Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2003 PAZAR
HABERLER
DÜIVY4DA BUGUN
ALİ StRMEN
Sinemamız ve TRT
PARİS - Sevgili,
Paris benim için kırk yıldır bir sinema cenne-
ti. Kentin her semtine hemen hemen eşit şekil-
de yayılmış yüzlerce sinemada yıllardır, dünya
sinemasının son örneklerini olduğu gibi, sık sık
programa giren eskimeyen klasikleri de gör-
mek mümkün.
Eskiden Türkiye'nin sinema pazarı belirli ül-
kelere açıkken Paris'te beş kıtanın filmlerinin
örneklerini de bulmak mümkündü.
Yoksa, sonradan bende zaman zaman Yılmaz
Güney'i çağırıştıran, Brezilyalı, asi şairsinema-
cısı Glauber Rocha'yı örneğin nasıl tanıyabi-
lirdim ki.
Tabii, kırk yıl içinde TV'nin dayanılmaz reka-
beti karşısında, sinema salonları değişti. Her
büyük sinemada bizde de olduğu gibi, birkaç
salon oluşturuldu.
Bir ara birçok sinema kapanma tehlikesi ge-
çirdi, kimileri bunu atlatamadı.
Ama şu anda sinemaların önünde hâlâ kuy-
ruklar oluşuyor.
Fransız dostlarım, bu yıl ikinci büyük ödülü-
nü, benim sevgili hınzır "HayduV'un da arada
görüntüye girip çıktığı, Nuri Bilge Ceylan'ın
"Lfea/c'filminin aldığı Cannes Film Festivali'nde,
kendi sinemalarının büyük bir varlık göstere-
mediğini üzülerek belirtiyorlar.
Böyle bir ülkede Nuri Bilge Ceylan'ın çok sı-
nırl/ bir bütçe, ama büyük yetenek ve ustalıkla
gerçekleştirdiği "Uzak" ile iki dalda birden ödül
alması çoksevindirici birolay bizim açımızdan.
• • •
Şu anda Paris sinema salonlarının büyük bö-
lümünde Amerikan sinemasının, çoğu da bana
pek çekici gelmeyen, (sakın Amerikan sinema-
sını tümden yok saymak gibi bir onulmaz yan-
lışın içinde olduğumu sanma!) ürünleri göste-
rimde.
Oysa Fransa, sinemasını korumak için niceön-
temler almış ne kaynaklar ayırmıştı.
Bu alanda özellikle eski Kültür Bakanı Jac-
ques Lang'ın katkılarını unutmamak gerek.
Ayrıca, bütün Avrupa sinemasını ve bu ara-
da Türkiye'yi de destekleyen, Eurimage'ı, baş-
ta Kanal+, olmak üzere kimi TV kurumlannı da
unutamayız.
Birçok Fransız ve Avrupa filminde bu kuruluş-
ların katkısını görüyoruz.
Son yıllarda verdiği ürünlerle kendini yenile-
meyi becerdiğini kanıtlamış olan Türk sinema-
sının Fransızlardan daha çok desteğe gereksi-
nim duyduğu, yıllardır büyük özverilerle çalış-
mış sinemacılarımızın bu desteği hak ettikleri bir
gerçek.
Bizde şu anda özel kanallann desteği, reytin-
gi daha yüksek olan dizilere yönelmiş görünü-
yor.
Ama TRT bu alanda da öncülük ederek, çok
önemli bir katkıda bulundu ve Edebiyat Uyar-
lamaları bölümünde, Sait Faik ile Kemal Ta-
hir'i (Havada Bulut ve EsirŞehrin Insanlan) ka-
muoyuna sundu.
• • •
Her iki dizinin de tahmin edilenden de daha
çok yankı yaptığını gördüm.
Bu olumlu girişiminden dolayı TRT'nin bu iş-
te katkısı olan yöneticilerini kutlanm.
Sinema alanında ise Ziya Öztan'ın yönettiği,
beyazperdemizin büyük sanatçılannın çok önem-
li bir bölümünün seve seve katıldığı, "Abdülha-
mid Düşerken" çok olumlu etkiler yapan enfes
birçalışmaydı.
TRT bu alanda destek vermemiş olsaydı ne
Kurtuluş dizisi ve filmi, ne Cumhuriyet filmi ne
de Abdülhamid Düşerken gerçekleşebilirdi.
Ama aynı TRT'nin primetime denen en fazla
izlenen saatlerde, Türk sinemasının yeni örnek-
lerine yer vermemesi, geç saatlere atılan Türk
filmlerine eser başına 6 milyar öderken Ameri-
kan filmlerine 20 bin dolardan başlayan ücret-
ler ödemesi, doğrusu aklın alacağı birdavranış
değil.
Ozel kanallar ortaya çıktıktan sonra önemi ve
işlevi daha da iyi anlaşılan TRT'nin Türk sine-
ması ile ilgili politikasını yeniden gözden geçir-
mesi gerekmiyor mu?
AKP kongresinde gergnük
• GEMLİK (AA) - AKP'nin Bursa'nın Gemlik
îlçesi'ndeki kongresinde gerginlik yaşandı.
Kongrede Başkanlık için Enver Şahin, Yüksel
Özaydın ile Selahattin Bakırcı aday oldu.
Kongre de, divan heyeti, adaylardan Balarcı ve
Özaydın'ın konuşma taleplerini reddedince
delegeler bu karan alkışlarla protesto etti.
Gerginlik Gemlik Belediye Başkanı Mehmet
Turgut tarafindan yatıştınldı. Kongreyi,
AKP TBMM Grup Başkanvekili Faruk Çelik
ve Bursa Milletvekili Mehmet Altan
Karapaşaoğlu'da izledi.
Töre kupban kadm öUü
• DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Mardin'in
Yalım Beldesi'nde Halil Alıç ile ilişkiye girdiği
ve hamile kaldığı gerekçesiyle 'aile meclisi'
tarafindan taşlanarak öldürülmek istenen Şemsiye
Allak, tedavi gördüğü Diyarbakır Devlet
Hastanesi'nde dün yaşamını yitirdi. Olay
sırasında Alıç hayatını kaybetmiş Allak ise
kaldınldığı hastanede bitkisel yaşama girmiş
bebeğini ise kaybetmişti.
Bakana 'gecikme' protestosu
• tstanbul Haber Ser\isi - ITÜ Denizcilik
Fakültesi'nin (İTÜDF) 119. mezuniyet törenine
bir saat gecikmeyle katılan Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldınm, öğrenci aileleri tarafindan
alkışlarla protesto edildi. Törenin ardından
şapkalannı havaya atarak hızla okul iskelesine
koşan öğrenciler burada geleneksel olarak
birbirlerini denize atıp mezuniyetlerini kutladılar.
Dışişleri Bakanı, uyum paketinde Terörle Mücadele Yasası değişikliğinden vazgeçmeyeceklerini söyledi
Gül: KorkıüacakbirşeyyokANKARA (Cumhurhet Bürosu) -
Dışişleri Bakanı Abdullah GÜL uyum
paketinde Terörle Mücadele Yasası
değışikliğini korumakta kararh ol-
duklannı belirterek "ÇekinBecek,kor-
kulacak bir şey yok" dedı.
Gül, Liberal Düşünce Toplulu-
ğu'nun düzenlediği, düşünce ve ifa-
de özgürlüğü konulu 2. Ulusal Sem-
pozyum'dayaptığı konuşmada AB'ye
uyum sürecini değerlendirdi. Insan
haklan konusunda takınılan tavnn
devlet düzeni ve rejimin değerlendi-
rilmesinde belirleyici olduğunu söy-
leyen Gül, "Türkiye'yi özlediğimiz
noktaya getirecegiz" dedi.
Türkive'nin AB volunda kritik bir
• Genelkurmay'm itiraz ettiği belirtilen TMY değişikliğinde ısrarlı olduklan mesajını
veren Gül, "Mevzuatımızda halen şiddeti teşvik etmeyen düşüncelerin ifade edilmesini
suç sayan hükümJer bulunduğu bir gerçektir" dedi.
döneme girdiğini belırten Gül, Avru-
pa Parlamentosu'nda gelecek yüın or-
talannda miüetvekiliiği seçimleri ya-
pılacağına, parlamentonun tamamen
değişeceğine ve Türkiye'yi iyi bilen
kişilerin değişerek yeni isimlerin ge-
leceğine dikkati çekti. Gül, bu neden-
le gelecek yılın sonunda müzakerele-
re başlamak için bu yıl zaman kaybet-
meden mevzuat değişikliklerini ta-
mamlamalan gerektiğini söyledi.
Gül, Genelkurmay'ın itiraz ettiği be-
lirtilen TMY değişikliğinde ise ısrar-
lı olduklan mesajını verdi. "Mevzu-
atunızda halen şiddetiteşviketmeyen
düşüncelerin ifade edilmesini suç sa-
yan hükümler bulunduğu bir gerçek-
tir" diyen Gül, TMY'nin 8. madde-
sinin bu kapsamda sayılabileceğini,
bu maddenin şiddeti özendirmeyen dü-
şünceyi de suç sayan unsurlar bann-
dırdığını, Avrupa însan Haklan Mah-
kemesi'nin birçok davada bu madde
ile ifade özgürlüğünün çiğnendiği so-
nucuna vardığını söyledi.
BM'nin iki insan haklan sözleş-
mesi, medenı ve siyasi haklar ile eko-
nomik, sosyal ve kültürel haklar söz-
leşmelennin TBMM'de onaylandığı-
nı anımsatan Gül, "Bugünyapmakis-
tediklerimizin hiçbiri yeni değil aslın-
da. 6. uyum paketi de bunun içerisin-
de. Bıınlar ashnda imzaladığımız söz-
leşmelerin gereğidir. Dolayısıyla çeki-
necek,korkulacakbir şeyyolitur" di-
ye konuştu.
Gül, gazetecilerin "6. uyum pake-
tinde yer alan. apartnıanda ibadet-
hane ve seçimlerde başka dilde pro-
paganda yapıhnası konulannda deği-
şikük yapılacak mı" sorusu üzerine
şunlan söyledi:
"Seçimlerde propagandanın başka
dilkrdeolması hususuzaten genel pa-
ketin içerisinde yok, hazırhksafhasm-
da çıkanlnuştı. DışişleriBakanhğı ola-
rak, Avrupa BirBği Genel Sekretern-
ği olarak ibadet yeri yapüabibnesi de-
ğişikliğinigetirmiştik,ama baa zorun-
luluklargereği olarak, Antalya civann-
da apartman kaü şekMnde de İçişleri
Bakanhgı tarafindan böyle bir şey kon-
muşru. Ona gerek görmüyoruz biz.
Dolayısıyla kamuoyunda gereksiz tar-
üşmalara yol açan bu tip hususlar, AB
için çok önemli değil bence."
1ĞNELÎ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
TAflLAPAKİ TvtA QfthZ
XrteL
Muğla Köy Hizmetleri Müdürlüğü
Kadrolaşma
odacılam
kadar uzandı
OZANYAYMAN
Barış Derneği'nin sempozyumunda ABD'nin Irak'a saldınsının etkileri tartışıldı
Ingiltere savaş suçundan yargdanabiür
tZMİR - AKP hükümeti kadrolaşma hareketine
Muğla Köy Hizmetleri tl Müdürlüğü'nde hız verdi.
Tekırdağ'da görev yaptığı sırada siciline "terfi
alamaz" notu eklenen Abmet BajsaL müdür yapıldı.
Arduıdan tüm birimlerin şeflerine görevden el
çektirildi. Yerlerine AKP'ye yakın isimler getirildi.
Muğla Köy Hizmetleri Müdürlüğü'ne 2003'ün
Şubat aymda atanan Ahmet Baysal, göreve gelir
gehnez ilk iş olarak gözdağı vermek için
müdürlüğün sosyal tesislerinde alkol içimini
yasakladı. Tepkiler gebnesi üzerine bu konuda geri
admı attı.Tekırdağ'dan Muğla'ya atanan Baysal,
AKP'nin iktidar olmasıyla birlikte Muğla Köy
Hizmetleri'ndeki kadrolaşma hareketinin öncüsü
oldu. AKP'li Bakan AbdüDatif Şener'in yalanı olan
Baysal'uı, Tekirdağ"da görev yaptığı sırada
soruşturma geçirdiği ve sicilinde, "Müdür
düzeyinde görev alamaz" ibaresınin yer aldığı
bildirildi. Baysal'nı buna karşın müdür yapılması
ayn bir tartışma konusu yarattı. AKP"nin,
Muğla'daki
• Tekirdağ'da görev '
yaptığı sırada
tstanbul Haber Servisi - Insanlann eşitlik-
çi, özgür bir toplumda banş içinde yaşayaca-
ğı bir dünyanın yaratılmasına katbda bulun-
mak amacıyla kurulan Banş Derneği tarafin-
dan dün düzenlenen "Gündem: Banş" başlık-
lı sempozyumda, Irak savaşı ve etkileri değer-
lendirildi.
Banş Derneği'nin Kabataş Erkek Lisesi
Hamdi Saver Salonu'nda gerçekleştirdiği sem-
pozyum, dernek başkanı Bügütay Durna'nın
konuşmasıyla açıldı. Banş Derneği Irak Sava-
şı Izleme Grubu'nun savaşla ilgili rapor sunu-
munun ardından Doç. Dr. Alaeddin Şenel" 'Sa-
vaş: Psikolojisu Sosvolojisi Felsefesi" başlıklı
bir konuşma yaptı. Sempozyumun tebliğler
bölümünde konuşan gazetemiz a\ııkaa Flkret
Üldz, merkezi Lahey'de bulunan Uluslararası
Ceza Mahkemesi hakkında bılgi \erdi.
139 devletin imzasunn bulunduğu sözleş-
meyi Azerbaycan, Irak, ABD ve Türkive'nin
imzalamadığına dikkati çeken Ilkiz, mahke-
menin amacuıın, uluslararası banş ve adale-
ti sağlamak olduğunu söyledi. Ilkiz, "tngflte-
re'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde sa-
vaş suçu nedeniyle yargılanması mümkün.
ABD'nin yargılanması ise bu sözleşmeye taraf
olmadıgı için mümkün degiL Ancak vetonun
işlemediği B.M Genel Kurulu. Savaş Suçlan
Komisyonu kurabiür ve bu yoila Bush'u ve
Blair'i de sıkışnrabilir" dedi.
kadrolaşma
hareketini, Abdullah
Gül'e yakınlığıyla
bilinen partinin
Beyobası Belediye
Başkanı Şadi Pirci ve
AKP Muğla
Millervekili Feyzi
Terzibaşoğhı birlikte
sürdürüyor. Bu iki
isim Muğla'da görev
alacak bürokratlan
belirleyen kişiler
olarak öne çıkıyor.
Köy Hizmetleri ll
Müdürlüğü'ndeki
atamalar ve AKP'nin
kadrolaşmasuıda da
geçirdiği soruşturma
nedeniyle siciline
"terfi alamaz" notu
eklenen Ahmet
Baysal, Köy
Hizmetleri II
Müdürlüğü'ne
getirildi. Baysal,
göreve gelince
sekreterinden
odacısına kadar tüm
çalışanlannı
değiştirdi. j
Kadmlar Kürt so
için masa açtı
Kadudar, Kürt sorununun çözümü için yetkUUe-
re çağnyaptı. Beşiktaş Me>danı'nda tüm toplum-
sal kesimterin sorunu tarOşması için bir masa açan
ve bu masanm her hafta a>ıu yerde açılacağuu be-
Krten kaduuar, bu masada, düşüncelere yasak ve
sansiir gedrilemey-eceğini ifade etti. Kadm Tavn-
nı Getiştinne inisK'atifi, Feminist Kaduı ÇevTesi,
Bağunsız Feministkr ve MSÜ kadın İnisiyatifı
adına bir açıklama yapan Dilara Kızıldağ, piş-
mannk yasalaruun ve antidemokratik u\ gulama-
lann banşın önünü kestiğini ifade ederek. Terör-
leMücadele Yasası'nm kaldınlması gerektiğini sa-
vundu. (Fotoğraf: EBRU ERDOGAN)
Pirci ve ' —^
Terzibaşoğlu'nun etkinlikleri var. Müdürlükte
yerleri değiştirilen ve atama yapılan isimler şunlar:
Müdür Yardımcısı Bülent Şen'in yerine
elemanlardan Hasan Sanoğlu getirildi. Makine
Üanal Şube Müdürü Süleyman Oztürk emekliliğe
zorlandı. Öztürk'ün yerine Salih Müla>im geldi.
Sulama Şube Müdürü Mebmet Yalçın ın yerine
VahdetCundagetirildi. Etüt Proje Senisıne AB
thsan Üçok yerine Bilge Akyiiz atandı. Akyüz,
Muğla'ya Elazığ'dan geldi ve evinde düzenlediği
dinı ıçerikli toplantılarla tanınıyor. Akyüz, bu
toplantılar nedeniyle mahalle halkı tarafindan sık
sık şikâyet ediliyor. Yeni Müdür Baysal'ın bunlarla
sınırlı kalmadığı sekreterinden odacısma,
şofbründen lokal çalışaruna kadar tüm çalışanlan
değiştirdiği kaydediliyor. Personeli sindirmek için
kah uygulamalara başladığı ve AKP'li olmayan
işçileri sürekli araziye çıkarttığı, partiye yakın olan
isimleri ise merkezde tuttuğu bildiriliyor.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Yavuz Selim Karakışla, Toplum-
sal Tarih dergisinin haziran sayısında
harem ağalannın dayanışma amacıy-
la kurduklan derneğin tüzüğünü akta-
nyor. 'Harem Ağalan Teavün (Yardım-
laşma) Yurdu', 1919'da Istanbul'da
kuruluyor. Harem ağalan neden yar-
dımlaşma ihtiyacı hissederler? Neden
böyle bir kuruma gerek duyulur?
Karakışla, Osmanlı Sarayı'nın, impa-
ratorluk döneminde en çok köle kul-
lanan yer olduğuna dikkat çektikten
sonra şunları söylüyor: "Osmanlı Im-
paratorluğu'nda köle ticareti Tanzi-
mat'ın 1839 yılında ilan edilmesiyle bir-
likte teorik olarak yürürlükten kaldınl-
mış oldu. Ancak uygulamada kölelik
ve özellikle de 'nitelikli köle' durumun-
daki harem ağalığı, bir gecede he-
men ortadan kalkmış değildir."
Harem ağalığını asıl çökerten siya-
si gerekçelerden çok ekonomik ge-
rekçeteroluyor. Birincı DünyaSavaşı'nın
yaratmış olduğu ağır ekonomik ko-
şullaryüzünden, pek çok Osmanlı ko-
nağında görevli harem ağalanna yol ve-
riliyor. Birinci Dünya Savaşı ve onu iz-
Harem Ağalan, Fatih ve Tarih
leyen Kurtuluş Savaşı döneminde kay-
bedilen Osmanlı eyaletlerinde işini ve
evini yitirmiş çok sayıda harem ağası
da Istanbul'a göç etmek zorunda ka-
lıyor. Harem ağalığından başka hiçbir
mesleki becerisi olmayan bu kişilerin
aç veaçıkta kaldığını gören varlıklı ha-
rem ağaları harekete geçiyorlar. On
dört zengin harem ağası, işte bu insan-
lara yardım amacıyla bu derneği ku-
ruyorlar.
Küçük yaşlarda köleleştirilmiş, çok
ağır ve riskli bir dizi ameliyatla hadım
edildikten sonra, uzak diyarlardan sa-
tın alınarak Osmanlı sarayının ve Os-
manlı konaklannın hizmeti için Istan-
bul'a getirilmiş olan harem ağalannın
Osmanlı Imparatorluğu, Osmanlı ha-
nedanı, Osmanlı sarayı ve Osmanlı
haremi tarihe karıştıktan sora gidebi-
lecekleri hiçbir yer yoktu. Osmanlı sa-
rayından ve ülkenin dört bir yanında-
ki Osmanlı konaklanndan çıkanlan ha-
rem ağalannı istanbul'dazor biryaşam
bekliyordu. İşte bu kuruluşonlarayar-
dım elini uzattı.
Toplumsal Tarih dergisinde, Cumhu-
riyet gazetesinin 8 Ikincikanun (Ka-
sım)1939tarihlisayısındanalınmışbir
fotoğraf yer alıyor. Bu fotoğrafta, ar-
tık tarihe kanşmış harem ağalığından
arta kalan yaşlı insanların, Harem Ağa-
lan Teavün Cemiyeti'nin Divan Yo-
lu'ndaki (Cağaloğlu) merkez binasın-
da yapılan kongreleri sırasındaki gö-
rüntüleri yer alıyor. Kim bilir onlar da-
ha sonra ne oldular? Onların çocuk-
ları, torunları da olamayacağına göre
muhtemelen nesilleri kuruyup gitti.
• • •
Harem ağalığının bitişi Osmanlı'nın
sonunun biruzantısıydı. Tursun Bey'in
kaleminden yazılmış 'Cihan Fatihi'
(Güncel Yayıncılık) kitabı yazıldığı sı-
rada kimin aklına böyle bir son gele-
bilirdi ki? Tursun Bey, Fatih Suttan
Mehmet zamanında yaşamış, döne-
min ileri gelenlerinden bir bey. Kitabı-
nı 1487 yılında yazmış. 'Tarih-i Ebul
Feth' olarak yazılan bu kitap 1500 yı-
lında çoğaltılmış. Söz konusu kitabın
üç kopyasından ikisi Topkapı Sarayı Re-
van Kütüphanesi'nde, diğeri Ayasof-
ya Kütüphanesi'nde bulunuyor.
Osmanlı Imparatorluğu'nun ilk dö-
nemlerine ait bu orijinal kitabı merak-
la okudum. Kitap, o günün insanının
yaşam biçimini, savaş anlayışını, top-
lumsal ilişkilerini öğrenmek için önem-
li bir kaynak sayılabilirdi. Dikkatımı çe-
ken bazı bölümleri sizlerle paylaşmak
istiyorum. Tursun Bey, siyasetı 500 yıl
önce şöyle tanımlıyordu: Insanoğlu
arasında yardımlaşmayı ve ilerleme-
yi sağlayacak güç ve iş neyse, insan-
lan onunla meşgul etmeli. Bu tedbi-
re siyaset derier." llginç bir tanımlama
değil mi?
Istanbul'un fethedilmesi sonrası
olanlan ise şöyle anlatıyor: "Rum,
Freng, Rus, Engürüs, Çin... Hermii-
letten birçok oğlan ve kız esir alındı.
Tekfur ve beylerin saraylanndan ve
zengin kâfirierin evlerinden o kadar çok
ganimet çıktı ki, dürr-i şahvar ve lal-i
abdar (kıymetli taşlaıj, gümüş ve ya-
kut cinsinden kıymetli madenler, bon-
cuk ve cam pahasına satıldı. Altın,
gümüş vebakır, fukaradan birçok kim-
seye nail oldu." Tursun Bey, dönemin
yağma mantığını böylece aktarıyor-
du.
Tursun Bey, Amasra ile ilgili de ilginç
bilgileraktarıyor: "Karadenizkenann-
da Frenkle alakası olan, hâkimi belir-
siz, Amasra adında sağlam birkale var-
dır ve avrat idaresindedir. Bu avrat
birkaç köye hükmederek, onlardan
aldığı haraca kanaat getirip, otururdu.
Fakat o civar ehline, harami gemile-
riyle çok zarar verirdi." Amasra da Fa-
tih döneminde Osmanlı topraklanna ka-
tılıyor.
Tarih, insanı her zaman güzel ve he-
yecanlı yolculuklara çıkaran, ilginç ve
çekici bir bilim dalıdır.