Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5AYFA CUMHURİYET 11 ARALIK 2003 PERŞEMBE
2 OLAYLAR VE GORUSLER
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Amaç, Sallabaş
yetiştirmek...
"Milli Eğitim, Din Eğitimi Bakanlığı'na dönüşmüş
durumda... Bu ülkenin yetiştirdiği en büyük beyin
Mustafa Kemal'den, laik Türkiye'den intikam al-
tnanın çanlan değil mi duyduklanmız."
Oıtıan Bursalı nın yazısını okurken Atatürk'ten
öç alma heveslerinin iyice ortaya çıktığını düşün-
düm. Gerçek anlamda bir din devleti olmak! Gide
gide bir şeriat, bir padişahlık, belki de bir haJifelik!..
"Sıçraya sıçraya, orada durup, yeniden sıçraya-
rak..." Yıllardır Amerika'da yaşayan, yaşatılan es-
ki bir vaizin öğütleri böyle değil miydi? Erbakan'ın
aceleci davranışı onu bir bataklığa sürükledi. Fet-
hullah'ın çizgisini izliyor görünen Erdoğan nere-
ye varacak, göreceğiz!
AKP kadrosundaki herkes bu amacı gerçekleş-
tırmek yolunda... Ama en hızlısı, en kabaca davra-
nanı hiç kuşkusuz Milli Eğitim Bakanı Bay Hüse-
yin!.. Ona göre eğitimin çözümü dinselleştirmek!..
Yaptıkları ortada: Imam okullarını yeniden ihya et-
mek; üniversiteyegiriş koşullarını değiştirmek; se-
kiz yıllık zorunlu öğretimi bozmak; türbanı üniver-
sitelere sokmanın yolunu aramak; YÖK'ü ele ge-
çirmek; partizanca kadrolaşmaya gitmek; başta
Talim Terbiye olmak üzere Atatürkçü öğretmenle-
ri ordan oraya sürmek; ısrarla, inatla yandaş özel
okullarda Atatürkçü karşıtı öğrenci yetiştirmeyi sağ-
lamak; "Yaşayan Türkçe" diye Türk dilini Osman-
hcalaştırmak; parasız dağrttığı kitaplara Tayyip'in ön-
sözünü yerleştirmek; eğitim ve öğretim alanında-
ki cumhuriyet kazanımlannı bir bir ortadan kaldır-
maya yönelmek vb. vb...
Medrese, tekke benzeri Kuran kurslannın yıl bo-
yunca dinlence aylannda bile görev yapmasına
olanak hazıriamak... On öğrenci bulan her imam oku-
lu mezunu, kendi başına Kuran kursu açabilecek,
böylece genç beyinlere laik Cumhuriyet düşman-
lığı aşılanacak...
Gözler önünde Cumhuriyet ve Atatürk düşman-
lığıyaygınlaştınlıyor!.. Askersivil, gençyaşlı, kadın
erkek, hepimiz bu ters gidişi seyretmekle mi yeti-
neceğiz? Bu gericilik çanlannı duymayasürgit kat-
lanacak mıyız? Adamın gözü dönmüş, gücünü
Başbakan'dan alıyor. Her şeyin başında eğitim
dünyasını dinselleştirmenin geldiğini biliyor. Yeni ku-
şaklann bilim dışı, bilinç dışı sallabaşlar olarak ye-
tişmesini istiyor!.. O uyduruk kurslarda çocuklara
ne öğretilecek, olsa olsa laik Cumhuriyet karşıtlı-
ğı... Gide gide bu çocuklar bir gün canlı bombalar
olsun diye mi?..
Bakan Hüseyin Bey eleştiriye de dayanıksız! "Se-
nin kişiliğin, özlemin, varmak istediğin hedefbu"
diyenleri adalete vererek üstün çıkmanın yolunu bul-
dum sanıyor? Yüzüne ayna tutan yazarlardan mil-
yarlarca para istiyor!
Ortıan Bursalı'nın şu sözleri tehlike çanlannı bir
kez daha duyurmuyor mu:
"Eğitim sorunlanmızın temelinde hem çocukla-
nmızın, hem yetişkinlerin yeterince sallabaş olma-
sı yatarmış da bilememiş kimse! Bütûn milleti, er-
keği kadınıyla zikir ayinlerinde sallabaş yaparsak
Türkiye kalkınma sorvnlannın tümünö çözmüş ola-
cak. Kafalar bir ileri bir geri.."
Bir gün, bir hafta, bir ay da değil, tam 365 gün
ve gece, kafalan sallaya sallaya Hüseyin Beylerin,
Tayyip Beylerin özlediği bir ülke olmaya doğru... Gö-
re göre, bile bile!
BirBaşlık: 'Fesüphanallah!..' (•)
Harf Devrimi konusunda çok şey söylenmiş bulunuyor. Burada yinelemeye gerek
yok. Çünkü Kemalizmi hemen her yazısında diline dolayan birinin bunlan bilmesi
gerekir. Başka bir deyişle, "bile bile" böyle yapıyor olmalı.
Prof. Dr. Çetin YETKİN
OKTAY AKBAL
Yeni Çıktı
KANATLI SÖZLER
UÇAR Mİ?
Denemeler
Dünya Yayınlan
G
erçek Hayat dergisinin 14-20 Ka-
sım 2003 günlü sayısında yer alan
söyleşisinde Attilâ bhan şöyle bu-
yurmuş:
"Türkij«'de laiklik 1937'de anaya-
saya ginniştir. Bu, Gazi'nin marifeti değildir. Ga-
ziozanıan.ölümüne 1 senekabnış, yorgun ve has-
ta bir devlet başkanrydı.tsmei Paşa'yıgörevinden
atnuşb. Laiklik, hmet Paşa tarafmdan vaktiyle dü-
şünülmüş bir şeydi ve onu uygulamaya koyuyor-
krdL Ve Ismet Paşa da kendisinin cumhurbaşka-
DI olacağından emindL Nitekim oJdu. Bu çerçeve
içinde bakmak laztm."
Attilâ tlhan'ın Dil Devrimi"ne karşı olduğunu
biliyorduk. Ama, sanırım. laiklik karşıtı olduğu-
nu, laiklik ilkesinin geçerli kılmmasını "marifet"
olarak gördüğünü doğrusu pek bilmiyorduk. Öte
yandan. Cumhuriyet tarihi üzerine bu denli bilgı
yoksunu olduğunu ise usuma bile getirmemiştim.
Ne ki, llhan'ın Atatürk Devrimleri'ne karşı çık-
ması ve karşıdevnmci bir tutum içine grimesi bu
kadarla da bitmemiş. Aynı söyleşide şunlan da
söylemiş bulunuyor:
. u
Fea değiştirip şarAayı getirmek. yaavı değiş-
tirmek, bunların bir ktsmı ciddi hatalardır. Bizi
kendünizden koparan şeylcr bunlar. Fransada
berhangi bir çocuk, eKne bir 17. yüzyıl Fransız Id-
tabını alıp şakır şakır okur. Bizde okur mu?
tşte bunu özelfikle yapnuşlar. Bu sanki okuma-
smlar, tammasmlar, bümesinler için obnuş."
Üstelik, A. İlhan, Atatürk'ün ulusalcıhğını da
açıkça yadsıyor ve Osmanh'nın "ûmmet kültü-
rü"nü savunuyor... İlhan, bu gidişle tüm Atatürk
devrimlerine karşı çıkan tek Kemalist olacak!..
Gerçekte, Atatürk'ün laikhkten yana olmadı-
ğı, hatta laiklik sözcüğünü bile hiç ağzına alma-
dığını daha önce de öne sürenler var Bunlann ba-
şında da tsmet Bozdağ, Ahmet Kabakh, Musta-
fa Necati Özfatura, Recep Tayyip Erdoğan, Nev-
zat Yalçıntaş vb gelıyor. (Bu konuda örnekler
için bkz. CengizOzakiDa: Dohnakalem Savaşbr;
Otopsi Yayınevı, İstanbul, 2. basım, 2003. s. 203-
212). İşte. A. İlhan'ın düşün yoldaşlan!..
Burada Atatürk ve laiklik konusuna girecek
değilim. Cumhunyet okurlanna karşı bağışlana-
maz bir ayıp olur bu. Buna karşılık, tlhan'a bazı
tarihsel gerçekleri öğretmek hakımından kendi-
sine öncelikle CengizOzaknıa'nın adıru andığım
kitabuun 212-244. sayfalannı okumasını öneri-
rim.
Orada Atatürk'ün laiklik konusunda söyledik-
lerini topluca bulacak ve aydınlanacaktır. Buna
ek olarak da, Serbest Cumhunyet Fırkası 'nın ku-
ruluş aşamasında Atatürk'ün Fethi Okyar'a ba-
sında yayunlanmak üzere yazdığı ve 12 Ağustos
i 930 günlü gazetelerde yayımlanan mekrubun-
dan şu satırlan, bir daha Atatürk laiklikten yana
değildi fâlan dememesi için, bügisine sunuyorum:
"Memnuniyefle tekrar görüyorum ki,iafldlv esa-
smda beraberiz. Zaten benim siyasaî hayatta bir
tarafh olarak daima aradığım ve aravacağım bu-
dur."
Gelelim laiklik "marifeti''nin hukuksal alan-
da anlatımını bulmasına. Daha önceki yasal dü-
zenlemeleri ve TBMM kararlannı bir yana bıra-
kalım ama Cumhuriyetimizin temel devrim ya-
sası 4 Ekim 1926'da yürürlüğe giren Türk Mede-
ni Kanunu'dur. Bu yasa ile dinsel temelli hukuk
kurallan günlük yaşamdan sılırup anlmıştır ama
yasanuıAdalet Bakanı MahmntEsatBozkurt'un
yazdığı "gerekçea", Cumhuriyetimizin özü, ca-
nı olan dünya görüşünü çok açık bir biçimde bel-
geler. Bir bölümünü okuyalım:
"_Kanunları dine müstenit (dayanan) deviet-
ler kısa bir zaman sonra, memleketin ve milktin
mütalebelerini (ıstemlenni / gereksinmelerini)
tatminedemezier.Çünkü dinler,lâyetegayyer (de-
ğişmez) hükümkr ifade ederier. Hayat yürür; ih-
tiyacat sürattedeğişir; din kanunlan muüaka fler-
leyen hayatm huzurunda şekilden ve ölü ketime-
lerden fazla bir knmet, bir mânâ ifade edemez-
ier. Değişmemek, dinler için bir zarurettir. Bu hi-
baria dinlerin sadece bir vicdan işi olarak kalma-
sı, asr-ı hazır(çağdaş) medeniyetin esasaündan ve
eski medeniyet ile yeni medeniyetin en mühim fa-
rikalanndan (ayıncı özellıklennden) birisidir.
Esaslarmı dinkrden alan kanunlar tatbik edü-
mekteolduklan camialannâzilokhddan(indiril-
dikleri) iptidaî (ilkel) devirlere bağtorlar ve te-
rakkiyata (ilerlemeye) mani beffi başh müessir ve
amüler arasında buhınurlar. Türk miDetinin mu-
kadderanıu (yazgısmı) asM hazıriçindedahi Ku-
run-u\usta (Orta Çağ) ahkâm (hükümler) ve ka-
v-aidine (kurallanna) rapt etmekte (bağlamakta),
dinin lâyetegayyer ahkâmından mülhem olan
(esinlenen) ve ulûhhetie (Tannsallıkla) daimî te-
mas haUnde bulunan kanunbnmızın en kuvvet-
li müessir oiduklanna şüphe edümemelktir-''
Öte yandan, İlhan'ın şunu da ögrenmesi gere-
kir ki, 1924 Anayasası'nda 1937'den önce de de-
ğişildikleryapumışar. 1222sayüıve lONisan 1928
günlü yasayla yapılan deöişiklik ile 2 maddede
yer alan "Türkiye Devletinin dini, dini lslamdır'',
16. maddedekı ve milletvekillennin yeminlerinin
sonunda yer alan "VaDahi" sözcükleri kaldınlrmş
ve 26. maddede TBMM görevleri arasında sayı-
lan "ahkâm-ı şeriyyenin tenfra" (şeri hükümle-
rin/şeriatın uygulanması) görevine son verihniş-
rir. Bu değişiklikler, laıklığın anayasada anlatımı-
nı bulması değılse, nedir?
Hadi diyelim, Attilâ İlhan, bunlan şimdi öğre-
necek. Ama bir yandan laiklik anayasaya girdi-
ğinde Atatürk, İnönü'yü görevinden atmıştı di-
yor ama bir yandan da laik]iğın anayasaya konul-
masınuı İnönü'nün "marifeti" olduğunu söylü-
yor. O zaman İnönü bu marifeti nasıl becermiş
acaba? Ben İlhan'a yardımcı olayım: 1937 Ana-
yasa değişiklıği yapıldığında İnönü daha henüz
başbakandı, çünkü bu anayasa değişikligi 13 Şu-
bat 1937"de yapıldı. tnönü ıse 20 Eylül 1937'de
ızinlı sayıldı ve 25 Ekim 1937'de de başbakan-
hktan '^esmen" istiraetti. Böylece, laikük "suçVıu
İnönü'nün üstüne atması daha koiaylaşmış olur!
Ne ki, bu değişiklik yapıldığında Atatürk'ün has-
talığı nedeniyle "ölümüne 1 sene kabnış, yorgun
ve hastabir devlet başkanı" olduğunu söyleyerek
aklı sıra Atatürk'ün düşkün ve olan bitenden ha-
bersiz bir durumda olduğunu öne sürmek istiyor.
Yine tarihleri kanştımıış: Bu anayasa değişik-
Uğinin yapıldığı tarih ile Atatürk'ün ölümü ara-
sında tam 1 yıl 8 ay 9 gün var. İlhan eğer üşen-
meyip de Atatürk'ün hekimlerininbu hastahğı ile
ilgili olarak yazdıklannı olcusaydı, onun değil
ölümünden 2 yıla yaknı bir süre öncesinde, öl-
d ü p güne değin bile her şeyle nasıl ilgilendiği-
ni öğrenirdi. Hem sonra böyle demekle o kadar
çok eleştirip durduğu İnönü ile aynı çizgiyi pay-
laşmış ohnuyor mu? Çünkü o da kendisinin gö-
revden alınmasını Atatürk'ün hastalığına bağlı-
yor.
Ancak, Harf Devrimi'nin Atatürk'ün eseri ol-
duğunu İlhan bile yadsıyamaz. Peki, Atatürk, bu
devrimi ile ne yaprnak istemişmiş: Bizi kendüniz-
den koparmayı amaçlamış imiş!.. Attilâ İlhan bu
suçlamayı "GazTsine yönelrmekte hiçbir sakın-
cagörmüyor...
HarfDevTİmi konusunda çok şey söylenmiş bu-
lunuyor. Burada yinelemeye gerek yok. Çünkü Ke-
malizmi hemen her yazısında diline dolayan bi-
rinin bunlan bilmesi gerekir. Başka bir deyişle,
"bilebfle"böyle yapıyor olmalı. O zaman gerçek-
leri bir kez anlatmanın ne yaran olacak ki. Siz-
ler de zaten biliyorsunuz. Buna karşılık, şu ger-
çeklerin bir kez daha altını çizmek İlhan'ı anla-
mak bakımından önemli.
Dilidir bir ulusu ulus yapan. Ulusal dilleri ol-
mayan toplumlar ulus değildirler. Dülerini yiti-
ren toplumlarda yitip giderler. Atatürk'ün Dil Dev-
rimi 'ni her şeyden önce bu açıdan görüp anlamak
gerekir. Osrrianlıca ise, ulusal bir dil değildir;
Türk'ü u
Errak-i bi-idrak'' fkafasız/ahmak Türk-
ler) diye nitelendiren kozmopolit egemen Os-
manh^nın yapay dilidir. Öte yandan, Arap abe-
cesi, Türk diline ters düşen bir abecedir; Türkçe-
deki sesli harflerbu abecede yoktur. Sözcüğü ön-
ceden bilmezseniz, çoğu kez okuyamazsmız.
Arap abecesini öğrenmek isteyen birçocuk 500'den
fazla biçim öğrenmek zorundadrr. Oysa, uluslaş-
ma için kitle iletişimi önkoşuldur. Kaldı ki, laik-
lik uluslaşmanın bir başka yönüdür. Bundan baş-
ka Osmanh, çok halklı bir devlettir, oysa Türki-
ye Cumhuriyetı ulusal bir devlettir. Şimdi, önce
CIA eski Ortadoğu Direktörü ve ABD Ulusal ts-
tihbarat Konseyi Başkan Yardımcısı Graham Ful-
ler'ın Cumhuriyet'te 26 Şubat 1990'da yayımla-
nan şu sözlerini okuyalım: "Kemalizm bhtL.
Ama kendisme entelektüel güven duyan Türkiye
Istaınm günlük yaşamdaki yerini yeniden düşü-
nebihnetidir- Türkiye- Demokrasi ile İslamı bir
arada yaşatacak formül bulunursa Iran ve Arap
dümasına olağanüsrü büyük bir entelektüel ön-
cülüketmiş olacak." Bu sözlerden sonra da, em-
peryahzmın son aşaması olan küreselkşmenin uht-
sal devletleri yıkmayı amaçladığını ve bu yolda
hızla ilerlediğini anımsayahm. Şündi, siz kalkıp
da "ümmet kültürü"nü savunursanız, ulusalcılı-
ğın temeli olan Dil De\Tİmı'ne, Harf Devrimi'ne
karşı çıkarsanız, hangi çizgiye düşmüş ohırsunuz?
Cumhuriyet Devrimleri'mn temel felsefesinin
aydınlanma olduğu ve aydınlanmanın özünde de
laikük bulunduğuna göre, laikliğı "marifet" di-
yenitelerseniz, size Kemalist denebilirmi?CIA'mn
eski Ankara İstasyon Şefı ve ABD Ulusal Gü-
venlik Konseyi üyesi Paul Henze'nin 1998'de
Hou^da'dayayTmlananlurkeyandAtarürk'sLe-
gacy adlı kjtabında Türkiye'nin federatif bir ya-
pıya bölünmesinin önündeki engelin "klasik Ata-
türkçükr" olduğunu yazdığun da (s. 144) bu ara-
da belirtmeden geçmeyeyim. A. İlhan'ın anılan
söyleşisinde lslamın siyasal yaşamda daha bir
etkin ohnası gerektiğini öne sürdüğünü de belir-
tirsem, kuşku duymam ki, o "kiasik Atatürkçü-
ler" bu Cumhuriyet gazetesi yazannın konumu-
nu daha iyi bir deâerlendireceklerdır sarunm.
A. İlhan, "Beni Islamî kesim de okuyor" diyor
bu söyleşisinde. Arabesk olunca okunur.
İthan'ın yazıp çizdikleri, söyledikleri için söy-
lenecek çok şey var ama bunlan tek bir yazıya
sığdırmak olanaksız.
O nedenle son bir söz, bir öğüt: tkide bir FaBh
Rıfla Atay'ı kendisine tanık göstermekten vazgeç-
meli Çünkü, o Falih Rıfkı Atay, örneğin şunlan
da yazmış bulunuyor: "Amerikan'nm ne istedi-
ğini biüyoruz; Hür, eşit ve egemen miDerJerin or-
taklaşa güvenliğine dayanan, harpsiz, sakünsız
sadece ahlak ve kanun, bağtaşma ve anlaşmala-
nn hükiirn sürdüğu bir dünya! Böyle bir dünya-
da yaşamak isteyen herkes Amerikan bayrağm-
da kendi tanh yıldızmı görür." (Ulus, 6 Nısan
1946)
Şu sözler de Falih Rıfkı Atay'ın: "Atatürk'ün
amacı zengin, güzel ve milfi bir Türkçe idL Bu ga-
yedenaynlmakiçininsanTürklüğündenuzaklaş-
mahdır." (Çankaya, 1969 basımı, s. 479).
(*) Attilâ İlhan 'ın Cumhuriyet 'te 21 Kasım
2003 'te yayımlanan yazısının başlığıdır?
YILBAŞI ÖZEL GAZETESİ
Cumhuriyet
ÖZEL EK: 2 6 Aralık 2 00 3
26 Aralık Cuma günü yayınlanacak Yılbaşı Alışverişi özel gazetesinde
Alışveriş merkezlerinde Yılbaşı etkinlikleri ve kampanyaları,
Tekstilden ayakkabıya, çocuk giyiminden parfümeriye kadar seçkin
markalann Yılbaşı armağan seçenekleri, ve
Yeniyıl kutlama ilanlan yer alacak.
mjMMERKEZ
Reklam vermek için
Tel: (0212) 354 33 7 3 - 7 4
Kıbns'ta Denktaş Rüzgârlan
Aydın OLGUN
K
KTC'de genel seçimlerin ya-
pılacağı 14 Aralık tarihi yakla-
şırken ülkede Rauf Denktaş
rüzgârlan tüm gücüyle egemen obna-
ya başladı.
Geçen aylarda AB yandaşı muhale-
fetin ağır saldınlanna hedef olan Rauf
Denktaş büyük bir sabırla yılmadan
usanmadan Annan Planı'nın Kıbns
Türk toplumunun sonu olacağını an-
latmala çalıştı ve sonunda TSK'nin ve
Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın,
daha doğrusu Türkiye kamuoyunun bü-
yük desteği ile Kıbns Türklerinin des-
teğini kazanmayı başardı. Bu sonuçta
AB'nin faşist göriişlü büyümeden so-
rumJu komiseri Verbeugen'in de Türk
düşmanı, Rum tarafı konuşma ve açık-
lamalannın da önemli etkisi oldu.
Rauf Denktaş'ın bu başansının doğal
olarak seçimlerde iktidar partisi olan
ve Türkiye ve Denktaş yanlısı bir poli-
tika izleyen Eroğlu-Serdar Denktaş, ye-
ni UBP-DP koalisyonuna büyük güç
kazandırdığı da bir gerçektir.
Bu arada Mehmet AH Talat'ın lider-
liğindeki ana muhalefet partisi CTP,
Verheugen'üı Türkiye karşıtı açıklama-
lanndan sonra büyük güç kaybetmiş, dü-
ne kadar Türkiye'nin Kıbns politikası-
nı ağır bir şekilde eleştiren M. AB Ta-
lat,birdenbire Türkiye taraftan kesikniş
ve her vesile ile 'Ben Türki>'e'nin dedi-
ğini yaparun' demeye başlamışsa da
güven yaratamamıştır.
KKTC'deki ikinci muhalefet partisi
olan Demokrasi ve Banş Platpormu li-
deri Mustafa Akma da Türkiye ve Denk-
taş karşıtı davranışlannı değiştirenler
arasındadrr.
Büyük c^ kaybına uğradığını anlayan
Mustafa Aİancı, bu oy kaybmı gidermek
ve mümkün olduğunca fazla milletve-
kili çıkarmak için iktidar partileri ile ug-
raşmayı brrakmış ve oy kazanma uğru-
na kendisi ile aynı saflarda olan CTP'ye
yüklenmeye başlamıştır. Bu durumun
iktidar partilerine yarayacağı da açüc-
tır. Bu gelişmelerin UBP ve DP'ye ik-
tidar yolunu açtığı artık belli olmuştur.
ÖzeUikle Türkiye'nin KKTC'ye mil-
yon dolarlık kredi yardımımn yapılaca-
ğının açıklanması ve ilk dilim 13 mil-
yon dolann KKTC Merkez Bankası 'na
yatınrması iktidan muhalefet karşısın-
da daha da güçlü kılmıştır.
Türkiye'nin açık desteği ve Rauf
Denktaş'ın güçlü karizmasının yarartı-
ğı rüzgâr sayesinde büyük bir olasılık-
la seçimi kazanacaklan anlaşılan UBP
ve DPY'yi büyük zorluk ve güçlükle-
rin beklediği kesindir.
Kıbns Türk toplumunun, adadaki var-
lığımn devamı ile yaşam haklannın ko-
runması için iktidar partilerine oy ve-
receği beüidir. Ancak toplumun bu ik-
tidann geçmiş yıllardaki özellikle eko-
nomik ve sosyal politikasından büyük
şikâyetleri olduğu da bir gerçektir. Bu
şikâyetler göz ardı edilemeyecek bü-
yüklüktedir.
Kıbns Türk toplumu seçim sonrası ik-
tidara gelecek hükümetten ekonomik ve
sosyal sıkmtılann giderelmesini, hükü-
mete reformist yeni yüzlerin girmesi-
ni, yolsuzluklann önlenmesini, sosyal
adaletin sağlanmasını, vergilerin yeni-
den reorganizasyonunu, Türkiye güm-
rüklerinde karşılaşılan zorluklann gide-
rilmesini ve hepsinden önemlisi adanın
su ve elektrik dertlerinin bir an önce çö-
zümlenmesini beklemektedir.
Bunlar yapümadığı takdirde KKTC 'yi
büyük kaoslann beklediği, oluşacak
çaÛcanhlan bu kez kimsenin önleye-
meyeceği, böyle bir durumda da son
çare olarak Denktaş' ın yıllardır savun-
duğu başkanlık sisteminin hatta Türki-
ye'ye ilhakın gündeme geleceği kesin-
dir.
PENCERE
Hem Kadı, Hem Sanık,
Hem Davacı...
Medyada (AKP'den yana gazetelerde manşet) bir
ilginç haber:
"Altı eski Bakana Yüce Divan yolu".
Ve Bakanlann fotoğrafları..
En başta Mesut Yılmaz (Başbakan).
Hûsamettin Özkan (Başbakan Yardımcısı).
Recep Önal (Devlet Bakanı).
Cumhur Ersümer (Enerji Bakanı).
Zeki Çakan (Enerji Bakanı).
Gûneş Taner (Devlet Bakanı).
Takıma birkaç kişi daha katsan, ortaya bir hükü-
met listesinin çıkması işten değil...
Peki bu eski gözağnlanna ne olmuş?..
Meclis'te verilen bir kararla eski Bakanlara Yü-
ce Divan yolu açılmış; çünkü bu politikacılara yö-
nelik yolsuzluk iddialan varmış...
Meclis'te oylama yapılıyor:
- Soruşturma açılsın mı?..
- Açılstn!..
Eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın yolsuzluk dos-
yası 388 oyla soruşturmaya açılmış...
Bakşu işesen!..
•
Haklarında soruşturma açılması için karar veri-
len eski altı Bakanın ardından şu isimlere bir göz
atmakta saymakla bitmez yarar var:
Abdullah Gül (Dışişleri Bakanı).
Abdülkadir Aksu (Içişleri Bakanı).
Kemal Unakrtan (Maiiye Bakanı).
Recep Tayyip (Başbakan).
Üstelik adlan bu köşeye sığmayacak kadar çok
AKP'li milletvekili sırtlannda yolsuzluk iddialannı
taşıyarak dokunulmazlık zımının arkasına sığını-
yoriar ve dokunulmazlığı olmayan eski Başbakan
ve Bakanlara soruşturma açılması için karar veri-
yorlar...
Tayyip Erdoğan milletvekili olmadan önce, tele-
vizyonda cümle âlemin gözleri önünde kesin bir dil-
le söz vermişti:
"- Iktidara gelince dokunulmazlık denen zırhı
kaldıracağız."
Sözünü bilinçle unuttu.
•
Dokunulmazlığın arkasına sığınmış milletvekille-
rinin dokunulmazlıklan kalmamış politikacılan Mec-
lis'te yargılayıp soruşturma açtırmalannın adı ne?..
Dürüstlük?..
Doğruluk?..
Adalet?..
Etik?..
Bu kapsamdaki hangi sözcüğü seçerseniz se-
çin, ortaya bir çelişki çıkar...
Bir iktidar partisi Meclis'e girmiş dosyalı üyele-
rini koruyarak Meclis'e girememiş eski politikacı-
lan kovalamaya başladı mı, ne oluyor?..
Hem kadı oluyor..
Hem sanık..
Hem davacı..
•
Adaletin en temel kavramlanndan birinin adını her-
kes bilir:
Eşitlik!..
Adaleti eşitlikle paylaştırmayan her karar, ada-
leti yaralamaktan gayn bir işe yaramaz.
CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ
ARALIK AYI ETKİNLİKLERİ (4)
Cumartesi Söyleşileri
"Cumhuriyet ve Laiklik"
Demirtaş Ceyhun
(13 Aralık 2003 Cumartesi Saat: 15.00)
Kitap Imzası: Demirtaş CEYHUN
Yer: Cumhuriyet Kitap Kulübü
Istiklal Cad. Zambak Sok. No: 4 D: 1-2
Beyoğlu/İSTANBUL
Etkinlikler Koop-C tarafmdan düzenlenmektedir.
Ücretsiz ve herkese açıktır.
Kafeter/amız Pazar dahil her gün saat: 10.00 Akşam 21.00 arası açtfctr.
20 Aralık Cumartesi Saat: 20.30
MUAMMER KARACA TİYATROSU
Gişe Tel: 249 42 78
21 Aralık Pazar Saat: 20.00
AVCILAR BARIŞ MANÇO
KÜLTÜR MERKEZİ - ^
Gişe Tel: 5O99Oİ,
Çağn Merkezi Tel: 0216.45415 551
Bilgi Tel: 0212.291 5196-97
MENDERES ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
2003/109 Esas
Davacı Iz Su Genel Müdürlüğü tarafmdan davalılar
Emine Yüksel aleyhine açılan, ıstimlak bedelinin tes-
pitı ile istimlak edilen yerin tapusunun ıptalı ve dava-
cı kurum adına tescılı talep edilmekle.
İstimlak konusu olan Izmir ili Menderes ilçesi Bul-
gurca köyü Beyköy Eşen mevkiinde kain tapunun 33
ada'pafta, 1 parselinde kayıtlı davalılara aıt taşınma-
zın 29.590 m2'sının kamulaştınlmasına Yönetim Ku-
rulunun 28.3.97 gün ve 06/136 sayılı karan ile karar
verildiği.
Uzlaşma Komisyonu ve pazarhk görüşmeleri ya-
pılmak üzere muhataplanna teblıgat yapıldığı, davalı-
lann göruşmelere yanaşmadığından dolayı iş bu da-
vanın açüdıgı ilan olunur.
Basın: 61319