25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 EKİM 2003 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'dan adalet-yargı-siyaset-medya arası üişhlere yönelik ağır eleştiriler S Ö Y L E $ İ : LEYLA TAVŞANOCLU leyla.tavsanoglu@ cumhuriyetcom.tr Hep yakımrız, "Yargı bağımsız değil. Anayasa değiştirilmeli. DGM'ler kaldmlmah " diye... Ama buyolda da hiçbir şey yapmayız Yargı bağımsızhğının önünü tıkayan, özellikle Adalet Bakanı 'na bağımhhk bir türlü noktalandırılamaz. Çünkü Adalet Bakanı elindeki yetkilerinden vazgeçmeye bir türlü yanaşmadığı gibi, "Beni levazım memunı yapmak istiyorlar " diye bir güzel de yakınır. Çağdaş, hurafeleri çoktan aşmış bir dünyada kimileri hâlâ laikliği umacı gibi algılar, üstelik, "Laikliğin, demokrasinin temeli, din ve vicdan özgürlüğünün en büyük güvencesi olduğu unutulmamalıdır" denildiğinde de garip tepkiler verirler. Buyıl adliyıhn açılışında konuşan Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, "Özlemlerden değil, Övünülecek gerçeklerden söz edelim " dedi. Acaba bu övünülecek gerçekler nasılyaratılabilirdi? Eraslan Özkaya ile Yargıtay daki makamında bir araya geldik. Bizim yargıda neler olup bittiğini, ama bıına karşılık da neyin nasıl olması gerektiğini komıştuk. 'Siyasetinkanşüğı yargıçürürPORTRE ERASLAN ÖZKAYA 1939, Hacıbektaş doğumlu. Ortaöğrenimini Ankara Gazi Lisesi, yükseköğrenimini AÜHukuk Fakültesi'nde tamamladı. Mesleğe Ankara hâkint adayı olarak başladı; sırasıyla Hınıs Cumhuriyet Savcıhğı, Tuzluca ve Pazarcık Hâkint Yardımcıhğı, Pazarcık ve Haymana Hukuk Hâkimliği, Ankara Tapulama, Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk Hâkimliği görevlerinde bulundu. 1986'da Yargıtay üyeliğine, Haziran 2002'de de Yargıtay Büyük Genel Kurulu 'nca Yargıtay Birinci Başkanlığı 'na seçildu Yayımlanmış çeşitli eserleri ve makaleleri var. - Yargı, yıllardır üzerinde en çok ko- nuşulan/fikir üretilen, ama buna kar- şütk bir türlü istenilen reformlann ger- çekleştirilemediği ve sorunlarımn çö- ZÜlmediğiyasama veyürütmeden son- rakigüç olarak biliniyor. Nkekim siz Yar- gıtay Başkanı olarak yargı yılmın açı- lışında yaptığınız konuşmada "Ister- dim ki..." diye başlayan cümlelertelaf- fuz ettiniz. En önemlisi de, "îsterdim ki, bu konuşmam öncekiadliyülann açı- lış konuşmalanndan farklı olsun " ol- du. "Özlemlerden değil, övünülecek gerçeklerden söz edelim "dediniz. Yar- gı alanında özlemlerıbırakıp övünüle- cek^ gerçekleri nasılyaratabiliriz? ÖZKAYA - Işte, nasıl yaratılacağını söylüyoruz. Ne yazık ki son zamanlar- da yargıya karşı hücumlar başladı. De- mokratık, parlamenter hukuk devletlen üç ana erkin üzenne kurulmuştur. Bun- lar yasama, yürütme ve yargıdır. Fakat o konuşmamda da söyledım: Bizim yargı- mızı yürütme kuşatmış durumda. Tabıri caizse gelmış, üstüne oturmuş. Yargı kendı benlığinin gereği olan iş- levini yenne getiremiyor. Oysa bütün de- mokratik hukuk devletlerinde kuvvetler aynlığı ve ku\"vetler denkliği prensibi var. Eğer ku\A et tek bir erkin elinde top- lanırsa, o erkı kontrol eden başka bir erk yoksa, o erk mutlaka elindeki o gücü şu ya da bu şekilde bireyin aleyhine kulla- nabilir. Bu tehlike her zaman vardır. Onun içın de kuvvetlerin birbiriyle uyum ıçınde, ama birbirlerini kontrol eder şekilde ışlev görmesi esas alınmış- tır. Dolayısıyla kuvvetler aynlığı ve kuv- vetler denkliği diye iki erk zaman za- man kanunlar çerçevesinde yargı tarafın- dan kontrol edilmelidir. Kuvvet tek erkte oiamaz - Yani en son merci yargı mıdır? - Evet. yargıdır. Bizde ise yargı, yürüt- menin kontrolü altına sokulmuştur. Ana- yasamızın 138. maddesınden ıtıbaren 3. bölüm yargıya aynlmıştır. 138. madde, "Yargı bağunsızdır" der. Gerçekten gü- zel hükümler vardır. Ama gelir, 140. maddenin 3. fıkrası der ki: "Hâkimler ve savcılar idari yönden Adalet Bakanı'na bağhdır." - İyi de bu ne biçim çelişki? Anaya- saya göre hâkimler ve savcılar Adalet Bakanı 'na idari yönden bağlılarsa o zamanyargı nasıl bağımsız olabiliyor? - Anayasa adeta öbür hükümleri yok eden bir hüküm getırmiş. 144. madde derki: "Adalet müfettişleri hâkim ve savcıla- n kontrol eder." Adalet müfettişleri Adalet Bakanı'nın emri altında ve onun merkez memuru durumundadırlar. Adalet müfettişlerinin hâkimler üzerindeki yetkıleri o kadar mutlaktır ki onlann verdiği rapor gere- ğince hâkım ışmden bile uzaklaştınlabi- lır. Tabiri caizse bir güdümlü müfettiş hâ- kım hakkında mutlaka söyleyecek bir sürü olumsuz şey bulabilir. Burada hâ- kim bağımsızlığından söz etmek müm- kün müdür? Öte yandan bir Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu var. Ama bu bir onay merciinden öteye gidemez. Kaldı ki 20 yıldır görüyoruz ki şu Hâkimler ve Sav- cılar Yüksek Kurulu hiç iyi sınav vermi- yor. Üstelik de devamlı olarak Adalet Ba- kanlığı'nın vesayeti altında. Üstelik Hâ- kimler ve Savcılar Yüksek Kurulu" nun bütçesi Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanmaktadır. Ayn bir binası da yok- tur. Adalet Bakanlığı ıçınde bir odası vardır. Bu nedenle Adalet Bakanı, kurula çok güçlü girer ve istediğini de elde eder. Bakanlar gücü bırakmıyor - Uyum yasaları böyle değil mi, za- ten? - Uyum yasası tabin benim hıç hoşu- ma gitmiyor. Beni aşağılık kompleksıy- le karşı karşıya bırakıyor. Uyum yasası, Avrupa'ya uyum demek. Bizde yazılı emir diye bir sistem var- dır. Diyelım kı bir adlı hata yapıldı. Ada- let Bakanı bunun düzeltılmesini ıster. Bunun adı "yazüıemir" dir. Şimdı bakın... Yargıya Adalet Bakanı nasıl emir verir? Önce bunun adının değişmesi lazım. In- san hak ve özgürlüklerine, yargı bağım- sızhğına saygının belirlenmesi lazun. Ben yargı bağımsızlığını söyleye söyle- ye sonuçta bir kamuoyu oluşturdum. Ama "yargı bağımsıziığı" denince yargıya ta- nınan bir ayncalık, bir dokunulmazlık gibi alınıyor. Bu ne dokunulmazlık, ne ayncalıktır. Yargının bağımsızlığıyla dokunulmaz- lığı kanştırmamak lazım. Yargı bağımsıziığı hâkimın, başta sı- yasi güç olmak üzere hiçbir gücün etki- si altında kalmadan yasalara ve hür vic- danma göre karar vermesi demektir. Her zamanki söylediklenmı burada da yine- liyorum: Siyasetin kanştığı yargı çürür. O yar- gı yargı olmaktan çıkar. Bakın, bugünkü Adalet Bakanırruz pek çok eski Adalet Bakanı'ndan çok daha fazla hâkımlenn, yargının sorunlanna eğilen bir kimsedir. Ama geçenlerde bir grup hâkim arkadaşa. "Benilevazım me- muru mu yapmak istiyorlar?" demiş. Görüyorsunuz, hiçbir bakan bu gücü elin- den bırakmak istemiyor. Adll yargılanma hakkı şart - Bu gücü neden bırakmak istemiyor? Sadece levazım memuru olmak isteme- mesinden mi? - Yargı bağımsıziığı bızı vatandaşın hak ve özgürlüklerinın teminat altına alınmasına, adil yargılanma hakkına gö- türüyor. Bu, bizim en çok üzerinde dur- duğumuz ve Avrupa Insan Haklan Mah- kemesi'nde (AlHM) en çok mahkûmi- yet yedığimiz Avrupa tnsan Haklan Söz- İeşmesi'nin 6 maddesidir. Bu da adil yar- gılanma hakkını içerir. Adil yargılanma hakkına ulaşabilme- miz için yargı bağımsızlığını mutlaka gerçekleştirmemiz lazımdır. Biz bugün hâlâ adil yargılanma hakkını tartışıyoruz. Oysa bu hak bizim için çok doğal ola- bümelıydi. Adil yargılanma hakkına po- lisin tahkikatından tutun infaz memuru- nun performansına kadar pek çok şey girer. Buna, dava dilekçesinden şikâyet dilekçesıne, hükmün kesinleşmesine ka- dar mahkemede geçen süreç de girer. Tarihteki örnekJerinden biliyoruz ki in- sanlar, toplumlar çağdaş uygarlık düze- yine enşmek için çok ağır bedeller öde- mişlerdir. Ama bız Atatürk'ün devrim- leriyle yüz yıl ilen fırlamıştık. Bizim bu- nun değerini bilmemiz ve daha da ilen gitmemiz lazımdır. Bazı çevreler Ata- türk'ün bu devrimlerinı ınsan hak ve hür- riyetlerine, demokratik hukuk devleti- nin kurulmasına engelmiş gibi göster- meye çahşıyorlar. - Bazı çevreler bunu Batılı ülkelere gerçekmiş gibi satmaya çalışmıyorlar mı? - Evet, işin en fenası da bu. AB de bun- lan kendisine malzeme yapıp "Kemaüz- mi bırakın" diyor. Kemalizm hiçbir za- man bir ideoloji değildir. Bir dogma de- ğildir. Dar kalıplar içinde kalmış slogan- lar dizisi değildir. Ne yazık ki, "Atatürk- çüyüm" diyen kimileri Atatürk'ün ilke ve devrimlerini özümsemeden bunlan slogan haline getirmişlerdir ki onlar da zarar vermektedirler. Eğitim ve öğretimde de Atatürkçülük bütün anlamıyla, bütün amacıyla, ruhuy- la öğretilemiyor. Medya günahkâr - Atatürkçülüğe indirilen bunca dar- benin,yargının bağımsız olamamasımn ve daha pek çok sorunun temelinde medyamn, basının hiç migünahıyok? - Olmaz olur mu? Medya olaylann da- ha çok hep magazin yanını ön plana çı- kanyor. Yapılması gereken o kadar çok şey var ki. Örneğin medyanın toplumu büinçlendiren, bilgılendıren, yönlendiren, kültür düzeyini arttıran, çok önemli bir işlevi vardır. Medyanın işi sadece haber vermek de- ğildir. Ne yazık ki bizim medya daha çok tiraj, reyting, eğlenceye, toplumu ıl- gilendiren konulardan çok kişilerin özel yaşamlanna merak sarmış durumda. Okulda hocalanmız en büyük tehlike- nin medyanın tröstleşmesi, kartelleşme- si olduğunu anlatmışlardı. Bugün de ge- lişmiş, çağdaş, demokratik ülkelerde, gerçek demokrasilerde medyanın tröst- leşmesi, kartelleşmesi yasalarla engellen- miştir. Oysa bizde kartelleşme yaşanmakta- dır. Sayın Cumhurbaşkanı, TBMM'nin yeni yasama yılınının başlaması dolayı- sıyla yaptığı konuşmada bu konuya bü- yük yer verdi. Medya organlan birbiriyle rekabet et- meli, birbirini kontrol etmelidir. Medya birkaç holdingin ve kişinin elinde topla- nırsa bu büyük bir tehlike oluşturur. Böy- le bir durumda medya toplumu bilinçlen- dirme, bilgilendirmeden çok kazanca, kâra doğru yönelmeye başlar. Yargı şeffaf değil - Siz DGM'lerin kaldınlmasım, Siya- si Partiler ve Seçim yasalarının mutla- ka değiştirilmesigerektiğini, aynca or- man arazilerinin yapılaşmaya kesin- likle açılmamaları gerektiğini savunu- yorsunuz. Bütün bu çarpıklıklar için- de nasıl bir yargı düzeni kurulabilir? - Yargının önü ciddi biçimde açılma- lıdır. Yargı şu anda birçok engelle karşı karşıya. Bakın, pek çok banka hortum- landı. 26 bankamn hortumlanıp 56 mil- yar dolann havaya uçruğu söyleniyor. Üstelik bu olaylardan hiçbir tutuklu da yok. Yargı çok şeffaf olmalıdır. Yargıda ta- bii ki pek çok aksayan, eksık olan yan var. Ben zaten nelerin düzeltılmesi gerekti- ğini söylüyorum. Bunu herkesten önce biz söylüyoruz. Ama buna rağmen ban- kalan bu şekilde dolandıran suçlulann, eğer elde delil varsa ellerini kollannı sal- layarak serbestçe dolaşabilmelen müm- kün değildir. Son hükümetlerin dibe vurmalan ne- deniyle yargıda birkaç düzenleme yapıl- dı. Oysa daha pek çok yasada değişiklik yapılmalıdır. "Refonn" derken biz hep bunlan kastediyoruz. Bir hâkimın, bir savcınm herhangi bir yolsuzluğa göz yumması mümkün değildir. Mekanizma buna sahip çıkar. Ama şunu da söyle- mem lazım: 10 bin küsur hâkim ve savcının içinde hata yapan bazılan da vardır. Zaten ha- ta yapılacağı için biz buradayız. CAHİL HUKUKCU BÜYÜK TEHLİKE - Buna somut bir örnek verir misiniz? - Örneğin kurulun gündemini Adalet Bakanı belirler. îs- temezse kurulu toplamaz. Burada yargı bağımsızhğının ol- duğunu söylemek mümkün olabilir mi? Bizim hâkimlerimiz gerçekten kahraman gibi görev yapı- yorlar. Ama hiçbir hukuk devletinde hâkimden kahraman- lık beklenemez. Hâkime vicdamyla, yasalara göre karar ver- me ortamı, o hukuki düzen sağlanır. Hâkim de buna göre ka- rar verir. Bunda hata yaparsa o zaman da hâkime,"Neden bunu yaptm" diye sorulur. Türk yargısı gerçekten her türlü olumsuzluklar içinde bü- yük mücadele vermektedir. Ben teşkilatı dolaşıyorum. Hâ- kimlerin doğru dürüst duruşma yapacaklan yargı salonlan yok. Aldıklan paralar belli. Bugün ilçelerde bile hukuk fakül- tesi var, artüc. însamn hak ve hukuku, hürriyeti, adalet bu kadar ucuz mu? Bugün artık 100 tane hukuk fakültesi açılsın, ama bunlar gerçekten hukuk eğitimi yapılan fakülteler olsunlar. Bakın, hak ve hukuk yönünden cahil hukukçu kadar tehlikeli bir şey yoktur. Ben, "Radikal önJemlerin atanmasmın arük zamanı geldi BelH bir standardı tuttunıp eğitim kadrosu kuruncava ka- dar bu fakültelerin eğitimine ara verin" diyorum. Ama biz söylüyoruz, biz dinlıyoruz. O nedenle de söze,"Ben isterdim kL_" diye başlıyorum. ts- terdim ki konuşmam farklı olsun. Adalet mekanizmasında yapılan reformlardan övünerek söz edelim. - Bu durumda AB 'nin hukuk normlanna nasıl uyum sağlayabUiriz? - Çok iyi bir noktaya parmak bastınız. Geçenlerde Avru- pa Konseyi'nden bir heyet geldi. Başta yargı olmak üzere çeşitli kurumlan dolaştılar. Defalarca hâkimlik yapmış kon- seyin bir direktörü benimle konuşurken konuşmamı ezber- lediğini söylüyordu. Bana diyordu ki: "Siz şöyk dediniz. Bunu biraz daha açar mtsmız?" Hatta bana benim söylemediğim şeyleri de sordu. - Örneğin ne sordu? - "Sizde, Adalet Bakanı'nın bir konuda dava açmak üzere savcılara emir verme yetkisi vardır. Hâkim de savcuun bağta olduğu kuruma bağh. Savcuun, Adalet Bakanı'nın emriyle açöğj bir davaya o hâkim nasıl tarafsız karar verebinr?" de- di. Doğru, böyle bir hüküm gerçekten var. Bakın, onlar bizim dışımızda, ama bizden daha iyi bili- yorlar ne olup bittiğini. Sorunuza geleyim. Dileriz ki 2004'te AB'yle müzakere- ler başlar. Ama müzakerelerin başlaması AB'ye hemen gir- memiz anlamına gelmiyor. Uzun bir müzakere süreci var. O süreçte yargı bağımsıziığı konusunu önlerine koyacaklar. Ben bunu AB'ye girip girmemek anlamında değil, yargı- mız, toplumumuz, vatandaşımız için, bir hukuk devletinin gereğini söylüyorum. O nedenle bunu bir an önce yapma- mız lazım. Beni en çok üzen noktalardan birisi de dış dina- miklerin zorlamasıyla bunlan yapmamızdır. Laiklik din özgürlüğü teminatıdır - "Laikliğin, demokrasinin temeli, din ve vicdan özgürlüğünün en büyük güvencesi olduğu hiç unutulmamalıdır" görüşünüzü adli yıl açılış konuşmasında dile getirdiniz. Laiklik-demokrasi-din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili görüşleriniz nedense Başbakan 'ın tepkisine neden oldu. Konuşmanızın bu bölümüyle ilgili değerlendirmelere ilişkin düşünceleriniz nedir? - Ben düşüncelerimi orada. hatta biraz da uzunca açıkladım. Laiklik gerçekten din ve vicdan özgürlüğünün teminatıdır. Laiklik hiç kimsenin din ve vicdan özgürlüğüne ilişmemeyi emreder. îlişilmemesi için de gerekli düzenlemeleri yapar. Bakın, benim hak ve özgürlüğüm sizin hak ve özgürlüğünüzle sınırlıdır. Laiklikte de bu böyledir. Bunlar zaten demokrasinin evrensel ilkeleridir. - "Yargı bağımsıziığı veyargıç güvencesi yargıya tanınan bir ayncalık değil, herkes için gerekli olan hak ve adalete ulaşmanın tek yoludur" diyorsunuz. O halde herkes için gerekli olan hak ve adalete ulaşmak için yargı bağımsıziığı ve buna bağlı olarak yargıç güvencesi arasındaki ilişki nedir? Yargının bağımsıziığı nasıl sağlanacaktır? - Bağımsız olmayan bir yargı hiçbir zaman işlevini tam tarafsız bir biçimde yerine getiremez. Belki bazı somut olaylarda yerine getirse bile güven vermez. Adaleti tecelli ettirmek, gerçeği bulmak kadar ona güven sağlamak da çok önemli. Güven sağlamadığınız sürece adalet beklenen amaca ulaşamaz. Toplum bilmeli ki hâkim şunun bunun emriyle, iradesiyle ya da baskısıyla karar vermez; tamamıyla hür vicdanına göre karar verir. Ama birtakım güç odaklanna karşı hâkimi bağımsız kılamıyorsak o zaman durum çok vahim demektir. Her tarafı yolsuzluk sardı - Acaba hâkimi bağımsız kılabiliyor muyuz? - Kılamıyoruz. Bu güç odaklan medya olabilir, büyük holdingler olabilir, yeraltı dünyasının kişileri olabilir. Güç odaklanna karşı hâkimın korunması çok önemlidir. - O zaman bu durumda Türkiye yolsuzlukla mücadelede hangi noktada? - Türkiye yolsuzlukla mücadelede fevkalade kötü durumda. Kötü durumda olduğumuz her tarafımızı yolsuzluk sarmasından belli. Hoş değil, ama ben, "Bu, işin doğal yapısı haline gelmiş" dedim. Yani, biz yolsuzluğa alışmışız. Ama bunun mutlaka temizlenmesi lazun. Öncelikle yolsuzlukla mücadelenin yasal zeminini hazırlamamız lazım. Türkiye'de yolsuzlukla mücadele için 7-8 kanun vardır. Bunlar yeterli değil. Size şöyle anlatayım. Orada bir orman var. Derken o ormanın içinde bir şehir oluşuyor. Buna hiç kimse ses çıkarmıyor; müdahale etmiyor. Sonra da, "Ne yapalım? Orman içinde şehir oluşmuş. Bir daha orman niteügini kazanması mümkün değil. Orman nheliğinden çıkarmaktan başka çare yok" diyoruz; çıkarmaya kalkışıyoruz. Ama bu çıkarma ikinci bir orman talanına göz kırpmak demektir. Yolsuzluklann gerçek nedenini iyi tespit edip bunun yasal zeminini hazırlamamız lazım. Onun için yolsuzluk olduktan sonra onu cezalandırmak yerine önce yolsuzluğun önlenmesinin çarelerini aramalıyız. Buna da iyi bir kontrol sistemi gerekir. Bu daha hastalık başlamadan önleme yöntemidir. Yani koruyucu hekimlik gibi bir şey. Bir de alabildiğine şeffaflık gerekir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle