29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN 2003 PAZARTESİ HABERLER Bayındırlık Bakanı Ergezen, karayollanndaki keşif artışlannın hiçbirinin kanuna uygun olmadığını söyledi ^bldaki yolsuzluk 1katrüyon Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen TÜREYKÖSE ANKARA - TBMM Yolsuzluklan Araştırma Komisyonu'na bilgi veren Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Er- gezen. *İstanbuTdaki980bmyapınmyiiz- de 80'inin ruhsatsız olduğumT söyle- di. îhale edilen ışlenn tamamının 19 katrilyon lira olduğunu kaydeden Erge- zen, verilen ödeneklerle bu işlerin an- cak 39 yılda bitırilebileceğini vurgula- dı. Ergezen, karayollanndaki toplam ke- şif artışlannın 710 milyon dolar (yak- laşık 1 katrilyon) olduğunu, bunlann hiçbirinin yasaya uygun olmadığını bil- dirdi. Ergezen, keşif artışlannı iptal et- meye hazırlandıklannı açıkladı. Ergezen'in komisyonda yaptığı açık- lamalann tutanaklanndan seçtığımiz bazı bölümler özetle şöyle: • Konut Edindırme Yardımı (KEY) hesaplan 1987 yılından 1996 yıluıa • Yolsuzluklan Araştırma Komisyonu'na bilgi veren Ergezen, deprem konutlarında yolsuzluk olmadığını ileri sürdü. Ergezen, "Bana göre, deprem konutlannda suçlu devlet. O fiyatla bina yapılmaz. Hepimiz beraber kumar oynamışız" dedi. gilı suç duyurusu demeyelim, teftişe verdik bunlann hepsinı ve bu toplam ke- şif artışı 710 milyon dolar. Yani, ihale- siz ıhale dediğimiz kavramrn içinde olan ıfade. Keşif artışlannı iptal etmek üzere hazırlıklanmız son aşamada. İller Bankasf nda inceleme kadar toplanmıştrr. Yaklaşık 5 milyon hak sahibi olduğu tahmin ediliyor. He- sapta olması gereken para 398 trilyon lira, ama para yok piyasada. TL İcar- şılığı Emlakkonut şirketine ayni ser- maye olarak gayrimenkul de\Tetmiş- ler. Satılması mümkün olmayan niza- lı (anlaşmazhk) emlakler devTetmiş- ler. Şimdi bizde bunlar ve bunlarla ^ \\\tx Bankası'nda özel ınceleme- mahkemelerde boğuşarak ne kadar y e aldığım iş sayısı 200, sonuçlandır- paraya dönüşeceğının ümitsızlığı içın- m a k üzereyım. Istanbul bölgesi, Izmır bölgesi, Samsun bölgesi, en şaibeli olan yerlerden başladım. Müfettış sayımız az. Her müfettişe, her teknik elemana güvenemiyorsunuz. Dolayısıyla, biran- da bütün müfettişlen seferber ederek iş- deyiz, çok da ümitlı değıliz. Keşif artışlanna iptal haarüğı • Karayollannda keşif artışlan ka- nuna uygun değıl. Bürokratlanmızla il- 'SUÇUN CEZASI YOK' DEHAP'lı yöneticiye işkence iddiası ALPER TURGUT DEHAP Istanbul ll Kadın Kollan Yö- neticisi G.'nin, geçen perşembe günü si- vil polis olduklannı söyleyen kişilerta- rafindan kaçınlarak oral yoldan tecavü- ze uğradığı. cinsel şiddet ve işkence gördüğü öne sürüldü. Kadın örgütleri üyeleri ve hukukçular, Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan'ın "İşkence lafi duymak istemiyorum T> diye açıklama yapmasına karşın İstanburun merke- zinde güpegündüz bir parti yöneticisi ka- dının kaçınldığını, taciz ve tecavüze uğradığını iddia ettiler. G.'nin gayri resmı bır şekılde gözal- hna alındığını öne süren ve suç duyu- rusunda bulunacaklannı belirten ÎHD Genel Başkan Yardımcısı Eren Keskin, "İşkence gördüğüne dair raporlar ahn- dL Ancak TCK'de oral yönden tecavüz gibi bir suçun karşılıgı yok. Yasaya gö- re tecavüz sadece vajinal yoldan oluyor. G.'nin mücadelesi yasanın değişmesi için bir başlangıç olacak™" dedi. İHD İstanbul Şubesi'nde açıklama yapan G., Fatih Saraçhane'de saat 09.00 sıralannda sivil giyimli ve telsızli 2 kı- şinin polis olduklannı söyleyerek ken- disini beyaz bir otoya bindirmek iste- diğini \-urguladi. G. olayı şöyle anlattı: "Kaçmklığımı gören bir Idşi 'Durun ne yapıyorsunuz' diyerekmüdahaleet- mekistedL Ancak beni kaçmnakisteyen- ler,"Bizpolistz. Kes sesıni...' diyerekgör- gü tanığuu susturdular. Otoya bindirü- dikten sonra nereye gittiğimi bUmiyo- rum. Çünkü başıma sert bir cisimle vu- rarak bayılmama neden ounuşlar. Ken- dime geldjğimde gözlerim bağhydL Cin- sel taciz ve şiddette bulundular. Sürekli tehdit ediyorlardı." İşkence sırasında yüzünde sigara sön- dürüldüğünü. vücudunda metal bir ci- simle kesikler açıldığını. darbeler nede- niyle morarmalar meydana geldiğini belirten G., şunlan anlattı: " İşkencenin ardından beni tekrar araca bindirdiler ve oto seyir halindey- ken Gaziosmanpaşa'da TEM otoyolu kenarma atülar. Beni attıklan yer otur- duğum eve yakın olduğu için yürüyerek evime grttim." Aksu, Mardin'deroetropolistSaliba Ozmen ve rahipler tarafindan karşılandL (Fotoğraf: ADNAN AVUKA) Aksu seçilme yaşını indirmede kararlı olduklannı belirtti: 25yaşıyeniden göndereceğiz >L4RDİN/DİYARBAKIR(Cuın- huriyet)-lçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, eski ANAP Genel Başkanı Mesut Yıhnaz'ın "EmniyetwMrrin içerisinde çeteler var. Bunlan tenıiz- lemekzordur" açıklamasına "Bu bir aczin ifadesidir" diye yanıt verdi. Mardin Genç Işadamlan Odası'nın açılış törenine katılan Aksu, seçilme yaşının 25'e indirilmesiyle ilgüi ya- sayı yeniden Cumhurbaşkanı Ahmet NecdetSezer'e göndereceklerini açık- ladı. Ardından Deyrulzafaran Ma- nastın'nı ziyaret eden Aksu, burada metropolit Saliba Ozmen ve rahipler tarafindan karşılandı. Özmen, Ba- kan'a "Türabin" adh birkitap sunar- ken Aksu da metropolite kahve fin- canı armağan etti. Aksu, Mardin'deki görüşmeleri- nin ardından dün Diyarbakır'a geç- ti. Burada Polisevi'nin açıhş töreni- ne katılan Aksu, suçu önlemeye yö- nelik politikalara öncelik verecekle- rini belirtti. Gazetecilerin eski ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın tf EmmyetveMTriçerisıxteçetefervar. Bunlan temizlemekzordur'' sözleri- nin anımsatılması üzerine Aksu, "Bu bir aczin ifadesidir. Eğervarsazama- nında kendisi tenıizleseydL Başba- kanhkyaprruşbirisine bunlan konuş- masmıyakışaramadmr diye konuştu. lere girdiğiniz zaman, kendi tükürdü- ğünüzü yalamak mecburiyetinde kalı- yorsunuz. Dolayısıyla çok hızlı sonuç- landınp hırsızlığı paklama yerine, işi da- ha sistemli götürüp devletin zararlan- nı önlemek lazım. ^ Bemm adıma adam para topluyor. Biz bakanlık olarak yakaladık. Adam- lan suçüstü yakaladık, emmyete haber vermeden önce biz yakaladık, getirdik, bakanlığın alt katına koyduk, onun üze- rine de haberdar ettik. Şu anda cezaevin- de. Dengir Mir Mehmet Fırat beni ara- dı. Bir şube müdürü, bır imar planıyla ilgili para istemiş müteahhitten. Müte- ahhit de bu bakanlıkta rüşvet dönmez demiş. Belgeleyemedik, ama adamın bu işin uzmanı olduğunu öğrenince, is- tifa etsin diye Hakkâri'ye ben imzala- dım gönderdim. Şimdi rapor almış. t/ Geçmişte çok komisyon kuruldu, insanlar aklandı. Ben otoyollarla ilgili komisyonun kendi partim adı- na üyesiydim. Gönderdik, ayan beyan para gözüküyordu. O günün parasıyla 11 trilyondu, Î987 hesaplanyla. Gittiler, ak- landılar. Ha, orada suçlu olan bakan değildi, suçlu olanlar başkalanydı. Bakana da geri- rip imzalarmışlar. Emin olun ki siz teknik adam olmazsanız, size çok şey imzalatırlar. İhtiyaç olmayan okullar yapüdı • Ben o konuda fazla yo- rum yapmayacağım. ama siz komisyon olarak gücünüz ye- tiyorsa belli dönemlerde yapı- lan okullann üzerine gidin di- yeceğım. Ankara'da falan bir yerde yapüdı. hiç ihtiyaç olma- dığı halde okullar yapıldı, on- lan inceleyin. • tstanbul'da 980 bin yapı var. Bunun yüzde 80'i ruhsat- sız. Yüzde 80'in içerisindeki yüzde 12'si tanhi, geçmişe da- yanan, Osmanlı dönemine da- yanan ve Osmanlı "nın son dö- nemine dayanan tarihi eserler. • thale edilen işlerin tama- mı 19 katrilyon. Devletin ve- receği paralarla bu işleri biti- rirseniz, 39 senede bitirirsi- niz. Gece gündüz bunlarla uğ- raşıyorum. Her sene bir katril- yon verseniz, fıyatlan da don- dursamz, 19 yılda bitirirsıniz. (...) Yani 100 kilometre yol ihale edilmiş, her sene 1 kilo- metre yol yapıyorsunuz. • Deprem konutlannda yol- suzluk yok. Bana göre, deprem konutlannda suçlu devlet. O fi- yatla bina yapılmaz. Hepimiz beraber kumar oynamışız. 15-16 Haziran işçi direnişinin 33. yıldönümünde çalışanlar birlik olmaya çağnldı Biz bu depremde ölmeyeceğîz İstanbul Haber Senisi-15-16 Ha- ziran 197O'te Adalet Partisi (AP) hü- kümetinın sendikal örgütlenme önün- dekı yasal düzenlemelerine karşı yüz- binlerce ışçinın sokağa döküldüğü eylemlerin 33. yıldönümünde emek- çilerin haklanna sahip çıkması isten- di. Anma ve şenlik şeklinde gerçek- leşen etkinlıklerde çalışanlar, AKP hü- kümetinın çıkardığı İş Yasası ve IMF güdümlü ekonomik politikalara kar- şı mücadeleye çağnldı. Türk-İş, DİSK, KESK. Hak-îş, TMMOB'ye üye sendikalardan bir grup tarafindan oluşrurulan İşçi Kon- seyi "Emek Sempozyumu" düzen- ledi. Türkiye işçi sınıfının sorunla- nnm tartışıldığı sempozyum, Emi- nönü Belediyesi Kadırga Kültür Mer- kezi'nde gerçekleştirildi. Sempozyumun açılış konuşması- nı yapan îşçi Konsey_i Yürütme Ku- rulu Üyesi Ali Onder Öndeş, "1980'lerden sonra hice saldırgan- laşan empenaüzmin Türkhe'ye yan- sınıası daha azgmca oldu. Hüküme- tin hazıriadıgı Iş Kanunu. Yerel Yö- netimler Yasası gibi kanunlar ve son dönemlerde hız kazanan özeOeştirme hareketleriyle de bu saldınya zemin hazuianıyor'' dedi. İşçi sınıfının si- yasal mücadelesinin geriletildiğini be- lirten Öndeş, "Bu mücadelenin bir a\ağı olan sendikal hareket de işçi sı- nıfina \abancılaşnnldı. Biz İşçi Kon- se>i olarak emekçi smıfa bu müeade- le>i hanrlaüyoruz'' diye konuştu. Sempozyumda "GeKr dağılınu ve sosyal haklarbakunmdan emeğin du- rumu" başlıklı bır sunuş yapan An- kara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa- kültesi Öğretim Üyesi BurçakÖzog- lu ise şunlan söyledi: "Ülkemizde 1999 depreminden sonra deprem uz- manlanmn hep söyledikleri şey,' Tür- kiye bir deprem üUcesidir, bu gerçek- le yaşamayı öğrenelim'dL İşçi suun- nın da bu kapitalist saldın karşısın- daki sloganı 'Türkiye kapitalist bir ülkedir. Ağlama ey işçi sınıfi, sen sö- mürüleceksin' şeklinde olmamahdır. Biz bu depremde ölmeyeceğiz.'* Sempozyumda aynca, Ahlım Üni- versitesi Öğretim Görevlisı Fatma Ulkü Selçuk, Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomısi Öğretim Üyesi Ozgür Müftüoğlu, Sendıka uzmanı GökhanAülganveyazarHalukMırt- se\er de bırer sunuş yaptılar. Emek-Banş-Demokrasi Bloku'nun Ümraniye Nil Düğün Sarayı'nda dü- zenlediğı etkinliğe'ıse DEHAP. EMEP ve SDP yöneticileri katıldı. Mihri BeDi, Adnan Özyalçuıer'in birer ko- nuşma yaptığı toplantıda toplumsal banş çağnsı dile getirildi. Bostancı Gösteri Merkezi'ndeki 15-16 Haziran Şenliği'nde Sabahat .\kldraz.Bn^Topak)ğhLİnalBü>Tİk- gönenç, Ezginin Günlügü, Grup Var- diya ve Son Anka Müzik Topluluğu sahneye çıktı. [email protected] Iran'ın dini lideri Ayetullah Hama- ney, Iran'daki olaylardan ABD'nin sorumlu olduğunu söylemiş. Birdün- ya gücü olarak ABD'nir Iran'daki yö- netime sıcak bakmadığını bilmeyen yok. Fakat Iran'daki ola>)an ABD oyu- nu diye açıklamak gerçeği yansıtır mı? Iran toplumu, çok uzun yıllardan İDeri baskıcı, totalitermollalarrejimin- den kurtulmak için yolla' anyor. Cum- hurbaşkanı Hatemi'nin çok yüksek oylarlaseçilmesinin nedeni, Iran'da- ki değişim ve reform anusuydu. Iran halkı, totaliter molla rejimine karşı Hatemi'yi desteklemişti. Hatemi de reform yönünde bazı adımlar atmaya çabaladı. Ancak Iran'daki dini yönetim her seferinde bu değişim isteğinin karşısına dikil- di. Birçok aydın ağır cezalara çarp- tırıldı. Hatemi, belki de /önetim için- den gelen bir reformcu oduğu için faz- la radikal davranamad. Davranabi- lir miydi, ona gücü yeter miydi? Bu İran'daki Olaylardan ABD mi Sorumlu? da çok tartışmalı. Iran halkı ve özellikle Iran gençliği, 20 yıldan fazla bir süredir devam eden rejimin kendilerine mutluluk ve refah getirmediğini gördü. Iran'da bır so- kaktaki hayat, bir de evlerdeki hayat diye iki ayrı hayat olduğunu cümle âlem bilıyor. Bu ne demek? Halk, ya- saklar nedeniyle istediklerini sokak- tayapamıyor. Bu nedenle evlerinin içi- ni özgürlük alanı olarak kullanıyor. Buralarda neler oluyor tam da bil- miyoruz. örneğin, kadınlar muhte- melen istedikleri gibi giyinip konuk- larını ağırlıyorlar. Içkiler içilip, dışan- da yapılamayacak eğlenceler evler- de, avlularda yapılıyor. Sıyaset ka- palı kapılararkasında konuşuluyor. Yıl- lar önce Iran'ın tanınmış aydınların- dan Abdülkerim Suruş'la tanıştı- ğımda, Iran'daki değişim isteğinin ne kadar güçlü olduğunu anlamıştım. Abdülkerim Suruş, demokrasi ol- madan Islam ülkelerinin bir geleceği olmadığını söylüyordu. Suruş, üni- versitede muhafazakâr güçlerin ve molla yanlılarının saldınlarına uğradı. Şu anda ne durumda olduğunu bil- miyorum. • • • Iran'da sokağa dökülen gençler, artık bir umutsuzluğu ve çaresizliği de ifade ediyorlar. Çünkü yıllardır, Hate- mi'nin zaferleriyle sonuçlanan seçim- lerin ardından değişim yönünde adım- lar atılması beklendi. Yıllar içinde bu beklentiler umutsuzluğa dönüştü. Gençler, iran toplumu içindeki deği- şim isteğini ifade ediyorlar vetek bo- yutlu rejimı protesto ediyorlar. Bu olaylara bakarak ne diyeceğiz? ABD gençlerin arasına girdi, Iran'da olay çıkardı demek yeterli mi? Ben- ce bu sözler Iran'daki gerçeği açık- layamaz. Mutlaka, Irak'ın işgali son- rası bölgede oluşan dengeîer, Iran'ın içindeki değişim eğiliminı tetiklemiş- tir. Ancak, Iran'daki durumla Irak'taki durum aynı değil. Iran'da ciddi bir toplumsal muhalefet çok uzun za- mandan beri vartığını sürdürüyor. Her şeye rağmen seçimlerin yapılması, rejime muhalif seslerin çıkması, iran'ın toplumsal yapısının gelışime daha açık olduğunu gösteriyor. Fakat şurası bir gerçek, Iran'da bir totaliter rejim var. Iran halkı bu tota- liter rejimden memnun değil. Son yıl- larda yapılan her seçimde reformcu görünen adaylara oy vererek bu eği- limini gösteriyor. Işte şimdi tehlikele- ri göze alarak gösteri yapan gençler, bu birikimi, bu isteği ifade ediyorlar. ABD'nin iran'ın içişlerine kanşma- sına karşı çıkmak başka şeydir, Iran'da özgürlük isteyen ve rejime başkaldı- ran gençlerin hedefleri başka şeydir. ABD yönetiminin bu gösterileri des- teklemesi de bu isteklerin haklı oldu- ğu gerçeğini değiştiremez. Iranlı gençler, özgürlük, demokra- si ve adalet istiyorlar. Bunlar evren- sel değerler ve bütün halklann bu de- ğerlerden yararlanmaya haklan var. Geçenlerde İstanbul Atatürk Havaala- nı'nda iran'a gidecek uçağın biniş kapısındaki kadınlı erkekli topluluğu izledim. Kadınların çoğunluğu örtün- memişti. Biraz sonra uçak kalktığın- da bütün o kadınlar totaliter molla rejiminin emri gereği örtüneceklerdi. • • • Iran'da demokrasi, özgürlük ve adalet isteği tamamıyla haklı bir is- tek. Bunun Amerika'yla, Avrupa'yla ne ilgisi var? Iranlı gençlerin kafası- na inen molla sopası ise birzulüm sis- temini ifade ediyor. Gönlüm özgürlük için tehlikeleri göze alan Iranlı genç- lerte birlikte. 2000'LİYILLARDA... ERDAL ATABEK Kaybedenin Kazandığı... öğrenci Seçme Sınavı dün yapıldı. Bu kısa bilgi, 1 milyon 600 bin öğrenci ile ailele- rinin yıllar boyu süren çabalarının beklenen sonu- cunu anlatıyor. Şimdi kazananlar ve kaybedenler olacak. Her sınav böyle sonuçlar verir. Kazananları yenı bir süreç bekliyor. Yaşam yo- lunda bır dönemecı aştıklannı düşünecekler. Ya kazanamayanlar? Onlar bugünlerde o baskı dolu günü unutmaya çalışacaklar, sonrasında da üzerlerine çöken ağır- lığı kadırmak için çabalayacaklar. Kaybetmek? Bir sınavı, sevilen bir kişiyi, alıştığı koşullan, uzak- laştığı kasabasını, kentini, ülkesini kaybetmiş olma duygusunu yaşamak. Hepsi de değişik ağırlıklarda zor, değişik süre- lerde aşılabilecek kayıplar. Ama her kayıp aynı zamanda kazanç yollannı da aralar. Her kriz yeni arayışların da nedenidir. Bir sınavı kazanamamak insana neler kazandı- rır? Öncelikle, 'neden kazanamadığını düşündürte- rek' kazandınr. 'Böyle kazanç olmaz olsun' diyenler olacaktır. Ama bir kayıp doğru değeriendirilemez ise yeni kayıplar gelecektir. Onların nedenleri üzerinde de durulmayacağı için kayıp süregenleşecektir. llk kazanç budur: 'Ben neden kazanamadım?' diye sormak. ıkinci kazanç da: 'Bu kaybedişte benim payım nedir' sorusu olacaktır. Bu iki soruyu doğru yanıtlamak için, 'aklını kul- lanmayı bilmek', 'cesaret', 'dürüstlük've 'dayanık- lılık' gereklidir. 'Zekâ', bir donanımdır. Sahip olduğumuz zihin- sel işlem gücüdür. 'Akıllılık' ise bu gücü doğru yer- de ve doğru zamanda kullanmayı bilmektir. Çok ze- ki olup da akıllı olmadığı için başarısız olanlann ya- nında, akıllı olduğu içın daha ortalarda bir zekâ ile başarılı olan kişiler vardır. 'Cesaret', en çok kendimize soru sormak ve bu soruyu dürüstçe yanıtlamak için gereklidir. Dürüst olmaz isek kendimizi kandırır ve rahatlarız. Sonra- dan da bu yolu kullanarak gerçeklerin acısından uzak kalmaya çalışınz ama.. gerçek hiçbir zaman orta- dan kalkmaz. 'Dürüstlük', kullanılan akıldan doğru sonuçlar almak ve cesaretin işe yaraması için gereklidir. 'Dayanıklılık', sonuçları kabul etmek, karşımıza çıkan güçlükleri yenmeyi göze almak için gereken önemli bir özelliktir. Eğer bu özellikleri kazanmak için çalışır, bu özel- liklerle yaşadıklanmıza bakabilirsek kayıplanmız bi- ze çok şey öğretir, onlardan çok şey kazanınz'. Kaybediş, bize 'kendimizi tanıtır, kendi gücü- müzün sınırlannı öğretir' ki bu da değeri ölçülemez bir kazançtır. Kaybediş, bize güçsüz olduğumuz alanlan ve sınırlan tanıtır. Neleri güçlendirmemiz gerektiğini an- latır, hiç kimsenin olamayacağı kadar yardımcı olur. Kaybediş, bize hep kazanmayı beklemenin na- sıl biryanlış olduğunu da anlatır. Yaşamımızın bun- dan sonraki bölümlerınde yaşayacağımız kayıplar için önemli bir ölçüt olur, değerli bir yaşam prati- ğini oluşturur. Eğer yaşam içindeki kayıplanmızı gerçeklerden kaçmadan nesnel biçimde görüp değeriendirebil- sek son derece önemli bir yaşam rehberimiz olur. 'Akıllı olmak', 'cesaret', 'dürüstlük'ye 'dayanık- lılık'... Yaşamın en büyük başarısı, bu niteliklere sahip olmaktır. Bu niteliklere sahip olmak ve yılmadan yoluna de- vam etmek. Yaşamın bütün güçlükleri bize güç kazandırmak için karşımıza çıkar. O gücü kazanarak yola devam etmek de, yığılıp kalarak yolun kenarma çekılmek de bizim elimiz- de. Asıl büyük başan da tam bu noktada doğru ka- ran verebilmektir. 'Bu bir savunma hareketidir' Erbakan, D-8'in 6. yılını kutladı İstanbul Haber Seni- si - Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Necmet- tin Erbakan. başbakan- lığı dönemınde kurulan ve gelişmekte olan 8 Müslüman ülkeyi bir araya getiren D-8 proje- sinin iradı değil zaruri, harta hayati bir proje ol- duğunu vurgulayarak "Bu bir savunma hare- ketidir. Kuvveti üstüntu- tanlara karşı ezilen in- sanlar olarak bir ara>a gelip kendimizi savuna- cağjz" dedi. SP bünyesindeki Eko- nomik ve Sosyal Araş- nrmalarMerkezi tarafin- dan D-8' in 6. yüdönümü nedeniyle Çırağan Ote- li'nde bir toplantı düzen- lendi. Erbakan'ın yakın kurmaylannın yani srra ilgili ülkelerin temsilci- leri ve İstanbul Büyük- şehir Belediye Başkanı AB Müfit Gürtuna'nın da katıldığı toplantıda konuşan Erbakan: Tür- kiye, Pakistan, Bangla- deş, Endonezya, İran, Malezya, Mısır ve Ni- jerya'dan oluşan D-8'le- rin bütün dünyayı ku- caklayan bir işbirliği ku- ruluşu olduğunu ifade etti. Dış mıhraklann, ABD halkı da dahil bü- tün dünyayı ezdiklerini, haksız tecavüz ve katli- amlar yaptıklarrnı, hep ohnayacak şeyler dene- diklerini anlatan Erba- kan, "Dünyanın en zen- gin yüzde 20'si dünya kaynaklannın yüzde 82'sine sahip. Türkiyesa- atte 10 trihon lira faiz ödihor. Buna can dayan- maz. Bizhakkı üstün tut- mak çiftestandarda kar- şıadaleti. sömürüye kar- şı eşitüği ve dayanışma- yıegemen kümakiçin bir araya geldik" diye ko- nuştu. Kendini sömürtme- menin bir insan hakkı olduğunu ifde eden Er- bakan, "Akılsızhğımjz- dan dolayı sömürülüyo- ruz. Bu dengesizngin so- nu\T)k.I>8,G-8Tere kar- şı kurulnıadı. Kudretim var, istediğmıi yaparım dersen yaparsın.. ama Teksas çobanı olursun" diye konuştu. Eski SP Genel Başka- m Recai Kutan da D- 8'in eşitliği, dayanışma- yı ve işbirliğini dünyada egemen kılmak için ku- rulduğunu söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle