Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 ARALIK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Bektronik posta: denizsom©cumhuriyetcom.tr www.denizsonvcom TeH 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?
- Başbakanlık Insan Haklan
Danışma Kurvlu'nda
kavga çıkmış...
"Iskencecilere danıssalardı!"
TerörMualla Duran:
"Istanbul'daki terörûn
adını 'dinci terör'
koyaniara... Dinci terör
tanımlaması Hıristiyanlan
ve Yahudileri de içine alır.
Türkiye'de
yakalananlann hepsi
Türktür ve bunun adı
maalesef 'Müslüman
Türk terörü'dür."
Bulancak
M 24 Kasım
• Öğretmenler
m Günü'nün üzerinden
* epey zaman geçti
ama Giresun'un
Bulancak ilçesinde Milli
Eğitim Müdürlüğü'nün
programı elimize yeni
ulaştı: "Mezar
ziyaretleri... Anadolu
Teknik Lise ve Endüstri
Meslek Lisesi'nde iftar
yemeği... Akşam
namazından sonra
Merkez Orta
Camisi'nde imam hatip
lisesi öğretmen ve
öğrencilerinin
okuyacağı mevt'ıt"
ürkıye AB'ye gırer mı gıremez mı sorusunun
yanrtını Dr. Ali Haydar Yedek şöyle veriyor
"önceki hükümetlerin gösteremediklerinden
daha çok istekle AB'ye girmeye çalışan bu
iktidarla hedefe ulaşmamız mümkün görünmemekte-
dir.
AKP ile AB'ye girmemiz hayaüne karşı bir seçenek
üretmek zamanıdır. Çünkü AB konusunda AKP inan-
dıncı değildir. AB'de çok az bir kesim AKP'yi samimi
bulmaktadır.
AB'ye girmek için Avrupalı gibi düşünmek, Avrupa-
lı gibi yaşamak gerekir. Avrupalı demokrasi ilkelerine
sıkı sıkıya bağlıdır.
Avusturya'da AB'nin demokratik çizgisine biraz eğik
gitmek isteyen Haider'e bile serttepki gösterilmiş, iş-
başına gelmesi önlenmiştir. Halbuki Haider'ın partisi
bizim şimdiki ve geçmişteki başbakanlanmızın parti-
lerinden birkaç kat daha demokratiktir. AKP'nin tüzü-
ğünü inceleyecek olursak parti olarak demokrasi ile
AKP İle AB
uzaktan yakından ilgisinin olmadığı açıkça görülür.
AKP'li Türkiye AB'ye giremez çünkü AB ülkelerinin
hiçbirinin kabinesinde papaz okulu çıkışlılar çoğunluk-
ta değildir. AKP'de kadınlann vitrin amacıyla bir yerle-
re getirildiği ileri sürülmektedir, AKP'li kadın milletve-
killerinin sayısı bu savı doğrular niceliktedir. AB'de ka-
dın milletvekili yüzdesi ortalama olarak AKP'deki ka-
dın milletvekıllerinden dört beş kat daha fazladır. AB
ülkelerinin bakanlannın eşlerinin büyük bölümü top-
lumla iç içe ve uyumludur. AKP'nin Dışişleri Bakanı'nın
eşi ise devletle davalıdır.
AB'li siyasetçiler siyasete atıldıklan tarihten itiba-
ren aynı partide ve aynı doğrultuda gelişmelerini sür-
dürmezlerse sistemin dışına atılıriar, bizim siyasetçile-
rimiz ise hemen her seçimde parti değiştirmezlerse sis-
temde kalamazlar. Bütün bunlar AB siyasetçileri için
sır değildir. AKP yöneticilerinin geçmişteki siyasi yer-
leri ile bugünkü yerlerini karşılaştınlınca AB'li siyaset-
çilerin bizimkilere güvenmemeleri haklı bir durumdur.
Aynca AB'liler AKP'li siyasetçilerin uluslararası po-
Irtika sahnesindeki başansızlıklan, beceriksizlikleri ve
ezilmişliklerini görmeyecek kadar deneyimsiz değildir.
Bu nedenle de AKP'ye güvenmeleri yanlış olur, çün-
kü Türkiye AB'ye girecek olursa bazı yerlerde AB'yi
AKP'li siyasetçiler temsil edeceklerdir. AB kendisini
temsil edecek kimselerin Avrupalı olmasını, Avrupalı
gibi davranmasını, düşünmesini, giyinmesini ister.
AKP'de bu nitelikte kaç kişi vardır?
Bu sorunun yanrtını Avrupalı bizden çok daha iyi bil-
diği için en azından AKP iktidan zamanında Türkiye'
yi AB içinde görmek istemez, istemeyecektir. Bu ne-
denle biraz daha beklememiz kaçınılmazdır. 40 yıl bek-
ledik, dört yıl daha bekleyecek olursak fazla şey kay-
beder miyiz?"
İşyeri
Akf Kök
şAkrf Kökçe:
"Ülkemizde işsizlik o
kadar feci boyutlarda ki;
işsizlerin devam ettiği
kahvehaneler işyeri
olarak sayıldığında işyeri
sayısı 100 kat artıyor."
SESStZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hatb
erdincutkuKi yahoo.com
Mahkeme karan: Islam'da cami yoktur.
Cani de yoktur aslında!
i Eğitim Vakfı nasıl çalışıyor?
CHP izmir Milletvekili Erdal Kara-
demir'in Milli Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik'in yanıtlaması istemiyle verdiği
soru önergesi:
"Her yıl öğretmenler kurulunda, Mil-
li Eğitim Vakfı kolu, eğitsel kol faaliye-
ti olarak yapılmakta ve vakıf kolundan
sorumlu öğretmenler, öğretmenler ku-
rulunda belirlenmektedir. Yine bu kol-
da hersınıftan öğrenciler belirienmek-
te ve vakıf paralan bu öğretmenler ve
öğrenciler tarafından makbuz karşılığı
toplanmaktadır. Ancak, öğretmenlerin
'görevtanımlan'ndaveyasalarda ba-
ğış toplamasına ilişkin bir hüküm bu-
lunmamaktadır. Kaldı ki, eğitim bilimi
açısından öğrenci ile para ilişkisi de
doğru değildir. Bu bağlamda:
Milli Eğitim Vakfı adına toplanan ba-
ğışlann, öğretmenler tarafın-
dan, öğrencilerden alınması
uygun mudur?
Bağış isteğe bağlı bir katkı olduğu-
na göre, okullarda öğrencilerden niçin
zorla para toplanmaktadır?
Para toplamayan öğretmenler hak-
kında ne tür işlemler yapılmaktadır?
Vakfın okullarda faaliyetlerini yürütme-
ye zorlanan öğretmenler niçin vakfa
üye olamazlar, vakıf seçimine katıla-
mazlar, vakfın yönetim kurullanna gi-
remezler? Vakıf ve vakıfa bağlı şirket-
lerin yönetim organlannda görev alan
kişilerin yaş ortalaması nedir? Milli Eği-
tim Vakfı'nın kaç şirketi vardır? Bu şir-
ketlerin faaliyet alanlan nelerdir? Mali
bilançolan nedir? Vakfa ait gayrimen-
kuller nasıl değeriendirilmektedir?
Gündemden
Düşmeyen LaikKk
Prof. Dr. CENGtZ GÜLEÇ
Imparatorluğun gerileme ve
çözüime dönemlerinde Osman-
lı devleti yöneticilerinin sürekli
gündeminde bulunan "devleti
kurtarma" misyonu, Cumhuri-
yeti kuran kadrolann da varlık
koşulu olmuştur.
Osmanlı bürokratlan yönet-
tikleri devlet aygıtını "modemi-
ze" etmeye çalışırlarken top-
lumsal-küttürel kimliklerini "Os-
manlı ve Müslüman" olarak ta-
nımlıyoıiardı. Reformist Osman-
lı paşalan bir yandan çağdaş,
modern ve Batılı profesyonel
devlet adamlan kimlikleriyle dış
dünya ile ilişki kurarlarken, top-
luma dönük yüzleri ve özel ya-
şamlannda dindar ve muhafa-
zakâr bir yaşam anlayışı sürdü-
rebiliyoriardı. Bu ikili varoluş bi-
çimini, Atatürk ve Inönü dışın-
da Cumhuriyet'in diğer öncü
asker kadrolannda görmek
mümkündür. Kazım Karabekir
ve Fevzi Çakmak buna örnek
gösterilebilir.
Atatürk, söz konusu bu kim-
lik yanlması ya da kültür ikiliği-
ni, laikliği modern devletin en
temel özelliği olarak benimse-
mek yoluyla aşmaya çalışmıştır.
Devletin kuruluş ilkesi ve meş-
ruiyetinin dinsel bir temele de-
ğil de akla ve çağdaş hukuka
dayandınlması anlamındaki se-
külerleşmeyalnız siyasal bir ka-
rar olmakla kalmamış, topluma
bir kimlik modeli olarak sunul-
muştur.
1950'li yıllardan bu yana gide-
rek artan dinsel eğitimin (başta
ilahiyat fakülteleri, imam hatip
okullan ve Kuran kursları vb.)
yaygınlaşması, ibadet etmenin
kamu kurumlarında artması,
dinsel simgelerin kamusal alan-
da da kullanılması yönündeki
talep ve baskılar (nicedir gün-
demden düşmeyen türban so-
runu gibi), "tesettür"ün yaygın-
laşarak neredeyse "milli kıya-
fet" olmaya aday olması kolay-
ca sivil-asker bürokrat ve aydın-
lar tarafından "irtica hortlama-
s/" olarak algılanmıştır.
Dinin toplumsal yaşam içinde
etkisini giderek arttırmakta ol-
duğunu telkin eden bu tür dav-
ranışlann, kadrocu-bürokratte-
peden inmeci Batılılaşma ve ay-
nı türdeki devrimcilik geleneği-
nin iki yüz yıl içinde yarattığı kül-
türel yabancılaşmaya bir tepki
olabileceği pek düşünülmemiş-
tir.
Ulusal devletçi-cumhuriyetçi
sivil asker seçkinler, laik bir dev-
let öncülüğünde çağdaş bir kül-
türün yaratılacağına inandıklan
için eğitime hak ettiği rolden çok
daha fazla önem vererek oku-
ma-yazma seferberliği ilan et-
mişler, bu yolla irticanın kurutu-
lacağı öngörülmüştür. Anayasa
güvencesine alınan laiklik,
Cumhuriyet rejiminin olmazsa
olmaz bir ilkesi olarak korunma-
ya çalışılmıştır.
Batı'da sanayi devrimi ile iyi-
ce güçlenen burjuvazinin öncü-
lüğünde gerçekleştirilen dev-
rimlerin aynlmaz bir niteliği du-
rumundaki sekülerleşme ya da
Büyük Fransız Devrimi'nin öz-
gün ilkesi laiklik anlayışını, fe-
odal nitelikleri ağır basan, dinsel
meşruiyeti ön planda olan koz-
mopolit bir imparatorluk kalıntı-
sı, bu nedenle geleneksel üm-
met toplumundan henüz sıynla-
mamış bir topluma benimset-
mek çok zor ve sancılı olmakta-
dır.
Dinsel ve siyasi otoritenin tek
bir makam ve kişide toplandığı
mutlakiyetçi bir iktidar modeli
olan Osmanlı padişahlannın ve
müttefiklerinin (taşralı esnaf,
tüccar, toprak ağası ve şeyhler-
den oluşan eşraf dıye tanımla-
nan âyanlar) siyasi ve ekonomik
çıkarlannı tehdit eden hertür re-
form girişimine direnmeleri an-
laşılır bir durumdur. Bu gerilim
ve çatışma Cumhuriyet döne-
minde de devam etmiş ancak
bugün muhafazakâr çevreler
muhalefetlerini değişim kavramı
çevresinde değil laiklik ilkesi do-
layımında dile getirmişlerdir.
Yapısal dönüşümler istenen
hızda ve kapsamda gerçekleş-
tirilemediği için Osmanlı'dan
devir alınan ümmet kültürü ve
zihniyeti etkinliğini sürdürmüş-
tür. Bu durumda yaratılmaya
çalışılan çağdaş laik kültür bü-
yük ölçüde devlet yönetme sa-
natında ve "toplum mühendis-
liği" alanında 600 yıllık deneyi-
me sahip devlet seçkinlerinin
kimliği olarak kalmıştır. Osman-
lı'nın klasik çağlanndan beri yü-
rüttüğü "merkez-çevre" ilişkile-
rindeki merkezin egemenliğini
ve böylece yaratılmış olan "kül-
türikiliğini" (avam ve havas ola-
rak bilinen) Cumhuriyet rejimi de
devralmıştır. Merkezi otoriteyi
ellerinde tutan bürokratlarla
çevrede yerleşik halk arasında-
ki tarihi çatışma başka bir bağ-
lamda tekrarianmıştır.
Cumhuriyeti kuranlann, ulus-
laşmanın yeşereceği kültür or-
tamı anlamındaki laik düzenle,
dinsel olmayan çağdaş bir eği-
timle ve modern bilimle temel-
lendirilmiş "milli kültür" giderek
"ümmet ve cemaat kültürü"nün
gücünü geçmişten alan güçlü
ve inatçı direnişine karşı gerile-
mek zorunda kalmıştır.
Kadrocu, merkeziyetçi, bu-
yurgan yasacılığın belirli bir sü-
re, özellikle 1950'lere kadar "ge-
lenekçi-dinsel muhalefeti" bas-
tırdığı ve sindirdiği bir gerçektin
Ancak, demokratikleşme atılım-
lanndan güç alan rfade ve ör-
gütlenme özgürlüğü ile antilaik
akımlann ve cumhuriyet karşrtı
eğilimlerin kimi zaman açık kimi
zaman örtük (takıyye ömeği gi-
bi) toplumsal yaşamımızda ve
siyasal iktidar mücadelelerinde
belirgin bir ağırlıklan olduğu gö-
rülmektedir. özetle söylemek
gerekirse, yığınlaratepeden ba-
kan, demokratik toplumların
değerler ve inançlar alanındaki
çoğulculuğunu görmezden ge-
lerek "tek sesliliği" ve "türdeş-
liliği" tek seçenek olarak daya-
tan "resmi ideoloji" yandaşlan-
nın, arzu ettikleri çağdaş laik hu-
kuk devletine ve toplumuna cid-
di zararlar vermekte olduğunu
kabul etmettyiz.
KtM KÎME DUM DUMA BEHİÇAK behicakOı turk.net
ÇtZGÎLÎK KÂMİL MASARACl kamilmasaraci uı mynet.com
KEDI LEVO APTVUKA aptulluı hotmail.com
HAYAT EPtK TÎYATROSU MLSTAFA BİLGÎN
10 ARALUC
ÎNSAN HAKLARI
6UNÜ
KÜTLANDI
0)
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN llArahk tcmc.mumtaz-arikan.cotn
TÜRKİYE-İTALYA MİLLÎMAÇ/..
19S3 'T£ 8U6ÜAJ, Tüı&dy£ MİLu
GHE22İ,
, Aü,
LEFTBB'DSN
. ŞfODE7Lf &ÜZG/4/Z ALTTNCtf
SAY/ KAy£>£D/L£lUf£MfŞT/. rÜKKİYE 'MtA/ 1-O
YEM/L&İĞr 8U MAÇ İÇİM, trALYA '8" Ml'LLÎ
f
DÜZ ÇİZGİ
ÜMİT ZİLELt
Kim, Kimin Metpesi?!..'
Arkadaşlann gözü döndü!..
AB Komiseri Verheugen'in geçen hafta savur-
duğu ne hukuka, ne diplomasiye ne de insanlığa
sığan tehditleri yetmemiş olacak ki, apartopar ye-
ni bir oyunu devreye soktular:
- Gürcistan modeli!..
Neymiş bu model?.. Denktaş'ın desteklediği
partiler seçimi ancak hile yoluyla kazanırmış. Böy-
le olduğu takdirde muhalefet ve halk ayağa kal-
karmış ve tıpkı Gürcistan'da olduğu gibi "kadife
devrim" yoluyla iktidara el koyarmış!.. Böylece
Denktaş, tıpkı Şevardnadze gibi koltuğunu terk
etmek zorunda kalırmış. Sorun da kolayca çö-
zümlenmiş olurmuşü! Kuşkusuz, "Enosis" artık-
lannın aziz dostu, Mehmet Ali Talat da Gürcis-
tan'daki sivil darbenin Amerikan kuklası lideri Sa-
akaşvili'nin rolünü üstlenirü!
- Nasıl plan ama!..
•••
Içerdekiler ve dışandakiler artık can havliyle sal-
dınyorlar...
Harcadıkları milyonlarca dolara, dört koldan
yaptıklan akıl almaz propagandaya ve savurduk-
lan tehditlere karşın kaybedeceklerini anladılar. El-
lerinde kalan son umut, vahşi bir sokak darbesi!..
Bunun yolu ise tansiyonu iyice arttırmak, orta-
mı alabildiğince germek. Işte son bir haftadır baş-
ta Cumhuriyetçi Türk Partisi lideri Mehmet Ali Ta-
lat, ardında işbirlikçi kalemler, bu yolun taşlannı dö-
şüyorlar... Kıbns'ın Yunanistan'a ilhakı demek olan
Enosis maddesini kuruluş amacı olarak programı-
na alan Rum AKEL partisini "kardeş parti" ola-
rak ilan eden CTP lideri Talat, daha dün Vatan ga-
zetesine verdiği demeçte bu yola baş koyduğunu
şu sözcüklerle ilan etti:
- Kıbns Türkiye'nin metresi!..
Bitmedü. Talat ekliyor, "Kıbns'ı feda edeme-
yiz. Kıbns'ı veremeyiz. Nereden buldun da
vermiyorsun? Kıbns senin değil ki!. Fethetme-
din ki Kıbns'ı. Kıbns Türkiye'nin değil..." Bu
izan dışı sözler Talat ve arkasındakilerin, seçimin
hemen ardından yani 15 Aralık Pazartesi günün-
den itibaren nasıl bir "oyun" oynayacaklarını ga-
yet açık biçimde ortaya koyuyor.
-Kimlerin kimlere metres olduğu da olanca çir-
kinliği ile stntıyor tabii!..
• • •
Seçimleri kimin kazanacağı belli...
AB ve ABD bendesi kalemlerin hakaret, umut-
suzluk, tehdit kanşımı yazılan en güvenilir kamu-
oyu araştırmalanndan daha çarpıcı biçimde sonu-
cu haykınyor!... örneğin Cengiz Çandar, "Denk-
taş kazansa bile kaybetmiş sayılır" diyerek hü-
kümetin her şeye karşın AB isteklerini karşılama-
sını öğütlüyor!..
Mehmet Ali Birand, seçim sonrası için Türk
hükümetinin Annan Planı'nı temel alan, Denktaş'ın
ise daha kapsamlı iki ayn plan hazırladığını, ancak
Mayıs 20O4'ün son şans olduğunu belirtip "Bu ta-
rihten sonra AB kapısı kapanıyor, aman dik-
kat" uyansı yapıyor!.. Ama ben en çok Cüneyt
Ülsever'in yazısına bayıldım!.. Arkadaş, Kıbns'ın
kendisinde uyandırdığı ulvi duygulan anlattıktan
sonra bakın ne diyor:
- Cevabını hiçbir zaman çözemeyeceğim
sonı ise Yaradan'ın bu özene bezene yarattı-
ğı adanın bir bölümünü neden biz Türklere
verdiğidir. Zira dünyanın köprüsü Anadolu'yu
bin yıldır bozdura bozdura harcayan zihn'ryet
adada da kendi fotokopisini çıkarmış... Biz
Türklerin Batı medeniyet çığırını hazmedip
edemeyeceğimiz, edeceksek ne zaman ede-
ceğimiz hâlâ meçhuldür. Ancak, adaya sin-
miş iksirin kokusunu ciğerinize çektiğinizde
görvrsünüz ki, bu rah'rya bizzat Batı medeni-
yet çığınna aittir.
Yaa!.. Ne kadar açık değil mi; bu yüzden de biz
"pis Şarklılann" Batı medeniyetine ait bu güze-
lim adada yeri asla ve kat'a olamaz!.. Aslına ba-
karsanız, tüm medeniyetlerde ve dillerde bunun bir
tek tanımı vardır:
- Aşağılık kompleksi!..
Ülsever'le Mehmet Ali Talat, "metres" temelin-
de pek de güzel anlaşıyor!..
E-posta: umitzileli; ttnetnettr
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1
2
3
4
5
l9
1
I
2 3 4 5 6 7
I I U I
uM
8 9
f
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDANSAĞA:
1/ Balıkesir
ilindebirkap-
lıca. 2/ Batı
Karadeniz
Bölgesi'nde,
bir bölûmü
"ulusal park"
kapsamına
alınan dağ sı-
rası... Ince ta-
laş. 3/Nişan...
Konibiçimin-
de tepe. 4/ Is-
lam inancına göre,
ölüleri mezannda 1
sorguya çekecek
2
olan iki melekten bi- 3
ri... Uluslararası Ça- 4
hşma Örgütü'nün 5
simgesi. 5/Buyruk... 6
Israil'in plaka işare- 7
ti... 6/Başlangıçta y- 8
er alan... Kolaylıkla 9
aldatılabilen. 7/tnanmış, aklı yatmış... Bir Avrupa
ülkesinin başkenti. 8/Ipliklerin boyanmak istenme-
yen bölümlerinin sanîarak boyaya batınlması yo-
luyla uygulanan boya tekniği... Tavır, davranış. 9/
tlkel bir silah... Renkli cam parçalarından oluşan
pencere süslemesi ya da resim.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Marmara Denizi'nde bir ada. 2/ Sanat ve bilim
yapıtlannın sergilendiği yer... Din işlerini devlet iş-
lerine kanştmnayan. 3/ Rütbesiz asker... Keskin
kokulu bir bitki. 4/ Büyük makamdaki kimseleri
hoş sözlerle, fikra ve öykülerle eğlendiren kimse...
Püskürtü. 5/ Gözün renkli bölümü... Boru sesi. 61
Bir işi yaptırabilme gücü... Şarkının sert bir biçim-
de vurgulandığı disko müzik üslubu. II tskambil-
lerle oynanan bir tür oyun... Halkın sadakalanyla
geçinen gezici Katolik tarikatlann üyelerine veri-
len ad. 8/Başlangıcı olmayan, öncesiz... Süreyya
Duru'nun bir filmi. 9/ 6 Ağustos 1945'te Hiroşi-
ma'ya atom bombası atan ABD uçağımn adı.