Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2003 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
EskiDYPMilletvekili Mahtnut Öztürk'le siyaset, çete veyolsuzlukları konuştuk
S Ö Y L E S I : LEYLA TAVŞANOĞLU
leyla.tavsanoglu@ cumhuriyetcom.tr
Türkiye de siyaset, çeteler, yolsuzluk arasındaki
baglantı sanki her geçen gün daha sağlamlaşıyor.
Yıllar önce TBMM'de kurulan Hayali îhmcatları
Araştırma Komisyonu 'nun rafa kaldırılmasından sonra
şimdi AKP hükümeti Azmi Ateş başkanlığında
Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kurulmasına
önayak oldu. Acaba bu komisyon geçmiş komisyonun
çalışmalanndan yararlanma gereğini duydu mu? Yoksa
makyaj olsun diye göstermelik çalışma mı yapılıyor?
Hedef Türkiye'yi
çökertmekve çaresizbırakmak
Ben bunu bilemem. Ama bir zamanlar Hayali
îhracatları Araştırma Komisyonu 'nun başkanhğını
yürütmüş olan eski DYP milletvekili Mahmut Öztürk'ün
bu konuda çok ciddi kuşku ve kaygıları var.
Ankara da Öztürk'le bir gün bir araya geldik
ve neler neler konuştuk...
Toplum
korkuyla
sindirildi
- Sizin yaklaşık an yıl önce yaptığımz çalışma
bugiin yeniden canlandınldu Bunu nasıl karşılı-
yorsunuz?
-Türkiye 1984'ten bugüne kadar bilimsel ve or-
ganıze bir bıçımde soyuluyor. Bu soygunun sıyasj.
bürokratık. hukuk-adalet ve işadarru olmak üzere
dört ayağı var. Bu güç.ler tabıi kı 1984'ten çok daha
gelışmış durumdalar.
Bu soygun değıl, Türk devletini içerde ve dışarda
çökertmeplanı. Basın bu olaya soygun gözüyle ba-
kıyor, ama yanlış. Bu, devleti çökertme planıdır.
Türkiye devletının 250-300 milyar dolar gibı öde-
mesı gereken bir ıç ve dış borç rutan var. Devlet bu-
nu ya vergılerle. ya fiyat zamJanyla ya da dışardan
kredi alarak ödemeye çalışıyor.
Iç borç aldığı zaman borç verenin dediğini yap-
mak zorunda kalıyor. Dış borç aldığı zaman da ay-
ru şey oluyor. Bu plan. para çalma hadisesi değil. Bu-
nun da amacı devleti boşaltarak çaresiz bırakmak ve
çöküntüye sürüklemek. Şu anda Türkiye Cumhuri-
yeti devleti içerde de. dışarda da kendisine borç ve-
renJerin dedığiru yapıyor. Nitekım borçlanmalann
ve krizlenn zamanlanna bakarsak ABD'nin Orta-
doğu'da. Kafkaslar'da, Balkanlar'da ya da Uzakdo-
ğu'da yapacağı hamlelere paralel oiarak geliştiğıni
görüyoruz. En son körfez krizinde 1 milyardolarborç-
la bizim Irak'a karşı polıtıkamızı durdurdular. Yani
bu, devletın bekasına yönelik bir hadiseydi. Yani, esas
oiarak bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni çökertme
ve çaresiz bırakmayı hedeflemektedir.
- Peki, sizce neden tam şu sırada Yolsuzlukları
Soruşturma Komisyonu 'nu hayata geçirdiler?
Bundan bir şey çıkar mı?
- Biz olaya şu gözle bakıyoruz:
Kim ne kadar çaldı? Nerden çaldı? Kımle çaldı?
Ama konu bu değil. Türkiye'de mademki devlet
20 yılı aşkın zamandır soyuluyor ve batınlmak iste-
niyor, o zaman şu soru sorulmalı: Bu yolsuzlukJan,
soygunlan, talanlan, her türlü çalma çırpmayı önle-
yecek tedbirler niye alınmıyor? Şu ana kadar
TBMM'de. şu tedbir alınsm, yolunda bir karar çık-
madı. Sayın Azmi Ateş başkanlığında bir komisyon
kuruldu. Bunu yaparken AKP iyi nıyetli davrandı.
Sakın burada AKP'ye yağ çekmek için bu sözleri
söyledığimi de sanmayın. Sayın başkan da üyeler de
çok değerli insanlar. Bu komisyonun en büyük iki
şansı var.
- Nedir o iki şans?
- AKP hükümeti de, genel başkanı da, "Ben bu
komisyonun arkasındayım" diyor. CHP de, genel
başkanı da "Ben bu komisyonun arkasmdaymT di-
yor. Yani bu konuda çatlak hiçbir ses yok.
Bir de komisyon içerisinde Kamer Genç gibi
adamlar yok.
Resmf belgeler incelenmedi
- \iye Kamer Genç 'egöndermeyapıyorsunuz?
-Bunu şahsi kızgınlığım açısından filan söylemi-
yorum. Sadece komisyonun çok uyumlu çalıştığını,
hiçbir çatlak ses çıkarrnadığıru söylemek istiyorum.
Ben komisyonun bütün üyelerine bunun için teşek-
kür ediyorum.
Ancak, bu komısyon, "Daha önce buna benzer bir
komisyon kurulmuştu. Bayağı da sesgetiraıçabşma-
lar yapü. Bunlara hiç kimse de itiraz etmedi. O ko-
misyonun raporları TBMM'de. Biz bunlan bir ince-
leyeüm" demedı.
Ben Hayali İhracat Komisyonu'nun başkam oia-
rak 1994 yılında TBMM'ye verdığim rapor ve ora-
daki devletin resmi belgeleri incelenseydi, bantlar
dınlenseydı meselenin yüzde 60'ı zaten çözülürdü.
Bu komisyon da meselenin yüzde 60'ını çözmüş
oiarak işe başlayacaktı.
Komisyon çok lyı niyetle çalıştı. Ama dört ayda
hiçbir noktaya varamadı. Sadece şu şunu, bu bunu
çaldı... Zaten boyalı basında her gün bunlann envan-
teri çarşaf çarşaf yer alıyor.
- Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Başkanı
Azmi Ateş, komisyon üyelerinin birbirlerine dü-
şürülmek istendiğini söylüyor. Sizin başınıza da
böyle şeyler geldi mi?
- Ortada 300 milyar dolar para, devleti çökertme
hadisesi var. Burada fili iğnenin deliğinden geçir-
me organizasyonu yapan bir ekip var, ortada. Bu ekip,
komisyon üyelerıni birbirine düşürmez mi? Bunlar
bana da, benim komisyonun üyelerine de yapıldı. Ko-
misyon üyelen bırbınne düşürüldü, mahrem hayat-
lanna ginldi, çocukken altını ıslatmasını bile araş-
tırdılar. Ellerinde her türlü imkân var. Bunlan da ıs-
tedikleri gibi kullanıyorlar. Kullanacaklar da...
- Bu koşullar altında bugiin kurulan Yolsuzluk-
ları Araştırma Komisyonu 'ndan bir sonuç çıkar
mı?
-Hayır, kesinlilde çıkmaz. Bakın. komisyon bir ra-
por hazırlıyor Buraporsansasyon haline getiriliyor.
Daha doğrusu sansasyon gibi gösteriliyor. Fakat, bu
arada yolsuzluklan önleyecek, hukuki, idari altya-
pılar hazırlanmadığı ıçın sorumluluk dışı kalıyor.
Ben Hayali İhracatı Araştırma Komisyonu Başkanı
oiarak 51 -52 mıryar dolar çıkartmıştım, ortaya. Bun-
lann nasıl alınacağını, hangi kanunlarda hangı boş-
luldann doldurulması gerektiğini önermiştım.
Ama, dediğim gibi, hukuki ve idari altyapı hazır-
lanmadığı için sonunda, sözüm ona bir hukuk fakül-
tesınden alınmış, ne idüğu belırsız bir raporla 52
rrulyar dolarlık yolsuzluk kapatıldı.
Bugün de bu komisyon çok güzel bir çalışma ha-
zıriayacak. Ama hukuki ve idari altyapı hazırlanma-
dığı için bir sonuç alınamayacak. Dört gün sonra bı-
nlen bunu tavsatacak; yanlış yöne çekecek. Bunla-
nn elinde her türlü güç var ve bunlan kullanıyorlar.
Kullanacaklar da...
- Sizi çok sıklıkla da uyarmışlardı, öyle değil
mi?
- Bir emnıyet görevlısı. komısyonda ıfade venr-
ken "Yabancı ajanlar, istihbarat servisleri sizi İ2h-
yor" demiştı. Yabancı istihbarat servisleri niye ızlı-
yor? Çünkü devletin çökmesi. ıç ve dış inanılrnaz bo-
yutlarda borçlanması yabancı istihbarat semslen-
nin işine geliyor. O zaman Türkıye'nin elı kolu sü-
rekli IMF'ye kelepçeli kalıyor. Kelepçelendığuı za-
man da senin ne Irak, ne Ortadoğu, ne de Ege polı-
tikan kalıyor. Türkiye'yi soymanın ve soydurmanın
esas nedenı bu. Bu komplonun içerisinde her görüş-
ten ınsan, sağcısı, solcusu, Müslümanı, dınsızi, li-
berali, laiki var. Hepsi de birbirini koruyor.
- Bunun içinde basın da var mı?
- Basın mantar gibi çoğaldı. Bu kadan da olmaz
ki... Buradabelli bir kesimkendi yapamayacağı iş-
len bırilerine yaptınyor. Bunu ben söylemıyorum.
Basın birbirine söylüyor. "Senin patronunbu kadar
çakn, şunu şunu götiirdü" edebıyatı.
Dört tane büyük grubun yaymlannı yan yana du-
vara as, çocuklara okut. Vallahi çocuklann anında
ahlakı bozulur. Bununla Türkiye nereye varabilir?
Zamanmda benım üzerime gelen bir gazetecmin
oğlunun Hilton Oteli"nde yapılan sünnet düğününün
parasını öldürülen bir mafya babasının ödediğıni
tespıt etmıştım. Ben bu tespıtı yaphktan sonra bir da-
ha üzenme gelemedi.
Artık hıç kımse bunu, şu parti, bu parti meselesi
oiarak görmesin. Bu soygunJar Hacıhüsrev kavgası
gibi... Bakıyorsuabirpartininyolsuzlugunuöbürpar-
tı temızlıyor. Arkadaş, neyı temizliyorsun? Vaktiy-
le sen bunun hakkında soruşturma önergesı verme-
din mi? Namus meselesi, dedin. Ama bir koltuk uğ-
runa onu aklıyorsun. Bunu da mubah sayıyorsun. Bu
ne Müslümanlığa, ne milliyetçıliğe, ne bir şeye sı-
ğar.
Slyasl parti llderlerl suçlu
- Sizin Hayali İhracat Komisyonu oiarak orta-
ya çıkarttığınızyolsuzluklar, yanlış hatırlamıyor-
sum Refahvol hükümeti döneminde kapatılmadı
mı?
- Evet, ne yazık ki öyle oldu. Bu neyle açıklana-
bılir? Siyasi parti liderlerinin çoğu Yüce Meclis'in
"yüce" adını yok etti. TBMM şu anda itiban en çok
aşınmış bir kurum haline getinldi. Belli bir çe\Te-
nin çıkan, çaldığı. çırptığı paralar için Yüce Mec-
lis'in yüceliği de. değeri de yok edıldi. Bugün mıl-
letvekilleri zavallı insanlar durumuna düşürüldüler.
- İsimleripespayelik boyutlanm da çoktan aş-
mış birtakım insanlar döne döne hâlâ biryerlere
getirilmek, namuslu gibi takdim edilmek isteniyor.
Bunu nasıl izah ediyorsunuz?
-Türkiye'de siyasetin önü iki şekilde tıkalı. Birin-
cisi, siyasi partilerve seçim kanunlan siyasetin önü-
nü tıkamıştır. Milletvekillerini genel merkezler ta-
yin ediyor. Genel merkezlere de bunu para, güç sa-
hipleri empoze ediyor. "Kardeşim, seni iktidar ya-
pacağız. Ama iktidâra geküginde de şu şu dosyaları
kapatacaksuT demyor. Mıllet de\Te dışı bırakıldı.
Mıllenn yüzde 96'sı bugün ekmek bulma derdine düş-
müştür. Penşan, üstelik de borç ödüyor.
- Ar
e borcu ödüyor?
MAHMUT ÖZTÜRK
1950, Aksaray doğumlu. Ankara
tktisadi ve Ticari İlimler
A kademisi 'nde yükseköğrenimini
yaptu İdari bilimler konusunda
master derecesini aldu Bölgesel
planlama konusunda uzmanlaşti.
Vakıflar Genel Müdürlüğii APK
Daire Başkanlığı, DPT uzmanlığı
yaptı. DYP'den Niğde 18. ve 19.
dönem milletvekili oldu. Hayali
İhracatlan Araştırma Komisyonu
Başkanlığı 'nı yürüttü. Şimdi
serbest avukatlık yapıyor.
-Çalan çırpanın borcunu millet ödüyor. Bunun ne-
resi ahlak sahıpliği? İkinci nokta, artık siyasetin çok
fazla pahalılaşmış olması... Onun için nereden gel-
diği belli olmayan paravla Karun gibi zengin ol-
muşlar sıyasete gınyor. Halkımız da sormuyor. O gün
kim kendisine yemek yedirdiyse ona şakşak çeki-
yor. Tamam, anladık, herkeste kabahat \ar, ama halk
da kabahatsız değıl. Onda da kabahat var. Her ney-
se... Siyaset pahalılaşınca para veren. kımliğine, geç-
mişine bakmadan aday göstenlecek. Bugün erdem
sahıbı ınsanJar hangı görüşte olurlarsa olsunlar sı-
yasete gıremıyorlar. Türkiye'nın çıkmazı bu. Onun
için de TBMM'ye geldıkten sonra herkes susmak zo-
runda kalıyor.
- Bu volsuzluk dosyaları onun için mi sumen al-
tı edild'i?
- Evet. Sumen altı edildi ve edilecek de... Çünkü
yolsuzluk komisyonlannın hazırladıklan raporlarda
önenlenlerin yerine getirilebilmesını sağlayacak ka-
nunı altyapı yok.
- Siz, üç çuvalparayı sırtına vurup götüren ki-
şi Devlet Bakanı 'ydı dediniz. Kimdibu Devlet Ba-
kanı?
- O Devlet Bakanı'nın ismi, götürdüğü para mik-
tan TBMM'dekı bantlarda var. Eğer sızın gazete
oiarak gücünüz yeriyorsa gidm o bantlardan ortaya
çıkann. Biz o raporu hatıra romaru olsun diye yaz-
madık. Ben TBMM'ye \ermediğim bir bilgiyi ken-
dıme saklamam. Bu, benim yapıma aykındır. O dos-
yalann mutlaka açıldanması lazımdır. Sizler bunu
mutlaka zorlamalısınız. Cumhuriyet gazetesınin hiç
kimseye borcu yoksa bu yazı çıksın. Ben sağ görüş-
lü bir insan oiarak sol görüşlü bu gazeteye güvendi-
ğim için bu demeci veriyorum.
Sonuçta tsmetPaşa'nın dediği söze geldik.... "Na-
mushılar ve namussuzlar™" Biz o noktaya geldiğı-
miz için bu konuşmayı sizinle yapıyorum.
- Faili meçhul cinayetler, suikastlaHa buyolsuz-
luk düzeni arasında doğrudan bir bağ var mı?
- Bunu şöyle ızah edeyim:
Türkıye'nin üzerinde 1968'den beri büyük oyun-
laroynanıyor. Sağ-sol, Kürt-Türk, laik-şeriatçı, AJe-
\ı-Sünni, türban meselelerinin altında da bu yatıyor.
Bütün konu da şu: Dıkkatleri bir yere çekmek, öbür
tarafta da malı götürmek.... Mal götürülmüştür. Fa-
ili meçhul cinayetlerin içinde ideolojik olaylar ola-
bilir. Ama o cinayetlerin içinde ekonomik olaylar ol-
duğuna ben çok fazla inanıyonım.
- \eden, peki?
- Çünkü bir dönem devlet denetim dışı bırakıldı.
Devletin gücü şahıslann gücüne emanet edildi. Es-
kiden, beni korusun ve kollasın diye eşkıya, vatan-
daş devlete sığınırdı. Şımdiyse devlet, "Beni konı
ve kolla" diye eşkıyaya sığınıyor. Dev let böyle mı
yönetılır? Bugün matya babalan ikbal yaşıyor. Ben
o mafya babalannı suçlamıyorum. Adamlar kendi-
lıklerinden ortaya çıkıp mafya olmadılar. Sistem on-
lan yarattı. Bugün kamu kurumlannın hepsı bırbi-
nyle savaş halınde. Böyle de\'let olur mu? Acilen ted-
bir alınması lazım.
Bakanlar hesap vermellydl
- Yargıtay 'da onanmış suçlan olanlar bakan ve
başbakan olabiliyorlar. Siz bu durumu nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
-Bunu hukukçuya sormak lazım. Ö>le bir toplum
haline geldik ki kim bir yere gelse yağcı oluyor. Sü-
rekli herkes birbirine yağ çekiyor. O zaman da dev-
let bu noktaya geliyor. Devlet bugün simit çalan, bak-
lava çalan çocuklar için var. Deveyi havuduyla gö-
türen için devlet yok. Bir devlette aynı anda iki hu-
kuk, ıkı a>xı uygulama olmaz. Dünyanın hiçbir ye-
nnde böyle bir şey yok.
- Birtakım bakanlar, kendi bakanlık dönemle-
riyle ilgili îfade verirken birtakım iltihaplı olayla-
n hiç hatırlamadıklannı söyleyebiliyorlar. Bunlar
başka bir ülkenin mi, yoksa Türkiye'nin bakan-
ları mıydüar, sizce?
- Her şeyden önce ben o bakanlara acıyorum. O
bakanlan o duruma düşürenler esas hesap verme-
liydi. Ben şunu söylemek istiyorum: Devlet yöneti-
mi zayıflahlmıştır. Şimdi, büyük yolsuzluk olayla-
nnda zamanaşımı ilkesuıın kaldınknası lazım. Ikin-
cisi, ekonomik suça ekonomik ceza olmaz. Bu. "Kar-
deşim, sen bu kadar para\i çaldıysan bazı şe\1eri de
gözealdmdemektir" anlamınagelır. Mutlaka da içe-
ri atılması gerekir. Bakıyorsunuz, sekreterinin üze-
rinden mal kaçınyor. Böyle giderse bu toplumu tu-
tamazsımz. Ama şu kanun teklifi TBMNİ'den geç-
sin, Hazıne parayla dolar. Filı iğnenin deliğinden
geçiren ve bu projeji yapan ekip pabucun pahalı ol-
duğunu görünce teslim ba\Tağını çeker. Bunu da
yapması lazımdır. Bana kalırsa, a>-nca TBMM'de ye-
ni bir komisyon kurulması lazımdır. O komisyon iki
ay içinde bu işi bitirir. Türkiye de rahata erer. Ben
bugün göğsümü gere gere "Siyasetçiyim," diyebıl-
melıyim. Ama şimdi diyemiyor. Bugün milletveki-
li arabası Kızılay'da tekmelenebılıyor. Dört hırsız ye-
dı, ıçti, çaldı çırptı. Şimdi bulaşığıru yıkamaya çalı-
şıyoruz. Olmaz böyle şey.
- Yani siz TBMM'nin artık kendi onurunu
kurtarmak zorunda olduğunu mu söylüyorsu-
nuz?
- Evet, tam anlamıyla öyle. Bu, en son şans-
lan. Bundan da bir şey çıkmazsa ülke başka bir
Meclis arayışına girer.
Bakın, ekmek kuyruklan uzuyor. Ben bunla-
n gördükçe utançtan yerin dibine geçmek isti-
yorum. Devletin dökülmedik hiçbir yani yok.
Her yerde aynı ekip, aynı partılenn adamlan, ay-
nı sistem... Binsi bir göreve getırildiği zaman
orasını kendi zenginliğinin aracı oiarak görmek
istiyor. Birileri yalıda, yatta, malikânede yaşa-
yacak diye memleket bu kadar da perişanlığa ıtıl-
mezki...
Bu memleket kurulurken onlann dedeleri de,
babalan da yoktu. Olsalardı bugün bunlan yap-
mazlardı zaten...
- Konuşmamızın baştnda, bir hukuk fakül-
tesinden alınmış olan sözüm ona bir rapordan
söz ettiniz. Neydi o rapor?
*Ben Hayali ihracatlan Araştırma Komisyo-
nu Başkanı'ykan TBMM'ye, hiç kımsenin bir
kelimesine bile itiraz etmediği çok güzel bir ra-
por hazırladık. 1994'te raporu TBMM'ye verir-
ken, "Soruşturma açılması lazımdır" dedik.
Meclis Soruşturma Komisyonu baktı ki rapor-
da itiraz edebileceği bir nokta yok. Başkaru da
o zaman DYP Adana Milletvekili ve eski hâkim-
lerden Yalçın Ögutcen.
Bizim komisyonun asli üyeleri siyasi partile-
rin milletvekillerinden oluşuyordu. Rapor için
de bakanlıklardan ihtiyaç duyduğumuz her tür-
lü uzmam çağırdık. Bütün bilgiler, her şey doğ-
ruydu. Açıkça, bu işe sebep olan bakanlann
Yüce Divan'a gitmeleri gerektiği görülüyordu.
Bunun üzerine Soruşturma Komisyonu her ne-
dense bilgisine, ancak 5-6 yıl sonra ulaştığım
birraporalrruş. Ben önce buraporunAnkara Uni-
versitesi Hukuk Fakültesi'nden alındığını duy-
muştum. Ama fakülte dekamyla yaptığun bir gö-
rüşmede böyle resmi bir raporun verilmediğini
öğrendim. Baknı, komisyon resmi bir yazıyla
ilgili kurumlardan resmi görüş alabilir. Başka
rürlüsü olmaz. O da o kurumu bağlar.
Aklayıp pakladılar
- Peki, böyle bir raporun bir komisyon baş-
kam tarafmdan ahnabilmesi için gereken ko-
şullar neler?
- Bir kere komisyon başkanmın mahkemeye
gitmesi lazım. Ancak hâkim bilirkişiden rapor
isteyebilir. Ama böyle bir olay da yok.
Bir de öğreniyorum ki bir şahsa yazı yazmış-
lar, ondan birgörüş almışlar. Ben araşördım. Çok
milliyetçi bir çete var. Bunlar belli bir dönemin
pisliğini adliyede kapattılar. Böyle bir raporun
alınmasına bu çetenin aracılık ettiğini de duy-
dum. Bir lider vardı. O lider hakkında kim bir
laf söylese, örneğin "Bugün i\i mak>aj >apa-
mamış" diye bir laf çıksa hemen o kışiyı mah-
kemeye veriyordu. Ama nedense bütün davalar
aym hâkime düşüyordu. O hâkim de cezayı ba-
sıyordu zaten. Öyle bir dönemde nasıl konuşa-
bilirsin? İşte, namuslu insanlar bunun için sus-
mak zorunda kaldılar.
Bu tazminatlann birisini de benimle birlikte
Cumhuriyet gazetesi ödedi. Yani bu milliyetçi
hukuk çetesi her şeyi halletti. Birilerini aİdadı
pakladı; kar gibi beyazlattı. .Ama bu arada 51-
52 milyar dolar havaya uçtu. Bu paranın çoğu
PKK'ye, başka terörörgütlerine gitti. Milliyet-
çi çeteler bunlan akladı. Hayali ihracatm için-
de PKK, uluslararası terör çeteleri vs. vardı.
Sonra o milliyetçi çete elemanlanndan birkaçı
DYP'den aday oldu.
- Peki, Kamer Genç'e geürsek?
- Kamer Genç komisyon çalışmalan sırasın-
da benim burnumdan getirdi. Ben onun hakkın-
da çok istihbarat bilgileri topladım. O ne oldu-
ğunu gayet iyi biliyor.
Ona, "Raporu burada incele. Tunceli dağla-
nnda incelenmek üzeresana raporverdirmem "
dedim. Hep benden, rapor vermediğimden ya-
kınırken Hayali ihracat Komisyonu, kapatılma-
sı karan ahnan oturumda o gün TBMM'yi yö-
netti.
O oturumda başkanken bir kelime bile etme-
di. İşte, Kamer Genç bu... Açsın bakalım bir da-
va... Ben de ona söyleyecekJerimi biliyorum. İş-
te, CHP'den başka bir partiye transferin bedeli
budur. DYP, ben sağ kökerîli olmama rağmen
beni dışladı da o gün Kamer Genç'e TBMM'yi
yönettirdi? Onurlu bir insan, "Ben bu oturumu
yönetemem'' derdi. Türkiye bu... Böyle bir Tür-
kiye"de nasıl yaşanabilir?
Türkiye"de toplum korkuyla sindirildi. Ya öl-
dürüldü, ya kaçınldı, ya dışlandı. STK'ler. her
şeye bağınyorsunuz da neden bu duruma bağı-
np isyan etmiyorsunuz?
Bugün iş iki siyasi partiye ve iki lidere, yani
Erdoğan ve Bav kal'a kalmıştır. Eğer Türk siya-
seti bu pisliklerden anndınlmak, şaibeden kur-
tanhnak isteniyorsa liderlerin bir araya gelip
komisyon kurdurmalan, bir iki ay içinde de so-
nuç alarak bir kanun çıkarttınp Türkiye'nin kur-
tulmasıru sağlamalan şarttır.