Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 MART 2003 ÇARŞAMBA
HABERLER
Kurumun başına Devlet Bakanı Aydın'ın yakın dostu ilahiyatçı İbrahim Kafi Dönmez getiriliyor
Diyanet'e siyasetbulaştı
Mefamet Nuri Yıtanaz.
• AKP'nin ocak
ayından bu yana
görevüıden almak
istediği Yılmaz, daha
önce emekli olması
yönünde uyanldı. Bu
talebe önce olumlu yanıt
veren Yılmaz 'ın, daha
sonra eski
Cumhurbaşkanı
Demirel'in "emekJi
olmaması" yönündeki
önerisi üzerine görevine
devam ettiği savlandı.
su)-AKP hükümeti, Dıyanet İş-
leri Başkanlığı 'nı kendi istem-
lerine uygıın olarak yeniden ya-
pılandırmak için düğmeye bas-
tı. flk olarak Diyanet işleri Baş-
kanı MehmetNuri Yılmaz'ı gö-
revden uzaklaştırmak içın bas-
kı uygulayan hükümet, Yıl-
maz'ın önceki gün istifa etme-
si üzerine bu amacına ulaştı.
Özerklik adı altında Diyanet
tşleri Başkanlığı'nı devlete bağ-
lı din modelinin dışına çıkar-
mak ısteven AKP hükümetının
11 yıl 2 ay göre\ yapan Mehmet
Nun Yılmaz ın başkanlığı bı-
rakmasına yol açan süreç şöyle
işledi:
Hükümet, Mehmet Nuri Yıl-
maz'ın görevden alınması için
aralık ayında düğmeye bastı. Bu
sırada de\Teye giren Içişleri Ba-
kanı Abdülkadir Aksu, Yıl-
maz'ın ocak ayında 60 yaşını
doldurduğu için otomatikman
emekli olacağını anımsattı. Ön-
ce bu öneriyi kabul eden Yıl-
maz, daha sonra eski Cumhur-
başkanı Süleyman Demirele da-
nıştıktan sonra emeklilikten vaz-
geçtı.
Bu gelişmelerden rahatsızlık
duyan AKP hükümeti, 10 Ocak
2003 "te Yılmaz'ın görevden alın-
ması için jet bır kararname ha-
zırladı. Bakanlar Kurulu imza-
sından geçer geçmez Çankaya
Köşkü'ne göndenlen kararna-
me, bugüne kadar geçen yakJa-
şık 2 ay içinde Cumhurbaşkanı
Ahmet N'ecdet Sezer tarafından
onaylanmadı.
Çankaya Köşkü'nün kararna-
meyi onaylamaması üzerine
AKP hükümetinin Diyanet İşle-
ri Başkanı Yılmaz üzerindeki
baskısı da arttı.
Yılmaz. AKP"nın artan baskı-
sı nedeniyle önceki gün düzen-
lediği bır basın toplantısıyla gö-
revden aynldığını açıkladı.
Dıyanet'in başına, Devlet Ba-
kanı Mehmet Aydın'ın İzmır'den
yakın dostu olan Marmara Üni-
versitesı Ilahiyat Fakültesi öğre-
tim üyesı, lslam hukuku uzma-
nı ve fakültenın eski dekanı olan
İbrahim Kafi Dönmez ın getiri-
leceğı de kesinlık kazandı.
BAYKAL'DAN ERDOĞAN'A:
Ekonomide
'sürpriz'
yoktur
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP lıden Deniz Baykal, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın "sürpriz
kaynaklarunız olacak" sözlerını
eleştirerek "Madem sürpriz
kaynağınız vardı, 15.7 katrüvonu
neden milletin sırtına yüklediniz" dıye
sordu. Ekonomide "sürpriz"
olamayacağını, kaynaklann ortada
olduğunu anlatan Baykal, "Topkapı
Sarayı'nın içindekikrin saûşı sonucu
elde edilecek bir kaynak değüdir bu
inşallah. Şah Ismaıl'in tahü mı acaba
sürpriz kaynak?" dedi. Baykal,
emeklilik yaşını 65'ten 61 'e indiren
yasanm iptali ve yürürlüğünün
durdurulrnası için Anayasa
Mahkemesi'ne başvuracaklarını
bildirdi. CHP
Genel
Başkanı
Deniz Baykal,
dünkügrup
toplantısında,
Emeklilik
Yasası'nı
değiştiren
düzenlemeye
işaret ederek
kamu
• CHP Genel
Başkanı Baykal,
emeklilik yaşını
65'ten 61'e
indiren yasanın
iptali ve
yürürlüğünün
durdurulması
için Anayasa
Mahkemesi'ne
başvuracaklannı
açıkladı.
yönetiminin
keyfilikten
uzak olması
gerektiğini
söyledi.
Emeklilik
yaşını 65'ten
61'e indiren
yasanın kamu
yönetimi
anlayışını
ciddi biçimde
tahrip edecek
tehlikeli bir
uygulama getireceğini vurgulayan
Baykal, buna "tasarruf tedbiri"
denilemeyeceğini söyledi. Baykal,
"Bu demokrasiye, kamu menfaaüna
sığar mı? "Etkinliği sağlayahm,
kadrolaşmayı gerçekleştirelim...' Bu
kurnazhk kimseye yaramaz.
Kurnazhkia deviet yönetihnez'' diye
konuştu. Baykal. söz konusu yasayı
iptal ve yürürlüğünün durdurulması
istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne
götüreceklerini bildirdi.
Baykal, "Arük esmer günler geüyor.
Arük güç günler önümüzde.
Oyalama, savsaklama, geçiştirme
dönemi sona erdi. Acı gerçeklerie
karşı karşryayız. Fevkalade dikkatii
ohnalryız" dedi.
AKP Bderi
Erdoğan,
TBMM'de
yapüğı
konuşması
sırasında Dtşişleri
Bakanı Abdullah
Gül'ü "dirayetfi
vebasiretli
siyaset
adamı" diyerek
övdü. Erdoğan.
Irakkrizi
konusunda
birinci AKP
hükümetinin
orta>a koyduğu
pcrförmansm,
ikinciAKP
hükümeti
donemindt
1
de
aynen
sürdürüleceğini
söyledi.
(Fotoğraf: AA)
Erdoğan 'cumhuriyet hükümeti' kavramını 'AKP hükümeti' olarak değiştirdi
ama YAŞ rötuşuANKARA(Cumhuri\etBurosu)
-AKP Genel Başkanı ve Başbakan
RecepTayyipErdoğan, TBMM'ye
sunduğu hükümet programında, 58.
hükümetten farklı olarak bağlayıcı
hedefler yerine genel ifadeler kul-
lanmayı tercih etti. Türban ve imam
hatip liseleri dışında sağlık ve sos-
yal güvenlik alanlannda eski hü-
kümetin birçok projesine yer veril-
medi. Erdoğan, "cumhııriyet hü-
kümeti" kavramını değişrirerek son
ıki hükümeti "birinciveikinci AKP
bükümetJeri" olarak adlandınrken
kendı hükümeti için "ildnci roket-
lemeaşamag" ifadesini kullandı. Ye-
ni anayasa projesinde yine "laik
hukuk devJeti" ilkesi göz ardı edi-
lırken "laikfik" sözcüğü yalnızca
bir kez kullanıldı.
Eski hükümetin programındaki
YAŞ kararlanna yargı yolunun
açılmasma ilişkin hedefe yer ve-
rilmedi. Dokunulmazlıklann sı-
nırlandınhnası "yolsuziulda mü-
cadele içinriinı kamu adına görev
yapanlann yargılanabilmelerinin
önündeki dokunulmazlık dahil
tüm engeUerin kaldmlması" ifa-
desıyle geçiştirildi. Irak konusun-
da "tezkere" işareti verilirken eko-
nomi için "yeni program" öngö-
rüldü. Erdoğan, konuşmasında Dı-
şışleri Bakanı Abdullah Gül'ü "di-
ravetli ve basiretli siyaset ve devlet
adamı" diyerek övdü.
59. hükümetin programı, dün
Başbakan Erdoğan tarafından
TBMM Genel Kurulu'na sunuldu.
Programın görüşmeleri cuma, gü-
ven oylaması da pazar günü yapı-
lacak. Programda dikkat çeken ba-
zı unsurlar şöyle:
Muhafazakâr demokrat
partİ: AKP, sıyasal kimliğini *mu-
yasa yerine katılımcı ve özgürlük-
çü yeni bir anayasa hazırlayacağız.
Bu anayasanın hazırlanmasında
kendi fıkirlerimiz kadar muhale-
fet partilerinin ve tüm toplumsal
kesimlerin kaülımını en etkın biçim-
de sağlama çabası içinde olmaya söz
veriyoruz.
Tabana mesaj: ümversite-
ler, her çeşit düşüncenin demokra-
tik bir ortamda, hoşgörü içinde öğ-
retilip tartışıldığı, yasakJann ve sı-
• 59. hükümetin programını TBMM'ye sunan Erdoğan,
bağlayıcı hedeflerden kaçarak genel ifadeler kullandı. 58.
hükümetin programında yer alan ve "YAŞ kararlanna yargı
yolunun açılması" olarak yorumlanan ifadeler, yeni programda
yer almadı. Sosyal devletin yok sayıldığı programda tabana
mesaj projeleri korundu. Hükümet programı Meelis'te cuma
günü görüşülecek, pazar günü ise oylanacak.
hafazakâr demokrat" olarak ta-
nımlamaktadır. Yeni muhafazakâr
demokrat çizginin muhafazakârlı-
ğının genlerine ve tarihi kodlanna
uygun şekilde, ama siyaset yaptı-
ğımız coğrafyanın toplumsal ve
kültürel geleneklerine yaslanarak or-
taya konması Türk siyasetine yeni
bır soluk getirecektir.
Yeni anayasa: Artık üike-
mizde dar gelen yürürlükteki ana-
nn-lamalann olmadığı özgür bir fo-
ruma dönüştürülecektir. Mesleki
ve teknik eğitime talebi düşüren,
haksız ve adaletsiz uygulamalara
neden olan mevcut üniversite yer-
leştirme sistemi, yanşmayı teş\ik
edecek ve adaleti sağlayacak şekil-
de değıştirilecektır. Eğıtim ve öğ-
retim hakkının kullanılmasının
önündeki engeller kaldınlacak.
YÖK, üniversiteler arasmda koor-
dinasyon sağlayan, standartlar be-
lirleyen bıryapıya ka\aışturulacak.
Sosyal projelere yer yok:
Sağlık, sosyal güvenlik ve kadın
ile ilgilı hedefler, eski programdan
farklı olarak aynntılı ifadeler yeri-
ne genel ıfadelerle anlatıldı. Prog-
ramda, bütünleştirilmiş bir sosyal
güvenlik ağı kurulması, hastane-
lerin idari ve mali yönden özerkli-
ğe kavuşturulması, genel sağlık si-
gortası sistemi kurulması, aile he-
kimliği uygulamasına geçilmesi gj-
bi projelere yer verilmedi.
Tezkere isareti: irak knzı
konusunda bınnci AKP hüküme-
tinin ortaya koyduğu performans,
üdnci AKP hükümeti döneminde
de aynen sürdürülecektır. Hükü-
metimiz, komşumuz Irak'la ilgili be-
lirsizliğin sona ermesınden yana-
dır. Irak sorununun BM kararlan
çerçevesinde çözülmesinı temenni
etmekteyiz. Fakat, sorunun genel
çerçevesı ile Türkiye'ye dönük yü-
zü arasındaki makas farkının açıl-
dığı ve bunun siyasi, askeri ve eko-
nomik menfaatlanmızı tehdit et-
me eğilimıne girdiğı durumlarda,
de\ lenmizin bekası ve milletimizin
selametı içın kendi özel durumumu-
za en uygun kararlan en hızlı biçim-
de alacaktır.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.com
Türkiye'yi yönetenler birlik halinde
ABD'nin isteklerini kabul etmek ama-
cıyla "tezkere"nin bir an önce Mec-
lis'e gönderilmesi karannda oldukla-
nnı açıkladılar. Gazetenin birinin man-
şetinde Cumhurbaşkanı Necdet Se-
zer, Başbakan Tayyip Erdoğan ve
Genelkurmay Başkanı Hilmi Öz-
kök'ün fotoğraflan yer alıyordu ve
bu haber "Devlet 'tezkere' dedi" baş-
lığıyla sunuluyordu.
Bu üç isimden Genelkurmay Baş-
kanı aslında ilk günden bu yana ABD
ile birlikte hareket etmenin gerekli ol-
duğunu söylüyordu. Tayyip Erdoğan
"Evet ama..." diyerek pazarlığı sür-
dürüyordu. Cumhurbaşkanı ise "BM
GüvenlikKonseyikaran olmadan, böy-
le bir karar uluslararası hukuka aykı-
ndır"diyordu. Herkes biliyordu ki, so-
nundaTürkiye'yi yönetenler "ABD'ye
evet demek" durumundalar.
Evet onlar, bu halkın büyük çoğun-
luğunun iradesine rağmen ABD'nin
isteklerini kabul etmek noktasında
birleştiler. Biz de biliyoruz ki, Türki-
ye'yi yönetenler, bu savaşta yer al-
Amerika'ya Neden Mecbur Kaldmız?
mak konusunda fazla istekli değil-
lerdi. AKP hükümetinin, aylardır
ABD'yi bıktırırcasına yürüttüğü oya-
lama taktiğı, bir isteksizliği dile geti-
riyordu. AKP hükümeti ABD'ye "ha-
yır" diyemeyeceğini bildiği için "Evet
ama..."y\ tercih ediyordu.
• • •
Türkiye'nin ABD'ye mecbur olma-
sı, bir kader miydi? Türkiye, ABD'ye
"Hayır" diyemez miydi? Diyebilirdi. an-
cak bunu yapabilmesi için kökten bir
siyaset ve strateji değişikliğine gerek
vardı. ABD ile Avrupa arasmda bü-
yüyen çatlak, bugün ortaya çıkma-
dı. Filistin konusunda Avrupa ülkele-
ri, Sharon'un saldırganlığını hiç des-
teklemediler. Yaser Arafat karargâ-
hına sıkıştınlıp ölümle yüz yüze bıra-
kıldığında, ona en büyük destek Av-
rupa'dan geldi. Avrupa'nın köklü bir
demokrasi geleneğine sahip oldu-
ğunu da biliyoruz. ABD'nin böyle bır
derdi hiç olmadı. Sosyal haklar ko-
nusunda da Avrupa'da emekçilerin
kazanımıyla ABD arasmda da dağ-
lar kadar farklar olduğunu biliyoruz.
Avrupa'da sosyal devlet anlayışı -
son ytllarda zedelense de- ABD ile kar-
şılaştınlmayacak kadar ileridir.
• • •
Bu farklılıklan, herkes gibi Türkiye'de-
ki Avrupa Biriiği karşıtları da biliyorlar.
Türkiye'yi yönetenler, insan hakları, de-
mokrasi, Kürtsorunu, Kıbnsgibi konu-
larda sıkışınca, "seçenekleri" olduğu-
nu söyleyip "ABD-lsrail üçgeni"ri\n bi-
ze yeterli olduğunu öne sürerler.
ABD ile Avrupa arasındaki en bü-
yük çatlak Irak'a müdahale sırasın-
da patlak verdi. Uzun yıllardan beri
biriken bir ayrılığın bir anlamda kritik
bir noktada ortaya çıkmasıydı. Bu
ayrılıkta ekonomik çıkarlar yok mu,
tabii ki var. Fakat sorun yalnızca eko-
nomik çıkarla izah edilemeyecek ka-
dar derindir.
Türkiye'yi yönetenler, ABD ile Av-
rupa arasındaki bu farkı hep dar gün-
delik politik hesaplar için kullandılar.
Bunun sonunda stratejik bir aynlığa
dönüşeceği gerçeğini hiç hesap et-
mediler. Türkiye'nin Avrupa Biriiği ile
birleşme süreci, bu nedenle hep gü-
dük kaldı. Çünkü bu ülkeye yön ve-
ren anlayış, hiçbir zaman Avrupa'da
oluşmaya başlayan demokratik de-
ğerieri içine sindiremedi. Avrupa, ba-
zıları için "Olsa da olur, olmasa da
olur" diye değerlendirildi. Bazıları
AB'yi düşman olarak gördü. Bazıla-
n da, "Onlar bize uysunlar", "Bize özel
statü versinler" diye yaklaştılar.
Bu yaklaşım, bir yönüyle Avrupa'da
Türkiye gibi sorunlu ve büyük bir ül-
keyi içlerine almak istemeyenlerin de
işine geldi. "Siz öyle yaparsanız biz
de böyle yaparız" diye Türkiye'nin
tutumuna karşılık verdiler.
Kıbns'ta çözümsüzlük, Türkiye'nin
Avrupa Birliği'ne girmesini isteme-
yenler için büyük bir olanaktı. Bunu
"iyi" kullandıklannı söyleyebiiiriz. "Kıb-
ns kilidi" Türkiye'nin önüne "haydi çık
bakalım işin içinden" diyerek atılı-
verdi. Bundan Türkiye'yi istemeyen
Avrupa ülkelerinin de memnun oldu-
ğunu düşünebılinz. Ardından HADEP
kararı geldi. Türkiye parti kapatma-
lar nedeniyle sürekli Avrupa İnsan
Haklan Mahkemesi'nde yargılanıyor
ve birçoğundan ceza alıyor. Tam "Kürt
sorunu"nun evrensel birtartışma or-
tamı içinde bulunduğu bir sırada HA-
DEP'İ kapatmak, Türkiye'nin Avru-
pa ile ilişkilerini zorlaştırmaktan baş-
ka bır işe yaramayacak.
Türkiye'yi yönetenlerin bu tercihle-
ri, ekonomik açıdan da bu ülkenin
önünü kapatıyor. IMF ve Dünya Ban-
kası'nın kapısında beklemekten baş-
ka bır seçenek kalmıyor.
Türkiye, Avrupa'dan uzaklaşıp
ABD'ye mecbur olan bir stratejik yol-
culuğun içine girdi. Irak'ta savaşa or-
tak olmak işte böyle bir yolculuğun
kaçınılmaz durağı. Bunun ağır bir be-
deli olacağını, önümüzdeki dönem-
de daha iyı göreceğiz.
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Çete
ABD, BM Güvenlik Konseyi'nde savaşı destek-
leyecek 9 ülke bulamadı. ABD medyası Fransa'yı
suçluyor. ABD'de "şahinlerin" akıl hocalanndan
Charfcs Krautfaammer'e göreyse Fransa'nın tutumu
Irak'la değil, "dünyayı kimin ve nasılyöneteceğiy-
le ilgili" (Time). Bugün yaşamakta olan binlerce
Iraklı işte bu yüzden, önümüzdeki günlerde, öldü-
rülmüş olacak. Bu noktaya nasıl geldiğimizi, dün-
yayı yönetmeye kimlerin aday olduğunu, bunlann
kimi özellikJerini bir kez daha anımsamakta yararvar.
Irak savaşının karan 11 Eylül'den yıllar önce, ara-
lannda bugünkü Başkan Yardımcısı Cheney, Sa-
vunma Bakanı Rumsfeld, Yardımcısı Wotfowitz, Sa-
vunma Politikası Paneli Başkanı Perie gibi askeri-
sınai kompleksin, petrol lobisinin parçası, daha dü-
ne kadar militarist Israil lobisi JlNSA'nın Yönetim Ku-
rulu'nda yer almış bir ekip tarafından "Project for
the New American Century" adlı kuruluşta alındı,
bir rapor olarak yayımlandı. Rapora göre, ABD'nin
küresel egemenliğini korumak, Ortadoğu'ya yer-
leşmek için büyük çaplı bir militarist seferbertik ge-
rekiyordu. Ama ABD halkı buna hazır değildi. Bel-
ki, Peari Harbour gibi büyük bir felaket katalizör
olabilir, havayı değiştirebilirdi. Tarih, seçimleri kazan-
madan iktidarı gasp eden bu ekibe bekledikleri fır-
satı 11 Eylül'de verdi... Şimdi dünyayı bunlar yönet-
meye hazırianıyoriar.
• • •
Rumsfeld, Bush yönetimine katılıp "şer ekseni-
ne" savaş açmadan önce, 1994'te Amerikan Kong-
resi'nde, Balistik Füzeler Tahlikesine Karşı Komis-
yon'un başkanıymış. Clinton'ın, Kuzey Kore'ye,
nükleer silah programını bırakmasına karşılık silah
yapımına uygun olmayan iki nükleer santral verme
önerisine, Rumsfeld, kirii bomba yapmaya uygun
atık maddeler üretilecek diye karşı çıkıyormuş; ama
aynı zamanda Kuzey Kore'ye, 200 milyon dolariık
nükleer teknoloji satmaya çalışan Isviçre şirketi
ABB'nin yönetim kurulu toplantılanna katılıyor, ma-
aşını da alıyormuş (Neue ZurcherZeitung, 17.02.03).
Rumsfeld bugünlerde ABD'nin Kimyasal Silahlar
Konvansiyonu'ndan çıkmasını da istiyor. Gazeteler
ABD'nin Irak savaşında "bastıncı-sakinleştiricigaz-
lar" kullanmaya hazıriandığını yazdılar. Uzmanlar,
Moskova'daki tiyatro işgali olayında çok sayıda tut-
sağın ölmesine yol açan bu tür gazlann, kimyasal
silahlara ilişkin uluslararası konvansiyonlara aykırı
olduğunu söylediler (The Independent, 9/03). Ge-
çenlerde, Irak'ın kimyasal silah programının en
önemli bileşenlerinden biri olarak saptanan Faluca-
2 kimya fabrikasının 1985 yılında, büyük bir gizlilik
altında bir Ingiliz şirketi tarafından kurulmuş oldu-
ğunu da öğrendik.
CNN'de Wolf Blitzer'ın programına konuk olan
Perie'nin ise eleştirilere hiç tahammülü yok! Perie,
ortağı olduğu Trireme Partners şirketinin Bush'un
savaş politikalanndan dolayı milyonlarca dolar ka-
zanmaya çalıştığına ilişkin birsoruyu yanrbarken, ulus-
lararası Suudi silah tüccan Adnan Kaşıkçı ve bir
Suudi işadamıyla yaptığı toplantıyı gündeme geti-
ren New Yorker dergisinin Pulitzer ödüllü yazan
Seymur Hersh için "terörist" sıfatını kullandı.
Hersh'le konuşan Suudi Arabistan'ın ABD Konso-
losu, toplantıyla ilgili olarak Perie'nin "hem yüz mil-
yon dolarkazanmaya çalıştığını, hem de bu anlaş-
ma olursa Suudi rejimine ilişkin eleştirilerini hafif-
leteceğini ima ettiğini" aktarmış.
Bush yönetimi tarafından, Irak'ta petrol kuyulan-
nı geliştirmeye yönelik 1.5 milyar dolariık proje için
teklif vermek üzere davet edilen üç ABD şirketin-
den, en güçlü aday Halliburton (Wall Street, Jour-
nal) yönetim kurulundan resmen istifa etmiş olma-
sına karşın, geçen yıl Chaney'e bir milyon dolar
ödemiş (The Guardian 13/03). Boşuna mı, Cheney
pazartesi günü CNN'de, artık daha fazla bekleme-
nin bir anlamı yok diyordu?
Dünyanın en büyük bono yatırım şirketi PIM-
CO'nin genel müdürü Paul McCulley'e göre "Ame-
rikan emperyalizmi, tarifi gereği, küreselkapitalzm-
den, piyasanın gizli elinden, hükümetlerin görünür
yumruğuna doğru bir yöneliştir" (The Nation). Bu
yumruğun şimdi bir talan ve yıkım aracı olması bir
yana, 20. yüzyılın başında da böyle olmadı mı? Kü-
resel serbest piyasa ütopyası, yol açtığı krizin ve sa-
vaşlann altında kalmadı mı?
2. Kayıp Trilyon davası
RP'nin karar
defteri kayıp
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Maliye
Bakanlığı'nın, 1997'de
kaybolan Hazine yardı-
mının tahsili istemiyle,
kapatılan RP'nin Genel
Başkanı Necmettin Er-
bakan ile 88 parti yöne-
ricisi hakkında açtığı da-
vada, RP'nın MKYK
kararlannı içeren defte-
rine ulaşılamıyor.
Ankara 6. Asliye Hu-
kuk Mahkemesi 'nde gö-
rülen davanın duruşma-
sına, davacı Maliye Ba-
kanlığı adına Hazine a\xı-
katlan ile bazı davalıla-
nn a\xıkatlan katddı. Yar-
gıç Hürriyet Yıldırım,
Erbakan'ın da aralannda
bulunduğu bazı davalı-
lann avukatları Yaşar
Gürkan ile Mehmet
Ener"in bilirkişi raporu-
na karşı beyanda bulun-
duklannı belirterek bu
dilekçenin bir örneğini
davacılaratebliğ etti. Yıl-
dırun, Hazine a\oıkatla-
nna, kapatılan RP'nin
MKYK kararlannı içeren
karar defterinin nerede
olduğıınu sordu. Hazine
a^katları, parti karar
defterinin demirbaş lis-
tesi tutanağında yer alma-
dığını belirttiler. Hazine
a\aıkatlan. defterin da-
\alılardanalınmasını is-
tediler. Bunun üzerine
söz alan avukat Gürkan
ve diğerdavalı aMikatla-
n, parti kapanldıktan son-
ra karar defterinin de ara-
lannda bulunduğu parti
demirbaşlannın teslim
edildiğini sa\ıındular.
Öncelikle da\acı Hazine
aMikatlanna parti karar
defterini sunmalan için
süre veren Yıldınm, eğer
karar defteri parti yöne-
ricileri tarafmdan teslim
edilmediyse, bu konuda
davalıların avnkatlanna
da yazılı beyanda bulun-
malan ve defteri temin
ederek dosyaya sunma-
lan için süre verilmesi-
ne karar verdi.
Kutan ifade verdi
SP Genel Başkanı Re-
cai Kutan dün akşam sa-
atlerinde Ankara Adli-
yesi'ne giderek "Kayıp
TYilyon" soruşturması
kapsamında Başsavcı
Vekili Hiknıet Önen'e
ıfade \erdi. Yaklaşık ya-
nm saat adliyede kalan
Kutan'a çıkışta Maliye
Bakanlığı'nın aynı ko-
nuda açtığı alacak da\a-
sında RP'nin karar def-
terinin buiunamadığının
anımsatılması üzerine,
bu konuda bilgisi olma-
dığını söyledi.