Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 ARALIK 2003 PAZAR CUMHUR'YFI SAYFA
17
Herkes AIWtM
tu ayrtyor.
S Netrtn Nas'a yeni soyai
S veretm:
•^ Nesrtaias!
Gelir
Etektronik posta: denizsocn#cumhuriyetcom.tr Teh 0J212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97
- AKP'liler dokunulmazlıktan
vazgeçmiyormuş...
"Doku uvumundandır!"
Şanlıurfa'da "Ebu J
Müslüm Dergâhı Vakfı"
tarafından işletilen
"evliya türbesi"nde
makbuz otmakstzın
toplanan paralar
"şeyh'Mik iddiasında
bulunan AKP Şanlıurfa
Milletvekili Mahmut
Kaplan'ın gelirini mi
oluşturuyor?
Şiir
Göksel Kaya: "Bir
zamanlar 'minareler
süngümüz camiler
kışlamızdır' diyen Tayyip
Erdoğan, aynı şiiri
Irak'ta havaya uçurulan
caminin yanında okusun
da görelim!"
Rüşvet
Akif Kökçe:
"Türkiye'de seçim
rüşveti olarak
geçici işçiler daimi
kadroya alınırdı;
Kıbrıs'ta Avrupa
Birliği'ne alıyoriar."
I konomistler Platformu Başkanı Tuna
Beklevic Türkiye'yi "merkez ülke" olarak
tanımlıyor ve "merkez"de yaşamanın ku-
ı 1 rallarını değerlendiriyor: "Türkiye Doğu ile
Batı'nın arasında köprü vazifesi gören bir ülke de-
ğildir.
Türkiye tarihsel doyumu ve coğrafi konumu ile
Doğu ile Batı'nın merkezini teşkil eder.
Yeni dünya anlayışı, homojen karakterde devlet-
lere kısa mesafede avans verse de, sadece hete-
rojen toplumlara gerçek anlamda kalkınmayı geti-
recektir.
Homojen olmayan toplumlar hiç bir örneği tam
anlamı ile yansıtamazlar, bu topraklar dünyada sos-
yalizm rüzgârının estiği yıllarda bile gerçek sosya-
list devlet örneği olamadığı gibi, çağdaş Islam ül-
kesi modeli de olamayacaktır.
Çünkü bu topraklar, bünyesinde birçok rengi ba-
rındırmaktadır.
Merkez ulke
Ne tamamıyla siyah olabilirler, ne tamamıyla be-
yaz olabilirler. Grinin tonlarını yansıtan demokrasi
anlayışı, tek renk arzusu karşısındaki en büyük
güçtür.
Ideolojik veya dinsel anlamda bir model olmak;
kültürlerin uzlaşmasını değil, çoğunluğun azınlığa
karşı zorbalığı anlamına gelmektedir. Şüphesiz ya-
şadığımız topraklann dokusunda bu çeşit bir zor-
balık geleneği yoktur.
Zorbalığın diğer ucunda, çoğunluğun azınlıkların
haklarını koruduğu bir yönetim şekli vardır ki, bu ta-
nımlama tarih boyunca Anadoiu demokrasisine eşit
gelmiştir.
Anadoiu, dış politikasını zorbalık üzerine kuran
yüzlerce kiracıyı ağırlamıştır.
Fakat Türkiye bu topraklarda kiracı değildir. Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin tarihi doyumundan aldığı de-
mokrasi referansı, üç kıtanın eklemlenme noktası-
nın gerçek sahibinin Türkiye olduğunu açıkça orta-
ya koymaktadır.
Merkez ülkede yaşamak daha çok çalışmayı,
üzerinde oturduğu topraklannın envanterini daha
dikkatli tutmayı ve uluslararası sorunlan daha dik-
katli izlemeyi gerektirir.
Merkez ülkede yaşayan bireyler toplumsal so-
runlara duyarlı olmak zorundadır.
Toplumsal katma değer sağlamaya çalışan küçük
adımları atmak için büyük terler dökenler bu top-
raklann gerçek sahibi, geleceğimizin yılmaz bekçi-
leridir.
Dileğim, kendinize yakın hissettiğiniz bir siyasi
partiye veya Türkiye'ye katma değer sağlayacağı-
nı düşündüğünüz bir sivil toplum örgütüne katıla-
rak 'bekçi'miz olmanızdır."
ÇYDD
Edremitte ÇYDD"yi
kuran öğretmen daha
sonra Edremit Anadoiu
Lisesi'ne müdür olur.
AKP iktidara gelince
müdür görevden alınıp
sürgüne gönderilir.
AKP'nin yeni müdürü
ÇYDD üyesidiri
SESSÎZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku > yahoo.com
Dünün Ortak PAZARı AB'nin Türkiye polıtıkası içten
PAZARlıklı!
Babasını kapıda bekleyen çocuk
Internet ortamında dolaşan öyküyü
Ayşegül Tokatlı göndermiş:
Adam yorgun argın eve döndüğünde
5 yaşındakı oğlunu kapının önünde bek-
lerken bulmuş. Çocuk babasına, "Baba
sen bir saatte ne kadar para kazanıyor-
sun" diye sormuş. Zaten yorgun gelen
adam, "Bu senin işin değil" demış. Ço-
cuk üsteleyince adam, "Tlla bilmek istı-
yorsan 20 milyon lira" diye yanıt vermiş.
Bunun üzerine çocuk, "Peki bana 10
milyon lira borç verir misın" diye sor-
muş. Adam iyice sınirlenip, "Benım, se-
nin saçma oyuncaklarına ayıracak pa-
ram yok. Derfıal odana git ve kapını ka-
pat" demiş. Çocuk sessizce odasına git-
miş. Adam sinırlı bir şekilde "Bu çocuk
nasıl böyle şeylere cesaret eder" demış
kendı kendıne. Aradan bir saat geçtik-
ten sonra adam bıraz daha sa-'
kinleşmiş ve çocuğa parayı ne-
den istediğini bile sormadığını dü-
şünmüş. Çocuğun odasına gitmiş. Ya-
tağında olan çocuğa, "Uyuyor musun"
diye sormuş. Çocuk, "Hayır" diyeyanıt-
lamış. Adam, "Al bakalım istediğin 10
milyon lirayı, sana az önce sert davran-
dığım için üzgünüm ama uzun ve yoru-
cu bir gün geçırdim" demış. Çocuk se-
vinçle "Teşekkürler babacığım" dedıkten
sonra yastığının altından buruşuk para-
lar çıkaımış ve yavaşça paraları saymış.
Bunu gören adam iyice sinırienerek "Pa-
ran olduğu halde neden benden para
istiyorsun" diye çıkışmış. Çocuk, "Ama
yeterince param yoktu" demiş ve para-
ları babasına uzatarak, "işte 20 milyon
lira, bir saatını bana ayınr mısın?"
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCt
Arkadaşımız Oktay Ekinci yazılarına bir süre ara
vermiştir.
Putin Nasıl Kazandı?
TÜRKKAYAATAÖV
V.V. Putin tanınmayan biriy-
ken bilinen dünya önderleri
arasına girdi. Yeltsin onu Ey-
lül 1999'da "veliaht" diye seç-
tiğınde, Rusya'da da ünlü de-
ğildi. Yeltsin ve Gorbaçov en
yüksek mevkilerde, bu arada
Politbüro'da görev yapmışlar-
dı. Putin ise, St. Petersburg
Belediye Başkan Yardımcısı
olmuş, Federal Güvenlik hiz-
metinde çalışmıştı. Siyasi si-
masının bu yeniliği ona yaradı.
Ancak, yeniliği içeriksiz oldu-
ğunu göstermiyordu. Çevresi-
nin ürünüydü. Eğitimi ve de-
neyımi onda izler bıraktı. Dış-
tan sakin görünümüne karşın,
geçmiş ve günümüz Rus top-
lumunun birikim ve özlemleri-
ni kendi içinde bağdaştınp uy-
guladığı izlenimini veren kar-
maşık bir kişiliği de vardır. A-
ma bu karmaşayı bir düzene
soKmuş, önceki yılların yurtta-
şı bunalian belirsizliğine son
vermiştir. Halk desteğinin
önemli yanı budur.
Ülke zaaflar uçurumunday-
dı. Kimlik bunalımı yaşanıyor-
dı. Siyasal sistem işlemiyor-
dı. Azgın bir çürüme vardı.
Neye öncelik verileceği belir-
sizdi. Yürütme ile yasama sü-
re<li çatışıyor, eski devlet ku-
nmları yok pahasına satılıyor-
dı. Hayal sükûtu, kızgınlık ve
dışa bağımlılık duygusu yay-
gndı. Çarlık ya da Sovyet ol-
sın, Rus yönetimlerinin baş
açnsı olarak karar ve uygula-
rra arasındaki fark gitgide açı-
lıyordu.
Böyle bir Rusya devralan
Pjtin, bu sorunlara kendi
damgasını vurarak çözümler
aıadı ve bir ölçüde buldu. Hu-
küka bağlı ve düzeni seven bi-
rblarakyetişmişti. Görevlerin-
cte dış dünyayla temaslan ol-
•rruştu. Batı'daki bazı farklan
gizleriyle gördü. KGB'nin ür-
Ikitücü iç kolunda değil, dışla
tağlantılı olarak çalışmış, nef-
«t yerine yurt savunucusu
inajını korumuştu. St. Peters-
txırg görevindeyken değışik-
•irten yana bir belediyenin ha-
•visını teneffüs etti. Bir yanıyla
Eatılılaşmadan yana Avrupalı,
<oür yanıyla da Rusya'ya bağ-
lıığından ötürü yabancı önün-
ce gereksiz bir yumuşama
srgilemeyecek yurtsever in-
toa veriyordu. Moskova kö-
tenli ve şaha kalkmış bir özel-
leştirmeyle bağlantılı çürü-
nüşlüğü tutmadı. Yeni düzeni
anlıyor ama onun bazı ölçüle-
rine katılmıyordu. Bu özeliikle-
ri kendinde toplayarak yurtta-
şın karşısına açık çek ve ak bir
çehreyle çıktı. Onun yerine, ör-
neğin, Primakov olsaydı, tar-
tışanların yalnız bir kolunu
destekleyecek ve onun kade-
rini paylaşacaktı.
Putin'e göre, Rusya'nın kim-
lik sorunu hem uygartık içinde
toprak, tarih ve kültür olarak
nereye oturduğu, hem de So-
ğuk Savaş sonrasında konu-
munun ne olacağıydı. Büyük
Petro'dan bu yana süregelen
ulusal kimlik tartışmasında
herkesin kabul edebileceği yo-
lu buldu, yönetime düzen ge-
tirdi. Rusya'nın aşağı sürük-
lenmesini durdurdu. Bu kimli-
ğin parçası olabilecek her şe-
ye kalıplardan uzak ve esnek
biçimde sanldı. Rusya'nın ye-
rini ve rolünü, farklı eğilimleri
ve ideolojileri katarak, denge-
li biçimde bağdaştırdı. Bu çer-
çevede Yeltsin'in eski çevresi-
ni de uzun süre yerlerinde tut-
mayı ihmal etmedi. Dengeyi
judo yapar gibi sağladı. Bu
kimliğin öğelerini kendinde
topladı ya da o intibayı verdi.
Uzun sürmüş olan hükü-
met-Duma çekişmesınin yeri-
ni işbiriiğinin ve istikrann ağır
bastığı siyasal bir iklim aldı.
Yeltsin zamanında kemikleşen
yeni mali-endüstriyel gruplara
mesafeli duruşu halkı onun ya-
nınayaklaştırdı. Yurttaşın karar
verme sürecinde "bezporya-
dok", yani karmaşa dediğı şey
herkesin tahammül sınınnı aş-
mıştı. O, yurttaşın alıştığı di-
siplini kabul edilir ölçüler için-
de geri getirdi. Bürokrasiyi
kendine bağladı. Dış siyaset
dahil, sorunlan yalnız aydınlar-
la değil halkladakonuştu. On-
larda hem güçlülük hem ya-
kınlık duygusu uyandırdı. Hem
ulaşılabilir hem mesafeli, aynı
anda yakın ve otoriter, duygu-
sal olduğu denli akılcı izlenimi
verdi. Ancak, "güçlü" derken
diktatör olmadı. Başkalannın
katılımıyla yönetti ama bu on-
ay daha çok kendi tercihlerine
yakın kaldı.
Rusçada karar verme süre-
ci için yerleşmiş bir deyim var
"Kto kavo?" Yani, "Kim kime"
kabul ettiriyor? ABD'de "ne-
ocon"lar Bush'a kabul ettiri-
yor. Putin'de bu yok. Her şeyi
denetliyor, her ayrıntıyı izliyor
ve halkta "her şeyi gören ve
bilen önder" ıma|inı yaratıyor.
Başansında bunların rolü var.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicaktı turk.net
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci ı mynet.com
H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(q yahoo.com
BiZi
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA
YASAKLI DURUMDAYKEN
B.AŞBAKA.NLIKYOLUNU ACAN
SÜREC tÇİN NE DtYORSUNUZ?
SECIMLERIN YINELENMESI
KONUSUNDA YARĞININ VERDİSt
'HAYIR' KARARINA NE
DtYORSUNUZ?
DOKUNULMAZUKLARA NICIN
DOKUNMUYORSUNUZ?
YARS
eüzp
DIR!
YARSININ
DERsfDIRI..
TARİHTE BUGUN MVMTAZARIKAN 14 Arahk tctnc.nuantaz-arikan.com
SAHİBİIMDEIM SATILIK
F O R D FOCUS 2OO1
Güvenlik Paketli, Klima-ı-ABS
O 532 232 88 68
O 532 384 21 41
SirJohn
OUcas+fe ',n
16. yûzyılcla
hatjald&n
yafulmif
t*r resmi..
FALST/IFF K/MO/fi?.
Htt'Pe BUSÜtJ, İklGİÜZ ASKEB VE AAEZHEP SAVUHUCUSU
StR JUİN OU>CA£n£(pU>K£SL) İOAM EDİLEREK #UCIW
PRENS HEMfZY İLE OOSTLUK KURAN OLDCAS71S, OMiH
HİZMerİNDE ÇAUÇMIŞ, 8AZ1 £AVAÇlARA HA
AA1CAIC, LOLLAISO AOU S/K P/Ajf MARSKB7İ
LBOtĞı İÇ.İM HAPSB eiR-MIÇTİ. DAHA SOMBA PB.ENS
İAS yARDIM/YU) KAÇMlÇ, YtLLARCA 'İASAPIÇI YAŞA -
MfÇT7. t414'T£, PftENS/HJ TAHTA eEÇMeSlMlhl ARDIH-
PAAJ, KJSALA tZARŞl t&MPJjO KUR/U4KLA SaÇlAMA -
RAK. YAKALAUkAiÇ VE İOAM ECvLMlÇTİ. ÜA/LÜ yAZAR
U/lt-UAM £HAIC£SP£-ARE, OklU ÇBÇİTU OYUULARlUDA
FALSTKFF ADIYLA KULLAUACAK, 13. YÜzyiL
DA /SB/ SUİÇEPpE YEGDİ'HİH SON 0P£RA£l
lr
FALST/*FPn
A KOUU OLACAtCTI.fSAgM^
Hot: "Fa/rfaff". Ft'se -Sfnff,yam sah+e personel Jef*4Hc
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Anlayamamak Durumu
Anımsarsınız sanırım, temmuz ayında Yeni Fo-
ça'da iki cana mal olan bircinayet işlenmişti. Ölen-
lerden biri Ali Bektaş adında genç bir adam, öbü-
rü de olayın geçtiği kafede, annesinin oturduğu
masanın yanındaki bebek arabasında uyumakta
olan Alistair Grimason adındakı 2.5 yaşındaki
küçük bir çocuktu. Medya, babası iskoç, annesi
Türk olan ve serseri bir kurşunla yaşamını yitiren
Alistair ile yakından ilgilenmiş, televizyonlarvega-
zeteler bu trajik olayı en ince ayrıntılarıyla kamu-
oyuna duyurmuşlardı.
Saçtığı kurşunlarla iki kişinin ölümüne neden
olan Daimi Akyüz ise olaydan sonra kaçmış, iki
ay sonra, 2 Eylül günü yakalanmıştı. Geçen hafta
yapılan ilk duruşmaya Alistair'in iskoçya'da yaşa-
yan annesiyle babası dagelmişlerdi. Duruşmasa-
lonuna ellerinde kelepçeyle getirilen ve hakkında
60 yıl hapis istenen sanık, mahkeme binasının
önünde "yakınlan" olduğusöylenenyaklaşık300
kişilik bir kalabalık tarafından, "Daimi, senin ya-
nındayız!" sloganlarıyla karştlanmıştı. Birçok tanı-
ğın önünde işlenen ve biri 2.5 yaşında bir çocuk,
iki kişinin ölümüyle sonuçlanan bir cinayetin sanı-
ğına gösterilen bu ilgiyi, sergilenen bu "dayanış-
ma"yı anlamak kolay değildi.
• • •
Daimi Akyüz'ün yakınlannın sergiledikleri bu da-
yanışma bana yakın geçmişimizde başka mahke-
me binalan önündetanık olduğumuz, "Türkiye se-
ninle gururduyuyor!" gösterilerini anımsattı. Kra-
vatlı, takım elbiseli katiller duruşmalara getirilirken
birtakım adamlar mahkeme binalan önünde top-
lanırlar, sanıklarla "Türkiye sen/n/e gurur duyu-
yor!" diye bağırarak dayanışıriardı.
O zamanlar sıkça tanık olduğumuz bu dayanış-
ma gösterileri yalnızca katiller için değildi. Kaçak-
çılar, hırsızlar, dolandıncılar, hortumcularla da da-
yanışanlar vardı ve bunların da sayılan az değildi.
Dışandan bakıldığında anlaşılması pek kolay ol-
mayan duygu patlamalanydı bunlar.
Kanal D televizyonunda bir süredir yayımlan-
makta olan "Popstar Yarışması "nda da benzer bir
durumla karşılaşmıştık. Yarışmacılardan birinin bir
"katil" olduğu, bu nedenle yargılanıp ceza aldığı,
iki yıl kadar cezaevinde kaldıktan sonra "şartlı tah-
/;ye"den yaraıianarak serbest bırakıldığı anlaşılın-
ca, bu genç yarışmacıya verilen izleyici oylarında
bir "patlama" yaşanmıştı.
• • •
Toplumumuzun hiç de önemsiz sayılamayacak
bir kesimi "ma/rtu/"lerden, "mağdur"\arüan çok
katillere, hırsızlara, hortumculara karşı "iyi" duy-
gular besliyor, onlarla dayanışıyor, bu dayanışma-
sını sloganlar atarak, gösteriler düzenleyerek, se-
çimlerini onlardan yana yaparak ortaya koyuyor-
du. "Psikiyatri" alanına girecek ölçüde "normal"
olana aykın düşen bir "ruh hali"yd\ bu.
Kötülere karşı sürekli iyi duygular beslemek,
kendini ezenlere karşı sürekli bağışlayıcı olmak
alışkanlığı olarak da nitelenebilecek bu ruhsal du-
rumun nedenlerini ancak bilim adamlan, konunun
uzmanlan açıklayabilirlerdi. Bizler de sürekli "an-
layamamak" durumundan ancak o zaman kurtu-
labilirdik.
• • •
Not: Vecdi Sayar cuma günü "Kedi Gözü" kö-
şesinde benim geçen haftaki "Bellek" yazılanma
ilişkin olarak düştüğü notta beni eleştirirken, "Sı-
rası gelmişken Deniz Kavukçuoğlu'nur? Prof.
Halman 'a ilişkin suçlamasına katılmadığımı belirt-
mek isterim. Evet, 'taraf tutmak' önemlidir. Ama,
tarihe, -hele kültür sanat alanına- bu denli dura-
ğan ve acımasız yargılaria yaklaşmak kime ne ya-
rar sağlar" diye soruyor.
Demek, iki yazımda da anlatamamışım anlat-
mak istediklerimi. Başka ne diyeyim? Nasıl bir ya-
nıt vereyim bu iyi niyetli dostuma?
(e-posta: dkavukcuoglu </ superonline.com)
(Faks:0212-234 68 73)
BULMACA SEDATYAŞAYAM
1 2 3
1 2 3 4 5 6 7 8 9
SOLDANSAĞA:
1/ Kuş üret-
meye yarar 1
kafesli yer. 2/ 2
Yapma, et-
me... Şama-
nizmin din
adamı. 3/
Çemberin
çevresinin
çapına oranı-
nı gösteren
sayı... Yağı
alındıktan
sonra zeytinin kalan
posası. 4/ Bir şeyin
yere bakan yanı...
Misket limonu da
denılen küçük bir li-
mon cinsi. 5/ Apan- 5
sız... Uyanık, gözü 6
açık. 6/ Kanşık 7
renkli... Çimentoyla 8
yapılan kalın su bo- 9
rusu. 7/ÜnlübirMısırfiravunu... "Ruhi—'": Tür-
kü ve saz ustası. 8/Bür dinin öğrenilmesi gereken
inançlannın ve tapınma kurallannın tümü... Ro-
ma ve Kartaca'yı karşı karşıya getiren üç savaşın
adı. 9/Halat tellerinden saç gibi örülmüş ip.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Gemi demiri... Doğu Anadolu'da bir ırmak. 2/
Itici neden, güdü... İlgi. 3/Bir nota... Kapital, ser-
maye. 4/ Süs için yapılmış giysi kıvrımı... Gü-
müş. 5/Denk... Son derece kavgacı olan gözde bir
akvaryum bahğı. 6/ "01 kadar — koştular ki âsi-
yâb-ı devlete/ Çığnemekten birbirin dolab-ı dev-
let dönmüyor" (Neyzen Tevfik)... Bezek. 7/Ni-
şastayı parçalayarak şekere çeviren bir enzim...
Platinin simgesi. 8/Bir alay işareti... Katolik mez-
hebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşa-
van kadın. 9/ Kuran'da bir sure... Erkek ördek.
Ul
s
K
Ü
D
A
|
S
U
|
M
A
S
U
R
A
K
•P
IR
A
M
T
T
u
M
T
T
|
B
1
C
T
DJ
A
ıR
IT
|
A
V
A
S
A
B
A
•A
L
T
Rl
U
M
T
•A
Y
|
Z
•R
1
C
A
L
|
0
M
N
A
T
T
V
Iz\
M
•
Yağlı boya tablolanmı
satıyorum.
0536 452 60 02