Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 H-AZİRAN 2003 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Uyanık terbiye
Talim ve Terbiye Kurulu'nun,
okul kitaplanna ilişkin "düzelt-
m-eieri sürüyor. Son uyanlardan
biri. eğitimci-yazar Abdülkadir
Psksoy'un "Vatandaşlık ve In-
satn Haklan Eğitimi-8" kitabı için
ya^almış.
Paksoy, Türkiye'de Atatürk
devrimleri ile oluşmuş çağdaş
anlayışı yıkarak kendi çağdışı
anlayışlannı yerieştirmek iste-
ye*nlerden söz ederken, tırtmuş
kitabına "Bunlar halkın dinsel
duygulannı sömürerekamaçla-
nrta ulaşmaya çalışmaktadıriar.
'Tanh boyunca Türk ulusunun
başına ne musibet gelmişse hep
bu din kisvesine bürünenlerden
geJmiştir1
diyen Atatürk'ür» uya-
nsını unutmamalı, (Milli Güven-
lik Kurulu'nun da öncelikli teh-
ditlerden saydığı) irticaya karşı
uyanıko/ma//yc"bölümünii koy-
muş...
Olacak iş değil tabii... Talim
ve Terbıye Kurulu da kaçırmamış
fırsatı, inceleme komisyonu tu-
tanağını düzenlemiş hemen: 'Pa-
ragrafta geçen -(Mılli Güvenlik
Kurulu'nun da öncelikli tehdit-
lerden saydığı) irticaya karşı uya-
nık olmayız- cümlesini kitaptan
çıkann."
Doğnı ya, irticadan yana olmak
varken "irticaya karşı uyanık ol-
mak" da ne demek?
Çok ayıp yani! Hem de AKP
iktidannda denir mı bu laf? Hay-
di dendı diyelim, kitaba konup Ta-
lim ve Terbiye Kurulu'nun "şort-
lu Türk ailesi de, sanşın Türkde
olmaz, Nâzım Hikmet'/n şiirte-
rinin yeraldığı okul kitabı ise hiç
olmaz" gibi tarihi karariara imza
atan çok değerii uzman ve üye-
lerine nıspet yaparcasına gönde-
rilir mi hiç?
Hele hele kitaptaki "Osmanlı
Devleti'nin çağa ayak uydurama-
masının nedenlennden biri de
kadının erkekle eşitgörülmeye-
rek toplumsal yaşamdan dış-
lanmasıdır" tümcesine ne de-
meli?
Talim ve Terbiye Kurulu Komis-
yonu o konuda da Abdülkadir
Paksoy'a diyeceğini demiş za-
ten:
"Bu bölümü de çıkar."
Savulun, AKP "bürokratik oli-
garşi"yi aştı da geliyor, toplumu
toptan talim ve terbiye ediyor!
Cin çarpmışa döneceğiz
ABD Ulusal Harp Akademısi
ulusal güvenlik etütleri uzmanı
Prof PeterGalbraith'ın, Irak'ta
oluşturulacak bir gevşek fede-
rasyondan Kürtlerin on yıl son-
ra aynlmasının Amerika'yı en-
dişelendirmemesi gerektiğıni
söyledıği günlere denk düştü
arkadaşımız Serkan Demir-
taş'ınhaberi: "ABD, Türkiye'ye
8.5 milyardolar verecek..."
Bu 8.5 milyar dolan nerede
kullanacakmışız? Irak'ın kuzeyı-
nı imaretmede...
Orayayollar, köprüler, binalar,
hastaneleryapacak, elektrik hat-
lan çekecek, su borulan döşe-
yecekmişiz!
Böylececinfikirli ABD, Irak'ın
kuzeyinde bir tek ilan edilmesi
kalmış Kürt devletinin tüm alt-
yapısını Türkiye eliyle hazırla-
mış olacak...
Peki, cinlik kokan ABD planın-
da Türkiye'nın çıkan ne olacak?
Irak'ın kuzeyinde iş alacak üç-
beş müteahhitlik fırması para
kazanacak, o kadar...
1ŞIK KANSU
Bugünün cesurlarıEnerji Bakanı Hilmi Güler'in TBMM
Yolsuziukları Araştırma Komisyonu'na
aktardığı bilgiler kimilerini pek şaşırttı.
Güler'in söylediklerinden çıkarsamalar
yaptılar: Geçmişte aldatılmışlardı, kan-
dınlmışlardı...
Oysa, olay hiç de öyle değildi. Medya-
nın aldatılması ya da kandınlmasından söz
edilemezdi. Tam tersine medya, o dö-
nemde halkı aldatma ve kandırma işle-
vini bilerek ve isteyerek üstlenmişti.
Enerji Yapı-Yol-Sen gibi, Elektrik Mü-
hendisleri Odası gibi, KIGEM gibi birkaç
kuruluş ve onların çevresinde çırpınan
bir avuç insan, o yıllarda enerji alanında
yapılan katakullileri bir bir ortaya çıkanr,
yazar, raporyapar, kamuoyuna aktarma-
ya çalışırken bugün kandırıldıklannı ileri
sürenler, Türkiye'yi kullanmadığı enerji-
nin parasını tıkır tıkır ödeyen bir "enayi"
ülke konumuna düşüren eski Enerji Ba-
kanı Cumhur Ersümer'i övgüye boğu-
yorlardı.
Bir avuç insan, enerji sektörünün "stra-
tejik" olduğunu, kamusal hizmet olarak
kalması gerektiğini, dolayısıyla özelleşti-
rilmemesini savunurken; yine bugün ola-
yın üzerine "cesaretle" gittiğini ileri sü-
ren kalemler, üstünde Mesut Yılmaz ile
Cumhur Ersümer'in oturduğu özelleştir-
me şampiyonluğu kürsüsünü omuzlann-
da taşıyorlardı.
Bir avuç insan, elektrik kesintilerinin
düzmece olduğunu, "enerj/ sıkıntısı" yut-
turmacasıyla enerji sektörünün aralann-
da medya holdinglerinin de bulunduğu
şirketlere açılacağını, imtiyaz sözleşme-
lerinin Danıştay incelemesinden özenle
kaçınlmak için anayasanın değiştirilmek
istendiğini bir çığlık gibi topluma aktar-
maya çalışırken; aynı çevreler iktidara
şakşakçılık yapıyoriardı.
Tıpkı bugün gibi... Yıne bir avuç insan,
Balıkesir SEKA Fabrikası'nın Recep Tay-
yipErdoğan'ayakınAlbayrakGrubu'na
devrinin bir "peşkeş" anlamına geldiğini
dile getiriyor, AKP'li Maliye Bakanı Ke-
mal Unakrtanın kendi bakanlığına bağ-
lı müfettişlerin raporlanyla nasıl suçlan-
dığını kamuoyuna aktarıyortar. Geçmiş-
te yapılanlarkonusunda bugün kaplan ke-
silenleregelince...
Onlar, Unakıtan'ın eşinin kocasına kon-
durduğu öpücükle ilgileniyoriar.
Bilmem kaçıncı uyum pake-
ti, Milli Güvenlik Kurulu'na "s/-
vil genel sekreter atanması"n\
öngörecekmiş.
Onlarca kişinin idam edildi-
ği, binlerce kişinin hapishane-
lere atıldığı 12 Eylül sürecinin
ve verdiği ödünlerle Yunanis-
tan'ın, NATO'nun askeri kana-
dına geri alınmasının sorumlu-
su Kenan Evren askerdi; adı
12 Mart işkenceleri ile anılan sı-
kıyönetim komutanı Faik Tü-
rün askerdi, Başbakan Tansu
Çillertak deyince şak drye yap-
maya hazır Doğan Güreş de
askerdi.
Sivll Uyum
Ancak...
Ülkenin borç batağına sü-
rüklenmesini tetikle^en "viz-
yon sahibi" Turgut Ozal da;
sorumlu olduğu Halkbank'tn
yaklaşık 1 katrilyon lirası bat-
mışken "Ben Halkbank ile hiç
ilgilenmedim" diyebiten Baş-
bakan Yardımcısı Hüsamettin
Özkan da; 40 yıl başımızdan
eksik olmayan ve batık banka-
şirket temsilcileri ile aile fotoğ-
rafı çektiren Süleyman Demi-
rel de; "Türkiye enerji darbo-
ğazında" diye diye Türkiye'yi
milyarlarca dolar gereksiz yük
altına sokan Enerji Bakanı
Cumhur Ersümerde; Sıvas'ta
onlarca insanın yakılması ola-
ymı "Yetkim vardı, haberim yok-
fu"diyedeğerlendiren Başba-
kan Yardımcısı Erdal Inönü de;
"Türkiye'de ryi tarikatlar da var"
diyen Başbakan Bülent Ece-
vitde; adı "MaviAkım" ileade-
ta özdeşleşen Başbakan Me-
sut Yılmaz da; Başbakanlık
konutuna sanklı-cüppeii tari-
kat şeyhlerini çağıran Başba-
kan Necmettin Erbakan da;
annesinin çıkınından çıkan al-
tınlan ile ünlü Başbakan Tansu
Çiller de; ABD Başkanı Bush
ile yaptığı at pazarlığı sırasın-
da "Burada ne anyorsun, ülke-
ne dön, dediğimizi yap" diye
azar işiten Dışişleri Bakanı Ya-
şarYakış da sivildi; Ege'de Yu-
nan tahrikteri karşıstnda suskun
katan şimdiki Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan da sivil.
Milli Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği'ne bir "sivil" geti-
rilecekmiş. Gelsin, onu da gö-
relim.
21 Haziran 1919'da
Amasya'da Yaşananlar
MERİÇ VTLtDEDEOĞLU
Son günlerde Kemalizm'e
yaylım ateşi açanlann yarattı-
ğı ortamda başlatılan Atatürk'e
ve 1923 Devr/m/'ne yeniden
değer biçme çabalan arasında
"mythos-f mythologia" konu-
suna da yer verildiği görülü-
yor.
Azra Eriiat "mythe-mythos"
için "Söylenen duyulan söz-
dür, masal, öykü, efsane anla-
mına gelir" der ve ardından,
Insanlar gördüklerini, duy-
duklannı anlatırken birçokya-
lanlaha süslerler" diye ekler.
Antikçağ tarihçisi Herodot
daha da acımasızdır mythos'a
karşı, çünkü ona göre "Değe-
ri olmayan güvenilmez söylen-
tidir mythos".
öte yanda mit-mitos dendi-
ğinde genelde Yunan-Roma
mitolojisi düşünülüp anımsanır
çerçeve biraz daha genişletilir-
setarihsüresinceoluşanulus-
lara, kurulan kentlere, devlet-
lere ait mitlere, efsanelere de
ulaşılabilir.
Işte bu bağlamda "Herdev-
letin bir kurucu miti var" sap-
tamasıyla Atatürk, dolayısıyla
1923 Devrimi, mitoloji alanına
kaydınlarakoradayeralması is-
teniyor; mitolojinin konusu ola-
rak ele alınması, değeriendiril-
mesi öngörülüyor.f)
Atatürk ve onun kişiliğinde
beliren 1923 Devrimi için yeni
bir yaklaşım bu; kuşkusuz bu
aşamada kalmayıp ilerletile-
cek; örneğin mitolojinin "/>7as-
yonel" niteliğiyle Atatürk'ün ve
gerçekleştirdiklerinin değerien-
dirilmesinden de söz ediliyor.
1923 Devrimi'ni "irrasyoneJ
düşünce sistemi" içinde yo-
rumlama, Atatürk'ü mitolojinin
gerçek dışı, gerçeküstü kişile-
ri gibi görme çabalan süredur-
sun, biz 84 yıl önce bugün, da-
ha doğrusu 21 Haziran gece-
si Amasya'da, etiyle kemiğiy-
le tıpkı bizim gibi bir öbek in-
san arasında yaşanan olayı
şöyle bir anımsayalım.
19 Mayıs'ta Samsun'a çıkan
Atatürk, birkaç gün sonra Hav-
za'dadır, 12 Haziran'da da
Amasya'ya gider. Tasariadığı
programın ilk aşaması Anado-
lu'ya geçişle gerçekleştirilmiş,
şimdi sıra tüm ülkeyi harekete
geçirecek sürecin başlatılma-
sına gelmiştir.
Başlatılacak eylemin yalnız-
ca askersel olarak değil, halkın
da katkısıyiaoluşmasını sağla-
mak için, Trakya ve tüm Ana-
dolu'daki yönetim birimlerin-
den temsilciler seçip Sıvas'ta
yapılacak genel bir kongreye
göndermelerini istemeyi karar-
laştınr Atatürk.
Bunu gerçekleştirmek için
21 Haziran gecesi emir suba-
yı Cevad Abbas'a, kongre çağ-
rısı ile birlikte Istanbul hükü-
metinin de artık anlamsızlaştı-
ğını belirten dört maddelik bir
genelgeyi söyleyip yazdınr. Ve
ardından o gece Amasya'da
bulunanlann genelgeyi imza-
lamalannı önerir.
Samsun'dan Atatürk'le bir-
likte gelenler hemen imzalariar;
Rauf Bey ilkin "Hayıri" dese de
sonra imzalar; Mustafa Ke-
mal'in kendinden önemli görev-
ler beklediği Refet Paşa ise
direnir; Sıvas'ta toplanacak
kongreyi anlamsız bulur. Be-
reket versin o gün Rauf Bey ile
Ankara'dan Amasya'ya gelen
Fuat Paşa kendisini biraz sıkı
sorgulayınca Refet Paşa, öte-
ki imzalar arasında kaybolan
belli belirsiz bir işaret koyar.
1919 yılının 21 Haziran ge-
cesi Amasya'da yaşanan her
anı belgelenen böyle birsıcak
olayla oluşur, Sevr'i geçersiz
kılarak laik Türkiye Cumhuriye-
ti'ne uzanacak yürüyüşün ey-
lemsel ilk adımını oluşturan
"Amasya Genelgesi"
Aynca bu sıcak olayda göz-
den kaçınlmaması gereken bir
gerçek de o gece Amasya'da
bulunanlann Atatürk dışında,
ülkenin kurtuluşu konusunda
düşündüklerini yapmak iste-
dikîeri ile ilgili bir program ya da
kapsamlı bir görüş ortaya koy-
mamış olmalarıdır.
Ne ki iki buçuk ay sonra ya-
pılan Sıvas Kongresi'nde Ra-
uf Bey ile Refet Paşa "Ameri-
kan mandası" taraftan olduk-
larını belirteceklerdir.
Başta Mustafa Kemal olmak
üzere o gece Amasya'da bu-
lunup genelgeyi imzalayanlan
saygıyla anıyor, günümüzTür-
kiyesi'nde Amasya Genelge-
si'nin anlamının bir kat daha
arttığına inanıyoruz.
0 Gündüz Aktan, TSK ve
AB, Radikal, 7.6.2003
KİM KİME DUM DUMA BEH/Ç AK behicak a turk.net
ÇtZGİLlK KÂMİL MASARACI
H A R B t SEMİH POROY semihporoy(â yahoo.com
(fiju)
r\ W
o?
HAYAT EPÎK TÎYATROSU MUSTAFA BİLGIN
ATO
AR4ŞTTRMA-
SINA ŞÖRE
EĞİTİMLİ
6ENOERİN
%31'İ
tsştz-
MARMARA A»ASI'I«>A
(**) DENİZ OTEL (Özel Plajlı)
Yarım Pansiyon 30.000.000
0266 885 50 32 - 0532 541 54 75
www.ahmetenon.com
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN
KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2003 316 Vasi Tay.
Mahkememizce verilen 10.06.2003 tarıh ve 2003 316 esas,
2003 366 karar sayılı ilamı ile 1333 doğumlu, Ahmetülbedev I. Suat
ve Seyide Fatma Mediha oğlu Mehmet Erdem Önat rahatsızlığı se-
bebiyle 4721 s TMK'nın 405. maddesı gereğince vesayet altına ab-
narak kendisme davacı eşi Nebiye Çiğdem Önat vasi taytn edilmiş-
tir. Keyfiyet ilan olunur. 18.06.2003 Basın: 30146
21 Hasiran ianc.nwmtaz-arikan.coin
OTOMOBIL TASIYAN UCAK.
1961 'DE SUGÜfiJ, OTOMOSl'L 7XffMAK
ATt.- 38 C*ARVAıK (jy*R V
j U-K UÇJJŞUNU B>4?-*&
. DÖKr MOTOGLU UÇAK
+ OTOMOBIL ILE 8S YOUUJ V£YA S OrOAAOBİL. ILE
Z2 YOLOU KAPA£l7~eLİYOİ. CA&VArK, /AJGJL/Z >14-
PIMI OUJP, ÖZSt-UKLB OTlOA^Oeİt. TXŞ/AJtAK İÇİfJ
i Ği 8/çı-
Ğ
//.,tr -ejEa- 1948 ytu/voA Brtz
ots4A/ "s/i-tsER crry
SON OTOMO8İİ.
SAGNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Tirst Lady'den
İdeolojik Moda
"Kitsch" (kiç) sözcüğünün Türkçe karşılığı yok. Sa-
kil, rüküş, tarzı, stili olmayan, ordan burdan toplama bir
kültür ve zevk fukaralığı anlamına gelir. Altyapısı olma-
yan bir "iddia" taşır. Tevazu bilmez ve gösteriş kokar.
Doğusu, Batısı; tesettürü ve moderni de yoktur.
Emine Erdoğan'ın Pakıstan, Malezyagardırobu ba-
na başka bir (sabık) "fırst lady", Semra Özal'ın dış ge-
zilerini hatırlattı. Özal'lı yıllann "hanımefendisi" malum,
tesettüre ve kapanmaya şiddette karşıydı. Ağzından pu-
rosunu eksik etmez, takıp takıştınr; dış gezilerinde bi-
rinci sayfalara bol bol malzeme sağlardı.
'Batı'nın en hızlısı'
Bir Ingiltere gezısinde çekilen fotoğraflan hâlâ aklım-
da. Kanuni sergisinin açılışı vesilesiyle yapılan ziyaret-
ti. "Hanımefendi"ri\n Kanuni'yi "lawmaker" yerine, "lo-
ve maker" olarak tanımladığı o meşhurgezi hani... Gün-
lerce konuşulmuş, espri olmuştu:
Boylu boslu, sülün gibi ince, zarrf, gencecık bir Pren-
ses Diana... Gülmemek için kendisini zor tutuyor...
Semra Hanım'ın hemen yanıbaşında. Özal o kilolu vü-
cudu üzerine dar, bele oturan, belden volanlı (o yıllar-
da çok modaydı) bir tayyör giymiş. Ve kraliyet ailesinın
paha biçılmez takılanyla rekabet etmek istercesıne de
ne kadar mücevhervarsa bulup takıştırmış. Heybetli bir
"Noel ağacı" gibi duruyor. Cumhuriyet değerlerine ters
düşmüyordu Semra Hanım, açıktı gerçi. Ama "kitsch "in
birebir fotografıydı.
Emine Erdoğan'ın Pakistan resimlerine bakarken,
aynı duyguyu yaşadım. Kapalı bir "kitch" versiyonla kar-
şı karşıyayız bu sefer. Yani durum katmerli. Hem Tür-
kiye'nin yüzünü döndüğü yöne 180 derece sırt çeviren
bir geri donüş işareti var. Hem de avaz avaz bir "kitsch"lik!
Bayan özal'ın bir zamanlar, "Ben Batılının da en Ba-
tılısı, en süslüsü, en hızlısıyım" demeye çalışan iddi-
asının yanında Emine Erdoğan bu kez "Doğulunun da
en Dogulusuyum!" demek istemiş.
'Doğu'nun en Doğulusu'
Pakıstanlı kadınlann bası açık. Bizımki sıkma baş. Emi-
ne Hanım Pakistanlılardan daha Pakistanlı görünme-
ye kararlı. (Kameralara poz verirken bir ganplik, bir ra-
hatsızlık hissetmış mıdır acaba?) Üzennde bej bir "kaf-
tan". "Tûrk tarzı" mı, "Pakistan uyarlaması" mı belli de-
ğil. Kaftanın altında ıkjisiz-bol, Batı tipı bir pantobn. Aya-
ğında siyah çorap ve sıyah pabuçlar...
Begüm Sehba Müşerref ile kadından sorumlu Ba-
kan Nilüfer Bahtiyar tiril tiril dökümlü sarileriyle uyum-
lu incecik, beyazsandaletlergiymişleroysa... Zarrf, öz-
gün, kendilerinden eminler. Nilüfer Bahtryar'ın vücut
dili hayatın içinden geçen bir "sahicilik" ve "özgüven"
saçryor... Emine Hanım mumyadan yapılmış bir kalıp,
heykel gibi...
Erdoğan'ın kış başında Davos ve sonra Malezya-
Pakistan gezilerinde yaptığı bu "tesettürçıkartmasrrvn
-cumhuriyet kadınıyla ters düşen özünün ötesinde- en
rahatsız edicı, yadırgatıcı yani bu: Ne şiş ne kebap. Ne
Batı ne Doğu... Yok böyle bir "tarz". Olmayan bir şeyı,
böylesine büyük bir "gösteriiddiası" ile taşımaya kalk-
tığınızzaman sonuç "kitsch" oluyor.
Hangisi biziz?
Vıtali Hakko kendisiyle yaptığım bir röportajda "fe-
settürgiyim" ıçın "uydurma" demışti: "Bu tip giyimi se-
çenler 'ben sizden değilim, farklryım'demekistiyor, ta~
vır koymaya çalışıyorlar."
Işin içine "tavır koymak" girince "first layd"\er bızde
tavrın da en iddialısını seçiyor. Rahşan Ecevrt de me-
sela olabilecek "enproleter tavn" koyardı. Bir keresin-
de -o da son yıllarda- uzun, siyah (kadife miydi?) birtu-
valet giymişti de, "haber olmuştu". Bir resepsiyonda
"first /ady"nin tuvalet giymesinden daha doğal ne ola-
bilir? Ama hayır. Rahşan Hanım da katıldığı en üst dü-
zey protokol davetlerinde bıle gıyinmeyi, kuaföre git-
meyı rededen bir başka "iddia" içındeydi.
"Purosunu,teopardesen/ı giysilerini, halhallan ve ma-
vi boncuklu takılanm" dayatan bir Semra Özal, "bakım-
sızlığı" tarz haline getiren bir Rahşan Ecevit modelin-
den sonra bu kez de "tesettürdayatmasıyla" karşı kar-
şıyayız.
Türkiye'nin "first /ady"leri uçlann daen ekstrem nok-
talarında gezınen, bitmek tükenmek bilmeyen bir "ide-
olojik çıkış" içindeler. "Türkiye'nin imajıyla" bire birör-
tüşen, özdeşleşen bir konumu böylesine keyfi, böyte-
sine "kitsch" bir üslupla karikatürteştirmeye, oradan ora-
ya savurmaya haklan var mı?
1 2 3 4 5 6 7 8
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Döndüğünde
birmekanızma-
yıişletenbirek- 2
sene dikey ola-
rak bağlanmış,
iki ya da daha 4
çok kanadı olan 5
aygıt. 2/ Borç
ödeme... Aya-
ğın>-üksekolan
üst bölümü. 3/
Tanelerin içini
kurum karası
bir tozla dolduran ekin
hastalığı... Kenarsüsü.
4/ Bir işte ya da bir yer-
de kullarulan eşya ve
aygıtlann tümü. 5/ Bir
üretim ya da kullanım
süreci sonucunda arta-
kalan madde. . Tavan
tahtalan arasındaki
açıklığı kapatmak için 8
uzunluğıma çakılan çı- 9
ta. 6/ Kumaş üzerine yapılan bir tür işleme... Uzel ge-
zintı gemisi. 7/Rütbesız asker... Cisimleri. bileşime ya
da aynşıma uğratarak niteliklerini belirtmede kullanı-
lan madde. 8/ tskambilde bir kâğıt... "Sevda bir yana
çeker körolası / — bir yana" (B R. Eyuboğlu). 9/ Obür
dünyada verilecek olan ceza... Atasözlerine dayanan di-
daktikÇinşiiri.
YLTC\RTOAN AŞAĞIYA:
1/Gecelen ışık çe\Tesinde dönen küçük kelebek. 2/Ta-
vır, davranış... Yelpaze biçiminde kabuğu olan bir de-
niz yumuşakçası. 3/Kadınlann kaşlannı boyamak için
sürdükleri siyah boya . "— insanı boğar, ateş yakar-
mış" (C.S. Tarancı). 4/ Ekip. 5/ Süt ve yoğurt çalkala-
maya yarar küçük yayık...' 'Mey süzülmüş—'den ruh-
sâr-ı al olmuş sana" (Nedim). 6/ Kalkan ve zırh gibi ko-
runma aracı. 7/Yiğit.. Değerli madenlerde yasanın is-
tediği ağırlık, saflık ve değer derecesini gösteren ölçü.
8/ "KaknTi" da denılen bir kürk hayvanı. "Ekmekve
—":İgnazioSilone'ninromanı.9/Çokçirkinvesakil...
'Çemberin çevresinin çapına oramnı gosteren sa>ı. *