14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM 2003 SALI 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜLYÜKSEL Baydur'un diyecekleri varZaman ile kim yanşabilir? 'Za- man'ın insana en büyük 'rakip' (Is- terseniz 'düşman' deyin)olduğunubı- len ve söyleyen büyük Shakespeare, ölümlü insanın, yaşam süresı içinde kısıtlanmışhğını aşıp geleceğe uza- nabilmesi için iki yol önerir. Ilki, ço- cuk sahibi olup taşıdığı özelliklerin ve güzelliklerin kendisi öldükten sonra da sürmesini sağlamaktır. (Belki de bu nedenle, Shakespeare inkomedileri- nin ve romanslanmn hepsinde aşk vardır ve çoğu birden çok 'evtenme' ile noktalanır.) Ödncisi ise insanın sa- natsal ürünleriyle ölümsüzlüğe ulaş- masıdır. Shakespeare 55. Sone'deken- di ölümsüzlüğünü muştular: "Neyal- (hzh hükümdar anırJan. ne mermer/ Ömürsüremez benim güçtü şnrirn ka- dar" (Çev.T. S.Hahnan). Ölümünden bu yana geçen yaklaşık 400 yıl yüce ozanı haklı çıkarmıştır... Geleceğe mektup Memet Baydur'u yitireh iki yıl ol- muş. Zaman öyle uçmuş la, bu ger- çeğin farkına vannca şaşınverdim. 0nun, çocukluk arkadaşı Ömer Kır- şan'a 1979'da yazdığı şiir/düzyazı bi- çemindeki mektubundan yayımlanan ('ElvedaDünya. Merhaba Kâinat' Mi- tos Boyut, 2002: 106-107) bölümü anımsadım:'_zaman. Sağa-sob.anar- şiye. secimkre. menfaat diişkünleri- ne,çankberkân-ıharpJere, reââldema- goglara, düşünce düşkünlerine, kü- çük hesaplara aldırmadan ve hızmı bozmadan geçiyor- Zaman... Tune yanL. (_)Beobu mektububitireceğim zaman/Tükenir kalemleryine tüken- mez olarakatUandınlacak(_). Sen bu mektubu tekrar elden geçirirken, ya- nmda.yazmana \ardımcı obnayacak- sam: /Bu dünyadaolmayacağmV Me- sek yok temektir." Baydur'un henüz 28 yaşındayken ge- leceğe yazdığı bir mektuprur bu. Ölü- münden sonra yayunlanan... Baydur da -Shakespeare gibi- gelecek ile he- saplaşmasuıı bitirmemiştir. lletişira Yayınlan'ndan 2003'te çıkan 'Lozan' başlıklı yapıtın içerdiği -henüz sahne- lenmemiş- oyunlann okurla daha ilk kez buluştuğu ve seyirciyle buluşma- suını da gelecekte yapılacak projele- re bağlı olduğu düşünülünce, sanat yaratıcısı insan ile 'zaman' arasında- lYlemet Baydur'u yitireli iki yıl oldu. Ancak onun, bugünde gelecek ile hesaplaşması bitmemiştir. lletişim Yayınları 'ndan 2003 'te çıkan 'Lozan' başlıklı yapıtın içerdiği -henüz sahnelenmemiş- oyunların okurla daha ilk kez buluştuğu ve seyirciyle buluşmasının da gelecekteki projelere bağlı olduğu düşünülünce, 'sanat yaratıcısı insan' ile 'zaman' arasındaki 'yarışma 'nın, sıradan insanınkinden farklı olduğu anlaşılıyor. ki 'yanşma'nın, sıradan insanınkinden farklı olduğu anlaşılıyor. Kitapta, Memet Baydur'un oyun yazarhğının çeşıtli aşamalannda ka- İeme alınmış 6 oyun yer alıyor. Bu oyunlardan en eskisi 1982'de yazılan 'Gün Gece/ Ölünı Oyun'dur. Yazann, hayranı olduğu Oğuz Atay'a adadığı bu iki perdelik tek ldşilik yapıt, yoğun bir yalruzlık ve 'iç hesapİaşma' süre- cinde biçimlenir. Inandığı değerlerin tümüne sahip çıkmada yetersiz kalmış bir aydın kişinin, birey olarak, top- lum içinde ama tek başına oynadığı, sonuçlanmamış bir satranç oyunu... 'Aydm khnliği', insanın kendisini ev- rensel, toplumsal, bireysel düzeyde irdelemesine olanak sağlamakla bir- likte, kalıplan larmasına, yasamı ken- disi ve başkalan aduıa sağlıklı bir bi- çimde dönüştürmesine yetmemekte- dır. Bu durumda, aydın kişi için, bi- üncin askıya ahnmasına olanak sağ- layan 'rahatlaacı uyku' ortadan kalk- mış, yerini ölümcül bir bilinç anarşi- si alrnıştır. 1988'de yazılan 'Kuşluk Zamanı', oyun kişileri, atmosfer ve genel duyar- hk düzlemı açısından bırbirine gevşek- çe bağh, 'Koridor'; 'Çıpra/Karagöz', 'SuyaÇizgi' ve 'Küskünler Oteti" baş- lıklannı taşıyan dört kısa oyundan oluşur. Her oyunun temel kişileri ay- nıdrr: Suphi (yaşhca erkek), Lili (ka- duı), Ayşe (kız) ve Selim (genç er- kek). Ancak birbirleriyle olan ilişki- leri oyundan oyuna değişir. Bir bakı- ma oyundan oyuna (simgeledikleri er- keklik ve kadınlık konumlannın so- muttan soyuta uzanan çeşitli bağlam- lannda) kdmlık değiştirirler. Baydur'un, 'KııştukZamanı' üstü- ne yaptığı -metnin başında yer alan- açıklama ilginçtir: "Oyunhrbusıray- h kpsmtki?nynanmahdır (...) Dtart hft- lümtfik bir müzik'parçası' söz konu- su burada. Ama' senfonik' değfl. Da- ha çok, tek çalgı için yazdmış bir süit gibi. Dolayısıyla: Her bölüm kendi ayaklan üstünde durmah, ama öbür bötümlerteotan 'armonik' bağjanndan uzaklaşmamalıdır. 'Kuşluk Zamanı' tdmda,bir tek oyunsözkonusuduras- lroda.(~) Oyunbrm baştan sona ya da sondan başa doğru oynanmasL onlann seyir- d tarafjndan algılanmalan açısından hiçbirşevideğişnrmemeB. Sondan ba- şa doğru oynanıra.. ters çekflmiş bir fotokopi gu>i ohırlar yalnızca. Anlam ya da anlamszhk- değişmez." 'Baydurca söytem'k Lozan 'Lozan' (2001) ıse Memet Bay- dur'un son oyunudur. Bu kez, bir ko- nunun çizgisel doğrultusunda 'tarü- şdması', -kimi başka oyunlannda da olduğu gibi- ön düzeye geçer. Yapıt, Lozan Antlaşması'yla sonuçlanan ve krran kırana bir pazarlık sürecinı gös- teren diplomatık görüşmeleri 'Bay- durca söylem'le dile getirir. Başkişi- si -mizah yeteneği ile devlet adamı kararlılığını nasıl ustaca buluşturdu- ğunu hepimizin çok iyi bildiği- tsmet Paşa'dır. Ancak, Baydur, düşseUik do- zunun ağu- bastığı bu tarihsel doku içinde bugünü tartışmaktadn-. 'Lozan' oyunu, günümüz dünya ege- menlerinin 'küreseUeşme' sloganıyla yarattığı 'yeni dünya düzeni' konsep- tini sorgular. Türkiye'yi SevT Antlaş- ması'nı hortlatacak koşullara tutsak et- meyi planlayan 'uygar' Batı'nın kur- duğu tuzaklan sergilemekte, bu tu- zaklar karşısmda Türk ekonomik ve diplomatik odaklannın yetersizliğini, Ismet Paşa'nın Lozan'daki başansıy- la zıtlaştırarak eleştirmektedir. Ürettikleriyle 'ölûm'ü aşabihniş ve geleceğe uzanmış bir sanat/kültür in- sanı başka nasıl örneklenebihr? EUe- rine sağlık, Memet Baydur! de Pera 'nın 59. müzayedesi 7 Kasım 'da Izmit Şehir Tiyatrosu 'nda sezonun yenilerinden biri de Aristofanes 'in 'Barış' oyunu Izmit 'te barış rüzgârları Antik ve dekoratif bir dünya Kültür Servisi -19 yıldır kitap. sanat ve kültür eserleri müzayedesi yapan de Pera'nın, 1 Kasım Cuma günü, saat 20.00'de tstanbul Pera Palas Oteli'nde gerçekleştireceği 59. müzayedesinde antıka ve dekoratif objeler, tablolar, mücevherler, silahlar ve mobilyalar, koleksiyonerlerin beğenisine sunulacak. 18. yüzyıl ile 20. yüzyılın son çeyreği arasında üretilmiş, dönemlerinin gustosunu ve işçilik mükemmelliyetlerini yansıtan 301 eserin yer aldığı müzayedede W\IF, Daum Nancy, Legras, Laüque, Meissen, \\ernekinck, Se\Tes, Royal Duxe St Louis tasanmı vazolar, karaflar, heykeller, jardinierlerin yanı sıra altın ve gümüş süslemeli Çerkez piştov ve kamalan, seçkin Istanbul mücevherleri de yer alıyor. Eserler aynca bugünden itibaren 6 Kasım'a dek 10.00-20.00 saatleri arasında Pera Palas da sergilenecek. (0 212 253 80 88) HAYATİASILYAZICI Antik Yunan komedyasının en bü- yük yazan Aristofanes'in (IÖ 450- 380) "Banş" oyunu, tzmit Büyükşe- hir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'ndabu dönemin yenı yapımı olarakramç ışık- lanna girdi. Antik komedya, IÖ 485 yılında başlayan ve yaklaşık IÖ 200 yıhna dek süren bir dönemi kapsıyor. Yunan ve Latin komedyalan için 'an- tik komedya" tenmi kullanılmaktadır. Eski komedya, Aristofanes, orta ko- medya Antifanes, Aleksis ve yeni ko- medya Menandros ile tanımlanmak- tadır. Latin komedyasının iki yetkin yazan Plautus ile Terentius'tur. Aris- tofanes'ın Altın Çağ dıye bilinen Pe- rikks dönemınde çoculduğu, olgun- luğu Atina demokrasisinin parlak dö- neminde geçti. 44 oyun yazmış, bun- lardan ancak 11 'i günümüze kalmış. Yapıtlannın en büyük özelliği, yaşa- dığı toplumun çarpıklıklannı eleştir- mesi, siyasal ve kültürel sorunlannı ele almasıdır. Bütün bunlara karşın, gele- neklere bağlıydı, yeniliklere karşı çı- kardı. Olgunluk döneminde dema- gog Kreon'un Peloponez Savaşlan'nda Atina'da yaşıyordu. Savaşa karşıydı, Platon'un komünal toplum düşünce- sine ve etik anlayışına katıhyor ama Sokrates'in öğretisine karşı çıİayordu. Aisknlos'un toplumsal içerikh' traged- yalannı övüyor, Euripides'ın bireysel tragedya anlayışındaki yenilikçiliği- ni yeriyordu. Özellikle, banş çağnsı- nı sürekli yinehyor, Yunanlılar ara- sında uyum istiyordu. Aristofanes' in ilk savaş karşıtı oyu- nu "Akharnblar" (IÖ 425), Pelopo- nez Savaşlan'nı eleşûriyordu. Bu oyun- dan bir yıl sonra "Athlar r> da ise Kre- on'u yerden yere çahyordu. Oyunda aynca demokrasiye inancını güçlübi- çimde dile getiriyordu. "Buludar'da, sofistlerin etik anlayışını yeriyor, eği- tim anlayışı nedeniyle de Sokrates'i eleştiriyordu. "Banş" (IÖ 421), günü- müzde bile geçerliliği olan, savaşa son verilmesi için birçağndır. "Kuşlar*da, sa\-aş yorgunu insanlan anlarır. "Lyast- rate" (Kadınlann Savaşı), savaşa son vermedikçe kocalanyla cinsel ilişki kurmama karan alan Yunan kadınla- S. nnı işler. Yücd Erten'in Türkçeye çevirdiğı yıl, Ankarasanatevi'nde "BarB" (1982) başanyla c^Tianmıştı. Bukez, Izmit Şe- hir Tiyatrosu da başanlı bir uyarla- mayı gerçekleştirdi. Bizde uyarlama geleneği olmasına karşın gelişigüzel yapılan uyarlamalar, amacına ulaşmı- yor. Yücel Erten, çeviri ve uyarlama- larda, dramaturgi çalışmasını yapıyor ve sahneye koyuyor. Aristofanes'in "Banş" adlı oyunun- da dramatik yapısına dokunmadan, oyunun akışını gözeterek olayı günü- müze taşırken; bir Ege kültürü ve ge- leneği içerisinde oyunun kişilerini, olay ve dil özelliklerini bozmadan; sözcükleri, rümceleri yerli yerine yer- leştiriyor. Gerekli olan yerlerde bize uygun, bizimle koşut yerlileştirmeyi sağlıklı ve başanlı biçimde gerçek- leştirmiş. ahneleyişte içeriğe özen gösteren Yücel Erten, danslı ve tempolu oyunun bütünlük içerisinde oynanışını, çağdaş oyun anlayışıyla örtüştürüyor ve kurguyu seyirlik oyun geleneğine yaslayarak, "Karagöz ve Hacivat "ı çağrıştıran esintilerle zenginleştiriyor. Sahneye koyuşunda "Banş"ın içe- nş" gerçek bir nesne. Oyunda; karak- riğine özen gösteriyor. Müzikli oyun olarak, danslı ve tempolu oyunun bü- tünlük içerisinde oynanışını. çağdaş oyun anlayışıyla örtüştürdüğünü söy- lemeliyim. Ovoınun kurgusunu seyir- lik oyun geleneğine yaslaması, "Ka- ragöz ve Hacivafı çağnştıran esinti- ler,a Banş"ı daha da zenginleştiriyor. Erten, seçtigi yazarlann betimsel teknikleri üzerinde duruyor ve kolaj ya da kurguyu biçemsel çözümleme- lerle oyunun temel ilkelerini yorum- luyor. Oyunculann böyle yorumsal bir düzlemde daha etkıli olduklannı gö- rüyoruz. tzmit Belediyesi Şehir Ti- yatrosu sanatçılan; değişik rollerde, de- ğişik karakterler çızdikleri; şarkılan amacına uygun seslendirdikleri için tüm oyuncular başan düzeylerini gi- derek yukanya doğru çekiyorlar. "Ba- ter ve tiplemeleri sanatsal olarak etki- leyicı biçimde yorumlamalan, müzik- li bir komedya için tam bir ölçütü or- taya koyuyorlar. Cem Idiz'in müzikleri, Salima Sök- men'in koreografileyişi, ÇiğdemEr- ken'inpiyanosuyla müziğın canlı ola- rak seslendirilişindeki yönetimi; Ta- nkKeskmer'in bağlaması, Erdemlr- makın buzuki ile Ege buluşmasını sağlaması, oyuna ayn bir güzellik ka- Oyor. Sahne ve gjysi tasanmıyla Ef- ter Tunç, ışık tasanmıyla Erol Dinç- demir'in görsel etkiyi arttıran çalışma- lan da ilginçti. "Banş"ın bir de güzel serüveni var: Makedonya'nın Stobi kentinde dü- zenlenen Antik Oyunlar Festivali'nde, festivaÜn en büyük ödülü olan "En Ba- şanhOyun" ödülünedeğergörülme- si, oyunun önemini daha bir arttınyor. KÜLTÜR • SANAT (0212) 293 «9 78 Göniil Ulkü - Gazanfer Özcan TİYATROSU komedi 3 pertlc Yazantar: F ARNOLD - E.BACH LTUIIJIB G ÛZC*N ^Snctea ENGÎN GÜRMEN PER9EMBE-CUMA-CUMARTESİ 21 .OO / PAZAR 15.OO tel: 0212. 212 94 82 mmm (021 a) 454 1SSS www.biMix.cefn MECİDİYEKÖY EFE HIURT0 RH A H KE flM (1 06 Kasım Perşembe 07 Kasım Cuma 08 Kasım Cumartesi ^09 Kasım Pazar 0 Sabmye Lyarlayam Gunay Enekm OYöneten Işıl Kasapoğhı Bulenı Emın Yaraı o Sabne Dekor, Tasartm MeonDenız OUİİTİk , Nejat Ya\^oğullan | Gişe Tel: 0212. 585 59 35 1 Idjrt • 0212 585 59 12 f www.semaverkumpanya.com * 1 MTM fi Jm K M W îL 20.30 20.30 20.30 15.30 en, Q • 11 J ••1 •i YAZIODASI SELİM İLERİ OMorSalkımlard) Çalkantılı hayatının ortasında, Halide Edib ço- cukluğuna geri dönmek ister. O uzak, masalsı yurdu, hiç olmazsa kâğıt üstünde yaşatmak... Anadolu'ya geçiş, Kurtuluş Savaşı, Ankara ve Izmir günleri, yeni Türkiye'den ayrılış, bütün bunlar Mor Salkımlı Ev'in dışındadır. Orada sa- kin birev, iyi kalpli biranneanne, çocukluğaöz- gü mutluluk vardır. Bu ev, Ihlamur'a doğru inen, caddeye koşut, dik yokuşlardan birindedir. Hemen bitişiğinde kcx»man kırmızı kâgir konak. Tepede koyu ye- şil çamlar, söğütler ve koruda Abdülhamid'in beyaz sarayları. Anılannı deşen Halide Edib, bir iç sızısıyia şun- lan yazacaktır: "Bu ev yanm yüzyıldan çok zaman her ge- ce bu küçük kızın rüyalanna girmiştir. Arka ta- raftaki bahçeye bakan pencereler, çifte mer- divenlerin sahanlıklardaki ince uzun pencere- leri, baştan başa mor salkımlıdır ve akşam gü- neşinde mor çiçekler arasından camlar ateş- ten bir levha gibi parlar." (Allahaısmarladık Cumhuriyet'i yazmaya baş- ladığımda, asıl sahne tasanmı, yukarıdaki sa- tırtardan esinlenmeydi: Halide Edib'in çocuk- luk evi. Sonra oyun ilerieyince, daha soyut bir me- kânı gereksindim. Sadece mor salkımlardan vazgeçemedim. Dilerdim ki, bir 'mor salkım ormanı'nda geçsin bütün oyun...) Yüzyıl başındaki, elbette yiıminci yüzyıl, Ih- lamur ve çevresi, büyük küçük bütün bahçeli evlerden meydana gelmektedir. Halide Edib, bahçeleri, caddeye uzanan yeşil taraçalara benzetir. Başları handiyse gökyüzüne değen uzun, upuzun fıstık ağaçlan, baygın akasyalar, rüz- gâr eser esmez salınır gibi ipek tüyleri hareke- te geçen, pembeli beyazlı gülibrişimler, baha- ra duımuş meyve ağaçlan, hele o ateşten nar! Bunlann ortasında, hiç şüphesiz, yuvariak, kü- çük havuz. Birbirine bakışık iki mermer arsla- nın ağzından boyuna billur sular fışkınyor. Güvercin ve kumru seslerine fıstıklann yap- rak hışırtılan kanşır; sabah ve akşam, bir "ra- biat musikisi" kulağa yankımakta. Küçük kız, odasının beyaz patiska perdele- rini hiç örtmez. Zira mor salkımlar gün ışığını süzerek güneşlik yerine geçer. Işık vurdukça, eflatun bir güneşlik. Oturma odasındaki divanlar beyaz örtülü ve pencere önünde daima kırmızı minder. Haminne Eyüpsultanlı; "üzerinde dışanya çevrilmiş ince beyaz bir gömlek vardır, beline de bir şal bağlar." Kırmızı minderde o oturur. Halide Edib salkımlarla, koruklaria donan- mış, asmalarla çevrili, geçen yüzyılın başında- ki arka sokaklara, kıyı köşe semtlere, hiç sona ermeyecek bir yurtsama duymuştur. Onun Istanbul'u, küçük bahçeler, mahalle satıcılan, mermer çeşmeler, akşamleyin git git seyrelen çocuksesleri, komşu hanımlar, ahşap yapılar, camlardaki günbatımı yangınlan, mina- reler, ut, keman ve piyanodur. Üstelik romancı, resimlik değertaşıyan, bel- leğinde iz bırakmış bu kenar Istanbul'u tekrar tekrar kaleme getirmek ihtiyacını duymuştur. Şimdi yanılmıyorsam, 1930'larda yazdığı "Kubbede Kalan Hoşsada" adlı hikâyesinde, Istanbul, bir 'opera' eseri için, tüm sesleriyle belirir. Bu, seslerden ibaret şehirde, yine ses- ler aracılığıyla günlük hayat başlar, zamandan zamana savrulup durur. Sesleri dikkatle dinlediğimtzde, ortahalli, hat- ta yoksul Istanbul konuşmaktadır. Alafranga Istanbul'u çağnştıracak sesler, hikâyeye erişe- r.ıez, yankımaz... önerilen Kitap/Ziya Osman Saba, Bıraktığım Istan- bul (Bütün Şiirteri), Alkım Yayınevi. Diyarbakır'da CineMAll • DtYARBAKIR (AA) - Diyarbakır'da Avrupa standardında yaptınlan CineMALL Sinema Kompleksi hizmete girdi. CrneMALL Sinema Kompleksi Müdürü Mustafa Serçe, Megacenter Alışveriş Merkezi'nin 2 katında hizmet vermeye başlayan kompleksteki 7 salonun, 600 koltuk kapasitesinin bulunduğunu söyledi. Komplekste Dolby Digital ses sisteminin de yer aldığını bildiren Serçe, kentin kültürel ve sanatsal gelişimine katkı sağlayacak kompleksin 1.5 trilyon liraya mal olduğunu belirterek şöyle dedi: "Diyarbakır'da var olan sinema kültürünü geliştirmeyi ve fibn izlemeyi keyifli, konforlu bir ortamda sunmayı hedefliyoruz. Sinemaseverlerin sadece film izleme sırasında değil, bilet alımından fıkn başlama saatini bekleme süresine ve film arasındaki 10 dakikanın en iyi şekilde değ;erlendirilmesine kadar her şey düşünüldü. Salonlardaki ortopedik koltuklan Ispanya'dan ithal ettik. Seyircilere son derece konforlu bir salonda film izlettirmeyi hedefledik." Bugün NÂZIM KÜLTÜREVİ'nde 'İşgale Kar? Filmler' kapsamında 19.00'da 'Gazze Şeridi' fihrîinin gösterimi. (0 212 245 04 81) DT ŞİNASt SAHNESİ'nde '8. Ankara TiyatroFestivali' kapsammda 20.00'de Semaver Kumparrvanın 'Murtaza' adlı oyunu. (0 312 467 17 44) CRR'de 19.30'da Strauss Oda Orkestrasrnın konseri. (0 212 232 98 30) BtLGİ İMVERSİTESİDOLAPDERE KAMPUSU'nda 14.00'te 'MarcoreDe Davaa', 16.30 ve 21.30'da 'GözanV, 19.00'da 'Neşeli Pazar!' fihnlerinin gösterimi. (0 212 293 50 10)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle