Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 EKİM 2003 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'dan adalet-yargı-siyaset-medya arası üişhlere yönelik ağır eleştiriler
S Ö Y L E $ İ : LEYLA TAVŞANOCLU
leyla.tavsanoglu@ cumhuriyetcom.tr
Hep yakımrız, "Yargı bağımsız değil. Anayasa değiştirilmeli.
DGM'ler kaldmlmah " diye... Ama buyolda da hiçbir şey yapmayız
Yargı bağımsızhğının önünü tıkayan, özellikle Adalet Bakanı 'na
bağımhhk bir türlü noktalandırılamaz. Çünkü Adalet Bakanı
elindeki yetkilerinden vazgeçmeye bir türlü yanaşmadığı gibi, "Beni
levazım memunı yapmak istiyorlar " diye bir güzel de yakınır.
Çağdaş, hurafeleri çoktan aşmış bir dünyada kimileri hâlâ laikliği
umacı gibi algılar, üstelik, "Laikliğin, demokrasinin temeli, din ve
vicdan özgürlüğünün en büyük güvencesi olduğu unutulmamalıdır"
denildiğinde de garip tepkiler verirler. Buyıl adliyıhn açılışında
konuşan Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, "Özlemlerden değil,
Övünülecek gerçeklerden söz edelim " dedi. Acaba bu övünülecek
gerçekler nasılyaratılabilirdi? Eraslan Özkaya ile Yargıtay daki
makamında bir araya geldik. Bizim yargıda neler olup bittiğini,
ama bıına karşılık da neyin nasıl olması gerektiğini komıştuk.
'Siyasetinkanşüğı yargıçürürPORTRE
ERASLAN
ÖZKAYA
1939, Hacıbektaş
doğumlu.
Ortaöğrenimini
Ankara Gazi Lisesi,
yükseköğrenimini
AÜHukuk
Fakültesi'nde
tamamladı.
Mesleğe Ankara
hâkint adayı olarak
başladı; sırasıyla
Hınıs Cumhuriyet
Savcıhğı, Tuzluca
ve Pazarcık Hâkint
Yardımcıhğı,
Pazarcık ve
Haymana Hukuk
Hâkimliği, Ankara
Tapulama, Sulh
Hukuk ve Asliye
Hukuk Hâkimliği
görevlerinde
bulundu. 1986'da
Yargıtay üyeliğine,
Haziran 2002'de de
Yargıtay Büyük
Genel Kurulu 'nca
Yargıtay Birinci
Başkanlığı 'na
seçildu
Yayımlanmış çeşitli
eserleri ve
makaleleri var.
- Yargı, yıllardır üzerinde en çok ko-
nuşulan/fikir üretilen, ama buna kar-
şütk bir türlü istenilen reformlann ger-
çekleştirilemediği ve sorunlarımn çö-
ZÜlmediğiyasama veyürütmeden son-
rakigüç olarak biliniyor. Nkekim siz Yar-
gıtay Başkanı olarak yargı yılmın açı-
lışında yaptığınız konuşmada "Ister-
dim ki..." diye başlayan cümlelertelaf-
fuz ettiniz. En önemlisi de, "îsterdim
ki, bu konuşmam öncekiadliyülann açı-
lış konuşmalanndan farklı olsun " ol-
du. "Özlemlerden değil, övünülecek
gerçeklerden söz edelim "dediniz. Yar-
gı alanında özlemlerıbırakıp övünüle-
cek^ gerçekleri nasılyaratabiliriz?
ÖZKAYA - Işte, nasıl yaratılacağını
söylüyoruz. Ne yazık ki son zamanlar-
da yargıya karşı hücumlar başladı. De-
mokratık, parlamenter hukuk devletlen
üç ana erkin üzenne kurulmuştur. Bun-
lar yasama, yürütme ve yargıdır. Fakat o
konuşmamda da söyledım: Bizim yargı-
mızı yürütme kuşatmış durumda. Tabıri
caizse gelmış, üstüne oturmuş.
Yargı kendı benlığinin gereği olan iş-
levini yenne getiremiyor. Oysa bütün de-
mokratik hukuk devletlerinde kuvvetler
aynlığı ve ku\"vetler denkliği prensibi
var. Eğer ku\A et tek bir erkin elinde top-
lanırsa, o erkı kontrol eden başka bir erk
yoksa, o erk mutlaka elindeki o gücü şu
ya da bu şekilde bireyin aleyhine kulla-
nabilir. Bu tehlike her zaman vardır.
Onun içın de kuvvetlerin birbiriyle
uyum ıçınde, ama birbirlerini kontrol
eder şekilde ışlev görmesi esas alınmış-
tır. Dolayısıyla kuvvetler aynlığı ve kuv-
vetler denkliği diye iki erk zaman za-
man kanunlar çerçevesinde yargı tarafın-
dan kontrol edilmelidir.
Kuvvet tek erkte oiamaz
- Yani en son merci yargı mıdır?
- Evet. yargıdır. Bizde ise yargı, yürüt-
menin kontrolü altına sokulmuştur. Ana-
yasamızın 138. maddesınden ıtıbaren 3.
bölüm yargıya aynlmıştır. 138. madde,
"Yargı bağunsızdır" der. Gerçekten gü-
zel hükümler vardır. Ama gelir, 140.
maddenin 3. fıkrası der ki:
"Hâkimler ve savcılar idari yönden
Adalet Bakanı'na bağhdır."
- İyi de bu ne biçim çelişki? Anaya-
saya göre hâkimler ve savcılar Adalet
Bakanı 'na idari yönden bağlılarsa o
zamanyargı nasıl bağımsız olabiliyor?
- Anayasa adeta öbür hükümleri yok
eden bir hüküm getırmiş. 144. madde
derki:
"Adalet müfettişleri hâkim ve savcıla-
n kontrol eder."
Adalet müfettişleri Adalet Bakanı'nın
emri altında ve onun merkez memuru
durumundadırlar. Adalet müfettişlerinin
hâkimler üzerindeki yetkıleri o kadar
mutlaktır ki onlann verdiği rapor gere-
ğince hâkım ışmden bile uzaklaştınlabi-
lır.
Tabiri caizse bir güdümlü müfettiş hâ-
kım hakkında mutlaka söyleyecek bir
sürü olumsuz şey bulabilir. Burada hâ-
kim bağımsızlığından söz etmek müm-
kün müdür?
Öte yandan bir Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu var. Ama bu bir onay
merciinden öteye gidemez. Kaldı ki 20
yıldır görüyoruz ki şu Hâkimler ve Sav-
cılar Yüksek Kurulu hiç iyi sınav vermi-
yor.
Üstelik de devamlı olarak Adalet Ba-
kanlığı'nın vesayeti altında. Üstelik Hâ-
kimler ve Savcılar Yüksek Kurulu" nun
bütçesi Adalet Bakanlığı bütçesinden
karşılanmaktadır. Ayn bir binası da yok-
tur. Adalet Bakanlığı ıçınde bir odası
vardır.
Bu nedenle Adalet Bakanı, kurula çok
güçlü girer ve istediğini de elde eder.
Bakanlar gücü bırakmıyor
- Uyum yasaları böyle değil mi, za-
ten?
- Uyum yasası tabin benim hıç hoşu-
ma gitmiyor. Beni aşağılık kompleksıy-
le karşı karşıya bırakıyor. Uyum yasası,
Avrupa'ya uyum demek.
Bizde yazılı emir diye bir sistem var-
dır. Diyelım kı bir adlı hata yapıldı. Ada-
let Bakanı bunun düzeltılmesini ıster.
Bunun adı "yazüıemir" dir. Şimdı bakın...
Yargıya Adalet Bakanı nasıl emir verir?
Önce bunun adının değişmesi lazım. In-
san hak ve özgürlüklerine, yargı bağım-
sızhğına saygının belirlenmesi lazun.
Ben yargı bağımsızlığını söyleye söyle-
ye sonuçta bir kamuoyu oluşturdum. Ama
"yargı bağımsıziığı" denince yargıya ta-
nınan bir ayncalık, bir dokunulmazlık
gibi alınıyor. Bu ne dokunulmazlık, ne
ayncalıktır.
Yargının bağımsızlığıyla dokunulmaz-
lığı kanştırmamak lazım.
Yargı bağımsıziığı hâkimın, başta sı-
yasi güç olmak üzere hiçbir gücün etki-
si altında kalmadan yasalara ve hür vic-
danma göre karar vermesi demektir. Her
zamanki söylediklenmı burada da yine-
liyorum:
Siyasetin kanştığı yargı çürür. O yar-
gı yargı olmaktan çıkar.
Bakın, bugünkü Adalet Bakanırruz pek
çok eski Adalet Bakanı'ndan çok daha
fazla hâkımlenn, yargının sorunlanna
eğilen bir kimsedir. Ama geçenlerde bir
grup hâkim arkadaşa. "Benilevazım me-
muru mu yapmak istiyorlar?" demiş.
Görüyorsunuz, hiçbir bakan bu gücü elin-
den bırakmak istemiyor.
Adll yargılanma hakkı şart
- Bu gücü neden bırakmak istemiyor?
Sadece levazım memuru olmak isteme-
mesinden mi?
- Yargı bağımsıziığı bızı vatandaşın
hak ve özgürlüklerinın teminat altına
alınmasına, adil yargılanma hakkına gö-
türüyor. Bu, bizim en çok üzerinde dur-
duğumuz ve Avrupa Insan Haklan Mah-
kemesi'nde (AlHM) en çok mahkûmi-
yet yedığimiz Avrupa tnsan Haklan Söz-
İeşmesi'nin 6 maddesidir. Bu da adil yar-
gılanma hakkını içerir.
Adil yargılanma hakkına ulaşabilme-
miz için yargı bağımsızlığını mutlaka
gerçekleştirmemiz lazımdır. Biz bugün
hâlâ adil yargılanma hakkını tartışıyoruz.
Oysa bu hak bizim için çok doğal ola-
bümelıydi. Adil yargılanma hakkına po-
lisin tahkikatından tutun infaz memuru-
nun performansına kadar pek çok şey
girer. Buna, dava dilekçesinden şikâyet
dilekçesıne, hükmün kesinleşmesine ka-
dar mahkemede geçen süreç de girer.
Tarihteki örnekJerinden biliyoruz ki in-
sanlar, toplumlar çağdaş uygarlık düze-
yine enşmek için çok ağır bedeller öde-
mişlerdir. Ama bız Atatürk'ün devrim-
leriyle yüz yıl ilen fırlamıştık. Bizim bu-
nun değerini bilmemiz ve daha da ilen
gitmemiz lazımdır. Bazı çevreler Ata-
türk'ün bu devrimlerinı ınsan hak ve hür-
riyetlerine, demokratik hukuk devleti-
nin kurulmasına engelmiş gibi göster-
meye çahşıyorlar.
- Bazı çevreler bunu Batılı ülkelere
gerçekmiş gibi satmaya çalışmıyorlar
mı?
- Evet, işin en fenası da bu. AB de bun-
lan kendisine malzeme yapıp "Kemaüz-
mi bırakın" diyor. Kemalizm hiçbir za-
man bir ideoloji değildir. Bir dogma de-
ğildir. Dar kalıplar içinde kalmış slogan-
lar dizisi değildir. Ne yazık ki, "Atatürk-
çüyüm" diyen kimileri Atatürk'ün ilke
ve devrimlerini özümsemeden bunlan
slogan haline getirmişlerdir ki onlar da
zarar vermektedirler.
Eğitim ve öğretimde de Atatürkçülük
bütün anlamıyla, bütün amacıyla, ruhuy-
la öğretilemiyor.
Medya günahkâr
- Atatürkçülüğe indirilen bunca dar-
benin,yargının bağımsız olamamasımn
ve daha pek çok sorunun temelinde
medyamn, basının hiç migünahıyok?
- Olmaz olur mu? Medya olaylann da-
ha çok hep magazin yanını ön plana çı-
kanyor. Yapılması gereken o kadar çok
şey var ki. Örneğin medyanın toplumu
büinçlendiren, bilgılendıren, yönlendiren,
kültür düzeyini arttıran, çok önemli bir
işlevi vardır.
Medyanın işi sadece haber vermek de-
ğildir. Ne yazık ki bizim medya daha
çok tiraj, reyting, eğlenceye, toplumu ıl-
gilendiren konulardan çok kişilerin özel
yaşamlanna merak sarmış durumda.
Okulda hocalanmız en büyük tehlike-
nin medyanın tröstleşmesi, kartelleşme-
si olduğunu anlatmışlardı. Bugün de ge-
lişmiş, çağdaş, demokratik ülkelerde,
gerçek demokrasilerde medyanın tröst-
leşmesi, kartelleşmesi yasalarla engellen-
miştir.
Oysa bizde kartelleşme yaşanmakta-
dır. Sayın Cumhurbaşkanı, TBMM'nin
yeni yasama yılınının başlaması dolayı-
sıyla yaptığı konuşmada bu konuya bü-
yük yer verdi.
Medya organlan birbiriyle rekabet et-
meli, birbirini kontrol etmelidir. Medya
birkaç holdingin ve kişinin elinde topla-
nırsa bu büyük bir tehlike oluşturur. Böy-
le bir durumda medya toplumu bilinçlen-
dirme, bilgilendirmeden çok kazanca,
kâra doğru yönelmeye başlar.
Yargı şeffaf değil
- Siz DGM'lerin kaldınlmasım, Siya-
si Partiler ve Seçim yasalarının mutla-
ka değiştirilmesigerektiğini, aynca or-
man arazilerinin yapılaşmaya kesin-
likle açılmamaları gerektiğini savunu-
yorsunuz. Bütün bu çarpıklıklar için-
de nasıl bir yargı düzeni kurulabilir?
- Yargının önü ciddi biçimde açılma-
lıdır. Yargı şu anda birçok engelle karşı
karşıya. Bakın, pek çok banka hortum-
landı. 26 bankamn hortumlanıp 56 mil-
yar dolann havaya uçruğu söyleniyor.
Üstelik bu olaylardan hiçbir tutuklu da
yok.
Yargı çok şeffaf olmalıdır. Yargıda ta-
bii ki pek çok aksayan, eksık olan yan var.
Ben zaten nelerin düzeltılmesi gerekti-
ğini söylüyorum. Bunu herkesten önce
biz söylüyoruz. Ama buna rağmen ban-
kalan bu şekilde dolandıran suçlulann,
eğer elde delil varsa ellerini kollannı sal-
layarak serbestçe dolaşabilmelen müm-
kün değildir.
Son hükümetlerin dibe vurmalan ne-
deniyle yargıda birkaç düzenleme yapıl-
dı. Oysa daha pek çok yasada değişiklik
yapılmalıdır. "Refonn" derken biz hep
bunlan kastediyoruz. Bir hâkimın, bir
savcınm herhangi bir yolsuzluğa göz
yumması mümkün değildir. Mekanizma
buna sahip çıkar. Ama şunu da söyle-
mem lazım:
10 bin küsur hâkim ve savcının içinde
hata yapan bazılan da vardır. Zaten ha-
ta yapılacağı için biz buradayız.
CAHİL HUKUKCU BÜYÜK TEHLİKE
- Buna somut bir örnek verir misiniz?
- Örneğin kurulun gündemini Adalet Bakanı belirler. îs-
temezse kurulu toplamaz. Burada yargı bağımsızhğının ol-
duğunu söylemek mümkün olabilir mi?
Bizim hâkimlerimiz gerçekten kahraman gibi görev yapı-
yorlar. Ama hiçbir hukuk devletinde hâkimden kahraman-
lık beklenemez. Hâkime vicdamyla, yasalara göre karar ver-
me ortamı, o hukuki düzen sağlanır. Hâkim de buna göre ka-
rar verir. Bunda hata yaparsa o zaman da hâkime,"Neden
bunu yaptm" diye sorulur.
Türk yargısı gerçekten her türlü olumsuzluklar içinde bü-
yük mücadele vermektedir. Ben teşkilatı dolaşıyorum. Hâ-
kimlerin doğru dürüst duruşma yapacaklan yargı salonlan
yok.
Aldıklan paralar belli. Bugün ilçelerde bile hukuk fakül-
tesi var, artüc. însamn hak ve hukuku, hürriyeti, adalet bu
kadar ucuz mu?
Bugün artık 100 tane hukuk fakültesi açılsın, ama bunlar
gerçekten hukuk eğitimi yapılan fakülteler olsunlar. Bakın,
hak ve hukuk yönünden cahil hukukçu kadar tehlikeli bir şey
yoktur.
Ben, "Radikal önJemlerin atanmasmın arük zamanı geldi
BelH bir standardı tuttunıp eğitim kadrosu kuruncava ka-
dar bu fakültelerin eğitimine ara verin" diyorum. Ama biz
söylüyoruz, biz dinlıyoruz.
O nedenle de söze,"Ben isterdim kL_" diye başlıyorum. ts-
terdim ki konuşmam farklı olsun. Adalet mekanizmasında
yapılan reformlardan övünerek söz edelim.
- Bu durumda AB 'nin hukuk normlanna nasıl uyum
sağlayabUiriz?
- Çok iyi bir noktaya parmak bastınız. Geçenlerde Avru-
pa Konseyi'nden bir heyet geldi. Başta yargı olmak üzere
çeşitli kurumlan dolaştılar. Defalarca hâkimlik yapmış kon-
seyin bir direktörü benimle konuşurken konuşmamı ezber-
lediğini söylüyordu. Bana diyordu ki:
"Siz şöyk dediniz. Bunu biraz daha açar mtsmız?"
Hatta bana benim söylemediğim şeyleri de sordu.
- Örneğin ne sordu?
- "Sizde, Adalet Bakanı'nın bir konuda dava açmak üzere
savcılara emir verme yetkisi vardır. Hâkim de savcuun bağta
olduğu kuruma bağh. Savcuun, Adalet Bakanı'nın emriyle
açöğj bir davaya o hâkim nasıl tarafsız karar verebinr?" de-
di. Doğru, böyle bir hüküm gerçekten var.
Bakın, onlar bizim dışımızda, ama bizden daha iyi bili-
yorlar ne olup bittiğini.
Sorunuza geleyim. Dileriz ki 2004'te AB'yle müzakere-
ler başlar. Ama müzakerelerin başlaması AB'ye hemen gir-
memiz anlamına gelmiyor. Uzun bir müzakere süreci var. O
süreçte yargı bağımsıziığı konusunu önlerine koyacaklar.
Ben bunu AB'ye girip girmemek anlamında değil, yargı-
mız, toplumumuz, vatandaşımız için, bir hukuk devletinin
gereğini söylüyorum. O nedenle bunu bir an önce yapma-
mız lazım. Beni en çok üzen noktalardan birisi de dış dina-
miklerin zorlamasıyla bunlan yapmamızdır.
Laiklik
din özgürlüğü
teminatıdır
- "Laikliğin, demokrasinin temeli,
din ve vicdan özgürlüğünün en
büyük güvencesi olduğu hiç
unutulmamalıdır" görüşünüzü adli
yıl açılış konuşmasında dile
getirdiniz. Laiklik-demokrasi-din ve
vicdan özgürlüğü ile ilgili
görüşleriniz nedense Başbakan 'ın
tepkisine neden oldu.
Konuşmanızın bu bölümüyle ilgili
değerlendirmelere ilişkin
düşünceleriniz nedir?
- Ben düşüncelerimi orada. hatta
biraz da uzunca açıkladım. Laiklik
gerçekten din ve vicdan
özgürlüğünün teminatıdır. Laiklik hiç
kimsenin din ve vicdan özgürlüğüne
ilişmemeyi emreder. îlişilmemesi
için de gerekli düzenlemeleri yapar.
Bakın, benim hak ve özgürlüğüm
sizin hak ve özgürlüğünüzle
sınırlıdır. Laiklikte de bu böyledir.
Bunlar zaten demokrasinin evrensel
ilkeleridir.
- "Yargı bağımsıziığı veyargıç
güvencesi yargıya tanınan bir
ayncalık değil, herkes için gerekli
olan hak ve adalete ulaşmanın tek
yoludur" diyorsunuz. O halde
herkes için gerekli olan hak ve
adalete ulaşmak için yargı
bağımsıziığı ve buna bağlı olarak
yargıç güvencesi arasındaki ilişki
nedir? Yargının bağımsıziığı nasıl
sağlanacaktır?
- Bağımsız olmayan bir yargı hiçbir
zaman işlevini tam tarafsız bir
biçimde yerine getiremez. Belki bazı
somut olaylarda yerine getirse bile
güven vermez. Adaleti tecelli
ettirmek, gerçeği bulmak kadar ona
güven sağlamak da çok önemli.
Güven sağlamadığınız sürece adalet
beklenen amaca ulaşamaz.
Toplum bilmeli ki hâkim şunun
bunun emriyle, iradesiyle ya da
baskısıyla karar vermez; tamamıyla
hür vicdanına göre karar verir.
Ama birtakım güç odaklanna karşı
hâkimi bağımsız kılamıyorsak o
zaman durum çok vahim demektir.
Her tarafı yolsuzluk sardı
- Acaba hâkimi bağımsız kılabiliyor
muyuz?
- Kılamıyoruz. Bu güç odaklan
medya olabilir, büyük holdingler
olabilir, yeraltı dünyasının kişileri
olabilir. Güç odaklanna karşı
hâkimın korunması çok önemlidir.
- O zaman bu durumda Türkiye
yolsuzlukla mücadelede hangi
noktada?
- Türkiye yolsuzlukla mücadelede
fevkalade kötü durumda. Kötü
durumda olduğumuz her tarafımızı
yolsuzluk sarmasından belli. Hoş
değil, ama ben, "Bu, işin doğal yapısı
haline gelmiş" dedim. Yani, biz
yolsuzluğa alışmışız. Ama bunun
mutlaka temizlenmesi lazun.
Öncelikle yolsuzlukla mücadelenin
yasal zeminini hazırlamamız lazım.
Türkiye'de yolsuzlukla mücadele için
7-8 kanun vardır. Bunlar yeterli
değil. Size şöyle anlatayım. Orada
bir orman var. Derken o ormanın
içinde bir şehir oluşuyor. Buna hiç
kimse ses çıkarmıyor; müdahale
etmiyor. Sonra da, "Ne yapalım?
Orman içinde şehir oluşmuş. Bir
daha orman niteügini kazanması
mümkün değil. Orman nheliğinden
çıkarmaktan başka çare yok"
diyoruz; çıkarmaya kalkışıyoruz.
Ama bu çıkarma ikinci bir orman
talanına göz kırpmak demektir.
Yolsuzluklann gerçek nedenini iyi
tespit edip bunun yasal zeminini
hazırlamamız lazım. Onun için
yolsuzluk olduktan sonra onu
cezalandırmak yerine önce
yolsuzluğun önlenmesinin çarelerini
aramalıyız. Buna da iyi bir kontrol
sistemi gerekir. Bu daha hastalık
başlamadan önleme yöntemidir. Yani
koruyucu hekimlik gibi bir şey. Bir
de alabildiğine şeffaflık gerekir.