23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 OCAK 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMÎ ekonomi@ cumhuriyet.com.tr 13 ŞİRKETLER • DKNY'nin rahat ve sade şıklığına kavuşmak yüzde 5O'ye varan indirimlerle kolaylaşıyor. Hayattan zevk almasını bilenlerin tercıhi DKNY, sonbahar-kış koleksiyonunu yan fıyatıyla sıınuyor. • SOLOHAVLUyeni dokusunda yer alan kanallarla şimdi çok daha emici ve yanm yaprak boyu ile gerektiği kadar kullanılabildığinden yine daha ekonomik. • POLtSAN, kazandığı toplam 8 bin tonluk soğuk yol çizgı boyası ve 45 tonluk tinen kapsayan ihaleyle 45 bin kılometre yol çızgisi boyayacak. • PETtT DAINONE'nin her küpü yenılenen formülüyle 3 küp sütten üretilerek yoğurda göre yüzde 30 daha fazla kalsiyum içeriyor. Üstelik tuketıcilere artık yüzde 25 daha ucuz ulaşıyor. • GUESS, sevgilinizin bileğini saran en güzel armağan olmak için tasarladığı "On The CuflT'ın dınamik, şık kadın ve erkek modellerini sunuyor. • SELPAK COLLECTION, Sevgüiler Günü'nü özel desenli peçetelerle kutluyor. "Seni seviyorum"un birçok dilde yazıh olduğu peçeteler, sevgi dolu sofralan süsleyecek. • PINARSALEPle soğuk kış günlerinin içeceği salep keyfi çok daha leziz ve kolay. Anadolu'nun doğal salebi ile Pınar'ın doğal sütünden aldığı lezzetıyle de soğuk kış günlerinizi ısıtacak. • PALMOLIVEDuş jellerinın doğal bitki özleriyle zenginleştirilen iki yeni çeşidi çıktı. Süt Gül ve Aromaterapi duş jelleri, cildi besleyen özel formülü ve hoş kokulanyla duş almak için iyi bir neden. • NESCAFE ;CLASSIC,Türk tüketicisinın damak tadı ve beğenisine göre yenilendi. Değişen kavanozuyla da yeni tat, yeni görünüm kazandı. • YATAŞ, her yaşa ve her zevke hitap eden birbirinden canlı nevresim koleksiyon seçenekleriyle yatak odalannıza zerafet ve şıklık kazandınyor. • ORGANICS Colour Systems'uı saça zarar vermeyen ürün yelpazesine eklediği parlak bakır ve bakır kırmızısı renkleriyle 7 farklı çeşit kızıl elde ederek istediğıniz tonu yakalayabilirsiniz. İşyerlerinin yüzde 80.5'i kapsam dışında, yararlanabilecek çalışan sayısı çok az İşçiye güvencehayalFATMAKOŞAR Aralannda yaşanan gerginlik- ten sonra Başbakan Abdullah GüTün, TÜSÎAD'a mart ayına kadar yasalaştınlacağı yönünde söz verdığı îş Yasası tasansı, ça- lışanların çoğunluğu için iş gü- vencesini hayal haline getiriyor. Kayıt dışıhğı özendiren, esnek çalışma modelini getiren, 1475 Sayılı îş Yasası'nda değişiklik yapan tasan, iş güvencesinin de kapsamını ciddi anlamda daral- tıyor. Buna göre Türkiye'deki toplam işyerlerinin yüzde 80.5'ı iş güvencesine konu olmayacağı hesaplanıyor. Tasan, on kişiden az işçi çalış- tıran işyerlerini kıdem tazminatı ve iş güvencesinden muaf tutar- ken bu ölçekteki işyerlerinde ça- lışan kayıtlı ışçi sayısının 2 yıl önce yapılan çalışmalara göre, 1 milyon 250 bin civannda olduğu görülüyor. 100 kişiye kadar işçı çalıştıran işyerlerindeki çalışan sayısı ıse 1 milyon 500 bin civa- nnda. îş Müfettışi Arif Temir'in Ça- lışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanlığı'nın verilenni alarak yap- tığı hesaplamaya göre, kayıtlı 382.932 işyerinden 308.365 iş- yeri kapsam dışında kahyor. Bir- leşik Metal-tş Sendıkası'nın çahşmasına gö- re de iş güvencesı kâğıt üstünde kahyor. Bu- na göre ışverenlere ışten çıkarma için geçer- li bir neden gösterme zorunluluğu ve yargı denetimi getinliyor. Ancak yargı denetımi sonrası davayı ışçinin kazanması durumun- da, mutlaka işe iade zorunluluğu getırilmek yerine tazmmat ödenebıleceğı belirtılıyor. Sendıkanın çahşmasına göre tasannın ana hatlan şöyle- • Esnek çalışma modeti: Süreli, çağn üze- ayıt dışıhğı özendiren, esnek çalışma modelini getiren, Iş Yasası'nda değişiklik yapan tasan, iş güvencesinin de kapsamını daraltıyor. Tasan, on kişiden az işçi çalıştıran j işyerlerini muaf tutarken 100 kişiye kadar | işçi çalıştıran işyerlerindeki çalışan sayısı sadece 1 milyon 500 bin civannda. nne çalışma, ödünç ış ılişkileri, iş paylaşımı modellen, belırlı sürelı hızmet sözleşmeleri düzenlenebilecek. Stok birikmesi, hammad- denın gecıkmesı, knz gibı durumlarda, ışve- renin sözleşmeden kaynaklanan yükümlü- lüklen ortadan kaldınlıyor. • Büyük bir kesime güvence yok: Esnek çalışma ilişkilennın yasalaştınlması amacıy- la tutarlı olarak ışgücü çekirdek ve çeper iş- gücü bıçiminde katmanlaştmlıyor. Burada büyük bır çoğunluk olan çeper işgücü yan- ışsız konumunda tutuluyor. Çekirdek ışgücü. belırsız sürelı hızmet sozleşmesıyle çalışan- lar olarak ele alınıyor. Çeperdekı "beürfi sû- reü, kısnıi süreti, çağn üzerine çataşma, dene- me süreti sözkşme" türleriyle çalışanlar bu haklardan mahrum edilıyor. • Sendikal örgütknme zorlasünbyon Ça- hşanlann çahşma koşullan ve çıkarian fark- lılaşünlıyor. Aynca özel ıstihdambürolan ara- cılığıyla işgücü kitlesinın deneüm altına alın- ması ve işçilerin pazarlık güçlenni ellerinden almalan ve bürolann sıyası partılere kayıt bü- rosu haline dönüşme tehlikesı söz konusu. Sendikalardan karşı atak "Köleleştirme yasası" olarak tanımladığı İş Yasası'yla ilgili olarak bugün Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na gıdileceğini beürten DtSK Başkanı Sükyman Çelebi, hükümetin tek taraflı hareket etmemesini istedi. Çelebi, bugünkü görüşmeye Türk-Iş ve Hak-Iş'in de kablacağını belirterek "tş gûvencesinde nasıl ki, bizierin bütün istekkri kabul edflmediyse bu tasanylaflgiüolarak da işverenin bütün talepleri yerine getirilmemeK" dedi. DİSK Yönetim Kurulu'nun sabah saatlermde toplanarak konuyu görüşeceğini, saat 14.30'da da Çalışma Bakanlığfnda olacaklanm belirten Çelebi, temel sorunun esnek çalışma modelinin yasalaşrınlması olduğunu kaydetti. Kayıtlı çalışanlann zaten çok düşük olduğunu ve güvenceden yararlanacaklannm da az sayıda olduğunu ifade eden Çelebi, milletvekilleriyle de görüşerek "sürece müdahale edeceklerini" anlattı. DAVOS TOPLANTILARINDA DUYURUL Gates'ten yoks hastalara fon VVASHINGTON (AA) - Yazılım şirketi Microsoft şirketinin kurucusu BiD Gates, araştırmacılann yoksul ülkelerdeki hastalıklara orijinal devalar, ilaçlar bulmaya teşvik ve yönlendirmek için 200 milyon dolarlık yeni bir fon kuruyor. Tıp bıliminin zengin dünyanın "kolay sorunlannı" çözdüğünü kaydeden Gates, Bill ve Melinda Gates Vakfı'ndan sağlanacak 200 milyon dolarlık hibenin "Global Sağlıkta Büyük Tehlikeler, Riskler Girişimi" kurulmasında kullanılacağını bildirdi. Gates, dünya genehnde bilim adamlannm her birine 20 milyon dolara kadar hibe yardımı sunacak olan fonla AIDS, sıtma ve diğer hastahklarda araştırmalan hızlandırarak milyonlarca kişinin hayatının kurtanlabileceğini söyledi. Geçen 25 yılda onaylanan 1.500 yeni ilacın sadece 20'sinin kalkınmakta olan ülkelerdeki hastahklarla alakalı olduğuna dikkat çeken Gates, yeni fonu Davos toplantılannda dünyaya duyuracak. Yeni programın yönetimine, ABD ve kalkınmakta olan dünyanın güçlü bilim adamlan getirilecek Kapasltenln ancak yûzde 551 kullanılablldl Ihracat btte otomotive yetemedi İSTANBÜL (AA) - Türk otomotiv sanayiinin yaklaşık 660 bin adetlik üretim kapasitesi, artan ihracata rağmen. iç pazardakı durgunluk nedeniyle kullanılamadı. 2002'de sektördeki 17 fırmanın ydlık 1 milyon 16 bin 805 adetlik toplam üreüm kapasitesinin sadece ortalama yüzde 35.l*i kullanılarak 356bin 807 adetlik bölümünden yararlanıldı. Üreticiler arasında en büyük oranı yüzde 61.8 ile Oyak Renault gerçekleştirirken, 659 bin 998 adetlik kapasite boş kaldı. Geçen yıl 662 bin otomobil kapasitesinin yüzde 30.8'i, 62 bin 550 kamyon kapasitesinin yüzde 19.7'si, 153 bin 850 kamyonet kapasitesinin yüzde 76'sı, 5 bin 800 otobüs kapasitesinin yüzde 46.3'ü kullanıldı. 53 bin 722 üretim kapasiteü minibüste kullanım oranı 11.4 olurken, 13 bin 883 kapasiteli midibüste 31.5, 65 bin kapasiteli traktörde ise 16.4 oranında kapasite kullanımı gerçekleşti. Üretici finnalar arasındaysa yılhk 162 bin adetlik kapasiteye sahip bulunan Oyak Renault, 100 bin 131 adetlik üretimle yüzde 61.8'lik kapasite kullanımı gerçekleştirerek 17 üretici arasında ilk sırayı aldı. Sıralamada Karsan yüzde 48.2 ile ikinci, MAN yüzde 47.7 ile üçüncü olurken, Tofaş 250 bin adetlik kapasitesinin 108 bin 336 adetlik bölümüyle yaptğı üretimle 4.'lüğü aldı. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Bürokpasi Sorumluluğu Hükümetin güvenoyu almasının üzerinden iki ayı aş- kın bir süre geçti. Artı ve eksileriyle hükümet, kamu- oyunda değerlendiriliyor. Ancak bu değeriendirme sü- recinde çok önemli bir nokta eksik kalıyor; göz ardı edi- liyor; o da kamu bürokrasisinde olanlardır. • • • AKP hükümetinin bürokrasiyi çalıştırma anlayışında tam bir kargaşa yaşanıyor. Pek çok bakanlıkta, "Ba- kan Danışmanı" olarak görevlendirilen kişiler, daha yasal durumlan açıklık kazanmadan, devletin en üst yönetim birimlerinde; emirler veriyor; iş yaptınyor; otomobil, telefon, bilgisayar, sekreter vb. olanaklannı istediği gibi kullanıyortar. Aynı kişiler, yalnız arşivlere gir- mekle kalmıyor, memuriann çalışmalannı yönlendiriyor; bakanlıklann içinde bir başka bakanlık yaratılmtş olu- yor. Sözüm ona tasarruf gerekçesiyle bakanlık sayı- sını azaltan AKP, bu uygulamasryla bakanlık sayı- sını artbnyor. Bu uygulamanın iki çok olumsuz sonucu yaşanıyor. Sonuçlardan biri, bürokrasinin tepesinde bir şeyler olurken asıl vücut çalışamıyor, hizmet üretemiyor; tam bir şaşkınlık içinde ne olacağını bekliyor. İkinci olumsuz sonuç halkın durumudun olan, hizmet ala- mayan halka oluyor. Vatandaş, devletteki işinin görül- mesi için arnk yönetime başvurmuyon ulaşabildi- ği kadar, AKP'lilere gidiyor, hem yerel hem de mer- kezi düzeyde, AKP'lilere mecbur kalıyor. Çünkü, iş bulma, atama, nakil ve terfi gibi yalnız bürokrasiyi ilgi- lendiren konularda değil, hemen her konuda olağan yönetim kartallan çalışmıyor; yansız bir tutumla su- nulması gereken kamu hizmetleri de taraflı gerçekleş- tiriliyor. Aç, işsiz ve yoksul halk, AKP yöneticileri- nin önünde eziliyon onurunu, kimliğini, kişiliğini tüketiyor. Bu uygulamasıyla, hükümet, yalnız bürokrasiyi de- ğil, yoksul halkı da AKP'ye bağımlı kıltyor, açıkça parti bağımlısı yapmaya uğraşıyor. Hükümet, birtaraftan bürokrasinin en tepe noktala- nnı bakanlann hısım ve akrabalanyia doldururken, diğer taraftan da namusuyla çalışan, kamu görevlile- rinin durumunu belirsizliğe itiyor; eğitilmiş, deneyimli ve saygın bürokratlan yok sayıyor; kendine bağımlı ol- maya zoriuyor; pek çoğunu da nedensiz biçimde gö- revden alıyor, bunlann yerine de yine çogu kez, daha verimsiz, deneyimsiz ve kalrtesiz kişileri yalnızca AKP yandaşı olduklan gerekçesiyle, bürokraside gö- revlendiriyon bununla da kalmıyor, bu deneyimsiz ve niteliksizleri atama işlemine yasal kılıf giydiriyor. Bu kadan da olmaz diyenleri, hükümetin yıldız ba- kanlanndan bin, Milli Eğitim Bakanı, bakın nasıl ya- lanlıyor: "Milli Eğitim Bakanlığı YöneticiAtama, Değeriendir- me, Görevde Yükselme ve Yer Değiştirme Yönetme- liği"r\e bir geçici madde ekleyen bir yönetmelik deği- şikliği yapıldı. Yapılan değişiklikle. Müstesar yardım- cılıklan, Eğitim Teknolojileri ve Personel genel mü- dürtükleri, Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı; Yayımlar, Yatmmlar ve Tesisler, Eğitim Araçları ve Donatım, Sağlık Işleri, Idari ve Mali Işler Dairesi başkanhklanna, atamalan 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne llişkin Kanun hükümlerine göre yapılmış bulunanlar arasından, bu yonetmelıkte belııienen ko- şullar aranmaksızın. 2003 yıiı sonuna kadar atama yapılabilir. Bu şekilde atanacakların hizmet içi eği- timi, bu yönetmeliğin 41 'inci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörûlen seminer şeklinde yapılır. (11 Ocak 2003 tarih ve 24990 sayıiı Resmi Gazete). Milli Eğitim Bakanı, atamalarda yönetmelikte yer alan, eğitim süresi, bakanlık içi hizmet süresi; hizmet içi eğitimin başan ile tamamlanmış olması; belli bir dü- zeyde değeriendirme puanı almış olmak; iyi sicile sa- hip olmak; ceza almamış olmak; seçme değeriendir- me ve görevde yükselme sınavlannda başanlı olmak; bilgisayar eğitimi gönmüş olmak gibi niteliksel ölçüt- leri bir tarafa bırakabilecektir. Eğitim, bireyin yeteneklerini geliştimneyi, niteliklerini yükseltmeyi amaçlar. Bakanlığın yönetiminin tepe nok- talanna yapılacak atamalarda, eğitim düzeyini, dene- yimi ve başanmı bir yana bırakmanın ya da bürokratik yapıyı niteliksizliğe sürüklemenin, yıkıcı sonuçlan uzun yıllar boyu yaşanır. • • • Ülke bürokrasisı, yıllar boyu ağır partizanlık baskısı altında ezilmiştir. Bürokraside, maaş ve ücret farklılık- lan, eşit işe eşit ücret ilkesinin tümüyle yok edildiği bir duruma gelmiştir. Bunlar bir an önce giderilmeli; halka hizmeti, etkinliği, verimliliği ve başanmı esas alan bir uygulamaya gidilmetidir. Tersine bir tutum, yalnız çok ağır siyasal sorumluluklar doğurmakla kalmaz, uzun yıllar onanlamayacak toplumsal yıkımlara yol açar. yakup@metu.edu.tr DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizogkj <ı blueyonder.co.uk Fransa ve Almanya Irak'ta bir savaşa karşı olduklannı açıkladılar. NATO, Irak sa- vaşına ilişkin hazırtıklannı erteledi. Bu ge- lişmeler karşısında, ABD Savunma Baka- nı Rumsfeld, "Avnıpa, yalnızca Almanya ve Fransa'dan oluşmuyor. Onlar eski Av- rupa. Diğer Avrupa ülkeleri ABD'den ya- na" demeciyle, Almanya ve Fransa'yı önemsemediklerini vurgulayarak gerginli- ği tırmandırdı. Görünen o ki, ABD'nin, kim- senin keyfıni beklemeye gereksinimi ve sabn yok! 'Muazzam güç' ABD, 11 Eylül'den sonra, Afganistan'ı işga) etti. Orta ve Güney Doğu Asya'da, Af- rika'da, Latın Amerika'da yeni askeri üsler kurdu, sınır ötesi operasyonlar, yargısız in- fazlar gerçekleştirdi. Dünyanın enerji kay- naklannın merkezinde muazzam bir aske- ri yığınak yaptı ve Irak'ı işgal etmeye ka- rarlı. Imparatorun yayılması yalnızca as- keri birolgu da değıl Jean de Maillard'ın Le Monde Diplomatique de ışaret ettıği gibi, Imparator kendi ekonomisinin kural- lannı, küttürel normlannı da baskıyla yay- gınlaştmyor. 11 Eylül'den sonra, ABD, gü- venlik gerekçesiyle uluslararası mali işlem- ler üzerinde olağanüstü bir denetirn kur- du. Artık uluslararası işlem yapan banka- lar, her işlemlerini ABD otoritelerine bildir- mek zorundalar. Şimdi, ABD yetkilileri, dünyadaki fon akışını yakından izliyebili- yorlar. ABD uluslararası ticaret üzerinde de benzer bir denetim kurmaya çalışıyor. Bugün ABD'ye yalnızca ABD tarafından onayianmış 20 limandan konteyner gön- dermek mümkün. Bu listeye girmek iste- yenler, ABD'nin güvenlik kurallarını, ABD gümrük görevlilerinin yerinde denetim hakkını kabul etmek zorundalar. ABD'de İmparatorun yumuşak karnıişleme konmaya başlanan yeni güvenlik yasaları, "topyekûn bilişim farkındalığı" projesi, ABD'nin küresel iletişimin tümünü izlemeyi hedeflediğini gösteriyor. Mail- lard'in gözlemlerine, ABD'nin bazı devlet- lerin eğitim sistemlerine, örneğin, Pakistan ve Suudi Arabistan'ın dini okullara mali desteği kesmesini isteyerek, doğrudan müdahale etmesini de ekleyebiliriz. (Was- hington Times 9/11/2002). Karşımızda, kendisinden sonraki 20 ül- kenin toplam askeri harcamalarına eşit bir askeri butçeye sahip, küresel çapta ve hat- ta uzayda hâkimiyet kurmaya başlayan bir imparatorluk, muazzam bir güç, direni- lemez bir irade vati Ancak, korkup sin- meden önce, Imparatorun gücü hakkın- da daha gerçekçi bir yargı oluşturmaya çalışmak gerekin ABD bu gücü, sürekli genişleme sürecini (imparatorluklar sürekli genişlemek zorundadıriar) nasıl finanse ediyor? Bu finansman sürdürü- lebilir mi? Bu finsmanın iki temel kayna- ğı olduğu söylenebilir, ekonomik büyüme ve dışardan gelen sermaye. Üstelik bu iki- si belli tarihsel koşullarda örneğin 1990'lar- da olduğu gibi birbirini destekleyerek bir "saadet zinciri" de oluşturabilir. 2000 ba- şındaki resesyon bu "saadetzincihni"teh- likeye sokmuş, kopma olasılığını gündeme getirmişti. Sonra ABD ekonomisi bu re- sesyondan çıkmaya başlayınca bu tehlike hafifledi. Biz birçok kez yazılarımızda bu ekonomik toparianmanın temelinin çok zayrf olduğuna, yeniden resesyona dö- nüşebileceğine ışaret ettık; ABD ekono- misi 1990'lardaki büyüme sırasındaoluşan aşınlıklan (köpükleri) temizlemekte büyük zorluk çekiyordu. Sorunun adı dolarl Yılbaşından bu yana, ekonomik veriler bu "saadetzicirinin" yeniden zayıflamaya başladığını gösteriyor. Imparatorun ulus- lararası gücünün bir ifadesi olan dolann Kasım 2002'den bu yana Euro ve Yen karşısın- da sürekli geriie- mekte olması bu zayıflamanın iv- me kazandığını t da düşündürü- yor. 18 Ocak'ta International Herald Tribu-j ne'de yayımla- nan bir analiz doların uluslara- rası döviz piyasala- rında 1999'dan bu yana en düşük düzeyi- ne indiğine ışaret ettikten sonra, piyasaların, beklen- tilerini yeniden gözden ge- çirdiğini, doların gerileme hı- zının artacağını varsayarak tu- tum almaya başladıklannı aktan- yordu. Geçen hafta başında Wall Street Journal de yayımlanan bir başka yorum, dolann düşmeye devam et- mesinin beklendiğini yazdı. Her iki yorum da neden olarak ABD ekonomisine ilişkin verilerin yeniden bozulmaya başlamasıy- la, yaklaşan savaşı gösterdı. Hafta ortasın- da bir başka Wall Street Journal yazan, dolann bu trendini "1987'den beri en sert gerileme" olarak niteledi; zayıf dolann, ABD hisse senetleri ve tahvillerinin getiri- lerini düşürerek Avrupalı ve Asyalı yatınm- cılann 11 Eylül'den sonra başlattıklan pa- ralannı ABD'den çekme eğilimini güçlen- dirdiğine ışaret etti. Bunu ABD borsa in- desklerinde son haftalardaki gerilemeler- den de izleyebiliriz. Dolann gerilemesinin nedenlerine bakarsak: Geçen hafta açıklanan veri- lere göre kasım ayında ABD ekonomi- si tarihinin en büyük dış ticaret açığını verirken aralıkta da sanayi üretimi geri- lemış. Böylece önde gelen ekonomik analiz kurumlan dördüncü üç aylık dö- nemde ABD ekonomisine ilişkin büyüme tahminlerini daha da düşürerek yüzde 1.1 ila yüzde 0.5 arasına çektiler. J. P. Mor- gan Chase'den Bill Sharp'da "iki dip- li resesyon" tartışmalannın yeniden gündeme geldiğini, Morgan Stan- ley Dean VVitter baş ekonomis- ti Roach, "iki dipli" resesyon olasılığının arttığını, 4. dö- nemde büyümenin kolaylıkla negatif olabileceğini vurguladı. Köpük sonrası ekonominin so- runları, sanayide kapasite fazlası, tüketici talebindeki gerileme, yatınm- larda ve işsizlikte olumsuz geiişmelere işaret ediyor, ABD ekonomisinin gelece- ğine ilişkin karanlık bir tablo çiziyor. Bu ekonomik iklim, bütçedeki ve cari hesaplardaki açığın kapatılmasını zoriaş- tınyor, İmparatorluk projesinin (askeri har- camalar, yeni güvenlik sistemleri vb..) fi- nansmanını gittikçe zoriaştınyor. Bu gö- rüntü de yatınmcılan dolara karşı spekü- lasyona zorluyor. Böylece, "saadet zinci- rinin" yerini de bir "fasit daire" almaya başlıyor. Financial Times'dan Martin VVolf'un 7 Ocak yazısında vurguladıgı gi- bi dolar artık tehdit altında. Dolann tehdit attında olmasının bir nedeni daha var: ABD'de özel ve kamu sektör borcu 1980'de toplam 4 trilyon dolardan 2002 sonundan 31 trilyon dolara çıktı. (Boron's online 20/01). Uluslararası yatınmcılar (John Hopkins Üniversitesi'nden Prof. Joseph ûuinlan, "Şu anda AsyalılarABD'nin bankacısı du- rumundadırlar" diyor) bu kredi köpüğü- nün daha fazla sürdürülebileceğine inan- mıyoriar. Tüm bu manzara Bush yönetimi- nin "imparatoluk projesi" nin mali karnının çok yumuşak olduğunu, kolaylıkla deline- bileceğini gösteriyor. Bu koşullarda, kimi analistler, ABD yö- netimine, operasyonu, Irak'ın yalnızca pet- rol alanlarını işgal etmekle sınırlamasını önerdiler. Böylece, ABD hem, Bağdat'a girmeden, yalnızca kuşatarak rejimin, can ve mal kaybına neden olmadan içerden çökmesini sağlar, hem de kendi borçlan- nı finanse edecek muazzam bir nakit kay- nağına kavuşur. Yeni Irak petrol idaresi, petrolü ancak dolar karşılığı satacağını açıklarsa, dolara olan talebi canlandırabilir. Böylece ABD diğer ülkelerin petrol imtiyazlanna da do- kunmaktan kurtulur. Buna karşılık, Irak'ın yeniden inşası için oluşturulacak fon da dolar cinsinden, özellikle ABD mallarına talebi arttıracak bir biçimde düzenlerek ABD'nin kredi reytingi güçlendirilebilir. An- cak, bu yaklaşımı savunanlar, "Bu sorun- ları çözermi, yoksa, gerileyen bir Impara- tortuğun son nefesi mi olur? Bilmek zor" diyoriar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle