03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK TA3ÎATLT- İSTANEÜL EFENDİ Sî AEDDLCAN1AZ 1 • :.N 7 HARÎKÜİADS MACERALARI KISIM TEKMİ1Î EÎPDEN REYİK KOM$U$M t>OKTc>|\ FWZ uLı ÖF/ VAfeitfcil iz AY KADAk ÖMCE "PEK MAzBMTTUft., Ö TACÎR. FEHtK BfcYlM <3EWÇ kıZINATAU> OİUP Nı Ü ^ v BİR. CuMBASlHA MESJ-£-ĞrÎYi-£ î i Magazin programlannda ünlü kadınlara yönelik saldınlann önemli yer tutması tepki topladı Reytingkaygısı şiddeti akhyortstanbul Haber Servisi - Psikiyatr Prof. Ozcan Köknel. medyada 'te- levole' anlayışıyla verilen haberle- rin Türkiye'de "reyting kav'gısı" yü- zünden yapıldığını söyledi. Köknel, araştırma sonuçlanna göre, bu tür ya- yınlann özellikle çocuklar ve genç- ler üzerinde çok derin etkiler yarat- tığının altını çizerken, Marmara Üni- versitesi Sosyoloji Bölümü Başka- nı Prof. Nilüfer Narh da, bu tip ha- berlerin öncelikle kadına şiddet uy- gulanmasını arttırdığını ve meşrulaş- tırdığını söyledi. Sosyologlar ve psikologlar, görsel ve yazılı basının şiddet içeren olay- lan veriş tarzının ve yayın akışı için- de bu tür olaylara gereğinden fazla yer verilmesinin insanlan "şiddete özen- direbileceği r> uyansında bulundular. Bilım adamlan, toplumda egemen ol- maya başlayan "bireysel şiddet kültü- rü"nün etkenleri arasında "sonım- suzyaymcıhk"rn ön sıralarda yer al- dığını söylediler. Türkiye'de magazin ve şiddetin, tehlikeli biçimde birbirine kanştınl- maya başlandığını belirten uzman- lar, magazin programlannın, "kav- ga", "dayak", "adam yaralama" gi- bi öğeler içeren yapımlara dönüştü- rülmeye başlandığına dikkat çektiler. Televole programlan tarafindan tür- kücü tbrahim Tathses'e olan yakın- hklanyla medyatik hale getirilen es- ki fılm oyuncusu Derya Tuna ile "Ase- na" takma adlı oryantal Onur Çak- mak'ın 3 ay arayla mafyavari yöntem- lerle vurulmalan. dikkatleri bir anda uzmanlann "magazin adı altında yoz kültürü aşılayan bir avuç kişinin zen- gin, sansasyonel ve aMatma üzerine ku- ruhı hayafJannı işleyen programlar" olarak nitelediğı yapımlara çekti. I •Psikiyatr ! Prof. Dr. I Köknel, "televole" anlayışıyla verilen haberlerin Türkiye'de Ozcan Köknel r e y t i n g kaygısı yüzünden yapıldığını \iirguladi. Köknel, araştırma sonuçlanna göre, bu tür yayınlann özellikle çocuklar üzerinde derin etkiler yarattığının altını çizdi. • Prof. Dr. Narh "televole" türü haberlerin öncelikle kadına şiddet uygulamasını arttırdığını ve bu durumu meşrulaştırdığını söyledi. Narh, "Televizyon aracılığıyla törelere göre yaşayan insanlar arasındaki ilişkiler, modern ve kentli kültüre taşınıyor" dedi. Medyatik isimlerin, bu tür maga- zin programlannın genelde canlı ya- yın yaptığı pazartesi günü ve hemen hemen aynı saatlerde vurulması bu programlann bir kez daha sorgulan- masına neden oldu. Haberin dışına çıkıtıyor Bilim adamlan, kitle iletişim araç- lannın tam anlamıyla denetlenmeme- si sonucu, haber dışına çıkılıp reyting kaygısı ile abartıh programlar yaratıl- masının doğuracağı tehlikelere işaret edıyor. Bu programlan, izlenme oran- lan bakımından olaysız günlerde 11. ile 20. sıra arasında yer almalanna karşın Tuna ve Asena'nın vurulduk- lan günlerde ilk sıralara yerleştiği be- lirtiliyor. Derya Tuna'nın a\-ukatı FT- sun Kimiran'ın Tuna'yı silahla yara- layan Hüseyin Bozan ile "Asena"yı yaraladığı gerekçesiyle gözaltına alı- nan Ahmet Demir'in, daha önce bir cezaevinin aynı koğuşunda kaldıkla- nnı öne sürmesi ise "namsatmak" is- teyen "mafyaadaylarrnın "medyatik ünlüier"in peşine düştüğünü gösteri- yor. TCK'nin 456. maddesine göre, ya- ralama suçunu işleyenler, 2 yıl ile 5 yıl arasında bir ceza alıyor. Hukukçu- lar ise cezanın az olmasının suça yö- nelimi arttırdığını öne sürüyorlar. Top- lumda bu tür davranışlan gerçekleş- tiren kişileri bilim adamlan da şöyle değerlendiriyor: "Kendi itilmişKgini, yoksuDuğunu ve dışlanrmşhğını 'med- yatik \e önemli' olduğunu düşündü- ğü bir eylemk, gidermeye, kapafma- ya ve örtmeye çahşıyor." Cençler etkilenlyor Psikiyatr Prof. Köknel, bu tarz ha- berlerin Türkiye'de reyting kaygısı yüzünden yapıldığını vurgulayarak araştırma sonuçlanna göre, bu tür ya- yınlann özellikle çocuklar ve genç- ler üzerinde çok derin etkiler yarattı- ğının altını çiziyor. Özellikle çocuk- lar ve gençlerin gerek ailelerine ge- rekse çevTelerine kendilerini kanıtla- mak için bu tarz yayınlardan güç al- dığını ifade eden Köknel, "Bazıolay- lar reyting kaygısı yüzünden abarölı veriliyor. Şiddet içeren yaynılar nede- niyle kitle iletişün araçlan, düm anın diğerülkelerinde olduğu gibi deneflen- metidir" dedi $lddet meşrulaştırılıyor Prof. Narh ise bu tip haberlerin ön- celikle kadına şiddet uygulanmasım arttırdığını ve meşrulaştırdığını vur- gulayarak şunlan söyledi: "Türkiye'de bazı insanlar, toplumdaki kimi kadın- lann namusunu korumayi kendileri- ne görev ediniyor. Hatta bu işle>işi di- ğer birejiere de kabul ettiriyorlar. Ço- cuklar ise ömek aldıklan bu insanlar- dan etkileniyor. İnsanlartöreierine- den göstererek, işledikleri suçlan tele- vizyonlararacıngryia meşrulaşünyor- lar. Bö\1eükle törelere göre yaşayan insanlararasındaki ilişkiler, modern ve kentii kültüre de taşınryor" dedi. İbrahim Tatlıses-Hasan Bora çatışması, Istanbul'da yıldız olma düşü kuran Ferhat Güzel'in sonunu getirdi Filler tepişiH^en çimler ezüdiMEHMETFARAÇ "Urfa'da merkep bile makamla anınr" derlerdi... Kimilerinin iddiasına göre ise "Ur- fanlann sesi davudiydL." Yanık sesleri kentin acı isotuna bağlayanlar da az değildi.u "Su- yundan nudır toprağından mıdır" diye sorgu- layanlar da çoktu... 0nun sesi de çok güzeldi... Hançereden gazeller çıkıyordu... Fiziği de se- si de tbrahim Tattases'i andınyordu. Kalınkaş- lan, siyah bıyıklan, da\Tanışlan, mimikleri her şeyi Tatlıses'ti... Zaten Urfa'da 11 kardeşinın içinde türkü söylerken "YeniTatnses" diyorlar- dı ona. Kimilerine göre "Ibo'nun tahtmm da vârisFydi... Yıldız olma umuduyla Istanbul'a gelip mafyaya bulaşan Ferhat Güzel, filler te- pişirkenezilmişti!.. Güneydoğu'dan, dahası Urfa'dan hergün bir- kaç genç Istanbul'a gelip Unkapanı'nda yıldız düşlerine mekân arar... Günümüzün ünlü Ur- falılan tbrahim Tathses, Mahmut Tuncer, Nu- ri Sesigüzel, Küçük tbo ve Güler Işık gibi Fer- hat Güzel de star ohna düşüyle Istanbul'u me- kân tutmuştu... Diğerleri yollannı buhnuştu, oysa Güzel'in kimine göre bir şansı, kimine gö- re de bir açmazı vardı. Tathses'e çok benziyor- du. Taklitler asıllannı yaşatırdı, ama o şansını denemekte kararhydı. Hasan Bora kullandı Önce "tbrahim Abisi"ne yanaşmıştı. Hatta ilk klibini bile Tathses yönetmişti. Ancak Tat- lıses'in, uzun süre menajerliğini yapan Hasan Bora'yla arasının bozulması Güzel'in de önü- ne büyük bir engel olmuştu. Bora, Güzel'in şöh- ret basamaklannı istediği gibi tırmanamama- smı kullanmak istemiş, genç sanatçıyı yeni kurduğu Boray Müzik Yapım adlı şirkete al- mış, yeni bir Tathses yaratmak istemişti... Bu Önceki akşam ruruklanan Ferhat Gü/el'in (sağda) öyküsü bir anlamda Güneydoğu'dan İstanbuTa bü\ük umutlarla gelip hüsrana uğrayan diğer gençlerin yaşadıklannı da özetiiyor. Farklı kimliklerde pa>laşhklan aynı kaderi anlatryor. (Fotoğraf:AA) dönemde çatışmalar başlamıştı. Bora ve Tat- lıses'in işyerleri kurşunlanmış, iki ünlü birbi- rini suçlamış, Bora ayağından \oıruhnuştu... Şöhret düşü kuran Ferhat Güzel de Bora ile bir- lıkte "cürüm işlemek amacrvla tesekkül oluş- turmak" suçundan 1999"da kendısun Istanbul DGM'de buhnuştu... Mahkemeye giderken ga- zetecilere,"Benim mafyayla ilgim ohnaz. Ka- ranhkişlerebenibulaşnrmayuı T 'dıye bağırmış- tı... Filler tepişirken çimler eziliyordu. Tathses çete mi?..' Güzel'in Bora'yla işbirliği yapması Tatlı- ses'i öfkelendirmişti. Unlü menajerin şirketi- nin silahla taranması sırasında olay yerinde olan Ferhat Güzel, bunu biraz da reklam unsu- ru olarak kullanmak istemiş, hemşerisi Tatlı- ses'le ağız dalaşına girmişti. Radyo Tathses'in kurşunlanmasında da suçlananlardan olan Gü- zel, TV ekranlanndan "Büroma geldDer, silahı yüzüme rutrular, Tathses kaiemini kınn, sen öle- ceksin dedfler"diye sitem etmışt... Sonra da "tb- rahim Tathses'i merak ediyorum; türkücü mü çete başımı nu, nedir bu adam" diye sormuştu. Tathses, Güzel'in "EBmdentutmadı"sitemine televizyon ekranlanndan, "Elinden değil, aya- ğından bile tuttuk. Ondan bir şe\ olmadı"diye yanıt vermişti. Bu kavganın ardından Güzel, sa- nat dünyasında inişe geçmiş, ona televizyon ekranlan ve radyolarda gizli bir ambargo uy- gulanmıştı. O, bu ambargonun Tathses tara- findan uygulandığından yakınmıştı. Cehaletlnln kurbanı oldu Urfa'dan yola çıkıp îbrahim Tathses olma dü- şüyle Istanbul'un ışıklı neonlarla süslü gazi- nolan, televole kameralan, mafya localan ara- sında bocalayan Ferhat Güzel, bazen şöhreti kaldıramamanın ezikliği, bazen nerede dura- cağmı bilememenin ıstırabı, daha çok da ce- haletinin kurbanı olmuştu... Mehmet AB Er- bil'in "Çarkrfelek" programında sesli ve ses- siz harfleri ayıramayan Güzel, sanat dünyasın- da dostla düşmanı da ayıramayınca, sahneden DGM koridoralanna, kulislerden de nezaret- lere doğru bir çıkmaza girmişti... Artık sah- neye çıkamıyor, kasetlerini yapamıyor, beş parasız dolaşıyordu. Mafya sarmalındaki bir dünya, şöhret düşündeki yıldız adayı bir gen- ci bitirip tüketmişti... Ferhat Güzel, çek senet tahsilatı yaptığı id- diasıyla geçen sah günü Istanbul DGM'de 4 kişiyle birlikte tutaklanırken nezarette "Beni doğduğuma pişman ettfler"türküsünü bu yüz- den söylüyordu. DUZYAZI ORHAN BtRGtT Sozun Ozu Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önceki gece düzen- lediği resepsiyonda Genelkurmay Başkanı Sayın Orgeneral Özkök'ün yaptığı konuşma, ülkenin en önemli anayasal kurumlanndan birisi olan ordumuz ile bugünkü iktidarın arasında ne yazık ki soğuk rüzgârlar estiğini ortaya koydu. Bunlar bilinmeyen şeylerdeğildi, ancak başta ir- tica tehlikesi, Kıbrıs ve Irak gibi önemli konularda TSK'nin düşünceleri vegörüşleri birinci elden, üs- telik basının önde gelen kişilerine açıklanmış ol- du. TBMM Başkanı'nın eşine türban konusunda iz- letmek istediği şovdan yola çıkarak iki ay içerisin- de ülke gündeminde yer alan olayların sonunda Genelkurmay Başkanı, 28 Şubat olgusunun yaşam- da olduğunu vurgulamak gereğini duydu. Oysa kimi çevreler özellikle 3 Kasım seçimleri- nin açtığı yeni dönemde bu sürecin geride kaldı- ğını ileri sürüyorlardı. Her ülkenin kendine özgü iç dengesini düzen- leyen yasalan ve kurallan vardır. Siz, örneğin AB'ye giriyorum diye o kuralları ve yasalan göz ardı ede- mezsiniz. Önceki gece bu olgu bir kez daha ken- disini göstermiştir, Kıbns'a bakış Çarşambagünkü "Düz Yazı", "Askerin Gözyaş- ları" başlığını taşıyordu. Orgeneral Özkök'ün Kıb- nssorununu irdeleyişyöntemi ogünTBMM'de Ge- nelkurmay temsilcisinin Dışişleri Komisyon üyele- rine aktardıklarının bir kez daha yansıtılmasıdır. Kıbns sorununa sadece adadaki iki toplumun özel sorunu olarak değil tıpkı Yunanistan gibi adanın stra- tejik konumu açısından da bakmak gereğini ne ya- zık ki bugünkü iktidara anlatmak çok zorlamayı ge- rektiriyor. Daha önceki gün Dışişleri Bakanlığı söz- cüsünün eline verilen bir metinde, Türkiye'nin ada- yı ilhak politikasından vazgeçtiği ileri sürülüyor! Türkiye ne zaman öyle bir resmi politika belirle- di ki? Bizi Londra ve Zürih antlaşmalan açısından da sıkıntıya düşürecek bu tür gafları tamir etmek zorunda kalanlar AKP iktidarının hatalannı hergün bir kez daha düzeltmekle görevli mi olacaktır. Sayın Genelkurmay Başkanı'nın yapmak gere- ğini duyduğu açıklamalar bir başka boyutuyla ül- kemizde sadece iktidar değil muhalefet boşluğu olduğunu da ortaya koymuyor mu? Şayet Meclis içindeki CHP'li milletvekilleri zamanındasorumlu- luklarını hatırlayarak görevlerini yapsalar, hükü- meti uyarma işleri Genelkurmay Başkanı'nın omuz- larına binmez. Şimdi sözün özüne gelelim, AKP iktidarı ne ya- zık ki ülkemizin en önemli bir anayasal kurumun- dan, adına ister muhtıra, ister uyarı deyin, halk de- yimiyle zılgıt yemiştir. Sayın Gül ve arkadaşlan, özellikle bu tür senar- yoların asıl sahibi Tayyip Bey bu olup bitenleri na- sıl ıçine sindirecek. Merak edilen budur. Faks: 0212- 677 07 62 obirgtttoe-kolay.net RÖK'e basvuru yağıyor Reklamlara sivil denetim HİLAL KÖSE "Gerçeğe aykın rek- lamlaruı" şikâyet edile- bileceği Reklam Özde- netim Kurulu (RÖK), kendini tanıtmak için dü- zenlediği reklam kam- panyası ile ilgi çekmeyi başardı. RÖK Başkanı ve Reklamcılar Derne- ği Koordinatörü Çetin Ziybn, son günlerde baş- vurularda büyük artış olduğunu açıİdadı. R0K'ün9yıldırsi\il inisiyatif olarak reklam denetimi yaptığuıı anla- tan başkan Ziylan, dürüst Teröristeyardım' ABD'yi kunştımn reklam WASHEMGTON(AA) -ABD'de,bsaadıSUV olan, çok amaçh, geniş spor cipleri kullananla- nn, her benzin aldıklann- da teröristlere yardım et- tiklerini savunan bir rek- lam büyük taruşma ya- ratü. Reklamınprovoka- tif özellik taşımasını ge- rekçe gösteren bazı ka- nallar, bunu yayımlama- yı reddem". Reklamda,SUVkul- lanan bir adam benzin alırken gösteriürken "Bu George. Bu da Geor- ge'unSUVsiBunlarda George'un SUV'si için aldığı benzüün geldiği ül- kete-" denilerek çöldeki silahh teröristlerin gö- rüntüleriyle bir Ortado- ğu haritası sergileniyor. Otomobil Ureticileri Birliği sözcüsü Eron Shosteck SUV'lerin, araba pazann yüzde 21 'ini elinde bulundur- duğunu kaydetti. reklam anlayışı ile bazı reklamlan yayından kal- dırdıklannı, bazılannı da düzelttirdiklerini söy- ledi. Ziylan, "Bu üçün- cü kampanvanuz. 3 Ara- hk'ta başlayan kampan- ya 23 Ocakta bhecek" dedi. RÖK'nin, rekla- mın serbest pazar ekono- misi kurallanna göre ya- pılması gerektiğini sa- \ımduğunu belirten Ziy- lan, "RÖK, kendi ken- dini denetle\en bir srvfl toplum kuruluşudur" dedi. Ziylan, son za- manlarda RÖK'ye baş- vum yapan yurttaşlann, reklamlardaki cinsellik öğelerinin aşın bir bi- çimde kullanılmasına karşı çıktıklanna dikkat çekti. Çocuklarla ilgiü olan reklamlann da tep- ki aldığıru açıklayan Ziy- lan. "Örneğin çocuklar- la ilgüı promosyon ka- naHanvardı,biz durdur- duk" diye konuştu. Yayından kaldırma nedeni Reklamı denetlerken en çok yanıltıcılıgın dik- kate alındığını anlatan Ziylan, reklanun yayın- dan kaldınlmasının ne- denlerini şöyle özetledi: •Ürünün hizmet nite- liğinde yanılhcılık. •Tanıtımda diğer ürü- nün kötülenmesi. • Ahlaka ayhnlık. • Taklit olması. •Çocuklann istisman. "Rektamszbiryaşam düşünülemez" diyen Ziylan, "Türkiye daha rekabeti kurahna göre uygulama aşamasına gelmedi" dedi. Sanayi Ticaret Bakan- lığı'na bağlı Reklam De- netim Kurulu'nun da de- netleme yaphğını anım- satan Ziylan, bu kuru- lun kendileri ile işbirli- ği yapmadığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle