Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2003 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Modernizasyon
KAVRAM, hiç beklenmedik biçimde, Irak dola-
yısıyla yeniden ortaya çıktı: "Modernizasyon". U-
manlann modernizasyonuna gidilecekmiş.
Açmayı düşündükleri kuzey cephesi için Ameri-
kaJılar asker ve matzeme taşıyacak ve başta Mer-
sin olmak üzere limanlanmızı kullanacaklar ya; ge-
lip baktılar ve kararverdiler ki, modernizasyon ge-
rekiyor. Kim bilir, belki nhtımlan yeterii bulmamış-
lardır; tanklann, kamyonlann gemilerden çıkanl-
ması için kapak atma yerierini elverişli ve vinçleri
güçlü görmemişlerdir; "konteyner"\erir\, yani "ku-
tuyük"\erir\ boşaltılmasını ve istifini beğenmemiş-
lerdir, falan filan.
Kısacası, yıllardır Türkiye'deki denizcilik çevre-
lerinin çok iyi bildiğı, acentelerin, taşıyıcılann yakı-
nıp durduğu dertlerin hepsi. Demek ki birçok ko-
nu gibi bunda da başkalan görüp istemeliymiş.
Hatta, kimileri "Ne iyi, bızpara harcamadan on-
lar düzeltecek veya düzelttirecek; sonra biz de
kullanınz" diyerek için için seviniyordur da.
"Modernizasyon"un bizim dile "modernleşme"
ve "modernleştirme" diye iki türlü çevrilebileceği-
ni, biri olmadan öbürünün olamayacağını düşün-
meden.
Demirtaş Ceyhun'un geçen gün sorduğu gibi,
Osmanlının "as/7//fc"dediği modemlik, "modern
sinema, modern fınn, modem lokanta, modern
mezarlık" demek midir? Dolayısıyla, bir limana
modern nhtım, modern kapak atma yeri, modern
vinç koydunuz mu, hatta kutuyük istifini ileri bilgi-
sayar teknolojisine bağlayıp programladınız mı, li-
man "modernize" edilmiş mi olacak?
Ya arkası?
Liman "modem" biçimde işletilmiyorsa?
Gerisinde verimli demiryolu ağınız, hızlı bağlan-
tılannızyoksa? Onun da arkasına, iyi düşünülüp uy-
gulanmış bir ulusal ulaşım polttikası koymamışsa-
nız, taşımacılığınız en pahalı yoldan yapılmakta ve
yakıtınız, paranız, insan gücünüz aptalca harcan-
maktaysa? Yani işin içine akıl girmemişse?
Üstüne üstlük ülkeniz, hâlâ planlama düşünce-
sine umacı gibi bakan, arada bir "stratejikplanla-
ma" sözü etseler de her şeyi kör piyasa koşullan-
nın başıboşluğuna bırakan, ama giyim kuşamlan
ve yaşamatarzlan bakımından sözde "modem" gö-
rünüşlü "çağdaş magandalar"\a doluysa?
Bereket, bu kez ana liman Mersin olacağa ben-
zediği için, hiç olmazsa gerisinde, dolambaç-
lı da olsa, iyi kötü bir demiryolu bağlantısı var. Ya
Trabzon'u, Antalya'yı kullanmak gerekseydi? Dün-
yada böyle iki büyük limanına demiryolu götürme-
miş başka ülke var mı? Yahut, Karadeniz Ereğlisi
gibi en büyük demir-çelik fabrikasını demiryoluna
bağlamamış bir toplum? Trenlerin Samsun'dan
Ankara'ya gelmek için Kayseri'ye kadar inip çıktı-
ğı bir başka ülke?
"Modemizasyon"un ne olup ne olmadığını bir kez
daha düşünmemiz için, kendileri de hiç "modern"
olmayan pis bir petrol savaşına kalkışmış Bush'çu-
lann limanlanmızı modern bulmayışlannı mı bek-
lememiz gerekiyordu?
Cumhuriyet
i. ı t a p I a r ı |"1J
Erdoğan Aydın
NASIL MÜSLÜMAN OLDUK
16.BASKI
Bugünü anlamak ve demokratık b,. ı „-!.,_,£ yaratabılmek için
doğru bir tarih bilincine sahıp olmamız gerektığınden hareketle
Erdoğan Aydın, bu kitabında, Türklerın Müslümanlaştınlmasının
dramatık öyküsünü ve bunun toplumumuza etkılennı
gün ışığına çıkarıyor
r* CumhUriyef Çağ Pazarlama A Ş Türkocagı Cad. No.39 41
^ ^ kitap kulübü (34334) Cağaloğlu-lstanbul Te! (0212) 514 01 96
Siyasette Yetenek ve Birikim Boşluğu...
Haklannda davalar açılmış yandaşlannın milletvekili seçilmesine
olanak sağladılar. Yandaşlannı, kendi yakınlarmı üst düzey görevlere
atamaktan çekinmiyorlar.
Doç. Dr. Türkân ARIKAN / ı. Dömm Milletvekili
• nsanlann birbirinden farklı "yetenek
I
ve birildm düzeyleri" vardır kuşku-
suz. Bu düzey, kişinin genleri, aile
görgüsü, eğitimi, yaşam boyu süren öğ-
renimi, deneyimi, genel kültürü, ülke-
sinin tarihsel gelişimine duyduğu ilgi. etki-
lendiği ve benimsediği toplumsal değerler
ve davranış kalıplan, dünyadaki değişimle-
ri izlemesi, bilgi ve deneyim birikimini
özümsemesi ile yakından ilişkilidir.
Yönetim biliminde, her görevin özel ni-
telikler gerektirdiği ve görevlendirmede ki-
şinin ve işin gerektirdiği nitelik düzeyleri-
nin örtüşmesi, hiç değilse uyumhı olması ka-
bul edilir.
Eğer kişinin nitelik düzeyi işin gerektir-
diği düzeyin çok altında ise "yetenek ve bi-
rikim eksiköğiw
, buna karşın kişinin nitelik
düzeyi işin gerektirdiği düzeyin çok üstün-
de ise "yetenek ve birikim faztahğT ortaya
çıkar. Bunlara "yetenek ve birikim boşluk-
lan" denilir. "Yetenekve birikim eksikHği''
kışiye hak etmediği olanaklan sağlarken, top-
luma yönelik çok yönlü olumsuzluklara ne-
den olur; ülke sorunlarının çözümünü, fir-
sat eşitliğini ve demokratik gelişmeleri ön-
ler. "Yetenek ve birikim fadahğı'' ise kişi-
nin kendisine yönelik olumsuzluklar yara-
tır daha çok; ama, yetenek ve birikimlerin
atıl kalmasına da neden olur; bu da insan
kaynağının verimsiz kullanımı demektir...
Yoğunluklan farkh olsa da çeşhS kesim-
lerdeki "yetenek ve birikim boşluklan" a-
radan gözlemJerie büe idenebiKr ülkemizde.
Ne var kL bu oigunun giderek ya> gmlaşüğı
ve derin biçimde kök sakuğı kesim "sıyaset
arenası"dır kanımca. Ne yaak ki, 1950'den
sonra iktidan ekie eden tüm siyasal partiler
bu boşluklan biraz daha genişletmekten ve
pekiştirmekten kaçınmadüar. Milletvekili
adaylannın belirlenmesinde, bakan atama-
lannda, yerel yönetim adaylannın belirlen-
mesinde, her düzeyde ve her alanda kamu
görevlerine atamalarda bu süreç işletildi ve
işletiliyorsürekli...
Parti genel başkanına ve çevresine yakın
ohna, hiziplerin çabalan, partiye yapılan
büyük maddi ve manevi katkılar, kişisel
minnet borçlan ve en önemlisi siyasal kimi
amaçlar rol oynadı ve oynuyor kişilerin se-
çiminde...
Herhangi bir görevde başanlı olmuş ki-
mi kişiler, siyasete atılır atılmaz, yetenek ve
birikiminin yeterii olmadığı görevlere ge-
tirildi ve getiriliyor; ya da önceki görevle-
rindeki başanlan ve sonuçlan tartışılan ya
da dava konusu olmuş kimi kişilere ülke-
nin geleceğiyle ilgili çok önemli sorumlu-
luklar verildi ve veriliyor.
Buna karşın, geniş ufiıklu, daha bilgili, da-
ha deneyimli, ülkedeki ve dünyadaki geliş-
meleri sürekli izleyen ve özümseyen, bun-
lann ülkemiz üzerindeki kısa ve uzun dö-
nemli etkilerini ve ülkemiz açısından en uy-
gun çözüm yollanm bilen, uygulama ve uy-
gulatma yeteneğine sahip kimi kişiler dev-
re dışı bırakıldı ve bırakılıyor türlü siyasal
oyunlarla...
Az da olsa tam yerine oturtulanlann cid-
di çalışmalan ve başanlan hemen fark ya-
ratsa da yeterii olmuyor. Sonuçta çözüleme-
yen siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel den-
gesizlikler ortada... Çevrenize bakınız ko-
layca görürsünüz yukardaki örnekleri.
Peki AKP bunun dışmda mı? Ne gezer...
Son günlerdeki haberlere baktığımızda, bün-
yesinde eski Refah ve Fazilet Partisi'nden
milletvekillerinin de yer aldığı AKP de ay-
nı yolu izliyor, her iki yöndeki "boslukta-
n" arttıncı girişimleri yeğliyor, hem de top-
tancı bir anlayışla... Haklannda davalar açıl-
mış yandaşlannın milletvekili seçilmesine
olanak sağladılar.
Yandaşlannı, kendi yakınlarını üst düzey
görevlere atamaktan çekinmiyorlar. Dış po-
litika alanında benimsenmiş "devlet politi-
kalarmı" göz ardı eder biçimde her telden
çalıyorlar. Kimi sorumlulartoplumdageri-
limi arttıracak yaklaşımlan sergiliyor. Ka-
rarlarda, uygulamalarda, açıklamalarda çe-
lişkiler ve düzeltmeler sürüp gidiyor... Söz
verdikleri halde milletvekili dokunulmaz-
hğını sınırlandırmıyorlar. AKP milletvekil-
lerinin ise bu alanlarda sesi soluğu çıkmı-
yor, çıt yok...
Ya CHP ne yapıyor? CHP millervekille-
rinin de muhalefet göre\'lerini yeterince ye-
rine getirdikleri söylenebilir mi? Pek azı dı-
şında, üzerlerine sanki ölü toprağı serpilmiş;
suskunlar partisi gibi. Oysa, işi kavgaya
dökmeden 180 dolayında milletvekili ile
Anayasa çerçevesinde öylesine^ etkili bir
muhalefet yapılırki... Nitekim, Özal döne-
minde Halkçı Parti milletvekilleri son de-
rece düzeyli ve etkili bir muhalefet örneği
sergilemişlerdi.
Ornek kurum: Silahh Kuvvetler
Başka örnek yok mu? Elbette var. Ka-
nımca, ülkemizde bir kunımun başta siya-
setçilerimiz olmak üzere her kesime örnek
olabilecek yaklaşımlan ve uygulamalan be-
nimsediği görülüyor.
Silahlı Kuvvetlerimizin çağdaş bir anla-
yışla kendi içinde denge oluşturacak geliş-
meleri sağladığı, sorunlara geniş bir ufuk-
la yaklaştığı, gereken strateji ve senaryola-
n önceden hazırladığı, uluslararası geliş-
meleri dikkate alarak kendi bünyesınde tek-
nolojiye, çağdaş eğitime gereken önemi ver-
diği, görevlerini son derece ciddi ve saygın
bir şekilde yerine getirdiği, zamam gelince
de sorumlulann çok saygın ve çok kibar bir
biçimde görevi devrettiği açıkça gözlemle-
niyor.
Hfikümet, Atatürk'ün gösterdiği hedefle-
rin hiçbirini sapürmadan, herkesin siyaset-
te ve her düzeydeki kamu yönetiminde kişi-
sel "yetenek ve birikimi"ne uygun yerler-
degörevalabOmesine olanaksağlayacakva-
sal temeDeri oluştursa, CHPbu konuda hem
hûkümeti zoıiasa hem de olumhı çalışma-
lan desteklese ve ilk adım olarak da miDete
verdiklerisözfi yerine getirerek " milletvekil-
lerinin dokunulmazlıklan sınırlansa" güzel
ohnazmı?
Sizin Karneniz Nasıl?..
Iffet AKSOY Çanakkale 18
3
1 Ocak Cuma günü ilk ve
orta dereceli okullar
yanyıl tatilıne girdi...
Miryonlarca evde karne
heyecanı yaşandı... Bazı minik
eller, heyecanlı ve mutlu uzattı
karnelerini ailelerine, bazılan
ise heyecanlı, ama buruk...
Aileler, yine karnelerin önce
"derslerdeki başansı''
bölümünü dikkatlice
inceleyerek "davramş
geKşimi" bölümüne şöyle bir
göz attılar. Karne, eş dost
görsün diye ortalarda oldu,
belki de ortadan kayboldu...
Ilköğretim karnelerinde
"Davranış GeUşnni" adı
altında değerlendirilen bölüm:
Temizlik alışkanlığı, beslenme
alışkanlığı; arkadaşlanyla
geçimi, kurallara uyumu;
bağımsız olarak iş yapabilme
gücü; planlı çalışma
alışkanlığı; eşya, araç ve
gereçleri dikkatli koruma ve
kullanma alışkanlığı: başkalan
ile birlikte çalışma alışkanlığı;
grup içinde sorumluluk alma
isteği; aldığı görevi yerine
getirme alışkanlığı adı alnnda
on basamakta
Mart Üniv. Öğretim Görevlisi
değerlendirilmektedir.
Eğitim biliminde "Duyuşsal
alandaki davTamşlar" olarak
adlandırdığımız öğrenmelere
yönelik ölçme ve
değerlendirmenin olduğu
"Davnuuş GeBşimi" bölümü
bireyin kişilik yapısma
yönelik değerlendirmelerin;
geleceğe yönelik
yordamalann yapılabildiği
ve değerlendirmede özen
isteyen bir bölümdür.
Fakat ne yazık ki
öğretmenler bu bölümün
değerlendirmesinde
isteksiz görüldükleri gibi
ölçme ve değerlendirmenin de
sağlıklı bir dayanağı
yoktur.
Duyuşsal alan; ilgi. tutum,
güdülenmişlik, kaygı, benlik,
kişilik, değer yargılan gibi
boyutlardan oluşabilir( 1).
Kardıwohl'un; alma, tepkide
bulunma, değer verme,
örgütleme, bir değer ya da
değerler bütünüyle
nitelenmişlik adı alnnda beş
basamakta kodladığı duyuşsal
alan gelişimi sağlıklı birey ve
toplum için gereklidir.
"Davranış Getişimi"
bölümünde ölçülen
davranışlar, duyuşsal alanda
hedeflenen bir değer ve
değerler bütünüyle
nitelenmişlik olarak
adlandınlan son basamağa
yönelik değelendirmelerdir.
Nitelenmişlik basamağı ile
hedeflenen davTanışlara artık
alışkanlık getirilerek ya da
öngörülen kişiliğe sahip
olarak ulaşılmıştır. Örneğin;
öğrenci artık aldığı görevi
yerine getirmeyi alışkanlık
konumuna getirmiş ya da grup
içinde sorumluluk alma isteği
ve aldığı görevi yerine getirme
alışkanlığına sahip olmuş ya
da olamamıştır...
Duyuşsal alandaki
öğrenmeler, belli bir olayın
farkında olmadan kişinin
bütün hareketlerini etkileyen
bir dünya görüşü geliştirmeye
değin birçok davramş
değişıkliğini kapsar(2).
Duyuşsal alandaki
davranışlann gelişiminde
bireyin içsel yaşanhlan
dediğimiz yaşı, cinsiyeti,
eğitim durumu, geçmiş
yaşantılan ve yaşadığı çevre
etkılidır. Bu yüzden duyuşsal
alana yönelik olarak, yalnızca
okul bünyesınde değil, okul
dışındaki aile ve çevre ile
etkileşim sonucunda istendik
ya da istenmedik davranış
değişikliği görülebilir.
Sağlıklı toplum; birbirleriyle
sağlıklı iletişim kurmayı
başaran. sorumluluklannın
bilincinde, insan olmanın
değerlerini yitirmemiş, doğaya
ve dünyaya duyarlı, tutarlı
davranışlan olan nicelik
olarak değil, nitelik olarak
güçlü bir toplum değil midir?
31 Ocak'ta ben de oğlum
Akm Cem'in minik ellerinden
karnemi aldım. Bu kez, sizler
de "Davraıuş Geüşimi"
bölümüne şöyle bir göz
atmayın, hice incekyin;
çocuğunuzun, sizin çevrenizin
davranış notunu göreceksiniz.
Bakalım sizin karneniz
nasıl?..
(1) Veysel Sönmez. Program
Geliştirmede Öğretmen El
Kitabı.
Geliştirilmiş 9. Baskı, Anı
Yayıncılık, Ankara, 2001.
(2) Halil Tekin. Eğitimde
Ölçme ve Değerlendirme. 14.
Baskı, Yargı Yayınevi, Ankara.
28
Net
Basit
Net
Bileşik
01.2004 (357 gün)
o/o
o/o
58.
58.
.30
.62
16.07.2003 f 161 g
Net
Basit
Net
Bileşik
o/o
O/o
47
53
ün)
.05
.35
14.05.2003 (98 gün)
Net
Basit
Net
Bileşik
o/o
o/o
40.30
46.62
Talep edeceğiniz diğer vadelerdeki hazine bonoları için de
şubelerimiz hizmetinizde.
llan edilen oranlar stoklarımızla sınırlıdır.
+44 0 600
vww.oyakbank.com.tr
tazine Bonosu alım-satım işlemlerinizi
tYAK BANK Inttrnet Şubesi ve
Itûşteri İletişim Merkezı'nden de
sapabilirsımz.
OYAKİBANK
PENCERE
Sezap Değil,
Ama Sezer...
Kamuoyu yoklamalanna bakılırsa halkımızın en
çok güvendiği kişi ve kurum hangisi?..
Cumhurbaşkanı..
Ve asker..
•
Cumhurbaşkanı Sezer -hele AKP hükümet ol-
duktan sonra- deniz fenerine dönüştü.
Gözler Çankaya'da..
AKP, 3 Kasım seçimlerinde, kayıtlı seçmenin
dörtte birinin, sandığa gidenlerin üçte birinin oyla-
nnı alarak Meclis'in üçte iki çoğunluğunu ele ge-
çirdi; hükümetini kurup iktidar koltuğuna oturdu.
Ne var ki bu hükümete güven yok!..
AKP'nin başını çeken Gül ve Erdoğan'ın kısa bir
süre önce söyledikleri ve yaptıklan, kuşkulan kö-
rüklemek için yeterii!.. Erdoğan'ın daha Başbakan
olmadan Kıbns'ı satmak için Rauf Denktaş'la gir-
diği savaşım, bu kişinin kime ve neye hızmet et-
mek istediği konusunda soru işaretlerini besliyor.
AKP lideri dışardaki kimi çevrelere dayanıp içer-
de meşruiyet mi kazanmak istiyor?..
Yunan Dışişleri Bakanı'na soruyor
"- Sizde MGKvarmı?.."
Soracağı başka kişi mi yok?..
Atatürk'e karşı, askere karşı, Rauf Denktaş'a
karşı, üniversiteye karşı, laikliğe karşı, Türkiye Cum-
huriyeti tarihinin temel değerlerine karşı bir lider ki-
me neyazar...
Başbakan Gül'ün başında bulunduğu AKP Hü-
kümeti laik Cumhuriyet Devleti'ne mi karşı?..
Peki, bu devletin başında kim var?..
•
Sezer'in sorumluluğu bu durumdaayn birönem,
içerik ve özellik kazanıyor...
Anayasal düzende cumhurbaşkanının görev ve
yetkileri nelerdir?..
Kimi parlamenter rejimde cumhurbaşkanının
kimliği semboliktir; kimisinde ise -Fransa'da oldu-
ğu gibi- başkanhk sistemine yaklaşık yetkilerie do-
natılmıştır devletin başı...
Bizde durum ne?..
12 Eylül'edekTürkiye'de cumhurbaşkanının ko-
numu sembolik sayılabilirdi; ancak 1982 Anayasa-
sı'yla koşullardeğiştirildi; Çankaya'da oturan kişi-
nin görevleri ve yetkileri çoğaltıldı ve güçlendirildi;
104'üncü maddede tek tek sayıldı; bunlardan ki-
milerini anımsayalım:
• Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları ge-
rekli gördüğü takdirde halkoyuna sunmak..
• Kanunlann, kanun hükmündeki kararnamele-
rin (...) Anayasa'ya şekil ve esas bakımından ay-
kırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkeme-
si'nde iptal davası açmak..
• Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullanılmasına ka-
rar vermek..
• Genelkurmay Başkanı'nı atamak..
• MGK'yi toplantıya çağırmak..
• Devlet Denetleme Kurulu'na inceleme, araş-
tırma ve denetleme yaptırtmak..
• Üniversite rektöherini seçmek...
Ve bu köşeye sığmayacak ölçüde bir dizi görev
ve yetkiyle donatılmıştır cumhurbaşkanı.
•
Ülkenin bugünkü durumundaAhmet Necdet Se-
zer'in başta olması birgüvence...
Kime karşı?..
Hükümete karşı!..
Cumhuriyet tarihinde ilk kez böylesine çelişkili
bir konuşlanma yaşanıyor; laik Cumhuriyet devle-
ti dinci hükümete ters düşüyor.
Sezer elbette 'Sezar' değildir; yapabilecekleri
var, yapamayacaklan var...
Ama laik Cumhuriyetin şeriatçı eğilimlere karşı
savunulmasında ulusun inandığı aydınlık bir cum-
hurbaşkanı, Çankaya'da güvence demek...
Sevgililer Cünü'
(St. Valentine's Day)
UŞubaı
Sevp sâıcüklmu, sevp Mu bir fjmie
"setşhje
5OD0O-0O0 TL fKDV d*«)
1st(3icngX2icm.lıianlar 30JXO.OOOTL[KDVıM) Mtaı
f*s
KOOP-C'DEN DUYURU
HAFTA SONU TURLARI BAŞLIYOR
07-09 Mart 2003 tanhlennde
BARTIN-AMASRA-SAFRANBOLU turu
2 Gece 3 Gün Yanm Pansiyon
Kişi Başı 100.000.000.-TL
Daha geniş bılgi için lütfen aşağıdaki numaralan arayınız
Tel: (0212) 520 21 91-92 Faks: 520 50 23
E-mail: cumhuriyeı acumhurijetmahallesi.com.tr
Cumhuriyet
k ı t a p 1 a r ı
Bülent Tanör
KURTULUŞ KURULUŞ
Genisletîlmis
4. BASKI
tncelenen devnm olayının ıkı cephesi '.
r
ardır Kurtuluş vc Kuruluş
Bınncısı. bağımsızhk savaşına ve bunım anlamlı özellıklenne
ılışkın olup Mondros-Lozan arası dönemı kapsar (30 Ekım 1918-24
Temmuz 1923) tkıncı süreç olan Kuruluş, bınncısıyle ıç ıçe geçmişOr
TBMM'nın açüması (23 Nısan 1920). yenı sıyasal-anayasal
yapılanmanın da başiangıcıdır Kuruhı$"la ılgılı atılunlar 1940lara
kadar sürecektır
Bülent TANÖR
r CumhUriyeİ Çag Pazarlama A Ş TÜrkocagı Cad No 39^41
^ kitap kulûbû (34334) Cagaloelu-lstanbul Tcl.(02I2) 514 01 96