Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16ARALIK2003SA
14 J V U A J J . U J \ kultur(a cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
'cyundan'titreşimlerAnkara Devlet Tiyatrosu'nun yeni
dönem oyunlanndan ilk izlediğim Ra-
şit Çelikezer'in 'Bir Kuşluk Vakti'ol-
du. Oda Tiyatrosu'nda sunulan oyu-
nu Aütpin sahnelemış. Dekor-giysi ta-
sanmı Gül Emre'nin.
Raşit Çelikezer'i ben de pek çokJa-
n gibi 'ÇocuklarDuytnasın' dizisinın
yönetmeni olarak tanıyorum. Dizinin
yazan BiroJGüven, bunu biliyorum da,
insan, iki yıldır, günün çeşitlı saatle-
rinde, bir dolu kanalda durmadan gö-
züne değen bir dizinin yönetmenini
ister istemez o dizinin özellikleriyle öz-
deşleririyor. 'Bir Kuşluk Vakti' başlı-
ğının şiırselliğine karşın, yine de 'Ço-
cuklarDuymasın'ın biçeminde yansı-
yan 'dia yönetmeni' kimiiğine denk
düşecek bir metin ve oyunculuk düze-
ni bekliyorsunuz.
Yanıldığınızı, oyunun afişine bak-
tığınız zaman anlıyorsunuz. Yıllann
oyunculan Erol Kardeseci'yı ve Ib-
san Sanrvarı ağaçlardan kuru yaprak-
lann döküldüğü bir sonbahar sabahı,
birparkta yan yana görüyorsunuz çün-
kü. Hüzünyüklü bakışlannj... Demek
ki başka bir kulvardayız.
Parkta Ikf klsl
Oyun başlıkJan ve'ya da afişlerde-
ki resimler ne çok çağrışım yaptınr ın-
sana. MemetBa>dur un 'Günebekan
Cam Kınklart'. Recep Bilginer'ın
'Parkta Bir SonbaharGünüydü', Ca-
hit Atay'ın 'Bankta İki Kişi'* EdwanJ
Albee'nin 'Haj'vanatBahçesi', David
Mamet'in 'Ördek ÇeşiÜemeleri', da-
ha bir dolusu... Bir 'park'ta ya da par-
ka benzer bir uzamda geçen oyunlar.
Çoğunlukla iki kişi üsründe odakla-
nan... Tiyatromuzda, dünya tiyatro-
sunda, parka gelen yalmz insanlann
oluşfurduklan ilişkiyi dramarik bir ey-
leme dönüşrürme geleneği var. 'Kuş-
luk Vakti' sahnede yansıyan yüzeysel
görüntüsüyle bu geleneği sürdürüyor.
Ama oyunu izlediğinızde, Beckett'ın
'Godot'yu Beklerken' oyununun do-
kusunda yansıyan duyarhk düzlemi-
neyakJaşryorsunuz. Çünkü iki oyun ki-
şisi, her kuşluk vakti. birbirini bulmak
ve birlikte 'kuşlan beklemek' ıçin ge-
liyorlar parka. Tıpkı Vladimir ve Est-
ragon'un herakşamüsrü, ıssızlıktaki bir
ağaç altuıda buluşup Godot'yu bekle-
dikleri gibi. 'Bekleme' edimıni Çeli-
kezer'in kişılen de bir 'oyun'a dönüş-
türmüş. 'Bekleme' edimıni, durma-
dan -hiç değişmeksizin- yenilenen bir
yaşam döngüsünün eksenine oturt-
muşonlarda. Biliyorsunuzkı, sonun-
J\aşit Çelikezer 'i 'Çocuklar Duymasın' dizisinın yönetmeni olarak îanıyanlar
bu genç yazann 'Bir Kuşluk Vakti' adlı oyunuyla bambaşka bir kulvarda
ilerlediğini gözlemliyor. Ankara Devlet Tıyatrosu 'nda sahnelenen oyun, yazann,
yönetmenin ve oyuncuların kathlarıyla başarılı biryapım düzeyine ulaşmış.
da bir yaşam biçimine dönüşen 'park-
ta buluşma', oyun öncesınde kim bi-
lır kaç kez yinelenmış; oyun sonra-
sında da kim bılir kaç kez yinelene-
cek. fçi boşalmış yaşammızı yeniden
bir gelişim çizgisıne oturtabıleceği-
nız yaşı geçmişseniz, yapacak başka
nekahrki?..
Vladimir ve Estragon'dan
daha somut
Ancak, Çelikezer'in oyun fdşileri, gi-
yimleri, konuşma biçımleri ve geç-
mişlerinden aktardıklanyla, Vladimir
ve Estragon dan daha somut kişilikler
sergiliyor. Evrensel ınsanı soyut düz-
lemde dıle getiren Vladimir ve Estra-
gon'a oranla, bize daha çok benziyor-
lar. (Vladimir'in dünyamızın yaşlı in-
sanlanna somut olarak en benzeyen ya-
nı, tıpkj Çelikezer'in oyun kişilerinden
binnin de yaptığı gibi, sık sık işeme-
ye gitmesi değıl mi?)
Çelikezer'in kişileri bir öğretmen
ve ıstasyon gişesmde bilet satan bir de-
miryolcu. tkisi de, yaşamlanndan yıl-
dınm hızıyla geçen binlerce insana
yıllarca hizmet veredururken yaşamın
kıyısında kalakalmışlar. Yaşamîanna
bireysel düzeyde giren insanlann izi
ise kınk dökiik birer anı olarak kalmış
yalnızca. Onlar daha çok, kalabalık-
larla olan ilişkilerine bağlanmışlar.
Çevrelenni saran kalabalığın yansıt-
tığı duyarhklarla haşır neşir olmuşlar.
EmekJi olunca da yalmzlaşmışlar. tki-
sinın de ailesi yok. fkısi de yaşamla-
nnı kuş cıvıltılanyla doldurmuş olan
kalabahklan özlüyor. Demiryolcuyol-
culan, öğretmen öğrencilerini... Bel-
ki de bu nedenle, kuşluk vakti kuşla-
n bekJemeyi iş edinmişler. Gelen ve
sonra uçup yok olan kuşlan...
Çelikezer, iki farklı idşiJik çızrruş. De-
miryolcu, devlet memuru biçemınde-
ki giyiminden vazgeçmemiş, düzgün
görünüşlü birınsan. îşi gereğı hep otur-
muş. Bu nedenJe, bedenini ış yaparak
yormaya ahşık değil. Aynca para har-
carken cam yanan tiplerden. Öyle ya,
yaşamı yolculardan para almakla geç-
miş. 'Verici' bıri değil, 'abcı' bıri...
Öğretmen ise, mesleği gereği, üret-
ken olmaya alışmış bir kişi. Kuşlar
ıçin yem satın alan, parkta arkadaşıy-
la birlikte yiyeceği sandövıci, içeceği
çayı evde hazırlayıp getiren, banla te-
mizleyip oturulabilecek bir duruma
getiren hep o. 'AHCT değıl 'verici' bi-
ri. Bu kişilik farklılığı nedeniyle dur-
madan çatışıyorlar; ama bırbirlerin-
den aynlmalan söz konusu değil. Ay-
nhrlarsa, 'yalnız' kalırlar. Aynlırlarsa
'oyun' yanm kahr. 'Oyun'dan başka
ne kalmış ki yaşamdan geriye?.. 0
gün kuşlar gelmiyor atılan yeme. Go-
dot'nun da gelmediği gibi. Ama ge-
leceklernasılsa...
Basarılı sahne vorumu
RasitÇelikezer, birbinyle yaşhlık ve
yalnızlık ortak paydasında buluşan bu
iki birbirine benzemez adamın çatış-
malı ama hüzünlü birlikteliğini anla-
tırken, 'gerçek' olanla 'düşsel'olaru iç
ıçegeçiren birşiirselliğe yaslanmış. Ba-
şanlı da olmuş. Genç bir yazara daha
kavuşuyor Türk tiyatrosu. Raşit Çeli-
kezer'i, Mitos- BOYUT'tan yayım-
lanmış iki başka oyunundan da izle-
yebilirsiniz.
'Kuşluk Vakti' doğru sahnelenmiş
bir oyun. Yönetmen AJS Ipin, oyunun
ıçerdiği olanakJan zorlamadan, doğal
bir akış kotarmış; iki deneyimli oyun-
cu "îrol Kardeseci ve Ihsan Sanıvar
ile < e başanlı bir çalışma yapmış. Kar-
des :ci ve Sanıvar, dramarik gerilime
day ınmayan oyunun gevşek dokusu
içinde yavaşça devinen karakterleri
canlandırmadaki zorluğu, rolü oldu-
ğundan daha 'ağırfakn' gösterme eği-
limine yüz vermeden, oyun metninin
içermediği duyarhklara sığınmadan
aşıyorlar. Yorumlannı oyunun gerek-
tirdiği düzleme orurtmakla yetiniyor-
lar ve bu düzlemi, alabildiğine doğal
ve rahat bir oyunculukla baştan sona
koruyorlar. Seyirciye değil, birbirleri-
ne oynuyorlar. Deneyimi, birikimi, us-
talığı konuşturuyorlar. 'Buişbö>1ej-a-
pdır işte' dercesine...
Ancak, Gül Emre'nin çevre tasan-
mında çözemediğim bir sorun var.
Oyun baştan sonadoğal bır çerçeve içi-
ne yerleştirilmişken, giyimleriyle, yi-
yip içtilderiyle, hareket biçimleriyle
gerçek insanlar, gerçek bir bank, ger-
çek görüntüsü \eren kuru yapraklar ve
gerçek kuşlar kullanılmışken, parkı
oluşturan ağaçlann soyut bir göriintü
vermesi ve üst bö'lümlerinin, saydam
naylon malzemeyle oluşturulması ne-
den? Hem oyunun öteki somut gö'rün-
tülerine uymuyor, hem de çirkin...
. İZMİR CAZ FESTİVALİ 24 ARALIK'A KADAR SÜRECEK
İZMİR (Cumhurivet Ege Bürosu) -
%nilenen kadrosuyla genış kitlelere
seslenmeyi hedefleyen Izmir Filarmoni
Derneği tarafından düzenlenen
'1. Izmir Caz Festivali' dün başladı.
Müzik ve müzik kultüni düzeyini
yükseltmek amacıyla 1979yılında
yurt çapında kurulan Izmir Filarmoni
Derneği, yenilenen kadrosuyla
24 Arahk'a kadar fsmet Inönü Kültür
Merkezi'nde caz severlerle buluşacak.
1. tzmir Caz Festivali' kapsamında 18
Arahk'ta yapılacak luna Ötenel'in 'Jazz
Quartet' İconserinde basta Kürşat And,
da\ıılda Cem Aksel,rrompette
tnıer Demirel yer alacak.
Etkinüğin son konseri 'Funk & Latin
Project'te Önder Focan, piyanoda
Serkan Öz>ılmaz, basta Eylem Pelit.
davulda Cengiz Ba>sal. davuJda Yosi Leri
\ e Tunç Bakır çalacaklar. Etkinlik
kapsamında bugün Ege Üniversitesi'nde
Kerem Görsev ve Mehmet Okonşar
caz üzerine iki söyleşiye katılacak.
Aynca festival kapsamında
Aykut UsluteknTin 'Caz Fotoğrafları
Sergisi' de Karşıyaka Iskele ve EGS'de
izlenebilecek.
UMHURlYETtMÎZÎN80. YILIRESÎMYARIŞMASISONUÇLANDI
Kültür Servisi- Tekel'in 'Cumhuriyetimizin
80. Yüı' başlığı altında düzenlenen '15.
Geleneksel Resim Vanşması'nda Serdar
Arda'mn 'Sümya' adlı yapıtı birinciliğe
değer bulundu. Yanşmada seçici kurul Mimar
Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Rahmi Aksungur, Fikri
Haklar Meslek Bırlıği Başkaru Prof. Dr.
Dinçer Erimez, Yeditepe Üniversitesi Güzel
Sanatlar Bölümü Öğretim Üyesi Erhan Ersöz,
Sanat Galericileri Derneği Başkanı Doğan
Pakso>-, Tekei Genel Müdür Yardımcısı Teldn
Ka\makoğlu ile Tekel Basın ve Halkla
Ilişkiler Müşaviri, Sanat Yönetmeni Ekber
ADALET AGAOGLU
AL1 KfRCA
;\LTA?v D£MİRD£RE
ATILLA OLGAÇ
BüLEMJ ORTAÇGiL
CAMT6ERKAY
CANDÜNOAR
CUMEVT TUREL
EÜE KANBER
ERDALOZYAGCİLAR
ERKAN OĞUR
ENf.[N C.LIRKEY
GENCOERKAL
HALİL ERGUN
HALUK LEVENT
ISİK VFNERSU
ILK6Y AKKAYA
IMCE SAZ
ISMAIL H. OEMIRCÎOĞLU
KEIVAN IS1K
MEHMET ALI ALABORA
MEHMETAKAN
?vlUSTAFA ALABORA
MUİTAFA OZTAŞKTİIV
MUZAFFER ILHAN ERDOST
MUJDAT GEZEfg
MÖMTAZ SEVİNÇ
.VüSFIK KENTER
fJEVZAT 5EN0L
N1LUFER
SAOİK GUR6ÜZ
SAi/AŞ AY
SAVAŞ DINÇE:L
SıBEL METıN
SUNAY AKıN
SUREN ASADURYA.V ;
TAYFUN TALıPOGLU
YAıMSıMALAR
YEHl TURKÜ
YILDIZ KENTER
ZAFER DİPER
ZERRIN ÖZER
"SJlahsız bir geceyle
öiümsüz bir güne kardeşçe
merhaba diyor
BARIŞıyonjz.!
i. ULUSURARASI
SİNEMA-TARİH BULUŞMASI
MEDENİYETLERARASI
DİYALOG
12-19ARALIK20O3
Türsak Vakfı kurumsal sponsoriartna teşekküreder
tfirsak
U B A R T
0Q0
FESHML ANA
• METROGroup
Yeşilyuıt'tan oluşru. Seçici Kurul, yanşmaya
katılan 244 yapıttan 41 'ini sergilenmeye
değer bulurken. 3 yapıta ödül, 4 yapıta da
mansiyon verdi. Birincilik ödülü 'Sürej'ja'
adlı çahşmasıyla SerdarArda'ya, ikincilik
ödülü 'Cumhuriyet Coşkusu II'
adlı çahşmasıyla CenkSezer'e, üçüncülük
ödülü 'Daimi' adlı çahşmasıyla
Ersin Dündar'a verildi. Ayün Yıldunm,
HaKl Ozuyanık. N. Kemal Topçu ve
Nurhan Altaj' ise mansiyon aldı.
Yanşmanm ödül töreni ve sergi açılışı,
25 Aralık'ta Harbıye Askeri Müze Sanat
Galerileni'nde yapılacak.
Emre
Kongar
BABAM, OĞLUM,
TORÜNUM
REMZI KITABEVI
MELEK GOKNUR ALK1R
22 ARALIK PAZARTESI 19:00
ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
. (0-212)251 5İ OO
ANKARA 2. AİLE MAHKEMESİ'NDEN
2003 116
Davacı Canan Canelmas vekılı tarafından davalılar Se\gi
Alıç ve arkadaşları aleyhine açılan nesep'tn tashıhi davasının
yapılan yargılamasında venlen karar gereğince,
Davalılar Sevgı Alıç - Sevda Alıç - Selim Alıç - Serdal Alıç
Plevne Mah. Eflatun Sk. Ko. 27 Altındağ-,\nkara adresine çı-
kartılan teblıgatlann tebliğ edılemediğı ve adreslennin de zabı-
taca yapılan araştırmada tespit edılemediğınden duruşma günii
gazete ilanı ile tebliğ edilmıştır.
Yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmış
olmalda iş bu karar özehnın HLTVfK'run 509. maddesi geregin-
ce karar tebliğı yenne geçerlı olmak üzere ilanen tebliğ olurnır
Basın: 61966
FEKE ASLtYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
Esas No. 2002 85
Da\acı ^'aşar Özkan tarafından davalılar Emine Özdoğan ve
arkadaşlan aleyhine açılan tapu ıptalı ve tescıl da\asında dava-
lılar Mehmet Alı Demır \e Alı Rıza Yaman'a tüm aramalara
rağmen bulunamadıgı \e teblıgat vapılamadığından da\alı>a
7201 sayıh Kanun'un 28 maddesi uyannca ilanen tebligat ya-
pılmasına karar verıldığınden. Da\acı Yaşar Özkan vekıli tara-
fından Feke ılçesı Islam mahallesı Bağarası mevkiınde bulu-
nan 5 ada 645 parsel sayıh taşınmaz hakkında tapu ıptalı ve
tescıl davası açıldığı, da\alılar Mehmet Alı Demır \e Alı Rıza
Yaman'ın da bu da\aya karşı savunma \e beyanlannı, varsa de-
lıllerını duruşma günü ve saatı olan 30.01.2004 günû 9J0'a
kadar bıldırmesı \eya oturuma kanlarak belırtmesi. mümkün
olmadıSı takdırde da\anın yoklufunda sonuçlandınlacafı ılan
olunur."02.12.2003. Basın: 62140
YAZIODASI
SELİM İLERİ
Şişli Salonları
Batılı yaşama biçimi Istanbul'a on dokuzuncı
yüzyılın son birkaç yılında yansır. Şair Nigar Hanım
güncesinde, haftanın belirli bir günü, salonunu her
kese açık tuttuğunu yazıyor. Edebiyat, sanat adam-
ları burada buluşuyorlar.
Yüzyılın değişimiyie, hele Birinci Dünya Savaşı'nın
başlangıcında, Şişli apartmanlannın artık Fransız,
Italyan möbleli salonlannda çay partileri düzenle-
niyor. Genç kızlarla genç erkekler bir arada.
Peyami Sefa o dünyayı hem anlatıyor, hem de
bu salonlan muhafazakâr Istanbul'un hoş görme-
diğini vurguluyor.
Şişli'de, Harbiye'de yaşayan hanımlar hiç de
makbul kişiler değillerdir. Orta yaşı aşan anneler,
özellikle dul hanımlar, hemen hep saat altıda baş-
layan "kabul"\erde, karanlık ve geçkin bir güzelli-
ğin simgesi gibi görünürier.
Alafranga kızlar daha gündüzden upuzun bir
makyaj ve süslenme hazırlığına girişmişlerdir. Me-
sela sürmeli gözevlerine beyaz "kneyyonİa hafffdar-
beler kondurmuşlar. Pudra, ruj, lavanta, tırnak ci-
lası... Nihayet dekolte birgiysiyle hazırlık sona erer.
Genç kız ev sahibesi sıfatıyla bir süre de salon-
la uğraşır. Biblolann, şamdanlann, fanuslu lamba-
lann, altın yaldızlı çerçevelerin tozu alınmış mı? Gü-
müşlerparlatıldı mı? Rum hizmetçi Eleni'nin farbe-
lası kolalı mı? Çay ve aperitif içkiler ne durumda?
Bu tarz evlerin çapkın oğullan da, danslı çay par-
tisinde baştan çıkanlacak yeni yeni maceraperest
kızların hayaliyle ortalıkta dolaşıyorlar.
Beylerin bazılan pudra bile sürüyor. Dönemin bir
modası herhalde. Sözgelimi, şu tanınmış muhar-
rir, saçlarına, yüzüne, boynuna, kulaklarına bolca
pudra sürmüş, gözüne sürmeler çekmiş, dudakla-
n boyalı, bıyıklan hamsi bıyığı gibi kıvırcık, ufacık.
Genç adam, o haliyte, bilhassa olgun hanımlann gön-
lünü çeliyor.
Danslı çay partisi başladı. Uçurum kenanndaki
"sözde kızlar" gayet pervasız ve şuh, piyano ba-
şına geçerler. İşte "Mon Homme" çalıyor. Erkek-
ler, davetli misafir hanımlan dansa kaJdınyorlar.
Peyami Sefa'ya sorarsanız, "Herzamanki dans
manzarası: Erkekler fazla gergin, ağır, dimdik; ka-
dmlarfazla gevşek, hafif, uçucu; eteklerihava hü-
cumlan ile şişip kabararak, bazan da birsarmaşık
gibi bacaklann yumuşak sütunlarına sanlarak dö-
nüyoriar, boşlukta uçuşan, içi boş kâğıt bebekle-
re benziyoriar."
Kültür gömlegi değiştirmek, bu hazmı zor ziya-
fet yemeği birçok kişinin başını yakmış olmalı. Pe-
yami Sefa'nın yanı başında Yakup Kadri de Şişli
satonlanndan epeytedirgin olmuştur. KiralıkKonak'ın
unutulmaz son sahnesi, böylesi bir salonda sefih
yaşamaları tasvir eder. Benzeri bir sahne, Sodom
ve Gomore'nin bazı sayfalanndadır.
Birbaşka tespit,Aka Gündüz'ün BirŞoförün Giz-
li Defteri adlı romanında. Cinsel yoldan çıkmışlığa
bu kez kokain de eşlik ediyor.
Bu yazarların yanı başında, bir kadın yazar, Ha-
lide Edib o dünyaya öyle yaklaşmamıştır. Daha ilk
romanlannda, alafranga hayatın içindeki genç ka-
dınlar, direnmenin ve ayakta durmanın yordamını
arayıp dururlar.
Handan'ı hoş görmeyen Cemal, çok geçmez,
bu alafranga kadına âşık olur. Ve Handan'ın iç dün-
yasındaki acıyı hisseder. Handan, toplumun yargı-
larıdışındadır...
Ateşten Gömlek"\n Ayşe'si Şişli salonlannın, hiç
değilse bazılarında, Milli Mücadele'ye kayıtsız kal-
mamış, yurtsever insanlar da görür.
Halide Edib'in bir başka eseri, kısa ama özlü bir
romanı, Yolpalas Cinayeti, Şişli salonlarındaki vur
patlasın çal oynasın hayatı doğrudan doğruya kül-
türsüzlüğe, sonradan görmeliğe bağtar. Sorun, alaf-
rangalıkta değil, haksız kazanç ve yükseliştedir...
Öneriler:
Kitap / Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Ziya Os-
man Saba (Bütün Hikâyeleri), Alkım Yayınlan.
Berkant hastaneye kaldırıldı
• Külrür Servisi- Samanyolu şarkısının
yorumcusu sanatçı Berkant, kajp krizi
şüphesiyle kaldmldıgı Mersin Üniversitesi
Tıp Fakültesi Hastanesi 'nde anjiyo oldu.
Berkant, 12 Arahk Cuma günü kafp krizi
şüphesiyle Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi'ne kaldınldı.Sanarçıya hastanede
yapılan tahliller sonucu, dün anjiyo olduğu,
sajhk durumunun iyiye gittiği belirtildi.
OKAN BAYÜLGEN'DEN BAMBAŞKA BİR KOMEDİ!
YOĞUN TALEP ÜZERİNE YER BULAMAYANLAR İÇİN
ŞİNASİ SAHNESİNDE
EK OYUNLAR!
yönetmen:
OKAN BAYÛLGEN
ttstEM
OMİT YESİH - HAKAN AKM - ERCAM OEMtaEL - FİÜ2 KÛÇÛK
ANKARA'DA SON OYUNLAR!
ŞİNASİ SAHNESİ:
23 Arahk Salı 20.30
24 Aralık Çorşamba 20.30
25 Aralık Perşembe 20.30
26 Aralık Cuma 20.30
27 Aralık Cumartesi 15.30
Toplu sotışlarda indrrim uygulanmaktadır.
Tel: (37 2) 467 17 45
KADIKÖY 3. AİLE MAHKEMESİ'NDEN
tLAN
2003 1064 Vasi.
Mahkememizce verilen 5.12.2003 tarih ve
2003 1064-390 EK. sayılı ılamı ile Ramazan ile Ay-
şe'den olma 1982 doğumlu Özgür Cumali Akbal'm
4721 S.T.M.K.'nıın 405. maddesi gereğince vesayet
altına ahnarak kendisine Ramazan Akbal vasi tayin
edilmiştir.
Keyfıyet ılan olunur. 5.12.2003.
Basm: 62046