09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 2003 PAZARTESİ + CUMHURİYET SAYF kultur(S cumhuriyet.com.tr 22. TÜYAP İstanbul Kitap Fuan'nda önceki gün düzenlenen Yılmaz Giiney başlıklıpanele ilgi büyüktii Taş hücreden beyazperdeye Derya'yı sevenlere armağan SELMA HOMURLU Eğitimci Ressam Sevgili Derya'yı "Dilan" filminde görmüştüm ve çok sevmiştim. Avni Arbaş'ın torunu de- mişlerdi. O zaman daha da ilgim artmıştı Der- ya'ya. Dedesi Cumhuriyet dönemimizin ilk res- samJanndan Avni Arbaş'ı ise Beyoğlu'nda res- sam Leyla Gamsız'ın atölyesi Galeri Gam- sız'da yaz kurslanna başladığımda tanımıştım. Bize ders veren ressam JVevin Çokaydı. Nevin Hanım'ın gülen yüzü ve beyazın çok olduğu tablolan gözümün önünden giöniyor. tşte o günlerde Avni Arbaş, Mahmut Cuda, Oktay Gfinday, Rafet Ekiz, Berç Toroser. Gürdal Duyar. Serkiz Günsev bıze kol kanat geren de- ğerli ressamlanmızdı. Yol gösterir, ışık tutarlar- dı. Hepsine sonsuz sevgilerimi sunuyorum. 1985'ten bu yana Avni Arbaş'la çeşitji zaman ve mekânlarda karşılaşmalarımızda, onuoJa oturup sohbetler etmişizdir. Avni Arbaş hiç kü- çümsemezdi ınsanlan. Benim konuşmalannu, heyecanlanmı bilgece bir edayJa, ciddiyetle dinJerdi. Kendisi de duygulannı bana aktanrdı. Avni Arbaş'ın öliimünü Cumhuriyet gazetesin- de okuduğumda şoke olmuştum. Çok üzüldüm. Bir daha onunla Tünel'de karşılaşarnayacaktım. ÖzJemeye başladım şimdiden. Sarkis Günsev'i, bir iki ay önce de Rafet Ekiz'i kaybettiğimizde aynı duygulan yaşamıştım. Keza Mahmut Cu- da, Oktay Günday, Burhan Uygur'da da. Ben hiçbirinin öJümiinü kabul edemedim. Bebek Camii'ne pazar sabahı gittiğimde ilk gördüğüm yûz Rutkay Aziz'di. Bir gün önceki gecede Sı- raselviler'de Nâzım Hikmet Kültür Vakiî'nda değerli büyükelçimiz Mahmut Dikerdem'in ölümünün 10. yıldönümü arusına düzenJenen toplantıda görmüştüm Rutkay Bey'i. Şu insan oğJu ne dayanıkJı, mükemmel bir varlık. Hepsi- ni göğüslüyor acıların. Derya'yı işte o sırada gördüm Bebek Camiinde. Elinde kırmızı ka- ranfili, başında siyah kasketi ve yemyeşil züm- rüt gözleriyle. Deniz gözleriyle... Sanldım Der- ya'ya, kucakJadım öptüm onu dedesüıin yerine de. Annesi sevgıli Zerrin Arbaş, Atıf Ydmaz, Kadir İnaoır, Yaşar Kemal, Erdal İnönü, Genco Erkal hepsi Bebek'te idiler. Daha bir- çok dostu da Arbaş aılesinin ve sanat dünyası- nın oradaydılar. Sevgili anne Zerrin Arbaş'ın acısının ne denli derin olduğunu anlıyorum. Zerrin Arbaş'a ve sinema dünyamızın tüm emekçi bilge uısanlanna da buradan, Cumhuri- yet'ten başsağlığı diliyorum. Deryacığım seni hiç unutmayacağım, seni kımler üzdü, biraz za- yırlamışsın camm, seni sevivorum, dikkat et kendine demişrim. Ve fötoğrafinj çekmişrim. lyi ki çekmişim. Şimdi fotoğrafmı Cumhuriyet eliyle tüm sevenlerine armağan ediyonım. Tören bu akşam yapıhyor Sanat-Edebiyat Ödülleri veriliyor Kültür Servisi - îsviçre Hastanesi'nin bu yıj bi- rincisini düzenlediği 'Sanat -Edebivat Ödül- leri' bu akşam Atatürk Küitür Merkezi'nde ya- pılacak bir törenle sahiplerini bulacak. ÖdüJJer bu yıl tiyatro, şiir ve senaryo dailannda verildi. Tiyatro seçici kuruiu Ash Öngören'in 'Yel mi Değirmen mi' adlı oyununu birinciüğe değer gördü. Aynı dalda verilen Jüri Öze] Odülü ise Ipek Seyalıoğlu'nun 'Bakır Kalkan'ı ile İlker Kökiü'nün 'Mendil Alır mısınız' adlı yapıtı arasmda paylaştınldı. Ödül alan oyunlar 'îsviç- re Hastanesi - Yanşma Oyunlan I' adı altında Mitos Boyut Yayınlan tarafından kitaplaştınldı. Senaryo dalında birinciliği Berna Şeker, Çağ- daş Turan ve trfan Sanıban paylaştı. Şiir seçici kurulu ise şiir dalında birinciliğe Kadir Aydemir'i layık görürken Derya Çolpan'a da Jüri Özel Ödülü verdi. Îsviçre Hastanesi'nin gelenekselleştirmeyi tasarladığı yanşmanın ikincisi için şartname bu akşam düzenJenen törende açıkJanacak. ECE BAKTIAYA Yaklaşık 360 yaymevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla gerçekleştirilen 22. TÜYAP Is- tanbu] Kitap Fuan'nda önceki gün Yılmaz Güney Kültür ve Sa- nat Vakii '20 Yıl Sonra Yılmaz Güney' başlıkh bir panel dü- zenledi. Fatoş Güney ve Melike De- mirağ'ın anılarınj, ünlü oyuncu- nun savunucusu olduğu değerler ve fikirlerini izleyenlerle paylaş- tıklan panele konuşma- cı olması beklenen Atil- la Dorsay, Tank Akan ve Halil Ergün katıl- madı. Fatoş Güney ko- nuşmasına, "12 Eylül döneminde Türk sine- ma tarihinden siJin- meye çaiışıldı" diyerek başladı. 12 Mart baskılan 104 filminın nasıJ yok edüdiğini, 21 yaşında yazdığı hikâye ile anJa- mını hiç bilmediği ko- münizmle suçlanışını, ardı arkası kesilmeyen hapis cezalannj, vatan- daşhktan çıkarüışını an- Iattı uzun uzun,.. "196O'Iı yıllann orta- larında Yeşilçam'ın parlak aktörlerinden farklıydı. HaJka mesaj veren, gerçekleri gös- teren yapıtlar ortaya koymak istiyordu. 1970'te çekriği 'Umuf filmi sinema tarihinde bir dönemi noktaladı." 12 Mart dönemınde birçok aydın gibi ögrencilere yardım ettiği için 2 yıl, ardından da Yumurtalık cinayeti yüzün- den 19 yıl hapis cezasını soğuk hücreleri ve taş duvarlan sinema perdesine çevirişini öyküledi bir bir. AJdığı tüm cezalara rağmen ülkesinin en ücra yerini başka bir memJekete tercih etriğini söyle- di "Çirkin KraTın. Vakfin ünlü sinemacıdan ka- lan fıhrüere, kitaplara sahip çık- tıkJannı belirten Güney, "Yıl- maz Güney'i silmeye çabşanla- ra verilen en güzel cevap bura- daki varlığımız"dedi. Yılmaz'ın sinema perdelerine yansıyan kahramanJanndan biri olan Melike Demirağ ise Yıhnaz Güney'le tanışmasını ve onunla başlayan değişimini anlattı. "Mutlu azuüığın içindeki mut- lu insanlardan biriydim. Doğ- duğum, geldiğim kültür son- radan edindiğim ortamdan, değerlerden çok farklıydı. Ha- yatımda çizdiğim yola bir baş- laagıç oldu. Sinema tarihimi- JL atoş Güney ve Melike Demirağ'ın anılannı, ünlü oyuncunun savunucusu olduğu değerier ve fikirlerini izleyenlerle paylaştıklan '20 Yıl Sonra Yılmaz Güney' panelin yanı sıra 'Filistin Şiiri ve Genç Kuşak Temsilcisi Hanan Avvad' konulu panelde dikkat çeken etkinliklerdendi. zin iki önemli fîlmi Arkadaş' ve 'Sürü'de birlikte çalışrık. Bu benim için büyük bir gurur." TÜYAP'ta yer alan bir diğer etkinlik ise Evrensel Basım Ya- ym'ın düzenlediği 'Filistin Şiiri ve Genç Kuşak Temsilcisi Ha- nan Avvad' konulu paneldi. Konuşmacılardan Şükran Kurdakul rahatsızlığı nedeniy- le katıJamazken Hanan Avvad ve Avşar Timuçin, Filistin ede- biyatı üzerine birer konuşma yaptıJar. Şair Hanan Aw r ad ra- hatsızlığı nedeniyle söyleşiye katılamayan Kurdakul için yaz- dığı şiiri okudu. Avvad, Filistin şiirinin ülkenin bulunduğu poli- tik durumdan ötürü bağunsız olamadıgını belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Filisrinü yazarlar olarak empen alizmin, baskının. işga- lin her türlüsünü yaşıvoruz. Tüm yazarlarımız, akademis- yenlerimiz, şairlerimiz kendi- İerini her zaman mücadelenin içinde buldular. Ortaya koyu- lan tüm yapıtların ana teması her zaman 'Işgale hayır. özgürlü- ğe evet" oldu. Buna paralel olarak direniş edebiyatına baktığı- mızda Kudüs, şehit- lik, sürgün ve merha- met gibi terminoloji haline dönmüş söz- cükler görürsünüz". •: Dukkanda kültür Günün bir diger pa- nelinin konusu 'Çölle- şen İstanbul'da Istan- bullular'dı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin düzenle- diği, Türkan Say- lan'ın yönettiği pane- le, Türkel Minibaş, Oktay Ekinci ve Cen- giz Bektaş katıldı. Fuann Beylikdü- zü'nde kurulmuş ohna- sının kent kültürüyle ters düştüğünü belirte- rek konuşmasına baş- layan Oktay Ekinci, asıl sorunun tüketim yerine üretim ideoloji- sini benimsemek olduğunu ifa- de etti. Arazi rantının ekonomi- ye olan egemenliğini vurgulayan Ekinci'ye göre soruhnası gere- ken ilk soru şu ohîialı. "\asıl oluyor da zengin-yoksul, cahil- okumuş herkes İstanbul'a karşı ortak bir davramşı be- nimsiyor?" istanbul için "dük- kânlannda küitür satılır" diye söz eden şair Nedim'den örnek veren Cengiz Bektaş ise kenfi sa- dece yapı olarak algılamamak gerektiğini ifade etti. ANKARA TİYATRO FESTİVALİBUGÜN BAŞUYOR Fesrival saat 20.00'de Dostlar Tiyatrosu'nun'Yaşasın Savaş' oyunuyla açılıyor. Sahnede şenlik var!Kültür Servisi - Toplumsal Araştu"- malar Kültür ve Sanat Vakfi tarafından bu yıl 8.incisi düzenlenen 'Uluslarara- sı Ankara Tiyatro Festivali'nın teması ' Yaşamın Aynasıdır Tiyatro' olarak be- lirlendi. Festıval bugün saat 20.00'de DT Şüıa- si Sahnesi'nde. Genco Erkal'ın yazıp yönettiği, Dostlar Tiyatrosu'nun 'Ya- şasın Savaş' adlı oyunuyla başhyor. 18 Kasım'a kadar sürecek olan festivalde 32 tiyatro topluluğu Ankaralı sanatse- verlerle buluşma olanağı bulacak. Fesrival bovunca Semaver Kumpanya 'Murtaza'. Oyun Atölyesi 'Dolu Dü- şün Boş Konuş', Bizim Tiyatro 'Yargı'. Ankara Sanat Tiyatrosu 'Godot'yu Bek- lerken', 5. Sokak Tiyatrosu 'Dumrul Ue Azrail', Yıldız Teknik Üniversitesı Tı- yatro Topluluğu 'Sevgi Paylaşrıkça Ço- ğabr', Tiyatro Ojıınevi 'Unutmak'. Ti- yatro Kedi 'Tarlakuşuydu Juliet', Ken- terler Tiyatrosu 'Bir Garip Orhan Ve- li', istanbul Oda Tiyatrosu Oyunculan 'Kanmla Evleniyorum', Stüdyo Oyun- culan 'Oidipus JVerede?' Hadi Çaman Yeditepe Oyunculan 'Tıpkı Sen Tıpkı Ben', Galataşaray Üniversitesi Tiyatro Topluluğu 'Öiüler Konuşmak Ister- ler/Yarın Başka Konuda". İstanbul 0- da Tiyatrosu Oyunculan 'Operadaki Hayalet Üzerine Bir FantezT, BGST- Tiyatro Boğaziçi 'Pilavdan Dönenin Kaşığı Kınlsın', Yeni Tiyatro - Kara Ti- yatro 'Küçük Adam'. Antik Tiyatro 'Biz Niye Böyle Olduk', Çankaya Be- lediyesi Şehir Tiyatrosu 'Fadik Kız'. Ali Poyrazoğlu 'Ödünç Yaşamlar', Canşen- liği Oyunculan "Başına Buyruk Kedi ve 'Hikâye-i Muhabbet' adlı oyunlan sahneleyecek. Aynca festivale Hollanda'dan katılan Tiyatro Rast 'Anrigone', Bulgar Pernik Dram Tiyatrosu 'Rita'nın Eğitimi', Gü- zelyurt Belediyesi Şehir Tiyatrosu 'De- demin ParacıklarT, Tearra Jiyana Nü ise 'Zincirlere Vurulmuş Prometheus' adlı oyunlanyla tiyatroseverlenn karşı- sında olacak. Festival kapsamtnda 6 Kasım günü Ankara Sanat Tiyatrosu 'nda 'Prodüksi- yon Tiyatrosu' konulu bir panel düzen- lenecek. Oturum başkanhğmı Haldun Çubukçu'nun üstleneceği panele Ayşe Emel Mesci, Cüneyt Türel, Murat Ka- rahüseyinoğlu ve Haldun Açıksözlü konuşmacı olarak katılacak. 13 Kasun'da Cankaya Belediyesi Çağ- daş Sanatlar Merkezi 'nde yapılacak olan 'Tiyarronun Şiiri' paneline Hilmi Ya- vuz ve Yılmaz Onay konuk olacak. Otu- rum başkanı ise Selçuk Atalay. Oyunlar, DT Şinasi Sahnesi, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi, Bilkent Center, Yunus Emre Kültür Mer- kezi, Ankara Sanat Tiyatrosu ve Migros Sanat Sahnesi'nde izlenebilecek. (0312 419 83 98) Önemliprodüksiyonları belli bir sanatpolitikası temelinde hayata geçirmek gerekli Tiyatrocuyutiyatrodamutlu etmek AYŞE EMEL MESCİ BURSA - TRT'nin, özellikle de TRT 1 'in üslubunda en az bir yıldır köklü bü" değişim gözleniyor. Bu değişim bir yandan daha iyi ve yeni filmlerin yayın programnıa alınması gibi olumluluklar içerirken, aynı filmlerin bitmesine 1 veya 2 dakika kala araya 10 da- kikalık bir reklam kuşağı sokulması gibi her türlü izleyici (tüketici) hakkını, her fürlü sa- natsal kaygıyı ayaklar altma alan olumsuz ta- vırlar şeklinde de yansıyabiliyor. Aslında özel televizyon kanallannda da karşı çıkılma- sı gereken bu furum, TRT söz konusu olun- ca insanın gözüne daha fazla batıyor. Piyasa öykünmeciliğinden kaynaklanan aynı olum- suzluk zaten çok az sayıdaki sanat programı- nın ohnayacak saatlere kaydınlmasmda da kendini gösteriyor. Medyattk terclhler Son zamanlann en medyatik dizisi Asma- h Konak'ın yönetmeni Çağan Irmak yanıl- mıyorsam istanbul Devlet Tiyatrosu'nda bir oyun sahneye koyuyor. Geçen yıl aynı ku- rumda, yine yarulmıyorsam hayatında yönet- menlikyapmamış, ama Sam Shepard'mkız kardeşi olmak gibi bir imtiyaza sahip hanı- ma sahneletilen Shakespeareın başına ne- ler geldiği de henüz unufulmadı. istanbul Şe- hir Tiyatrolan'nda ise kendi dalındaki başa- nsı asla tartışılamayacak bir sanatçı olan Şükriye Tutkun'a tiyatro sahnesinde başrol oynatılıyor. Diğer yandan Şehir Tiyatro- su'nda 'Hırçın Kız'm provalanna dizi çe- kimleri nedeniyle gelmeyen sanatçılan uyar- dığı için değerli yönermen Şakir Gürzu- man'ın yöneönenlik görevine son veriliyor. Yanlış anlaşılmak istemem: Devlet veya Şe- hir tiyatrolannda ya da genelde tiyatroda şu oynar bu oynayamaz diye birtakım kuralla- nm yok ve bu rür sınırlayıcı yaklaşımlara inanmam. Ama bu seçimlerdeki ölçüt beni (hem ödenekli kurumların bu ülkenin sanat yaşamındaki önemine inanmış biri olarak hem de o kurumlarda çalışan meslektaşları- ma, bu işın eğitimini almış, kahnnı çekmiş sanat emekçilerine karşı doğal dayanışma duygum nedeniyle) yakmdan ilgilendiriyor doğrusu: Bu yönetmenler gerçekten kurum- lara sanatsal anlamda bir şey katacaklan \ e- ya onlann projeleri söz konusu olduğu için mi davet ediliyorlar? Ya da bir rejinin olmaz- sa olmaz gerekleri mi piyasanın kimi tanuı- mış ve çok iyi bilinen yüzlerini tiyatro sah- nelerine taşıyor? Yoksa bu seçimlerde sanat dışında başka kaygılar mı belirleyici oluyor? Örneğin bu isimlerle daha geniş bir seyirci kitlesine ulaşılması veya birtaknn uluslarara- sı ilişkiler kurulması mı amaçlanıyor? 'Reytlng' kaygısı Her ne olursa olsun, son zamanlarda öde- nekli sanat ve medya kurumlannda piyasayı yakalama yönünde giderek artan bir kaygının gözlemlendiği bir gerçek. O halde böyle bir yönelişin, tek tek çıkışlarla gündeme getiri- leceğine veya tam tersine yok sayılacağına, gerek bu kurumlann kendi içlerinde, gerek- se sanat kamuoyunda tartışmaya açılmasm- da yarar var. Bence temel soru şu: TRT, Dev- let Tiyatrolan veya Şehir Tiyatrolan gibi ku- rumlar açısından "reyting" kaygısı ne den- li öncelik taşır? Buna bağlı olarak da: Sanat veya yayın politikalan, buradan hareketle ge- nel üsluplar, yaratıcı personele ve tüketici kit- leye yaklaşım tarzlan oluşrunılurken (tabii bunlann oluşrurulduğu varsayurundan hare- ket ediyorum) piyasa ölçütleri ile sanafkül- tür ölçütleri arasmda bir denge hedeflenmek- te midir? Sanat açlıgı Işin bu de diğer cephesi var tabii. Bursa Devlet Tiyatrosu'nda "Çığ"ı çalışırken, bir oyuncunun ağzmdan anlatıyla geçmişe dönüş sahnesini, filmle tiyatroyu iç içe geçiren bir biçemde, sahnedeki oyuncu (Ahmet So- mers) ile fihndeki oyuncunun diyaloğu tar- zında seyirciye aktarmak ıstedim. Fihndeki rol için Fikret Kuşkan'ı düşündüm. Sag ol- sun, o da ricamı kumadı, dizi çekimleri ara- smda büyük bir özveriyle hiç ücret talep et- meksizin üstelik "ezber" gelip çalıştı. Beni çok memnun eden bir sonuç aldık. Fikret Kuşkan. tartışılmaz yeteneğinin, disiplininin, yaratıcılığmm yaru su"a: dizilerin asla gide- remeyeceği, samimi ve sahici sanat açlığıy- la da iz bıraktı bende. Tiyatro kökenli böyle bir oyuncunun zaman zaman sahnelerde de boy göstermesi. ödenekli kurumlann böyle sanatçılan istihdam edebilecek esnekliğe sa- hip olması gerek diye düşündüm doğrusu. Aslında söz konusu sanat açhğı, bugüne kadar çahştığım Devlet Tiyatrosu sahnele- rinde, özellikle de bölge tiyatrolannda sık sık karşıma çıktı. Gerçi medyatik görünürlük öl- çütünün yarattığı genel erozyondan onlar da nasibüıi alıyor ister istemez. Bu durum, özel- likle de bölgelerde, tiyatro sanatınm geneli üzerinde öyle bir baskı oluşruruyor ki, özgü- ven yitmeye, üstlenilen sanatsal işlev berrak- lığını yitirmeye başlıyor. Büyük merkezler- den (istanbul, Ankara) bölgelere doğru bakı- şa da, "oralarda uğraşmaya değmez za- ten" mantığı egemen olunca, coşku, heyecan, sanat açhğı iyice küllenme tehlikesiyle kar- şılaşabiliyor. Cstelik sorumluluğu sadece medyanın sırtına yıkmak da işin epey kola- yına kaçmak anlamına geliyor. Bir oyuncu ar- kadaşımla tiyatro sanatı ile televizyon, dizi- ler arasuıdaki ilişkiyi konuşuyoruz. Çok iyi bir oyuncu, o oranda da dolu.. ? "Ayşe ben ni- ye konservatuvarı bitirdim anlamıyorum" diyor bana: "Hayatımda kaç tane iyi oyun- da oynadım diye düşünüyorum. Özel ti- yatrolann da pekâlâ yapabileceği prodük- siyonlarda çalıştım daha çok; hep köy oyu- nu, hep komedi. Bir Ibsen, bir Shakespeare ya da çağdaş yazarların oyunlannı oyna- yamadıktan, gerçek bir tiyatro yapıtında rol alamadıktan sonra niye o kadar yıl okudum ben konservatuvarda?" (Aslmda bu sözlerin oyun yazımı açısmdan da irdelen- mesi gerekir, ama bu yazının çerçevesini aşan bir konu bu.) Oyuncular böyle bir psikoloji- ye sürüklenince, üstelik gerçekten içlerinde yaratma enerjisi varsa, hiç değilse maddi açı- dan tatmın olacaklan ve en azuıdan "görü- nürlük ölçütü"ne göre yükselebilecekleri, şöhret edmebilecekleri televizyon yapımlan- na yönelmelerine ne denli kizılabilir? Üzerinde asıl düşünülmesi gereken, sanat açhğı çeken bu değerleri ve tüm yaratıcı ener- jileri. önemi kendinden menkul komik duka- lıklara bölünmüş bir ortamda harcanmaktan kurtanp, tiyatroda tam kapasite kullanmanın maddi ve manevi yollarını açmak, bu anlam- da gerçekten önemli prodüksiyonlan belli bir sanat politikası temelinde hayata geçirme- nin. tiyatrocuyu tiyatroda mutlu etmenin ola- naklannı bulmaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle