06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SJftYFA CUMHURfYET 8 ARALIK 2003 PAZARTESİ HABERLER Süleyman Çelebi yeniden başkan • İstanbul Haber Servisi - Tüıkiye Devrimci Işçi Sendikalan Komfederasyonu'na bağlı TeksriJ Işçiieri Sendikası Genel Başkanlığı'na yeımiden Süleyman Çelebi seçâkü. Tekstil Işçileri Seadikası 10. Olağan Genel Kurulu'nda toplam 329 delegenin oy kullandığı seçimlerde, oylann 298'inı alan DÎSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi seçimi kazandı. Yerü yönetim kurulu da, Muharrem Kılıç, Sebahattin Eruyanık, Ayhan Dolaşır ve Hasan Kozan'danoluştu. Arınj, Sezen'le görüşecek • AJVKARA (Ctunhuriyet) - TBMM Başkanı Bülent Annç, "Meclis'te AB reformu projesi" çerçevesinde başlattığı toplantılann üçüncüsünü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile yapacak. Annç, 11 Aralık'ta Çankaya Köşkü'ne çıkacak. Daha önce eski Meclis başkanlan, gazete, televizyon ve ajanslann Ankara temsilcileri ile bir araya gelen Annç'ın, "Meclis'te AB reformu projesi" kapsamında "Nasıl bir Meclis istiyoruz" sorusunu Curnhurbaşkanı Sezer'e yöneltecegi bildirildi. 'Yolsuzlukla Mücadele Günü' • ANKARA (ANKA) - TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komısyonu'nun CHP'li üyesi Ahmet Güryüz Ketenci ve arkadaşlan, 9 Aralık tarihinin her yıl "Yolsuzlukla Mücadele Günü" ohrak kabul edilmesi ve çeşitli etkinlikler düzenlenmesine ilişkin yasa teklifıni TBMM Başkanlığı'na sundu.. ABD He Uzaniar için işbirliği • ANKARA (ANKA)- Ankara'nın, ABD'de bulunduklan tespit edildiği öne sürülen Kemal ve Yavuz Uzan'ın iadelerini Dışişleri Bakanlığı'nın kanahyla resmen istediği şu ana kadar ABD tarafından doğrulanmadı. Diplomatik kaynaklar, Uzanlar konusunda Türkiye üe ABD yetkilileri arasında bir işbirliği yapıldığını, Uzanlar'ın ABD'de bulunması, bu ülkenin çeşitli bölgelerinde gayrimenkulleri olması olasıhğı üzerinde durulduğunu ifade ettiler. SHÇEK'in 'vekil Genel Müdürü'ne göre, iskân raporu dosyaya sonra da konulabilir Kaçakkreşe'vekil' onayıMUSTAFAÇAKIR ANKARA - Cumhurbaşka- nı Ahmet NecdetSezer tarafin- dan kararnamesi onaylanma- masına karşın AKP'nin vekâ- letle Sosyal Hizmetler ve Ço- cuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdüriüğü'ne getirdiği Cafer TatiıbaL istan- bul'da iskân raporu olmayan kreşe açıhş izni için onay ver- di. Tathbaİ, onay ile uygula- makla yükümlü olduğu Özel Kreş ve Gündüz Bakımevlen ile Özel Çocuk Kulüpleri Ku- ruluş ve Işleyiş Esasîan Hak- kındaki Yönetmeliği ihlaJ etmiş oldu. Raporşart Alınan bilgiye göre, Aydoğ- du Elektrik Elektronik Eğitim Hizmetleri TekstiJ Personel Ta- şımacılığı Sanayi ve Ticaret Li- mited Şirketı, 5 Eylül 2003 ta- • Çumhurbaşkanı Sezer tarafından kararnamesi onaylanmadığı için SHÇEK Genel Müdüriüğü'ne vekâleten getirilen Cafer Tatlıbal, iskân raporu olmamasına karşın KİPTAŞ A.Ş. tarafından Başakşehir içinde inşa edüen kreş ve gündüz bakrmevi ile çocuk kulübünün açılışına onay verdi. İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'nün izin vermemesine karşuı açüan kreş ve bakımevi'ndel5 Eylül'den beri hizmet veriliyor. rihinde istanbul Büyükşehir sonunda Belediye Imar Mü- reklievraklannşirketeverilme- Beledıyesi'ne aıt KİPTAŞ A. Ş. tarafından Dcitelli toplu konut alanında inşa edilen Başakşe- hir içerisinde kreş ve gündüz ba- kımevi ile çocuk kulübü açmak için istanbul tl Sosyal Hizmet- ler Müdürlüğü'ne başvurdu. Özel Kreş ve Gündüz Bakı- mevlen ile Özel Çocuk Kulüp- leri Kuruluş. ve Işleyiş Esasla- n Hakkındaki Yönetmelik'in 8. maddesinin b bendinin 1. fik- rasına göre, açıhş için binanın iskân durumu hakkmda Bele- diye tmar Müdürlüğü'nden is- kân raporu alınması gerekiyor. Ancak II Sosyal Hizmetler Müdürlüğü yaptığı inceleme dürlüğü tarafindan kreşe iskân raporu verilmediğini tespit et- ti. tl Sosyal Hizmetler Müdür- lüğü eksik evrak nedeniyle açı- lışaizhıvermedi. Şirketinkre- şi açmak için ısrarcı olması üzerine IstanbuJ II Sosyal Hiz- metler Müdürlüğü, SHÇEK Genel Müdüriüğü'ne bilgi ve- rerek iskân raporu olmayan ku- ruluşa açıhş ızni verihp verile- meyeceğıni sordu. SHÇEK Genel Müdürlüğü, İstanbul 11 Sosyal Hizmetler Müdürlüğü'ne gönderdiği 16 Eylül 2003 tarih, "B.02.1.SÇE.0. 10.00.02/03 2601" sayılı görüş yazısı ile kreşin açılışı için ge- sini istedi. Yönetmetik ihlal edüdi Altında SHÇEK Genel Mü- dür Vekili Cafer Tatlıbal'ın da imzasının bulunduğu yazı ile SHÇEK'in uygulamakla yü- kümlü olduğu Özel Kreş ve Gündüz Bakımevleri ile Özel Çocuk Kulüpleri Kuruluş ve Işleyiş Esaslan Hakkındaki YÖ- netmeük ihlal edilmiş oldu. Ya- zıda, iskân raporunun "daha sonra dosyaya konulması" şar- tıyla kuruluşa açıhş izni veril- di. istanbul İl Sosyal Hizmet- ler Müdürlüğü de genel mü- dürlüğün yazısı üzerine iskân raporu olmayan çocuk kulü- büne açıhş izni verdi. Belediye iskân raporu, "Ku- rtüuşun açılacağı binanın, ku- ruluşta balalacak olan çocuk- lann bakımının gerçekleştiri- lebimesi,temddeğer ve abşkan- hklann kazandınhnası, beden- selve ruhsal sağhklannın koru- nabflmeau'getiştirflmesineola- naksağiayacakbir bina ohıpol- madığınınajuaşıtabâmesr ama- cıyla açıhş ıçın gerekli belge- ler arasında isteniyor. Aydoğdu Çocuk Kulübü yet- kilileri ise Cumhuriyet'in soru- su üzerine, iskân raporu veril- memesinin "belediyenin okul- la ilgüi bir probiemi ohnadığı- niBaşakşehir'deyaşananbirso- run olduğunu" behrttiler. Kreş yetkilileri, kurumun 15 Ey- lül'den bu yana açık olduğunu ve çahşmalannı sürdürdüğu- nü söylediler. ÇYDD Cenel Başkanı Saylan: Kuran kursu yönei karşı çıkılmalı SAMSUN (Cumhuriyet) - Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Sayian, Kuran Kurslan Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle ilgili herkesin tepkisini ortaya koyması gerektiğini vurgulayarak, "Atatürk'ün ilketeri, devTİmkri akan bir ışık, bir seL. Buna seder yapabüirsiniz ama durduramazsınız" dedı. Prof. Dr. Saylan, ÇYDD Samsun Şubesi tarafından Kurumahmutoğlu Büyük Samsun Oteli'nde düzenlenen "Çağdaş İnsanm Hak ve GörevterP konferansmdaki konuşmasında, artık dünyada ülkelerin yahuzca seçilenler tarafından yönetilemeyeceğinin anlaşıldığını söyledi. Çağdaş toplumda örgütlü bireyin ön plana çıktığnıı anlatan Prof. Dr. Saylan, çağdaş insanm çevresindeki olaylara karşı duyarh ohnası ve kabul etmediğı noktalarda demokratik ölçülerde tepkisini ortaya koyabilmesi gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Saylan, Türkiye'de yurttaşlann "insan haklarT denildiği zaman akla gelen bireyselliklerini yaşayamadıklannı, kendilerine özgüvenlerinin yitirtildiğini belirtti. Prof. Dr. Saylan, "Dünyada uygarfak nehri akrvor. Türkiye'de Atatürk'ün flkeleri, devrimleri akan bir ışık, bir seL. Bunlara setier yapabilirsiniz, kunduzJann yapûğı setier gibL Bir süre engeflersiniz, uzun bir süre engeDerseniz ama bunu durduramazsımz. Onemli olan bizün insanlannuza doğra düşünmeyi, çağdaşlaşmayı asılamamız" dedi. Prof. Dr. Saylan, halen 5 bin kız öğrenciye burs verdiklerini, bu öğrencilerin 'çağdaş Türkiye'nin çağdaş kızlan olacaklannı' söyledi. Konferansın ardından Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nce düzenlenen yemeğe katılan Saylan, Türkiye'nin çağdaşlık için yüzünü Avrupa Birliği'ne döndüğünü belirterek şöyle konuştu: "Atatürk'ün bize belirttiği çağdaş muasır medeniyeder seviyesine ufaşmamı?; için çağdaslaşmahytz. Ama biz hedefî ayağmıtzın dibmde anyoruz. Ufkumnzn genişletemedik. Devletin 8 yıl okuttuğu çocuklar 8 yıldan sonra oereye gidryor? 14 yaşında okulu bitiren kız çocuklan gelin oluyor, erkeklerde çobannğa dönüyor. Çağdaş olmak istiyorsak önce Türkiye'nin hastahğı oUn burokrasiyi yenmelhiz." CUMOK'un 8. kuruluş yıldönümü coşku içinde kutlandı Cumhuriyetokurları buluştu Cumhurfyet gazetesi okurian tarafindan oluşturulan Cl MOK'un 8. kuruluş yıldönümii coşku içerisinde kutiandL Çab Restoran'da düzenlenen yemeğe gazetemiz imti\az sahibi ve yazan İlhan Selçuk, gazetemiz Yönetim Kurulu Başkanı Akv Coşkun, gazetemiz yazar ve çaoşanlaruun yanı sıra yurdun çeşhü iöerinden geien CUMOK'lular katildı. Yemekte bir konuşma yapan CTJMOK İstanbul Sözcüsü Türkan Erkin, düşünce biriiği içerisinde bulunan CUMOK'lulan bir arada görmekten duyduğu memnunKeti düe getirdi. Erkin, "Cumhuriyet okuru nlmanın ayncabğuu İvi kııllanamadtgımiTi, başladığunız güzei şe>1eri sonuçlandtramayışınıızın toplumsal saynhğunızdan ka> naklandığuıı uzülerek söylmonun. Bundan sonra daha sık bir araya geİmeliyiz" di>e konuştu. figen Krvılcımer adta Cumhuriyet okuru ise CTJIVIOK için yazdığı şnbrl CUMOK'lularla payiaşü. 3 Araük 1995 tarihinde arük hayarta ohnayan Erol Geyran tarafindan kurulan ve Türkiye'nin 81 fli ile yurtdışında 5 merkezde örgütlenmiş durumda olan CUMOK, Cumhuriyet gazetesi okuıian arasmdaki üetişünin güçlenmesine > önelik etkinlikler yürütüyor. (Fotoğraf: ERHAN KEMAL ÖZMEN) Dursun Atılgatı AKP23 şubat'a misilleme hareketi baslattı' İstanbul Haber Servisi- Avrupa Ata- türkçü Düşünce Dernekleri Federas- yonu (Avrupa-ADD) Genel Başkanı Dursun Aülgan AKP hükümerinin 28 Şubat kararlarma karşı bir misilleme hareketi başlattığını söyledi. Avrupa-ADD Genel Başkanı Dur- sun Atılgan yaptığı yazıh açıklamada, rüm Iaik ve demokratik sivil toplum kuruluşlannı, AKP hükümerinin dinci tavnna karşı tepki göstermeye çağırdı. Atılgan. AKP hükümetinın çıkardığı "Sürekü Kuran Kurslan Kararname- si'' ile 28 Şubat kararlanna karşı bir misilleme hareketi başlattığını belirte- rek bu şekilde dinci terör için de cesa- ret verici birzemin hazırlandığmı kay- detti. AKP'nin Islamı devletin temel- lerini atmaya çalıştığını anlatan Atılgan, şöyle devam etti: "Daha dün 'Biz iki Kemal'in cena- zesini kılmayız' gibi tehdhkâr açıkla- malarda bulunan Kuran kursu çıkışb imamlar göz önünegetirildiğinde, ülke- mizin hangi tehlikelere gebe bu-akabi- leceği daha rvi anlaşıur." IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Kıbns'taki durumu bu sözlerle açık- lamak mümkün. Türkiye'nin Avrupa Biıiiği'nden müzakere tarihi almasıyla ilgili günler yaklaştıkça, belli ki gerilim daha da artacak. Şimdi bu sürecin en önemli ayağı Kıbns. Kıbns sayesinde, AB hesaplaşmasını anavatanda değil, yavru vatanda yapıyoruz. Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin ara- cılığıyla bir grup gazeteci Kıbns'a git- tik. Bu ara hepimiz Kıbns'a gidiyoruz. 141 bin seçmenli Kıbns Türktarafında- ki seçim, yalnızca bizim iç gerilimimizi kışkırtmakla kalmıyor, Türkiye ile Batı arasmdaki gerilimi de zorluyor. Kıbns'taki Banş ve Demokrasi Hare- keti'nin lideri Mustafa Akıncı, Kıbns'ta muhalefetin tutumunu anlatırken şöy- le bir özetleme yaptı: "Kıbns Türkü ra- hat bırakılsa, hem kendisinin hem de Türkiye'nin önünüaçacak," Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbns ko- nusundaki istikrarsız tavn konusunda endişelerini dile getiren Akıncı, Türki- ye ile KKTC arasında imzalanması dü- şünülen gümrük biriiği anlaşmasının tam anlamıyla bir gereksizlik olduğu- 'Kıbrıs Bahane, Gerilim Şahane' na dikkat çekti. Curnhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Ge- nel Başkanı Mehmet Ali Talat, bu se- çimde birinci parti olacaklanndan emin. Yüzde 32 civannda bir oy bekledikle- rini, Başbakan Derviş Eroğlu'nun Ulu- sal Birtik Partisi'nin (UBP) ise yüzde 20'lerin az üzerinde olduğunu söyledi. Talat, Meclis'te muhalefetin kesin ço- ğunluğu eJde etmesinden sonra Denk- taş'ın göruşmeciliğine son verecekle- rini de net bir dille tekrarladı. Talat, ik- tidardaki UBP ile hiçbir şekilde koalis- yon kurmalannın mümkün olmadığını da üstüne basa basa vurguladı. Talat, Annan Planı'na bazı ftirazlan ol- masına rağmen, bu planın çözüm için kabul edilebilecek en uygun zemin ol- duğunu vurguladı. Iktidara geldiklerin- de, çözüm ve banş görüşmelerini Tür- kiye ile biriikte yürüteceklerini, zaten Türkiye'nin garantör bir devlet olarak altına imza atmadığı bir çözümün ge- çerli olmayacağını da tekrarladı. Diğer muhalefet partilen gibi Talat da AKP hü- kümetinin son günlerde tarafsız tutu- munu terk ediyor gibi bir izlenim ver- diğine dikkat çekti. Talat'a göre aslın- da ilk kez bir Türk hükümetinin geçmiş- ten farklı olarak taraflara eşit uzaklıkta durduğunu, son ana kadar da bu du- yariılığı koruduğunu vurguladı ve bu çizginin devamından yana olduklannı söyledi. Bu arada ilginç bir bilgi daha aldık. Kıbns'a, Denktaş'a destek vermek ama- cıyla 125 kişilik bir grupla çıkarma ya- pan Ankara Ticaret Odası Başkanı Si- nan Aygün, Eroğlu hükümeti tarafın- dan KKTC yurttaşı yapılmış ve seçmen kartı almıştı. Bu kartını TV ekranlann- dan sallayan Aygün, bir sürprizle kar- şılaştı. Muhalefet partilerinin itirazı üze- rine mahkeme Aygün'ün seçmenliğini iptal etmişti. UBP Başkanı ve Başbakan Eroğlu ise seçim tahminlerini şöyle özetledi: UBP yüzde 35, CTP ise yüzde 20'nin üze- rinde. Denktaş'ı çözüme engel olduğu için eleştiren Asil Nadir'i Eroğlu şöyle değerlendirdi: "Annan Planı ortaya çı- kana kadar Asil Nadir'le dosttuk. O benim çok eski dostum. Ama neden- se Annan Planı'nı savunuyor ve bizi eleştiriyor." Eroğlu, Annan Planı ile KKTC'nin yok olacağını, Türkiye'nin garantöriüğünün ortadan kalkacağını söyledi. Annan Planı'nı kesinlikle bir müzakere zemini olarak kabul etmediklerini de tekrarla- dı. "Çözüm nasıl olacak" sorumuza ise seçimlerden sonra yeni bir müzakere önerisi hazıriayacaklannı belirtti. Kıbns Türk Ticaret Odası Başkanı ve yeni kurulan Çözüm ve AB Partisi Ge- nel Başkanı Ali Erel ise hükümetin se- çim kazanmak amacıyla elindeki ikti- dar olanaklannı istismar ettiğine dikkat çekti. 15 Ekim 2003 günü devlet kad- rolarına bir günde 1503 geçici perso- nel ilave edildiğini söyledi. 1503 raka- mı Kıbns içjn önemliydi. 1503 kişi aile- leri ve yakınlanyla 5-6 bin kişi demek- ti. Bu ise Kıbns'ta seçimin kaderini et- kileyecek kadar önemli bir sayıydı. Erel, Türkiye'den gelen bütün para- lann devletin personel giderine yatırıl- dığını, emeklilerie biriikte 36 bin kişinin devletten maaş aldığını, özel sektör ya- tınmlannın ise artık yok olma düzeyine indiğini belirtti. "Bu yüzden işsizlik ar- tıyor. Rum tarafınagünübiriik çalışmak üzere hergün 7-8 bin kişi geçiyor. Eğer çözüme direnenler egemen olursa, Türkler Kıbns'ı daha hızlı terk ederier. Çünkü mayıstan sonra Kıbnslı Türkler, Kıbns Rum kesiminden aldıklan pa- saportlarla Avrupa'nin her ülkesinde oturma ve çalışma hakkına kavuşa- caklar. Şimdiden 60-70 bin Türk'ün Rum kesiminden pasaport aldığı söy- leniyor. Burayı Kıbnslı Türklerterkeder, belki ada boşalmaz, Türkiye'den ge- lenlerolur. Ancak Kıbns Türkünün ge- leceği tehlikeye düşer." Kıbns sorunu aslında hiç karmaşık de- ğil. Karmaşık olan biz Türklerin kafası. Ne yapacağımıza bir türlü ortaklaşa karar veremiyoruz. 2000'IJ YILLARDA ERDAL ATABEK Töre-Rizm... 'Töre', birtoplumun ortaklaşa kabul ettiği değer- lere dayalı tutum ve davranışların tümü. Gelenek, görenek gibi sözcüklerle de dile getiriliyor. Birtoplumun 'töreleri', otoplumu dışandan ge- lecek tehlikelere karşı korumak amacıyla oluşuyor. Ancak her 'koruma amaçlı tutum ve davranış' gi- bi, değişen koşullara uyum sağlayamadığı zaman ya da aşırı bir baskı niteliği kazandığı zaman ya- rarlı değil, zararlı oluyor. Amerika'nın orta bölgelerindeki tutucu kasaba- larında 'dışardan gelen amacı açık olmayan ya- bancı'\ara iyi gözle bakılmaz. Kasabanın şerifi, ara- basıyla gezerken böyle birini görünce 'neden gel- diğini, ne süre kalacağını, burada olduğu sürede neyapmayı düşündüğünü' sorar. Yabancıyı gözü tutmazsa da ona ertesi saban gitmesini 'istediği- ni' söyler. Şerifin yasal olarak böyle bir hakkı yok- turama, 'toplumun töreleri' ona böyle bir hak ver- miştir. Aslında töreler yasalardan daha güçlüdür. Çünkü, kimi yasalann ana mantığını toplum çok benimsememiş olabilir ama.. toplumun benimse- mediği hiçbir tutum töre olamaz. 'Silah atmak', bizim ülkemizde belli yöreler ve topluluklarda 'töre' niteliği kazanmıştır. Düğünler- de, bayramlarda, son yıllarda da kazanılan ulusaf maçlardan sonra kentlerde de silah atılması 'ola- ğanlaştı'. Silah atma, özünde bir korkutma aracı- dır. Burada bir 'meydanokuma', 'üstünlüğünüilan etme' amaçlarını açıklama aracı olarak 'silah at- ma' olgusu yaşanıyor. Bu 'töre'den kaynaklanan pek çok kaza yaşanmaktadır. Atılan silahlarla ya- ralanan, ölen pek çok kişi bu töreye kurban gitmek- tedir. Maçlardan sonra atılan silahlarla da pek çok kişi 'kaza ile' ölüp gitti. Günümüzde de büyük kentlerin pek çok alanında atılan bir golden son- ra silahlar patlamaktadır. Sonuç, 'artık alışılması, giderek beklenmesi ve doğal karşılanması'dır. Töresel tutum ve davranışlann ortak özellikleri de bunlardır: Alışılması, beklenmesi ve doğal kar- şılanması. Bu tutum ve davranışlann toplumsal onayla karşılanması, giderek bütün bunlann ya- pılmasının zorunlu olması' ile sonuçlanmaktadır. 'Töre cînayetleri' de budur. Bir genç kızın, aile- si tarafından evlendirilmek istendiği kişiyi 'isteme- mesi' yada 'birbaşkasını sevmesi'', bağışlanamaz bir suçtur. Bu 'töre suçu', gene törelere göre ce- zalandınlacaktır. Bir genç kızın çoğu kez aile için- den bir yakını tarafından cinsel ilişkiye zortanma- sı gene 'o kızın' cezalandınlması gereken bir suç- tur. 'Töre suçları' ağır cezalandınlan suçlardır ve ge- nellikle verilen ceza 'ölüm cezas/'dır, infaz da ge- ne ailenin ortak karanyla aileden birisi tarafından gerçekleştirilir. Bu olaylann niteliğinin hiç değişmeden sürüp gitmesi, aslında ülkemizde toplum yapısının -he- le de belirli bölgelerde- değişmediğini göstermek- tedir. Bu belirli bölgeler, açıktır ki ekonomik ve sos- yal bakımdan geri bıraktınlmış yörelerdir. Ekonomik açıdan eğitimsizlik, işsizlik, parasız- lık, güvensizlik, umutsuzlukla kuşatılmış yöreler ve bu yörelerin insanlan 'törelehnin güvenli koruyu- cu/ug"u'nasığınmışlardır. Bu insanlan 'ilkeldüzey- de kalmışlar' diye nitelemek ve dolaylı olarak suç- lamak elbette yanlıştır, hiçbir çözüm de getirmez. Bu insanlar geçmişin tanm kültürünü yaşamak- tadıriar. Çok çocuklu aileler, çok eşlilik, dinsel ve etnik kültüre sıkı sıkıya bağlılık, düşünmeden rta- at etmeyi kural bilmek, kapalı cemaat yaşamını sür- dürmek gibi özellikleri paylaşıriar. Tanm toplumu- nun kültürünü yaşatıriar ama topraklan da yoktur. Bu kültürün içinden her türlü bağnazlık çıkmakta- dır ve çıkacaktır da. Temel soaınumuz, ülkenin kalkınmasının eşitlik içinde gerçekleşmemiş olmasıdır. Işte, 'ulusal dev- let' de bunun için gereklidir, 'devlet eliyle kalkın- ma'öa bunun için gereklidir, 'planlı ekonomi, plan- lı eğitim'de bunun için gereklidir. Toplum yaşamı- nın Iaik düzenlemeyle sürdürülmesi de bunun için gereklidir. 'Töre cinayetleri'ne an vahların arkasını görerek bakmayı öğrenirsek, Hizbullah'ı da, domuz bağ- lannı da, kör terörü de daha iyi görebiliriz. Şimdi bütün bunlan görmezden gelerek özelleş- tirmeyi savunmak, çok kültürlülük adı altında bu uçurumları gözden kaçırmak, bizim gibi ülkelere çok pahalıya mal olacaktır. 23 yıllık Dev-Sol davası Dosyalar kayıp ama dava bitmedi tstanbul Haber Servi- si-HaUanHukukBüro- su avukatlan, Yargıtay 11. Ceza Dairesi tara- fından karan bozulan Devrimci Sol ana dava- sının 12 Eylül'ün ola- ğanüstü yargılama ko- şullannı bir kez daha gözler önüne serdiğini behrterek "Sıkrvönetim askeri mahkemelerinde 10 \T1 siiren yargdama- nın her aşaması dikkat- le anımsanmahdır'' de- diler.Hahan Hukuk Bü- rosu aMikatlan tarafin- dan dün yapılan basın toplantısında, 23 yıldır süren Devrimci Sol ana davası karannın Yargıtay 11. Ceza Dairesi tara- findan yaklaşık400 kla- sörden oluşan dava dos- yalanndan 100 klasörü- nün kayıp olduğu gerek- çesiyle bozulduğu anım- satıldı. Avukat Behiç Aşçı, Avukat CemalYüceJ,dâ- va sanıklan ve yakınla- nnın katıldığı toplantı- da okunan basın açıkla- masında, "Davanın 1243 sanığının 12 Eylül'ün olağanüstü koşullann- da 90gün gözaltmda tu- tulduktan sonra tutuk- lanarak 2 yılboyuncaai- leferi veavukatlanyb gö- rüştürülmedikleri'' be- ürrildi. Dava süresince, sanıklann defalarca du- ruşmalardan atıldığı, söz haklannın gasp edildiği, dilekçe haklannın elle- rinden alınmaya çahşıl- dığı, tek tip elbise giy- me zorunluluğunun bu dava süresince uygulan- maya çahşıldığına dik- kat çekilen açıklamada "Ontorca tutukiu buda- va sürerken gördükleri işkenceteryüzünden sa- kat kahnış, yüzlerce tu- tukhı keyfî olarak yıflar- ca tutuktu kahnıştır. Bu davanm tüm tutuklula- rma baskmuı her türiü- sü yapümışür" iddiala- nna yer verildi. Avukat Cemal Yücel, Avrupa Insan Hakları Mahkemesi kurallanna göre, 10 yıllık yargılama- nın bile uzun bir süre ol- duğuna ve Devrimci Sol ana da\asının ise 23 yıl uzadığına dikkat çeke- rek "AİHM'ye başvur- ma hakkımız var" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle