27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2003 SALI HABERLER Türkiye'de sosyal refah düzeyi geriliyor, halkın yüzde 85'i yoksulluk sının ve altında yaşıyor Yurttaşın derinyoksulluğu> CHP htanbul MilîetveHli Bülent Tanla 'nin yaptığı araştırma, kriz, açlık, yolsuzluk, işsizlik ve statüko kayıplarının Türkiye 'nin ekonomik gelişmişliğini vurduğunu orîaya çıkardı. Türkiye ekonomik gelişmişîik açısından Peru, Azerbaycan, Gürcistan, Sri Lanka ve Paraguay ile aynı düzeyde yer aldı. THEGUARDIAN Türkiye'nin zayıfnoktası enflasyon • îngiliz gazetesi, 'Avrupa Kendi Büyümesini Yaratmalı' başlıkh başyazısında, Avrupa ekonomisinin yeniden durgunluğa girmesini önlemek için hemen faiz oranlannda bir indirim yapılması gerektiğini öne sürdü. ANKARA (ANKA) - The Guardıan gazetesi, Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisinin yüzde 12 ile Türkiye olduğuna dikkat çekti. tngiliz gazetesi, enflasyonu Türk ekonomisinin zayıf noktası olarak nitelendirdi. The Guardian, "Avrupa Kendi Büyümesini Yaratmalı" başlıklı başyazısında, Avrupa ekonomisinin yeniden durgunluğa girmesini önlemek için hemen faiz oranlannda bir indirim yapılması gerektiğini öne sürdü. Euro bölgesinde durgunluk işaretleri alınırken ABD ekonomisinin kanşık sinyaller verdiğini kaydeden gazete, geçen yıl euronun dolara karşı yüzde 18 değer kazanmasının, Avrupa'da ekonomik güvenin artmasından çok dolann güçsüzlüğünden kaynaklandığını belirtti. Bugünlerde en hızlı büyüyen ekonomileri bulmak için doguya bakmak gerektiğini de belirten gazete, "Bunlar, Çin (yüzde 8.1), Tayland (yüzde 6), Malezya (yüzde 5.6) ve Hindistan'ı (yüzde 5.8) kapsıyor. Büyük Avrupa'nın en hızh büyüyen ekonomisi Türkiye'dir (yüzde 7.9). Türk ekonomisinin en pariak noktası sanayi üretimindeki yüzde 12'ük büyümedir ve en zayıf noktası ise Avrupa'nın resmi istatistiklerine dahil edilse Avrupa ortalamasını altüst edecek olan yüksek enflasyondur (yüzde 32)" değerlendirmesini yaptı. Avrupa'nın gizli gücunün lam kullanılmasının zamanının geldiğini kaydeden The Guardian, euro bölgesinin hâlâ 94 milyar dolarhk bir ticaret fazlası olduğunu, bunun yüzde 90'mın diğer Avrupa ülkeleriyle yapılan ticaretten kaynaklandığını belirterek AB'ye aday ülkelerin sanayileşmesinden büyük karşılıklı avantajlar sağlanacağıru da savundu. Gazete, başyazısuu "Avrupa'nın kendisini bir ekonomik dev olarak düsünmeye başlaması ve ABD'nin ekonomik büyümesinin lannülannda yaşamaktan vazgeçmesi zamanı geldi" diyerek noktaladı. tstanbul Haber Servisi - Halkın yüzde 85'nin yoksulluk sınırı ve altında yaşadığı Türkiye'de sosyal refah düzeyi sürekli geriliyor. Türkiye nüfusunun yüzde 10'u hiçbir gelir olmadan yalnızca yardımlarla yaşarken yurttaşlar sosyal güvenlik kuruluşlanndan maaş ahp geleceğini garantiye almak için "anlaşmau evlilik", "anlaşmalı boşanma", yabancı- larla evlenme ve cinsiyet değiş- tirip pembe nüfus kâğıdı alma- ya yöneliyor. CHP Istanbul Milletvekili Bü- lentTanla'mn çeşitli kuruluşlann verilerinden derlediği araştırma- ya göre, son yıllardaki ekonomik daralma ve küçülmeler daha çok orta ve üst gelir gruplarını olum- suz etkiliyor. Ailelerin yüzde 54.4'ü yoksul- luk sınınmn altında yaşıyor. Kriz açlık, yoksulluk, işsizlik, statüka- yıpları, tüketim-talep azalmasına ve Türkiye'nin ekonomik geliş- mişîik açısından Gürcistan, Peru, Azerbaycan, Sri Lanka, Paragu- ay ile aynı düzeyde olmasına ne- den oldu. Araştırmada, yoksullar "derin" ve "normal" olarak ikiye ayrılı- yor. Toplumun yüzde 10'unuoluş- turan "derin yoksuDar" yalmzca yardımla yaşayabiliyor. Ahşveriş yapamayan bu aileler, pazar yer- lerindeki çürükleri topluyor. Gi- yecek kıyafetleri olmadığı için çocuklann okula gidemediği bu evlerde, yalnızca makarna, bul- gur, patates ve ekmek yeniliyor. Toplumun yüzde 10 ila 30'unu oluşturan normal yoksullann ise düşük de olsa düzenli bir gelirle- ri var. Süt ve et tüketiminin olma- Otomobil Pazarı Boşanmaıar Gazete satışları Yıllar 1999 2000 2001 Otomobil 284.545 449.840 133.570 Hafif Tıcarı Araçlar 93.464 151.971 55.003 Toplam 378.009 601.811 188.603 Yıllar lcra dosyası (adet) Boşananlar (adet) Yıllar Gunlük adet 2000 7.039.288 40.108 2000 4.347.449 2001 9.404.009 96 078 2001 3.337.157 2002* 87.000 65.000 152.000 * Tahmın Kaynak: OSD. Rakamlar Türkiye'de satıian araçlann yerti+ithalat rakamlannı rfade etmektedir. Günlük harcama 1.5 dolann altında ANKARA (ANKA) - Türkiye nüfusunun yüzde 38'inin yoksul konumda olduğu bil- dirilirken bunlann temel ge- reksinimleri için kişi başma ayda 45 dolann (yaklaşık 74 milyon 250 bin) daha altuıda bir harcama yaptığı ortaya çık- tı. Yoksullarla Yardım ve Eğitim Vakfı'run "YoksuDu- ğun Fikir ve Mane\i Bcyut- lan" başlıklı kitabmda, DPT'nin hazırladığı ra- pora yer verilerek yok- sulluğun boyutlan gözler önüne serildı. Temel gereksinimleri için kişi başına günlük 1.5 do- larlık gelir ayıramayan- lan yoksul kabul ederek hazırlanan rapora göre, Türkiye nüfusunun yüz- de 38'i yoksul konumda bulunuyor. Yani üç kişi- den biri temel gereksi- nimleri için günlük 1.5 dolar harcayamıyor. Yaklaşık 25 mil- yon insanın yoksul olduğu kay- Yoksulların; p/%38.2 si hiç evlenmemiş t/% 57.2 si evli, S%4.1 ı eşini kaybetmiş, y^%0.3 ü boşanmış, *f%0.2 si eşinden ayn yaşıyor. t/%46 'sımn bir işi yok, S%53 'ü çahşıyor. t/%44 'ü çahştığı halde yoksul konumunda bulunuyor. dedilen raporda, belirlenen yoksul nüfusun toplam nüfus içerisindeki payının kentlerde yüzde 34, kırsal kesimde ise yüzde 30 düzeyinde seyrettiği kaydedildi. Raporda, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde kişi başına temel gereksinimler için günlük ortalama 1.1 dolar, Iç Anadolu Bölgesi'nde 1.3 dolar, Karadeniz Bölgesi'nde 1.4 dolar, Akdeniz Bölgesi'nde 1.9 dolar, Ege ve Marmara Bölgesi'nde ise 1.8 do- lann altında gelir ayırmak zorun- da bulunanlar yoksul olarak kabul edildi. Buna göre, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan nü- fusun yüzde 44'ü, Karadeniz Böl- gesi'ndeki nüfusun yüzde 42'si, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki nü- fusun yüzde 4O'ı günlük 1.5 dola- nn altında bir gelirle yetinmek zo- runda bulunuyor. Yoksulluk oranı îç Anadolu ve Akdeniz bölgele- rinde yüzde 35, Marmara Bölge- si'nde yüzde 32 ve Ege Bölge- si'ndeki yüzde 27 olarak hesap- landı. Rapora göre, yoksullann yüzde 42.2'sini 0-14 yaş grubundaki ço- cuklar, yüzde 52.7'sini 15-64 yaş grubundakiler, yüzde 5'ini ise 65 yaşın üzerindekiler oluşturuyor. Yoksullann yüzde 26.9'u okur- yazar değil, yüzde 22.7'si okur- yazar ancak herhangi bir okul bi- tirmemiş, yüzde 42.5'i ilkokul, yüzde 5.1'i ortaokul, yüzde 2.7'si ise lise ve dengi okul, yüzde 0- 14'ü yüksekokul, yüzde 0.01 'i ise üniversite mezunu. dığı bu ailelerde ara sıra tavuk ye- niyor. Bakkallara borcu bulunan bu grup ailelerin tamamı yan ya- nya ucuz olduğu için bayat ekmek tüketiyor. En büyük mali sorunu ev kirasının oluşturduğu bu aile- lerin hemen hemen tamamında aile içi gerilim ve geçimsizlik çok yüksek. Ailelerin yüzde 30.8'i de yok- sulluk sınınnda yaşıyor. Aylık ge- lirleri ortalama 729 milyon lira olan bu ailelerin üçte birinin bor- cu var. Ailelerin yaklaşık yüzde 15'i yoksulluk sınınnın üstün- de yaşıyor. Aylık gelirleri 2 milyar 76 milyon ve da- ha üstü olan bu ailelerin yüzde 4.5'nin ise yaşam standardı çok yüksek. En yüksek gelir grubuyla en düşük gelir grubu arasında yaklaşık 20 kat fark bulu- nuyor. Nüfusun yüzde 15 'i Îngiliz ve Italyanlar gibi, geriye kalan yüzde 85'i Pe- ru, Bangladeş ve Uganda standartlannda yaşıyor. 2000 yüında büyük mik- tarlarda taşıt, konut ve di- ğer mallar için kullanılan tü- ketici kredilerinden sonra- ki yıllarda hızla vazgeçil- di.2OOOyılmda58bin615 kişi konut kredisi kullanır- ken bu rakam 2002 yılın- da 3 bin 252'ye geriledi. Halkın yaklaşık yüzde 85'i yaşamı için gerekli olan ih- tiyaçlan dışında herhangi bir şey satın alamamakta. İlaç üretlml azaldı Son yıllarda ilaç üretimi de azaldı. 2000 yılında 1 milyar 94 milyon kutu ilaç üretilirken bu rakam 2001 yılında 952 milyona, 2002 yılının ilk 9 ayında ise 532 milyon 368 bin 730'a ge- riledi. Otomobil sattsında düsüs Yurttaşlar 1999 yılmda otomobil ve hafif araçlar olmak üzere toplam 378 bin 9 araç satm aldı. Bu ra- kam 2000 yıhnda 601 bin 811 'e yükseldi. Ancak kri- zin patlak verdiği 2001 'de 188 bin 603'e, 2002 yılın- da ise 152 bine geriledi. Reklam harcamaları 1999 yılında 924 milyon dolar olan televizyon, ba- sın, radyo ve sinema reklam harcamalan 2000 yılında 1058 milyon dolara ulaştı. Ancak, bu rakam 2001 yı- lmda 540, 2002 yılının ilk 6 ayında 369 milyon dola- ra kadar düştü. Bu arada, ekonomik krize bağlı olarak icra davalan ve boşanmalar da arth. 2000 yılmda 7 milyon 39 bin 288 olan icra dava dosyası, 2001 yılında 9 milyon 404 bin 9'a yükseldi. 2000 yılında 40 bin 108 olan boşanma davası sayısı da 2001 yı- lında 96 bin 78 oldu. Yurttaşlar krizden daha az etkilenmek için anlaş- malı evlilik ve boşanmala- ra, yabancılarla evlenme- ye ve cinsiyet değiştirip pembe nüfus kâğıdı alma- ya yöneldi. Bu yollarla devletin sos- yal güvenlik kuruluşlann- dan maaş bağlatıp gelecek- lerini garanti almaya çalış- tılar. Olumlu değlşlltHK Ekonomik tablolardaki olumlu değişiklik kısmi dü- zelmelere yol açtı. Enflas- yondaki düşüşün yurttaş- lara yansıması refah sevi- yesinde bir yükselmeye işa- ret etti. Yurttaşlar, bu sa- yede ihtiyaçlannı kısmen telafiye çalıştı. Bu ihtiyaçlardan önceli- ği ise gıda aldı. Ancak, bu telafi tüketimi, ekonomiyi düzeltecek düzeyde değil. Yeni istihdam yaratılmadı- ğı için de işsizliğe çare bu- lunamadı. GÖRÜŞ LATtFMUTLU Bilgi Üniversitesi Kurucusu Türkiye'nin Kaderi Toplumlann kaderini kendi inançları, âdetleri ve davranışları belirler. Aynı coğrafya ve iklimde yaşayan toplumlardan bazılan zenginlik ve bolluk içinde kaygısız yaşarken diğerierinin kıt kanaat, erinç ve gönençten yoksun olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmalan, bunla- nn farklı davranış ve tutum içinde olmalanndan kay- naklanmaktadır. Kapı komşumuz Avrupa'da insanlar yılda yirmi, otuz bin dolar kazanırken, biz iki, üç bin dolarta ya- şam savaşını sürdürmeye çalışıyoruz. Bizi Avru- pa'dan farklı kılan, örf ve âdetlerimiz ile bilgi ve gör- gülerimizdir. Fakirliğimiz ve yoksulluğumuz, örf, âdet ve kanunlarımıza bağlı olarak aldığımız karar- ların sonucunda oluşmuştur. Resmi kaynaklara gö- re 30 milyon insanımız fakiriiksınınnda yaşarken 10 milyonumuz açlık sınınnı zoriuyor.(1) Topraklarımız ve doğal çevremiz yaşam için Av- rupa'dan daha elverişli olduğu halde, biz bugün Avrupa'nın elini uzatarak bizi kurtaracağı tarihi bil- dirmesini bekliyoruz. Kurtuluş için müzakere tari- hini beklerken, bir taraftan da bizi geri bıraktıran fak- törleri bulmak için kendimizi sorgulamalıyız. Kendi çabamızla bu fakiriik kısır döngüsünden nasıl kur- tulacağımızı kendimiz bulmalıyız. Utuslararası kalkınmayanşında, Avrupa'yayetiş- mek için Tanzimat'tan bu yana yaptığımız çalışma- lar ve sarfettiğimiz gayretler sonuç vermedi. Avru- pa'da meydana gelen gelişmelerden dolayı, arada- ki fark giderek daha da açılıyor. Bilimsel teorilerden ve tümcelerden uzaklaşarak bir değeriendirme yaparsak, bütün sıkıntılarımızın ve olumsuzluklarımızın temelinde hep parasızlığın yaitıgını görürüz. Bunu atalanmızfark etmişlerdi. Hem de çok eski zamanlarda, her şeyin paraya bağlı ol- duğunu görmüşlerdi. Tanı doğru ve fakat, kurtuluş için seçilen yol yanlış olduğu için, sonuca ulaşama- dık. Imparatorluğumuzun en kudretli günlerinde, bü- tün Avrupa'yı sarsan fıyat artışları oluşmuştu. Ta- rihçilerin Fıyat Devrimi dediği bu olgu, Ispanya'dan başlayarak bütün Avrupa'yı sarsmıştı. Fiyat artış- lan Istanbul'u da sarınca, hazine maaş ödeyemez duruma düşmüştü. Para basmak için altın ve gü- müş bulmak zordu, ama bakır boldu. 1584'te ule- ma toplandı ve düşündü; umar olarak, attın ve gü- müş paralara bakır kanştınlarak yeniden basılma- sı kararlaştırıldı. Karar uygulandı ve sikkelere yüz- deyetmiş oramnda bakır kanştınlarak piyasaya sü- rüldü. Bu büyük devalüasyonun neden olduğu kan- lı bir isyan unutuldu ama, tahhimizdeki bu ilk bü- yük devalüasyon, bugüne dek unutulmadı; dünya ekonomi tarihinde 7584 tağşişi olarak anılmakta- dır. Dünyaca ünlü Fransız tarihçisi Profesör F. Bra- udel bu olayı şöyle değerlendiriyor: "7566 devalüasyonunun Türk imparatoriuğunun yorulduğuna dair ilk işaret olup olmadığını anlamak ilginç olacaktır. 7584'te, hiç kuşku yoktur ki vahim bir para bunalımı zincirlerinden boşanmıştır. "(2) Gerçekten doğru. Aradan geçen dört yüz yıla karşın biz hâlâ bu enflasyon canavannı zincire vu- ramadık. O günden beri hep aynı metodu uygulu- yoruz. Osmanlı ulemasının verdiği karardan vazge- çemiyoruz. Para sıkmtımızı, para basarak gider- mekten başka çare düşünemedik. Gerçekten imparatorluk döneminde devlet sen- yoraj hakkını kullanarak ek gelir elde etmek için sü- rekli para basmış ve paranın ayarını düşürmekten geri kalmamıştır. Aralıksız devam eden bu devalü- asyonlar II. Mahtnut döneminde (1830) sıklaşmış, fiyatlar da şaha kalkmıştı. Cumhuriyet döneminde de aynı yol izlenmeye devam edilmiştir. Banknot basılıp piyasaya sürül- mesi, paranın değersizleşmesine, fiyatların yüksel- mesine, enflasyona ve ardından yeni para ikame- sine yol açıyordu. Yaklaşık 12 yıllık bir periyotla ya- pılan devalüasyonlartoplumdatepki ile karşılandı. Devalüasyon yapan hükümetler darbe ile düşürül- dü ya da bir daha seçim kazanamadı. 24 Ocak 1980'de yapılan büyük devalüasyondan sonra, pa- ranın dış degeri dalgalanmaya bırakıldığı için, mey- dana gelen günlük küçük değer kayıplan toplum- da toplumca mas ediliyordu. Türk Lirası'nın yüzyıl- lar süren bu değer kaybına kalıcı bir çare bulunma- dığı için, liramız yeryüzünün en zayıf ve güçsüz pa- rası olarak rekor kırmıştır. Para basarak enflasyon yaratma maceramız bu sene galiba artık son buluyor.. IMF'nin isteği üze- rine, Merkez Bankası kuruluş kanunu, bir kez da- ha değiştirilerek, siyasi otoritenin para basma işi- ne müdahalesi önlenmek istenmiştir. Bunun için 1211 sayılı kanuna 25.04.2001 günü22/Amadde- si eklenerek, "Para Politikası Kurulu" oluşturulmuş- tur. Başkan (Guvernör) yardımcılan ve iki üyeden olu- şacak bu kurula, Hazine Müsteşan oy hakkı olmak- sızın katılabilir. Fiyat istikrarını sağlamak amacıyla para politikası ilke ve stratejilerinın, hükümetin et- kisi olmaksızın, bu kurulda saptanacağı öngörülmek- tedir. Parasal önlemlerle ekonomiyi yönlendirme kura- mı çok tartışmalı ve kapsamlı bir konu olduğu için, yeni kurulan "Para Politikası Kurulu"nun ekonomi ile ilişkisı üzerinde durmuyoruz. Para kurulunun, 19. yy'da îngiliz kolonilerinde uygulandığı ve terk edildiği, günümüzde, Arjantin dışında Bermuda, Cebelitank gibi çok küçük 6-7 site devletinde ha- len denenmekte olduğunu kaydetmekle yetiniyo- ruz! Yeni kanun, "Merkez Bankası'nın temel ama- cı; fıyat istikrarını sağlamaktır diyor ve bu ama- cını gerçekleştirmek için kullanacağı araçları belir- liyor. Paranın değerini etkileyen güven ve üretim un- surlannı yadsıyor. Türkiye'de üretim olmadığı için, Türk Lirası'nın değer kazanamadığını artık kabul etmeliyiz. Monaterist enstrümanlaria değil, gerçek üretim tesisleri ile zenginlik yaratabılir ve paramıza değer kazandırabiliriz. Değer emekle kazanılır. Para basma görev ve yetkisi, anayasamızın 87. maddesi gereğinceTBMM'nindir. Anayasanın bu hükmü yürürlükten kaldırılmadan, Merkez Ban- kası'nın yasasında değişiklik yaparak, aynı görev ve yetkinin bankaya ve ayrıca "para kurulu"na veril- mesi çelişkili bir durum yaratmaktadır. Anayasamı- za göreTBMM; 1211 sayılı yasaya göre Merkez Ban- kası ve ayrıca Para Politikası Kurulu, para basma- ya yetkilidirler. Tecrübeler öğretmiştir ki, hükümetin veya Mer- kez Bankası'nın serbestçe kâğrt para çıkartması, da- ima ölçüsüzlüklere yol açmaktadır. Emisyon yetki- sinin kötüye kullanılmasını önleyebilmek için para miktan sınıriı tutulmalıdır.(3) (1) www.dpt.gov.tr/8.beş yıllık p/an (2) Braudel E, Akdeniz p. 636 (3) Ricardo D. The Principles ofPolitical Economy
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle