27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 ARALIK 2003 PAZAR SAGLIK Büyüklerin çıkardığı savaşlarda çocuklann yüzde 5'i çatışmada, yüzde 95'i hastalıktan ölüyor 10 yılda2milyonölümDevlet duyarsız Amcayla oynanan telılikeli oyıın Marmara Adli Tıp Kurumu Öğretim Uyesi Oğuz Polat, çocuklara yapılan cinsel istismara çarpıcı bir ömek veriyor: "Burada hematolojide yatan bir çocuk bir gün TV seyrederken öpüşme sahnesinde 'amcamlabiz bunu oynuyorduk' dedi. Gözetime aldık ve .< amcanın cinsel istismannı öğrendik." HİLALKÖSE Marmara Adli Tıp Kurumu Öğretim Üyesi Oğuz Polat, çocuklara yönelik cinsel şiddetin giderek arttığını belirterek hazırlanmakta olan yeni Ceza Yasa Tasansı'mn da çocuklan korumaktan uzak olduğunu vurguladı. Devletin çocuk sorunlanna öncelik vermediğini kaydeden Polat, "Çocuk büyüyor, bir şey yapdacaksa bunu hemen yapmak gerek" dedi. Yasa çocufiu görmüyor "Çocuk baJaşTnın hazırlanmakta olan yeni Türk Ceza Yasa Tasansı'na bir an önce dahil edilmesi gerektiğini vurgulayan Polat, çocuğun birey olarak kabul edilmesi dunımunda tasandaki birçok maddenin zorunlu olarak değiştirileceğini ifade etti. Tasanda "ensesfin tek başına suç olarak kabul edilmediğini kaydeden Polat, "Ensest aile içinde fena muamek olarak geçiyor. Tamamen kişiye yönelik bir suçtur. Küçük yaşta kız çocuğunu kaçıran bir Idşî, evlenerek ceza almaktan kurtuluyor. Bu maddeler suçun özendiribnesini sağlayacak durumda" diye konuştu. Türkiye'de sadece 4 ilde çocuk mahkemesi ile 3 tane de ıslah evinin bulunduğunu belirten Polat, şunlan söyledi: "Çocukfar yetişkinlerin kakhğı cezae\1erinde kah\t»r. Sokak çocuklanıu 'benim çocuklanm değil' diye gözardı ediyorsunuz, ondan sonra çete ohıyoriar, suça itilhorlar. 'Ses etmeyın' dhen bir kadını öMürebiliyorlar. Şimdi bu sonın tophunun sorunu değil mi? n Ekip çalı$ması gerek Marmara Adli Tıp Kurumu başkanlığı yaptığı dönemde, Istanbul, Ankara, Samsun, Diyarbakır, Elazığ, Adana, Bursa ve Izmir'de cinsel istismara uğramış çocuklann tanı ve tedavisinin nasıl yapılması gerektiğine yönelik eğitim çalışmalan yaptıklannı anlatan Polat şu değerlendirmeyi yaptı: "Psikoioglar, pedagoglar, hukukçular, doktorlar ve adb' apcılaria biıükte çocuğun istismardan en az travmayla tedavi edilmesi için yapdması gerekenteri ortaya koydnk. Şu anda proje durdu. Projenin devam ettirilmesine cabşıyoruz." Türk Tabipleri Birliği'nin yayımladığı 'Savaş ve Çocuklar' kitabında insanlan ürküten rakamlar yer alıyor. 2 milyona yakın çocuğun öldüğü son 10 yıldaki savaşlarda 4 milyondan fazlası sakat kaldı. 12 milyon çocuk da evlerinin koruyuculuğundan uzakta yaşamak zorunda bıralaldı. SAADET USLU ÎZMİR - Büyüklerin çıkardığı savaşlarda en çok zarar gören ço- cuklar oluyor. Son 10 yıldaki sa- vaşlarda 2 milyona yakın çocuğun öldüğü, 4 milyonunun da sakat kal- dığı belirtildi. Savaş nedeniyle ye- tersiz sağlık hizmeti ve beslenme sorunlanyla boğuşan çocuklardan 250 bini "asker" olarak savaşın içinde yer alıyor. Dr. Çiğdem Çağlayan ve Dr. Er- demGönüllü'nün katkılanyla Ko- caelı Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Şükrü Hatun'un hazırladığı 'Savaş ve Çocuklar' kitabı Türk Tabiple- ri Birliği'nce yayımlandı. Kitapta savaşın çocuklar üzerindeki olum- suz etkileri aynntılanyla sergileni- yor. Kitapta, savaşlar nedeniyle 1 milyon çocuğun öksüz kaldığı, 12 milyon çocuğun da evlerindeki ko- rumadan uzak kaldığı anlatılıyor. Işkence yapılıyor Bunların çoğunun toplama kamplannda yaşayanlar olduğu- nu belirten Hatun, savaşlarda ço- cuklann silah altına alınmasının kanıksandığını voırguluyor. Hatun, ~Savaşlarda çocuklara işkence uy- gulanryor. Hücre hapsi, çıplak bı- rakıinıak, etektrik şoklarma maruz kahnak, soğuk suyla ıslanlmak gi- bL." diyor. "Savaş ve Çocuklar" kitabında, günümüzdeki savaşlann özellik- lerine yer veriliyor. 1945'ten 1992 'ye kadar savaşan devletlerin sayısının yaygın olarak arttığına dikkat çekilen kitapta, 1990-92 arasında 49 savaş olduğu belirtili- yor. Yüzde 90'ı üçüncü dünya ülke- lerinde meydana gelen savaşlarda ölenler de genelde siviller oluyor. Gelişenteknolojiylebirlikte 1980 sonrasındaki savaşlarda ölenlerin yüzde 90'ını siviller oluşturuyor. 1995 verilerine göre dünyada her 200 kişiden biri politik baskı veya savaş sonucu yer değiştirdi. 1996 yılında çatışma yaşayan 31 ülkenin 24'ünde 5 yaş altı ölüm hı- zı yüzde 5'in üzerinde. Savaşlardan en çok etkilenen kesim çocuklar. 1 milyona yakın çocuk savaş nedeniyle öksüz kalırken yetersiz sağlık hizmeti ve beslenme sorunuyla boğuşan çocuklardan 250 bini ise 'asker' olarak savaşın içinde yer alıyor... AKAT BIRAKAN MAYINLAR Savaşlarda ölümlerin yüzde 5'inin doğrudan çatışma, yüzde 95'ininse açlık ve hastalıklardan kaynaklandığı belirtilen kitapta, sakatlanmaların en önemli nedeninin mayınlar olduğu kaydediliyor. Halen 70'ten fazla ülkede 60 milyondan fazla mayın olduğu düşünülüyor. Afganistan'da her 2 saatte bir kişi mayın nedeniyle yaralanıyor ya da ölüyor. Çatışan ülkelerdeki önemli bir savaş suçu da tecavüz. Özellikle etnik kökenli çatışmalarda tecavüz ve işkence sıklıkla yaşanıyor. Ruanda'daki soykınmda 8 yaşından büyük her kız çocuğuna tecavüz edildiği belirtiliyor. Kuzey Uganda'da silahlı birliklerin köylere düzenlediği her baskında 50-100 arasında çocuğun kaçınldığı, Çatışmalann gerek ölümler, gerek hastalıklarla derinden etkilediği çocuklar, bir de savaşmak zorunda kalıyorlar. Kitaba göre dünyada en az 250 bin çocuk asker bulunuyor. Bunlann büyük çoğunluğunun 15 yaşın altında olduğu belirtiliyor. Çocuklann savaştınlma nedenleri; küçük olmalan, göze çarpmamalan, "fedaedilebilir". kolaylıkla telkin edilebilir, aşın terorize eylemlerde kullarulabilir olmalan gösteriliyor. 'Büyük Altı 1 Asker çocuklar arasında ilaç ve alkol bağımlılığı, fiziksel ve psikolojik şiddet yaygın olarak görülüyor. Artık teknolojinin başrol oynadığı savaşlardan sanayileşmiş ülkeler büyük paylar kazanıyor. 'Büyük AJü' olarak adlandınlan Çin, Fransa, Rusya, Ingiltere, ABD ve Almanya. dünya silah tıcaretinin yüzde 90'dan fazlasını gerçekleştıriyor. Silah satışında artış BM tahminlerine göre 1960'larda 14milyar dolar olan yıllık silah ticareti, 1994'te 35 milyar dolara çıktı. Cçüncü Dünya ülkelerine olan silah satışının yaklaşık yüzde 73"ünü ise ABD kontrol ediyor. Kitapta dikkat çekilen bir başka nokta da yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin silahlanmaya verdikleri önem. Gelişmekte olan ülkelerin toplam askeri harcamalan 1960'ta 27 milyar dolarken 1991de 121 milyar dolara çıkmış durumda. kızlara tecavüz edildiği, erkeklere de işkence yapıldığı kaydediliyor. Savaş dönemlerinde ana hedeflerden birinin sağlık örgütleri ve gıda destekleri olduğu da vurgulanan kitapta, ishalli hastalıklar, kızamık gibi hastalıklann arttığı belirtiliyor. 29Eylül2000den buyana Filistin'de öldürülenlerin yüzde 45'ini yine çocuklar oluşturuyor. Tümörlü hücreler yakılıp yok ediliyor Vücuttaki savaş Tümörün yeri manyetik rezonans fîlmleri ile belirleniyor, hastalıklı dokunun içine nanoshell'ler (çok ufak bilye) enjekte ediliyor. Sonrası tümör için kötü. Nanoshell'ler titreşmeye başlıyorlar, ısınıyorlar ve tümörlü hücrenin sonu. Dr. MEHMET ERTÜRK Bu sefer gerçekten heyecanlandım. Ho- uston'daki Rice Üniversitesi'nden Dr. Jennifer VVest'in nanoshell'lerinden da- ha önce bahsetmiştim. Dr. West kanser te- davisinde bir çığır açmak üzere, ama şüp- hesiz biraz daha zamana ihtiyacı var. Nanoshell birilaç ya da cihaz değil. Ça- pı sadece birkaç nanometre olan, altınla kaplı çok ufak bir bilye. Bir nanometrenin, metrenin milyarda biri olduğunu düşünürseniz, nanoshell'le- rin ne kadar küçük olduklannı rahatlık- la anlarsınız. Dr. West'in minik bilyele- rini altın ile kaplamasının nedeni mücev- herat merakı değil şüphesiz. Altın çok iyi bir iletken ve bu örnekte bir plazmon rezonatörügörevi üstleniyor. Yani nanos- hell'in belü bir dalga boyundaki ışığın ener- jisini emerek titreşmeye başlamasını ve sonuçta da ısınmasını sağlıyor. Pekiyi bütün bunlar ne işe yarayacak? Dr. West küçük bilyelerinin, dalga boyu sayesinde insan dokulannı geçebilen bir infrared (lazılötesi) ışık ile titreşmesini sağ- lamış durumda. Düşüncesi de çok basit. Tümörün ye- ri MR (manyetikrezonans) fîlmleri ile be- lirleniyor, hastalıklı dokunun içine na- noshell'ler enjekte ediliyor ve o böige infrared ışık altında bekletiliyor, aynı bir solarium'da olduğu gibi. Sonrası tümör için hiç iç açıcı değil. inf- rared ışığı emen nanoshell'ler titreşme- ye başlıyorlar, ısınıyorlar. sonuçta tümör- lü hücreleri yakıp kavuruyorlar. Dr. West laboratuvanndaki deney tüp- lerinde ve sonrasında da kanserli fareler ile gerçekleştirdiği çalışmalarda teorisi- ni yaşama geçirmiş durumda. Yöntemin insanlarüzerinde denenmesi ise biraz da- ha zaman alacak. Problemlerden bir ta- nesi MR'ın ya da genel anlamda radyo- lojinin tümörün yerini kesin olarak belir- lemede kimi zaman yetersiz kalabüme- si. Çözüm sofistike ama üzerinde uzun zamandır çalışılan bir düşünceye dayana- cak gibi gözüküyor. Dr. West, nanos- hell'lerini özel antikorlara bağlayacak. Cüdümlü roket glbl... Tümörlü hücrelerin yüzeylerinin sağ- lıklı olanlara göre epeyee farklı olduğu- nu bilen uzmanlar kemoterapi ilaçlannı o hücreleri tanıyıp doğrudan onlara ya- pışacak özel antikorlara yüklemek ile il- gili olarak epeydir uğraşıyorlardı zaten. Bu gerçekleşirse tümörün yerinin belir- lenmesine gerek kalmayacak. Nanos- hell'ler ya da kemoterapi ilaçlan vücuda herhangi bir damardan verilecekler ve aynen güdümlü bir roket gibi doğrudan hedeflerine, yani tümöre ulaşıp onu yok edecekler. Ama bu yöntemlerin ortak dezavanta- jı kurunun yanında yaşı da yakmalan. Kanser ile savaş bu anlamda terör ile mü- cadeleye benzetilebilir. Etküı bir tedavinin sağlıklı hücrelere za- rar vermemesi çok önemli. Aksi takdir- de vücut kendini çok ama çok zor topar- lıyor. Terörü yok etmek için yola çıkan- lar, masum insanlann hayatlannı cehen- neme çevirdiklerinde de aynı şey olmu- yor mu? Tıp bu önemli "kuru-yaş" ayn- mını yakın bir gelecekte yapabiliyor ola- cak. Dansı dünya hükümetlerınin başına. mehmeterturkCâ superonhne. com PAZAR ORHAN BURSALI fran ve Türkiye Deprem, Iranlılan da sabah 5.28'de uykuda ya- kaladı; korkunç bir felaket tablosu... Kış, soğuk, çrğlık ve yakanşlar. ölüler ve ölüler. Tamamen yok olan aileler ve ailesiz kalan çocuklar. Hepsi tanı- dık... Iran'da 6.5 (veya 6.3!) büyüklükte bir deprem ve yeıie bir olan tarihi kent, Bem... 20 binden fazla ölü... 40 bin kadar yaralı.. kentin yüzde 80 kadan yerle bir. binaların yüzde 90' u oturulamaz durum- da. Iran'da 200 bin nüfuslu Bem kentini yerle bir eden deprem, size bir şeyler anımsatıyor mu? ör- neğin Türkiye'yi, istanbul'u, Istanbul'da beklenen depremi ve deprem büyüklükleri üzerine tartışma- ları, "Milleti korkutmayın!" diye yazıp söylenen gerzeklikleri? Yoksa bütün bunlan unuttunuz mu? • • • Iran ile Türkiye arasında hemen her açıdan pek çok benzerlik var. Birincisi, her iki ülke de tam bir deprem bölge- si. Bizim depremleri biliyoruz.. Iran'da geçen yıl 6.3 büyüklüğünde depremde 229 kişi; 1997'de 7.1 'lik depremde 1560 ve 5.5'lik depremde bin kişi öldü; 1990'da 7.7'lik depremde 35 bin kişi öldü ve 100 bin yaralı vardı. Arada birkaç bin kişinin öldüğü kü- çük depremleri atlarsak, 1978'de 7.5'lik deprem- de 15 bin kişi; 1972'de 7.1 'lik depremde 5 bin 300 kişi öldü. Görüldüğü gibi deprem, Türkiye gibi, Iran'ın da yazgısı. Ikincisi, bu yazgıyı belirleyen düşman da ortak: Arabistan levhası.. Bu levhanın yukanya, kuzeye doğru hareketi, hem Iran'daki hem Türkiye'deki depremselliğin ana nedeni. Arabistan levhası, hem bizi hem Iran'ı kuzeye doğru iteliyor. Gerçi Iran ile Türkiye farklı levhalar üzerinde. Iran Avrasya levhasında, bız ise daha çok Ana- dolu levhası üzerindeyiz. Ancak, bu iki büyük levha (ana kara parçası), ör- neğin Bingöl'de kesişiyor veya birleşiyor. Arabistan levhasının yukanda doğru hareketi, Bingöl noktasında, bizi etkileyen iki büyük fayı do- ğurmuş: Istanbul'a kadar uzanan Kuzey Anado- lu Fayı ve Akdeniz sahillerimize uzanan Doğu Anadolu Fayı. Okan Tüysüz, İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitü- sü Müdürü, Bingöl'den batıda kalan bölgenin Ana- dolu levhasını, Doğu'da kalan bölgenin de Avras- ya levhasını oluşturduğunu anımsatıyor. Arabistan levhasının kuzeye doğru hareketi dur- sa, örneğin belki de bütün depremlerden kurtula- cağız! KAF hareket etmeyecek ve duracak! Ama Arabistan'ın duracağı yok! • • • Fay, tpkı Istanbul gibi, Bem kentinin hemen ya- kınından geçiyor. Gerçi bu kent Istanbul'dan farklı bir yapılaşma- ya sahip. Binalann çoğu bölgenin özel toprağın- dan yapılma çamur-kerpiç. Bazı yapıların tarihi, Iranlı mimar Nader Halili ye göre, 2500 yıl kadar eskiye uzanıyor. Zaten Bem UNESCO'nun insan- hk mirası kentleri arasında. Ipek Yolu üzerinde tu- ristik tarihi Bem'in yıkılması ile bunca canın telef olmasının yani sıra bir tarihsel miras da yerie bir oldu. Iranlı jeologlar bölgeyi çok iyi biliyor. Çünkü Iran bir petrol ülkesı. Kent sakinlerinin yeni yapılara geçmesi, veya dayanıksız eski yapılann sağlam- laştınlması için raporiar yazıp çızmişler. Ancak insanlar alışkanlıklanndan vazgeçmemiş. En önemlisi ve ülkemizle müthiş bir ortak yö- nü, Iranlı hükümet yetkililerinin, siyasetçilerin de vurdumduymaz davranması, bilimin sesine ku- lak vermemesi. Verseler bile, bir şey yapmamış olmalan. Sonuç 20 bini aşkın ölü... • • • İki yıl önce de Afyon-Eber'de küçük bir fay kı- nlmış, fakat can ve mal kaybı fazla olmuştu. Okan Tüysüz, "Eber'deki yapılar da tamamen kerpiç- tendi ve kayıplann büyüklüğünün nedeni de buy- du" dedi. Bem'i 6.5 büyüklüğünde bir deprem mahvetti. Bazı yazarlann, İstanbul'u tehlikeli ve büyük dep- remin beklediğini belirterek uyanlarda bulunan bi- lim insanlanmıza verip veriştirdikleri yazılannı dü- şündüm. Sonra, TV'yi açtım yeniden ve Bem kentindeki görüntüleri içim acıyarak seyre koyuldum. Acaba bu yazarlar, bizi yönetenler, siyasetçiler, bürokratlardaBem'deki dehşeti seyrediyoriar mı- dır? obursalifa cumhuriyet.com.tr 6 bin kişiye menopoz anketi Kadının imdadına hastaneyetişti MİNEÖZGÜR KASTAMONU-Kas- tamonu Özel Uğurlu Hastanesi, kent merke- zindeki 10 bin evde ya- şayan menopoz döne- mindeki 6 bin kaduıa an- ket uyguladı. Menopoz dönemindeki riskler hak- kında bilgi verildi. 90 kişilik bir ekibin topladığı verilerdoğrul- tusunda menopoz döne- minde risk altında olan kişilerin sosyal güven- celerine göre düzenle- meler yapıldı. Bu kışi- lerden "mamografi, ra- him muayenesi, kemik yoğunluğunun öJçümü" gibi tetkikleri yaphrma- mış olanlara telefon ile tek tek ulaşılarak ücret- siz kontrol yaptırabile- cekleri kurumlar hakkın- da bilgi verildi. Özel Uğurlu Hastane- si'nin Başhekimi Rad- yoiog Dr. Aof Uğurlu, koruyucu hekimliğin önemine dikkat çekerek -Sağlık hizmederi has- tanın hastane>e başMir- ması ile başlamamahdır. Asd önemli olan halkm sağlığının bozulmasını önkmektir" dedi. Uygulamayla 713 ka- dının mamografi çektir- diğini anlatan Uğurlu, 1.5 yıl için kent merke- zini tümüyle taramayı planladıklannı söyledi. Menopoz döneminde- ki kadınlann yani sıra öğrenciler için de ayn bir kampanya başlattıklan- nı belirten Uğurlu, "Öğ- rencileri ücretsiz olarak göz taramasından geçi- rh'onız'' diye konuşlu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle