Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 OCAK 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMÎ ekonomi@ cumhuriyet.com.tr 13
ŞİRKETLER
• DKNY'nin rahat ve
sade şıklığına
kavuşmak yüzde 5O'ye
varan indirimlerle
kolaylaşıyor. Hayattan
zevk almasını bilenlerin
tercıhi DKNY,
sonbahar-kış
koleksiyonunu yan
fıyatıyla sıınuyor.
• SOLOHAVLUyeni
dokusunda yer alan
kanallarla şimdi çok
daha emici ve yanm
yaprak boyu ile
gerektiği kadar
kullanılabildığinden
yine daha ekonomik.
• POLtSAN,
kazandığı toplam 8 bin
tonluk soğuk yol çizgı
boyası ve 45 tonluk
tinen kapsayan ihaleyle
45 bin kılometre yol
çızgisi boyayacak.
• PETtT
DAINONE'nin her küpü
yenılenen formülüyle 3
küp sütten üretilerek
yoğurda göre yüzde 30
daha fazla kalsiyum
içeriyor. Üstelik
tuketıcilere artık yüzde
25 daha ucuz ulaşıyor.
• GUESS, sevgilinizin
bileğini saran en güzel
armağan olmak için
tasarladığı "On The
CuflT'ın dınamik, şık
kadın ve erkek
modellerini sunuyor.
• SELPAK
COLLECTION,
Sevgüiler Günü'nü
özel desenli peçetelerle
kutluyor. "Seni
seviyorum"un birçok
dilde yazıh olduğu
peçeteler, sevgi dolu
sofralan süsleyecek.
• PINARSALEPle
soğuk kış günlerinin
içeceği salep keyfi çok
daha leziz ve kolay.
Anadolu'nun doğal
salebi ile Pınar'ın doğal
sütünden aldığı
lezzetıyle de soğuk kış
günlerinizi ısıtacak.
• PALMOLIVEDuş
jellerinın doğal bitki
özleriyle
zenginleştirilen iki yeni
çeşidi çıktı. Süt Gül ve
Aromaterapi duş jelleri,
cildi besleyen özel
formülü ve hoş
kokulanyla duş almak
için iyi bir neden.
• NESCAFE
;CLASSIC,Türk
tüketicisinın damak tadı
ve beğenisine göre
yenilendi. Değişen
kavanozuyla da yeni
tat, yeni görünüm
kazandı.
• YATAŞ, her yaşa ve
her zevke hitap eden
birbirinden canlı
nevresim koleksiyon
seçenekleriyle yatak
odalannıza zerafet ve
şıklık kazandınyor.
• ORGANICS Colour
Systems'uı saça zarar
vermeyen ürün
yelpazesine eklediği
parlak bakır ve bakır
kırmızısı renkleriyle 7
farklı çeşit kızıl elde
ederek istediğıniz tonu
yakalayabilirsiniz.
İşyerlerinin yüzde 80.5'i kapsam dışında, yararlanabilecek çalışan sayısı çok az
İşçiye güvencehayalFATMAKOŞAR
Aralannda yaşanan gerginlik-
ten sonra Başbakan Abdullah
GüTün, TÜSÎAD'a mart ayına
kadar yasalaştınlacağı yönünde
söz verdığı îş Yasası tasansı, ça-
lışanların çoğunluğu için iş gü-
vencesini hayal haline getiriyor.
Kayıt dışıhğı özendiren, esnek
çalışma modelini getiren, 1475
Sayılı îş Yasası'nda değişiklik
yapan tasan, iş güvencesinin de
kapsamını ciddi anlamda daral-
tıyor. Buna göre Türkiye'deki
toplam işyerlerinin yüzde 80.5'ı
iş güvencesine konu olmayacağı
hesaplanıyor.
Tasan, on kişiden az işçi çalış-
tıran işyerlerini kıdem tazminatı
ve iş güvencesinden muaf tutar-
ken bu ölçekteki işyerlerinde ça-
lışan kayıtlı ışçi sayısının 2 yıl
önce yapılan çalışmalara göre, 1
milyon 250 bin civannda olduğu
görülüyor. 100 kişiye kadar işçı
çalıştıran işyerlerindeki çalışan
sayısı ıse 1 milyon 500 bin civa-
nnda.
îş Müfettışi Arif Temir'in Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanlığı'nın verilenni alarak yap-
tığı hesaplamaya göre, kayıtlı
382.932 işyerinden 308.365 iş-
yeri kapsam dışında kahyor. Bir-
leşik Metal-tş Sendıkası'nın çahşmasına gö-
re de iş güvencesı kâğıt üstünde kahyor. Bu-
na göre ışverenlere ışten çıkarma için geçer-
li bir neden gösterme zorunluluğu ve yargı
denetimi getinliyor. Ancak yargı denetımi
sonrası davayı ışçinin kazanması durumun-
da, mutlaka işe iade zorunluluğu getırilmek
yerine tazmmat ödenebıleceğı belirtılıyor.
Sendıkanın çahşmasına göre tasannın ana
hatlan şöyle-
• Esnek çalışma modeti: Süreli, çağn üze-
ayıt dışıhğı özendiren, esnek çalışma
modelini getiren, Iş Yasası'nda değişiklik
yapan tasan, iş güvencesinin de kapsamını
daraltıyor. Tasan, on kişiden az işçi çalıştıran j
işyerlerini muaf tutarken 100 kişiye kadar |
işçi çalıştıran işyerlerindeki çalışan sayısı
sadece 1 milyon 500 bin civannda.
nne çalışma, ödünç ış ılişkileri, iş paylaşımı
modellen, belırlı sürelı hızmet sözleşmeleri
düzenlenebilecek. Stok birikmesi, hammad-
denın gecıkmesı, knz gibı durumlarda, ışve-
renin sözleşmeden kaynaklanan yükümlü-
lüklen ortadan kaldınlıyor.
• Büyük bir kesime güvence yok: Esnek
çalışma ilişkilennın yasalaştınlması amacıy-
la tutarlı olarak ışgücü çekirdek ve çeper iş-
gücü bıçiminde katmanlaştmlıyor. Burada
büyük bır çoğunluk olan çeper işgücü yan-
ışsız konumunda tutuluyor. Çekirdek ışgücü.
belırsız sürelı hızmet sozleşmesıyle çalışan-
lar olarak ele alınıyor. Çeperdekı "beürfi sû-
reü, kısnıi süreti, çağn üzerine çataşma, dene-
me süreti sözkşme" türleriyle çalışanlar bu
haklardan mahrum edilıyor.
• Sendikal örgütknme zorlasünbyon Ça-
hşanlann çahşma koşullan ve çıkarian fark-
lılaşünlıyor. Aynca özel ıstihdambürolan ara-
cılığıyla işgücü kitlesinın deneüm altına alın-
ması ve işçilerin pazarlık güçlenni ellerinden
almalan ve bürolann sıyası partılere kayıt bü-
rosu haline dönüşme tehlikesı söz konusu.
Sendikalardan
karşı atak
"Köleleştirme yasası"
olarak tanımladığı İş
Yasası'yla ilgili olarak
bugün Çahşma ve
Sosyal Güvenlik
Bakanlığı'na
gıdileceğini beürten
DtSK Başkanı
Sükyman Çelebi,
hükümetin tek taraflı
hareket etmemesini
istedi. Çelebi, bugünkü
görüşmeye Türk-Iş ve
Hak-Iş'in de kablacağını
belirterek "tş
gûvencesinde nasıl ki,
bizierin bütün istekkri
kabul edflmediyse bu
tasanylaflgiüolarak da
işverenin bütün talepleri
yerine getirilmemeK"
dedi. DİSK Yönetim
Kurulu'nun sabah
saatlermde toplanarak
konuyu görüşeceğini,
saat 14.30'da da Çalışma
Bakanlığfnda
olacaklanm belirten
Çelebi, temel sorunun
esnek çalışma modelinin
yasalaşrınlması
olduğunu kaydetti.
Kayıtlı çalışanlann zaten
çok düşük olduğunu ve
güvenceden
yararlanacaklannm da
az sayıda olduğunu ifade
eden Çelebi,
milletvekilleriyle de
görüşerek "sürece
müdahale edeceklerini"
anlattı.
DAVOS TOPLANTILARINDA DUYURUL
Gates'ten yoks
hastalara fon
VVASHINGTON (AA) - Yazılım şirketi Microsoft
şirketinin kurucusu BiD Gates, araştırmacılann
yoksul ülkelerdeki hastalıklara orijinal devalar,
ilaçlar bulmaya teşvik ve yönlendirmek için 200
milyon dolarlık yeni bir fon kuruyor. Tıp bıliminin
zengin dünyanın "kolay sorunlannı" çözdüğünü
kaydeden Gates, Bill ve Melinda Gates
Vakfı'ndan sağlanacak 200 milyon dolarlık
hibenin "Global Sağlıkta Büyük Tehlikeler,
Riskler Girişimi" kurulmasında kullanılacağını
bildirdi. Gates, dünya genehnde bilim
adamlannm her birine 20 milyon dolara kadar
hibe yardımı sunacak olan fonla AIDS, sıtma ve
diğer hastahklarda araştırmalan hızlandırarak
milyonlarca kişinin hayatının kurtanlabileceğini
söyledi. Geçen 25 yılda onaylanan 1.500 yeni ilacın
sadece 20'sinin kalkınmakta olan ülkelerdeki
hastahklarla alakalı olduğuna dikkat çeken Gates, yeni
fonu Davos toplantılannda dünyaya duyuracak. Yeni
programın yönetimine, ABD ve kalkınmakta olan
dünyanın güçlü bilim adamlan getirilecek
Kapasltenln ancak yûzde 551 kullanılablldl
Ihracat btte
otomotive yetemedi
İSTANBÜL (AA) - Türk otomotiv
sanayiinin yaklaşık 660 bin
adetlik üretim kapasitesi, artan
ihracata rağmen. iç pazardakı
durgunluk nedeniyle
kullanılamadı. 2002'de sektördeki
17 fırmanın ydlık 1 milyon 16 bin
805 adetlik toplam üreüm
kapasitesinin sadece ortalama
yüzde 35.l*i kullanılarak 356bin
807 adetlik bölümünden
yararlanıldı. Üreticiler arasında en
büyük oranı yüzde 61.8 ile Oyak
Renault gerçekleştirirken, 659 bin
998 adetlik kapasite boş kaldı.
Geçen yıl 662 bin otomobil
kapasitesinin yüzde 30.8'i, 62 bin
550 kamyon kapasitesinin yüzde
19.7'si, 153 bin 850 kamyonet
kapasitesinin yüzde 76'sı, 5 bin
800 otobüs kapasitesinin yüzde
46.3'ü kullanıldı. 53 bin 722
üretim kapasiteü minibüste
kullanım oranı 11.4 olurken, 13
bin 883 kapasiteli midibüste 31.5,
65 bin kapasiteli traktörde ise 16.4
oranında kapasite kullanımı
gerçekleşti. Üretici finnalar
arasındaysa yılhk 162 bin adetlik
kapasiteye sahip bulunan Oyak
Renault, 100 bin 131 adetlik
üretimle yüzde 61.8'lik kapasite
kullanımı gerçekleştirerek 17
üretici arasında ilk sırayı aldı.
Sıralamada Karsan yüzde 48.2 ile
ikinci, MAN yüzde 47.7 ile
üçüncü olurken, Tofaş 250 bin
adetlik kapasitesinin 108 bin 336
adetlik bölümüyle yaptğı
üretimle 4.'lüğü aldı.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Bürokpasi Sorumluluğu
Hükümetin güvenoyu almasının üzerinden iki ayı aş-
kın bir süre geçti. Artı ve eksileriyle hükümet, kamu-
oyunda değerlendiriliyor. Ancak bu değeriendirme sü-
recinde çok önemli bir nokta eksik kalıyor; göz ardı edi-
liyor; o da kamu bürokrasisinde olanlardır.
• • •
AKP hükümetinin bürokrasiyi çalıştırma anlayışında
tam bir kargaşa yaşanıyor. Pek çok bakanlıkta, "Ba-
kan Danışmanı" olarak görevlendirilen kişiler, daha
yasal durumlan açıklık kazanmadan, devletin en
üst yönetim birimlerinde; emirler veriyor; iş yaptınyor;
otomobil, telefon, bilgisayar, sekreter vb. olanaklannı
istediği gibi kullanıyortar. Aynı kişiler, yalnız arşivlere gir-
mekle kalmıyor, memuriann çalışmalannı yönlendiriyor;
bakanlıklann içinde bir başka bakanlık yaratılmtş olu-
yor. Sözüm ona tasarruf gerekçesiyle bakanlık sayı-
sını azaltan AKP, bu uygulamasryla bakanlık sayı-
sını artbnyor.
Bu uygulamanın iki çok olumsuz sonucu yaşanıyor.
Sonuçlardan biri, bürokrasinin tepesinde bir şeyler
olurken asıl vücut çalışamıyor, hizmet üretemiyor; tam
bir şaşkınlık içinde ne olacağını bekliyor. İkinci
olumsuz sonuç halkın durumudun olan, hizmet ala-
mayan halka oluyor. Vatandaş, devletteki işinin görül-
mesi için arnk yönetime başvurmuyon ulaşabildi-
ği kadar, AKP'lilere gidiyor, hem yerel hem de mer-
kezi düzeyde, AKP'lilere mecbur kalıyor. Çünkü, iş
bulma, atama, nakil ve terfi gibi yalnız bürokrasiyi ilgi-
lendiren konularda değil, hemen her konuda olağan
yönetim kartallan çalışmıyor; yansız bir tutumla su-
nulması gereken kamu hizmetleri de taraflı gerçekleş-
tiriliyor. Aç, işsiz ve yoksul halk, AKP yöneticileri-
nin önünde eziliyon onurunu, kimliğini, kişiliğini
tüketiyor.
Bu uygulamasıyla, hükümet, yalnız bürokrasiyi de-
ğil, yoksul halkı da AKP'ye bağımlı kıltyor, açıkça
parti bağımlısı yapmaya uğraşıyor.
Hükümet, birtaraftan bürokrasinin en tepe noktala-
nnı bakanlann hısım ve akrabalanyia doldururken,
diğer taraftan da namusuyla çalışan, kamu görevlile-
rinin durumunu belirsizliğe itiyor; eğitilmiş, deneyimli
ve saygın bürokratlan yok sayıyor; kendine bağımlı ol-
maya zoriuyor; pek çoğunu da nedensiz biçimde gö-
revden alıyor, bunlann yerine de yine çogu kez, daha
verimsiz, deneyimsiz ve kalrtesiz kişileri yalnızca
AKP yandaşı olduklan gerekçesiyle, bürokraside gö-
revlendiriyon bununla da kalmıyor, bu deneyimsiz ve
niteliksizleri atama işlemine yasal kılıf giydiriyor.
Bu kadan da olmaz diyenleri, hükümetin yıldız ba-
kanlanndan bin, Milli Eğitim Bakanı, bakın nasıl ya-
lanlıyor:
"Milli Eğitim Bakanlığı YöneticiAtama, Değeriendir-
me, Görevde Yükselme ve Yer Değiştirme Yönetme-
liği"r\e bir geçici madde ekleyen bir yönetmelik deği-
şikliği yapıldı. Yapılan değişiklikle. Müstesar yardım-
cılıklan, Eğitim Teknolojileri ve Personel genel mü-
dürtükleri, Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı; Yayımlar, Yatmmlar ve Tesisler,
Eğitim Araçları ve Donatım, Sağlık Işleri, Idari ve
Mali Işler Dairesi başkanhklanna, atamalan 2451
sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama
Usulüne llişkin Kanun hükümlerine göre yapılmış
bulunanlar arasından, bu yonetmelıkte belııienen ko-
şullar aranmaksızın. 2003 yıiı sonuna kadar atama
yapılabilir. Bu şekilde atanacakların hizmet içi eği-
timi, bu yönetmeliğin 41 'inci maddesinin üçüncü
fıkrasında öngörûlen seminer şeklinde yapılır. (11
Ocak 2003 tarih ve 24990 sayıiı Resmi Gazete).
Milli Eğitim Bakanı, atamalarda yönetmelikte yer
alan, eğitim süresi, bakanlık içi hizmet süresi; hizmet
içi eğitimin başan ile tamamlanmış olması; belli bir dü-
zeyde değeriendirme puanı almış olmak; iyi sicile sa-
hip olmak; ceza almamış olmak; seçme değeriendir-
me ve görevde yükselme sınavlannda başanlı olmak;
bilgisayar eğitimi gönmüş olmak gibi niteliksel ölçüt-
leri bir tarafa bırakabilecektir.
Eğitim, bireyin yeteneklerini geliştimneyi, niteliklerini
yükseltmeyi amaçlar. Bakanlığın yönetiminin tepe nok-
talanna yapılacak atamalarda, eğitim düzeyini, dene-
yimi ve başanmı bir yana bırakmanın ya da bürokratik
yapıyı niteliksizliğe sürüklemenin, yıkıcı sonuçlan
uzun yıllar boyu yaşanır.
• • •
Ülke bürokrasisı, yıllar boyu ağır partizanlık baskısı
altında ezilmiştir. Bürokraside, maaş ve ücret farklılık-
lan, eşit işe eşit ücret ilkesinin tümüyle yok edildiği bir
duruma gelmiştir. Bunlar bir an önce giderilmeli; halka
hizmeti, etkinliği, verimliliği ve başanmı esas alan bir
uygulamaya gidilmetidir. Tersine bir tutum, yalnız çok
ağır siyasal sorumluluklar doğurmakla kalmaz, uzun
yıllar onanlamayacak toplumsal yıkımlara yol açar.
yakup@metu.edu.tr
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizogkj <ı blueyonder.co.uk
Fransa ve Almanya Irak'ta bir savaşa
karşı olduklannı açıkladılar. NATO, Irak sa-
vaşına ilişkin hazırtıklannı erteledi. Bu ge-
lişmeler karşısında, ABD Savunma Baka-
nı Rumsfeld, "Avnıpa, yalnızca Almanya
ve Fransa'dan oluşmuyor. Onlar eski Av-
rupa. Diğer Avrupa ülkeleri ABD'den ya-
na" demeciyle, Almanya ve Fransa'yı
önemsemediklerini vurgulayarak gerginli-
ği tırmandırdı. Görünen o ki, ABD'nin, kim-
senin keyfıni beklemeye gereksinimi ve
sabn yok!
'Muazzam güç'
ABD, 11 Eylül'den sonra, Afganistan'ı
işga) etti. Orta ve Güney Doğu Asya'da, Af-
rika'da, Latın Amerika'da yeni askeri üsler
kurdu, sınır ötesi operasyonlar, yargısız in-
fazlar gerçekleştirdi. Dünyanın enerji kay-
naklannın merkezinde muazzam bir aske-
ri yığınak yaptı ve Irak'ı işgal etmeye ka-
rarlı. Imparatorun yayılması yalnızca as-
keri birolgu da değıl Jean de Maillard'ın
Le Monde Diplomatique de ışaret ettıği
gibi, Imparator kendi ekonomisinin kural-
lannı, küttürel normlannı da baskıyla yay-
gınlaştmyor. 11 Eylül'den sonra, ABD, gü-
venlik gerekçesiyle uluslararası mali işlem-
ler üzerinde olağanüstü bir denetirn kur-
du. Artık uluslararası işlem yapan banka-
lar, her işlemlerini ABD otoritelerine bildir-
mek zorundalar. Şimdi, ABD yetkilileri,
dünyadaki fon akışını yakından izliyebili-
yorlar. ABD uluslararası ticaret üzerinde
de benzer bir denetim kurmaya çalışıyor.
Bugün ABD'ye yalnızca ABD tarafından
onayianmış 20 limandan konteyner gön-
dermek mümkün. Bu listeye girmek iste-
yenler, ABD'nin güvenlik kurallarını, ABD
gümrük görevlilerinin yerinde denetim
hakkını kabul etmek zorundalar. ABD'de
İmparatorun yumuşak karnıişleme konmaya başlanan yeni güvenlik
yasaları, "topyekûn bilişim farkındalığı"
projesi, ABD'nin küresel iletişimin tümünü
izlemeyi hedeflediğini gösteriyor. Mail-
lard'in gözlemlerine, ABD'nin bazı devlet-
lerin eğitim sistemlerine, örneğin, Pakistan
ve Suudi Arabistan'ın dini okullara mali
desteği kesmesini isteyerek, doğrudan
müdahale etmesini de ekleyebiliriz. (Was-
hington Times 9/11/2002).
Karşımızda, kendisinden sonraki 20 ül-
kenin toplam askeri harcamalarına eşit bir
askeri butçeye sahip, küresel çapta ve hat-
ta uzayda hâkimiyet kurmaya başlayan bir
imparatorluk, muazzam bir güç, direni-
lemez bir irade vati Ancak, korkup sin-
meden önce, Imparatorun gücü hakkın-
da daha gerçekçi bir yargı oluşturmaya
çalışmak gerekin ABD bu gücü, sürekli
genişleme sürecini (imparatorluklar
sürekli genişlemek zorundadıriar) nasıl
finanse ediyor? Bu finansman sürdürü-
lebilir mi? Bu finsmanın iki temel kayna-
ğı olduğu söylenebilir, ekonomik büyüme
ve dışardan gelen sermaye. Üstelik bu iki-
si belli tarihsel koşullarda örneğin 1990'lar-
da olduğu gibi birbirini destekleyerek bir
"saadet zinciri" de oluşturabilir. 2000 ba-
şındaki resesyon bu "saadetzincihni"teh-
likeye sokmuş, kopma olasılığını gündeme
getirmişti. Sonra ABD ekonomisi bu re-
sesyondan çıkmaya başlayınca bu tehlike
hafifledi. Biz birçok kez yazılarımızda bu
ekonomik toparianmanın temelinin çok
zayrf olduğuna, yeniden resesyona dö-
nüşebileceğine ışaret ettık; ABD ekono-
misi 1990'lardaki büyüme sırasındaoluşan
aşınlıklan (köpükleri) temizlemekte büyük
zorluk çekiyordu.
Sorunun adı dolarl
Yılbaşından bu yana, ekonomik veriler
bu "saadetzicirinin" yeniden zayıflamaya
başladığını gösteriyor. Imparatorun ulus-
lararası gücünün bir ifadesi olan dolann
Kasım 2002'den bu yana
Euro ve Yen karşısın-
da sürekli geriie-
mekte olması bu
zayıflamanın iv-
me kazandığını t
da düşündürü-
yor. 18 Ocak'ta
International
Herald Tribu-j
ne'de yayımla-
nan bir analiz
doların uluslara-
rası döviz piyasala-
rında 1999'dan bu
yana en düşük düzeyi-
ne indiğine ışaret ettikten
sonra, piyasaların, beklen-
tilerini yeniden gözden ge-
çirdiğini, doların gerileme hı-
zının artacağını varsayarak tu-
tum almaya başladıklannı aktan-
yordu. Geçen hafta başında Wall
Street Journal de yayımlanan bir
başka yorum, dolann düşmeye devam et-
mesinin beklendiğini yazdı. Her iki yorum
da neden olarak ABD ekonomisine ilişkin
verilerin yeniden bozulmaya başlamasıy-
la, yaklaşan savaşı gösterdı. Hafta ortasın-
da bir başka Wall Street Journal yazan,
dolann bu trendini "1987'den beri en sert
gerileme" olarak niteledi; zayıf dolann,
ABD hisse senetleri ve tahvillerinin getiri-
lerini düşürerek Avrupalı ve Asyalı yatınm-
cılann 11 Eylül'den sonra başlattıklan pa-
ralannı ABD'den çekme eğilimini güçlen-
dirdiğine ışaret etti. Bunu ABD borsa in-
desklerinde son haftalardaki gerilemeler-
den de izleyebiliriz.
Dolann gerilemesinin nedenlerine
bakarsak: Geçen hafta açıklanan veri-
lere göre kasım ayında ABD ekonomi-
si tarihinin en büyük dış ticaret açığını
verirken aralıkta da sanayi üretimi geri-
lemış. Böylece önde gelen ekonomik
analiz kurumlan dördüncü üç aylık dö-
nemde ABD ekonomisine ilişkin büyüme
tahminlerini daha da düşürerek yüzde 1.1
ila yüzde 0.5 arasına çektiler. J. P. Mor-
gan Chase'den Bill Sharp'da "iki dip-
li resesyon" tartışmalannın yeniden
gündeme geldiğini, Morgan Stan-
ley Dean VVitter baş ekonomis-
ti Roach, "iki dipli" resesyon
olasılığının arttığını, 4. dö-
nemde büyümenin kolaylıkla
negatif olabileceğini vurguladı.
Köpük sonrası ekonominin so-
runları, sanayide kapasite fazlası,
tüketici talebindeki gerileme, yatınm-
larda ve işsizlikte olumsuz geiişmelere
işaret ediyor, ABD ekonomisinin gelece-
ğine ilişkin karanlık bir tablo çiziyor.
Bu ekonomik iklim, bütçedeki ve cari
hesaplardaki açığın kapatılmasını zoriaş-
tınyor, İmparatorluk projesinin (askeri har-
camalar, yeni güvenlik sistemleri vb..) fi-
nansmanını gittikçe zoriaştınyor. Bu gö-
rüntü de yatınmcılan dolara karşı spekü-
lasyona zorluyor. Böylece, "saadet zinci-
rinin" yerini de bir "fasit daire" almaya
başlıyor. Financial Times'dan Martin
VVolf'un 7 Ocak yazısında vurguladıgı gi-
bi dolar artık tehdit altında. Dolann tehdit
attında olmasının bir nedeni daha var:
ABD'de özel ve kamu sektör borcu
1980'de toplam 4 trilyon dolardan 2002
sonundan 31 trilyon dolara çıktı. (Boron's
online 20/01).
Uluslararası yatınmcılar (John Hopkins
Üniversitesi'nden Prof. Joseph ûuinlan,
"Şu anda AsyalılarABD'nin bankacısı du-
rumundadırlar" diyor) bu kredi köpüğü-
nün daha fazla sürdürülebileceğine inan-
mıyoriar. Tüm bu manzara Bush yönetimi-
nin "imparatoluk projesi" nin mali karnının
çok yumuşak olduğunu, kolaylıkla deline-
bileceğini gösteriyor.
Bu koşullarda, kimi analistler, ABD yö-
netimine, operasyonu, Irak'ın yalnızca pet-
rol alanlarını işgal etmekle sınırlamasını
önerdiler. Böylece, ABD hem, Bağdat'a
girmeden, yalnızca kuşatarak rejimin, can
ve mal kaybına neden olmadan içerden
çökmesini sağlar, hem de kendi borçlan-
nı finanse edecek muazzam bir nakit kay-
nağına kavuşur.
Yeni Irak petrol idaresi, petrolü ancak
dolar karşılığı satacağını açıklarsa, dolara
olan talebi canlandırabilir. Böylece ABD
diğer ülkelerin petrol imtiyazlanna da do-
kunmaktan kurtulur. Buna karşılık, Irak'ın
yeniden inşası için oluşturulacak fon da
dolar cinsinden, özellikle ABD mallarına
talebi arttıracak bir biçimde düzenlerek
ABD'nin kredi reytingi güçlendirilebilir. An-
cak, bu yaklaşımı savunanlar, "Bu sorun-
ları çözermi, yoksa, gerileyen bir Impara-
tortuğun son nefesi mi olur? Bilmek zor"
diyoriar.