06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 2003 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUSLER AÇI MUMTAZ SOYSAL ÜretimdenGehieyenGüç İŞÇİ toplantılarının, mitinglerin, sendika kararta- nnın en sık duyulan sözü, "üretimden gelen güç" sözüdür. Sırası gelince onun kullanılacağı, o kulla- nılarak bazı şeylere engel olunacağı söylenir. Tam olarak ne anlama geldiği belli değildir. Iş ya- vaşlatma mı, grev mi, işyerini bırakmayış mı? Zarnan zaman bunlara benzer davranışlar olur; ancak ne kadaretkili olduklan, neleri ne ölçüde en- gelledikleri pek bilinmez. Dana doğrusu, özelleştirmeler alanındaki tablo- ya bakıldığında, "üretimden gelen güç"vn ne ölçüde akıllıca kullanıldığı, ne kadar etkili ve sonuç verici olabildiği bellidir: Üretim alanında Kemalist cumhuriyetin yarattığı üretim yerlerinin büyük bö- lümü talan edilmiş, baştaet ve süt olmak üzere hay- van ürünlerini değerlendiren kamu kuaımlan yok pahasına satılmış, fabrikalarve kombinalar kapan- mış, Doğu Anadolu meralan ıssızlaşıp kasabalar, kentler boşalmış, Sümerbank ve Etibank gibi dev kuruluşlar darmadağın edilmiştir. Daha da kötüsü, "üretimden {felen güç" işsizli- ğe ve sendikasızlaştırmayaengel olamamıştır. Ka- mu kesiminde bir zamanlar bir buçuk milyonu aşıp iki milyona yaklaşan sendikalı işçi sayısı artık ya- nm milyonu ancak geçiyor. Petrol Ofisi'nden sonra sıra Petkim, Tekel, Türk Hava Yollan gibi büyük ve kârlı kamu kuruluş- lanndadır. Buralardaki sendikalar da büyük ve güç- lü olduğuna göre, üretimden gelen gücün etkinli- ği asıl şimdi belli olacak demektir. Geçenlerde Petkim tesislerini alıcı gözüyle gör- mek için gelen Iranlılara karşı oradaki işçilerince ya- pılan protestonun anlamı büyüktü. Çünkü, geri- sinde, kamu variığını sahiplenişten öteye, ulusal onu- run şahlanışı yatıyordu: Petrol sanayiialanında Tür- kiye o kadar donanımsız, beceriksiz miydi ve ye- tenekli mühendislerfe usta işçilerden o kadar yok- sun muydu ki, elindekileri işletemeyip Iran'a sat- ma noktasına kadar düşmüş olsun? Üretimden gelen gücün bunca küçülüşe de seyirci kalmaa ken- di güçsüzlüğünü itiraftan başka anlam taşımazdı. Bir de bu sahip çıkışın tek sendikaca değil, peş- keş çekilecek kurumlardaki tüm sendikalarca eş- güdümlü biçimde yapıldığını, Petrol-lş, Tek Gıda- Iş, Hava-lş gibi büyük sendikalann Petkim'e, Te- kel'e, THY'ye birlikte sahip çıktıklannı, birlikte dav- randıklarını düşünün; böyle bir ortak güç neler ya- pamaz? Ohalde, ilk yapılacak iş, talan tehdidi altındaki sendikalann bir araya gelip bir ortak karar al- ma ve birlikte hareket etme mekanizması kurma- lan, konfederasyon içinde ağırlıklı bir blok oluştur- malan ve böylece başka sendikaları da aynı mü- cadeleye çekmeleri değil midir? Bu yapılmazsa kurbanlar, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da sırayla birbirinin boğazlanı- şını seyreder ve "üretimden gelen güç" güzel, ama boş bir laftan ibaret kalır. îdeoloji Kavramı Üzerine... Atatürkçülük (Kemalizm), toplumsal başansı kanıtlanmış tutariı ve örnekseme yoluyla çeşitli uluslara rehberlik etmeye aday, derin etkili bir çığırdır. Asya-Afrika halklanndan tutunuz da emperyalist ereklerden kendilerini kurtarabilmiş Batılı çevrelere değin ışık veren bir meşalenin de adıdır. Ertuğrul KAZANCI ı • deoloji sözcüğü, genel bir I tanımla: "Siyasal, sosyo- ekonomik ve kültürel ni- teKktî tüm kurumlarhak- londaki çoğu somut top- lumsal kuramlan, uygulamalı biçime getiren öğretidir." Bir başka deyişle ideoloji kavramı " Yaşamlan ortamdan doğan so- run ve koşullara çareler bul- mak için geliştirilen: kendi iç örgüsünde tutariı, düzenli ve sistemli düşüncelerin evrensel etkileri olan bir toplamıdır." tdeolojiler, geçmışten esin- lenerek çağcıl biçimsel yorum kazanabilirler. Tarihsel saptama, bakış ve uygulamalann sonuç- lan incelenerek, irdelenir. Ör- neğin Adam Smith, bireysel kaygı ve çıkarlar errafındaki li- beralizmin, eskilerde yer almış evrensel örnek ve tutumlann- dan yola çıkarak bir "ekoJ" oluş- turmuştur. Karl Marx ise ilkel komün yaşamından başlayıp tarihsel maddecilikten hareket- le vardığı kolektif olgulu de- rinliğe, ideolojik kişilik vermiş değil midir? Fransız Jakobe- nistler; özgürlük, eşitlik ve ada- let üçgeni errafındaki ilkeleri- ni, sınanmış toplumsal evreler- den çıkaran devrimciler değil- ler midir? Işte Atatürkçülük (Kemalizm) de nesnel ve ger- çekçi yaklaşımla kendi doğu- şundan önceki her j)aşamsal olay ve her gelişmiş öğretinin irdelenmesinden sonuçlara eri- şerek yepyeni bir kompozisyo- na özgün bir kimlikle ulaşabil- miştir. Işin önem ve anlamı da esasında budur. Ölçtitler... CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ ARALIK AYI ETKİNLİKLERİ (2) Ay/n Kitap Eleştirisi "Sen Vatan Haini misin Baba?" üzerine söyleşi ve kitap imzası Deniz KAVUKÇUOĞLU (9 Arahk 2003 Salı Saat 18.00) Yer: Cumhuriyet Kitap Kulübü Istiklal Cad. Zambak Sok. No: 4 D: 1-2 Beyoğlu/İSTANBUL Bu bir Koop-C ortaklarla Uişkiler kolu etkinliğidir. Dcretsiz ve herkese açıktır. Kafeteryamız Pazar dahıl her gun saat: 10.00 Akşam 21 00 arası açıktır. Atatürkçülük ya da Kema- lizm, özdeş kavramdır. 1919 yılında başlayan Anadolu thti- lâli'nin ülkeyi bağımsızlığa ulaştıran başansı "Mudanya Mütarekesi" ve "Lozan Ant- laşması'Vla perçinlenmiştir. Bundan sonraki aşama olarak da topluma yön veren bir düşün- ce ve eylem sistemi ufukta be- lirmiştir. Saptanmış toplumsal gerçeklerin, önceden geliştiri- lerekplanlanmış bir öğreti kap- samında ele alınmasına sıra gel- miştir. Atatürkçülük (Kemalizm), ideolojik tanım düzeyine uy- gun öğelerle bezelidir. Çünkü böylesi birtanıma özgü siyasal, sosyoekonomik ve kültürel öl- çütler (kıstaslar) yapısında yer almaktadır. Bu konuda ilkin, "Atatürkçülük" ile "Kema- lizm" sözcüklerini farklı an- lamsal konumlarla ayırmaya çalışanlara seslenmek, sonra da özgün ölçütlere geçmek gere- kir. Görünümodurki. 1919 yı- lında başlayan şanlı direniş, em- peryalızme karşıt durumuyla "mazlum uluslara" bilinç ve onur coşkusunu Anadolu'dan aşılamıştır. "Emperyatizmin bi- •n mahvetmek ve kapitalizmin bizi yutmak isteyen" uğraşısı, Mustafa Kemal'in bilinir du- ruşu karşısında Anadolu'da ön- lenmiştir. Bozkınn bağnndan dünyaya yansıyan ve yayılan direniş ve onu izleyen devrim, ayncalıklı bir kimliktedir. Is- metPaşa'mn Lozan'da attığı o çok görkemli imzadan sonra varlığı hukuken onanmış Tür- kiye, ani bir toplumsal çekim merkezi olmuştur. 29 Ekim 1923 günü ilan edilen Cumhu- riyet'le birlikte, kesintisiz dev- rim süreci bir ideoloji (Türkçe karşılığı düşüngü)etrafında so- mutlaşmıştır. 5 Şubat 1937 tarihinde Tür- kiye Cumhuriyeti, TBMM ka- rarıyla; Cumhuriyetçi, Ulusal- cı, Halkçı-Devletçi, Devrimci ve Laik özelliklerini sağlam il- ke (esas) olarak kabul eder. 1934 yılında yürürlüğe giren Soyadı Yasası'na bağlı olarak "Gazi Mustafa Kemal Paşa" artık, Kemal Atatürk'tür. Büyük devrimcinin; kimliği, kişiliği, görüşleri ve nihayet ideolojisi "Atatürk" soyadıyla birlikte başkalaşarak, değişmiş midir? 1919'lardan gelen belirgin ni- telikler 1934'lerden sonra ayn bir yola mı girmiştir? ''Kema- lizm'' ka\Tamı ters yapıya dö- nüşerek "Atatürkçülük" diye biryeni zıtlık mı doğmuştur? Iş- te kimilerinin yaklaşım ya da savlan bu tür geçersiz baİcışla- ra dayahdır. "Atatürkçülüğü, Kema- lizmden kurtarmak gerekir" diyen kavram kargaşacılanrun son keşifleri budur. Apaçık söy- lenmesi gerekirse böyle çevre- lerin tamamı Kemalist Aydın- lanma Devrimi ve Atatürkçü Düşünce Sistemi'ne karşıt gö- rüşün üyeleridir. Özgünlük açısmdan bakıldı- ğında görünen şudur ki, Ata- türkçülük (Kemalizm), yanm Neden baf? Neden Balparmak? Izleyin... bafpapmak,Sağlıklı beslenmentz için yüzyıkür bunca çetin baltala- maya. yok etme çabasuıa kar- şın a>aktadır.Bazı ideolojilerin (düşüngülerin) altüst olduğu çağımızda, bir büviik güç ça- pında varhğını duyııran tek öğ- reti, hâlâ Türkiye topraklann- dayaşamaktadır. Cumhuriyet- çıliğin; saltanath yıllara uza- nan özlemlerle örselenmeye ça- lışıldığı, ulusalcılığın; ümmet- çi ve liberal emperyalist bağda- şıklık için feda edildiği, halk- çı-devletçi karakterli sosyal ve ekonomik modelin zedelene- rek "küreselleşmenin" vahşe- tine terk edildiği ortamda laik- lik de anlamca saptınlıp yıkıl- maya çahşılmaktadır. "AlalvebOün" rehberliği üze- rindeki oturmuşluğa dayalı Ata- türkçülük (Kemalizm), uygar- laşma ideolojisi olmanın temel öğelerine gerçekten sahiptir. Öncelikle antiemperyalisttir. Ulus-devlet çerçevesi etrafında "tam bağımsızlık" ve uluslara- rası ilişkilerde "eşitlik" ilkesi- ne dayalı yapılanma, devrimin ve düşünce sisteminin özünde- ki cevherdir. tlerici, toplumcu, değişimci ve sürekli devrimci bir yapı, amaçlanmış uygar dü- zeye ulaşmanın dinamizmini içerir. Kamusal yararcıhk esas- tır. Geniş halk kitlelerinin tasa ve kıvançlanna bilimsel ve in- sancıl ölçütlerle (kıstaslarla) devletin katılımı söz konusu- dur. Türkiye sınırları içinde ömür sürecek bir ideoloji kı- vamını aşan evrensel bir ülkü niteligindeki varhğını koru- maktadır. Bireysel çıkarlan bı- çakla kesip atarcasına sınırla- yıp genel dırlik ve esenlik kav- ramını uluslararası boyutlara taşıyan bir öğreti çapında değer kazanmıştır. Sadece deneyler- den çıkan sonuçlann önlemle- ri değil, geleceği gözeten kav- rayış da vazgeçilmez bir amaç sayılır. Sonuç Iç ve dış karşıtlannın rüm ça- balan Atatürkçülüğü ya da Ke- malizmi; etkisiz bırakıp ortadan kaldırmaktır. Temel esaslany- la başlı başına özün bir ideolo- ji ise karşılanndaki engeldir. Çünkü bir çağcıllaşma, bir ke- sintisiz devrim, bir toplumcu ve değişimci öğreti olan Ata- türkçülük (Kemalizm), insan- cıİ ağırhğı çok geliştirilmiş bu- lunan bir hak ve hukuk tablo- sudur. Atatürk'ü bir kişisel varlık biçimiyle ayınp öğretisine ters duruş almak, siyasal ve top- lumbilimsel (sosyolojik) man- tıkla bağdaşmaz. Atatürkçülük (Kemalizm), toplumsal başansı kanıtlanmış tutariı ve örnekseme yoluyla çeşitli uluslara reh- berlik etmeye aday derin etkili bir çığır- dır. Asya-Afrika halklanndan tutunuz da emperyalist erek- lerden kendilerini kurtarabilmiş Batı- lı çevrelere değin ışık veren bir meşa- lenin de adıdır. CIMHURİYETTEN OKURLARA İBRAHİM YILDIZ Cumhupiyetin Manşetleri Gündem Yaratıyor AKP hükümetinin terör karşı- sında takındığı tavır tartışılıyor. Islami terör konusunda net açıklamaların yapılmaması, ola- yın en azyapılış biçimi kadar va- him. El Kaide bağlantısı, emniyetin vejandarmanın yaptığı çalışma- larla kesinlik kazandı. Gözaltın- daki sanıklar da bu bağlantılan itiraf ediyorlar. Buna karşın AKP hükümetin- den terörün üzerine daha somut ve gerçekçi adımlarla gidildiği iz- lenimi verilmeyişini iktidarın de- ğerlendirmesi gerekir. Siyasilerin ve bilim adamlannın tartışmalarına yön veren bir baş- ka açıklama, Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral Hilmi Özkök ta- rafından yapıldı. özkök, Istanbul'daki saldırıla- n Müslüman terör örgütlerinin yaptığını söyledi. özkök'ün açıklamasının can alıcı cümlesi ise şöyleydi: "Din ve siyasetiki kimyevimad- degibidir. Bunlarbuluşunca, bir arayagelince, siyasihedefleredin üzerinden ulaşılmaya çalışılınca dinin tüm güzelliklerinin gidip yerine vahşetin geldiğini görü- yoruz. Bu olaylarbize laik siste- min değerini bir kez daha gös- teriyor." AKP durmuyor Kadrolaşma uygulamasında geçmiş hükümetleri aratacak bir performans gösteren AKP iktida- rı, Kuran kurslarını teşvik etmek- le de eleştiri oklarının hedefi ol- du. AKP'nin hazırladığı yönetme- liğe göre Kuran kurslarının şeri- atçı örgutlerce istismar edilme- sineolanaktanınıyor. Uygulama- nın yaz aylarıyla sınırlı kalmama- sı, çaltşan çocuklan da kapsama- ^ Cumhuriye! Din siyasete bulaşnıanıalı 2 Arahk 2003 ^ B S Ş k l İ K Sahadan salona. dağlardân pıste InıiKerNeıiffiuacn K.bns UrJrUn bask^nlkrdc Deni.U5 ın KJrli itiraflar r-i.~. Ini 3 Arahk 2003 Cumhuriyet Tartışıııalı ilişkiler 4 Arahk 2003 .umhurıyeı> A5 a AKP ıkodannın lernr karsjsmdaia unmu ve A.sker'don sert Kııı»qn sı başta eğitimcilerin tepkisini çekti. . önümüzdeki günlerde bu tartışma- t a z m ı n a ™ - nın yargıya taşınacağı, uygulamanın anayasaya aykırılığı öne çıkacak. 5 Arahk 2003 du'yaödediği 1 milyon 120 bın Euro'luk Kıbrıs seçlmlerl Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin es- ki lideri Glafkos Klerides'in, "Hiçbir şeyi kabuletmeyerek hiçbirödün ver- meden ve başarısız/ığı Türk tarafına ait gösterme taktiği uyguladıklannı" açıklaması KKTC seçimlerine az bir sü- re kala oynanan oyunun ıtirah olarak kamuoyuna yansıdı. Ardından, AB Komisyonu'nun Ge- nişlemeden Sorumlu Uyesi Günter Verheugen'in sözleri yalnızca Cum- huriyet'in manşetinde yer aldı. Verheugen, Kıbrıs kararlarının baş- kentlerde Denktaş'tan habersiz alın- dığını, KKTC seçimlerini muhalefetin kazanması halindeAB'nin sonuçlan ka- bul edeceğini söylüyordu. Kıbrıs ile ilgili olarak tartışılan bir başka konu da Türkiye'nin Loizi- Hukukçular, Loizidu davasının ömek oluşturacağını veTürkiye'nin ışgalci ko- numu kabul ettiğini savunarak AKP'yi bu açıdan sorumlu tuttular. Başbakan'ı kızdıran manyet Yüksek Askeri Şûra toplantısında askerler, iktidarın terör konusunda ta- kındığı tavır ve uygulamalan eleştirmiş, kadrolaşmadan irticai faaliyetlere ka- dar birçok konuda 'uyanlar' yapmış- lardı. Bir tek Cumhuriyet gazetesinin man- şetinde yer alan bu ayrıntılı haberi, Milliyet gazetesi daha sonra bir adım îleriye götürerek '28 Şubat ötesinde uygulamalar var' başlığıyla kullandı. Görüldüğü gibi, Kıbrıs, Kuran kurs- ları, YAŞ kararlan, Islami terör ile ilgi- li manşetlerimiz tartışma yarattığı gi- bi öteki gazetelerin yazamadığı haber- ler olarak da kamuoyuna ışık tutuyor. lyi haftalar. BÜYÜKÇEKMECE ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN Esas No: 2002 3007 Davacı Filız Güne- ren tarafından davalı Muzaffer Güneren aleyhıne açılan bo- şanma davasının ya- pılan duruştnasında venlen ara karanna göre, yapılan zabıta tahkıkatına göre dava- lının açık adresinın tesbit edılemedıgı ve çıkartılan tebligariann da da\alıya tebliğ edi- lemediğinden davalı- ya duruşma gününün ve dava dilekçesının ilanen teblığme karar venlmıştir. Davacının davalı aleyhine açtığı şiddet- li geçimsizlik nede- niyle boşanma dava- sının mahkememız duruşma salonunda yapılacak olan 10.02.2004 tarihinde saat 11.25'deki duruş- masına davalının gel- mesi veya varsa bel- gelerinı dosyaya ıbraz etmesi gerektıği du- ruşmaya gelmedığı takdirde kendisını bir vekille temsıl ettınne- si gerektiği, aksi tak- dirde yolduğunda du- ruşmaya devam edile- ceğı ve yokluğunda karar verilecegi husu- su ılanen teblig oJu- nur. 24.10.2003 Basm: 60687 ÖNCE ÇÎZGI VAEDI Cumhuriyet K1TAPLARI TURHAN SELÇUK'UN 60. YILIKUTLAMASIANISINA ÇIKARILAN RETROSPEKTÎF KİTAP. • TÜRKİYE'NİN VE DÜNYANIN EN SEÇKİN YAZARLARININ, ' ELEŞTİRMENLERİNÎN DEĞERLENDİRMELERİ. • SELÇUK'UN 60 YIL ÎÇİNDE ÇİZDİKLERİ ARASINDAN SEÇTİĞİ SÎYAH-BE\'AZ VE RENKLİ YÜZLERCE KARÎKATÜR. • KARİKATLTR SANATI ÜZERİNE GÖRÜŞ VE AÇIKLAMALARI. • ANNESİ HİKMET SELÇUK'UN ANILARI. • 60. YIL KUTLAMASINDAKİ SÖYLEŞİLERDEN ALINTILAR. • ABDÜLCANBAZ'DAN RENKLl, RENKSÎZ ÇÎZGİLER. • BAŞLANGIÇTAN BUGÜNE DEK TÜRK VE DÜNYA BASININDA ÇIKAN YAZILAR. • AİLE FOTOĞRAFLARINDAN SEÇMELER. • KAPSAMLI BİR KRONOLOJİ. • 27x29 EBADINDA, 300 SAYFA. • ÇOK AZ SAYIDA BASILAN BU LÜKS KİTABIN 400 ADEDI -CUMHURİYET KlTAP" TARAFINDAN PÎYASAYA SUNULMAKTADIR. Isteme Adresi: Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad. No: 39/41 (34334) Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212) 514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle