Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2003 SALI
HABERLER
Türkiye'de sosyal refah düzeyi geriliyor, halkın yüzde 85'i yoksulluk sının ve altında yaşıyor
Yurttaşın derinyoksulluğu> CHP htanbul MilîetveHli
Bülent Tanla 'nin yaptığı
araştırma, kriz, açlık, yolsuzluk,
işsizlik ve statüko kayıplarının
Türkiye 'nin ekonomik
gelişmişliğini vurduğunu orîaya
çıkardı. Türkiye ekonomik
gelişmişîik açısından Peru,
Azerbaycan, Gürcistan, Sri
Lanka ve Paraguay ile aynı
düzeyde yer aldı.
THEGUARDIAN
Türkiye'nin
zayıfnoktası
enflasyon
• îngiliz gazetesi, 'Avrupa Kendi
Büyümesini Yaratmalı' başlıkh
başyazısında, Avrupa
ekonomisinin yeniden durgunluğa
girmesini önlemek için hemen faiz
oranlannda bir indirim yapılması
gerektiğini öne sürdü.
ANKARA (ANKA) - The Guardıan
gazetesi, Avrupa'nın en hızlı büyüyen
ekonomisinin yüzde 12 ile Türkiye
olduğuna dikkat çekti. tngiliz gazetesi,
enflasyonu Türk ekonomisinin zayıf
noktası olarak nitelendirdi.
The Guardian, "Avrupa Kendi
Büyümesini Yaratmalı" başlıklı
başyazısında, Avrupa ekonomisinin
yeniden durgunluğa girmesini önlemek
için hemen faiz oranlannda bir indirim
yapılması gerektiğini öne sürdü. Euro
bölgesinde durgunluk işaretleri alınırken
ABD ekonomisinin kanşık sinyaller
verdiğini kaydeden gazete, geçen yıl
euronun dolara karşı yüzde 18 değer
kazanmasının, Avrupa'da ekonomik
güvenin artmasından çok dolann
güçsüzlüğünden kaynaklandığını belirtti.
Bugünlerde en hızlı büyüyen ekonomileri
bulmak için doguya bakmak gerektiğini
de belirten gazete, "Bunlar, Çin (yüzde
8.1), Tayland (yüzde 6), Malezya (yüzde
5.6) ve Hindistan'ı (yüzde 5.8) kapsıyor.
Büyük Avrupa'nın en hızh büyüyen
ekonomisi Türkiye'dir (yüzde 7.9). Türk
ekonomisinin en pariak noktası sanayi
üretimindeki yüzde 12'ük büyümedir ve
en zayıf noktası ise Avrupa'nın resmi
istatistiklerine dahil edilse Avrupa
ortalamasını altüst edecek olan yüksek
enflasyondur (yüzde 32)"
değerlendirmesini yaptı.
Avrupa'nın gizli gücunün lam
kullanılmasının zamanının geldiğini
kaydeden The Guardian, euro bölgesinin
hâlâ 94 milyar dolarhk bir ticaret fazlası
olduğunu, bunun yüzde 90'mın diğer
Avrupa ülkeleriyle yapılan ticaretten
kaynaklandığını belirterek AB'ye aday
ülkelerin sanayileşmesinden büyük
karşılıklı avantajlar sağlanacağıru da
savundu. Gazete, başyazısuu
"Avrupa'nın kendisini bir ekonomik dev
olarak düsünmeye başlaması ve ABD'nin
ekonomik büyümesinin lannülannda
yaşamaktan vazgeçmesi zamanı geldi"
diyerek noktaladı.
tstanbul Haber Servisi - Halkın
yüzde 85'nin yoksulluk sınırı ve
altında yaşadığı Türkiye'de sosyal
refah düzeyi sürekli geriliyor.
Türkiye nüfusunun yüzde 10'u
hiçbir gelir olmadan yalnızca
yardımlarla yaşarken yurttaşlar
sosyal güvenlik kuruluşlanndan
maaş ahp geleceğini garantiye
almak için "anlaşmau evlilik",
"anlaşmalı boşanma", yabancı-
larla evlenme ve cinsiyet değiş-
tirip pembe nüfus kâğıdı alma-
ya yöneliyor.
CHP Istanbul Milletvekili Bü-
lentTanla'mn çeşitli kuruluşlann
verilerinden derlediği araştırma-
ya göre, son yıllardaki ekonomik
daralma ve küçülmeler daha çok
orta ve üst gelir gruplarını olum-
suz etkiliyor.
Ailelerin yüzde 54.4'ü yoksul-
luk sınınmn altında yaşıyor. Kriz
açlık, yoksulluk, işsizlik, statüka-
yıpları, tüketim-talep azalmasına
ve Türkiye'nin ekonomik geliş-
mişîik açısından Gürcistan, Peru,
Azerbaycan, Sri Lanka, Paragu-
ay ile aynı düzeyde olmasına ne-
den oldu.
Araştırmada, yoksullar "derin"
ve "normal" olarak ikiye ayrılı-
yor. Toplumun yüzde 10'unuoluş-
turan "derin yoksuDar" yalmzca
yardımla yaşayabiliyor. Ahşveriş
yapamayan bu aileler, pazar yer-
lerindeki çürükleri topluyor. Gi-
yecek kıyafetleri olmadığı için
çocuklann okula gidemediği bu
evlerde, yalnızca makarna, bul-
gur, patates ve ekmek yeniliyor.
Toplumun yüzde 10 ila 30'unu
oluşturan normal yoksullann ise
düşük de olsa düzenli bir gelirle-
ri var. Süt ve et tüketiminin olma-
Otomobil Pazarı Boşanmaıar Gazete satışları
Yıllar
1999
2000
2001
Otomobil
284.545
449.840
133.570
Hafif Tıcarı Araçlar
93.464
151.971
55.003
Toplam
378.009
601.811
188.603
Yıllar lcra dosyası (adet) Boşananlar (adet) Yıllar Gunlük adet
2000 7.039.288 40.108 2000 4.347.449
2001 9.404.009 96 078 2001 3.337.157
2002* 87.000 65.000 152.000
* Tahmın
Kaynak: OSD. Rakamlar Türkiye'de satıian
araçlann yerti+ithalat rakamlannı rfade etmektedir.
Günlük harcama 1.5 dolann altında
ANKARA (ANKA) - Türkiye
nüfusunun yüzde 38'inin
yoksul konumda olduğu bil-
dirilirken bunlann temel ge-
reksinimleri için kişi başma
ayda 45 dolann (yaklaşık 74
milyon 250 bin) daha altuıda
bir harcama yaptığı ortaya çık-
tı. Yoksullarla Yardım ve
Eğitim Vakfı'run "YoksuDu-
ğun Fikir ve Mane\i Bcyut-
lan" başlıklı kitabmda,
DPT'nin hazırladığı ra-
pora yer verilerek yok-
sulluğun boyutlan gözler
önüne serildı.
Temel gereksinimleri için
kişi başına günlük 1.5 do-
larlık gelir ayıramayan-
lan yoksul kabul ederek
hazırlanan rapora göre,
Türkiye nüfusunun yüz-
de 38'i yoksul konumda
bulunuyor. Yani üç kişi-
den biri temel gereksi-
nimleri için günlük 1.5 dolar
harcayamıyor. Yaklaşık 25 mil-
yon insanın yoksul olduğu kay-
Yoksulların;
p/%38.2 si hiç evlenmemiş
t/% 57.2 si evli,
S%4.1 ı eşini kaybetmiş,
y^%0.3 ü boşanmış,
*f%0.2 si eşinden ayn
yaşıyor.
t/%46 'sımn bir işi yok,
S%53 'ü çahşıyor.
t/%44 'ü çahştığı halde
yoksul konumunda bulunuyor.
dedilen raporda, belirlenen yoksul
nüfusun toplam nüfus içerisindeki
payının kentlerde yüzde 34, kırsal
kesimde ise yüzde 30 düzeyinde
seyrettiği kaydedildi.
Raporda, Güneydoğu ve Doğu
Anadolu bölgelerinde kişi başına
temel gereksinimler için günlük
ortalama 1.1 dolar, Iç Anadolu
Bölgesi'nde 1.3 dolar, Karadeniz
Bölgesi'nde 1.4 dolar, Akdeniz
Bölgesi'nde 1.9 dolar, Ege ve
Marmara Bölgesi'nde ise 1.8 do-
lann altında gelir ayırmak zorun-
da bulunanlar yoksul olarak kabul
edildi. Buna göre, Güneydoğu
Anadolu Bölgesi'nde yaşayan nü-
fusun yüzde 44'ü, Karadeniz Böl-
gesi'ndeki nüfusun yüzde 42'si,
Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki nü-
fusun yüzde 4O'ı günlük 1.5 dola-
nn altında bir gelirle yetinmek zo-
runda bulunuyor. Yoksulluk oranı
îç Anadolu ve Akdeniz bölgele-
rinde yüzde 35, Marmara Bölge-
si'nde yüzde 32 ve Ege Bölge-
si'ndeki yüzde 27 olarak hesap-
landı.
Rapora göre, yoksullann yüzde
42.2'sini 0-14 yaş grubundaki ço-
cuklar, yüzde 52.7'sini 15-64 yaş
grubundakiler, yüzde 5'ini ise 65
yaşın üzerindekiler oluşturuyor.
Yoksullann yüzde 26.9'u okur-
yazar değil, yüzde 22.7'si okur-
yazar ancak herhangi bir okul bi-
tirmemiş, yüzde 42.5'i ilkokul,
yüzde 5.1'i ortaokul, yüzde 2.7'si
ise lise ve dengi okul, yüzde 0-
14'ü yüksekokul, yüzde 0.01 'i ise
üniversite mezunu.
dığı bu ailelerde ara sıra tavuk ye-
niyor. Bakkallara borcu bulunan
bu grup ailelerin tamamı yan ya-
nya ucuz olduğu için bayat ekmek
tüketiyor. En büyük mali sorunu
ev kirasının oluşturduğu bu aile-
lerin hemen hemen tamamında
aile içi gerilim ve geçimsizlik çok
yüksek.
Ailelerin yüzde 30.8'i de yok-
sulluk sınınnda yaşıyor. Aylık ge-
lirleri ortalama 729 milyon lira
olan bu ailelerin üçte birinin bor-
cu var.
Ailelerin yaklaşık yüzde 15'i
yoksulluk sınınnın üstün-
de yaşıyor. Aylık gelirleri
2 milyar 76 milyon ve da-
ha üstü olan bu ailelerin
yüzde 4.5'nin ise yaşam
standardı çok yüksek. En
yüksek gelir grubuyla en
düşük gelir grubu arasında
yaklaşık 20 kat fark bulu-
nuyor. Nüfusun yüzde 15 'i
Îngiliz ve Italyanlar gibi,
geriye kalan yüzde 85'i Pe-
ru, Bangladeş ve Uganda
standartlannda yaşıyor.
2000 yüında büyük mik-
tarlarda taşıt, konut ve di-
ğer mallar için kullanılan tü-
ketici kredilerinden sonra-
ki yıllarda hızla vazgeçil-
di.2OOOyılmda58bin615
kişi konut kredisi kullanır-
ken bu rakam 2002 yılın-
da 3 bin 252'ye geriledi.
Halkın yaklaşık yüzde 85'i
yaşamı için gerekli olan ih-
tiyaçlan dışında herhangi
bir şey satın alamamakta.
İlaç üretlml azaldı
Son yıllarda ilaç üretimi
de azaldı. 2000 yılında 1
milyar 94 milyon kutu ilaç
üretilirken bu rakam 2001
yılında 952 milyona, 2002
yılının ilk 9 ayında ise 532
milyon 368 bin 730'a ge-
riledi.
Otomobil
sattsında düsüs
Yurttaşlar 1999 yılmda
otomobil ve hafif araçlar
olmak üzere toplam 378
bin 9 araç satm aldı. Bu ra-
kam 2000 yıhnda 601 bin
811 'e yükseldi. Ancak kri-
zin patlak verdiği 2001 'de
188 bin 603'e, 2002 yılın-
da ise 152 bine geriledi.
Reklam harcamaları
1999 yılında 924 milyon
dolar olan televizyon, ba-
sın, radyo ve sinema reklam
harcamalan 2000 yılında
1058 milyon dolara ulaştı.
Ancak, bu rakam 2001 yı-
lmda 540, 2002 yılının ilk
6 ayında 369 milyon dola-
ra kadar düştü.
Bu arada, ekonomik krize
bağlı olarak icra davalan
ve boşanmalar da arth. 2000
yılmda 7 milyon 39 bin 288
olan icra dava dosyası, 2001
yılında 9 milyon 404 bin
9'a yükseldi. 2000 yılında
40 bin 108 olan boşanma
davası sayısı da 2001 yı-
lında 96 bin 78 oldu.
Yurttaşlar krizden daha
az etkilenmek için anlaş-
malı evlilik ve boşanmala-
ra, yabancılarla evlenme-
ye ve cinsiyet değiştirip
pembe nüfus kâğıdı alma-
ya yöneldi.
Bu yollarla devletin sos-
yal güvenlik kuruluşlann-
dan maaş bağlatıp gelecek-
lerini garanti almaya çalış-
tılar.
Olumlu değlşlltHK
Ekonomik tablolardaki
olumlu değişiklik kısmi dü-
zelmelere yol açtı. Enflas-
yondaki düşüşün yurttaş-
lara yansıması refah sevi-
yesinde bir yükselmeye işa-
ret etti. Yurttaşlar, bu sa-
yede ihtiyaçlannı kısmen
telafiye çalıştı.
Bu ihtiyaçlardan önceli-
ği ise gıda aldı. Ancak, bu
telafi tüketimi, ekonomiyi
düzeltecek düzeyde değil.
Yeni istihdam yaratılmadı-
ğı için de işsizliğe çare bu-
lunamadı.
GÖRÜŞ
LATtFMUTLU
Bilgi Üniversitesi Kurucusu
Türkiye'nin Kaderi
Toplumlann kaderini kendi inançları, âdetleri ve
davranışları belirler.
Aynı coğrafya ve iklimde yaşayan toplumlardan
bazılan zenginlik ve bolluk içinde kaygısız yaşarken
diğerierinin kıt kanaat, erinç ve gönençten yoksun
olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmalan, bunla-
nn farklı davranış ve tutum içinde olmalanndan kay-
naklanmaktadır.
Kapı komşumuz Avrupa'da insanlar yılda yirmi,
otuz bin dolar kazanırken, biz iki, üç bin dolarta ya-
şam savaşını sürdürmeye çalışıyoruz. Bizi Avru-
pa'dan farklı kılan, örf ve âdetlerimiz ile bilgi ve gör-
gülerimizdir. Fakirliğimiz ve yoksulluğumuz, örf,
âdet ve kanunlarımıza bağlı olarak aldığımız karar-
ların sonucunda oluşmuştur. Resmi kaynaklara gö-
re 30 milyon insanımız fakiriiksınınnda yaşarken 10
milyonumuz açlık sınınnı zoriuyor.(1)
Topraklarımız ve doğal çevremiz yaşam için Av-
rupa'dan daha elverişli olduğu halde, biz bugün
Avrupa'nın elini uzatarak bizi kurtaracağı tarihi bil-
dirmesini bekliyoruz. Kurtuluş için müzakere tari-
hini beklerken, bir taraftan da bizi geri bıraktıran fak-
törleri bulmak için kendimizi sorgulamalıyız. Kendi
çabamızla bu fakiriik kısır döngüsünden nasıl kur-
tulacağımızı kendimiz bulmalıyız.
Utuslararası kalkınmayanşında, Avrupa'yayetiş-
mek için Tanzimat'tan bu yana yaptığımız çalışma-
lar ve sarfettiğimiz gayretler sonuç vermedi. Avru-
pa'da meydana gelen gelişmelerden dolayı, arada-
ki fark giderek daha da açılıyor.
Bilimsel teorilerden ve tümcelerden uzaklaşarak
bir değeriendirme yaparsak, bütün sıkıntılarımızın
ve olumsuzluklarımızın temelinde hep parasızlığın
yaitıgını görürüz. Bunu atalanmızfark etmişlerdi. Hem
de çok eski zamanlarda, her şeyin paraya bağlı ol-
duğunu görmüşlerdi. Tanı doğru ve fakat, kurtuluş
için seçilen yol yanlış olduğu için, sonuca ulaşama-
dık.
Imparatorluğumuzun en kudretli günlerinde, bü-
tün Avrupa'yı sarsan fıyat artışları oluşmuştu. Ta-
rihçilerin Fıyat Devrimi dediği bu olgu, Ispanya'dan
başlayarak bütün Avrupa'yı sarsmıştı. Fiyat artış-
lan Istanbul'u da sarınca, hazine maaş ödeyemez
duruma düşmüştü. Para basmak için altın ve gü-
müş bulmak zordu, ama bakır boldu. 1584'te ule-
ma toplandı ve düşündü; umar olarak, attın ve gü-
müş paralara bakır kanştınlarak yeniden basılma-
sı kararlaştırıldı. Karar uygulandı ve sikkelere yüz-
deyetmiş oramnda bakır kanştınlarak piyasaya sü-
rüldü. Bu büyük devalüasyonun neden olduğu kan-
lı bir isyan unutuldu ama, tahhimizdeki bu ilk bü-
yük devalüasyon, bugüne dek unutulmadı; dünya
ekonomi tarihinde 7584 tağşişi olarak anılmakta-
dır.
Dünyaca ünlü Fransız tarihçisi Profesör F. Bra-
udel bu olayı şöyle değerlendiriyor:
"7566 devalüasyonunun Türk imparatoriuğunun
yorulduğuna dair ilk işaret olup olmadığını anlamak
ilginç olacaktır. 7584'te, hiç kuşku yoktur ki vahim
bir para bunalımı zincirlerinden boşanmıştır. "(2)
Gerçekten doğru. Aradan geçen dört yüz yıla
karşın biz hâlâ bu enflasyon canavannı zincire vu-
ramadık. O günden beri hep aynı metodu uygulu-
yoruz. Osmanlı ulemasının verdiği karardan vazge-
çemiyoruz. Para sıkmtımızı, para basarak gider-
mekten başka çare düşünemedik.
Gerçekten imparatorluk döneminde devlet sen-
yoraj hakkını kullanarak ek gelir elde etmek için sü-
rekli para basmış ve paranın ayarını düşürmekten
geri kalmamıştır. Aralıksız devam eden bu devalü-
asyonlar II. Mahtnut döneminde (1830) sıklaşmış,
fiyatlar da şaha kalkmıştı.
Cumhuriyet döneminde de aynı yol izlenmeye
devam edilmiştir. Banknot basılıp piyasaya sürül-
mesi, paranın değersizleşmesine, fiyatların yüksel-
mesine, enflasyona ve ardından yeni para ikame-
sine yol açıyordu. Yaklaşık 12 yıllık bir periyotla ya-
pılan devalüasyonlartoplumdatepki ile karşılandı.
Devalüasyon yapan hükümetler darbe ile düşürül-
dü ya da bir daha seçim kazanamadı. 24 Ocak
1980'de yapılan büyük devalüasyondan sonra, pa-
ranın dış degeri dalgalanmaya bırakıldığı için, mey-
dana gelen günlük küçük değer kayıplan toplum-
da toplumca mas ediliyordu. Türk Lirası'nın yüzyıl-
lar süren bu değer kaybına kalıcı bir çare bulunma-
dığı için, liramız yeryüzünün en zayıf ve güçsüz pa-
rası olarak rekor kırmıştır.
Para basarak enflasyon yaratma maceramız bu
sene galiba artık son buluyor.. IMF'nin isteği üze-
rine, Merkez Bankası kuruluş kanunu, bir kez da-
ha değiştirilerek, siyasi otoritenin para basma işi-
ne müdahalesi önlenmek istenmiştir. Bunun için
1211 sayılı kanuna 25.04.2001 günü22/Amadde-
si eklenerek, "Para Politikası Kurulu" oluşturulmuş-
tur. Başkan (Guvernör) yardımcılan ve iki üyeden olu-
şacak bu kurula, Hazine Müsteşan oy hakkı olmak-
sızın katılabilir. Fiyat istikrarını sağlamak amacıyla
para politikası ilke ve stratejilerinın, hükümetin et-
kisi olmaksızın, bu kurulda saptanacağı öngörülmek-
tedir.
Parasal önlemlerle ekonomiyi yönlendirme kura-
mı çok tartışmalı ve kapsamlı bir konu olduğu için,
yeni kurulan "Para Politikası Kurulu"nun ekonomi
ile ilişkisı üzerinde durmuyoruz. Para kurulunun,
19. yy'da îngiliz kolonilerinde uygulandığı ve terk
edildiği, günümüzde, Arjantin dışında Bermuda,
Cebelitank gibi çok küçük 6-7 site devletinde ha-
len denenmekte olduğunu kaydetmekle yetiniyo-
ruz! Yeni kanun, "Merkez Bankası'nın temel ama-
cı; fıyat istikrarını sağlamaktır diyor ve bu ama-
cını gerçekleştirmek için kullanacağı araçları belir-
liyor. Paranın değerini etkileyen güven ve üretim un-
surlannı yadsıyor. Türkiye'de üretim olmadığı için,
Türk Lirası'nın değer kazanamadığını artık kabul
etmeliyiz. Monaterist enstrümanlaria değil, gerçek
üretim tesisleri ile zenginlik yaratabılir ve paramıza
değer kazandırabiliriz. Değer emekle kazanılır.
Para basma görev ve yetkisi, anayasamızın
87. maddesi gereğinceTBMM'nindir. Anayasanın
bu hükmü yürürlükten kaldırılmadan, Merkez Ban-
kası'nın yasasında değişiklik yaparak, aynı görev ve
yetkinin bankaya ve ayrıca "para kurulu"na veril-
mesi çelişkili bir durum yaratmaktadır. Anayasamı-
za göreTBMM; 1211 sayılı yasaya göre Merkez Ban-
kası ve ayrıca Para Politikası Kurulu, para basma-
ya yetkilidirler.
Tecrübeler öğretmiştir ki, hükümetin veya Mer-
kez Bankası'nın serbestçe kâğrt para çıkartması, da-
ima ölçüsüzlüklere yol açmaktadır. Emisyon yetki-
sinin kötüye kullanılmasını önleyebilmek için para
miktan sınıriı tutulmalıdır.(3)
(1) www.dpt.gov.tr/8.beş yıllık p/an
(2) Braudel E, Akdeniz p. 636
(3) Ricardo D. The Principles ofPolitical Economy