14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ARALIK 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J\_ \J J_j X U J \ kultur(« cumhuriyet.com.tr 15 MAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ 'Başka yeryoktu gidecek'Dönüp öyküyü o buruklukla okudum bir k « z daha. O an'a döndüm; yiten zamana, so- lıap giden günlere uzandım. Öykünün taşıyıcı bir bellek sunduğunu lcim yadsıyabilir! Böylesini bilerek, kavrayarak dönüp oku- nmazsınız bu metinleri... Zamana, yaşadığı- a ı z ân'a denk düşen bir adımla yola çıkmış, ulaştığınız kıtapçının rafından ele geçirdiği- niz birkaç kitabın arasından okuma önceli- ğini verdiğiniz Yolculuk'ta, yeni bir duyar- ızini yakalama sezgisine kapılarak o satırlarla yol almıştmız. Bıryerde duralayıp, şu satırlann altını çiz- diğinizi anımsatan bir bakışın tansığı elleri- niz: "Küçük at, istiridyeye benzeyen evler- den birinin önünde durdu. tndiler. Fenel- I», elini bahçe kapısına dayadı. büyük, tit- rek çiğ taneleri, eldiveninin uçlarından içcri süzüldü. Beyaz çakıl taşı döşeli, dar bir yoldan geçtiler; yolun iki yanında, ıs- Istk çiçekler uyumaktaydı..." Dokunduğu- n u z sayfalan bir bir çevirirken o okuma ân'lannın heyecanı çekip ahyordu sizi içine.. Edeblyatın tutkunu kesllmek... Hele yüzünüz varoluşun anlamına dönük- s e , ömrünüzün asi, atak demlerindeyseniz; dipten akan sulann sesini hissetmenin bilin- cini getirip sunan yazının edebiyatın tutku- n u kesilirsiniz... Işte bu süreçte, okunan her metia' kitap an- lattıklanyla vardır sizde.. Anlamakkavra- mak bılınci yorumsayıcı bakışın da kapısını aralayacaktır ergeç. Ama yanıbaşuıızda akıp duran öteki ırmaklann, çağlayanlann da far- kına vararak yaşabildiğiniz sürece bu tutku- nun yol arkadaşı olabilirsiniz ancak. Katherine Mansfield'ın yazdıklanyla yüzleşmem biraz öyle oldu. Yolculuk'taki öykülerine yüzümü dönme- mi ısrarla isteyen gönüldeşim, benim dün- yayı kurtarma düşierimin de yol arkadaşıy- dı. Albert Einstein m 'Dünyamıza Bakış' adı altında derlenen denemelerini döne dö- ne okuyarak apayn bir retorik geliştirdiğimi söylemeliyim. Einstein'ın bir lise öğrencisinin önüne ge- tirip koyduğu düşünme biçimi, evreni algı- lama yorumsama bilinci öylesine etkileyi- ciydi ki; onun aydınlığından kopamıyor, gi- dip vardığınız başka okumalarda ondan al- dığınız ışıkla daha da zenginleşiyordunuz. Tam o günlerdeydi, bir kompozisyon/ya- zılı anlatım dersinde, 'edebiyat neye ya- ehov, anmda sizi sarsalar. Katherine Mansfield ise önce anlattığı dünyaya adım adım yaklaştınr, baktınr; derine, daha içe döndürür bakışınızı... Ondaki yaralayıcı hüznü sonradan kavrarsınız. Ama bir yanı var kı; o, hemence çarpar sizi, tıpkı Çehov'un yaptığı gibi, ilk sozün sona ulaşabilecek anlamı... rar?' ekseninde bir konu üzerine metin ya- zarken; Einstein'ın şu sözlerinden yola çıka- rak, edebiyatın bireyin/insanın tinsel ve dü- şünsel gelişmesindeki etkisinden söz etmiş- tım: "tnsan, aynı zamanda hem tek başı- na, hem de toplumsal bir varlıktır. Tek başına bir varlık olarak. kendini ve ken- dine yakın olanların varlığını korumaya, onların isteklerine karşılık vermeye, do- ğuştan sahip olduğu yetilerini geliştirme- ye çalışır. Toplumsal bir varlık olarak da, benzerlerine kendini beğendirip sevdir- meye, onların beğenilerini paylaşmaya, uzüntülerini gidermeye ve yaşama koşul- lannı iyileştirmeye çabşır." Sonuçta da Çe- hov ile Mansfield'ın öykülerinde bize sun- Katbertnc \Iaiw BtRHCZt GCNCESI OKUMA ÖNERİLERI *Katherine Mansfield: Yolculuk, Çev.: MemetFuat, 1953 Varlık Yay., 121 s. (ölü Albaym Kızlan adıyla, 1983 Adam Yay.); SeçmeHikâyeler, Çev:Şadan Karadeniz -G. Kayaalp, 2001, MEBYay., 165 s.; ŞarkıSöylemeDersi, Çev.: Orhan Düz, 1998, Şûle Yay, 184 s.; BirHüznün Güncesi (1914-1922), Çev: Şadan Karadeniz, 1994, Can Yay., 348 s. BELLEK KUTUSU "Yaşamda, gerçekten kabul ettiğiniz her şey bir değişikliğe uğrar. Böylece acı da sevgiye dönüşmelL Gizem burada. Yapmam gereken şey bu. Boşa çtkan kişisel sevgiden daha büyük sevgiye geçmeliyim. Ona verdiğimi yaşamın bütününe vermeliyim. Şu andaki acı geçecek - öldürmezse eğer." Katherine Mansfield duklan dünyalann ne denli zenginleştirici boyutlan olduğunu dile getirmıştim... Ede- biyatın anlamı orada yazılan, dile getirilen- lerdeydi bir bakıma. Çehov, anmda sizi sarsalar. Mansfield ise önce anlattığı dünyaya adım adım yaklaştı- nr, baktınr; derine, daha içe döndürür bakı- şınızı... Ondaki yaralayıcı hüznü sonradan kavrarsınız. Ama bir yanı var ki; o, hemen- ce çarpar sizi, tıpkı Çehov'un yaptığı gibi, ilk sözün sona ulaşabilecek anlamı... Yaşama sözcüklerle bağlanmak 'Parker Ana'nın HayatT öyküsünü bel- kı de bu yüzden hiç unutamıyorum. O gün- lerdeydi.. Yaşlı bir kadmın hayatına eşlik et- tim bir süre.. '12 Mart'ta tutuklanarak ce- zaevine giren öğretmenimin annesinin gözü kulağı kesilmiştim... Her öğlen onun evine adımtmı attığımda, bir konuğunu karşılarcasına açardı kollan- nı. Masada yemek hazır olur, ocakta da çay demalırdı.. Çehov'u, Mansfield'i, Gogol'ü, Istrati'yi okurdum sıklıkla. O da, oğlunu anımsattığı ıçin Mozart'ın '40. Senfoni'si- ni dinlerdi sürekli. Bazen yağmur, bazen de kar yağardı yal- nızlığunıza. Susardık çoğunlukla. Ben söz- cüklerle, o da ezgilerle bağlanırdı hayata. Çünkü ikimizin de taşrada gidecek başka bir yeri yoktu bunlardan gayn... Uzakdoğu y danşiirsel-egzotikanlatım Puccini 'nin ünlü 'Madam Butterfly' operası bu akşam AtatürkKültür Merkezi 'nde HAYATt ASILYAZICI Pierre Loti'den Lafcadio Hearn'e, Messa- ger'den John Luthere, David Belasco "ya gelinceye dek, Uzakdoğu'nun gizemlı gelene- ğini ve yaşamını Batı nerden biliyordu? Ad- lannı saydıklanmın, daha nicelerinin Do- ğu'nun çekici, şiirsel-egzotik havasını solu- madan bilmelerine olanak var mıydı? Bu gör- sel dekoru, bu simgesel dekoru çizmek ola- nağını bulabilirler miydi? Duyusal temele da- yalı gözlemler; konulann, olaylann, sevilerin özgünlüğünü oluşturan en belirgin etken ol- du. Görsel, işitsel. coşumcu, içsel gözlemle- rin öne çıkması "Madam Butterfly"da bü- tünleşti. Giacomo Puccini'den önce sahneye taşınan doğalcıhk 19. yüzyıl sonlannda Ame- rikan tıyatrosunun özelliğiydi. Bu akımın .\BD'deki temsılcisi de oyun yazan, yönet- men David Belasco'ydu (1853-1931). Porte- kizli Yahudi bir ailenin Amerika'ya göçmüş çocuğuydu Belasco. Tiyatroya düzeni geti- ren, ticari tiyatronun da temelini atan yönet- mendi. Lucca doğumlu Italyan Puccini, aslında ço- cukluğunda müzikten uzak duruyordu; ama, aile geleneğinı sürdürmek isteyen annesi, onu doğduğu kentin bestecilik okuluna verdi. Ön- ce dinsel şarkılar ve 'motet'lerle adım duyur- du Puccini. Sonra, "Aida" operasını tanıdı ve opera besteciliğine gönül koydu. Milano IConservatuvan'nda bestecilik yaşamı boyut- landı. Antonio Bazini ve Amikare Ponchi- elli gibi ustalann yanında yetişti. "Villiler" adlı tek perdelik operası, Milano'da Teatro del Vermesi'de 1884"te oynandı. Librettosunu ün- lü bir hak söylencesinden esinlenerek Ferdi- nando Fontana yazmış, Puccini de müziğin- de A. Adam'ın "Giselle" balesinden esin- lenmişti. Puccini'nin on iki operasından "Manon Lescaut", "La Boheme", "Tos- ca", "Madam Butterfly", "Turandot" dün- ya opera edebiyatının başyapıtlan arasındadır. "Altın Batının Kızı", "Edgar", "Kırlan- gıç" ve "II Tabarro", "Suor Angelica", "Gianni Schicchi"den oluşan üçlüsü de önemli operalardvr. Puccini ve Verlsmo okulu Italyan modern operasının kuruculan tara- fından oluşturulan 'Verismo (Gerçekçilik) okulunda', Leoncavallo'nun "Palyaço"su, Mascagni nın "Cavalleria Rusticana \M \e Puccini'nin "Madam Butterfly'ı örnek gös- terilir. Belasco nun aslında tiyatro ıçin yazdı- ğı yapıtı beğenen Puccini'nin, Luigi Illica ve Giuseppe Giacosa'nın librettosu üzerine bes- telediği bu görkemli opera, bir tragedyadır. "Madam Butterfly", Japon geleneği ve mü- ziğiyle tamamlanan ezgi esintilerini duyum- satır. Kimonolu Japon geyşası, Uzakdoğu eg- zotizminı betımler. 1900'de "Tosca" Ro- ma'nın Costanzi Tiyatrosu'nda büyük başa- nya ulaşır. Öncesinde "Manon Lescaut" ve "La Boheme"in başanlan da vardır. Ne ki, "Tosca" operasının ardından, 19O4'te Mila- no'nun Scala'sında "Madam Butterfly" ıs- lıklanır. Puccini, operayı hemen geri alır; iki perdelik yapıtı üç perdeye taşır, birkaç deği- şiklik daha yapar ve son perdeye bir tenor ar- \ası ekler. "Madam Butterfly"' üç ay sonra, 28 Mayıs 1904'te Brescia'da büyük başan kaza- nır. Bu başarıdan sonra da Italya operalarının baştacı olur... Bütünüyle profesyonelce oynanıyor "Butterfly", Türkıye'de tam olarak ilk kez 1941 'de Devlet Operasfnda oynandı. IDOB da 1960 ve 1985'te oynadı. Ancak, ılki Şehir Operası'ndaydı. "Madam Butterfly'" budöne- min açılış operası olmuştu. tstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin. bugüne dek ülkemizde yapılan gösterimlerin en başanlısını sundu- ğunu söyleyebilirim. Carl Ebert'in yorumu- nu görmedığim ıçin, tstanbul'dakilenn dışın- da tutuyorum. Altan Günbay'ın sahneye koy- duğu biçimiyle başannın yorumla örtüştüğü- 1VÂ adam Butterfly', Japon geleneği ve müziğiyle tamamlanan ezgi esintilerini duyumsatır. Kimonolu Japon geyşası, Uzakdoğu egzotizmini betimler. Istanbul Devlet Opera ve Balesi'nin, bugüne dek ülkemizde oynanan en başanlı 'Madam Butterfly'ı sunduğunu söyleyebilirim. nü; orkestrayı yöneten Antonio Pirolli'nin Puccini müziğindeki pentaton dizgesine (beş- ton) özen gösterdiğini, sololarda sanatçüann da aynı kaygıyla özenli davrandıklannı gör- dük. Koroyu da bu yorumun içinde tutuyo- rum. Yıldız Künutku'nun koro çalışması bu anlayışı çerçeveliyor. Erkut UzelU'nin çevre düzeni Japon geleneklerini yansıtıyor. Özel- likle Şanda Zıpçı'nın giysi tasanmı; usun, deneyimin başan ızlerini taşıyor. tDOB yöne- timi, ilginç ve güzel bir rol dağılımı yöntemi uyguluyor. Sözgelimi, Butterfly rolünde iki değil, dört soliste görev veriliyor. Evren Ekşi, Payam Koryak, Efsun Öztop- rak, Ayşe Tek dönüşümlü olarak oynuyorlar. "Pinkerton"daysa beş tenor görevli. Diğerle- ri de üçlü ya da ikili. "Madam Butterfly", bü- tünüyle profesyonelce oynanıyor. Peradaki müzayade yarın Osmanlı 'nın görkemli dünyası Kültür Servisi-Pe- ra Müzayede Evi'nin yann saat 20.00'de ts- tanbul Pera Palas Ote- li'nde gerçekleştirece- ği 'Osmanlı Dünyası' başlıklı 60. açık artır- masmd hatlar, yazma- lar, resimler, tuğralı gümüşler, porselen ve cam objeler, ciltler, seramikler, mücev- her ve dokumalar koleksiyonerle- rin beğenisine sunulacak. Beykoz cam işçi- liğinin en nadide örnekle- nnden billur bir leğen ve ib- nk, son Os- manlı prenses- lerinden Sabi- ha Sultan'ın terekesinden seçkin mücevherler, Meissen çini soba, 17. yy. sonu Iznik sürahi, Kütahya leğen ibrik ve çorbalık, tuğralı gü- müş sigara tabakalan, fincan ve bardak zarf- lan, kahvedan ve gü- labdanlar, A\Tupalı sa- Beykoz billur leğen veibrik- 18mifyarTL natçüardan Osmanlı împaratorluğu döne- minde yapümış yağlı- boya tablolar, Şeyh Hamdullah'ın sülüs nesih levhası, Kazas- ker Mustafa tzzet ve diğer ünlü hattatlardan levhalar, Osmanlı sa- vaş sanatımn örnekle- rinden zırh, miğfer, kalkan, kılıç ve ya- tağanlar, son ha- life Abdülme- cit'inbazıyazış- malan, Memlûk tarzı mar- küterili mermer bir ha- \r uz, Istan- bul işi mobil- yalarvesandık- lar, fermanlar, hattat takımlan ve rahlelerin yanı sıra, Os- manlı pazan için ya da Osmanh'yı dünyaya anlatmak için üretilmiş, Avrupa işi yapıtlar da sergi ve açık artırma yer ala- cak. Yapıtlar Pera Palas Oteü'nde sergileniyor. (0 212 253 80 80) Richards'tan Jagger'a tepki • LONDRA (BBC) - Rolhng Stonesun gitarcısı Keith Richards, Mick Jagger'ın kendisine Ingiltere Kraliçesi tarafından verilecek olan 'Şövalye' unvanını kabul etmesinden rahatsız olduğunu açıkladı. Jagger'ın unvanı kabul etmesini 'gülünç' bulan Richards, taç taşıyan biriyle aynı sahnede olmaktan hoşnut olmayacağını da söyledi. Hasan Satok'a Prince Claus' ödüü • Kültür Servisi - Kalan Müzik'in sahibi Hasan Saltık 10 Arahk günü Istanbul Hollanda Başkonsolosluğu'nda '2003 Prince Claus" ödülünü Hollanda Büyükelçisi Sjoerd I. H. Gosses'dan alacak. Türk müziğindeki kültürel çeşitliliğin keşfi ve yaşatılmasmdaki çahşmalanndan dolayı ödüle değer görülen Saltık, bu ödülü alan ilk Türk olma özelliğini taşıyor. Prince Claus Vakfı, 1997'den beri her yıl, dünyanın dört bir yanındaki sanatçı ve fikir adamlanmn kültür ve kalkınmaya yaptıklan katkılanndan dolayı ödüllendiriyor. TYD'de yeni yönetim belli oldu • Kültür Servisi - Tiyatro Yazarlan Denıeği (TYD) geçtiğimiz günlerde yaptığı olağan genel kurul sonucunda, Dinçer Şümer, Doç. Dr. Hasan Erkek, Ahmet Önel, Kerem Kurdoğlu, Savaş Aykılıç, Ferdi Merter ve Recep Bilgin'i yönetim kurulu üyeliğine seçti. Yeni yönetim kurulu üyelennin aralannda yaptığı görev dağıhmına göre başkanlığa Recep Bilginer, 2. başkanhğa Dinçer Sümer, genel sekreterliğe Savaş . Aykılıç, denetim kurulu üyeliklerine de Can Kapyalı, Muharrem Buhara ve Tuncer Cücenoğlu getirildi. Iraklı müzisyenlep VVashington'da • VVASHINGTON (AFP) - Irak Ulusal Senfoni Orkestrası, yann ABD'nin başkenti Washington'da bir konser verecek. ABD'li yetkililer, konserin 'kültür alışverişi programf çerçevesinde düzenlendiğini açıkladılar. John F. Kennedy Merkezi'ndeki konsere Colin Povvell da katılacak. Irak Ulusal Senfoni Orkestrası ile Amerikan Ulusal Senfoni Orkestrası'nın şef Leonard Slatkin'in yönetiminde vereceği konserin solisti ise çello sanatçısı Yo-Yo-Ma. Kültür alışverişi programı çerçevesinde konserin yanı sıra orkestra çalışmalan konusunda da atöîye çahşmalan düzenlenecek. PTT'den özel gün zarlı • ANKARA (AA) - PTT Genel Müdürlüğü, 20. Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yanşması nedeniyle özel gün zarfı hazu-ladı. PTT Genel Müdürlüğü'nden verilen bilgiye göre, özel tarih damgah zarflar satışa sunuldu. Konuyla ilgili olarak hazırlanan özel gün zarfı 650 bin liradan 3 ay süreyle satışta kalacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle