30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MART 2003 ÇARŞAMBA HABERLER Kurumun başına Devlet Bakanı Aydın'ın yakın dostu ilahiyatçı İbrahim Kafi Dönmez getiriliyor Diyanet'e siyasetbulaştı Mefamet Nuri Yıtanaz. • AKP'nin ocak ayından bu yana görevüıden almak istediği Yılmaz, daha önce emekli olması yönünde uyanldı. Bu talebe önce olumlu yanıt veren Yılmaz 'ın, daha sonra eski Cumhurbaşkanı Demirel'in "emekJi olmaması" yönündeki önerisi üzerine görevine devam ettiği savlandı. su)-AKP hükümeti, Dıyanet İş- leri Başkanlığı 'nı kendi istem- lerine uygıın olarak yeniden ya- pılandırmak için düğmeye bas- tı. flk olarak Diyanet işleri Baş- kanı MehmetNuri Yılmaz'ı gö- revden uzaklaştırmak içın bas- kı uygulayan hükümet, Yıl- maz'ın önceki gün istifa etme- si üzerine bu amacına ulaştı. Özerklik adı altında Diyanet tşleri Başkanlığı'nı devlete bağ- lı din modelinin dışına çıkar- mak ısteven AKP hükümetının 11 yıl 2 ay göre\ yapan Mehmet Nun Yılmaz ın başkanlığı bı- rakmasına yol açan süreç şöyle işledi: Hükümet, Mehmet Nuri Yıl- maz'ın görevden alınması için aralık ayında düğmeye bastı. Bu sırada de\Teye giren Içişleri Ba- kanı Abdülkadir Aksu, Yıl- maz'ın ocak ayında 60 yaşını doldurduğu için otomatikman emekli olacağını anımsattı. Ön- ce bu öneriyi kabul eden Yıl- maz, daha sonra eski Cumhur- başkanı Süleyman Demirele da- nıştıktan sonra emeklilikten vaz- geçtı. Bu gelişmelerden rahatsızlık duyan AKP hükümeti, 10 Ocak 2003 "te Yılmaz'ın görevden alın- ması için jet bır kararname ha- zırladı. Bakanlar Kurulu imza- sından geçer geçmez Çankaya Köşkü'ne göndenlen kararna- me, bugüne kadar geçen yakJa- şık 2 ay içinde Cumhurbaşkanı Ahmet N'ecdet Sezer tarafından onaylanmadı. Çankaya Köşkü'nün kararna- meyi onaylamaması üzerine AKP hükümetinin Diyanet İşle- ri Başkanı Yılmaz üzerindeki baskısı da arttı. Yılmaz. AKP"nın artan baskı- sı nedeniyle önceki gün düzen- lediği bır basın toplantısıyla gö- revden aynldığını açıkladı. Dıyanet'in başına, Devlet Ba- kanı Mehmet Aydın'ın İzmır'den yakın dostu olan Marmara Üni- versitesı Ilahiyat Fakültesi öğre- tim üyesı, lslam hukuku uzma- nı ve fakültenın eski dekanı olan İbrahim Kafi Dönmez ın getiri- leceğı de kesinlık kazandı. BAYKAL'DAN ERDOĞAN'A: Ekonomide 'sürpriz' yoktur ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP lıden Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "sürpriz kaynaklarunız olacak" sözlerını eleştirerek "Madem sürpriz kaynağınız vardı, 15.7 katrüvonu neden milletin sırtına yüklediniz" dıye sordu. Ekonomide "sürpriz" olamayacağını, kaynaklann ortada olduğunu anlatan Baykal, "Topkapı Sarayı'nın içindekikrin saûşı sonucu elde edilecek bir kaynak değüdir bu inşallah. Şah Ismaıl'in tahü mı acaba sürpriz kaynak?" dedi. Baykal, emeklilik yaşını 65'ten 61 'e indiren yasanm iptali ve yürürlüğünün durdurulrnası için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklarını bildirdi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dünkügrup toplantısında, Emeklilik Yasası'nı değiştiren düzenlemeye işaret ederek kamu • CHP Genel Başkanı Baykal, emeklilik yaşını 65'ten 61'e indiren yasanın iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklannı açıkladı. yönetiminin keyfilikten uzak olması gerektiğini söyledi. Emeklilik yaşını 65'ten 61'e indiren yasanın kamu yönetimi anlayışını ciddi biçimde tahrip edecek tehlikeli bir uygulama getireceğini vurgulayan Baykal, buna "tasarruf tedbiri" denilemeyeceğini söyledi. Baykal, "Bu demokrasiye, kamu menfaaüna sığar mı? "Etkinliği sağlayahm, kadrolaşmayı gerçekleştirelim...' Bu kurnazhk kimseye yaramaz. Kurnazhkia deviet yönetihnez'' diye konuştu. Baykal. söz konusu yasayı iptal ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götüreceklerini bildirdi. Baykal, "Arük esmer günler geüyor. Arük güç günler önümüzde. Oyalama, savsaklama, geçiştirme dönemi sona erdi. Acı gerçeklerie karşı karşryayız. Fevkalade dikkatii ohnalryız" dedi. AKP Bderi Erdoğan, TBMM'de yapüğı konuşması sırasında Dtşişleri Bakanı Abdullah Gül'ü "dirayetfi vebasiretli siyaset adamı" diyerek övdü. Erdoğan. Irakkrizi konusunda birinci AKP hükümetinin orta>a koyduğu pcrförmansm, ikinciAKP hükümeti donemindt 1 de aynen sürdürüleceğini söyledi. (Fotoğraf: AA) Erdoğan 'cumhuriyet hükümeti' kavramını 'AKP hükümeti' olarak değiştirdi ama YAŞ rötuşuANKARA(Cumhuri\etBurosu) -AKP Genel Başkanı ve Başbakan RecepTayyipErdoğan, TBMM'ye sunduğu hükümet programında, 58. hükümetten farklı olarak bağlayıcı hedefler yerine genel ifadeler kul- lanmayı tercih etti. Türban ve imam hatip liseleri dışında sağlık ve sos- yal güvenlik alanlannda eski hü- kümetin birçok projesine yer veril- medi. Erdoğan, "cumhııriyet hü- kümeti" kavramını değişrirerek son ıki hükümeti "birinciveikinci AKP bükümetJeri" olarak adlandınrken kendı hükümeti için "ildnci roket- lemeaşamag" ifadesini kullandı. Ye- ni anayasa projesinde yine "laik hukuk devJeti" ilkesi göz ardı edi- lırken "laikfik" sözcüğü yalnızca bir kez kullanıldı. Eski hükümetin programındaki YAŞ kararlanna yargı yolunun açılmasma ilişkin hedefe yer ve- rilmedi. Dokunulmazlıklann sı- nırlandınhnası "yolsuziulda mü- cadele içinriinı kamu adına görev yapanlann yargılanabilmelerinin önündeki dokunulmazlık dahil tüm engeUerin kaldmlması" ifa- desıyle geçiştirildi. Irak konusun- da "tezkere" işareti verilirken eko- nomi için "yeni program" öngö- rüldü. Erdoğan, konuşmasında Dı- şışleri Bakanı Abdullah Gül'ü "di- ravetli ve basiretli siyaset ve devlet adamı" diyerek övdü. 59. hükümetin programı, dün Başbakan Erdoğan tarafından TBMM Genel Kurulu'na sunuldu. Programın görüşmeleri cuma, gü- ven oylaması da pazar günü yapı- lacak. Programda dikkat çeken ba- zı unsurlar şöyle: Muhafazakâr demokrat partİ: AKP, sıyasal kimliğini *mu- yasa yerine katılımcı ve özgürlük- çü yeni bir anayasa hazırlayacağız. Bu anayasanın hazırlanmasında kendi fıkirlerimiz kadar muhale- fet partilerinin ve tüm toplumsal kesimlerin kaülımını en etkın biçim- de sağlama çabası içinde olmaya söz veriyoruz. Tabana mesaj: ümversite- ler, her çeşit düşüncenin demokra- tik bir ortamda, hoşgörü içinde öğ- retilip tartışıldığı, yasakJann ve sı- • 59. hükümetin programını TBMM'ye sunan Erdoğan, bağlayıcı hedeflerden kaçarak genel ifadeler kullandı. 58. hükümetin programında yer alan ve "YAŞ kararlanna yargı yolunun açılması" olarak yorumlanan ifadeler, yeni programda yer almadı. Sosyal devletin yok sayıldığı programda tabana mesaj projeleri korundu. Hükümet programı Meelis'te cuma günü görüşülecek, pazar günü ise oylanacak. hafazakâr demokrat" olarak ta- nımlamaktadır. Yeni muhafazakâr demokrat çizginin muhafazakârlı- ğının genlerine ve tarihi kodlanna uygun şekilde, ama siyaset yaptı- ğımız coğrafyanın toplumsal ve kültürel geleneklerine yaslanarak or- taya konması Türk siyasetine yeni bır soluk getirecektir. Yeni anayasa: Artık üike- mizde dar gelen yürürlükteki ana- nn-lamalann olmadığı özgür bir fo- ruma dönüştürülecektir. Mesleki ve teknik eğitime talebi düşüren, haksız ve adaletsiz uygulamalara neden olan mevcut üniversite yer- leştirme sistemi, yanşmayı teş\ik edecek ve adaleti sağlayacak şekil- de değıştirilecektır. Eğıtim ve öğ- retim hakkının kullanılmasının önündeki engeller kaldınlacak. YÖK, üniversiteler arasmda koor- dinasyon sağlayan, standartlar be- lirleyen bıryapıya ka\aışturulacak. Sosyal projelere yer yok: Sağlık, sosyal güvenlik ve kadın ile ilgilı hedefler, eski programdan farklı olarak aynntılı ifadeler yeri- ne genel ıfadelerle anlatıldı. Prog- ramda, bütünleştirilmiş bir sosyal güvenlik ağı kurulması, hastane- lerin idari ve mali yönden özerkli- ğe kavuşturulması, genel sağlık si- gortası sistemi kurulması, aile he- kimliği uygulamasına geçilmesi gj- bi projelere yer verilmedi. Tezkere isareti: irak knzı konusunda bınnci AKP hüküme- tinin ortaya koyduğu performans, üdnci AKP hükümeti döneminde de aynen sürdürülecektır. Hükü- metimiz, komşumuz Irak'la ilgili be- lirsizliğin sona ermesınden yana- dır. Irak sorununun BM kararlan çerçevesinde çözülmesinı temenni etmekteyiz. Fakat, sorunun genel çerçevesı ile Türkiye'ye dönük yü- zü arasındaki makas farkının açıl- dığı ve bunun siyasi, askeri ve eko- nomik menfaatlanmızı tehdit et- me eğilimıne girdiğı durumlarda, de\ lenmizin bekası ve milletimizin selametı içın kendi özel durumumu- za en uygun kararlan en hızlı biçim- de alacaktır. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected] Türkiye'yi yönetenler birlik halinde ABD'nin isteklerini kabul etmek ama- cıyla "tezkere"nin bir an önce Mec- lis'e gönderilmesi karannda oldukla- nnı açıkladılar. Gazetenin birinin man- şetinde Cumhurbaşkanı Necdet Se- zer, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Hilmi Öz- kök'ün fotoğraflan yer alıyordu ve bu haber "Devlet 'tezkere' dedi" baş- lığıyla sunuluyordu. Bu üç isimden Genelkurmay Baş- kanı aslında ilk günden bu yana ABD ile birlikte hareket etmenin gerekli ol- duğunu söylüyordu. Tayyip Erdoğan "Evet ama..." diyerek pazarlığı sür- dürüyordu. Cumhurbaşkanı ise "BM GüvenlikKonseyikaran olmadan, böy- le bir karar uluslararası hukuka aykı- ndır"diyordu. Herkes biliyordu ki, so- nundaTürkiye'yi yönetenler "ABD'ye evet demek" durumundalar. Evet onlar, bu halkın büyük çoğun- luğunun iradesine rağmen ABD'nin isteklerini kabul etmek noktasında birleştiler. Biz de biliyoruz ki, Türki- ye'yi yönetenler, bu savaşta yer al- Amerika'ya Neden Mecbur Kaldmız? mak konusunda fazla istekli değil- lerdi. AKP hükümetinin, aylardır ABD'yi bıktırırcasına yürüttüğü oya- lama taktiğı, bir isteksizliği dile geti- riyordu. AKP hükümeti ABD'ye "ha- yır" diyemeyeceğini bildiği için "Evet ama..."y\ tercih ediyordu. • • • Türkiye'nin ABD'ye mecbur olma- sı, bir kader miydi? Türkiye, ABD'ye "Hayır" diyemez miydi? Diyebilirdi. an- cak bunu yapabilmesi için kökten bir siyaset ve strateji değişikliğine gerek vardı. ABD ile Avrupa arasmda bü- yüyen çatlak, bugün ortaya çıkma- dı. Filistin konusunda Avrupa ülkele- ri, Sharon'un saldırganlığını hiç des- teklemediler. Yaser Arafat karargâ- hına sıkıştınlıp ölümle yüz yüze bıra- kıldığında, ona en büyük destek Av- rupa'dan geldi. Avrupa'nın köklü bir demokrasi geleneğine sahip oldu- ğunu da biliyoruz. ABD'nin böyle bır derdi hiç olmadı. Sosyal haklar ko- nusunda da Avrupa'da emekçilerin kazanımıyla ABD arasmda da dağ- lar kadar farklar olduğunu biliyoruz. Avrupa'da sosyal devlet anlayışı - son ytllarda zedelense de- ABD ile kar- şılaştınlmayacak kadar ileridir. • • • Bu farklılıklan, herkes gibi Türkiye'de- ki Avrupa Biriiği karşıtları da biliyorlar. Türkiye'yi yönetenler, insan hakları, de- mokrasi, Kürtsorunu, Kıbnsgibi konu- larda sıkışınca, "seçenekleri" olduğu- nu söyleyip "ABD-lsrail üçgeni"ri\n bi- ze yeterli olduğunu öne sürerler. ABD ile Avrupa arasındaki en bü- yük çatlak Irak'a müdahale sırasın- da patlak verdi. Uzun yıllardan beri biriken bir ayrılığın bir anlamda kritik bir noktada ortaya çıkmasıydı. Bu ayrılıkta ekonomik çıkarlar yok mu, tabii ki var. Fakat sorun yalnızca eko- nomik çıkarla izah edilemeyecek ka- dar derindir. Türkiye'yi yönetenler, ABD ile Av- rupa arasındaki bu farkı hep dar gün- delik politik hesaplar için kullandılar. Bunun sonunda stratejik bir aynlığa dönüşeceği gerçeğini hiç hesap et- mediler. Türkiye'nin Avrupa Biriiği ile birleşme süreci, bu nedenle hep gü- dük kaldı. Çünkü bu ülkeye yön ve- ren anlayış, hiçbir zaman Avrupa'da oluşmaya başlayan demokratik de- ğerieri içine sindiremedi. Avrupa, ba- zıları için "Olsa da olur, olmasa da olur" diye değerlendirildi. Bazıları AB'yi düşman olarak gördü. Bazıla- n da, "Onlar bize uysunlar", "Bize özel statü versinler" diye yaklaştılar. Bu yaklaşım, bir yönüyle Avrupa'da Türkiye gibi sorunlu ve büyük bir ül- keyi içlerine almak istemeyenlerin de işine geldi. "Siz öyle yaparsanız biz de böyle yaparız" diye Türkiye'nin tutumuna karşılık verdiler. Kıbns'ta çözümsüzlük, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesini isteme- yenler için büyük bir olanaktı. Bunu "iyi" kullandıklannı söyleyebiiiriz. "Kıb- ns kilidi" Türkiye'nin önüne "haydi çık bakalım işin içinden" diyerek atılı- verdi. Bundan Türkiye'yi istemeyen Avrupa ülkelerinin de memnun oldu- ğunu düşünebılinz. Ardından HADEP kararı geldi. Türkiye parti kapatma- lar nedeniyle sürekli Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'nde yargılanıyor ve birçoğundan ceza alıyor. Tam "Kürt sorunu"nun evrensel birtartışma or- tamı içinde bulunduğu bir sırada HA- DEP'İ kapatmak, Türkiye'nin Avru- pa ile ilişkilerini zorlaştırmaktan baş- ka bır işe yaramayacak. Türkiye'yi yönetenlerin bu tercihle- ri, ekonomik açıdan da bu ülkenin önünü kapatıyor. IMF ve Dünya Ban- kası'nın kapısında beklemekten baş- ka bır seçenek kalmıyor. Türkiye, Avrupa'dan uzaklaşıp ABD'ye mecbur olan bir stratejik yol- culuğun içine girdi. Irak'ta savaşa or- tak olmak işte böyle bir yolculuğun kaçınılmaz durağı. Bunun ağır bir be- deli olacağını, önümüzdeki dönem- de daha iyı göreceğiz. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Çete ABD, BM Güvenlik Konseyi'nde savaşı destek- leyecek 9 ülke bulamadı. ABD medyası Fransa'yı suçluyor. ABD'de "şahinlerin" akıl hocalanndan Charfcs Krautfaammer'e göreyse Fransa'nın tutumu Irak'la değil, "dünyayı kimin ve nasılyöneteceğiy- le ilgili" (Time). Bugün yaşamakta olan binlerce Iraklı işte bu yüzden, önümüzdeki günlerde, öldü- rülmüş olacak. Bu noktaya nasıl geldiğimizi, dün- yayı yönetmeye kimlerin aday olduğunu, bunlann kimi özellikJerini bir kez daha anımsamakta yararvar. Irak savaşının karan 11 Eylül'den yıllar önce, ara- lannda bugünkü Başkan Yardımcısı Cheney, Sa- vunma Bakanı Rumsfeld, Yardımcısı Wotfowitz, Sa- vunma Politikası Paneli Başkanı Perie gibi askeri- sınai kompleksin, petrol lobisinin parçası, daha dü- ne kadar militarist Israil lobisi JlNSA'nın Yönetim Ku- rulu'nda yer almış bir ekip tarafından "Project for the New American Century" adlı kuruluşta alındı, bir rapor olarak yayımlandı. Rapora göre, ABD'nin küresel egemenliğini korumak, Ortadoğu'ya yer- leşmek için büyük çaplı bir militarist seferbertik ge- rekiyordu. Ama ABD halkı buna hazır değildi. Bel- ki, Peari Harbour gibi büyük bir felaket katalizör olabilir, havayı değiştirebilirdi. Tarih, seçimleri kazan- madan iktidarı gasp eden bu ekibe bekledikleri fır- satı 11 Eylül'de verdi... Şimdi dünyayı bunlar yönet- meye hazırianıyoriar. • • • Rumsfeld, Bush yönetimine katılıp "şer ekseni- ne" savaş açmadan önce, 1994'te Amerikan Kong- resi'nde, Balistik Füzeler Tahlikesine Karşı Komis- yon'un başkanıymış. Clinton'ın, Kuzey Kore'ye, nükleer silah programını bırakmasına karşılık silah yapımına uygun olmayan iki nükleer santral verme önerisine, Rumsfeld, kirii bomba yapmaya uygun atık maddeler üretilecek diye karşı çıkıyormuş; ama aynı zamanda Kuzey Kore'ye, 200 milyon dolariık nükleer teknoloji satmaya çalışan Isviçre şirketi ABB'nin yönetim kurulu toplantılanna katılıyor, ma- aşını da alıyormuş (Neue ZurcherZeitung, 17.02.03). Rumsfeld bugünlerde ABD'nin Kimyasal Silahlar Konvansiyonu'ndan çıkmasını da istiyor. Gazeteler ABD'nin Irak savaşında "bastıncı-sakinleştiricigaz- lar" kullanmaya hazıriandığını yazdılar. Uzmanlar, Moskova'daki tiyatro işgali olayında çok sayıda tut- sağın ölmesine yol açan bu tür gazlann, kimyasal silahlara ilişkin uluslararası konvansiyonlara aykırı olduğunu söylediler (The Independent, 9/03). Ge- çenlerde, Irak'ın kimyasal silah programının en önemli bileşenlerinden biri olarak saptanan Faluca- 2 kimya fabrikasının 1985 yılında, büyük bir gizlilik altında bir Ingiliz şirketi tarafından kurulmuş oldu- ğunu da öğrendik. CNN'de Wolf Blitzer'ın programına konuk olan Perie'nin ise eleştirilere hiç tahammülü yok! Perie, ortağı olduğu Trireme Partners şirketinin Bush'un savaş politikalanndan dolayı milyonlarca dolar ka- zanmaya çalıştığına ilişkin birsoruyu yanrbarken, ulus- lararası Suudi silah tüccan Adnan Kaşıkçı ve bir Suudi işadamıyla yaptığı toplantıyı gündeme geti- ren New Yorker dergisinin Pulitzer ödüllü yazan Seymur Hersh için "terörist" sıfatını kullandı. Hersh'le konuşan Suudi Arabistan'ın ABD Konso- losu, toplantıyla ilgili olarak Perie'nin "hem yüz mil- yon dolarkazanmaya çalıştığını, hem de bu anlaş- ma olursa Suudi rejimine ilişkin eleştirilerini hafif- leteceğini ima ettiğini" aktarmış. Bush yönetimi tarafından, Irak'ta petrol kuyulan- nı geliştirmeye yönelik 1.5 milyar dolariık proje için teklif vermek üzere davet edilen üç ABD şirketin- den, en güçlü aday Halliburton (Wall Street, Jour- nal) yönetim kurulundan resmen istifa etmiş olma- sına karşın, geçen yıl Chaney'e bir milyon dolar ödemiş (The Guardian 13/03). Boşuna mı, Cheney pazartesi günü CNN'de, artık daha fazla bekleme- nin bir anlamı yok diyordu? Dünyanın en büyük bono yatırım şirketi PIM- CO'nin genel müdürü Paul McCulley'e göre "Ame- rikan emperyalizmi, tarifi gereği, küreselkapitalzm- den, piyasanın gizli elinden, hükümetlerin görünür yumruğuna doğru bir yöneliştir" (The Nation). Bu yumruğun şimdi bir talan ve yıkım aracı olması bir yana, 20. yüzyılın başında da böyle olmadı mı? Kü- resel serbest piyasa ütopyası, yol açtığı krizin ve sa- vaşlann altında kalmadı mı? 2. Kayıp Trilyon davası RP'nin karar defteri kayıp ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Maliye Bakanlığı'nın, 1997'de kaybolan Hazine yardı- mının tahsili istemiyle, kapatılan RP'nin Genel Başkanı Necmettin Er- bakan ile 88 parti yöne- ricisi hakkında açtığı da- vada, RP'nın MKYK kararlannı içeren defte- rine ulaşılamıyor. Ankara 6. Asliye Hu- kuk Mahkemesi 'nde gö- rülen davanın duruşma- sına, davacı Maliye Ba- kanlığı adına Hazine a\xı- katlan ile bazı davalıla- nn a\xıkatlan katddı. Yar- gıç Hürriyet Yıldırım, Erbakan'ın da aralannda bulunduğu bazı davalı- lann avukatları Yaşar Gürkan ile Mehmet Ener"in bilirkişi raporu- na karşı beyanda bulun- duklannı belirterek bu dilekçenin bir örneğini davacılaratebliğ etti. Yıl- dırun, Hazine a\oıkatla- nna, kapatılan RP'nin MKYK kararlannı içeren karar defterinin nerede olduğıınu sordu. Hazine a^katları, parti karar defterinin demirbaş lis- tesi tutanağında yer alma- dığını belirttiler. Hazine a\aıkatlan. defterin da- \alılardanalınmasını is- tediler. Bunun üzerine söz alan avukat Gürkan ve diğerdavalı aMikatla- n, parti kapanldıktan son- ra karar defterinin de ara- lannda bulunduğu parti demirbaşlannın teslim edildiğini sa\ıındular. Öncelikle da\acı Hazine aMikatlanna parti karar defterini sunmalan için süre veren Yıldınm, eğer karar defteri parti yöne- ricileri tarafmdan teslim edilmediyse, bu konuda davalıların avnkatlanna da yazılı beyanda bulun- malan ve defteri temin ederek dosyaya sunma- lan için süre verilmesi- ne karar verdi. Kutan ifade verdi SP Genel Başkanı Re- cai Kutan dün akşam sa- atlerinde Ankara Adli- yesi'ne giderek "Kayıp TYilyon" soruşturması kapsamında Başsavcı Vekili Hiknıet Önen'e ıfade \erdi. Yaklaşık ya- nm saat adliyede kalan Kutan'a çıkışta Maliye Bakanlığı'nın aynı ko- nuda açtığı alacak da\a- sında RP'nin karar def- terinin buiunamadığının anımsatılması üzerine, bu konuda bilgisi olma- dığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle