Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2003 PAZARTESİ
HABERLER
TTB Başkanı Füsun Sayek, AKP hükümetini sağlık sorunlanna karşı duyarlı olmaya çağırdı 2000'Lİ YILLARDA
'Bıçak kemiğe dayanmıştır'
Füsun Savek
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-Hekimler, 5 Kasım'da, 1
gün iş bırakma eylemine hazır-
lanıyor. Hekimler, 1 gün sürey-
le, tüm Türkiye "de. acil hasta-
lar dışında, hasta kabul etmeye-
cek. İş bırakma eylemini, ses
çıkannanın sessiz bir ifadesi
olarak nitelendiren Tûrk Tabıb-
leri Birliği Merkez Konseyi Baş-
kanı Dr. Füsun Sayek, hekim-
ler açısından bıçağm kemiğe
dayandığını söyledi.
Hekimlerin, kendilenne ve
halka olan ahlaki sorumluluk-
lannı yerine getirmek için 1 gün
• Hekimlerin, kendilenne
için 1 gün iş bırakacağını
içinde hizmet vermeyi
iş bırakacağmı vurgulayan Sa-
yek. "KatitesEveyetersizbn-sağ-
hk sistemi içinde hizmetverme-
yi sürdürmek, halka yapılacak
en büyük kötülüktür" dedi.
5 Kasım tarihini. hekimle-
rin umutlu bir yolculuk planın-
daki ara bir istasyon olarak ni-
telendiren Sayek, AKP hükü-
metini ve Sağlık Bakanı Re-
cep Akdağ'ı, Türkiye'de ya-
şayan 65 milyon insanın sağ-
ve halka karşı olan ahlaki sonımluluklannı yerine getirmek
vurgulayan Sayek, "Kalitesiz ve yetersiz bir sağlık sistemi
sürdürmek, halka yapılacak en büyük kötülüktür" dedi.
lığına ve 90 bin hekimin so-
runlanna karşı duyarlı olma-
ya çağırdı. Sağlık çalışanı ve
hasta dostu bir sistemi yarata-
bilmek için yola çıktıklannı
ifade eden Sayek, hekimlerin
özlük haklannı, maaşlannı iyi-
leştiren uygulamalann haya-
ta geçmemesi ve bütçede sağ-
hğa aynlanpayın arttınlmama-
sı durumunda eylemlerinin sü-
reklilik kazanacağını belirtti.
Bugün, çağdaş dünyada, he-
kimlerin haklannı aramak ve
taleplerini yetküilere duyurmak
adına günlerce grev yaptığını
bildiren Sayek. şunlan söyledi:
"Örneğin. bu yd Amerika'da
20 bin doktor, primlerindeki ar-
üşı protesto etnıek için, 5 gün
süreyle rutin muayene yapma-
dL 5 bin doktor yürüdü. Fran-
sa'da, bu yıL hekimkr baa ya-
sal düzeıuemeleri protesto et-
mek için iki günlük bir eylem
yapblar. Fhüandiya'da, 2001'de,
hekimler özlük haklannın ve
ücretlerinin iyileştirmesi için
günlerce grev yapblar. \Ine ay-
m yd, Vunanistan'da, sosyal gü-
venlik fonu doktorlan, durum-
larının hileştirilmesi için 5 gün
süreyle grev yapnlar. Ornekleri
arturmak mümkün. Ülkemizde
de, hekimlerin çözüm bekleyen
birçoksorunuvar.Buradaönem-
Bolan, bep bfaükte, Türkrye'de-
ki sağhksisteminin katitesini ve
niteliğini arttırmaya yönelik
adımlar atmak,"
HEYBELİADA RUHBAN OKULU
Çelik:Açümasına
sıcak bakıyorum
Haber Merkezi - Mil-
li Eğitım Bakanı Hüse-
yin ÇeBk, Heybelıada'da
ruhban okulu'nun açü-
masına sıcak baktığını
belirterek "Dinlere say-
gıhysak bu okuhın açü-
ması kadar doğalbir şey
yoktur" dedi. Çelik.
meslek liselen üzenn-
dekı "kâbusun" ortadan
kalkacağını söyledi.
Bakan Çelik, Tekir-
dağ'ın Malkara ılçesın-
de hayırsever vatandaş
Nurten Hüsnü Pulhık-
çu tarafindan yaptınlan
ilköğretim okulunun açı-
hşını yaptı. Bakan Çelik,
basın mensuplannın ruh-
ban okulunun açılması
ve 2004-ÖSS kılavuzu-
nun hazırlanması konu-
sundaki sorulan üzeri-
ne, ÖSS kılavuzuna bir
hüküm konacağını, ha-
ziran ayına kadar katsa-
yılann değişeceğini ve
meslek liselen üzerin-
deki "kâbusun" ortadan
kalkacağını söyledi. Os-
manlının. yüzyıllar bo-
yu insanlan din aynmı
yapmadan bir arada bu-
İundurduğunu belirten
Çelik. şunlan söyledi:
"Biz bir demokratik
ülkeviz. Bu demokrasi
içinde dinlere saygıh ol-
mamız gerekH Savıın-
duğumuz tüm değerier
bunu gerektiriyor. Biz
Hollanda'da bir enstitü
açıyoruz. Başında bir
Türk profesör görevli.
Ama Istanbul'da 'Ruh-
ban okulu nıye açılacak'
diye.ortamı bulandımo-
ruz,Eğer eşitlık' diyor-
sak dinkre saygürysak
bu okuhın açılması ka-
dar doğal bir şey yok-
tuı?
Ozcan'dan tepki
Türk Eğihm-Sen Ge-
nel Başkanı Şuayip Öz-
can ise dün yazılı bir açık-
lama yaparak okulun
açılması yönündeki gi-
rişımlere tepki gösterdi.
Okulun 1971 yılından
itibaren Heybehada Rum
Erkek Lisesi olarak öğ-
retimıne devam ettiğini
anımsatan Özcan. "Ruh-
ban okulunu uluslarara-
sı okul haline getirmek
patrikhanenin deulusla-
rarası konuma gdmesiy-
leeşanlamhdır. Patrikha-
nenin çizdiği gelecektas-
virinde şimdiHk hasır al-
ü edilen bir takun takp-
leribunabağholarakge-
lecektir" dedi.
TÜMGENERAL KEMAL AY
'Irûcanın içyüzünü
ibretle izliyoruz'
SAMSUN (Cumhuri-
yet) - Samsun Garnizon
Komutanı Tümgeneral
Kemal Ay, "Dışandan
desteklendiği bugün
açıkça ortaya çıkan, ül-
keyi ortaçağ karanhğma
sürüklemeyi hedefleyen
irtica olayımn da içyü-
zünü ibretle izkmekte-
yiz" dedi.
Samsun Sahra Sıhhi-
ye Okulu ve Eğitim Mer-
kezi'de 4 haftalık temel
eğitimlennı tamamlayan
294. dönem tabip asteğ-
menlerin diploma töre-
nıne katüan Tümgeneral
Ay, sert açıklamalarda
bulundu. Laiklıği,
"inançlan ve dini siya-
set veticaretineline akt
edilmekten korunması-
nı sağlayan, yüceiten en
önemli koruyucu ve kal-
kan" olarak niteleyen
Tümgenaral Kemal Ay,
eğjtımlerinı başanyla ta-
mamlayan asteğmenle-
ri kutladıktan sonra şöy-
le konuştu: "Dışandan
desteklendiğibugünaçık-
ça ortaya çıkan. ülkeyi
ortaçağ karanbğına sü-
rüklemeyihedefleyen ir-
tica olaymm da içyüzünü
ibretle izlemekteyiz. La-
iklik, çağdaş yaşam tar-
zunızın olmazsa olmaz
önkoşuludur. Laiklik,
hoşgörü ve iiKanhgm te-
mel şartHhr. Laiktik, in-
san hakve özgürtükleri-
nin temel şarüdır."
aşar Nuri
Oztürk, partisine
yönelik eleştirilerini
Star gazetesindeki
köşesinde dün
yayımladığı
yazısındada
sürdürdü. Bazı
partinlerin
kendisiyle Mecos
kuüslerinde "Hoca
efendi gefiyor"
diyerek alay ettiğini
yazan Öztürk, "Git
denilseydi
giderdim"
değerlendirmesini
yapû.
Parti üst yönetimi, milletvekilini partiden ihraç edebileceği mesajını veriyor
CHP'de Oztürk krizi sürüyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yaşar
Nuri Oztürk'ün partı meclisuıe (PM) seçil-
memesiyle ÇHP'de başlayan kriz sürüyor.
Parti üst yönetimi, Oztürk'ün açıklamalan ne-
demyle ihraç edılebileceği mesajını veriyor.
ÇHP lideri Deniz Baykal "thracı biz nornıal
yöntem olarakgörmüyoruz, ama bir partinin
disiptinn olması gerektiği çok açıkür" değer-
lendirmesini yaptı. Partıde ^ - ^ ^ — -
kendisiyle "hoca efendi" di-
ye alay edildiğini belirten
"CHP kurmaylan bu noktada benimle de-
ğü, kendilerine adeta savaş açmış partiiçi mu-
haüfleriyie veAKP'deki hurafeci saltanat dm-
cfleriyie birnktefiğiyeglemiştir. YaşarNuri'nin
anlattığı dinden ve laiklikten rahatsız olan bir
siyasal parti. bu halkın önüne hangi dinve la-
ikfik aıüayışını bayrak yaparak çıkacaktir?
CHP, Yaşar Nuri'yi dışlayarak ne demek is-
• Baykal, Öztürk'e yönelik disiplin kurullannın çalıştınhp
çalıştınlmayacağı yönündeki sorular üzerine "thracı biz
Öztürk ise "Gitdenflsevdigi- , .. . . . . . . . , . . . ,. . .. ..
denfim'' dıye eleştınleruıi
n o r m a l
y °
n t e m o l a r a k
gormuyoruz, ama bir partının dısıplınlı
sürdürdü. olması gerektiği çok açıktır" değerlendirmesini yaptı.
Yaşar Nuri Oztürk'ün "~^
m
^~^^~~
PM'ye seçilmemesinin ardından partisi ile
arasındaki karşılıklı söz düellosu sürüyor.
Öztürk, partisine yönelik eleştirilenni Star
gazetesindeki köşesinde dün yayımladığı
yazısında da sürdürdü. Bazı parhlilerin ken-
disiyle Meclis kuüslerinde "Hoca efendi ge-
Myor" diyerek alay ettiğini yazan Oztürk, "Git
denilseydi gkterdim" değerlendirmesini yap-
tı. Öztürk, yazısında ÇHP'ye yönelik şu
eleştirilerde bulundu:
tiyor? Dinden ve dinin laiklikle bağdaşmasın-
dan hoşlanmadığuu mı söylemek istiyor?"
ÇHP Genel Başkanı Baykal da katıldığı
bir televizyon programında Öztürk'e ilişkin
sorulan yarutladı. Öztürk'e yönelik disiplin
kurullannın çahştınlıp çalıştınlmayacağı yö-
nündeki soru üzerine Baykal şöyle konuştu:
"Bizim geçmişte de ihraç mekanizmasınıdi-
ğer partikrden çokdaha ölçülü kuüandıgınıız
birgerçektir. İhracı biz normal biryöntem ola-
rak görmüyoruz, ama bir partinin disiplinH
olması gerektiği çok açıknr. Bu konuda biz bü-
yük mesafe aldık. Disiplini arük yüksek disip-
hn kurulu karanna gerek kalmadan kendi iç
sorumluluk duygumuzca uyguluyoruz. Di-
siplinh' ohnak durumundayız. Ama dün açı-
hşını yapüğım kurulda' tnşallah hıçbir ışgel-
mez' dedim. 'Sizin çahşmamamz, karar al-
^ ^ mamanız bizi en çok memnun eden du-
rumdur' dedim. Buanbytştayız.Yani bi-
zim disiphn konusunda bir arayTşnnız
yoktur."
Baykal, partı MYK'sine Kemal Der-
viş ve arkadaşlannın girdiğine ilişkin
~~~ değerlendirmelerin anımsatılması üze-
rine, "İçinin rahat olduğunu" söyledi.
MYK'yi kendisinin önerdığinı belirten Bay-
kal, "Bu MYK için şunun arkadaşı, bunun
arkadaşıdegerlendirmelerinde bulunuhna-
sı çok yanhşar. Böyle bir şey söz konusu de-
ğfldir. Kimse kimsenin arkadaşı olduğu için
buraya girmiş değildir. Kimse kendisinin
CHP dışında bir başka şeldlde tanımlanma-
smıiçine sindirmeyıecektir. Kimse kinıseyi sok-
muş değUdir" diye konuştu.
ANAPBderiÖzdemtr.
Hükümet,
ülkeyi Deli
Dumrul' gibi
yönetiyor
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)r ANAP Genel Başkanı AH Ta-
lipÖzdemir, yurttaşın sıkıntılany-
la hükümetin çizdiği "pembe tab-
lonun" örtüşmediğini. hükümetin
ülkeyi "DeH Dumrul" gibi yönet-
tiğinı vurguladı.
ANAP Ankara tl Kongresi, ge-
nel merkezdekı toplantı salonunda
dün gerçekleştinldı. Kongrenin açı-
lışında konuşan Genel Başkan Öz-
demir, 29 Ekim Resepsiyonu'na
katıldığını ve orada "ülkenin en
çok ihtiyacı olan birlik ve beraber-
Hği göremediğini
r
belirtti. Özde-
mir, "ANAP zamanmda yaşanma-
yan olay lardı bunlar. O dönemde
devletle millet bir aradaydı" dedi.
Yurttaşın sıkıntılanyla hükümetin
çızdığı "pembe taMonun" örtüş-
mediğini dile getiren Özdemir,
"Türkiye'nin içeride ve dışandakj
en bü>'ük sorunu güvendir" dedi.
Bütçeye bakarak 2004 yılının da sı-
kıntı içinde geçirileceğinin görüle-
ceğini dile getiren Özdemir. hükü-
metin ülkeyi "Deli Dumrul" gibi
idare ettiğini söyledi.
TÜBlTAK'a bu yıl geçen yıldan
daha az ödenek aynldığını belirten
Özdemir, "Bunun hesabınıçokzor
verirsmiz. Çünkü bugi tophunu ka-
çıyor. Başındaki adamla sorunu-
nuzolabUİramaonıdakibilirnada-
nundan ne istiyorsunuz?" dıye sor-
du. Özdemir'in konuşmasmın ar-
dından DYP'den 19. dönem millet-
vekili adayı olan DinçerEren ve 50
arkadaşı ANAP'a kahldı.
ANAP Ankara îl Kongresi'nde,
tek aday olan eski Çankaya llçe
Başkanı SabriHaşemoğnı, partinin
Ankara il başkanlığına seçildi. Ha-
şemoğlu, kullanılan 290 oyun ge-
çerli 274'ünü aldı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Milica Pesic'ten bu köşede birkaç
kez söz ettim. Onunla "1 Mart tezke-
res/"nin reddedildiği gün Slovenya'da
birdağ lokantasındakonuşmuştuk. Mi-
lica ile, "No Man's Land" (Kimsenin
Olmayan Toprak-insansız Ülke) fılminin
ardından 8 ay sonra bu kez Makedon-
ya'da "Çatışmalarda Medya'nın Ro-
lü" konferansında karşılaştık.
Milica, Sırbistanlı bir kadın gazete-
ci. Dördüncü kez seyrettiği filmi, yine
göz yaşlan içinde tamamlamıştı. Beni
görünce sevinçle sanldı. Ben de ona hi-
kâyesinı, Türkiye'de TV kanallarında
anlartığımı ve yazdığımı söyledim. An-
cak düne kadar ne adını biliyordum, ne
de milliyetini. Tahmini olarak bir Balkan
ülkesi gazetecisi olduğunu sanıyor-
dum.
Öykünün başına dönersek, Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nde, ABD asker-
lerinin Irak'a saldıımak için Türkiye'de
konuşlanıp konuşlanmayacağı oyla-
nacaktı. Tarih 1 Mart'tı. Ben "Savaş ve
Medya" konulu bir panel için Sloven-
ya'daydım. 0 sırada daveti yapan ku-
njluş başka bir gazeteci toplantısı da-
Milica Pesic'le 8 Ay Sonra
ha düzenlemişti. Son iki gün ben de baş-
ka bir toplantı için gelen gazetecilerin
gezilerine katıldım.
40 kadar gazeteci, 1 Mart akşamı
Slovenya'nın bir dağ lokantasında ye-
mekyiyorduk. Herkes, Türkiye'nin ve-
receği karan merak ediyordu. Çünkü sa-
vaş artık kapıdaydı. ABD, Türkiye'ye 26
milyar dolarlık etkileyici bir teklrf yap-
mıştı. Yemeğin orta yerinde cep tele-
fonum çaldı, arayan Ipek'ti (Çalışlar).
Tezkerenin reddedildiğini bildirdi.
Ben de bunu ayağa kalkarak gaze-
teci meslektaşlanma duyurdum. Bir al-
kış koptu, ardından bir kadın gazeteci
gelip yanaklanmdan öptü ve "Sizi 200
yıllığına affettim" dedi. 0 zaman ne
adını sormuştum ne de milliyetini. 0 ka-
dın gazeteci Milica Pesic'ti. öyküyü
kendisine dün karşılaştığımızda anlat-
tım. Bunun üzerine "Ben sana 500 yıl
demiştim. Çünkü Osmanlı Imparator-
luğu bizim ülkemizde 500yıl hüküm sür-
müştü" dedi. Sonra gülümseyerek de-
vam etti: "200 yıl dediğin iyi olmuş.
200 yıllık af yeter." Milica şu anda
Londra'da bir medya enstitüsünün di-
rektörlüğünü yapıyor. Toplantıda "Ça-
tışmalarda Uluslararası Savaş Gazete-
cileri" başlıklı paneli yönetti.
• • •
Erdem Ahmet, Üsküplü bir Türk ga-
zeteci. Toplantı arasında yanıma gel-
di, tanışmak istediğini söyledi. Erdem,
dort kuşak Üsküplü. Dedesi Memduh,
yorganaymış. Kentin en büyük hanla-
rından birinin sahibiymiş. Sosyalistle-
rin yönetime gelmesiyle her şeyini yi-
tirmiş. Erdem, dedesinin Osmanlı Im-
paratorluğu döneminde doğduğunu,
Sırp Krallığı ve Sırp-Hırvat-Slav devle-
ti yönetimini yaşadığını ve en son ola-
rak da Yugoslavya Sosyatist Federa!
Cumhuriyeti yönetiminde yaşamını yi-
tirdiğini anlattı. 70 yıllık yaşamında dört
ayn devlet görmüştü.
Erdem'le öğle arasında Vardar Neh-
ri'nin öteyakasına, Osmanlı dönemin-
de yapılmış Taş Köprü üzerinden geç-
tik. Nehrin öte yakası Türklerin, Ama-
vutların yaşadığı yörelerdi. Eskiden
"Türk Çarşısı" olarak bilinen çarşının adı
şimdi "Eski Çarşı" olmuştu. Üsküp ka-
lesinin dibindeki bu çarşı, eski canlılı-
ğını yitirmişti. Çünkü şehir, 1998'den iti-
baren giderek Hıristiyanların çoğun-
lukta olduğu Vardar Nehri'nin doğusu-
na taşınmıştı.
Eski Çarşı'daki dükkânlann çoğu ka-
panmıştı. Güzel, eski yapılar ilgi bekli-
yordu. Çarşının etrafındaki mahallenin
adı "Dükkâncık"\\. ŞairYahya Kemal
Beyatlı, bu mahallede doğmuştu. Çar-
şıda dolaşırken, Türk esnaflar tanıya-
rak yanıma geldiler. Hemen hepsi uy-
du kanalıyla Türkiye'deki TV kanalları-
nı izledikleri için her şeyden haberdar-
dılar. 48 yaşındaki Hüsamettin'ın de-
rici dükkânına oturduk. Hüsamettin,
üç kuşaktır aynı dükkânda çalıştıklan-
nı anlattı. Türkiye'nin yeteri kadar bu-
raya ilgi göstermediğinden yakındı.
Çarşıdaki mallann hemen tamamı Tür-
kiye'den gelmişti. Zaten esnaflar da
sık sık mal almak üzere Türkiye'ye git-
tiklerini söylediler.
Çarşının yanında yine Türklerin ve
Arnavutların çoğunlukta olduğu Bit-
pazan ve Kadınlar Pazarı vardı. Çar-
şı sessizdi, ancak Bitpazan ve Kadın-
lar Pazarı çok canlıydı. Bir anda ken-
dimi Istanbul'un kenar semtlerinin
birisinde hissettim. Her şey Türki-
ye'den gelmişti. Dükkânın birinden
Türkçe kaset istedim, çıkarıp Mus-
tafa Sandal kaseti verdi. Makedon-
ya'daki Türklerin şarkılannı istediği-
mi söylediğimde, böyle bir şey ol-
madığını, Türkçe müzik kasetlerini
Türkiye'den getirdiklerini anlattı.
Üsküp'te savaş ve medya üzerine
gazetecilik açısından çok ilginç tar-
tışmalar yapıyoruz. Yugoslavya'daki
iç savaşın tanığı gazeteciler, "yurtse-
verlikle "gazetecilik" arasında yok
olan sınıriann, meslek üzerindeki et-
kilerini sorguluyorlar. Bu konudaki
tartışmaları yerimin elverdiği ölçüde
önümüzdeki günlerde anlatacağım.
ERDAL ATABEK
Aynımcılığı Kimler
Yapıyor?
'Aynmcılık', insanlıktarihinin en büyük sorunla-
nndan biridir. Geçmişte de öyleydi, bugün de öy-
ledir, gelecekte de -ne yazık ki- öyle olmayı sür-
dürecek gibi görünmektedir.
'Biz ve ötekiler' aynmı hemen her özelliğe da-
yalı olarak insan topluluklannı bölmüş, birbirine
düşman etmiş, savaşlara yol açmış, ölümlere, yı-
kımlara neden olmuştur.
Irk ayrımcılığı, Amerika'da beyazlar-siyahlar bi-
çiminde sürüp gitmiş, Almanya'da an ırk-Yahudi-
ler biçiminde krtla ölümlerine yol açmış, bütün bun-
lar da insan uygarlığının ayıplan olarak tarihe geç-
miştir.
Din ayrımcılığı, yüzyıllar boyunca çatışmaların,
savaşlann, ölümlerin, yıkımlann nedeni olmuştur.
Türkiye de din ayrımcılığının acılarını çeken bir ül-
kedir. Alevi- Sünni aynmının neden olduğu Kahra-
manmaraş olaylan, Sıvas'ta yaşanan, utanç veri-
ci, aydın insanlann yakılması olaylan bilinen örnek-
lerdir. Daha küçük ölçeklerde yaşanan 'ramazan-
da orvç tutmadığı için dövülen, öldürülen insan-
lar' da gene din aynmcılığının acı sonuçlandır. Ül-
kemizde zaman zaman din aynmcılığı 'Müslüman
çoğunluk ile' Hıristiyan- Musevi azınlık' arasında
yaşanmış, 6-7 Eylül olaylan gibi, vartık vergisi gi-
bi olaylarda bu aynmcılık önemli roller oynamıştır.
Cinsiyet aynmcılığı; kadınlan ve erkekleri sade-
ce ayn cinslerden olduğu için ayırmak da önemli
bir aynmcılıktır. Bütün dünyada değişik biçim ve
ölçeklerde yaşanan bu aynmcılık Islam dini refe-
ransıyla Islam ülkelerinde açıkça yaşanmaktadır.
Erkeklerie kadınlar ayn yerlerde oturmakta, kadın-
lar özel giyimleriyle ayrılmakta, kimi ülkelerde ça-
lışma yaşamlan, kimi ülkelerde araba kullanama-
ma gibi aynmların hedefi olmaktadır.
Dil aynmcılığı, milliyet ayrımcılığı gibi daha pek
çok eksende yaşanan aynmcıbğın dayanağı önyar-
gılardır.
önyargılardan kurtulmak da görüldüğü gibi ko-
lay değildir.
29 Ekim 2003 tarihinde yaşanan 'Cumhuriyet Bay-
ramı Resepsiyonu'nöa Sayın Cumhurbaşkanı ay-
nmcılık mı yapmıştır? Görünüşe göre bu 'törensel
kabul resmine ancak belirii giyim kurallanna uyan
kişilerdavet edilir' biçiminde hareket etmek aynm-
cılık değildir, bir kuralı uygulamaktır. Aynmcılık ya-
panlar, bu kurala uymak istemeyenlerdir.
'Beliriigiyim kurallan' olmadığını düşünürsek, böy-
le bir kuralı 'demokratik' olmadığını öne sürerek
kaldınrsak, sadece türbanlı olanlann değil, çarşaf
giyen, peçe takan kadınlann, çador giyen her ta-
rafı simsiyah kapalı kadınlann, sanklı, fesli erkek-
lerin toplumun heralanında, hertoplumsal görev-
de yer alacağını da kabul etmek gerekmez mi? 'Ca-
nım o kadar da değil, öyle şey olmaz' sözlerini kim
söyleyebilir? Böyle birgörünümün özgüriükle, de-
mokrasi ile çok kültütiülük ile ne gibi bir ilgisi ola-
bilir? Bu görünüm sadece uygarlık ile ilkelliğin yan
yana durması demek olacaktır.
Türkiye'de ayrımcılığı kimler yapıyor?
'La/fcç/ter-Müs/üman/ar' aynmını kimler yapıyor?
'Islamcı sermaye', 'Islamcı bankacılık', 'ıslam-
cı ticaret şirketlen','Islamcı marketler' sistemini
kimler kurdu, kimler tamişbırliği içinde yürütüyor?
Islamcı eğitim' sistemini kimler kuruyor, kimler
savunuyor, kimler yürütüyor.. daha önemlisi neden
ısraria daha da yaygınlaştırarak sürdürmek isti-
yor? imam hatip okullannı imam hatip sayısının çok
üstüne çıkarmanın, imam da hatip de olamayacak
kızlan bu sistemde okutmaya çalışmanın, bu okul
mezunlannı üniversitenin her bölümüne sokmaya
çalışmanın anlamı nedir?
'Islamcı bürokrasiyaratma' girişimlerinin hede-
fi nedir? Islamcı polisler, Islamcı eğitimciler, Islam-
cı kaymakamlar, valiler, emniyet müdürieri olma-
sının anlamı ve hedefi nedir?
Bu anlam da, hedef de çok açıktır. Bu yollarta,
olabilirse Silahlı Kuvvetler'e de girerek dine daya-
lı bir yönetimi gerçekleştirmek bu girişimlerin he-
defidir.
Bugün, 'Islamcı siyaset' iktidardadır, toplumun
yönetimini din temelli biçime getirememektedirier..
ama asıl amaçlan bunu yapmaktır.
Asıl aynmcılık bu değil midir?
Toplumu din temelli birayrıma uğratmak istemi-
yoriarsa 'laikçi-Müslüman' aynmı neden yapılıyor?
Bu aynmda, 'laikçi' dedikleri laiklerin aslında 'din-
siz' olduklan iması yok mu?
Doğrusu, 'laikler ve köktendinciler' olan bu ay-
nmın neresinde durmak uygarolmaktır, neresinde
durmak toplumu aynmcılıktan koruyacaktır?
Laiklik bunun için zorunludur, Cumhuriyet bunun
için zorunludur, Atatürk bunun için günümüzde de
gelecekte de yaşayacaktır.
e-mail: erdalatak " superonline.com
Fax: 0 212 513 90 98
Cenaze töreni Manisa'da yapıldı
Arınç'ın annesi
toprağa verildi
MANİSA (AA) -
TBMM Başkanı Bülent
Annç'ın Bursa Uludağ
Üniversitesi Tıp Fakül-
tesi Hastanesi'nde vefat
eden annesı Sevdiye
Annç (84) Manisa'da
toprağa verildi.
Annç'ın Bursa Ulu-
dağ Ünrv ersitesi Tıp Fa-
kültesı Hastanesi'nde
vefat eden annesinin ce-
nazesi dün ambulansla
Manisa'ya getirildı.
TBNDvI Başkanı Annç,
Manisa Pobs Moral Eği-
tim Lokali'nde taziye-
leri kabul ettikten son-
ra Hatuniye Camii'ne
geçtı.
Hatuniye Çamii'nde
ikindi namazının ardın-
dan kılınan cenaze na-
mazına Bülent Annç,
kardeşleri Kutiua>, Yü-
dıray ve Ümit Annç' ın
yanı sıra TBMM Baş-
kanveküleri İsmailAlp-
tekin, Nevzat Pakdil,
Devlet Bakanı Beşir
Atalay, Tanm ve Kö-
yişleri Bakanı Sami
Güçlü, Ulaştırma Ba-
kanı Binali V ıldırım.
Sağlık Bakanı Recep
Akdağ. Çevre ve Or-
man Bakanı Osman Pe-
pe, AKP Grup Başkan-
vekilleri E>üp Fatsa, Sa-
lih Kapusuz. 50'ye ya-
kın milletvekili, eski ba-
kanlardan Rıza Akçah
ve çok sayıda vatandaş
katıldı.
Sevdiye Annç. Ma-
nisa Çatal-2 Mezarlı-
ğı'ndaki aile kabrista-
nında toprağa verildi.