08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MAYIS 2003 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MTJMTAZ SOYSAL Gerçekçilik ŞİMDİ "gelişmekte olan" ülkeler deniyor. Eskiden "azgelişmişler" denirdi. Sonra, Bir- leşmiş Milletler baktı ki bu söz zaten kompleks- li olan o halklara onur kırıcı geliyon hemen te- rim değişikliği yaptı. Aslında, moral değil, ger- çeklik açısından da doğruydu bu; çünkü, hız- lı ya da yavaş, her toplum gelişmekteydi. m Tek tük, geriye gidenler olsa da. • tiraf edelim ki Türkiye kendini "gelişmekte I olanlar" kategorisine bile sokmakta zorlan- dı. Çökmüş de olsa büyük bir imparatorluğun ya da hızla çağdaşlaşmaya kararlı bir cumhu- riyetin ardından Afrika'nın eski sömürgeleriy- le bir araya konmak ağır geliyordu insanlan- mıza. Artık bazı şeyleri yaşadıktan, bazılarına da tanık olduktan sonra yavaş yavaş kabulleni- yoruz galiba bu durumu. Ama, biraz kendimize haksızlık ederek. Ge- lişmiş alanlar da mı yok Türkiye'de: lyi yetiş- miş insanlar, mükemmel iş gören bir ordu, tı- kırtıkır işleyen bir iletişim şebekesi falan? Ga- liba, en doğrusu, Türkiye'yi "kısmen azgeliş- miş" ya da "kısmen gelişmiş" bir ülke say- mak. Bingöl depremine uzaktan tanık olurken bunları düşünmekten kendini alamıyorin- san. Bir bakıyorsunuz, Marmara depremi sonra- sında "mutJaka yapılmalı" denenlerin bir bö- lümü yapılmış: Örneğin, kurtarmaekipleri; dü- zenli, tek tip giyimli, gereçlerle donatılmış, işi- ni bilen. Bütün insanlarımız gibi de özverili. Ama, bir bakıyorsunuz, müthiş bir kargaşa: Kurtarma çalışmalan çevresine biriken kalaba- lıklar, çoğu zaman kayıpların dayanılmaz acı- sıyla, bazen de şaşkın ve telaştan koşuşup duran, ne yaptığını ve yapacağını bilmeyen kalabalıklar, düzen ve örgütlenme becerisin- den yoksun yöneticiler. Demek ki yetişme ve yetiştirme tarzlarımız- da birtakım eksikler ve yanlışlar var. Hiç okutulmamış ya da yarım yamalak oku- tulmuş kadın nüfusta bunların görülmesi do- ğal belki de. Ama, belli ki okula gitmiş ya da askerlik yapmış olmak da o eksikleri ve yan- lışları gidermeyeyetmiyor. Deprem sonrası gi- bi bir ortamda, hepsi yer yer ve zaman zaman, su yüzüne çıkmakta. Ikinci Dünya Savaşı'nın hava bombardımanlarıyla yerle bir edilen In- giliz veya Alman kentlerindeki halkın soğuk- kanlı ve disiplinli davranışlarını göremiyorsu- nuz örneğin bizim insanlarımızda. Ne yapmalı? Öğretimde, matematik ya da fi- zik problemleri yanında günlük yaşamın sorun- larını çözmeyi de öğretmek mi? Kampçılık ve izcilik mi? Kesin olan şu ki, eğitimcilerin üzerinde dü- şünüp kafa yormaları gereken bir durumla kar- şı karşıyayız. Ozelleştirilen, Kamulaştınlan... Prof. Dr. Mustafa ALTENTAŞ • • zelleştırme. küreselleş- O meyi çağnştıran bir söz- cük. Piyasalann tümü ile çokuluslu şirketlerın (ÇUŞ) egemenliğine açılması için, ulusal devletin, güven- lik sağlama ve adalet dağıtma ben- zerı klasik görev alanlanndan bile çekilmesı, ekonomık ve toplumsal alandakı görevlennden ıse tümü ıle soyutlanması gerekmektedir. Gü- venlik ve yargı alanında ortaya çı- kan boşluk, özel kolluk güçleri, tah- kim, mafyatik güçlerce doldurul- maktadır. Eğitim ve sağhğa göz dikfldi Yaratnğı çevre sorunlan nederu ile, giderek gelişmekte olan ülkelere aktanlan sanayi yatınmlannın ye- rini, günümüzde uluslararası ser- mayenin göz diktiği alanlann başın- da eğitim, sağlık ve sosyal güven- lik hizmetleri almaktadır. Kapita- list sistemin, içine düştüğü bunahm- lann aşılmasında, 1980'liyıllardan başlayarak kullandığı yöntemler- den birisi de, kamu hizmetleri baş- ta olmak üzere, tüm hizmet pıyasa- lannın da kuralsızlaştınlması ol- muştur.Kamu hizmetleri başta olmak üzere, tüm hizmet piyasalannın uluslararası sermayeye açılmasırun güvencesini oluşturan belge ıse, Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) olarak 1994'te imzalanmış bulunmaktadır. Kamu kesımini, ekonomık ala- nın dışına düşürme girişimlennde, başlangıçta kullanılan gerekçe, bu alanlardan çekilecek kaynaklann, devletin geleneksel ve sosyal görev alanlarına aktanlması biçiminde karşımıza çıkmıştır. Ancak, bu ge- rekçe kısa sürede aşılmış, kamu hiz- meüen de, pıyasa malı biçiminde ta- nımlanarak, enşilmesi, ınsanlann satınalma gücüne dayandınlmıştır. Emeklilık maaş ve ücretlennın ka- sıth olarak açlık sınınnda tutulma- sı, kamu sağlık hızmetlenne ulaşıl- masının işkenceye dönüştürülmesı, özel yaşam ve sağlık sigortacılığı- na, özel sağlık kuruluşlarına destek olarak sunulurken, kamu eğıüm hız- metinin paralı ve pahah kılınması ise özel eğitim kuruluşlarına kitle- leri yöneltmenin aracı olarak, top- luma dayatılmaktadır. AKP hükümetı, Türkiye Cum- huriyeti'nin, yalnızca demokratik ve laık niteliği ile değil, sosyal hu- kuk devleti ile de örtüşmediğini, hem partı programı. hem hükümet programı ve hem de birbiri peşine sıralamak istediğı tasanları ile ka- nıtlayıcı öraekler sergilemektedir. Bunlardan, eğitim alanındaki yak- laşımı gözler önüne sermeye çalı- şacağım. AKP Parti Programı'na, Seçim Bildirgesi'ne ve Hükümet Programı"na baküğımızda, özel sek- törün eğitim yatınmlannda bulun- masını sağlamak amacı ıle; özendi- rici düzenlemeler yapılarak özel öğ- retim kurumlarının yaygınlaştınla- cağı, var olan özel öğretim kurum- larının yüzde 100 kapasıte ile çalış- malarını sağlayıcı düzenlemeler ya- pılacağı; bu amaçla özel öğretim kurumlanndan, devlet tarafından hizmet satın alınması yoluna gidi- leceği, kamu eli ile istem yaratıla- rak özel sektörün eğitim yatınmla- nna kaynak ayırmasının sağlana- cağı, vakıfüniversitelerinin destek- leneceği, bu üniversitelere yapılan özdeksel desteğin koşullannın ye- niden saptanacağı belirtilmektedir. Özel öğretim kurumlarının ve özelAakıf üniversitelerinin yaşadığı sorunlann başında. kapasite altı ça- uşma durumunda kalmalan ile öğ- renci kontenjanlannı doldurama- malan gelmektedir. Bunun başta gelen nedeni, bu okul ve ünrversite- lerinfiyat/ücrettarifelerinin yüksek olması. \wttaşın satınalma gücünü aşmasıdır. Son yülarda yaşanan eko- nomik bunalunlann sonucu olan yoksullaşma, özel öğretim kurum- lanna yönetikistemi, daha da azalt- mtş bulunmaktadır. Türkiye'de tersine sfireç Piyasa yasalanna göre, istem ye- tersizliğinin sonucu, eğitim kurum- lannnı fiyat tarifelerini düşürme- leri ve de etkinlikten uzak özel öğ- retim kurumlarının, piyasadan çe- kılmesıdır. Türkiye'de bu olmamak- ta, kapasıtelenni tam kullanama- yan ve kontenjanlannı doldurama- yan özel öğretım kurumlan ve va- kıf üniversiteleri, görünür ve gö- rünmez destekler sağlarken bunla- rın yanı sıra, boş kapasite ve kon- tenjanlanrun devlet tarafından satın alınmasını, uzunca bir süredir da- yatmaktadırlar. AKP tarafından kurulan 58. hü- kümerin Millı Eğitim Bakanı, bı- rincı önceüğıni, YÖK ile, hukuksal değil ideolojik olarak hesaplaşma- ya verdiğinden, özel öğretim kurum ve vakıf üniversitelerinin özdeksel (maddı) alanda desteklenmesine ola- nak bulamamıştır. Yine AKP tara- findan oluşturulan 59'uncu hüküme- tin Milli Eğitim Bakanı, öncehği, özel öğretim kurumlannın ve özel/va- kıf üniversitelerinin doğrudan des- teklenmesine vermiş görünmektedir. Sayın Bakan ÇeJik; özel öğretim ku- rumlanmn kapasıtelerinin yüzde 40'uun altuıda öğrenciye sahip ol- duklannı, bunlardakı düşük kapasi- te kullanımının, "devlet tarafindan hizmet satın alınması" yöntemı ile ortadan kaldınlacağmı açıklamış bulunmaktadır. Sayın Bakan, ge- rekçe olarak. "yoksulöğreııdlerinde, özel öğretim kurumiarmın sunduğu nheiikli egitimden yararlanmalan" gibi, itıraz edılemez(!) bir nedeni öne çıkarmaktadır. Ancak, böyle bir gerekçe, hem inandıncı değil hem de sahiplerine, hele helebu, Milli Eği- tim Bakanı ise, fazla onur sağlayı- cı olmaktan uzakür. Bakana düşen görev.. Milli Eğitim Bakanı'na düşen görev, öncelikle, özel öğretim ku- rumlarına destek sağlamak, kamu öğretim kurumlarını haksız biçim- de aşağılamak, düzeyleri konusun- da kuşku yaratmak ohnamah idi. Devlet okullannın düzey ve nitelik konusundakı bakarun yargısına ka- tılmannı olanağı olmadığı gibi, eğer böyle bir durum gerçek ise, bu ni- telık düşüklüğünü gidermek olma- lıdır. Sayın Bakan, düzeylerini yük- seltmekten ve niteliklennı arttırmak- tan sorumlu olduğu devlet okullan- na, özel öğretim kunımlanna sahip çıkma, onlara destek sağlamak için, açıktan savaş açmış duruma düş- müştür. Bakan, eğitimi tümü ile özel ser- mayeye teslım etmek isterken öğ- rencilen "kamulaşOrma'" yöntemi- ni uygulamaya koyacağını açıkla- mışür. Eğıümın özelleştirilmesı. öğ- rencılenn kamulaştınlması, piya- sanın ıştahmı ayağa kaldırmıştrr. Böyle bır yöntem, bir yandan sos- yal hukuk devletini yıkarken, aynı zamanda, demokrasi ve laikliğin de sonu olacak, AKP, "yeşil sermaye'' gibi "yeşil eğitim kunımlannı" pa- lazlandıracaknr. Buna geçıt verilme- mesi için herkesi duyarlılığa ve uya- nıkhğa çağrnyorum. CUMHURİYET'TEN OKURLARA İBRAHtM YILDIZ Cumhuriyet Gibi Konuşmak Cumhuriyet çalışanlan olarak, ga- zetemizin 80. yılını yaşamanın mut- luluğu içindeyiz. Çarşamba günü kutlayacağımız Cumhuriyet gazetesinin 80. kuru- luş yıldönümü bu yıl bir başka an- lam taşıyor. Aynı gün okurlarımıza, bugüne dek yapılmamış bir çalışmayı su- nacağız. Arşi- vimizden der- lediğimiz fo- toğraf ve bel- gelerle Türki- ye Cumhuriye- ti'nin 80 yıllık öyküsünü to- pariadık. Bu çalışma fasiküller ha- linde dağıtılacak. Fasiküller tamamlandığında oku- rumuza vereceğimiz özel bir ciltle, Türkiye Cumhuriyeti'nintarihi, ansik- lopedi olarak kitaplıklarınızda yer alacak. Okurlanmız bu eke hiçbir ücret ödemeden sahip olacaklar. ••• Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Tayyip Erdo- ğan arasında geçen diyalog, geçen haftaya damgasını vurdu. AKP iktidannın takipçisi olan Cum- huriyet gazetesinin bu tutumu, ba- zı kesimleri -,'İ Cumhurtyet ^~ Laiklik korunacak •- ffîtz.^ kuşkusuz ra- hatsız ediyor. Öyleolmasa Başbakan Er- doğan, Cum- hurbaşkanı Sezer'e, "Siz de Cumhuri- yet gibi konu- şuyorsunuz" der miydi? Cumhuri- yet'inneoldu- ğunu, tutumunu, kısa da olsa yaza- nmız Ali Sirmen cuma günkü yazı- sında özetledi. Ali Sirmen yazısının sonunu şöyle bitiriyor: "Cumhuri- yet tarihinde, Cumhuriyet'ten hiç hoşlanmayanlar, hatta onun başına çorapörmekisteyenlerçıktı. Buga- zete birçok kez başka hiçbir yayın organının karşılaşmadığı güçlükle- ri göğüslemek zorunda kaldı. Ama biz hep buradayız. Her iki cumhu- riyeti düşman göımüş olan ise..." ••• Geçen hafta yayımladığımız Mrya- se llknur'un "Kuzey Irak" yazı dizi- si, bazı gerçeklerin bir kez daha or- taya çıkması açısından önemliydi. Yann 6 Mayıs. 1970'li yıllann çal- kantılı dönemi, Deniz Gezmiş ve arkadaşlannın asılmasına kadar ge- lişen süreç, pek çok kez yazıldı. An- cak, Turtıan Feyizoğlu'nun kale- me aldığı yeni yazı dizimizde bilin- meyenler gün ışığına çıkacak. ••• Bingöl dep- ^CumlHirjyBt ^ remiylebirlikte j r - r ~ L L - — ^ * ortaya çıkan v a d ı r ı karmaşa, gö- revlilerin basi- retsizliğini or- taya koydu. Deprem ger- çeğinin bilin- cinde olmak zorundayız. Cumhuriyet okurlan için bu konuda uzmanlaria bir açıkoturum gerçekleştirdik. Prof. Dr. Mustafa Erdik, Prof. Dr. Celal Şengör, Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Mustafa Aktar ve yazanmız Ottıan Bursa- lı. deprem gerçeğini bir kez daha enine boyuna tartıştılar. Açıkoturu- mu Özlem Güvemli kaleme aldı. ••• Geçen hafta medyada yer alan spordaki müşterek bahis tutkusunu, Spor Servisimizden Arif Kızılyalın, üç ay önce "Müşterek bahis çılgın- lığı" başlığıyla haberleştirerek ko- nuyadikkatçekmişti. Diğergazete- lerin de bu konuya eğilmiş olmalan bizi sevindirdi. lyi haftalar. WWF SAYIN MİLLETVEKİLİ, KAZIYIN KAZANIN! 59. hükümet bütce açığına para sağlamak icin bir cözüm buldu... 'Doğal kaynaklanmızı satmak". Mesela ormanlanmız bu karar kapsamında satışa çıkanlacak. Cennet ülkemizin akciğerleri olan ormanlanmız, belki de yok edilerek belirli bır kesımin kazanc kaynağı olacak. Miiletvekillerimizi ve halkımızı uyanyoruz.. Bu karan onaylamak, gelecekte felaketle sonuçlanacak bir kumardır. Cocukîanmızın geleceğı ıcın hemen simdi, internet adres^m;zi tik'a/'i -YAĞMACI BARISI!" şikayet dıfekçenızı doıd'jrun www.wwf crg tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle