Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16EKİM 2003 PERŞEMBE
14 KULTUR kutturCa cumhuriyet.com.tr
FşılKasapoğlu 'nun yönettiği, Semaver Kumpanya 'nın yeni oyunu bugün ilk kez izleyicisiyle buluşuyor
Murtaza seyirciyeemanetECE BAKTIAYA
Savaşın kapıya dayandığı 40 'lı
yıllar... Yoksullukla zenginliğin ça-
tıştığı Çukurova... Ve otoritenin
'ehtileştirenıedikleri' arasmda, oto-
rite ve düzen düşkünü Murtaza,
bekçi Murtaza. .
'Kraldan çokkralcı' bir kişiliğin
öyküsünüanlatan 'Murtaza'yı, Işıl
Kasapoğlu'nun rejisiyle sahneye
koyan Semaver Kumpanya bu ak-
şam ki ilk gösterimleriyle 'perde'
diyor.
"Tiyatro bir yaşam biçimi. Ti-
yatro île büükte yaşayabilmek için
yönetmenin ya da oyuncunun gün-
delik işleri var" diye söze giriyor
Işıl Kasapoğlu.. "Önce var olmak..
Var ohnak, doğayia, içinde yaşadı-
ğımız toplumla ortak bir dil oluş-
rurabilmek. her an yeni bir şeyler
öğrenmnıe açık olmak ve sürekti ha-
reketetmekikilgili. Jean Paul Sart-
re, 'Insanlann amaçlan vardır ve
onlara ulaşabildikleri, onlan ger-
çekleştirebildikleri sürece vardır-
lar' der. Beninı için tüm yaşam bir
tiyatro. Zaman içinde o bölgedeki
olay, görüntü ya da ses, ya da bir
aktör, bir yazar yeni gelen bilgiler-
le besleniyorlar. Ve bir gün söz ko-
nusu o düşünce 'oluyor', 'pişiyor'
yada'hazır'halegeliyor. Dışançık-
ması, paylaşılnıası gerekiyor. Gün-
lük yaşam son otuz senedüir okudu-
ğum binlerce oyundan birini çağı-
rryor, bazen de oyuncu ya da sos-
yal bir dunım çağuryor oyunu. Bu
nedenle bazı oyunlara on yıl önce-
den karar verebiliyor ya da son ek-
lenen tuz ya da karabiber ile 'ola-
bileceğini' hissediyorsam,ilkoku-
mamdan bir saat sonra provalan-
na başlayabiliyorum. O oyun bey-
nimde sakû duran bir oyunca için
'yazılmıştır' ve her şey hazırdır,
sahneye hemen inebilir, inmelidir.
Ülkü Duru, Celal ile Martin Cnmp'
çauşmak, TTlbe ile, Selçuk ile' Fer-
nando Krapp' çalışmak, Zuhal ile
'Garbo' yapmak, Koeamustafapa-
şa'da'Murtaza' yapmak ya da Bü-
lent Emin Yarar ile 'Cyrano' yap-
mak, Haluk ile, Köksal ile çalış-
mak da böyle..."
Daha önce Orhan Asena ve Or-
han Kemal'in de oyunlaştırdığı
Orhan Kemal 'in 'Murtaza' adlı yapıtından sahneye
uyarlanan oyun, otorite düşkünü bir bekçinin hikayesini,
dönemin îoplumsal çalkantılarını zemin
alarak anlatıyor. Oyunda konservatuardan yeni mezun
gençler rol alıyor.
'Murtaza'yı ve her iki uyarlama-
yı okuyup üzerinde çalışmaya baş-
İadığında, romanda ortak yakala-
dıklan ve sahnede görmek, üzerin-
de durmak istedikleri başka konu-
lann olduğunu fark etmiş Kasa-
poğlu. Bu noktada yeni bir uyar-
İama yapmak. Murtaza'yı kendi
bakışlanyla sahneye koymak şart
olmuş. Görev başındaki halleri dı-
şında aıle içi halleri ve aile sahne-
leri de oyuna eklenirken. bir baş-
ka düşündürücü konu çıkmış kar-
şılanna; "Murtaza" gibi bir oyun gii-
nümüze nasıl uyarlanır?..
Dönemi doğru yansıtmak
"Bekçi kavramı, oyunun yazıl-
dığı dönemde taşıdığı önenıi günü-
müzde taşunıyor. Hatta bekçi kav-
ramı yok olnıaya yüz tutru. Ne site
bekçisi. jandarma, ne de polis 'ge-
ce bekçisi'ni karşılamıyor. Günü-
müzde bekçi var ım, yok mu? Ki-
nıi bekçinin yerine koyabfliriz? Bun-
lar üzerine konuşurken aklımıza
gazete haberleri ve bu durunıa ba-
sının yaklaşımı geldi ve birdenbire
bir ön oyun oluştu."
Oyun bir basın bürosunda geçi-
yor ... Kumpanya oyunculannın
bekçiler üzerine yaptıklan bütün
tartışmalan ise basın mensuplan ya-
pıyor. Ardından oyuna geçiliyor. Ön
oyun bir yandan oyunu günümü-
ze taşırken bir yandan da oyunun
geçtıği döneme sadık kalınmasını
sağlıyor. Böylece, o dönem doğru
yansıtılırken, günümüz bakış açı-
sı oyuna
ekleniyor.
Oyunu çalışmaya başladıklan
ilk andan itibaren, Murtaza'nın
halleri kimi zaman kahkahalarla
güldürmüş onlan.. Kimi zaman da
gözlerini doldurmuş.... İki uç nok-
ta arasında gidip gelmelerini sağ-
layan, birlikte yaşadıklan Murta-
za'yı şimdi seyirciye emanet edi-
yorlar. "Hangitarafını görmekis-
terlerse o tarannı göreceklerdir. Ya-
şama hangi birikimle bakıyorlar-
sa Murtaza onlar için 'o'dur. Ye-
terkibaksınlar!"
Oyun, Murtaza'nın dar dünyası-
nı, dönemin çalkantılannın anla-
hldığı şarkılarla süsleniyor. Sözle-
rini YavuzPekman'ın yazdığı şar-
kılann müzıkleri ıse NejatYavaşo-
ğullan'na ait. Işıl Kasapoğlu'na
göre seyirciyi duruma yabancılaş-
tınp, onu sıkmadan anlatmanın en
güzel yolu müzikli anlatım. "Ne-
jat'ı sabah dokuzbuçukta oyuncu-
lara şarkı çaJışunrken görmek, Me-
tin Deni/"i elinde fırca. pano boyar-
ken yaşamak kimin haddine!.."
Dekordan, oyunda kullanılan ak-
sesuarlann yapımına kadar her şey
buram buram Semaver Kumpan-
ya oyunculannın emeği kokuyor.
Birçok tiyatronun sırf ödenek
alabilme uğruna 20-30 oyun oyna-
yabildiği geçen sezonda 274 oyun
oynadıklannı söyüyor Kasapoğ-
lu... Birdeparabulabifdikçeülke-
miz içindeki turnelerin yanı sıra
Italya'ya, Fransa'ya, Nevv York'a
turnelere gittiklerini..
Blz böyle mutluyuz...'
Kimi dostlan sıkıntılannda yar-
dım ederken, kimileri de aylık üç
yüz elli milyonluk kampanyalan
içinde destek oluyor tiyatroya. On-
lar ise ödenek sistemi değişmedi-
ği sürece Kültür Bakanlığı'na mü-
racaat etmemekte direniyor. "Ya-
pı Kredi Sigorta ses sistemimizi ye-
niledLAz da olsa basın ilanlan için
Cumhuriyet, Hürriyet ve Radikal
gazetelerinden destek ahyoruz. Ge-
ne Isviçre Hastanesi ilanlanmız ve
oyunculanmızın nbbi sorunlaniçin
yardımcı oluyor. Tiyatro ilanlanna
destek olan diğer kuruluşlar ise bi-
zi görmemezükten gelmekiçin özel
çaba sarfediyorlar. Olsun. Biz mut-
luyuz, oyunlartmızyapıyoruz, sevir-
ciye sunabiliyor, kendi seyircimizi
çoğaltmaya yöneiik uzun vadefa' ça-
bşmalanmızı sürdürüyoruz. Me-
tin Deniz'in, Nejat Yavaşoğulla-
n'nın destekleri 'kaç paraya' satın
abnabilir ki?"
Ingiliz yazar David Johnston ta-
rafından sahneye uyarlanan 'Don
Kişot' ile Ayşenil Şamlıoğlu'nun
sahneleyeceği Cuma Boynuka-
ra'nın 'Mem ile Zin'i bu yılın di-
ğer oyunlan. Önümüzdekı sezon
için hedef çok daha farklı; mutla-
ka ama mutlaka kendi içlerinde
yetışnrdikleri bırinın yazacağı oyun
seyirciyle buluşturulacak...
(0212 585 59 35)
Nur Koçak'ın 'Portreler' sergisi 23 Ekim'e dek Parmakkapı Sanat Galerisi'nde
Akan zamanın tortuları...KAYAÖZSEZGtN
Aile albümünün belki de hiç açıl-
mayacak sayfalanna özenle ilişti-
rilmiş biranı fotoğran, geçmişin gi-
derek buğulanan atmosferinden çık-
ma şansını elde ettiğinde, üzerin-
den akan zaman tortulanna diren-
me gücünü kendinde bulamaz artık.
Geçmişe tanıklık, onun son da-
yanağı olsa da, bu tanıklık görece
bir işlevle sınırh olduğundan, sade-
ce seslendiği kişi ya da kişiler için
bir anlam ifade edecektir. Ama ay-
ru fotoğraf, üzerinde kendi imge-
süıin de yer aldığı bir kişi tarafin-
dan çizgiye ve renge aktanldığın-
da, resmin ifade olanaklanyla ye-
niden, ama bu kez fotoğraf ik imaj
estetiğiyle yanşacak bir sanat işçi-
liğiyle donahlmış biçimde ele alın-
dığında, sınırh işlevini aşar, insan
gerçekliğinin hayal perdesine -fo-
toğraf karesine- yansımış görüntü-
sü olmaktan biranda çıkar, sanat ya-
pıtının evrensellik amacıyla bütün-
leşen yeni bir içerik kazaruverir.
Fotoğraftan resim
Çocukluğundan beri fotoğraf çek-
tirmekten, eski fotoğraflara, resim-
lere bakmaktan, albüm kanştırmak-
tan hoşlandığını söyleyen ve daha
eskiye uzanan çalışmalanyla bu
yöndeki tutkusunu resim yüzeyle-
rine taşımış olan Nur Koçak'ın,
şimdi "ühaınperisi''ni bu türden tut-
kulara bağlamış olması elbette ki
doğal. Ancak doğal olan bir başka
şey daha var ki, o da fotoğraftaki
insan çehrelerinin üzerini örten o
karmaşık ve bir o kadar da anlaşıl-
maz gizemin büyüsünü yakalama
konusunda "fotoğraftan resim"
oluşturma güdüsünü hep gündem-
de tutmuş olmasından kaynakla-
nan "ressamca" girişimidir.
Böyle bir girişim, en azından fo-
toğraf kadarnet ve doğasal anJam-
da gerçekçi bir imgeye vanlması-
nı olanaklı hale getiren bir tutum-
la da bire bir örtüştüğünden, fo-
eni ve güncel sanatsal oluşumlar bağlamında,
fotoğraf teknolojisini sanatçının yararlanma alanına
büyük çapta sokmuş olan yaklaşımlar açısından
bakıldığında, Nur Koçak'ın benimsediği eğilim, bir
bakıma "hiperrealizm " olarak da yorumlanabilir.
toğrafik imgeyle yanşmak gibi,
konu aldığı alanın tersten okun-
masınafirsatverecek bir başka ola-
nakla da buluşmaktadır.
Bunun en eskı ve artık Nur Ko-
çak adıyla bütünleşmiş olduğu kuş-
ku götürmeyen -yeni sergide de iki
versıyonuna tanık olduğumuz-
197O'"li yıllara aıt "Pınar ve Ben"
kompozisyonlandır. Onlan hemen
arkadan izleyen aile fotoğraflanrun
tual üzerine akrilik vansımalanru
da bu arada anmak gerekiyor. Bu
ikinciler, deyim yerindeyse, ikon-
laşmış ve o nedenle de ıçerdiği an-
lamı dışlaştırmakta teknigin \eri-
lerini ölçülü \e dengeli kullanım so-
nucu, aile intimitesinin yeni bir yo-
rumla pekişmiş örneklen olarak
görülebilir.
Bu kez serginin boyutlannı, ge-
ne fotoğrafik imge yoluyla, bılgi-
sayar çtkışlannın da de\Teye so-
kulmasıyla genişleten Cahide Son-
ku portrelerdir. Bu portreler. ilk
bakışta solarize fotoğraflann yarat-
tığı etkiyi akla getirse de, dolaylı
bir benzeşimin ötesine geçmıyor.
Türk sinemasında yarattığı tıple
olduğu kadar. engebeli yaşamının
onu sürüklediği acılı çizgilerle de
bir kült isim olarak belleklere yer-
leşmiş olan "Cahide" üngesi. Ko-
çak'ın resim karelerinde, fotoğraf
karelerinin salnk değerinı oldukça
aşıyor; onunla da kalmıyor. bu fo-
toğraf karelerinin boyaresme akta-
nlmasıyla. bir sinema yıldızınm
efsaneleşen imajına. bunun ötesin-
de göstergesel anlamlar yüklüyor.
Koçak'ın hlperreaHzml
Nur Koçak'ın 1980'li yıllarda
müdahale edilmiş kartpostallar di-
zisiyle ve gene aynı dönemde "Mut-
lulukresimlerinizv
'le. ortak bir kay-
gıdan yola çıkarak fotoğrafik im-
geyi yeni baştan sorguladığı çalış-
malar, bu sergide. "Memleketim-
den çocuk manzaralan" dizisiyle.
yalın ve saf anlamda fotoğrafa dö-
nüşmüş bulunuyor.
Dönüşüm, birbirine organik iliş-
kilerle bağlanmış olan fotoğraf
ağu"lıklı çalışmalann yeni bir cep-
hesini oluşturmakta ve sanatçısuıa,
bir kez daha genye dönerek renk-
li fotoğraf teknolojisinin yeni baş-
tan göz önüne alınması olanağım
sağlamaktadır.
Yeni ve güncel sanatsal oluşum-
lar bağlamında, fotoğraf teknolo-
jisini sanatçının yararlanma alanı-
na büyük çapta sokmuş olan yak-
laşımlar açısından bakıldığında.
Nur Koçak'ın benimsediği eğilim.
bir bakıma "hiperrealizm" olarak
da yorumlanabilir. Kanımca, bu
yönde eski resimleri güçlü birbaş-
langıç oluşturuyordu. Yeni sergısin-
de yer alan çalışmalar ise artık gün-
celliğni biraz geriye itmiş bulunan
bu akımın sınırlan içine sıkışıp kal-
ma riskinin ötesınde, yeni seçenek
arayışlannıp işaretlerini taşıyor.
(0212244 2021)
21 EKİM'E DEK SÜRECEK
Çağdaş Japon
sanatından bir seçki
Kültür Servisi - Japonya
Başkonsolosluğu, tstanbul Japonya
Konsolosluğu, Türk Kültürüne Hizmet
Vakfi, Türk Japon Kültür \akfi ve Art
Saray Project işbirliğiyle düzenlenen
'Ufiık' adlı Japon Çağdaş Sanan'
örneklerindan oluşan karma sergi.
Ankara'dan sonra, dün Istanbul Caferağa
Medresesi'ndeaçıldı. 'Türk-Japon
Dosüuk YüV çerçevesinde düzenlenen,
beş çağdaş Japon sanatçının, Shigeno
Sanada, Hrou Higuma, Tokio
Maruyama, Nobuki Yamamoto,
Shigenobu Yoshida'nın katıldığı sergi, 21
Ekim'e dek sürecek.
Ülkelerinde ve uluslararası platformda
sergiler ve etkinliklere katılan
sanatçılardan Savvada, çalışmasıyla
"varoluşun farkh yanlaruu anlatnğuu"
belirtirken Higuma, belirlenmiş bir
alanda yeni bir görüntü oluşturuyor
sergide yer alan çalışmasıyla. Maruyama
ise 'Kendimi dünyadaki her yere o an
yerleştirmem münıkün mü' sorusuyla
yola çıkıyor. Yamamoto, sergiye 1997
yılında oluşturmaya başladığı 'Telefon
Kulübesi' adlı çalışmasıyla, Yoshida ise
'Sonsuzlşık' ile katıhyor.
Çağdaş sanatın farklı disiplinlerinde
üreten sanatçılar, bu sergiye yerleştirme
çalışmalanyla katılıyorlar. Sanatçılar,
serg kapsamında performanslanyla da
sanatseverlerle buluşuyor. 18 Ekim
Cumartesi 16.00'da Maruyama. 18.00'de
ıse Higuma sergi alanında performans
gerçekleştirecekler.
(0212 513 3601)
'Sözle Göz Kardeşliği'
Tok\o'daki Chihiro Müzesi'ndeld kitap sanat-
lan konulu kişisel sergi 16 Kasun'a dek sürecek.
CaııGölviıil
TcJiyo'da...
Kültür Servisi - Ressam Can Göknil'in
Japonya'da açılan kişisel sergisi, büyük ilgi
görüyor. Sanatçının daha önce Ankara'da
Galeri Selvin'de ve Istanbul'da, Yapı Kredi
Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde sergilediği
'Sözle Göz Kardeşliği' isimli, kitap sanatlan
konulu kişisel sergisi bu kez Tokyodaki,
Chihiro Müzesi'nde.. Sanatçı sergiye ilişkin
şöyle dıyor. "Kitabı, yazmm ve resmin
birlikteliğinden doğan bir sanat eseri olarak
algılıvonım ve gravürlerimle tasariadığını beş
büvüik boy el yapımı Idtabı sergilrvonım.
Osmanlı kitap geleneğini çağdaş yorumlarla
tekrar sahneye koyarken, Osmanlı'dan seçtiğim
beş antik kitabı izleyiche tanıüyor ve buradan
yola çıkıp yeni yorumlara nasıl
ulasabilecegimizi gösteriyorum. Böylece
serginin içerigi ve kurgusunda izlev iciv k> eski ve
yeniyi bir arada yaşıjoruz".
Kltapları Avrupa ve Amerlka'da
Can Göknil'in buhndan üç yıl önce de bir
tablosu ve çocuk kitaplannın orijinal resimleri
Chihiro Müzesi'nin koleksıyonuna alındı;
geçen yaz Tokyo'daki Isetan Müzesi'nde ve
Osaka'nın Daimaru Müzesi'nde sergilendi.
Çocuklan küçük yaşta sanatla ve edebiyatla
tanıştırmayı, onlan sanatsever bireyler olarak
yetiştirmeyi amaçlayan sanatçının kitaplan
Türkiye'nin yanı sıra Almanya, Hollanda,
Isviçre ve Amerika'da yayımlandı.
Can Göknil'in T.C. Dışışîeri Bakanlığı
sponsorluğunda, Japon-Türk Dostluk Yılı
kapsamında, açılan Tokyo'daki 'Sözle Göz
Kardeşliği' sergisi 16 Kasım'a dek sürecek.
Cazcı Don Lanphere öldü
• LONDRA (BBC) - Cazın önemli
isimlerinden Don Lanphere, Redmond'da
75 yaşında öldü. Bebop'ın efsanevi
saksofoncusu Lanphere, yakın zamanda Seattle
Caz Orkestrasf na katılmak için alkol ve
uyşturucu bağımlılığını yenmişti. Caz
kulüplerinde çalan ve festivallere katılan
Lanphere, 'Bebop' dönemi cazın özelliklerini
yorumuyla belirginleştiren sanatçılardandı.
Daha önce bulunduğu konserlerde
ı rkestaralara katılan Lanphere sanat yaşamı
süresince birçok virtüöze eşlik etti ve önemli
topluluklarla çaldı. Kişisel sorunlan nedeniyle
bir süre sahneden uzaklaşsa da. 80'lerde
çıkardığı albümlerle yeniden müzikseverlere
seslendi. 'Lanphere Quartet VVith Fats Navarro'
(1949), 'Out Of Novvhere' (Hep Jazz 1982),
'Into Somewhere' (Hep Jazz 1983), sanatçının
albümlerinden bazılan.
BUCUN
• NARDİS JAZZ CLUB'da 21 30da
Demirkol&Maden&Yalay&Selçuk quartet
konseri. (0 212 244 63 2V
• BABYLON'da 22 00 de '13. AkbankCaz
Festhah"' kapsamında 'Avaliable Jelly' konseri.
(0 212 292 73 68)
• YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER
SALONX'nda 16. 00 da 'Capa Türkive'de
Türkiye Fotoğraflan' adlı söyleşı.
Konuşmacılar. Marta Daho, Richard VVhelan.
(0 212 252 47 00i
• BORLSAN KÜLTÜR VE SAAAT'da
öğrenci sunumu': Halit Suha Çefikel'den
'18. yv Ahnanyası'nda Barok Lavta'.
(0 212 292 06 55)
• ATATÜRKKİTAPLIĞrnda 18.00'de
Lütfı Akad'ın 'DHet' adlı filminin gösterimi.
(0 212 249 38 19)
FILMEKİMI
• EMEKSİNEMASI'nda 11. 00 'de
'Ütopya', 13.30'da 'Böcek', 16.00'da 'Bebekler
Evi', 19.00'da 'AlbinoNoF ve 21.30'da
'Barbarlann fstilası'. (0 212 334 07 00)
İSTANBUL KİTAP FUARI
EXPOASALONU
• 12.00-13.15: 'Ahlak Medeniyen'
(Mehmet Akar). Düzenleyen: TİMAŞ.
1330 -14.45: Helen Yavmcüar Bhiiği
Presantasyonu. (Yunanistan) 15.00-16J0:
Paradokslar ve Mantık Ovıınlan.
(Serhan Büvükkeçeci). Düzenleyen: TTMAŞ.
EXPO B SALONU
• 12J0 -1330: Geteceğuı Meslekleri (Doç.
Dr.Osman Özsoy). Düzeneyen: HAYAT. 16.15-
17.15: 'Gezgin'le YoUada' (Ahmet Savaş)
Düzenleyen: BİRUN. (0 212 663 09 45)