04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10OCAK2003CUMA DtZt Arap'ınyüzüveŞam'ınşekeriBARIŞDOSTER "Halep ordaysa, arşın burda", "Bun- daniyisi Şam'da kaysT. "NeŞam'ın şe- keri, ne Arap'ın VÜZÜ" gibı deyimler- den biliriz Şam'ı, Halep'i. Osmanlı împaratorluğu'nun vilayetleri olarak, dedelerimizin savaşuklan, şehit düştük- leri yerler olarak okuruz onlan tarih- te. Suriye, yakın zamana dek önemli sorunlar yaşadığımız, son dönemler- de ilişkilerimizi geliştirmeye başladı- ğımız Müslüman bir sınırkomşusudur çoğumuz için. Kilis'ten, Öncüpmar SınırKapısı'na, oradan da Suriye tarafindaki sınır ka- sabası olan Azez'e giderken, yukan- daki düşünceler var kafamızda. Suri- ye'ye girerken ilk gözümüze çarpan, artık tarihteki yerini almış olan Doğu Bloku'na özgü görüntür. Teknik dona- nımın geriliği, gümrük memurlannın ve polislerin işlem yaptıklan bölüm- lerden perdelerle aynlmış ranzalar, bu ranzalarda uyuyan görevliler dikkati- mizi çekiyor. Pasaportlanmıza bakılıp, vizeler in- celendikten sonra giriş mührü basılı- yor. Havalimanlannda, gümrük kapı- lannda gördüğümüz, bavullan içine koyduğumuz, içinden geçtiğimiz x- Ray cihazlan yok burada. Bizi, "Tet- kik, tetidk" diye uyaran ve bavullan- mıza şöyle bir bakan yetkilinin, "Mar- haba" demesinden sonra, sınırdan içe- riye yürüyoruz. Sının yürüyerek geçerken, akJımı- za Kemal Sunal'ın oynadığı "Propa- ganda" filminden sahneler geliyor. Yüz metre ötede, en az 40 yaşında ol- duğunu tahmin ettığimiz eski bir Ame- rikan arabasından çıkan sürücü, "Eh- len ve sehlen" diyerek karşılıyor bizi. Yanımızdan geçen arabalar, iki ülke arasındaki sınır ticaretinin gelişmekte olduğu izlenimi veriyor. Suriyeli sürü- cüye, Halep'e gideceğimizi, orada bir turizmci tanıdığımızın bizi beklediği- ni söylüyoruz. Daha önce Suriye'ye giden kimi dostlanmızın öğüdüne uyu- yor ve ücret konusunda pazarhğa gi- rişiyoruz. Sıkı bir pazarhktan sonra, camlan açümayan, aynası sürekJı düşen, her ta- rafindan rüzgâr alan eski arabayla, Ha- lep'e doğru yola koyuluyoruz. Yolla- nn bakımsızlığı, yol kenarlanna geli- şigüzel aölmış olan çöplerin çokJuğu fark ediliyor hemen. Halep'e yaklaş- tıkça, Japon otomobilleri ve liiks ara- balann sayısındaki artış dikkatimizi çekiyor. Otobüs ve minibüsler ise Hint film- lerinde gördüğümüz gibi, çok süslü ve rengârenk. Yol boyunca mimari yapı, Güneydoğu Anadolu bölgemizdekini andınyor. Tek katlı, düz damlı evler ço- ğunlukta. Meydanlarda, caddelerde, kamu kuruluşlannda ve hemen hemen tüm işyerlerinde baba-oğul Esad'lann resimleri var. Babası Hafiz Esad'ın ölümünden sonra yerine geçen Beşir Esad'ın kravath posterleri süslüyordu her yanı. Halep'tekl Lalell Suriye'nin en büyük kentlerinden olan Halep'e yakJaştıkça, mimari gü- zelleşiyor, uzaktan bizim beyaz Bod- rum evlerini, biraz da Mardin'deki ev- leri andıran tek katlı, düz damlı, san taş evlerin yerini, 4-5 katlı yapılar alı- yor. Yazılar Arapça olduğu için anla- mıyoruz. Ama birkaç uluslararası bü- yük şırketi, de\r rekJam panolanndaki armalanndan hemen tanıyoruz. Öteki Arap ülkelerine oranla, göreceli olarak "laik bir ülke" diye nitelenen Suri- ye'de, başı açık kadınlann yanı sıra, tür- banlı, hatta peçeli kadınlann çokJuğu dikkati çekiyor. Kamusal alanda, erkek egemen bir anlayış hemen göze çarpı- yor. Başlannı, geleneksel örtüleri olan kefıye ile örten erkeklerin sayısı, ken- te yaklaşnkça azalıyor. Yol boyunca, In- gilizce, Fransızca, Arapça ve Türkçe kanşımı sözcükJerle sohbet ettiğimiz sürücü, Beşir Esad yönetiminin, ba- basınınkine göre daha ılımh ve özgür- lükçü olduğunu, bunun da günlük ya- şama yansıdığını söylüyor. Halep'teki arkadaşımız HamidJab- ri'nin yanına vannca, rahat bir nefes alıyoruz. Kentin (haritalarda Aleppo ya- zıyor) en merkezi caddelerinden bi- rinde bir turizm bürosunun sahibi olan Jabri, çok güzel konuştuğu Türkçesiy- le, bize ülkesi hakkında genel bilgiler veriyor. Suriyelilerin "mahruk" dedikleri, üzerine pekmeze benzer bir sos konan susamlı ekmekleri yerken kentin tari- hi ve ülke ekonomisindeki önemi hak- kında, elimizdeki kitapta yazmayan bilgileri öğreniyoruz. Yaklaşık 100 bin öğrencisiyle Halep Üniversitesi'nin, zengin bir entelektüel yaşama sahip olduğunu söyleyen Jabri, kentte işi en yoğun olan başkonsoloslukiardan bi- rinin, Türkiye'nin Halep Başkonso- losluğu olduğunu vurguluyor. Kalaca- ğınuz otele doğru hareket edince, bay- ram ahşverişinin yapıldığı kentin mer- Ortadoğıı'nunkapısı SURİYE SutlUŞ Ortadoğu 'nun önemli ülkesi Suriye, Hafiz Esad sonrasmda, değişimin sancılanm yaşıyor. Beşir Esad'ınyönettiği ülkede, eskiye oranla özgürlük ortamının, daha ılımh bir îoplumsal iklimin geliştiği gözlenirken halk, ekonominin güçlenip zenginliğin adil bölüşülmesiyle, diğer sorunlann da hızla çözüleceğine inamyor. Türkiye 'nin, Avrupa Birliği kapılanna bağlanıp, hem horlandığı, hem deyokuşa sürüldüğü bir süreçte, Avrasya coğrajyasımn ve Arap dünyasının önemli aktörlerinden olan Suriye 'ye . ilişkin merahmız, bizi bir Suriye gezisiyapmaya yöneltti. Suriye halkının, Türkiye ile ilişkilerin gelişmesi yönündeki güçlü talebi dikkatimizi çekerken içeride ve dışarıda, Atatürk Türkiyesi 'ni içlerine sindiremeyenlerin, ne denli boş bir çaba içinde olduklanm, Şam'da,Halep 'te bir kez daha görmüş olduk. 1 kezindeki görüntüler, îstanbul'un Tah- takale, Laleli, Mahmutpaşa semtlerin- deki manzarayı andınyor Kaldınmla- ra serilmiş yer tezgâhlannda, iç çama- şınndan şeİcere, elektronik ürünlerden ayakkabıya dek, hemen her şey satıh- yor. Kalabahk caddeler, çöp öbekleriy- le dolu. Polis gelince, seyyar sahcılar hemen kaçışmaya, saklanmaya başlı- yorlar. Görüntülere o kadar aşinayız ki, bir tek, "Kaçın,zabrta" sesinin eksik- liğini duyuyoruz. Kuruyemiş büfele- rinin ve tatlıcılann çokluğu, halkın da- mak zevki ve mutfak kültürü hakkın- da ipucu veriyor. Bazı bakkallarda gör- düğümüz Türk malı çikolata ve gofret- ler, bizi hem duygulandınyor, hem he- yecanlandınyor, hem de acıktınyor. çok kültürlü vasam Halep sokaklannda yürüyoruz. Ül- kedeki orana koşut olarak, Halep'teki Hırisriyanlann oranı da, yaklaşık yüz- de 10 dolayında. Aynen Istanbul'da ol- duğu gibi, bu kentte de, sefaletle ser- vet iç içe. Lüks lokantalann az ötesin- de, çocuk yaştaki seyyar satıcılar, hep birlikte yerde yemek yiyorlar. Çocuk- lara doğru yaklaşıyoruz. Ortadaki bü- yük pilav tenceresine, bizdeki yufka- ya benzer bir ekmekle ellerini daldın- yor, yanında da büyük bir kızarmış ta- vuk yiyorlar. Döviz büfelerinde 1 Amerikan Do- lan'nın, 50 Suriye Lirası'na eşit oldu- ğunu hemen öğreniyoruz, ama özellik- le turistlere mal satan esnaf ile otelle- rin, dolan tercih ettiklerini de kolayca anlıyoruz. Ülkedeki Hıristiyan azınlı- ğın yanı sıra, farklı tslam yorumlan- nın da (örneğin AJevilik) varlığını sür- dürmesi, karşılıklı hoşgörünün etkisi ve birlikte yaşama kültürünün gelişmiş- liği hakkında fikir veriyor bize. Ister başı açık olsun, ister türban tak- sın, kadınlann gözlerindeki sürmeler fark ediliyor hemen. Pek yaygın ol- mayan trafik ışıklan, trafik keşmeke- şini önlemeye yetmiyor. Arabalann dört köşesinin ezik içinde olması, bu yargımızı güçlendiriyor. Toplu taşıma anlayışının çok zayıfolduğu belli. Yok- sulluğuna karşın halk, ulaşımda taksi- leri tercih ediyor. Sürücülerin çok faz- la korna çalması, güriiltü kirliliğini en üst noktaya çıkanyor. Araçlann gire- mediği dar sokaklarda yürüyoruz. Ermenilerin yoğun olarak yaşadık- lan bir mahallede, kilisenin ve yetim- hanenin civannda, Türk olduğumuzu öğrenen Ermenilerle, koyu bir muhab- bete dalıyoruz, hem de Türkçe. Türki- ye'deki akrabalanndan, geçmişlerin- den, anılarından söz ediyorlar, gözle- ri doluyor. Çoğunlukla ticaretle, özel- likle de kuyumculukla uğraşaklannı öğ- reniyoruz. Sürecek Suriye Arap Cumhurıyetı Yüzölçümü: 185 bin kilometrekare Nüfusu: 17Milyon Belli başlı kentleri: Şam (2.5 milyon), Halep (2.5 milyon), Humus 1.2 milyon), Hama (1 milyon), lazkiye (1 milyon) Nüfusun dinsel özellikleri: Sünniler %75, Aleviler %] 3, Hristiyanlar %8, Dürziler %3, Diğerleri%l Nüfusun etnik özellikleri: Arap %90, Kürt %8, Türkmenler, Ermeniler vb. Yılhk Ulusal Hasıla: 17 milyar doJar Kişi başına ulusal aelir: Bin dolar Şam'da canıi önünde para karşıhğı dua eden kör dilenciler. Halep v Şam 'da kültürler birleşiyor CIT\E\T AKALEV Suriye'nin 17 milyonu aşan nüfiısunun yüzde 8'i Hıristiyanlardan oluşuyor. Yani 1.5 milyon dolayında Hıristiyan yaşıyor bu ülkede. 80'li yıllarda Hıristiyan nüfusun yüzde 10'unu oluşturan Ermenilerin bir bölümü Batı'ya, ABD'ye, Kanada'ya, Fransa'ya göç etmiş, bir bölümü de Lübnan'a. Günümüzde Sunye'de 100 bin dolayında Ermeni'nin yaşadığı sanıhyor. Bu nüfusun yaklaşık yüzde 75'i de Halep'te. Yoğun olarak da, Halep"in Djideyde (Cideyde) adı verilen Hıristiyan mahallesinde ve yeni kentte "Hayy-el Arman" adlı Ermeni mahallesinde. Kiliseler, okullar, hayırevleri Djideyde Mahallesi'nin Salib (Haç) adı verilen kesiminde toplanmış. Halep'te bir Ermeni Patrikliği de var. Kentin Ermeni nüfusu, asimilasyona direnmiş, kültürünü, inancuıı korumuş, büyük, canJı bir kitle. Halep'in merkezindeki ticarethanelerin tabelalannda Arapça isimler kadar, Ermenice isimler de dikkati çekiyor. Kentli bir nüfus olan Ermenilerin bir bölümü Halep kökenli olmakla birlikte, çoğunluğu 1. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı topraklanndan göçmüşler. Kent merkezi Bab-ül Farac'daki 40 Şehitier Ermeni Kilisesi'nin (Gregoryen) girişinde bir "1915 Soyionmı Amü" dikkat çekiyor. Benzer bir anıt, Şam'da, Eski Şam denen bölgede, Bab Şarki'nin (Doğu Kapısı) yakınındaki Gregoryen Ermeni Kilisesi'nin girişinde de görülüyor. Buna karşılık, Halep'teki Katolik Ermeni Kilisesi'nin girişinde bu tür bir anıt yok. Bir Ermeni'nin deyişiyle, "Halep'teki Ermenilerin hepsi Türkçe konuşuyor". Galatasaray'ın, Fenerbahçe'nin maçlanm düzenli izleyenler var aralannda. Türkiye'de yakınlan olanlar sık sık ziyarete gidiyorlar. Halep'te karşılaştığımız tüm Ermeniler bize sıcak davrandı, yakınlık gösterdiler. Kötü bir davranış görmedik. Başkonsolosluğumuzda görüştüğümüz yetkililer de, bu gözlemimizi doğruladılar. Bu insanlann bir bölümünün, ülkemize dostça olmayan duygular beslediğine inanmak kolay değil. Tersine, çoğunun Türkleri sevdiğine Bab-ül Farac'daki 40 Şehitier Ermeni Kilisesi'nin girişinde bir "1915 Soykırtmı Anıtı" dikkat çekiyor. Benzer bir anıt, Eski Şam denen bölgede, Bab Şarki'nin yakınındaki Gregoryen Ermeni Kilisesi'nin girişinde de görülüyor. Buna karşılık, Halep'teki Katolik Ermeni Kilisesi'nin girişinde bu tür bir anıt yok. Bir Ermeni'nin deyişiyle, "Halep'teki Ermenilerin hepsi Türkçe konuşuyor". inanmamızı sağlayacak işaretler aldık. Halep Ermenileri, koşullann bir biçimde bizden ayırdığı ve bir gün yeniden birleşeceğimiz uzak akrabalan andınyor. Islamın en eski ve en büyük camilerinden biri olan Emeviye (Umeyye) Camii, Eski Şam'ın ortasında yükseliyor. Eme^'iye Camii, çok görkemli bir bina, insanı heyecanlandınyor. Halife Velid, 8. yüzyılda bu ibadethanenin. "bilinen bütün camilerden daha büvük ve Huistivan tapmaklanndan daha görkemli olmasınT istemiş. Ancak, tuhaf bir anlayış, Müslümanlann bile gönül rahatlığıyla bu kutsal yapıyı gezmesine güçlükler çıkartıyor. Caminin dev avlusuna bile ayakkabıh kimse sokulmuyor. Kadınlann başlannı örtmeleri yetmiyor, pantolon-ceket vb. giysilerle cami içine girmelerine izin verilmiyor. Pardösü ya da pelenn tarzı bir kıyafet giymeleri, şart koşuluyor. Eşimin içeriye gırmesine engel olan bekçi. "Yahu biz Müslümanız" şeklindeki tepkimize. "Esvap" diye homurdandı, "Türkiya'' diyerek tepkisini açıkladı. Emeviye Camii'nin dev avlusunun önünü kaplayan dikdörtgen biçimindeki ibadet yeri, aynı anda binlerce insana ibadet olanağı sağlayabiliyor. Tam ortada bir türbe, türbenin yanında kadın ve erkeklenn yan yana, ıç içe namaz kıldıklan ç^ rili bir alan var. Cami, UNESCO tarafindan "dünj'a külrür mirası" kapsamına alınmış. Önündeki meydan düzenleniyor. Caminin yanı başında Sultan Abdülhamit tarafindan yaptınlan "Hamidiye Çarşıa" başlıyor. (Tarihin garip bir cilvesi: Birkaç blok ötede Mithat Paşa Caddesi bulunuyor). Emeviye Camii'nin doğu kapısında ise Haçhlara karşı direnişin simgesi, "Islanun lahcı" \e tarihin en büyük komutanlanndan bıri sayılan Selahaddin Eyyubi'nin türbesi yer alıyor. Bildik türbelere çok benzeyen bu yapının hemen yanındaki üç mezar ise bizleri özellikle duygulandınyor. Üç tayyareci Türk şehidin mezartaşlannın üzerine kırmızı ay-yıldız kazınmış. Yanlannda Suriye'deki antiemperyalist direniş hareketüıin şehitlerinden bin yatıyor. BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Su... Su, malûm yaşam kaynağı: Hayatın önce deniz- lerde doğduğu, oradan karalara geçtiği de bilim- sel gerçeklerden biri. Su, üstelik saydam ve kirfi- liği de kaldırmiyor. Bu yanıyla, ahlâka birörnek; "su gibi temiz olmak", bir ahlâksal ölçüt aynı zaman- da. Öyle olduğu için, kutsallaştırılmıştır da su; "su gibi aziz olmak", bu kutsallığı yansıtan deyişler- den biri. Gençler pek bilmezler, ama orta yaşlı ve yaşlı ku- şaklar, tıpkı hava gibi -onsuz olmaz- suyu şiirde tahtına oturtan şairin Fuzulî olduğunu bilirler: Dev şair, "Su Kasidesi"y\e, suya bir anıt dikmiştir. Onun bir yerinde de şöyle der: Dest-busi arzusuyle ger ölürsem dostlar, Kuze eylen toprağım sunun anınla yâre su Hemen her dizesini su sesiyle yıkayan şairin söylediği şu: "Dostlar, yârimin elini öpme arzusu- nu tadamadan ölürsem, mezanmın toprağından bir testi yapın ve sevgilime suyu onunla verin!" Nasıl buldunuz? Hele söyleyişteki hüneri ve im- geyi? Ama bizim, durduk yerde FuzulTden ve onun ka- sidesinden söz etmemiz de neden? Irak'ta savaş olursa, duyduğumuz binbir kaygıdan biri olarak, gökten yağacak bombalann onun aziztürbesini de yerle bir edeceği olasılığı aklımıza düşüp irkildik de ondan mı? O da var. Ama tıpkı o pis savaş olasılığı gibi, bir başka pislik bizi yazmaya götürdü. Suyun kirlendiğini gördük... • Son günlerin gazete haberleri içinde, Endüstri Holding adlı bir kuruluşun yöneticilerinden biri, holdingin içinin -eski yöneticilerce- neredeyse bo- şaltıldığına bakıp, ortaklara sesleniyordu: "Para- larınız battı, bir bardak soğuk su için!" Almanya'dan toplanmış paralann yekûnu 300 mil- yonu aşkın mark; elde kalan da 50 milyon. Para yatıranlarda, en başta gurbetteki insanlanmızın bir kesimi. O kesim, tasarruflannı, yıllardır sürdürülen esassız bir telkinin sonucu, faiz "haram"d\r diye- rek bankalara değil, hiçbir resmi geçerliliği olma- yan el yazması senetlerie, "holding" diye ortaya çıkan açıkgözlere, yüzde 30-40 gibi astronomik öl- çülerde ve "kâr payı" adıyla kaptınyorlar. Doğal- dır ki, o insanlara da, din ve yurt duyguları sömü- rülerekyaklaşılıyor; yani "Allahrızası" içindeniyor ve "Besmele" ile başlanıyor. Işler, bir süre iyi gidi- yor, arkasından "iflas"'. Gazeteler, "Islamİsermaye"yada "yeşilserma- ye" diye adlandınlan ve bit gibi çoğalan bu hol- dinglerin listesini de veriyorlar. Içlerinde daha ön- ce batanlar, şimdi güç durumda olanlar var. Do- ğaldır ki, para yatıranlar için, "Aptallık edip kan- masaydılar!" diyemiyorsunuz; ister istemez, sürü- ye dalan kurtlardan değil, çaresiz koyunlardan ya- na çıkmanız gerekiyor. Ama yaraların da üstüne eğilerek... Önce, Islamın faizi yasak ettiği yalanı iyice ser- gilenemedi. Daha 19. yüzyılda, medreseden ge- len ve pek ciddi bir fikir adamı olan, büyük yeni- likçi Ali Suavi açıkça söylemiştir: Islamın yasak- ladığı, faız değil "nba "dır, yani faize faiz yürütmek, yani tefecilik! Diyanet Işleri Başkanlığı'nın, önce onun, bu konu üzerinde durması gerekmez miydi? Sonra, kimi kalemler, bilgiç havalarla, "Serma- ye sermayedir, Islamisî, yeşili olmaz, bunu Jako- benleruyduruyor"diyeyazıpçizdiler; "Avrupa'da da, kapitalistleşmede Protestanlığın büyük rolü ol- muştur; aynca Max Weber de demiştir ki..." Ancak, şunu unutmuştur o kalemler: Doğrudur, Protestanlığın böyle bir rolü olmuştur, dahası o Protestanlar, Aydınlanma hareketinin de içinde yer almışlardır. Ama tarihin bir döneminde olan, bir sonrakinde aynı biçimde tekrarlanmaz. Müslüman dünyada Aydınlanma'nın başını, laikler çekiyor; din çevreleri ise ayakbağı olmuşlardır ve oluyor- lar. Böylece, yeşil sermaye, mayası gereği Aydın- lanma düşmanıdır; akla inanmadığı için, "ekono- mide rasyonellik" de umurunda değildir; paraları topluyor, sonra da çarçur ediyor. Endüstri Holding'in dramı bu! Peki ne yapmalı? Kapitalizm kurulacaksa, bankasını ayaktatutmak gerekiyor; inanan da parasını "Besmeleli" el yaz- ması senetlere itibar etmeyip bankaya yatırmalı. Ona, bunun bilincini kazandınrken, yığınla üçkâ- ğıtçının yolunu da, şiddetli yasaklarla kesmeliyiz. Doğaldır ki bankayı da, adam gibi banka yapıp hor- tumlatmamalıyız. Diyeceğimiz; kapitalizmin, kurulduğunda ülke- mize ne getireceği, ne götüreceği ayrı bir konudur. Ama onu kurmak da ciddî bir iştir. Bunu kavraya- mazsak, insanlarımıza, Endüstri Holding'in yöne- ticisinin önerdiği gibı, soğuk su niyetine, kirii ve ze- hirli sular hep içirtilip duracaktır. Dikkat edelim, sular kirlenmesin!.. KARAMÜRSEL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2000 786 Davacılar Evnmfer Abıt. Gökhan Tamkan. Nilüfer Gençer, Saıt Koray Gençer. Bırsen Bora. Hayrıye Gençer, Vural Gençer. Necla Büyükmerıç, Mualla Sertkaya. Kı>met Ank. Münet Kılıç. Ayfer Kurt, Da- nış Altan. Sabahat Köktürk tarafindan davalılar Mali- ye Hazınesı ve Fevzıye Kövii Muhtarlıgı tüzel kişiliğı aleyhıne açılan tescıl davasının mahkememızde veri- len karan gereğince. Yalova ılı. Altınova ılçesı, Fevzı- ye Köyü. Grandere mevkiınde kam doğusu dere. batı- sı yol, güneyı kör dere. kuzeyı Ilyas köylü Hızır tarla- sı ve kısmen \ol ile çevnlı. 52 dönüm mıktanndakı taşınmazın MK. 713. maddesi uyannca davacılar adı- na tescili ıstenilmektedır. llgıli taşınmazda 3. kışilenn hak ve iddialan var ise. ilan tarihinden ıtıbaren 3 ay içinde kanıt \e belge- len ile birlikte mahkememıze müracaat etmelen ılan olunur 30.12.2002 Basın: 395 GOLBAŞ1/ADIYAMAN KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Dos\aNo:2001 363 Da\acı Orman Işletme Şeflıği tarafindan davalı Fa- dıme Er aleyhine açtığı Gölbaşı ilçesı. Belören Köyü. 233 ada. 24 parsel sayılı taşınmazın tespıtıne itıraz davası sonunda adresı tespıt edılemeyen Fadime Er'e duruşma gününün ilanen tebliğıne karar \enlmiştır. Belören Kö>'ü. 233 ada. 24 parsel sayılı taşınmazın tespıtıne itıraz davasının duruşması 02.04.2003 günü saat 09.00'a talık edılmış olup. Fadime Er ve ılgılile- re ilanen tebliğ olunur. Basın: 87335
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle