Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM 2003 SALI
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜLYÜKSEL
Baydur'un diyecekleri varZaman ile kim yanşabilir? 'Za-
man'ın insana en büyük 'rakip' (Is-
terseniz 'düşman' deyin)olduğunubı-
len ve söyleyen büyük Shakespeare,
ölümlü insanın, yaşam süresı içinde
kısıtlanmışhğını aşıp geleceğe uza-
nabilmesi için iki yol önerir. Ilki, ço-
cuk sahibi olup taşıdığı özelliklerin ve
güzelliklerin kendisi öldükten sonra
da sürmesini sağlamaktır. (Belki de bu
nedenle, Shakespeare inkomedileri-
nin ve romanslanmn hepsinde aşk
vardır ve çoğu birden çok 'evtenme'
ile noktalanır.) Ödncisi ise insanın sa-
natsal ürünleriyle ölümsüzlüğe ulaş-
masıdır. Shakespeare 55. Sone'deken-
di ölümsüzlüğünü muştular: "Neyal-
(hzh hükümdar anırJan. ne mermer/
Ömürsüremez benim güçtü şnrirn ka-
dar" (Çev.T. S.Hahnan). Ölümünden
bu yana geçen yaklaşık 400 yıl yüce
ozanı haklı çıkarmıştır...
Geleceğe mektup
Memet Baydur'u yitireh iki yıl ol-
muş. Zaman öyle uçmuş la, bu ger-
çeğin farkına vannca şaşınverdim.
0nun, çocukluk arkadaşı Ömer Kır-
şan'a 1979'da yazdığı şiir/düzyazı bi-
çemindeki mektubundan yayımlanan
('ElvedaDünya. Merhaba Kâinat' Mi-
tos Boyut, 2002: 106-107) bölümü
anımsadım:'_zaman. Sağa-sob.anar-
şiye. secimkre. menfaat diişkünleri-
ne,çankberkân-ıharpJere, reââldema-
goglara, düşünce düşkünlerine, kü-
çük hesaplara aldırmadan ve hızmı
bozmadan geçiyor- Zaman... Tune
yanL. (_)Beobu mektububitireceğim
zaman/Tükenir kalemleryine tüken-
mez olarakatUandınlacak(_). Sen bu
mektubu tekrar elden geçirirken, ya-
nmda.yazmana \ardımcı obnayacak-
sam: /Bu dünyadaolmayacağmV Me-
sek yok temektir."
Baydur'un henüz 28 yaşındayken ge-
leceğe yazdığı bir mektuprur bu. Ölü-
münden sonra yayunlanan... Baydur
da -Shakespeare gibi- gelecek ile he-
saplaşmasuıı bitirmemiştir. lletişira
Yayınlan'ndan 2003'te çıkan 'Lozan'
başlıklı yapıtın içerdiği -henüz sahne-
lenmemiş- oyunlann okurla daha ilk
kez buluştuğu ve seyirciyle buluşma-
suını da gelecekte yapılacak projele-
re bağlı olduğu düşünülünce, sanat
yaratıcısı insan ile 'zaman' arasında-
lYlemet
Baydur'u yitireli iki yıl
oldu. Ancak onun,
bugünde gelecek ile
hesaplaşması
bitmemiştir. lletişim
Yayınları 'ndan 2003 'te
çıkan 'Lozan' başlıklı
yapıtın içerdiği -henüz
sahnelenmemiş-
oyunların okurla daha
ilk kez buluştuğu ve
seyirciyle buluşmasının
da gelecekteki
projelere bağlı olduğu
düşünülünce, 'sanat
yaratıcısı insan' ile
'zaman' arasındaki
'yarışma 'nın, sıradan
insanınkinden farklı
olduğu anlaşılıyor.
ki 'yanşma'nın, sıradan insanınkinden
farklı olduğu anlaşılıyor.
Kitapta, Memet Baydur'un oyun
yazarhğının çeşıtli aşamalannda ka-
İeme alınmış 6 oyun yer alıyor. Bu
oyunlardan en eskisi 1982'de yazılan
'Gün Gece/ Ölünı Oyun'dur. Yazann,
hayranı olduğu Oğuz Atay'a adadığı
bu iki perdelik tek ldşilik yapıt, yoğun
bir yalruzlık ve 'iç hesapİaşma' süre-
cinde biçimlenir. Inandığı değerlerin
tümüne sahip çıkmada yetersiz kalmış
bir aydın kişinin, birey olarak, top-
lum içinde ama tek başına oynadığı,
sonuçlanmamış bir satranç oyunu...
'Aydm khnliği', insanın kendisini ev-
rensel, toplumsal, bireysel düzeyde
irdelemesine olanak sağlamakla bir-
likte, kalıplan larmasına, yasamı ken-
disi ve başkalan aduıa sağlıklı bir bi-
çimde dönüştürmesine yetmemekte-
dır. Bu durumda, aydın kişi için, bi-
üncin askıya ahnmasına olanak sağ-
layan 'rahatlaacı uyku' ortadan kalk-
mış, yerini ölümcül bir bilinç anarşi-
si alrnıştır.
1988'de yazılan 'Kuşluk Zamanı',
oyun kişileri, atmosfer ve genel duyar-
hk düzlemı açısından bırbirine gevşek-
çe bağh, 'Koridor'; 'Çıpra/Karagöz',
'SuyaÇizgi' ve 'Küskünler Oteti" baş-
lıklannı taşıyan dört kısa oyundan
oluşur. Her oyunun temel kişileri ay-
nıdrr: Suphi (yaşhca erkek), Lili (ka-
duı), Ayşe (kız) ve Selim (genç er-
kek). Ancak birbirleriyle olan ilişki-
leri oyundan oyuna değişir. Bir bakı-
ma oyundan oyuna (simgeledikleri er-
keklik ve kadınlık konumlannın so-
muttan soyuta uzanan çeşitli bağlam-
lannda) kdmlık değiştirirler.
Baydur'un, 'KııştukZamanı' üstü-
ne yaptığı -metnin başında yer alan-
açıklama ilginçtir: "Oyunhrbusıray-
h kpsmtki?nynanmahdır (...) Dtart hft-
lümtfik bir müzik'parçası' söz konu-
su burada. Ama' senfonik' değfl. Da-
ha çok, tek çalgı için yazdmış bir süit
gibi. Dolayısıyla: Her bölüm kendi
ayaklan üstünde durmah, ama öbür
bötümlerteotan 'armonik' bağjanndan
uzaklaşmamalıdır. 'Kuşluk Zamanı'
tdmda,bir tek oyunsözkonusuduras-
lroda.(~)
Oyunbrm baştan sona ya da sondan
başa doğru oynanmasL onlann seyir-
d tarafjndan algılanmalan açısından
hiçbirşevideğişnrmemeB. Sondan ba-
şa doğru oynanıra.. ters çekflmiş bir
fotokopi gu>i ohırlar yalnızca. Anlam
ya da anlamszhk- değişmez."
'Baydurca söytem'k Lozan
'Lozan' (2001) ıse Memet Bay-
dur'un son oyunudur. Bu kez, bir ko-
nunun çizgisel doğrultusunda 'tarü-
şdması', -kimi başka oyunlannda da
olduğu gibi- ön düzeye geçer. Yapıt,
Lozan Antlaşması'yla sonuçlanan ve
krran kırana bir pazarlık sürecinı gös-
teren diplomatık görüşmeleri 'Bay-
durca söylem'le dile getirir. Başkişi-
si -mizah yeteneği ile devlet adamı
kararlılığını nasıl ustaca buluşturdu-
ğunu hepimizin çok iyi bildiği- tsmet
Paşa'dır. Ancak, Baydur, düşseUik do-
zunun ağu- bastığı bu tarihsel doku
içinde bugünü tartışmaktadn-.
'Lozan' oyunu, günümüz dünya ege-
menlerinin 'küreseUeşme' sloganıyla
yarattığı 'yeni dünya düzeni' konsep-
tini sorgular. Türkiye'yi SevT Antlaş-
ması'nı hortlatacak koşullara tutsak et-
meyi planlayan 'uygar' Batı'nın kur-
duğu tuzaklan sergilemekte, bu tu-
zaklar karşısmda Türk ekonomik ve
diplomatik odaklannın yetersizliğini,
Ismet Paşa'nın Lozan'daki başansıy-
la zıtlaştırarak eleştirmektedir.
Ürettikleriyle 'ölûm'ü aşabihniş ve
geleceğe uzanmış bir sanat/kültür in-
sanı başka nasıl örneklenebihr? EUe-
rine sağlık, Memet Baydur!
de Pera 'nın 59.
müzayedesi 7 Kasım 'da
Izmit Şehir Tiyatrosu 'nda sezonun yenilerinden biri de Aristofanes 'in 'Barış' oyunu
Izmit 'te barış rüzgârları
Antik ve
dekoratif
bir dünya
Kültür Servisi -19 yıldır kitap. sanat
ve kültür eserleri müzayedesi yapan
de Pera'nın, 1 Kasım Cuma günü,
saat 20.00'de tstanbul Pera Palas
Oteli'nde gerçekleştireceği 59.
müzayedesinde antıka ve dekoratif
objeler, tablolar, mücevherler, silahlar
ve mobilyalar, koleksiyonerlerin
beğenisine sunulacak. 18. yüzyıl ile
20. yüzyılın son çeyreği arasında
üretilmiş, dönemlerinin gustosunu ve
işçilik mükemmelliyetlerini yansıtan
301 eserin yer aldığı müzayedede
W\IF, Daum Nancy, Legras, Laüque,
Meissen, \\ernekinck, Se\Tes, Royal
Duxe St Louis tasanmı vazolar,
karaflar, heykeller, jardinierlerin yanı
sıra altın ve gümüş süslemeli Çerkez
piştov ve kamalan, seçkin Istanbul
mücevherleri de yer alıyor.
Eserler aynca bugünden itibaren
6 Kasım'a dek 10.00-20.00 saatleri
arasında Pera Palas da sergilenecek.
(0 212 253 80 88)
HAYATİASILYAZICI
Antik Yunan komedyasının en bü-
yük yazan Aristofanes'in (IÖ 450-
380) "Banş" oyunu, tzmit Büyükşe-
hir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'ndabu
dönemin yenı yapımı olarakramç ışık-
lanna girdi. Antik komedya, IÖ 485
yılında başlayan ve yaklaşık IÖ 200
yıhna dek süren bir dönemi kapsıyor.
Yunan ve Latin komedyalan için 'an-
tik komedya" tenmi kullanılmaktadır.
Eski komedya, Aristofanes, orta ko-
medya Antifanes, Aleksis ve yeni ko-
medya Menandros ile tanımlanmak-
tadır. Latin komedyasının iki yetkin
yazan Plautus ile Terentius'tur. Aris-
tofanes'ın Altın Çağ dıye bilinen Pe-
rikks dönemınde çoculduğu, olgun-
luğu Atina demokrasisinin parlak dö-
neminde geçti. 44 oyun yazmış, bun-
lardan ancak 11 'i günümüze kalmış.
Yapıtlannın en büyük özelliği, yaşa-
dığı toplumun çarpıklıklannı eleştir-
mesi, siyasal ve kültürel sorunlannı ele
almasıdır. Bütün bunlara karşın, gele-
neklere bağlıydı, yeniliklere karşı çı-
kardı. Olgunluk döneminde dema-
gog Kreon'un Peloponez Savaşlan'nda
Atina'da yaşıyordu. Savaşa karşıydı,
Platon'un komünal toplum düşünce-
sine ve etik anlayışına katıhyor ama
Sokrates'in öğretisine karşı çıİayordu.
Aisknlos'un toplumsal içerikh' traged-
yalannı övüyor, Euripides'ın bireysel
tragedya anlayışındaki yenilikçiliği-
ni yeriyordu. Özellikle, banş çağnsı-
nı sürekli yinehyor, Yunanlılar ara-
sında uyum istiyordu.
Aristofanes' in ilk savaş karşıtı oyu-
nu "Akharnblar" (IÖ 425), Pelopo-
nez Savaşlan'nı eleşûriyordu. Bu oyun-
dan bir yıl sonra "Athlar
r>
da ise Kre-
on'u yerden yere çahyordu. Oyunda
aynca demokrasiye inancını güçlübi-
çimde dile getiriyordu. "Buludar'da,
sofistlerin etik anlayışını yeriyor, eği-
tim anlayışı nedeniyle de Sokrates'i
eleştiriyordu. "Banş" (IÖ 421), günü-
müzde bile geçerliliği olan, savaşa son
verilmesi için birçağndır. "Kuşlar*da,
sa\-aş yorgunu insanlan anlarır. "Lyast-
rate" (Kadınlann Savaşı), savaşa son
vermedikçe kocalanyla cinsel ilişki
kurmama karan alan Yunan kadınla-
S.
nnı işler.
Yücd Erten'in Türkçeye çevirdiğı
yıl, Ankarasanatevi'nde "BarB" (1982)
başanyla c^Tianmıştı. Bukez, Izmit Şe-
hir Tiyatrosu da başanlı bir uyarla-
mayı gerçekleştirdi. Bizde uyarlama
geleneği olmasına karşın gelişigüzel
yapılan uyarlamalar, amacına ulaşmı-
yor. Yücel Erten, çeviri ve uyarlama-
larda, dramaturgi çalışmasını yapıyor
ve sahneye koyuyor.
Aristofanes'in "Banş" adlı oyunun-
da dramatik yapısına dokunmadan,
oyunun akışını gözeterek olayı günü-
müze taşırken; bir Ege kültürü ve ge-
leneği içerisinde oyunun kişilerini,
olay ve dil özelliklerini bozmadan;
sözcükleri, rümceleri yerli yerine yer-
leştiriyor. Gerekli olan yerlerde bize
uygun, bizimle koşut yerlileştirmeyi
sağlıklı ve başanlı biçimde gerçek-
leştirmiş.
ahneleyişte içeriğe özen
gösteren Yücel Erten, danslı ve
tempolu oyunun bütünlük içerisinde
oynanışını, çağdaş oyun anlayışıyla
örtüştürüyor ve kurguyu seyirlik
oyun geleneğine yaslayarak,
"Karagöz ve Hacivat "ı çağrıştıran
esintilerle zenginleştiriyor.
Sahneye koyuşunda "Banş"ın içe- nş" gerçek bir nesne. Oyunda; karak-
riğine özen gösteriyor. Müzikli oyun
olarak, danslı ve tempolu oyunun bü-
tünlük içerisinde oynanışını. çağdaş
oyun anlayışıyla örtüştürdüğünü söy-
lemeliyim. Ovoınun kurgusunu seyir-
lik oyun geleneğine yaslaması, "Ka-
ragöz ve Hacivafı çağnştıran esinti-
ler,a
Banş"ı daha da zenginleştiriyor.
Erten, seçtigi yazarlann betimsel
teknikleri üzerinde duruyor ve kolaj
ya da kurguyu biçemsel çözümleme-
lerle oyunun temel ilkelerini yorum-
luyor.
Oyunculann böyle yorumsal bir
düzlemde daha etkıli olduklannı gö-
rüyoruz. tzmit Belediyesi Şehir Ti-
yatrosu sanatçılan; değişik rollerde, de-
ğişik karakterler çızdikleri; şarkılan
amacına uygun seslendirdikleri için
tüm oyuncular başan düzeylerini gi-
derek yukanya doğru çekiyorlar. "Ba-
ter ve tiplemeleri sanatsal olarak etki-
leyicı biçimde yorumlamalan, müzik-
li bir komedya için tam bir ölçütü or-
taya koyuyorlar.
Cem Idiz'in müzikleri, Salima Sök-
men'in koreografileyişi, ÇiğdemEr-
ken'inpiyanosuyla müziğın canlı ola-
rak seslendirilişindeki yönetimi; Ta-
nkKeskmer'in bağlaması, Erdemlr-
makın buzuki ile Ege buluşmasını
sağlaması, oyuna ayn bir güzellik ka-
Oyor. Sahne ve gjysi tasanmıyla Ef-
ter Tunç, ışık tasanmıyla Erol Dinç-
demir'in görsel etkiyi arttıran çalışma-
lan da ilginçti.
"Banş"ın bir de güzel serüveni var:
Makedonya'nın Stobi kentinde dü-
zenlenen Antik Oyunlar Festivali'nde,
festivaÜn en büyük ödülü olan "En Ba-
şanhOyun" ödülünedeğergörülme-
si, oyunun önemini daha bir arttınyor.
KÜLTÜR • SANAT (0212) 293 «9 78
Göniil Ulkü - Gazanfer Özcan
TİYATROSU
komedi 3 pertlc
Yazantar: F ARNOLD - E.BACH
LTUIIJIB G ÛZC*N ^Snctea ENGÎN GÜRMEN
PER9EMBE-CUMA-CUMARTESİ 21 .OO / PAZAR 15.OO
tel: 0212. 212 94 82
mmm (021 a) 454 1SSS www.biMix.cefn
MECİDİYEKÖY EFE
HIURT0 RH A H KE
flM (1
06 Kasım Perşembe
07 Kasım Cuma
08 Kasım Cumartesi
^09 Kasım Pazar
0 Sabmye Lyarlayam
Gunay Enekm
OYöneten
Işıl Kasapoğhı Bulenı Emın Yaraı
o Sabne Dekor, Tasartm
MeonDenız
OUİİTİk ,
Nejat Ya\^oğullan |
Gişe Tel: 0212. 585 59 35 1
Idjrt • 0212 585 59 12 f
www.semaverkumpanya.com *
1
MTM
fi
Jm
K
M
W
îL
20.30
20.30
20.30
15.30
en, Q
•
11
J
••1
•i
YAZIODASI
SELİM İLERİ
OMorSalkımlard)
Çalkantılı hayatının ortasında, Halide Edib ço-
cukluğuna geri dönmek ister. O uzak, masalsı
yurdu, hiç olmazsa kâğıt üstünde yaşatmak...
Anadolu'ya geçiş, Kurtuluş Savaşı, Ankara
ve Izmir günleri, yeni Türkiye'den ayrılış, bütün
bunlar Mor Salkımlı Ev'in dışındadır. Orada sa-
kin birev, iyi kalpli biranneanne, çocukluğaöz-
gü mutluluk vardır.
Bu ev, Ihlamur'a doğru inen, caddeye koşut,
dik yokuşlardan birindedir. Hemen bitişiğinde
kcx»man kırmızı kâgir konak. Tepede koyu ye-
şil çamlar, söğütler ve koruda Abdülhamid'in
beyaz sarayları.
Anılannı deşen Halide Edib, bir iç sızısıyia şun-
lan yazacaktır:
"Bu ev yanm yüzyıldan çok zaman her ge-
ce bu küçük kızın rüyalanna girmiştir. Arka ta-
raftaki bahçeye bakan pencereler, çifte mer-
divenlerin sahanlıklardaki ince uzun pencere-
leri, baştan başa mor salkımlıdır ve akşam gü-
neşinde mor çiçekler arasından camlar ateş-
ten bir levha gibi parlar."
(Allahaısmarladık Cumhuriyet'i yazmaya baş-
ladığımda, asıl sahne tasanmı, yukarıdaki sa-
tırtardan esinlenmeydi: Halide Edib'in çocuk-
luk evi.
Sonra oyun ilerieyince, daha soyut bir me-
kânı gereksindim. Sadece mor salkımlardan
vazgeçemedim. Dilerdim ki, bir 'mor salkım
ormanı'nda geçsin bütün oyun...)
Yüzyıl başındaki, elbette yiıminci yüzyıl, Ih-
lamur ve çevresi, büyük küçük bütün bahçeli
evlerden meydana gelmektedir. Halide Edib,
bahçeleri, caddeye uzanan yeşil taraçalara
benzetir.
Başları handiyse gökyüzüne değen uzun,
upuzun fıstık ağaçlan, baygın akasyalar, rüz-
gâr eser esmez salınır gibi ipek tüyleri hareke-
te geçen, pembeli beyazlı gülibrişimler, baha-
ra duımuş meyve ağaçlan, hele o ateşten nar!
Bunlann ortasında, hiç şüphesiz, yuvariak, kü-
çük havuz. Birbirine bakışık iki mermer arsla-
nın ağzından boyuna billur sular fışkınyor.
Güvercin ve kumru seslerine fıstıklann yap-
rak hışırtılan kanşır; sabah ve akşam, bir "ra-
biat musikisi" kulağa yankımakta.
Küçük kız, odasının beyaz patiska perdele-
rini hiç örtmez. Zira mor salkımlar gün ışığını
süzerek güneşlik yerine geçer. Işık vurdukça,
eflatun bir güneşlik.
Oturma odasındaki divanlar beyaz örtülü ve
pencere önünde daima kırmızı minder.
Haminne Eyüpsultanlı; "üzerinde dışanya
çevrilmiş ince beyaz bir gömlek vardır, beline
de bir şal bağlar." Kırmızı minderde o oturur.
Halide Edib salkımlarla, koruklaria donan-
mış, asmalarla çevrili, geçen yüzyılın başında-
ki arka sokaklara, kıyı köşe semtlere, hiç sona
ermeyecek bir yurtsama duymuştur.
Onun Istanbul'u, küçük bahçeler, mahalle
satıcılan, mermer çeşmeler, akşamleyin git git
seyrelen çocuksesleri, komşu hanımlar, ahşap
yapılar, camlardaki günbatımı yangınlan, mina-
reler, ut, keman ve piyanodur.
Üstelik romancı, resimlik değertaşıyan, bel-
leğinde iz bırakmış bu kenar Istanbul'u tekrar
tekrar kaleme getirmek ihtiyacını duymuştur.
Şimdi yanılmıyorsam, 1930'larda yazdığı
"Kubbede Kalan Hoşsada" adlı hikâyesinde,
Istanbul, bir 'opera' eseri için, tüm sesleriyle
belirir. Bu, seslerden ibaret şehirde, yine ses-
ler aracılığıyla günlük hayat başlar, zamandan
zamana savrulup durur.
Sesleri dikkatle dinlediğimtzde, ortahalli, hat-
ta yoksul Istanbul konuşmaktadır. Alafranga
Istanbul'u çağnştıracak sesler, hikâyeye erişe-
r.ıez, yankımaz...
önerilen
Kitap/Ziya Osman Saba, Bıraktığım Istan-
bul (Bütün Şiirteri), Alkım Yayınevi.
Diyarbakır'da CineMAll
• DtYARBAKIR (AA) - Diyarbakır'da
Avrupa standardında yaptınlan
CineMALL Sinema Kompleksi hizmete
girdi. CrneMALL Sinema Kompleksi
Müdürü Mustafa Serçe, Megacenter
Alışveriş Merkezi'nin 2 katında hizmet
vermeye başlayan kompleksteki
7 salonun, 600 koltuk kapasitesinin
bulunduğunu söyledi. Komplekste
Dolby Digital ses sisteminin de yer
aldığını bildiren Serçe, kentin kültürel
ve sanatsal gelişimine katkı sağlayacak
kompleksin 1.5 trilyon liraya mal
olduğunu belirterek şöyle dedi:
"Diyarbakır'da var olan sinema
kültürünü geliştirmeyi ve fibn izlemeyi
keyifli, konforlu bir ortamda sunmayı
hedefliyoruz. Sinemaseverlerin sadece
film izleme sırasında değil, bilet
alımından fıkn başlama saatini bekleme
süresine ve film arasındaki 10
dakikanın en iyi şekilde
değ;erlendirilmesine kadar her şey
düşünüldü. Salonlardaki ortopedik
koltuklan Ispanya'dan ithal ettik.
Seyircilere son derece konforlu bir
salonda film izlettirmeyi hedefledik."
Bugün
NÂZIM KÜLTÜREVİ'nde 'İşgale Kar?
Filmler' kapsamında 19.00'da 'Gazze
Şeridi' fihrîinin gösterimi.
(0 212 245 04 81)
DT ŞİNASt SAHNESİ'nde '8. Ankara
TiyatroFestivali' kapsammda 20.00'de
Semaver Kumparrvanın 'Murtaza' adlı
oyunu. (0 312 467 17 44)
CRR'de 19.30'da Strauss Oda
Orkestrasrnın konseri. (0 212 232 98 30)
BtLGİ İMVERSİTESİDOLAPDERE
KAMPUSU'nda 14.00'te 'MarcoreDe
Davaa', 16.30 ve 21.30'da 'GözanV,
19.00'da 'Neşeli Pazar!' fihnlerinin
gösterimi. (0 212 293 50 10)