05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2003 PAZAR HABERLER Sosyal Demokrasi Vakfi, '21. Yüzyılda Sosyal Demokrat Politikalar' konulu toplantı düzenledi 'Solun sorunu ideolojik'HİLALKÖSE Sosyal Demokrasi Vakfı'nın (SODEV) onuncu kuruluş yıldö- nümünde bir araya gelen sosyal demokratlar. sosyal demokrasinin geleceğinı tartıştı. Yeni Türkiye Partisi (YTP) Genel Başkam Isma- il Cem, yerel seçimlerde birlik ko- nusuna SHP'nin sıcak baktığını dile getirerek "solun yerel seçim- lerde olumlu bir rüzgâr yaratma- sı için bu birliktelikte CHP ve DSP'nin de bulunmaa gerektiğmi" söyledi. DİSK Genel Başkanı Sü- leyman Çelebi ıse "Solun iktidara gelmesindeki rolümüz icabı gere- ğini yapacağız ancak uzaülan eü- nıiz boş kalmasut istiyonız" diye konuştu. Sosyal Demokrasi Vakfı (SO- DEV) 10. Yıl Etkınlikleri kapsa- • SODEVin 10. yıl etkinlikleri kapsamında düzenlenen panele katılan YTP lideri Ismail Cem, solun sorununun bölünmüşlük değil 'ideolojik' olduğunu, bir araya gelmek için ideolojik çerçevenin belirlenmesi gerektiğini savundu. mında Ceylan Intercontinental Ote- li'nde "21. Yüzyılda Sosyal De- mokrat Politikalar'' konulu bir kon- ferans düzenledi. YTP Genel Baş- kanı Cem, toplantının "Sosyal De- oıokrat Temel Değerler ve Gele- cek" konulu ılk oturumunda yap- tığı konuşmada "Türkiye'de sosyal demokrasi olacaksa, sokuluk ola- caksa, bunun adanı gibi olması ge- rekir" dedi Çerçeve bellrtenmeli Sosyal demokrasinin, sosyal ta- banına sahip çıkamadığına dikkat çeken Cem "Seçmenimizi elimiz- den alanlar, Türkiye'yi bambaşka istikamete götürmek için aldılar başlannıgktiyoriar" dedi. Solun so- rununun bölünmüşlük değil, ide- olojik olduğunu savunan Cem, bu nedenJe bir araya gelmek için "ide- olojik çerçevenin betuienmesi ge- rektiğini" söyledi. Kaynaktan uzaklaştı Toplantının "KüresefleşmeBağ- lamında Sosyal Demokrat Ekono- miPotitikalarr konulu ikinci otu- rumunda konuşan CHP Genel Baş- kanı Yardımcısı Istanbul Millet- vekili Kemal Derviş de sosyal de- mokratlann "demokrat bir küre- seDeşmeyi" başarması gerektiğini kaydederek "AB, özünde de sos- yal demokrasiolan bir projedir" de- di. Derviş, toplantı sırasında YTP Genel Başkanı Ismail Cem, kısa bir süre bir araya gelerek tokalaştı. DİSK Genel Başkanı Çelebi de son oturumda yaptığı konuşma- sında, sendikal hareket ve sosyal demokrasi arasında ciddi aynşma- lann yaşandığını belirterek "Emek- çilersokian,sosyaldemokrasinden uzaklaşönhyor. OzeDeştirme ile kü- reselleşmeye karşı net olma>an po- zisyonlar ve dunışlar, sosyal de- mokrasinin en sıkışüğı noktalar- dır" dedi. Sosyal demokrasinin güç aldığı kaynaktan uzaklaştığını dile geti- ren Süleyman Çelebi, "Büyükbe- delkrle elde ettiğimiz kazanmüan- nıız elimizden alındı. Son çıkan- lan İş Yasası gibi. Yerelyönetimler- le ilgili yapılmak istenen diizenle- meleri hep birlikte görüyonız" di- ye konuştu. Zayıf ve parçalı Seçimlerden sonra yakınmanın bir anlamı olmadığını dile getıren Çelebi, "STÖ'lerin,meslekodala- nnuı demokrasiyi temsil emekten yana bir dunışu sergilemeleri ge- rekir" dedi. SODEV Başkanı Ercan Kara- kaş, Türkiye'deki sosyal demokra- sinin örgütsel olarak zayıf ve par- çalı olduğunu kaydedereku Bunun nedeni parti içi demokrasive çoğul- culukanlayışının işletibnemesidir'' 'Adını anmaktan sıkıntı duyanlar var' Vali Öner'den müdüre Atatürkçülük dersi NİHATTIĞLI GtRESUN - Öğretmenler Günü kutlamalannda Milli Eğitim Müdürü Nazım Elmasın konuşması sırasında Atatûrk'ün adını anmaması Giresun Valisi AH Haydar Oner'in tepkisine yol açtı. Öner, "Atatürk olmasaydı, Afganistan, Iran ve Arabistan'dan farkmuz ounazdT dedi. Özel Idare Kültür Sitesi'nde gerçekleştirilen törenin açılış konuşmasını Milli Eğtim Müdürü Nazım Elmas yaph. Elmas'm konuşmasında bir kez bile Atatürk'ten söz etmemesi tepkiiere yol açtı. Daha sonra söz alan Giresun Valisi Ali Haydar Öner, Atatûrk'ün "başöğretmen'' olduğunu vurgulayarak "Bugün Idmi yerlerde, Idmi duraklarda Başöğretmen'in adını anmakta sıkma duyanlar var. Umarun bundan sonraki Öğretmenler Günü'nde Başöğretmen Atatürk'ü anmakta sıkınü duyulmaz" diye konuştu. Kutlamalann Atatürk'le anlam kazandığmı ifade eden Vali Öner şöyle devam etti: "Başöğretmen Atatürk olmasaydı, ay yıkuzb bayrağunız gölderde dalgalanmaya devam edebiİecek miydi? Afganistan, İran ve Arabistan'dan farkımız olacak mıydı? Aramızda kaç El Kaided, kaç Tahbancı olacakn? O bakundan 24 Kasım'uı anlamı, biiyük önderle amknğı zaman önem kazamyor." Vali Oner'in konuşması salonda bulunanlar tarafından uzun süre ayakta alkışlandı. ELGELER İNCELEMEYE ALINDI Kaplan operasyonu Hollanda'ya sıçrayabilir DışHabeıier Servisi-Almanya'da, ge- çen günlerde lıderlığıni şeriatçı Metin Kaplan'ın yaptığı Islami Cemiyet ve Cemaatleri Birliği'ne (tCCB) yönelik operasyonun Hollanda'ya sıçrayabile- ceği belirtildi. Orgütün haftalık yayın organı "Bekle- nen Asn Saadefin bazı sa- yılannın Hollanda'da basıl- dığını belirleyen Alman güvenlik güçleri, örgütün Almanya'daki faaliyetleri- ni devam ettirdiği yönün- de bulgulara rastladı. Sav- cı Rainer Wolf, Kaplan operasyonu sonucu elde • Alman güvenlik güçleri örgütün yayın organmın bazı sayılannın Hollanda'da basıldığmı belirledi. edilen belgelerin ilk değerlendirmesi so- nucunda, örgütün yayın organının Hol- landa'da da bulunduğunun anlaşıldığını söyledi. Yayın organının dağıtım mer- kezinin ortaya çıkanlmasıyla Alman- ya'daki dağıtımının engellendiğini anla- tan Wolf, Hollanda'da basılan 100 nüs- hanın ele geçirildiğini belirtti. Wolf, ele geçirilen örgüt yayın organı abone liste- sinde adı bulunanlann yasak bir örgütü desteklemek \e faaliyetlerini yürütmek suçundan yargılanabileceklerini bildirdi. Bu arada, Alman Der Spiegel dergi- si, Bavyera Eyaleti tçişleri Bakanı Gün- ter Beckstein'ın, bir iftar yemeği davetinde radikal dincilerle bir araya geldi- ğıni ileri sürdü. Dergi, Beckstein'ın, Nürnberg'de, Anayasayı Koruma Da- iresi tarafından izlenen "TurkCemaati''nin verdi- ği bir iftar yemeğine katıl- dığını ve bu da\ ette radikal dincilerle bir araya geldiğıni öne sürdü. Eyalet tçiş- leri Bakanlığı'nın bir sözcüsü ise, "Bu siyasi bir randevu ya da bir gösteri de- ğfldL Beckstein, bir iftar yemeğine davet- lhtli ve burada amaç Türkleri toplumu- muzda istediğinıizi göstermekti" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Kıbns, AB ve Uzaktan Türkiye Türkiye'den bir süre ayrı kalmak, in- sanın ufkunu genışletebilir diye bir saptamam var. Çünkü, Türkiye'nin de- ğişmeyen sorunları, her konuda ortaya çıkan sert kamplaşmalar, dünyayı ve Türkiye'yi kavramayı zorlaştırıyor. Bir haftadır, Türkiye'yi izlemeye zaman bu- lamadan Almanya'daki dini toplulukla- n, onların devletle ve birbirleriyle olan ilişkilerini inceliyoruz. önceki gün de Almanya Alevi Birlikleri Federasyo- nu'nu, Katolik kilisesınin dıyalog çaba- larını, Bonn'daki Içişleri Bakanlığı'nın dinlerle ilişkileri düzenleyen dairesinin yöneticilerini ve son olarak da bu gezi- yi düzenleyen Goethe Enstıtüsü'nün Bonn'daki temsilciliğinde Almanya Müslümanları Merkez Konseyi Başkan Yardımcısı'nı ziyaret ettik. Cumartesi sabahı, Köln'de kaldığı- mız otelin odasında bu yazıyı yazarken, belki de ilk kez Türkiye'den bir televiz- yon kanalını izlemeye zaman bulabili- yorum. Tabii konular belli. Yorumlar, Kıbns'taki seçimler, Brüksel'de yapılan Avrupa Birliği liderler zirvesinin yayım- ladıgı bildiri üzerinde yoğunlaşıyor. Program, tamamen Avrupa Birliği'nın Türkiye'ye yönelik kötü niyetleri üzeri- ne kurulmuş durumda. Haber prog- ramcısı oraya gözlemci olarak giden TBMM üyelerine soruyor: "Hem KKTC'yi tanımıyorlar, hem de seçime gözlemci gönderiyorlar, siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" diye soruyor. Bu yolla Avrupa'nın kötü niyetli olduğu kanrtlanıyor. Milletvekilleri de AB'nin bu ikiyüzlülüğüne(!) vurgu yaparak tepkile- rini dile getiriyorlar. Seçim bir anda AB'ye tepkı ekseninde bir yere oturtu- luyor. Daha sonra programa CHP Genel Başkanı Deniz Baykal katılıyor. Deniz Baykal'a da aynı Kıbns sorusu sorulu- yor. Baykal da Batı'nın kötü niyeti üze- rine düşüncelerini duygulu bir şekilde dile getiriyor. Ardından AB zirvesinin bildirisindeki Türkiye bölümü gündeme geliyor. Burada da Güneydoğu'da kül- türel haklar konusunun bildiriye konul- ması, program sunucusu tarafından Baykal'a soruluyor. Baykal cevap veri- yor: "Sana ne kardeşim Türkiye'nin Güneydoğusu'ndan?" Sunucu bu ce- vaba çok memnun oluyor. • • • Televizyonu izlerken gerildiğimi his- sedıyorum. Bu ülkenin sorunlannın hiç değişmeyeceğini, bu ülkenin kamu- oyunu oluşturanlann kafalannın da de- ğışmeyeceğini^bır kez daha anlayarak, umutsuzluğa kapılıyorum. Şunu vurgu- lamak istiyorum: Sorun Batılılann iyi ni- yeti veya kötü niyeti değil. Sorun, bizim kendi meselelerimizi anlama, tanımla- ma ve anlatma yöntemimiz. Almanya gezimiz sırasında Avrupa'nın bu güçlü ülkesinin Türkiye'ye karşı tutumunu da değerlendiriyoruz. Avrupa'nın, Türkiye gibi 70 milyon nüfuslu, adam başına yıllık geliri Avrupa ortalamasının çok al- tında bir ülkeyi içine almasının o kadar kolay olmadığını görüyoruz. Ancak Or- tadogu'da yoğunlaşan gerilimin içinde Türkiye'nin önemini de bilerek bir çö- züm arıyorlar. Ayrıca, Ulusal Program'da yer alan birçok konunun uygulamada yürüme- diği de bir gerçek. Bunu onlar değil bizler söylüyoruz. Güneydoğu'da kül- türel haklar yeni bir konu mu? Kürt dili- nin, Kürt kültürünün gelişmesinin önü- nün açılmasını söylemenin ne gibi bir zararı olabilir ki! Ayrıca bunların çoğu Ulusal Program'da da yer alıyor. Almanya'da Türklerle konuşuyoruz, Türk çocuklarının Türkçeyi daha iyi öğ- renmesi için Alman devleti yatırımlar yapıyor, olanaklar sağlıyor. Bununla da kalmıyor, dini inançlannı korumalan ve dinı ihtiyaçlarını yerine getirmeleri için çaba sarf ediyor. Kendi ülkesinde ya- şayan azınlıklara bunu yapan bir ülke, bir aday ülkenin de farklı dillere ve farklı kımlıklere sahıp yurttaşlarına, kül- türel haklarını veımelerini ister. Bundan daha doğal ne olabilir? Bir haftadır, sorunlarından uzak ya- şadığım Türkiye'yle bir sabah haber programında yeniden yüz yüze gelin- ce, bir şeyi daha fark ettim: Biz dünya- da olup bitenlere de ilgi duymuyoruz. örneğin izlediğim sabah programında, Avrupa Birliği liderler zirvesinin ne an- lama geldiği, buralarda neler yapılıp nelerin karara bağlandığı da hiç konu- şulmadı. Halbuki bizim de kaderimizi yakından ilgilendiren Avrupa Anayasası tartışıldı, Avrupa Birliği'nin savunma stratejisi tartışılıp bazı kararlara varıldı. Bunlan öğrenmek, belki de birçok şeyi daha iyi anlamamıza yardımcı olurdu. Çünkü yarın, bu kurum ve kararlar karşımıza çıktığında, yeniden "Bu da nereden çıktı" hallerine gireceğiz. Bu satırları yazarken benim de yeniden havaya girdiğimi fark ediyorum. Bu bir mecburiyet mi? Bu kadar iç gerilime dönük bir ortam içinde yaşamak zo- runda mıyız? Son not: ABD'li olsun Avrupalı olsun dünkü gazetelerin en önemli haberi Kıbns sejjimleriydi. Çünkü bu seçimler AB'nin yönelimini de çok etkıleyecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle