operasyonu ile tran'ı tümü ile kuşatan ABD'nin, yaşanan tüm güven bunalımına karşın Türkiye'ye göreceli ikaz'sempati mesajlan gönderiyor oluşunun altında yatan nedenin, Iran'ın uysallaştınlması konusunda Türkiye'ye verilmesi olası rol olduğu düşünüldüğünde, Türkiye'nin karşı hamleleri ve jeostratejik önemine yüklenen yeni anlamlan bu yönde tanımlayarak çözümlemesi gerekmektedir. Iran'ı pasifize edememesi halinde ABD'nin, Kafkasya-Ortadoğu- Orta Asya üçgeni içinde arzuladığı etkinligi gerçekleştirme olanağının bulunmaması ve Amerika'nın yeni petropolitiği, Suriye ve Lübnan'dan sonra sıranın mutlaka ana hedef olan bu ülkeye gelmesini zorunlu kılacağı için Türkiye'nin bunu görerek kısa-orta-uzun vadeli yeni stratejiler geliştirmesi gerekecektir. Önemsenen ama vazgeçllebllir ülke Türkiye Bugüne kadar dış politikasını "vazgeçümezliği'' üzerine inşa eden Türkiye, günümüzde gelinen noktada artık "önemsenir ama vazgeçifir'' bir ülke konumuna indirgendiğini görerek yeni stratejiler üretebilmeli ve jeostratejik konumunu bölgesel ve küresel anlamda gelişen olaylarla örtüştürerek yeniden tanımlamalıdır. Butanımın parametreleri kuşkusuz yalnızca ABD ile Türkiye arasındaki Uışkiler değil, AB-ABD ilişkileri, AB'nin kendi içindeki geleceği ve küresel anlamdaki oyuncu ~ " gücünün ne olacağı, Rusya'nın geleceğe dönük ilişkilerinin hangi eksen ve yörüngede gelişeceği, Rusya'nın Kafkasya ve Orta Asya'daki eski curnhuriyetleri ile ilişkilerinin gelecekte ne olabileceği, yükselen iki yeni değer Çin ve Hindistan'ın yalnızca Asya değil dünya pohtikalannda birer bölge gücünün ötesine çıkıp çıkamayacaklan, 'Şanghay Alöhsı'nın gelecekte ayn bir güç odağına dönüşüp dönüşemeyeceği gibi çok büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Bölgesinde hâlâ etkin bir rol oynayabilecek güç ve kartlara sahip olan Türkiye'nin, tüm bu değişimlerin anlamlannı rasyonel bir biçimde değerlendirmesi, ekonomik güçlükleri ve siyasal belirsizliğini geride bırakabilmesi, gelecek için bir önkoşul niteliğinde görünmektedir. - sapmalara eşlik etmektedir. Türkiye'nin ABD ile stratejik or- taklık çerçevesinde Balkanlar, Kaf- kasya, Ortadoğu, hatta Orta Asya'ya açılımlan ve alan müdahalesi yapabi- len etkin bir bölge gücüne dönüşmüş olması, özellikle Irak operasyonu son- rası bir iniş trendine girmiş ve Türki- ye'nin jeostratejik öneminde belirgin bir azalma başlamış bulunmaktadır. 11 Eylül sonrasında ABD'nin, bir sü- redir değişmiş bulunan savunma kon- septlerine ek olarak (tehditlerin sınır- larda değil. kaynağında yok edilmesi- nı öngören esnek müdahale ve asimet- rik tehdit kavramma göre yapılandın- lan silahlı güçler ve bu güçlerin sınır- lar ötesi kullanımı) Afganistan'ı dene- tim altına alması ile başlayan ve Tür- kiye'yi yakından ilgilendiren değişim- ler, ABD ile Türkiye arasındaki or- taklığın bir gereği olarak stratejileri- mizi çok fazla etkilememişti. Cerekslnlm azaldı Azerbaycan ve Gürcıstan ile Kaf- kasya ve Hazar bölgesine, Afganistan üzerinden Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan'a girerek buralarda askeri üsler edinen ve tarihinde ilk kez Orta Asya'da bayrak dalgalandırarak etkin ve İcalıcı bir gü- ce dönüşen ABD'nin, bu coğrafyalar- da Türkiye'ye gereksinimi azalmakla birlikte, bu ülkeler silahlı kuvvetleri- nın Rus sisteminden NATO standart- lanna geçişi için yürütülen çalışmalar nedeniyle Türkiye, ABD açısından göz ardı edilmemesi gereken bir ülke kim- liğini korumayı sürdürüyordu. Kaygan ve kırılgan zemin Kosova. Bosna, Makedonya ve Ar- na\-utluk'ta da kendisine etki alanı açan ve Almanya'nın BaUcanlar'daki yayıl- macıhğının bir anlamda önünü kese- cek dengeleri yaratan ABD'nin (NA- TO'nun eski Varşova Paktı üyesi ülke- leri de içine alacak şekilde genişletil- mesinin bu taktiğe eklenmesi gerekir), bu bölgede de Türkiye'ye geçmişte olduğu kadar gereksinimi kalmamak- la birlikte. Türkiye'nin Kosova, Bos- na, Arnavutluk ve Makedonya'da sa- hip olduğu tarihi ve kültürel bağlar, en azından ABD için bu bölgede Türki- ye ile birlikte davranıyor görüntüsünün verilmesini kendi çıkarlan açısından gerekli kılmaktaydı. Ortadoğu'da 1991 Körfez krizinden sonra Suudi Arabis- tan, Kuveyt ve Umman'da üsler edinen ve kahcı hale gelen ABD'nin, bölge- deki kaygan ve kınlgan zemin nede- niyle Türkiye'ye olan gereksinimi, özellikle îsraü'in güvenliğı açısından sürüyor ve bölgedeki olası operasyon- lannda kilit nitelikte gördüğü Türki- ye'nin desteğinin yitirilmemesi adına stratejik ortakhk ilişkilerinde bir gev- şeme görülmüyordu. Ancak Irak operasyonu sırasında Türkiye'nin sergilediği ve artık tekrar- lanmasma gerek duyulmayan irrasyo- nel tutumlar, ABD açısından Türki- ye'ninjeostratejik öneminin ve bu öne- min Türkiye'ye yüklediğı anlamın sor- gulanarak yeniden degerlendirilmesi noktasına gelmiştir. Yann: Türkiye kararsızlıktan kurtulmalı PAZAR ORHAN BURSALI İki Cumhuriyet, Bir Soru Biz, a) seçme hakkı olan insanlar ve b) son ıkı as- keri darbede asker sopası yemiş bazı solcular, bazı aydınlar vb. olarak, genellikle atanmışlarla başımız pek hoş değildir. Atanmışlar, lafın gelişi, yani devlet kurumları. Başta askeri kurum. Atanmışlan yere çalar, seçilmişleri ne halt ederler- se etsinler, yine de bizden sayanz. Bu entelektüel bir yaklaşımdır. Ve güçlü bir egilimdir. Bu eğilimde sağcı, liberal aydın ve siyasetçi ise da- ha çok sayıda var. Bizim bir zamanlar "solcu", "sos- yalist" olan kesim de, sağcı aydın ve siyasetçi ke- sim de, ülkemizin bugünkü belalı durumundan esas olarak atanmışları, hele de hele askerieri sorumlu tu- tar. Bu konuda kucaklaşırlar (Zaten gazetelerde de birleşiyorlar.) Ben her şeye, özellikle bütün peşin yangılara, hü- kümlere, kararlara şüphe ile bakmaya, ortaya atılan her kavram veya olguya eleştirel yaklaşmaya ve ak- lı erdiğince de "acaba" sorusunu yönelterek "içe bakmaya" çalışan biri olarak "atanmışlar kötü" gi- bi kalıplara da ilgisız kalınm. • • • Olay bir bütündür. Atanmışlar, genellikle seçilmiş- lerin emrindedir, bazı olağanüstü koşullar hariç. Aca- ba ülkemizin Avrupa'nın kıçı dibinde olmasına rağ- men gelişememesinde, son 50 yılda 18 kez "kurtar beni" diye IMF'nin kapısını çalmasında, milli gelirin 2500 dolar civarında seyretmesinde, demokrasi ve insan hakları bakımından Avrupa'nın çoook gerisin- de kalmasında, esas sonımluluk, veya daha büyük suç, asker dahil atanmışlarda mı, yoksa seçilmişler- demi? 60 yılı aşkın bu ülkede seçim yapılıyor, üç askeri kesinti yaşadık, biri ülkeyi ileri düzeylere taşıdı, di- ğer ikisi her bakımdan gerıletti ve ABD'nin küresel çıkarianna biraz daha peşkeş çektirdi. Ama seçilmişler hep iktidardaydı, askeri darbele- re bahaneleri yaratan ve ülkenin üç kez kesintiye uğ- ramasını önleyemeyen de genellikle onlardı. Hangi- sini önleyebilirlerdi, ayn bir soru ve tartışma konu- sudur. Soru tekrar ortada: Türkiye'nin bugünkü duru- munda ağııiıklı sorumluluk veya suç atanmışlarda mı, yoksa seçilmişlerde mi? Bu soru, geniş bir araştırmayı gerektirir. Ama yine de bence, seçilmişlerde. • • • Asker ile siyasiler arasında şöyle zımni bir anlaş- ma var: Siyasiler, askere istediklerini verecek, asker de siyasilere karışmayacak (Laiklik ve Cumhuriyeti kollama görevi dışında!) Böylece ülkemızde aslında iki cumhuriyet veya kale olduğunu söyleyebiliriz. Biri, askerin kalesi veya Türk Silahlı Kuvvetier Cumhuriyeti. Diğeri de Türk Siyasi Kuvvetier Cumhuriyeti. Işin ilginci, birinci "cumhuriyet", bazı yönlerden ak- sıyor ve bazı yanlış değerlendirme ve kavrayışlan ol- sa bile, çok iyi işliyor. Çok daha nitelikli. Çok daha evrensel. Küresel gelişmeleri her bakımdan, bilim- sel ve teknik, ekonomik ve siyasal... çok daha iyi iz- liyor. Kendi örgütlenmesini, yönetim anlayışını buna göre geliştiriyor. 20-30-40 yıllık planlara göre çalışı- yor. 30 yıl sonrasının kurmay subaylannın hangi ni- teliklere sahip olması gerektiğinin hesabını yapıyor ve buna göre eğitim programlan hazıriıyor. Türk Si- lahlı Kuvvetier Cumhuriyeti, durmadan kendisini ye- nileyen bir yapı oluşturma çabasında, Buna karşılık, Türk Siyasi Kuvvetier Cumhuriyeti ise yani siyasi partiler, yöneticileri ve yönetimleri (hü- kümetleri) yerlerde sürünüyor. Yaşadığımız vurgun ve soygun olaylanna bakın... Siyasi çöküşlere bakın, IMF'nin en sürekli müşterisi olmamıza bakın... • • • Bazı kolaycı, liberal ve çoook demokrat görünme- sine rağmen aslında büyük dogmaları beyinlerınde taşıyan insanlara göre, bunun nedeni, askeri kesin- tiler.. parti yasaklamalan ile siyasi hayatın süreklili- ğinin gerçekleşememesi... Bu sav, ilk bakışta bile uyduruk! Bu insanlara göre bütün sorunumuz, Türk Silahlı Kuvvetier Cumhuriyeti'ne bir türlü son verilememe- si, yani onlann üzerinde de Türk Siyasi Kuvvetier Cum- huriyeti'nin kesin egemenliğınin kurulamayışı. Bu sav da tepeden tırnağa uyduruk! Işkembeden atma! Hiçbir kanrtı, gerekçesi, dayanağı yok. Birincisi, birbirinden nitelik bakımından farklı ikiola- yı meç edemezsiniz. Işin doğasına aykın. Çünkü olay iki ayrı bileşik kapta geçiyor! Nitelikleri aşağı yukarı eşite yakın bir düzeye gel- mediği sürece, doğal olarak bu ayrım sürer. Asker, kendi nitelikleriyle siyasilerin niteliklerini karşılaştırmıyor mu? Bunun sonucunda diğer cumhuriyetin unsuriarını küçük göımüyor mu? Ve bu küçük görme, başka bir sürü olayı tetiklemiyor mu? Ne zaman Türk Siyasi Kuvvetier Cumhuriyeti, ken- disini tepeden tırnağa gözden geçirecek ve yenile- yecek... Çıkar peşınde değil gerçekten ülkeye hiz- met peşinde koşacak... Paye olarak da bunun ma- nevi mutluluğuyla yetinecek ve payesini para olarak talep etmeyecek (Hazine dolandıncılığının sonu)... Ne zaman asker kadar uzun olmasa bile 10-20 yıllık stratejik planlarla ülke yönetimine ve geleceğimize bakabilecek... "Tek Cumhuriyet" de o zaman gerçekleşir. Avrupa Birliği üyeliği, her bakımdan bu süreci hızlandırabilir. Sosyal ve siyasal, eh işte olabildiğinde objektif analizim, bunu gösteriyor. Bu konuyu didiklemeyi sür- düreceğim. obursali(S cumhuriyet.com.tr. KARDELEN YEĞMEN üe ÖZGÜR ÇELEBİOĞLU evlendiler. Kutlar. mutluluklar dileriz. tzmır, 7 Haztran 2003 M. ve S. KARAÖREN KUTLAMA Milliyet gazetesi spor yazarlarmdan Erhan Telli ile Sezen Telli (Kütük) dün düzenlenen törenle evlenmişlerdir. Yaşam boyu mutluluklar dileriz. Cumhuriyet Spor Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle