Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 HAZİRAN 2003 CUMARTESİ
SAGLIK
Sağlık ocaklannın serbest pazar ekonomisine kurban edildiğini belirten uzmanlar uyanyor:
Türkiye'ninsağhğıkorunmuyorSAADETUSLU
Türkiye'de t>ebek ölüm hızı hâlâ binde
44'lerde, aşılama oranı ise yüzde 50'lere
kadar iniyor. 2000 bebek içinde bebek
başınataİdp oranı ortalaması 3.24, gebe
başına izlem ortalaması ise 1.68 olarak
belirlendı. Oysa bir bebeğin yaşamuun ilk
yılında en ar 8 kez izlenmesi, gebenin ise
6 kez sağlık lcontrolünden geçirilmesi
gerekiyor. Tüm bu sorunlardan koruyucu
sağlık hizmetlerini veren birinci basamak
sağlık hizmetlennin geliştirilmesi ile
kurtulmakmümkün. DokuzEylül
Üniversitesi Tıp Fakültesı Halk Sağhğı
Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.
Gazanfer Aksakoğlıı ve Doç. Dr. Ata
Soyer, birinci basamak sağlık
hizmetlerinin hemen her ülkede sağlık
sorunlannın çözümünde temel adım
olduğunu vurguladılar. Aksakoğlu, 58.
Hükümet programının açıkça halkın
sağlıksızlığıru paraya ve kâra dönüştürme
ilkelerine dayalı olduğunu savunarak "59.
Hükümet programında aynnolar gözden
gizlenmeye çalışılnuş, ancak öz
korumnuştun. Afle hekimliği moddi sağhk
ocağı modeliımin karşıüdır. biri varsa diğeri
olamaz" diye konuştu. "Sağhk hizmetT
ve "özel hastane"lerin karşıt kavramlar
olduklannı sa"vunan Prof. Aksakoğlu şu
bilgıleri verdi: "Sağhk hizmeti insanlann
sağhğını koruunıayı, hastaJandıklannda
sağaltmayı, sakat ve kronik hasta
olduklannda yaşama uyumlannı
sağlamayi amaçlar. Özel hastaneciük
insanlann sağhğuun korunmamasınu
kolay hasta olmalaruu, bunlann sonucu
elde ettiği hasta toplumdan kazanç eide
etmeyi amaçlar. Türkiye'de ikisinin
birtikte var obnası, sosyal deviet anlayısı ile
serbest pazar ekonomisi yaklaşımımn
tophunda birHkte buJunmasından
kaynaklanmaJcta, ancak çetişki ve
sürtüşmeieri giderek betirginkşmektedir."
Pratlsyen fıeklmlHc ölüvor
Birinci basamakta sağlık hizmetlerini
yürüten pratisyen hekimlik, hükümetlerin
bu alanı geri plana atması nedeniyle can
çekişiyor. Tıp fakültesi mezunlan tüm
zamanlannı TUS'a hazırlanarak
geçirirken, her 9 sağlık ocağından birinde
hekim bulunmuyor. TTB Pratisyen
Hekimler Kolu Başkaru Dr. Muharrem
Baytemür, 45 bin pratisyen hekimden 18
bininin sağlık ocaklan ve ana-çocuk
sağhğı merkezlerinde çalıştıklannı
söyledi. Prarisyenliğin bugünkü
durumunun hiç iç açıcı olmadığını ifade
eden Baytemür. "Bu taMoyu; amir baskısı,
sürgünler. geçici görevlendirmeler, yereJ
siyasi ve ahali baskısL, TLS kaj gısı, düşük
ücreder yaraüyor" dedi. Doç. Dr. Ata
Soyer ise sağlüc ocaklanndaki hekim, ebe
ve personel açıgına dıkkat çekti.
Kampta her üç çocuk için bir doktor. hemşire ya da intörn doktor bulunuyor. Çocuklar animasyon gösterileri ve yanşmalann yanı sıra
düzenli olarak yapüan solunum testierinin ardından, öğretmenleriyie yüzerek ve tenis oynayarak eğience ve tedaviyi bir arada yaşıyoriar.
İznik'teki kampta 80 astımlı çocuk eğience ve tedaviyi bir arada yaşıyoriar
Astntıla 'egjenerek' yaşamak
EVRİMKAYA
İZNİK - Asrımla mücadeleye eği-
tim ve sporu da katan "Çocuk Solu-
num Yolu Hastahklan Derneği"
(ÇSYHD), her yıl tznik-Devlet Su
Işleri 1. BölgeMüdürlüğü'ndebulu-
nan
m
Asûmh Çocuk Spor ve Eğhini
Kampı"nda düzenlediği eğlenceli
organizasyonlar ve eğitim seminer-
leriyle, çocuklara "asömla vaşama'
1
vı
öğretiyor.
Astra Zeneca firması sponsorlu-
ğunda 8. gerçekleştirilen kampa, 80
çocuk katılıyor. Çocuklar, animas-
yon gösterileri ve yanşmalann yanı
sıra düzenli olarak yapılan solunum
testierinin ardından öğretmenler gö-
zetiminde yüzerek ve tenis oynaya-
rak eğience ve tedaviyi bir arada ya-
şıyoriar. Ailelerinden uzakta 1 hafta
geçirerek astımla tek başlanna mü-
cadele etmeyi öğrenen çocuklann
yaşamlan, evlerine döndükten son-
ra daha kolaylaşıyor.
ÇSYHD Yönetim Kurulu Üyesi-
Kamp Sorumlusu ve Uludağ Üni-
versitesi Tıp Fakültesi Çocuk Alerji
Bilim Dah Başkanı Prof. Dr. Nihat
Sapan, son yıllarda geliştirilen ye-
ni ilaçlarla hastalığın daha iyi kont-
rol altına alındığını belirterek "Üaç-
kortizon içeren ilaçlan kullanmada
çekinceli davrandığını ve bu neden-
le de tedavide tam sonuç alınamadı-
gını vurguluyor.
Sapan, "Asüm ilaçlan küçük yaş-
lardan itibaren, küçük dozlarda ve
kontrollü kuüanüdığında gelişimi
ohımsuz etidleyen hiçbir yan etldye
cocukSolunum Yolu HastalıUan Demeği 'nce bu yıl
sekzincısi düzenenlenen'AstımlıÇocukSpor veEğitim Kampı 'nda,
pek çok il ve ilçeden gelen çocuklar, ailelerinden uzakta bir hafta
geçirerek hastahkla tekbaşına mücadele etmeyi öğreniyor.
iann kuflanım şektiiyiöğrenibnetidir.
Kuüanılaçak olan ilaçtedavisinin ya-
nuıda çocuklann sosyai yönden des-
teklenmesi de tedavinin başansını
artaracakfjr" diyor.
Astımın bilinenin aksine bulaşıcı
değil genetik bir hastalık olduğunun
altını çizen Prof. Dr. Sapan, halkın
rasdanmamışOr. Ancak uygun doz-
larda alınmayan ve uzun süre kulla-
nılan üaçlann büyüme geriliğine ne-
den olduğu bitinmektedir" diye ek-
liyor. Dünyada astımın sanayileşmiş
Batı ülkelerinde son yıllarda artış
gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. Sa-
pan " Bu artışın kesin nedenleri he-
nüz bulunamamakla bûükte ağır sa-
nayi ve çevre kirtiliği bizlere bir ışık
yaknwsanıyorum''diye konuşuyor.
Her üç çocuk için 1 doktor, hem-
şire ya da intörn doktorun bulundu-
ğu ve her akşam farklı eğlencelerle
keyifti bir taril imkânı sunan kamp-
ta kalan 8 yaşındaki Ayberk Kafadar,
hastalığına arrık ahştığını belirterek
astırru şöyle tarumhyor:
"Asüm demek, her şeyde hasta ol-
mak demek. Ama biraz ahşoğın za-
man rahadayabiliyorsun."
Yeni taşındıklan evdeki yün halı-
lardan kaynaklı olarak alerji belirti-
lerinin başlamasıyla astım olduğunu
fark ettikJerini anlatan 12 yaşındaki
Onur Samet Yıldtnm da, en çok be-
den eğitimi derslerine katılamamak-
tan şikâyetçi oluyor. Öğretmenleri-
nin hep normal çocuklara göre spor
yaptırdığını söyleyen Yıldınm, her
okulda bir spor salonunun olması ge-
rektiğini söylüyor.
. Ahmet Mete Işıkara, depremden korunmanın en iyi yolunun eğitim olduğunu vurguladi:
Afet yönetimi için önce risk yönetimitstanbul Haber Servisi - Eski Boğaziçi Üni-
versitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araş-
tırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Me-
te Isıkara, Türkiye 'nin iyi bir afet yönetimi için
öncelikle risk yönetimine geçmesi gerektiğini
belirtti. Işıkara aynca, şu anda depremi önce-
den tahmin eden hiçbir teknolojinin de bulun-
madığını kaydetti.
Prof. Dr. Mete Işıkara ve Boğaziçi Üniversi-
tesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Arastırma
Enstitüsü Müdüresi Prof. Dr. Gülay Barbaro-
soğhı, "AfeCe Karsı En İyi Uygulamalar Pa>1a-
şnn Günü" kapsamında, 3 yıl önce enstitüde baş-
lattıklan "Istanbul Afete Haorfak Eğitim Pro-
jea"nin değerlendirme toplantısını gerçekleş-
rirdi. Şişli Terakki Vakfı'nda düzenlenen top-
lantıda konuşan Prof. Dr. Işıkara, iyi bir afet yö-
netimi tesis edemeyen toplumlann afet zarar-
lannın azaltılması konusunda başanh olamaya-
caklannı belirtti. Türkiye'nin iyi bir afet yöne-
timi için öncelikleriskyönetimine geçmesi ge-
rektiğini belirten Prof. Dr. Işıkara, burada da en
önemli kavramın "depremehazırohnak" oldu-
ğunu söyledi.
Depremden korunmanın en iyi yolunun eği-
tim olduğun vurgulayan Işıkara, "Şu anda hiç-
bir teknokıji, depremi önceden haber vermiyor.
Bunlan tarbşmak yerine deprem eğjnmini yay-
gınlaşdralım" dedi. Proje kapsamında her okul-
dan bir öğretmene temel afet bilinci eğitimi
verdiklerini belirten Işıkara, şöyle devam etti:
~tstanbui'da Topkapı Saravı'nda sergilenen ob-
|eler depremden etkilenmeyecek hale getirildi.
Ümraniye'deki kaduüara da afet konusunda
mahalle eğitim \erildi. Kandilli bünyesinde bir
deprem parkı da ohışturduk. Çok vakında afe-
te haarhk ve eğitim derneği de kuracağtz."
Otaıl ve hastanelerin güçlendirllmesl
Afet konusunda okul ve hastanelerin güçlen-
dirilmesi için Müli Eğitim ve Sağlık bakanlık-
lannın bir genelge yayımladıklannı belirterek,
bu gözden geçirmelerin tarafsız, yetkin kuru-
luşlar tarafından yapılması gerektiğini kaydet-
ti. "Kimse ahnmasm, ancak izni veren aym za-
manda kontrol ederse,bunun sonucunda tarüş-
ma çıkar" diyen Işıkara, Kültür ve Turizm Ba-
kam'ndan da ülkedeki bütün müze binalannın
gözden geçirilmesini istedi.
Deprem eğitiminin kurumsallaşmasını is-
teyen Ahmet Mete Işıkara. "İstanbul'un çe-
şitK yerlerine deprem konteyıun konulmuş.
Anahtan kimde belü değil. Yknhş yerlere ko-
nulmuş ve içinde ne olduğunu ben bile bihni-
yonım" diye konuştu.
ASTALARIN YUZDE 607 YOKSULLAR
Balıklı Rum Hastanesi
250. yaşını kutladı
İstanbul Haber Servisi - Geçen
haftalarda 250. yaşını kutlayan Ba-
lıklı Rum Hastanesi, istanbuFda fa-
kirlere bakan tek tük sağlık kuruluş-
lanndan biri olarak hizmet veriyor.
Balıklı Rum Hastanesi Vakfı Baş-
kanı Dimitri Karayam, hastalan-
nın yüzde 60'ının ücretsiz olarak ba-
kılan fakir kişiler olduğunu belir-
terek "MüBderimizin ehnıizden ahn-
ması bizi zor dunıma düşürdü. Bu
daha az fakire bakmamıza neden
ohıyor" dedi.
Türkiye'nin belki de en eski has-
tanesi olan Balıklı Rum Hastane-
si'ningeçmişi 1456'ya dayanıyor.
Küçükbir hastaneyken önce Fatih,
sonra Beyoğlu ve Karaköy'e taşı-
nan hastane, 1753'te bugünkü ye-
rine taşındı.
1. Mahmut'un "kadın ve çocuk-
lann hastalık kapabi]eeekkrT ge-
rekçesiyle sur dışma çıkanlmasıru
ctnredenfermanıylataşınan hasta-
ne, Güneydoğu Avrupa'da kendi tü-
ründe en eski hastane. Hastane, 9 yıl
önce açılan kliniğiyle alkol, esrar,
kokain bağımlılarına da bakan
önemli bir yerdurumunageldi. Va-
kıf Başkanı Dimitri Karayani, has-
tanenin 700 yataklı olduğunu ve
yüzde 100 dolulukla çalıştıklannı
söyledi. Ücretlerin çok düşük ol-
duğunu da belirten Karayani, "Dev-
let hastanelerinde döner sermaye
var. Kan parası, röntgen parasL Fa-
knin başvuracak yeri kalnıadı. Biz
tamamnia fakire hizmetetmeyeça-
hşnoruz" dedi
Gelirlerini büyük oranda kirada-
ki mülklerinden karşıladıklannı be-
lirten Kara-yani, 1974'te Yargı-
tay'rn aldığı bir kararla pek çok
mülklerinin ellerinden alındığını
söyledi. Karayani, geçen yıl Al-
manya, Yunanistan, Isviçre, Rusya
ve Azerbaycan'dan 210 hastanın
geldiğini söjjedi.
OMATIZMAL HASTALIKLARAİYİGEÜYOR
Kum banyosunun
şimdi tam zamanı
VURALAHI
Halk arasmda kuma gömülme
olarak da bilinen kum banyosu, ol-
dukça etkili derin bir sıcak uygu-
lamadır. Parlak güneşin ısısından
yararlanmak sağlımız için gerek-
lidir.
Yeter ki bilinç ve bir ölçü için-
de bunu uygulamakla istenilen
amaca ulaşılabilir. Kum banyo-
sundan yararlanabilecek roman-
tizmal hastahklann başında halk
arasmda kireçlenme olarak da bi-
linen 'Osteoartrit' gelir. Yaklaşık
olarak 20-25 dakika kadar süre-
cek bir kum banyosu sonucunda
ısının kaslan rahatlatıcı ve ağnyı
alıcı etkisi görülür, eklem çevTe-
sindeki gerginlikler yumuşar ve
kaslar gevşer.
ÎÜ Tıp Fak. Tıbbi-Ekoloji ve
Hidroklimataoloji Birimi uzman-
lannın verdiği bilgiye göre, ki-
reçlenmeden başka, omuriliği ve
gövdeyi, kalça kemiklerini, ba-
zen, büyük eklemleri de tutan yay-
gın bir romatizmal hastalık olan
'Ankik)7an spondifit' gibi rahatsız-
lıklarda da kum banyosunun etki-
si görülür. Hastahğın aktive ol-
madığı yani alevlenmediği dö-
nemlerde kum banyosu uygula-
mak yarar sağlar.
Daha çok kırık-çıkık durumla-
n, tra\Tnaya bağlı olarak geçirilen
kas ekiem rahatsızlıklanndan son-
raki nekahat dönemlerinde de ya-
ran görülür. Egzersiz yapan sağ-
hklı bir insanın kum uygulamasın-
da bir sakmca yoktur.
Bunun yanı sıra, hastalığın sey-
rini çok fazla etkileyecek bir uy-
gulama ohnamasına karşın ufak
tefek bazı sağlık sorunlan bulu-
nan kişilerin kum banyosu yapma-
dan önce bir uzmana başvurma-
lan yerinde olur.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Kızkardeşim Vera
Bir gün Vera Feonova'nın ölümü üzerine yaza-
cağımı düşünemezdim. Vera'nın böyle apansız
ölebileceğini düşünemezdim çünkü. Kendi yaşrt-
lanmıza, hiç değilse belli yaşlarımızda ölümü kon-
duramayışımızdan mı? Bir ölçüde, evet. Ama astl
neden tam olarak bu değil. Sovyet Yazariar Birli-
ği Türkiye (ve bu arada Afganistan vb. ülkelerin)
sorumlusu Vera Feonova yaşamla ve mizahla do-
lu bir insandı. Akıllı, dünüst, verecen, hoşgörülü, bil-
ge. Sanki başka insanlara yardım etmek, tanısın
tanımasın, yakınlık duysun duymasın, herkesin
sorunlanna elinden geldiğince çözüm bulmak için
yaratılmış bir insandı... Böyle insanlar sanki hep
yaşayacakmış, hiç ölmeyecekmiş gibi düşünü-
rüz...
• • •
Bazı kadınlar sevgili, bazı kadınlar çocuk, bazı
kadınlar anne ya da kızkardeştir... Vera Feonova
sonunculardandı... Bu onun güzel olup olmama-
sıyla çok fazla ilgili değildi... Vera güzeldi ve tatlıy-
dı. Ama o sanki az önce söylediğim gibi, başka-
larına yardım etmek, sorun çözmek, bir işten bir
başka işe koşmak için yaratılmıştı... Onda kadın-
ca bir naz, bir süs, ya da gizem bulamazdınız... Rus-
ya'ya gidişlerimde, Türkiye'deki karşılaşmaları-
mızda, bunun hep böyle olduğunu gördüm. Erkek
kadın aynmı da gözetmeksizin, herkesle ilişkisin-
de, açık, dost, içtendi. Yüreğinde, öyle sanıyorum
ki, uzaktan yakından tanıdığı herkes için biryer, bir
ilgi alanı vardı... Vera Feonova, insan ilişkilerinde
giderek az rastlanır olan bu özellikleriyle, her şey-
den önce bir anne, bir kızkardeşti...
• • •
"Vera" Rusça'da (ve başka Slav dillerinde) "inanç"
demektir... Babası ve annesinin, kızlanna bu adı
koymalan rastlantı değildi. Babası savaş şehidiy-
di... 1970 başlarında tanıdığım annesi ise Rus in-
sanının, Rus halk kadınının en seçkin özelliklerine
sahip, inanmış bir komünistti... Kızı gibi açık, mert,
dobra... Ama ona göre azıcık daha sert ve bir öl-
çüde ironik, içine kapanık... Bu sonunca özellik-
ler, hiç kuşkusuz, savaşın yıkımlarını ve sonrasın-
daki sıkıntılan yaşamış bir kuşaktan olmasından-
dı... Vera Feonova ise, bildiğim kadanyla, partili bir
komünist değildi... Ama günümüzün "yeniRus"\a-
nndan hiç değildi... Rusya'daki sistemin işleyişini
eleştirmesi kapitalist dünyaya özentisinden değil,
yalanı, ikiyüzlülüğü sevmemesindendi... Vera Fe-
onova, sözümona "saydamlık" döneminin önce-
sinde de sonrasında da bir halk insanı, bir emek-
çi olarak yaşadı... Her iki dönemde de çevresin-
deki herkesin saygısını kazanmayı başararak...
• • •
196O'lı yıllann ortalarında bir yazışmayla başla-
yan, 70 başlarında Moskova Üniversitesi'ndeki
"master" öğrenciliğim sırasında Rusya'da bulun-
duğum bir buçuk yıllık dönemde güçlenerek sü-
ren dostluğumuzun öyküsünü anlatmak bir yazı-
nın sınırlannı çok aşar. Yetmiş başlannda Rus ede-
biyatı konusunda bilgimi arttırmamı sağlayan bur-
su alışımı, seksenlerdeki sürgün yıllannda Paris'ten
Moskova'ya iki kez giderek en yetkili ellerce göz-
lerimden ameliyat oluşumu her şeyden ve herkes-
ten çok kızkardeşim Vera Feonova'ya borçlu ol-
duğum kuşkusuz...
• • •
Rusya'daki yeni dönemin bu ülkeye ve insanlı-
ğa ne kazandırıp ne kaybettirdiği herhalde çok
tartışılacaktır... Benim bildiğim, bugünkü Rusya'da
başta gelen değerin artık "para" oluşudur... Saflı-
ğın, iyiliğin, özverinin, inancın Rusya'sı yok artık...
Vera Feonova, "saydamlık" dönemi öncesindeki
Rusya'da aksayan şeyleri eleştiriyordu... Ama o,
yine de ve belki de böyle olduğu için şehit baba-
sı ve "komsomol" annesi gibi, "Çeliğe Su Veril-
di"nh, "Çimento"nun birkahramanıgibiydi... Na-
muslu bir emekçi olarak yaşadı ve öylece de öl-
dü...
Ülkeler ancak böyle insanlanyla değer kazanır...
ataol b@ cumhuriyet.com.tr.
Faks:(0212)513 85 95
Sıvas'ta TİKKO operasyonu
• SIAAS (AA)- Sı\as merkezinde Ulu
Camii yakınlannda düzenlenen operasyonda
terör örgürü TKP-ML TİKKO üyesi 2 kişiden l 'i
yakalanırken. diğeri kaçtı. Kentte yoğun güvenlik
önlemleri alınırken. eşkali belirlenen diğer terör
örgütü üyesinin yakalanması için il giriş ve
çıkışlannda kontroller arttınldı.
Çağdaş okul projesi
B İstanbul Haber Servisi - Çağdaş Eğitim
Vakfi'nca >r
ürütülen Çağdaş Okul-Çağdaş Birey
projesinin ilk bölümü tamamlandı Ergenlik
çağındaki gençlenn bedensel ve ruhsal
açıdan sağhklı olmalannı amaçlayan proje
kapsamında.toplam5 okulda 250 öğrenciye
katılım belgelen verildi.
TMMOB'den yaz okulu
• A.NKARA (Cumhumet Bürosu) - TMMOB
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Çocuk ve
Mimarlık Çalışma Grubu tarafından 30 Haziran-6
Temmuz tarihlen arasmda *Mimarlık ve Kent"
konulu yaz okulu düzenlenecek CK'un hamurlan ile
öğrencilerin kendi kentlerini de yaratacaklan yaz
okulu için 50 milyon lira ücret alınacak.
Kola, kahve ve çay diş düşmanı
• ANTALYA (Cumhuri>
r
et Bürosu) - Marmara
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Protenk
Diş Tedavisi Anabilim Dah Öğretim Üyesi Prof.
Deniz Gemalmaz. kola, portakal suyu, kahve ve
çay gibi renkli içeceklerin dişlerin renginde önemli
değişimler yarattığını belirtti. Gemalmaz,
marketlerde satılan diş beyazlatıcılann dişin iç
yüzeyinde çatlaklara ve daha çok renk
bozukluğuna yol açabileceğine dıkkat çekti.
Açıklama
• Yiırt Haberieri Servisi - Kadın Tavnnı Geliştırme
lnisiyarifi, Dıyarbakır'da önceki gün yapılan eyleme
avukat Eren Keskin'ın katılmadığını açıkladı.
Açıklamada. eylemde atılan sloganlann Inisiyatif
dışında arıldığı. Diyarbakır E Tıpi Cezaevi'ne
yönelik yürüyüş gerçekleştirilmedigi savunuldu.».