Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 ARALIK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
GENÇ SES
Dünya İnsan
Hakları Günü
Zeynep Cem
GSÜ Felsefe Bölümü Öğrencisi
Kendi özgürlük
sınırlarımızı çhiyoruz
"Dünya İnsan Haklan Günü diye bir gü-
nün varlığı dünyada insan haklannın ihlal
edıldiğinın bir göstergesı. Biz kendi özgür-
lük sınınmızı çizerken aslında başkasının öz-
gürlük sınırlannı çızmeye çalışıyoruz. Bu-
nu politikayla, tüketim kültürüyle yapıyo-
nız. Aynca kendi kendimiz de kendi hakla-
nmızı otosansürle yok ediyoruz."
Fehmi Tekdamar
GSÜ Çay Ocağı Sorumlusu
İnsan gibiyaşam hakkı
"İnsan haklan günü var ama herkes bir-
bırinin hakkını ıhlal ediyor. Böyle bir gün
var ama aslında msan haklannı savunan bi-
rilen yok tnsan hakkı bence herkesın bır-
birine saygılı davranmasıdır. İnsan gibi ya-
şama hakkıdır"
Do<, Dr. Füsun Türkmen
GSÜ Uluslararası tlişkiler Bölümü
Öğretim Üyesi
21. yüzyılın etiketi
"İnsan haklan 21 yüzyılın etiketini ifa-
de ediyor. Bu yüzyıl ideolojinin bittiği. ev-
renselliğin başladığı bir zaman. İnsan hak-
lan özellikle soğuk savaş döneminın bit-
mesı ile artık bir ideolojinin. kültürün veya
parhnin egemenlığı altında olmaktan kur-
tuldu. evrensel bir nıtelik kazandı. Topra-
ğın değil, insanın önemh olduğu bir çağda
yaşıyoruz. 21. yüzyıl bütün sorunlara kar-
şı bir insan hakkı çağı oldu. Türkıye de bu
çagdaş değerlere ayak uydurma süreci ıçe-
risinde Artık devletin otoritesinin yerini si-
vil toplum almayabaşladı. Devlet düzeyin-
de de insan hakian reel politikada kalma-
malı. İnsan haklan bir araç değil, amaç ol-
malı."
Doç. Dr. MedarAtıcı
GSÜ Felsefe Bölümü Öğr. Üyesi
Geçerliliği çok sınırlı
"tnsan Haklan ınsanların karşılıklı iliş-
kilerinde ortaya çıkan bircok haksızlığa çö-
züm getirmek amacıyla olusturulmuş değer-
ler bütünüdür. Ama bütün değerler gibi,
gerçek yaşamda geçerliliği çok sınırlı kal-
mıştır."
Hayrullah Yılmaz
GSÜ Felsefe Bölümü Öğrencisi
Saygıyı gerektirir
'"İnsan hakkı, diledığınce ama başkalan-
nı da rahatsız etmeden yaşamaktır. İnsan
hakkı kavramı insanın doğuşundan itiba-
ren var olan bir ka\Tam. Birbirine saygıyı
gerektirir. İnsanın da bu temel üstüne yara-
tıldığına inanıyonım Saygı ve sevginin te-
melinde insan haklan \ar. Hukukun da te-
melinde insan hakkı ka\Tamı vardır. Ama
günümüzde bunun içi boşaltılmış. Felsefe-
nin de yapması gereken bunu kavram dü-
zeyinden gerçek hayata aktannaktır. Avnı-
pa devletleri Doğu'da insan haklannın ol-
madığından bahsederler. Ama onlann da
tarihj insan haklan ıhlalleriyle doludur"
Üniversite öğrencileri evlenme yaşmı sorguluyor... İdeal zaman için uzlaşamıyorlar
Yine de aşkm yaşı yok
Ü
niversite yıllannda,
gençler bir yandan
kariyer planlan ya-
pıpiş hayatına atıl-
maya hazu-lanırken, bir yan-
dan da evlilik hesaplan yapma-
ya başlıyor. Üniversite öğren-
cileri arasında evliliğe ilişkin
farkh görüşler var. Kimi ideal
bir evlilik yaşına inanırken, ki-
misi ise yeterli olgunluğa eriş-
tiğinde evlenebileceğini söy-
lüyor. İdeal evlilik yaşı kızla-
nn gözünde 20'li yaşlarda, er-
keklerde ise 30'lu yaşlann ba-
şında. Araşhrmalarson yıllar-
da Türkiye'de ortalama evli-
lik yaşmın giderek ileriki yaş
gruplanna kaydığını gösteriyor.
Üniversite öğrencileri arasın-
da bu ortalama daha da ileri-
ki yaş gruplannakayıyor. Bu-
na karşın üniversite yıllannda
evlenmeyi tercih eden çiftlere
de rastlamak mümkün.
Medenı Kanun'da 18 yaşın
altında yapılan evlilikler "er-
ken evlilik" olarak tanımlanı-
yor. Ancak Türkiye'de üniver-
site eğitiminin yaygınlaşma-
sıyla üniversite döneminde ya-
pılan evlilikler erken evlilik
olarak görülmeye başlandı. Er-
ken evlilikler özellikle genç
kızlar için eğitim yaşantısının
noktalanması ve iş hayatına
atılamama gibi sonuçlar do-
ğuruyor.
Çoğu üniversite öğrencisi-
nin kafasmda gelecek için düşündükle-
ri ideal evlenme yaşlan var; kimi 28-29
diyor, kimisi de 30 hatta 35 yaşına ka-
dar evlenmeyi düşünmüyor. Istatistikler
evlenme yaşının git gide yükseldiğini
gösterirken, üniversite öğrencileri ide-
al evlilik yaşı konusunda bir noktada
uzlaşıyor. "Yine de aşkın yaşı yoktur."
Eskiden evlenilecek kişide aranan "iyi
aile çocuğu olması" veya "içkisi, siga-
rası ûlmamasr gibi özellikler yerine,
üniversite mezunlan sosyo-ekonomik
ve sosyo-kültürel uyumu ön plana alı-
yor.
Ünlversltelller geç evlenlyor
Devlet Istatistik Enstitüsü venlerine
göre, 1970'li yıllarda genel olarak 15-
19 yaş arası evlilikler çoğunluktayken,
1980'lerden sonra evlenme yaşının 19-
24 yaş aralığına, üniversite mezunlan ara-
sında ise 20-26 yaş aralığına kaydığı
görülüyor. En son 1996'da yapılan araş-
tırmalara göre artık 25-29 yaş aralığın-
• Değişen değerlerle birlikte Türkiye'deki
gençlerin evlilik kurumuna bakışı da değişiyor.
Gün geçtikçe sayılan çoğalan üniversite
öğrencileri ise, genele oranla daha farkh
kriterleri hesaba katıyor ve evliliği daha da
ileriki yaşlara erteliyor.
A. Hülya uğur Tanrıöverden erken evlilik
'Bizim 20yaşımızla
bugünkügençlerin
20 yaşı aynı değil
9
Erken evlilik kadınlar için eğitim hayatının yarıda kesilmcsiyle sonuçlanabiliyor.
daki evliliklere daha çok rastlaruyor. 30-
34 yaşlan arasındaki evlenmelerde de
önemli bir artış var.
Uludağ Üniversitesi îktisadi Idari Bi-
limler Fakültesi öğretim üyelerinden
Doç. Dr. Serpil Aytaç ve Dr. Nuran
Bayram tarafından 2001 yılında hazır-
lanan "Üniversite gençliğinin iş ve eş
seçimindeki etkin kriterierinin anali-
tik hiyerarşi süreci ile analizi" başlık-
lı çahşmada, üniversite gençliğinin eş se-
çiminde etkili olan bazı kriterler ve on-
lann oranlan anlatılmış.
Buna göre, erkek öğrencilere göre eş
seçiminde birinci kriter sevgi, ikinci kri-
ter kişilik olarak ortaya çıkmış. Bu kri-
terler kadınlar için daha farklı görülü-
yor; onlara göre yüzde 32 ile kişilik da-
ha ön planda ve ikinci olarak yüzde 26
ile sevgi geliyor.
Aynca, erkekler fiziksel özelliğe ve
sosyo- ekonomik uyuşmaya kadınlar-
dan daha çok önem verirken, kadınlar
sosyal statüyle daha fazla ilgileniyor.
Yani, erkeklerin kendi aile yapılanna
benzer bir eş arayışı ıçinde olduklan,
kızlann buna pek önem vermediği gö-
rülüyor.
Kadınlar erlcen evlenlyor
Türkiye geneline baktığımızda ise
erkeklerin kadınlara oranla daha geç ev-
lendiği göze çarpıyor.
T.C Sağlık Bakanhğı'nın 1998 yılın-
da yaptığı Türkiye ve Sağuk Araştır-
ması'na göre, Türkiye'deki kadınlann
ilk evlenme yaşlanna bakıldığında 13-
32 yaş arası bir periyot karşımıza çıkı-
yor. Bu periyot içinde 18-21 yaş gru-
bunda evlenen kadınlar yüzde 61 ile bi-
rincı sırada. Aynı yaş grubunda evlenen
erkeklerin oranı ise yüzde 44 civann-
da.Buna neden olarak erkeklerin meslek
sahibi olana dek evlenmeye pek sıcak
bakmamalan gösterilebilir. Araştırma-
lara göre, eğitimini sürdürmeyen ve ça-
hşma hayatına atılmayan kadınlann da-
ha erken yaşta evlenmeye yöneldikle-
riyyönlendirildikleri ortaya çıkıyor. Er-
ken yaşta evlenen kadınlann genellikle
eğitim düzeyleri düşük ve çalışmıyorlar.
-Kaç yaşında, nasıl evlendiniz?
TANRIOVER-Yirmi yaşında ev-
lendim, hatta on dokuz bile diyebili-
riz.Lise son sınıftayken eski eşimle ni-
şanlandık. Lise biter bitmez hemen
Fransa'ya gittik, birinci yılı okuduk-
tan sonra da yazın evlendik.
-Aileniz nasıl bir tepki verdi?
TANRIÖVER- Karşı çıkmadılar,
en önemli endişeleri evlilikten dolayı
eğitimimizi yanda bırakmamızdı. Açık-
ça bize söylenmemiş olsa da hoşları-
na giden bir yan vardı, çünkü her iki-
miz de eğitim için Fransa'ya gidiyor-
duk ve çok belli etmeseler de kendi ka-
falannda birer Fransız bulup geri ge-
lebiliriz gibi bir endişe vardı. Aileler
de tanışıyordu zaten. Annemin, "Hül-
ya çok iyi düşündün mü? Sonra her-
hangi bir sorun olursa beni sorum-
lu tutmanı istemem" gibi vicdani so-
rumluluk topunu bana atan bir konuş-
ması olmuştu.
-Üniversitedeyken evli olmak zor
olmadı mı?
TANR1ÖVER- Hem oldu, hem ol-
madı. Fransa'da olmak bizim durumu-
muzu özel kılıyordu. Orada zor gün-
ler yaşadık. Birtakım ek işler o da yap-
tı, ben de yaptım. Tek kişiye oranla
çift kişi olarak yaşamak bize birtakım
kolaylıklar getirdi. Birbirimize destek
olduk.
Yrd.Doç.Dr.
A.Hülya Uğur
Tannöver,
(GSÜ lletişim
Fakültesi
Öğretim Üyesi)
-Şu an o yaşlarda olsaydımz ev-
lenmeyi tercih eder miydiniz?
TANRIÖVER- Bu durum insanla-
nnbakışıyla ilgili. Kendime ilişkin bir
iki not vereyim. Genç yaşta yaptığım
o evlilik yedi yıl sürdü. Şu an çok me-
deni ve insani ilişkilerimiz var, fakat
o evlilik bir yerde ıkimiz de büyüdü-
ğümüzde yürümedi. Tüm erken evli-
likler böyle mi sonuçlanır, tabii ki ha-
yır. Eleştirel yaklaşmıyorum, bu dün-
yanın ve Türkiye'nin gelişimi ama bi-
zim 19-20 yaşımızla bugünkü gençle-
rin 20 yaşı aynı değil. Bizim 20 yaşı-
mız şimdiki 25 yaşına tekabül ediyor.
Görece olgun 19-20 yaşlanmızda ol-
mamıza rağmen, hayatın bize hazırla-
mış olduğu birtakım şeyleri o büyük
aşkın arkasında göremedik. Her olgu-
yu kendi öznelliği içinde değerlendir-
mek lazım. Bugün bu kadar genç ev-
lenmeyi çok doğru bulmazdım belki.
Ama gençken yapılan öyle güzel şey-
ler var ki... Yine de böyle aşk-meşk ko-
nulannda bilimsellik biraz çuvallıyor.
Üniversiteli gözüyle erken evlilik
'Okulla birlikte zor9
Sanem Hale Hastaoğlu (Koç Üni-
versitesi Ekonomi Bölümü öğrenci-
si):
- 22 yaşında evlendiğim sırada üni-
versite öğrencisiydim, eşimse 25 ya-
şında bir iş adamıydı.
-Ailem ilk başta okulum bitmeden
evlenmemi istemedı, ama eşimi tanı-
dıktan sonra karanma saygı duydu-
lar.
- Üniversiteyle evliliği yürütmek ke-
sinlikle kolay değil, bu yüzden evle il-
gili konularda bana eşimin annesi çok
yardımcı oluyor. Okulu bırakmayı ke-
sinlikle düşünmüyorum, okulum bi-
tene kadar çocuk sahibi olmayı düşün-
müyorum.
Engin Gökten (Galatasaray Üni-
versitesi tktisat Bölümü öğrencisi):
- Bence ideal evlilik yaşı diye birşey
yoktur. insan kendini yeterince olgun
hissederse o yaşta evlenebilir. Ben ken-
dim için 30-35 diyorum ama bu yaş-
tan önce de kendimi hazır hissederim
ve doğru insan olduğunu düşünüp ev-
lenirim hiç belli olmaz.
Yanmdan geçtiğimiz insanın hayatı merak edilerek belgesele başlanıyor
4
Hayattaki hikâyeler hiç bitmiyor ki'
• "9. Altın Portakal Kısa
Film-Video Yanşması"nda
en iyi belgesel film dalında
Altın Portakal kazanan
Doğa Kılcıoğlu'nun "Üç
Kulaklı" adlı belgeseli
Kyoto Öğrenci Filmleri
Festivali'nde de gösterildi.
Doğa Kılcıoğlu Istanbul'dayaşa-
yan, tzmirli genç bir yönetmen ada-
yı. "Üç Kulaklı" ise onun için sa-
dece bir başlangıç. İlk belgeseli
hatta ilk fılmi olan "Üç KulaklTüe
"40. Antarja Altın Portakal Film
Festivali" kapsamında düzenlenen
"9. Altın Portakal Kısa Film-Vi-
deo Yanşmasf ndaödüle layıkgö-
rüknüş bir belgesel tutkunu. Başka-
lannın hayatlannı merak ederek ve
onlara kanşarak başlatıyor belge-
sel serüvenini. "Aslında her gün ya-
nmdan geçtiğimiz ama hiç merak
etmediğimiz insanlar beni düşün-
düren. Okulda çalışan temizlik
görevlilerinin hayatları beni çok
ilgilendiriyor mesela. Böyle kü-
çük küçük öykülerle belgeseller
kendi kendine oluşuyor zaten. Be-
nim yaptığım sadece bunları fil-
me almak. tnsan var olduğu sü-
rece belgesel de var olacaktır. Ha-
yattaki hikâyeler hiç bitmiyor
*ki...r>
diyor Doğa Kılcıoğlu.
Galatasaray Üniversitesi lletişim
Fakültesi Radyo Televizyon Sinema
4. Sınıf Öğrencisi olan Doğa Kılcı-
oğlu, ünlü insanlann hayatlannın
anlatıldığı televizyon yapımlanndan
farklı olarak, hayatlannı bildiğimi-
ze emin olduğumuz, sıradan insan-
lann öyküsünü anlatmakistiyor biz-
lere. Gözleri görmeyen bir anne ve
Belgeselinde Doğa
Kılcıoğlu na babası
yapımcüığuıı. kardeşi
yardımcıbğını
üstlenerek büyük
destek vermiş.
bir babanın gören çocuklannı -Şa-
hin ailesini- anlattığı "Üç Kulaklı"
ile bu isteğini yerine getirdi. Buba-
şanh adımlarda Doğa Kılcıoğlu'nun
arkasında hep ailesi yer almış. Ken-
disi gibi, Galatasaray Üniversitesi
lletişim Fakültesi öğrencisi olan kar-
deşi Can Kılcıoğlu'nun da "Yanı-
lış" isimli bir kısa fılmi var ve "Üç
Kulaklı"nın hem yönetmen yar-
dımcılığını, hem de kameramanlı-
ğını yapmış. Anneleri Hacer K»l-
cıoğlu ise çocuklanna göre, onlann
gazetecilik yönlerinin kaynağı. Ha-
cer Kılcıoğlu"nun geçen şubat ayın-
da çıkmış "Ben Eskiden Çocuk-
tum..." adlı bir kitabı var. Babası
Hulusi Kılcıoğlu da Doğa Kılcı-
oğlu'nun çahşmalannın yapımcılı-
ğını üstlenmiş.
Antalya'dan Kyoto'ya
Kılcıoğlu, Galatasaray Üniversi-
tesi'nin verdiği sinema eğitimini
belgeselinde kullandığını söylüyor.
Altuı Portakal Film Fesrivali'nden
sonra, fılmi Japonya'ya yollamış ve
filmin kabul edilmesi üzerine üni-
versitemn desteğı ile Kyoto Öğren-
ci Filmleri Festivali'ne gitmiş. Ja-
ponya'da bambaşka bir kültürü ya-
şama ve Japon fılmlerini izleme şan-
sı bulan Kılcıoğlu Japon öğrenci-
lerle sinema üzerine sohbet edebıl-
mış: "Orada da kısa metrajlı fılm-
ler gönüllülükle yürüyormuş.
Farklı olan, üniversitelerin film
çekecek öğrencilere, fon sağhyor
olması. Üniversitelerin farkh pro-
jelere de sıcak bakması gerektiği-
ni düşünüyorum. Bence, daha ba-
şanü projeler için, yaratıcılığımı-
zı bu yaşlarda kullanmamız gere-
kiyor." Kılcıoğlu, başansıra Alman-
ya'daki ve Azerbaycan'daki festi-
vallere de taşıdı. Doğa Kılcıoğlu,
bir sonraki filminde de, toplumda
fark etmediğimiz işitme engelli in-
sanlann hayat hikâyelerini ele al-
mak istiyor. "İşitme engellilerin
hayatlan belki körlerinkinden bi-
le zor. fnsanlara belgesellerimde
bunlan göstermek istiyorum."
Avrupa Sosyal Forumu 'ndan
Anayasa taslağına
referandum isteniyor
• Paris'te toplanan 2. Avrupa Sosyal
Forumu'nda AB Anayasası taslağı
kabul edilemez olarak nitelendirildi.
Kasım ayında Fransa'nın başkenti Paris'te topla-
nan 2.Avrupa Sosyal Forumu'nda (ASF) Avrupa
Biriiği (AB) Anayasa taslağı sert biçimde eleştiril-
di. Avrupa Konvansiyonu Başkanı Valery Giscard
d'Estaing tarafından hazırlanan AB Anayasası tas-
lağınuı kabul edilemeyeceği vurgulandı. Katıhmcı-
lar, AB'ye üye ülkelerden hazManan taslağm refe-
randuma sunuhnasını talep ediyorlar. Şimdiden tr-
landa, Danimarka, Lüksemburg, Hollanda, Ispanya,
Portekiz ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde referan-
dum yolunda önemli adımlar atıhnış durumda.
Anayasa taslağının en çok tepki toplayan bölümü
tüm hazırlık aşaması boyunca gizli tutulan ve ancak
3 Eylül'de Giscard d'Estaing'in taslağın son halini
Avrupa Parlamentosu'na sunmasıyla kamuoyunun
haberdar olduğu üçüncü bölümüydü. Gizli tutulan
kısımda 460 maddelik taslağın 340 maddesi yer ah-
yor. Bu bölümün gizli tutulması, bir demokrasi pro-
jesi ohna iddiasmdaki AB için bir skandal olarak ni-
telendirildi.
Anayasayı yurürlüğe koyacak anlaşmanın yurttaş
egemenliğine dayanmayıp hükümetlerarası bir an-
laşma niteliği taşıması ve taslağın demokratik ola-
rak yurttaşlara karşı sorumlu şeffaf bir idare anlayı-
şı yerine, demokratik kontrol mekanizmalanndan
yoksun teknokratib'bürokrarik bir yapıyı öngörme-
si eleştirilerin başında geliyor. Aynca federal bir Av-
rupa yerine tek pazara dayalı liberal bir Avrupa an-
layışını hakim kılan ve yurttaşlann ekonomik, top-
lumsal ihtiyaçlan yerine yüksek rekabet ve fınans
kurumlanmn bağımsızlığıru gözeten anayasa tasla-
ğı Avrupa sosyal hareketlerince Avrupa oligarşile-
rinin taslağı olarak görülüyor. Taslak, Avrupa halk-
lannın kendi kaderlerini tayin hakkını tanımamak-
la; üye devletler arasındaki eşitliği, bireysel ve top-
lumsal haklann eşitliğini güvence altrna almamamak-
la; sürdürülebilir kalkınma ve çevreye saygıyı, pi-
yasanuı insafina terketmekle; ve militarist bir siya-
set öngörmekle de eleştiriliyor.
Bu sayfa Galatasaray Üniversitesi lletişim Fakültesi'nde Detay ekibince hazırlanmıştır. Ebru Akıncı, Nevra Aydoğan, Damla Bayraktar, Sedef Hekimgil, Özgür Oğuz, Mutlucan Şahan