Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 MAYIS 2003 PAZARTESİ
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
stanbul
idırne
tocaelı
lanakkale
jnır
Manısa
PB
PB
PB
PB
B
B
23
28
27
21
30
30
Aydın B 34
Denizli PB 31
Sinop
Samsun
Trabzon
Gıresun
Ankara
Eskışehır
Konya
Sıvas
PB
PB
PB
B
PB
PB
B
B
16
22
18
18
28
26
28
24
Adana B 33
Zorguldak PB 21 Antalya B 31 Kars
Mersın
Dıyarbakır
Şanlıurfa
Mardın
Sıırt
Hakkâri
Van
B
B
B
B
PB
PB
PB
29
29
32
26
28
19
19
Y 17
Yurdun kuzeydoğu
kesımlen parçalı yer
yer çok bulutlu, Doğu
Karadenız'ın doğusu
ıle Doğu Anadolu'nun
kuzeydoğusu sağanak
yağışlı, dığer yerler az
bulutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklığı ku-
zey kesımlennde aza-
lacak, dığer yerlerde
onemli bırdeğışıklık ol-
mayacak.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
Y
B
B
Y
Y
Y
Y
Y
16
13
12
17
18
20
16
26
Berlın PB 27
Münih PB 29 Zürih
Budapeşte
Madrıd
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
B
Y
B
B
B
B
B
28
22
26
28
25
25
25
B 29 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflıs
Kahıre
Y
A
Y
Y
PB
Y
Y
A
1b
17
13
20
27
10
11
34
A 34
Parçalı bulutlu B u l u t | u
k
Ço* bulutlu > Ya^muriu S u l u
. Gok gurultulu
Denktaş'tan göreve çağn mektubufcl Baştarafı 1. Sayfada
Cumhuriyet ele geçırdi. Mektu-
|mn ılk bölümünde geçen 6 aylık
lürecı özetleyen Denktaş, Türki-
ye'nın taraf olduğu, Türkiye'ye ga-
rantörlük rolü veren 1960 antlaş-
malannı anımsattıktan sonra ıkın-
ci sayfada şu değerlendirmeyi yap-
tı: "...Gözle görülebilen, Türki-
ye'nin temel bir hakkını ortadan
kaldırmak eylemi karşısında
Türkiye'nin gereken şekilde di-
namik bir reaksiyon gösterdiği-
ni söylememiz mümkün değil-
dir. Şimdi de Rumlar açısın-
dan, 16 Nisan'da Türki-
ye'nin bu temel hakkı AB
üyelerinin de katkısı ile yok
ietme merasimine Türki-
ye'nin katılması, bundan
böyle, 1960 antlaşmala-
rına dayalı müdafaamı-
zın inandırıcılığını değil, "
geçerliliğini bile gündeme ge-
rirmiş olacaktır. Türkiye, 1960
antlaşmalarından kaynaklanan
bu temel hakka tecavüzü 'Adada
kolordum var; ben rahatım; ada,
ikiye bölünmüştür ve KKTC'yi ta-
nımak suretıyle yeni de facto bir
durum \ ardır; bunu koruyup ıdame
ettirmek suretıyle pazarhğı yürü-
teceğız' diyorsa, bu siyasetinin
gerektirdiği tedbirleri almak yü-
kümlülüğü doğar.
[ Bu şık benimseniyorsa, o za-
man KKTC'nin tanınmasına
bnem verilmeli, ekonomik koşul-
lan iyileşrirecek tedbirlere önce-
lik verilmeli, KKTC vatandaşla-
rının aynı zamanda TC vatan-
daşlığı teşvik edilmeli ve dünya-
ya, 1960 ortaklığı yıkıldığına gö-
re, Rum idaresinin AB müraca-
atı neticesinde alınacak kararla-
nn sadece Güney Kıbrıs'ı kap-
fcayacağı duyurulmalı; aldığı ka-
j-arlarla Kıbrıs sanki tek bir
fcumhuriyetmiş gibi davranan
Güvenlik Konseyi'nin 'görüşme-
lere devam' kararları karşısında
daha dinamik bir müdafaa baş-
latılmalıdır."
'Darbe glrlşlmi'
Mekrubunda Kıbns sorununun
çözümlenmemesinin ana nedeni-
•in, Güvenlik Konseyi'nin 'meşru
hükümet' saydığı, Türk tarafını iş-
gal altındaki azınhklar olarak dün-
»aya duyuran Rum yönetimiyle
fnüzakerelere devam edilmesi ol-
Jiuğunu vurgulayan Denktaş, bu sü-
recin Türk tarafına olan etkisıni
şöyle aktardı: "Yıllarca devam e-
den ve sonuç getirmeyen müza-
kereler.halkın bir kısmında 'ace-
le uzlaşma' beklentilerini besler
hale gelmiş, şu veya bu nedenle
ekonomi dar boğazlara girdikçe
de verilen mücadelenin daima
karşısında olmuş olan siyasilerin
telkin ve teşvikleri ile bu beklen-
n, "her ne pahasına olursa olsun ve
JTürkıye'ye rağmen uzlaşma' iste-
hıini yaygın hale getirerek kutsal
öeğerleri de hiçe sayan hatırı sa-
yılır gnıplann oluşmasma yol aç-
mıştır. Kıbrıs'ta kendi çıkarlan
tçin 'Kıbns Cumhuriyetı vardır ve
Rumlar bu cumhuriyetin meşru hü-
kümetidirler' siyasetini benimse-
miş olan ABD, İngiltere, AB son
yıl içinde, paraları ve müdahale-
leri ile içimizde darbe teşebbüsü
denemeleri yaptıracak kadar ile-
ri gitmişlerdir. Annan planının
Erdoğan KKTCye gidiyor
Denktaş bu mektubu, Kıbns'ta iki tarafi buluşruran son
kararlann öncesinde kaleme almıştı. Cumhuriyet'in edindiği
bilgiye göre Erdoğan, Denktaş'ın mektubunu aldıktan sonra
çalışma arkadaşlanyla bir değerlendirme yaptı ve Kıbns'ı
ziyaret etmeye karar verdi. Ziyaretini olabildiğınce öne almaya
çalışan Erdoğan, mayıs başında KKTC'de olmayı planlıyordu.
Ancak Erdoğan bunu bir hafta erteledi ve 9 Mayıs'ta KKTCye
gitmeye karar verdi. Erdoğan'ın, Denktaş'ın mektubundaki
kimı değerlendirmelere katılmakla beraber, çözüm süreci
konusunda farklı düşündüğü öğrenildi. Kıbns Rum Yönetimi
ise Erdoğan'ın adaya gelişte, "yakın gelecekte bir miktar
Türk askeri adadan çekilecek" mesajı vereceğini öne
sürüyor. Erdoğan'ın Kıbns'ta vereceği mesajlara ilişkin olarak
son değerlendirmelerini henüz yapmadığı öğrenildi.
ri, teknik tadilatlarla yerinerek
boş sayfaları doldurmaktır. Ya-
ni bize'yeni kuruluş', Rumlara
da '1960 Cumhunyetinin deva-
mı' olarak takdim edilebilen bu
tefsire açık, haritası ve mal-
mülk konusundaki yaklaşımı ve
içimize yerleştirilecek Rumlar-
la bizi perişan eden, Türk ga-
rantisinin etkinliğini sıfırla çar-
pan bu planın öngördüğü yasa-
îan 'müşterekkomiteler' belirle-
yip hazırlayıp plana belirli bir
zaman içinde ekleyip tamam-
ladıktan sonra, şimdiden be-
lirlenecek bir tarihte, 'müza-
kere eden taraflann kabulü ge-
rekmeksizın ve bunlar muta-
bakata varmamışken' refe-
randuma sunulması öngö-
rülmektedir.
Askıda kalmış suçlu
cemaat muamelesl'
Böyle bir formatı kabul ertiği-
miz takdirde, bunun sonucuna
da katlanmamız gerekecektir.
Referanduma halkımızdan ret
kararı çıksa da Rum tarafi"Kıb-
ns' adı altında AB'ye üye olabi-
lecek, biz yine askıda kalmış suç-
lu cemaat muamelesine tabi ola-
cağız. Referandumda Rumlar
ret kararı alsalar, netice yine de-
ğişmeyecektir. Annan planına
göre, sadece plan ortadan kalk-
mış olacaktır. 40 yıldır devam e-
den adaletsizlik son bulmaya-
cak, KKTC yine tanınmayacak-
tır. Yani, Rum-Yunan ikilisinin
Enosis için başlattığı Kıbrıs me-
selesi Rumların meşru hükümet'
olarak AB üyeliği ile taçlandınl-
mış şekliyle devam edecektir. O
halde müzakereye ne hacet? Ya
teslim olacağız ya da müzakere-
lerin dengelenmiş bir zeminde
başlatılması için kendi paramet-
relerimizi kabul ettirmek için
uğraşacağız. Bunu yaparken de
iki devletin varhğından taviz
vermeyeceğimizi, meselenin 'uz-
laşmaz bir Denktaş meselesı" ol-
madığını.Türkiye'nin jeopolitik
bir meselesi, Türk ulusunun
haklı bir davası olduğunu de-
vamlı surette vurgulayacağız.
Türkiye'nin tereddüdü
referanduma sunulmaması kar-
şüığı ve Türkiye'nin de olmazsa
olmazlanmız' konusunda net me-
sajlar vermesi neticesinde gittik-
çe anarşiye dönüşme görünümü
veren bu gelişmeler şimdilik ya-
tışmış görünmektedir. Bunların
peşinde koşanların bir kısmı, al-
datıldığını anlamaktadır. Ancak
şimdi yeniden Annan planı çerçe-
vesinde Kıbns'ta görüşmelerin
başlaması ile günlük gösteriler
yeniden başlayacak, burada ve
Türkiye'de 'AB doğrultusunda sa-
tın alınmış yazarlar ve medya* ha-
rabiyetini arttıracaktır."
'De Soto devam edemez
1
Denktaş,
sayfasında,'
mektubun üçüncü
Önümüzde 1 Mayıs
2004'e, hatta Türkiye ile üyelik
müzakerelerinin başlayıp baş-
lamayacağının belli olacağı
Aralık 2004'e kadar zaman
vardır. Dolayısı ile derhal An-
nan planı çerçevesinde görüş-
melerin başlamasına gerekyok-
tur. Hele bizce inanıürlığım ve
güvenilirliğini tamamen yitir-
miş olan De Soto ile ekibinin gö-
zetimi ve müdahaleleri ile aynı
ortamın devamını düşünmemiz
bile bizi perişan etmektedir"
değerlendinnesi yaptıktan sonra
şöyle devam etti:
"De Soto'ya göre Annan pla-
nı çok nazik bir denge üzerine
kurulmuşrtır. Bundan bir tuğla
çekip alsanız bütün plan yerle
bir olacaktır. Dolayısı ile yapıla-
cak iş, planın çerçevesinde asga-
'Görüşülebilir, uzlaşılabilir, uz-
laşmaktan yanayız' dedikçe sonu
gelmeyen müzakerelerde ömür
tükettik ve Rumlara 'Meşru hü-
kümet azınlıkla görüşüyor; azm-
lığa hiçbir ülkenin vermeyeceği
haklan da veriyor, fakat taksimci,
uzlaşmaz odaklann hizmetinde
Denktaş her şeyi reddediyor' di-
yerek puan toplamakta ve ulus-
lararası mevkiini daha da güç-
lendirmektedir. Türkiye'nin
Kıbns'ta milli çıkarlan olduğu-
na göre aynı oyuna devam et-
melerine müsaade edilmemeli-
dir. Bizim buradaki direnişimiz
Türkiye'nin Kıbns'ta çok
önemli ve 1960 antlaşmaları ile
tescil ettirdiği milli çıkarlan
vardır inancına dayanmıştır.
Şimdi 1960 antlaşmasındaki
hakların Rum-Yunan-tngiIiz
üçlüsü tarafından ne şekle so-
kulduğunu ve bunun karşısında
Türkiye'nin tereddüt geçirdiği-
ni gördükçe ne yapacağımızı biz
de bilmez hale gelmekteyiz."
Avrupa Birliği Türkiye'yi uyutacak
Mektubun beşinci sayfasında
Kıbns'ın ve Türkiye'nin AB süre-
cine dikkat çeken Denktaş,AB'nin
KKTC ile diyaloğunun sağlanma-
sı halinde bundan Türkiye'nin AB
üyeliği sürecinin de olumlu etkile-
neceğini vurguladı. Türkiye'nin
üyeliğinde Kıbns'ın en son günde-
me gelmesi gerekirken ön saffa çe-
kilmesinin ıyı niyete dayalı olma-
dığını anımsatan Denktaş, "Kıb-
ns'ı aldıktan sonra Türkiye'nin
AB üyeliği uyutulacaktir" uyan-
sı yaptı.
1 Mayıs 2004'e kadar yeni bir
zemin üzerinde çözüm aranması
gereknğini ifade eden Denktaş, ay-
nnfalara ilişkin şu görüşleri savun-
du: "Şimdi, Denktaş-Papadopu-
los, Annan planı çerçevesinde
görüşsün denirse vanlacak so-
nuç degişmeyecektir. Papadopu-
los dün yaptığı açıklamada An-
nan planında görmek istediği
değişikliklerin plam 'AB normla-
nna uygun hale getırmesi' şeklin-
de algılamaktadır. Ne demek is-
tediğini izaha gerek yoktur. De
Soto ise plandaki boşİuklan ko-
mitelere doldurtmak eylemini
sürdürecek, bayrak ve marş so-
rununu öncelikle halledecek,
bunlar yapılırken AB yanusı pa-
ralı-parasız 'âşıklann' eylemleri
ile halk birbirine düşürülecek ve
sonunda bir oldubitti ile karşı
karşıya bırakılacağız.
'Halka güven verilmeli'
Bu arada, Annan planındaki
haritalar yayımlandıktan bu ya-
na durmuş olan yatırımlar (kü-
çük ev inşaatlan dahil) olduğu
yerde kalmaya mahkûm olacak,
alınması öngörülen ekonomik
tedbiıier askıya alınmış olacak
ve içteki huzursuzluk nad saf-
haya çıkacaktır. Bunların ön-
lenmesi, özelükle TC yatınmla-
nnın cesaretle (ve verilecek di-
ye korkulan yerlere) yapılması
ve Ankara'dan, vanlacak bir
anlaşmada iki devlet zeminin-
den, eşit egemenlikten vazgeçil-
meyeceği, iki kesimliliğin içimi-
ze Rumlan aktararak bozula-
mayacağı; mal mülk meselesi-
nin kişiler arasında değil, iki ta-
raf arasında takas ve tazminat-
larla halledilmesi gereği. etkin
ve fiili garantörlüğün kakcı ol-
duğu, zamanla ortadan kaldırı-
lamayacağı gibi temel konular-
da halkımıza yeniden güven ve-
rilmesi gerekmektedir."
'Her $eyi yazmı; deglilm'
Denktaş, mektubuna şu ifade-
lerle son verdi: "Uzun yazdım.
Yine de samimiyerinizi istismar
ediyonım endişesi ile her şeyi
yazmış değilim. Siyasi ve ekono-
mik açıdan neler yapılabileceği-
ni, masaya yatırmakta zaruret
vardır düşöncesindeyim. Sımıtıs
Rum tarafını ziyaret ediyor. Bu-
na cevaben sizin de KKTC'\i zi-
yaretiniz henı halkım tarafından
sevinçle karşılanacak hem de
Yunan ziyareti dengelenmiş ola-
caktır. Takdirlerinize sunar, ba-
şanlannızın devamını dilerim."
KKTC Cumhurbaskani:
Basın
oyunları
teşvik
ediyor
Denktaş mektubun dördüncü sayfasın-
da da önümüzdeki döneme ilişkin öne-
nlerini dıle getırdı. Aym format üzerin-
den görüşmelere hemen başlanmaması
gerektığını vurgulayan Denktaş, kımı
kulıs bilgilerine de yer verdi:
"Annan planını halkımıza kabul et-
tirmek için tevessül edilmiş olan çir-
kin ve anarşiye kapıvı açan paralı
parasız oyunlar maalesef anavatanın
basını tarafından da teşvik edilmiş-
tir. Annan planı görüşülmeye başla-
nırsa aynı oyunlar, yaklaşmakta olan
seçimler nedeniyle, daha da etkin bir
şekilde tezgâhlanacaktır.
Yunanistan'ın Lefkoşa Büyükelçisi,
bu olaylann baş güdücüsü olan CTP
liderinin 'seçimlerde kazanıp başba-
kan olma hevesıne bağlayan bir açıkla-
ma' yapmıştır. Bütün yıkıcı gayretle-
rin altında bu gerçek yatmakta, ma-
sum halk kandınlmaktadır.
Halk, tahrlklere daha
fazla boyun eğemez
Halkımızın bünyesi bu rür olaylara
yeniden tahammül edemez. Beklen-
medik olaylan, geçen dönemde zor
önledik. Milli dava için her şeylerini
40 yıldır ortaya koymuş olan insanla-
nmız, dün anavatana küfreden, bu-
gün biz Annan planını reddettik diye
'Sevgili anavatana zarar venyorsunuz'
diye halkı ikiye bölmüş olanlann
tahriklerine daha fazla boyun eğe-
meyecek noktaya getirilmiştir; çıka-
cak kargaşada provokatörler Türk
askerini de kavga\a çekmek için elle-
rinden geleni yapabileceklerdir.
AB'nin, ABD'nin, tngiltere'nin bin-
lerce paralı misyoneri içimizde at oy-
natmaktadırlar. Önümüzdeki seçim-
leri de düşünerek gereken tedbirler
(ekonomik ve siyasi) şimdiden alın-
mazsa 40 yıllık direnişe ve Banş Ha-
rekâtı ile yapılan fedakârlığa yazık
olacaktır. 'Siyasi tedbir'den kastım,
anavatanın Kıbns konusunda milli
siyasetini açıkça vurgulaması, 'ol-
mazsa olmazlann' altını çizmesi ve
AB'ye 1960 antlaşmalanna ters dü-
şen davranışlannı, ancak KKTC'nin
Türkiye ile biıiikte yakın bir gele-
cekte üye yapılmasıyla bağışlanabi-
leceğini duyurmasını kastediyorum."
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
bölgesinden gelen haberler hükümet üyelerinin,
"Gerekli her şeyi yaptık. ..Açve açıkta kalan yok-
tur... Olayçıkaranlarda birkaç kendini bilmezpro-
vokatörün işidir" demeçlerini doğrulamıyor. Dep-
remin üzerinden 4 gün geçmiş, dün aldığımız bir
haber şuydu:
"Kimi ailelerin nüfus cüzdanlannda sorun oldu-
ğu için çadır dağıtılamıyor!"
öyle anlaşılıyor ki, deprem bölgesinde bile yar-
dım almak için nüfus cüzdanından çok nüfuz
cüzdanı gerekiyor!
BingöTde çadır için valiliğin önüne gelen yurt-
taşların tümünün, daha sonra meydana gelen
olaylar nedeniyle suçlanması, neredeyse terörist
ilan edilecek kadar ileri gidilmesi, sadece bu ili-
mizin sorunu değil. Bir başka deyişle, hüküme-
tin bu tür olaylara bakışının yansıması...
Buna bir ölçüde medyanın da aynı yöntemle
karşılık verdiği dikkati çekiyor. Medyaya göre de
olaylarda halk suçlu, çadır istenecekse böyle is-
tenmez.
Elbette böyle istenmez ama, halkı bu ölçüde
siniriendiren nedenlerin üzerinde fazla duran yok.
Oysa biraz deşildiğinde altından olmadık şeyler
çıkıyor. örneğin Necati Doğru'nun altını çizdiği,
"Çadırlan bir vekile yakın aşiret aldı" iddiası bu
tür durumlardaki kayırmacılığın en masum yan-
sımalarından biri!
AB standardı
Biz hükümete ve önümüzdeki dönemdeki ic-
raatı onaylamayan kurumlara gelelim... Ey TE-
KEL işçileri, sakın ola ki "Bu kurumu yok paha-
sına satamazsınız. TEKEL'in üretiminden ve sa-
tışından yaklaşık bir milyon kişi ekmek yiyor" de-
meye kalkmayın...
Sakın ola ki "TEKEL ürünleri devletin en önem-
li gelir kapısıdır. Bir şişe Yeni Rakı 1 milyon 860
bin liraya üretiliyor, 11 milyon 500 bin liraya satı-
lıyor. Birpaket TEKEL 2001 sigarası 210 bin lira-
ya üretiliyor, 1 milyon 600 bin liraya satılıyor. Ara-
daki fark devletin kasasına giriyor. Üretimde, pa-
zarlamada, yönetimde sorun varsa giderilsin a-
ma, bu kurumu blok olarak biryabancı şirkete sa-
tarsanız hem Türkiye'nin iç pazannı satmış olur-
sunuz hem de büyük bir gelir kaynağını azaltırsı-
nız" demeye kalmayın...
Hemen "provokatör" olarak damgalanır ve hü-
kümetin hedefi olursunuz.
Hele hele orman alanlarının yakınında yaşayan
köylüler... Bu alanların size değil de, başkalanna
satılacağını öğrendiğinizde, satıldıktan hemen
sonra orman amacıyla değil de rant için kullanıl-
dığını gördüğünüzde sesinizi yükseltmeye kalk-
mayın... "Bugün bu alanlar talan edilirse, arkası
gelir. Hani bunlan köylüye verecektiniz" diye hü-
kümete diklenmeyin, suçlu olursunuz...
Suçunuz da öyle sıradan bir suç olmaz. Hem
istikran bozan hem de hükümetin icraatını engel-
leyen kişi olursunuz...
önümüzdeki günlerde çalışma yaşamına iliş-
kin yeni gelişmeler yaşanabilir. İş Güvencesi Ya-
sası'nda ne yapacağını şaşıran hükümet, bir ta-
rafi kollarken bir tarafi uçuruma yollayabilir. Sa-
yın işçiler, işçi temsilcileri sakın ola ki "İş güven-
cesi çağdaş bir haktır, AB standartlan içinde yer
almaktadır. Siz AB 'ye girmek için her şeyi yapa-
cağız demiştiniz, bunu niye yapmıyorsunuz" de-
meye kalkmayın.
Çünkü AB buralarda lazım değil. AB, AKP'nin
kendi tabanına verdiği sözlerin yerine getirilme-
sinde lazım. örneğin en önemli AB standardı şu:
Imar planında değişiklik yapıp her apartman-
da ibadet yeri bulunmasını sağiamak!
Bu yolla tarikat evleri yasallaşmış olacak, mü-
dahale edilemeyecek. Neden diye sorulduğun-
da da hükümet şu yanıtı verecek:
AB standardı!
[email protected]
TEKEIMe zamla gelen büyük kâr
• Baştarafı 1. Sayfada
Sezai Ensari'nin bir diğer kar-
deşi ise AKP Izmir milletveki-
liTevfikEnsari...
Genellikle TEKEL yöneti-
minin isteği ve ilgili bakanlı-
ğın onayıyla TEKEL ürünle-
rine zam yapılıyor. TEKEL
ürünlerine 11 Ocak 2003 gü-
nü yapılan zamdan önce al-
dıklan trilyonlarca liralık si-
gara ve içkiyi depolannda
stoklayan dağıtıcı firmalann,
zammm ardmdan "yüksek
kârla" bu mallan bayüere da-
ğıttıklan iddia ediliyor. Nere-
den sızdınldığı belli olmayan
"zam haberlerini" alıncaha-
rekete geçen TEKEL toptan
satıcısı firmalann, para ver-
meden teminat mektubu kar-
şılığı ürünleri TEKELJden al-
dığı ifade ediliyor. Zam oranı-
nın açıklanması üzerine stok-
lanan mallar zamlı bir şekilde
bakkal ve TEKEL ürünleri sa-
tan bayilere venliyor. Dağıtı-
cı firmalar, sözleşme gereği
ödemelerini TEKEL'e 30,45,
60 gün içinde yapıyor.
TEKEL'in cirosunun son
zamdan iki gün önce 80 tril-
yona, bir gün önce ise 51 tril-
yona ulaştığı, zamdan bir gün
sonra ise TEKEL'm toplam
satışının 3 tnlyona düşrüğü
belirtiliyor.
Zamdan iki gün önce
20 trllyon liralık alış
En büyük kânn ise Istanbul,
Ankara ve Izmir'de olduğu
öne sürülüyor. Zamdan üç
gün öncesine kadar TE-
KEL'den alış-veriş yapmayan
Avrupa yakasındakı firmala-
nn iki gün önce ise 20 trilyon
liralık ürün alışı gerçekleştir-
diği savlanıyor.
TEKELklen en çok mal alan
Anadolu yakasmdaki sigara
başsatıcısı GÜNBAK şirketi-
nin başına ise zamdan 10 gün
önce Abdülkadır Ensari'nin
getirildiği iddia ediliyor.
Özelleştırme Idaresi Baş-
kanYardımcısı'ykenANAP'h
bakan Yılmaz Karakoyunlu
tarafından TEKEL Yönetim
Kurulu Başkanlığı ve Genel
Müdürlük görevlerine getiri-
len Ensari bir süre sonra
AKP'li Kemal Unakıtan ta-
rafından Yönetim Kurulu
Başkanlığı görevinden alındı.
Yönetim Kurulu Başkanlı-
ğı'na Metin Kilcinin getiril-
diği TEKEL in Genel Müdür-
lüğü ve Yönetim Kurulu üye-
leğini halen Ensari sürdürü-
yor.
Sezai Ensari'nin kardeşi
Abdülkadir Ensari'nın zam-
dan 10 gün önce Anadolu Ya-
kası'ndaki TEKEL ürünleri
dağıtıcı firması GÜNBAK'a
Genel Müdür olması ve bu
firmanın zam öncesi trilyon-
larca liralık mal almasının ise
ilginç bir rastlantı olduğu öne
sürülüyor.
19.5 trllyon lira kâr
TEKEL'den aldüdan 131
trilyon liralık maldan firmala-
nn yüzde 15'lik zammın ar-
dından 19 trilyon 650 milyar
lira kâr elde ettiği belirtiliyor.
Yaşanan olayda TEKEL
yönetiminin bır suiistimali
olup olmadığının ise TEKEL
ve Bakanlık müfettişlerinin
hazırlayacağı raporlara göre
belirleneceği vurgulanıyor.