Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
A KASIM 2003 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI ekonomi(Ş cumhuriyet.com.tr 13
İNKADE'nin araştırmasına göre işsizlerin yüzde 8O'i yakın bir tarihte iş bulamayacağını düşünüyor
Hem işsizhem umutsuz^ Şirketler yeni eleman
almıyor.
• 2001. 2002 ve 2003
üniversite mezunlannın
çoğunluğu henüz iş
bulamadı.
• 'Geleceğe dönük plan
yapamıyorum' diyenlerin
oranı yüzde 86.
Ekonomi Servisi - însan
Kaynaklan Yönetimi Derne-
ği'nin (ÎNKADE) son aylara
ilişkin yaptıgı araşnrma, *ni-
tetikJi çahşanlar" için krizin
bkmediğını ve Türkiye'nin en
önemli sorununun işsizlik ol-
duğunu bir kez daha ortaya
koydu. Araştırmaya göre,
Türkiye'nin lokomotif sektör-
lerinden nitelikli personel ta-
lebi yok denecek kadar az.
ÎNKADE, 200 l'denbuya-
na gerçekleştirdiği "EkonomikKri-
zin Nitelikli Personel Üzerindeki Et-
küeri" araştırmasını güncelleştirdi.
Ekim 2003 'te yayımlanan ve "tem-
muz-ağustos-eylüT aylannda çok
sayıda ılde 1600 kışı ve 212 şirket-
te gerçekleştirdiği araştırmada, is-
tihdamda iyileşme yaşanmadığı
saptandı. Araştırmada, bireysel
emeklilik sigorta şirkederi, lojistik
ve kargo şirketleri, hızlı tüketim şir-
ketleri satış gruplannın (sigara, yi-
yecek, içecek, temizlik, kâğıt, deter-
jan, hijyen grubu) hareketli sektör-
Tekstil ve hazır giyim nitelikö eleman taiebi olmayan sektörier arasında yer ahyor.
ler olduğu belirtilerek "Bu sektör- denecek kadar azaldı; asgari ücret
lerde düşükücret uygulamaa olma-
a dikkat çekh-or" denildi.
Ulaşüan sonuçlar şöyle:
X Şirketler genelde yeni eleman
almak yerine vardiya ve fazla me-
saiye gidiyor.
X 2001,2002 ve 2003 üniversite
mezunlannın çoğunluğu henüz iş
bulamadı. 2003 te de mezun olabi-
lecekler okulda ders bırakarak me-
zun olmamayı tercih ediyor.
X Işe girişte, personelin ücret be-
lırleme pazarlık yapma şansı yok
teklifı, deneyelim-görelim yaklaşı-
mı, primle çalışurma ağırlık kazan-
dı.
X Tüm sektörlerde en çok eleman
taiebi satış bölümlennden geliyor.
Üretim, finans. muhasebe, kalite
bölümlerine genelde eleman ısten-
miyor.
X Krizde işsiz kalan nitelikli per-
sonelden Türkiye'yi terk edenler
gittiklen ülkelerde de sürekli iş bu-
lamamalan nedeniyle geri dönme-
ye başladı.
X Krizden sonra kendi işle-
rini kuran girişimcilerin
önemli bir kısmı, yüksek ma-
liyetler ve daralan iş hacmi ne-
deniyle işlerini tasfîye etti.
X işsiz dönemi yurtdışında
yüksek lisans yaparak veya dil
öğrenerek geçirmek üzere
yurtdışına gidenlerin oranı
artü.
X "tlgkiz alanlarria çahytıa-
ya hazunm" diyenlerin oranı
yüzde 73.
X "Geleceğedönükplanyst-
pamryorunT diyenlerin oranı
yüzde 86.
X "Kendimi boşuna oku-
muş hissedhonım* diyenlerin
oranı yüzde 55.
X işsiz kalan nitelikli per-
sonel içinde *yü sonuna ka-
dar kesin iş buhırum" diyen-
lerin oranı sadece yüzde 8.
"BeUd bulunınT diyenlerin
oranı yüzde 12. "Bulacağnnı san-
mryorunr diyenlerin oranı yüzde
80. (Bu oran 2003 mezunlannda
yüzde 90).
X Türkiye'nin bir numaralı soru-
nu yüzde 96 oranıyla işsizlik.
X 2003 ikinci dönemde nitelikli
personel açısından eleman taiebi ol-
mayan çok az olan sektörier: Yaü-
runa yöneük makine, ara malı ima-
latı yapan sektörier. Finans, tekstil,
hazır giyim, inşaat ve taahhüt. Te-
lekom ve enerji, otomotiv ile ilaç.
Bilgiyasar ve market zincirleri.
varlığı 7.7 katrilyon lira
Fon büyüdü
yararlanan azaldı
Ekonomi Servisi - İşsizlik Sigortası
Kanunu"nun 53. maddesi geregi 2000 yıh
haziran ayından itibaren oluşturulan işsizlik
Sigortası Fonu büyüklüğü her geçen gün
artmasına karşın, fondan yararlanan işsiz sayısı
azaldı. Ekim ayı verilerine göre, mal varlığı
7.7 katrilyon liraya yükselen fondan ağustosta
62 bin 335 kişi yararlanırken, bu sayı ekim
ayında 60 bin 398 kişiye indi. Türkiye
genelinde işsizlik oranlannda herhangi bir
azalma olmazken ödenekten yararlanan işsiz
sayısının düşmesi, fondan yafarlanma
koşullannın zorluğuna bağlandı. Prim
kesintileri 1 Haziran 2000'de başlayan fondan
yararlanmak için hizmet akdinin sona
ermesinden önceki son 3 yıl içinde; son 120
gün kesintisiz sigortalı çalışanlardan kendi
istek ve kusuru olmaksızın işini kaybetmiş
olanlardan: 600 gün çalışmış sigortalılar 180
gün, 900 gün çahşan sigortahlar 240 ve 1080
gün çalışan sigortahlar 300 gün süreyle işsizlik
ödeneğinden yararlanabiliyor. Varhğının yüzde
9.22'sini mevduat, yüzde 58, 88'ini bono,
yüzde 22'sini tahvil ve yüzde 9.90'ının dövize
endeksli tahvilden oluşan işsizlik fonunun, faiz
geliri elde edilmeye başlandığı Temmuz
2000'den itibaren 39 aylık getirisi toplam
yüzde 485.4 oranında gerçekleşti.
Basıntoplannsında,projenin amacı haklonda bilgi verOdi.
Istanbul'un işsizlik
haritası çıkarılıyor
tstanbul Haber Servisi - Amerikan Missiouri
Ünrversitesı'ne bağlı Tam Istihdam ve Fiyat Istikran
Merkezı (CFEPS) ile Siyasi Ekonomik, Sosyal
Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezı l SESAR)
ışbırlığınde gerçekleştırilecek "istanbuTda IşsizokJe
Saraş" projesinın kapsamı, amacı ve alryapısı hakkında
bilgi verildi. Hilton Oteli'nde gerçekleştirilen basın
toplantısında, Istanbul Büyükşehir Belediyesi (ÎBB)
tarafından hayata geçirilecek projenin ilk adımının,
Istanbul'un işsızlik haritasının çıkanlması olduğu
belirtildi. Arjantin, Bulgaristan, Çin gibi ülkelerde başanlı
projeleriyle istihdam sorununa çözüm ürettiklerinı
aniatan CFEPS Başkanı Mathevv Forstater, "Amacmuz,
özeDikle enflasyon ve işsizlik sorunlanna çözüm üretmek"
dedi. CFEPS Başkan Yardımcısı Pavtina Tcherneva da
Isanbul'un işsizlik haritasının şubat ayı ortalannda
tamamlanacağını ve başvuru yapanlann
degerlendinlmelerinın ardından 24 aylık sürelerde iş
ounağına kavuşturulacağnn behrttı. IBB Başkanı AB
Müfrt Gürruna ise "Hedeffaniz, en yoksul keshnden
bsşlayarak istihdam sorununa çözüm buhnak" dedı.
Komisyon 2004 yüına yönelik çahşmalan bugün başlatmaya hazırlanıyor
Asgariücrete 'bölge' ayarı
• Komisyonun toplantısı öncesinde Çalışma Bakanı Başesgioğlu,
asgari ücretin bölgelere göre belirlenmesine yönelik bir
düzenlemenin gündemlerinde olduğunu açıkladı. Başesgioğlu,
uygulamarun göçü önlemek için gündeme alındığnıı belirtirken
işverenlerin konuyla ilgili bazı çekinceleri bulunduğu öğrenildi.
HACER BOYACIOĞLU
ANKARA - Hükümet, asgari ücretin
bölgelere göre belirlenmesini tartışmaya
açtı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Baka-
m Murat Başesgioğlu, asgari ücretin böl-
gelere göre belirlenmesi seçeneğinin
gündemlerinde olduğunu belirtti. Başes-
gioğlu, uygulamayla göçün önlenebile-
ceğini söylerken; işveren tarafının öne-
riyle ilgili bazı çekincelere sahip olduğu
öğrenildi. tşveren temsilcileri, bölgeler-
deki asgari ücret farklılıklannın belirlen-
mesinde kullanılacak kıstaslar başta ol-
mak üzere uygulamayla ilgili bazı konu-
lara açıklık getirilmesini istıyor. Türk-Iş
ise ülke çapında tek tip ücret belirlenme-
sini talep ediyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2004
yüıyla ilgili çalışmalanna bugün başlaya-
cak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Baka-
m Başesgioğlu'nun açılış konuşması ile
çalışmalanna başlayacak olan komisyo-
nun ilk toplantısında, Türk-Iş ve TtSK
yöneticileri yeni ücrete ilişkin görüşleri-
ni açıklayacak. Komisyon, 2003 yılı as-
gari ücretini brüt 306 milyon lira, net 225
milyon 999 bin lira olarak belirlemişti.
Türk-lş, asgari ücretin çahşan işçiyle
birlikte 4 kişilik ailenın zorunlu gıda har-
camasını karşdayacak düzeyde belirlen-
mesini ve vergi dışı bırakümasım talep
ediyor.
Asgari ücretin belirlenmesinde
DlE'nin rakamlannın esas alınması, üc-
retin belirlendiği şekliyle işçiye net ola-
rak ödenmesi ve asgari ücretin en düşük
memur ayhğı düzeyinde olması da, Türk-
lş 'in diğer istemleri arasında. Ücretin be-
lirlenmesinde sadece çalışan işçinin dik-
kate ahnmasını isteyen TİSK ise, asgari
ücretin 16 yaş altı ve üstü için farklı sap-
tanması görüşünü savunuyor. TİSK, pri-
me esas kazancın alt sınınnın da yürür-
lükteki asgari ücret düzeyine çekümesi-
ni talep ediyor.
Bölge ayarı tartışması
Hükümetin, 2004 yılı çahşmalan kap-
samında asgari ücretin bölgelere göre be-
lirlenmesi seçeneğini de gündemine al-
dığı öğrenildi. Bakan Başesgioğlu da
böyle bir önerinin tartışıldığui] kayde-
derken; "BöykHkle'göçü önleyebilir mi-
yiz..' onabakryoruz1
' dedi. Öneriye işve-
renler "temkiııli'' yaklaşırken; Türk-Iş
karşı çıkıyor. Ekonomideki büvüme istihdama vansımadL
İŞÇtNİN EYRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Haktan Sadakaya
Hükümet, tasarruf gerekçesiyle bütçede en ya-
şamsal kalemlerde, eğitimde, sağlıkta, yatınmda
tasarrufa giderken, Başbakanlık bütçesi yüzde 63
arttınlmış. 380 trifyonluk "hayır ödeneği" konmuş.
700 trilyonluk bütçe 1.1 katrilyona çıkanlmış. TÜBI-
TAK bütçesi geçen yıla göre geriye çekilirken Baş-
bakan Erdoğan ın örtülü ödeneği yüksettilmiş, "din-
lenme, küitür ve din hizmetleri" için 41 trilyon 968
milyaraynlmış..
AKP iktidannın, Erdoğan Hükümeti'nin biryıllıkic-
raatlan değeriendiriliyor ya, asıl bakılması gereken
nasıl bir düzene doğru yönelindiği olmalı değil mi?
Bir tek bütçe gidişatı bile halkımız için haktan sa-
dakaya doğru sürüklenişi çok çarpıcı ortaya koyu-
yor. Yoksa siz, çıkarian için iktidara göbekten bağ-
lı medyamızın, Erdoğan, hükümet için "hayırsever"
imajını pazariamak üzere seferber olmalannı, iftar
çadın sofralan muhabbetlerinin kendiliğinden gelrş-
tiğini mi sanıyordunuz?
Işçiler, kamu çalışanlan, köylüler, yoksul halk kit-
leleri için, devlet, sosyal devlet olmanın gereği, yer-
leşik bütün kurumlar, kavramlar, haklara ilişkin dü-
zenlemeler adım adım geriye gidiyor. Kitlelerin hak
kayıplannın boyutlannı algılamamalan, haklannın
savaşımını vermemeleri, hak bilincinden kopanlma-
lan için oyun içinde oyun gündeme geliyor..
Çıkarlannın, haklannın bilincinde, haklannı ara-
yabilen demokrasinin araçlannı kullanabilen Cum-
huriyet yurttaşı yerine, elinde kalana, sadakaya şük-
redecek tebaa yaratmak üzere yeni yöntemler. araç-
lar geliştiriliyor.
Doğrusunu ararsak bu gidiş AKP, Erdoğan Hükü-
meti'nin buluşu, becerisi değil. Yeni dünya sömürü
düzeninin, "Marksist tehdit kalktı, tek ideoloji kal-
dı. Rekabetadına sosyaldevlet, sosyalbedel, emek
için yüksek maliyetten kaçınma zamanıdır. önce
sermaye, kazanç, sonra insan, çevre, dünya.." yak-
laşımlannın ürünü. Erdoğan Hükümeti bu yolda ko-
layca yürüyebilmek içinlslamiyeti, kimi değerterini
kullanmayı daha iyi beceriyor.
Dünyada ve ülkemizde siyasi partilerin ideolojik
kimlikierinin yok olması, elden alınan özgürtükler ye-
rine aynmcılık motiflerinin öne çıkanlması elbette
rastlantı değil. Siyasi partilerin, sendikalann, demok-
ratik kitle örgütlerinin demokrasi içindeki rolleri, et-
kinlikleri, örgütlülükleri, kimlikleri erozyona uğrarken,
insan haklan, demokrasiyi savunmada asla bu ör-
gütlerin yerini tutamayacak sivil toplum örgütlenme-
lerinin (NGO) kutsanması boşuna değil.
Dünyada ve ülkemizde en güçlü sivil toplum ör-
gütleri, sermaye örgütleri. Uluslararası arenada,
yaptınmcı gücü olan bir tek sermaye örgütleri var.
(IMF, Dünya Bankası, G 7'ler, 9'lar...) Insandan, in-
san haklanndan yana etkin örgütlenme bile yok.
Dünyada kullanılamayan insan haklan, demokrasi
kavramlannı unutturmak gerekiyor. Böylece kitlele-
ri sürükleyen, aptala çeviren, elbette çıkarianndan
yana hak aramak yerine, birbirine zarar vermeye,
çatışmaya yönelten, alt kimlikler, din, ırk, tarikat.. ne
ararsanız her tür ayınmcılık, özgürleşme yerine pa-
zartanıyor.
Siyasal Islam, şeriat, tarikatlar temelinde aynm-
cılık, kitleleri insan haklan, demokrasi, hak, yurtaş-
lık kavramlanndan uzakta tutmakta çok elverişli
araçlar.
Çağımızın sömürü düzeninin tepesinde, emper-
yalizmin, ABD'nin siyasal Islamı kullanması, yeşil ku-
şaklar yaratması boşuna değil. Ancak tek kutuplu
düzene, tek ideolojiye dönüş aşamasından sonra,
yaratılan radikal siyasal Islami güçler, tabanlannın
aşın yoksullaşması, yoksunlaşması ile birlikte ters
tepen silaha, El Kaide, Taliban, Hamas'ı ile ABD için
de tehdit, terör örgütüne dönüşünce yeni arayışlar
gündeme geldi.
llımlı IsJam, açık yeşil kuşak arayışlan güç kazan-
dı. ABD'nin Islamda yeni ittifak güçleri kendi deyim-
leri ile değişimi, moderniteyi öne çıkaran Islami
akımlar. Bütün savaşlarda olduğu gibi kadın yaşa-
mı ve kadın giysisinin simge olarak kullanılması ge-
reği ortaya çıkınca da peçenin, burkanın yerini ala-
cak giysi, örtünme arayışı gündeme geldi.
ABD'de, AB'de de eğitim gören, iş yaşamına gi-
recek Islama uygun örtülü kadın giysisi olarak tür-
ban doğdu. Anadolu Müslümanının örtünme biçim-
leri ile uzaktan yakından ilişkisi yoktu. Aslında geç-
miş Islam ülkelerindeki kadın örtünme biçimleri ile
de uyuştuğu söylenemez. Ama hızla, tek tip olarak
yaygınlaştı..
Sizi bilmem ama bana göre ülkemiz insanını hak
düzeninden sadaka düzenine sürükleyen gidişat, ik-
tidar uygulamalan ile, Erdoğan'ın hayırseveriiği, tür-
ban, imam hatipler, kamu reformu adı altında kamu
güvencesinin ortadan kaldınlması girişimleri.. hep-
sr ama hepsi arasında doğrudan ilişki var..
sonera cumhuriyet.com.tr
DÜNYA EKONOMİStNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginya1r.net
3irçok yorumcu gibi The Economist de, Kho-
dcrkovski'nin, aslında, Putin'e rakip olmaya hazır-
lardığı için tutuklandığına inanıyor, Rusya'da piya-
saekonomisinin geleceğinden kaygılanıyor bu tu-
tuOama Bush yönetimi altında olsaydı, bir yolsuz-
luı temızlıği olarak gorülürdü ama Putin yönetimi al-
tırda, Rusya'da demokrasi olmadığınıgösterirdiyor.
Bmlar, artk eski Rusya'nın bağımlı ülke statüsüne
dcğru itildiği Yettsin dönemine ilişkin tarüşmalar.
S5CB egemen sınrfının ayakta kalan kesimi, No-
rrenkJatura (ordu, KGB, Dışişleri, üst düzey devlet
baokrasisi) Yeltsın döneminin sonunda, oluşan ye-
nısınıflararası dengeyle uluslararası konjonktür için-
d< daha da güçlendi ve Rusya'nın uluslararası ko-
riLmunu güçlendirmek için bir fırsat yakaladı; Putin
dcneminde bu fırsat), bugüne kadarda ustalıkta kul-
laıdı. Khodorkovski'nin tutuklanması, Voloşin ın
is^ası, bu yönde gelişmelerin hızlanacağını düşün-
dırüyor.
Gçlcl denpe
3
utin iktidara geldiğinde, Rusya ekonomisi,
190'lardaki hileli özelleştirmeterte kamu işletmele-
ri?, neredeyse değerinin yüzde 1 'i fiyatına el koya-
ra (Khodorkovski 30 milyar dolar değerindeki Yu-
ks'u 300 milyon dolara satın almıştı) devasa ser-
vster biriktiren "oligarklann" elinde tutsak olmuş-
tı Rusya'da özel medyanın bir yansı Bezerovs-
knin, diğer yansı da Guzinki'nin, elektrik işletme-
le, kimi yorumculann ABD'nin gerçek elçısi dediğı
(lhe Moscow Times) ve neohberal şok terapinin mi-
mn Chubais'in, otomotive Deripaska'nın, Rus-
y. nın en büyük nikel kombinası Potanin'in. alümin-
ym işletmelerinın yansı Abramoviç'in eline geç-
rrşti (The Economist). Alkperov Lukoil, Khodor-
kvski de Yukos gibi Rusya'nın en büyük petrol iş-
lenelerini ele geçirmişti.
0 dönemde Başkan YeHsin'le, Nomenklatura
aşındaki denge; uluslararası ilışkiler, Rusya'nın dış
Moskova'da 'Yeni Durum' (II)
kaynak gereksinimi ve halkın üzerindekı neoliberal
ideolojik baskının etkisiyle, Yeltsin ailesinden ya-
naydı. 1990'lar boyunca bu aile devletin talan edil-
mesine aracı olurken Nomenklatura da bu oligark-
lann ekonomik olarak güçlenmesine, medyayı ele
geçirmesine seyirci kaldı. Ancak 1990'lann sonuna
doğru ekonomik durum iyıce kötüleşti, IMF reform-
lannın yıkıcı etkileri, halkın Yeltsin ve oligarklara nef-
retini giderek arttırdı. Bu sırada piyasa ekonomisi te-
melinde oluşmaya başlayan yeni ve yaygın bir gi- ,
rişimci kesimi [Petersburgiular^ de oligarklann
tekelci konumundan şikâyetçiydiler. Dünya
Bankası da bu kaygılara katılıyordu (Financial
Times, 24/08). Rusya'nın uluslararası durumun-
daki gerilemenin etkisiyle, halk arasında canla-
nan istikrar arzusu ve nostalji üzerinden No-
menklatura güçlenmeye başladı. Yeltsin de
artık iyice yaşianmışt, devam edemez du- /
rumdaydı. Böylece 1990'lann son çeyre- •
ğinde yeni bir denge oluştu.
Neoliberal Amerikalı analistler, bu den-
genin taraflannı "liberal enternasyona-
listler" ve "liberal oimayan ulusçular"
(Sarah Mendelson, CSIS Russia Busi-
ness Watch. 2003 Yazı) olarak tanımlıyor-
lar. Carnegie Endowmerrt for Inter-
naüonal Peace'den LJIia Shevstsova
da 27 Ağustos The Moscovv Times
yazısında, Mendelson'unkine benzer
iki kanat tarif ediyor, Putin'in bu iki ka-
nat arasında bir denge unsuru olarak
iktidarda durduğunu vurguluyordu.
Shevstsova'da o sırada başlayan "Yukos işini" Pu-
tin'in bu iki kanat arasında tercih yapmaya başlama-
sının bir belirtisi olarak yorumluyordu. Bence taraf-
lan, ulus$rarası mali sermayeyle sıkı ilişkilere sahip
aile ve oligarklaria, uluslararası mali sermayeye düş-
man olmamakla birlikte ilişkileri yeniden kurmaktan,
devleti ekonomiyi güçlendirmekten yana, Nomenk-
latura (Rusya'daki popüler adıyla "iktidar yapfla-
n") ve Petersburg sermayesi olarak tanımlamak
daha doğru. Putin bu ikinci kesımden (KGB) geldi ve
Petersburg'da şekillenen yeni iş çevrelerinın içinde
yükseldi. Yeltsin ailesı
de kendini koruyabil-
ş mek için, bir uzlaşma
ürünü olarak Putin'i ka-
bul etti. Bu yüzden,
Shevstsova'nın altını çiziği
"tercihin" çok daha önce yapılmış
olduğu da söylenebilir.
Putin merfcezl güçlendlrdi
Putin iktidara yükselirken, biz onun kimli-
ğiyle ilgilenmemiş, onu iktidara taşıyan kon-
jonktürü, sınrflar matrisini çözümlemeye ça-
| lışmış, Putin'den, devletin elindeki merkezi gücü
yeniden inşa etmesini; oligarklann ve eyaletlerin
gücünü kırarak ekonominin kaynaklannı denetim
altına almasını, tüm bunlar olurken de uluslararası
alanda ABD'ile sürtüşmeden, Rusya'yı yeniden
bir uluslararası "oyuncu" haline getırmeyi dene-
mesini beklediğimizi vurgulamıştık.
Putin döneminde, medyayı elinde tutan oli-
garklar, Bezerovski ve Guzinski, ülke dışına kaç-
mak zorunda kaldılar. Böylece, uluslararası mali
sermayenin sesi olan bir medya tekeli kınlmış ol-
du. Hava öyle bir değişti ki, 1992'de kaynağı belir-
siz bir parayla kurulan, daha sonra bir kez Beze-
rovski bir kez de Khodorkovski tarafında batmak-
tan kurtanlan, neoliberalThe MoscovvTimes (Rus-
sia Journal, 27/10) bile ağız değiştirmeye, "oligark-
lar bu kadar açgözlû olmasaydı bunlar olmazdı"
(29/10) gibi yorumlar yapmaya başladı. Yeltsin dev-
let başkanlığını çok güçlendırmişti. Putin bu yetki-
leri kullanarak oligarklann gücünü kırdı, en tehlike-
lilerini tasfiye etti, sıyasi gücün onlarda, değil dev-
lette olduğunu gösterdı. Federasyonun konseyini
denetim altına aldı. Eyalet valılerinin yasal dokunul-
mazlıklannı kaldırdı, devlet içinde emir-komuta ya-
pısını restore etti. Meclis'te çoğunluğu kendi yanı-
na kazandı (The Moscovv Times, 30/10), ülke için-
de istikrar sağladı.
Putin'in, bir süre ABD ile birlikte yürüme stratejisi
de sonuç verdi. Rusya, uluslararası bir oyuncu ola-
rak küresel jeopolitiğe geri döndü. Almanya-Fran-
sa- Rusya ekseni oluştu, Rusya ile Çin arasında iliş-
kiler gelişti. ABD'ye verdığı destek karşılığında, Çe-
çenistan sorununu Batı'nın gündeminden düşürdü.
Bişkek'in 20 km. yakınında inşa etmeye başladığı ye-
ni hava üssü ise Rusya'nın bölgeye geri dönmeye
başladığını gösteriyor (Asia Times 25/10). Rusya
dünya petrol piyasalannda OPEC'le rekabet etme-
ye başlayan önemli bir oyucu haline geldi.
Tüm bunlar olurken, Batılı yorumcular, demokra-
tıkleşme sürecinin durduğundan, reformlann yavaş-
ladığından şikâyet ededursunlar, artan petrol gelir-
lertyle ekonomiye istikrar getıren, asken-sınaı komp-
leksı güçlendirmeye, ışçi maaşlannı düzenli ödeme-
ye başlayan Putin'in toplumsal desteği hep yüzde
70'in üstünde kalırken, Chubais gibi, neoliberal
odaklann desteği hep yüzde 3-5 arasında kaldı.
Oligarklara karşı tepki arrü. Yelsin ailesi güç kaybet-
meye devam etti. Bu yüzden hem aralık Duma se-
çımlerini hem de mart başkanlık seçimlerini "libe-
ral oimayan ulusalcılann" kolaylıkla kazanması,
"güç yapılannın" daha da güçlenmesi bekleniyor.
Yukos olayının ve Khodorkovski'nın tutuklanması-
nın, "yeni durumun" arkasında bu gelişmeler var.
Çarşamba günü Yukos olayına daha yakmdan ba-
karak bitireceğim. ft
BM Kalkınma Programı Temsilcisi
Türkiye'de eşüsizlik
büyük bir sorun
BİLGEESER
tSTANBUL - Birleşmiş Milletler Kalkınma Prog-
ramı (UNDP) ile Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) ışbir-
liğiyle oluşturulan Insani Gelişme Araştırmalan
Merkezi'nin aralık ayı sonunda yayımlayacağı
Türkiye raporunda, doğu ile batı üleri arasındaki
eşitsizliğe dikkat çekileceği bildirildi. UNDP ile
BÜ'nün birlikte yapılandırdıgı araştırma merkezi,
dün 1. kuruluş yıldönümünü kutladı. Boğaziçi
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabih Tansal, dü-
zenlenen basın toplantısnıda UNDP'nin 2015 yüı-
na kadar ulaşüması gereken 8 temel ilkesi arasuı-
da, yoksul insan sayısının, anne ve çocuk ölümleri-
nin azaltıhnası ve kadınlann toplumdaki durumu-
nun güçlendirilmesinin bulunduğunu belirtti. Mer-
kez Başkanı Prof. Dr. Yümaz Esmer de, BM Kal-
kınma Programı'nın 2003 Insani Gehşme Rapo-
ru'na göre "Türkije'nin insani gelişme açtsndan
ülkekr arasında 80 küsurhı sıralarda dolaşöğını"
kaydederek**Sıramız buralarda ounamah"1
dedi.
Esmer, "Açıklanacak rapora göre Türkiye, insani
gelişme açısından ne çok iyfleşnıiş ne de çok kötü-
leşnuş" dedi. BM Türkiye Koordinatörü ve BM
Kalkınma Programı Daimi Temsilcisi Jakob Si-
monsen, Türkiye ile ilgili ulusal raporda en dikkat
çeken noktanın "eşitsiziik oldugunu" behrtti. Şu"-
nak'ın eğitim ve uzun yaşam değerlerinde, dünya-
nın en az gelişmiş ülkeleriyle aynı özehıklere sahip
olduğunu kaydeden Simonsen, "Mannara Bölgesi
ise tam tersi bir durum sergfliyor'1
dedi.