04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10OCAK2003CUMA 14 KULTUR [email protected] Necati Abacı'nın Koç Allianz Sanat Galerisi'ndeki sergisinde otuzu aşkın yapıt yer alıyor Karikatürist Necati Abacı, usta çizer Turhan Selçuk ile birükte. Çizgiye fotoğrafla dokunmak...FATMA TAN Çağdaş Türk kankarürünün en öz- gün adlanndan Necati Abacı ilk ka- rikatürünü 1973'teyayımladı. 1982'de başladığı •Çizgilerle Sanat tnsanla- n', 'Çizgilerle Sanat Kadınlan', 'Çiz- gi fnsanlan' çalışmalanyla. bıri Şahin Kaygun'la ortak olmak üzere 11 ki- şisel sergi açtı. Başlıcalan, Uluslara- rası Simavi Karikatür Yanşması Erol Simavi Özel Ödülü (1986) ve Abdi İpekçi Dostluk Banş Yanşması Afiş DahUçüncütükÖdülü (1988) olan40 ödülü var. Bir karikatürü Bulgaristan Gabrovo Dünya Güldürü Müzesi'ne (1981), bir afişi de Polonya Varşova Afiş Müzesi"ne ahndı (1988). Bir- çok basın yayın orgarundave sanat der- gisinde çalışmalan ve yazılan yayım- lanan, Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafık Bölümü öğ- retim üyesi Abacı'nın 'Çizgili Fotoğ- raflar' sergisi Koç Allianz Sanat Ga- lerisi'nde sürüyor. Fotoğraf okuma ve kadraj - Serginizîn oluşum sürecinden söz eder misiniz? NECATİ ABACI - Bunu 'iki za- man'a ayınyorum. tki zaman arasın- da da yirmi yıl var. Ilki sanat eğitimi- ni aldığım 'Tatbiki' yıllan. Dönemin genç ve büyük ustalanyla tanışmam ve Şahın Kaygun... Bu büyük ustay- la tanışmam bir anlamda beni 'fotoğ- raf okuma'nın ne olduğunu, yaşa- mım çizginın sonsuz dünyasıyla ör- tüşmesine rağmen, fotoğraf kadrajı- run çizgideki 'kadraj'la, yine fotoğ- raftn siyah beyazının çizgideki siyah beyazla kendi içinde nasıl yeni disip- linler oluşturabileceğini aramaya yö- neltti. 1982 yılında Şahin Kaygun ile ortak bir sergi açtık, benim sergiledik- lerim yıne çizgiydı. Karikatürün di- ğer sanat dısıphnleriyle ortak nokta- larda buluşabileceğınin dünyada da kuşkusuz birçok ömekleri vardır. Kay- gun'la bunu sergi bağlamında kanıt- lamıştık. Yıllar sonrasında da Geniş Açı fo- toğraf dergisı benden fotoğraf konu- lu karikatürler isteyerek bir köşe ver- di. Karikatürle fotoğrafın bir fotoğ- raf dergisinde buluşması beni de çok heyecanlandırmıştı. Daha sonrasmda başta Merih Akoğul olmak üzere di- ğer fotoğrafçı dostlanmm özendir- mesiyle serginin Fotoğrafevi yöneti- cilerine önerilmesi gündeme geldi. Sonunda, Fotoğrafevi'nin fotoğrafa, r • Abacı'nın sergisi serigrafi tekniğiyle çoğaltılmış büyük boy özgün baskı karikatürlerin yanı sıra özgün, dijital ve kolaj karikatürlerden oluşuyor. Dijital baskılar; fotoğraf sanatında iz bırakmış, ülkemizden ve dünyadan ünlü fotoğraflann üzerine sanatçının çizgiyle müdahale ettiği, bir anlamda fotoğraflann çizgiyle yeniden okumasını yaptığı çahşmalar. çatısı altında çızgıye de yer açan çağ- daş birpencereden bakması sergiyi ha- yata geçirdi. - Serginizde karikatürün dışında farkhçahşmalar da var. Dijital baskı- lar, karikatür üzerine ünlü fotoğraf- lann kolajlan... Bir anlamda daha de- neysel çahşmalar... ABACI-Evet. Sergide otuzu aşkın yapıt yer alıyor. Bir bölümü serigra- fi tekniğiyle çoğaltılmış büyük boy öz- gün baskı karikatürler. Bir bölümü orijinal karikatürler, bir bölümü de sizin bahsettığiniz gibi dijital ve ko- laj karikatürler. Dijital baskılı çahş- malar, fotoğraf sanatında iz bırakmış, ülkemizden ve dünyadan ünlü fotoğ- raflann üzerine çizgiyle müdahale et- tiğim, bir anlamda fotoğraflann çiz- giyle yeniden okumasını yaptığım çalışmalar. Örneğin, ünlü savaş fotoğ- rafçısı Robert Capa'nın Ispanya iç sa\ aşında \urulan bir dırenişçiyi çek- tiği ünlü fotoğrafını alıp, iki yıl son- ra. çektiği fotoğrafın yazgısına ben- zer bir ölümle yaşamını yitirdiğin- den de yola çıkarak, aynı kareyi bu kez çizerek, sadece direnişçinin sila- hı yerine elindeki fotoğraf makinesiy- le vunılan bir fotoğrafçıyı resmettim. Capa'nın arusma bir saygı olarak. Bü- yük usta Ara Güler'i ünlü 'HamaDar' fotoğrafının içinde çizdim. Şahın Kay- gun'u 'Kuşçu' fotoğrafîndaki kuşçu- nun yerine çizdim, duran kuşu ise uçarken çizip çalışmayı Kaygun'un çok sevdiği Nietzsche'nin sözüyle ad- landırdım: "Uçurumlan sevenin ka- natlan olmandır." Kolajlar ise çizginın üzerinde ün- lü karelerin yer aldığı çahşmalar. Ör- neğin EdnardVVeston'un ünlü dolma- hk biber fotoğrafi bizim pazarcırun tez- gâhında... Andre Kertz'in 'melanko- tiklale' adlı fotoğrafi sevgilisini bek- leyen âşığın ellennde... çizglnln yeniden üretlml - Aynı sergide böylesi ayn çahşma- lar hem teknik, hem sunum olarak bir aykınhk ohışturmadı mı? ABACI - Sergide ayn teknik ve ta- vırlarda işler olduğu doğru. Fakat tüm işlerin mizah yaratma eylemleri or- tak. Serginin teknik anlamda çözüm- leme sürecinde serginin genel tema- sı yani karikatürün fotoğraf sanatıy- la olan ilişkisinden hiç kopmamaya çahştım. Dolayısıyla çalışmalann di- jital ortamda hazırlanmasından tu- tun, kolaja dek her çahşmada çizgi- nin yeniden üretimine çaba göster- dim. - Fotoğrafla karikatürün iç içe ol- duğu bir sergi açünız. tki sanat disip- Hninin bu birBkteBği için neler söyle- yeceksiniz? ABACI - Bu iki ayn sanat dalı bir- çok ortak özellıkleri banndmyor. Ör- neğin basılıp çoğaltılmasından belge- sel tavırlanna kadar benzerlikJer içe- riyor. Ama en önemli iki özelliği iki sanat dalının 19.yüzyıl sanayi devri- mi sonrası gerçek anlamdakendi kim- liklerine kavuşması. Karikatürde Da- umier, fotoğrafta Ansel Adams gibi dev sanatçılann geçtığimiz yüzyıl çağdaş sanat tarihine çok sayıdaki başyapıtlanyla damgalannı vurduk- lannı anımsayalım. - Daha önce açüğuuz 'Sanat tnsan- lan' sergileri birer proje gibiydi. 'Çiz- giliFotograflar'a da yenibir projenin başlangıcı diyebilir miyiz? ABACI - 'Sanat İnsanlarT benim için bitip tükenmek bilmeyen bir ha- zine. Ömrümün sonuna kadar da sü- recek. Belki ilerde bir sergileme ola- bilir. Fotoğrafsanatı da benim için baş- ka bir hazine.Buhazıneyı'Çizgili Fo- toğraflar'a taşımakla da bitecek gibi değil. Koşullar elverdiğince bu yeni sergiyi de çoğaltacağım. (Sergi 13 Ocak'a dek Koç Alli- anz Sanat Galerisi 'ndegörülebilir. Tel.:0 212 25105 66) Buyıl üçüncüsü düzenlenenfestival Cemal Reşit Rey Konser Salonu 'nda başhyor Gitarın ustalan buluşuyorKühur Servisi- Yerli ve yabancı gitar sanat- çılannı dinleyicileriyle buluşturacak olan '3. l lustorarasıGitar FestivalT yann başhyor. 19 Ocak'a dek sürecek olan festival kapsamın- daki tüm konserler Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda izlenebilecek. Gitar Festivali'nin açılış konserini Marc Si- nan yapacak. Sanatçı saat 20.00'deki konse- rindeBach,Rochberg,lurina,ScarlattiveAn- tonio Jose'nin yapıtlanndan örnekler suna- cak. Massüno DefleCese ise, pazar günü sa- at 19.30'daki konseriyle buluşacak müzik- severlerle. Safa Gürbüz ve Ahmet Kanne- d gibi virtüözlerle gitar çalmaya başlayan CemDunıöz. BOcaksaat 19.30'daki kon- serinde, Giuliani. Marais. Albeniz, VValton, Domenkoni, Hahn, Balcarce ve Piazzot- b'nın yapıtlannı seslendirecek. Şef Rengim Gökmen'in yönetiminde- ki Istanbul Oda Orkestrası, solist Hanan Feinsteinın gitan eşliğinde 14 Ocak Sa- h günü 19.30'da sunacak konserini. Festivalin bir diğer ismi Baldi Otier, flamenkoyu özgün Çingene müziği, Latin müziği ve Akdeniz mo- tifleriyle harmanlayarak oluşturduğu üslubu- nu 15 Ocak günü saat 19.30'daki konseriyle gözler önüne serecek. Klasik müziğin cazla buluşturulduğu Roberto Porroni & Cerri Trio'nun 16 Ocak günü saat 19.30'daki su- numu ise izlenebilecek konserlerden bir di- ğeri. Dünya klasiklerinden Anadolu ezgüerine bir yelpazeyle Hasan Cihat Orter, 17 Ocak günü saat 19.30'da kompozisyonlanm ve geleneksel anlaomlannı dinleyicileriyle pay- laşacak. TerjeRypdal (gitar), StaleStorlök- ken (klavye) ve Paolo Vinaccia'nın (davul) ile vereceği konser 18 Ocak günü 19.30'da izlenebilecek. Festival, 19 Ocak Pazar gü- nü 15.30'daki Sarp Maden ve Akın Eldes, saat 20.00'deki StoKnaDobrevakonserle- riyle son bulacak. (0212 232 98 30) Cumhuriyet k i t a p 1 a r ı • AGLAMAK GÜLMEK • DUVARIN ÜSTÜNDEKİ TlLKl • DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VURUN • ENEL HAKJC'IN HAKKI • GÖRÜLMÜŞTÜR • ISKELE SANCAK • JAPON GÜLÜ • YÜZBAŞI SELAHATTfN'rN ROMANI-1 •YÜZBAŞI SELAHATTrN'tN ROMANI-2 • ZİVERBEY KÖŞKÜ MAÇ: OKULUNADININ 'GÜZEL SANATLAR ÜNÎVERSİTESÎ' OLMASI MSÜ'de 120. yd coşkusu Cumhuriyet kitap kulübü Cağ Pazarlama A Ş Türkocağı Cad. No: 39/41 (34334) CağalogU-Istanbul Tel:(02l2) 514 Ol 96 KültürServisi-Mimar Sinan Üni- versitesi kuruluşunun 120. yıhnı bir dizi etkinlikle kutluyor. 2003 yılı içinde yapılacak etkinlikleri bir basın toplantısıyla açıklayan rek- tör İsmet Vildan Alptekin. rektör yardımcısı Berü Anılanmert, Dev- let Resim ve Heykel Müzesi için baş- lattıklan restorasyon ve envanter çalışmalannı da sürdürdüklerini be- lirterek yeni yılda üniversitenin adı- nı da değiştirmeyi hedeflediklerini ve okulun gerçek misyonunu 'Gü- zel SanatlarÜniversitesi' olarak de- vam ettirmesini istediklerini söyle- diler. EtkinlikJerine Akademi - Tarih Buluşması projesi ile başlayacak olan üniversite, yıl içinde müzikten söyleşiye, sergiden yeni yayınlara kadar farklı disiplinlerde işlere ün- za atacak. ÖncelikJe kurumun tarihi mira- sına ışık tutacak 'Akademi - Tarih Buluşması' etkinlikleri kapsamın- da 'Akademi KayrtDefterilnterak- tif CD Rom ve sergi' projesiyle 5- 25 Şubat tarihleri arasmda akade- minin tarihi ele alınacak. Sergi, Bed- ri Rahmi Eyuboğlu'ndan Nuri Iyem'e. Oguz.\ral'danFerhanŞen- soy'a, bu kurumda eğitim görmüş birçok ismin yer aldığı kayıtlardan yola çıkarak akademinin üstlendi- ği çağdaşlaşma misyonunu sunma- yı hedefliyor. Bir diğer Akademi - Tarih Buluşması etkinliği ise 'Aka- demrve Tanıkhk - Güzel Sanatlar Akademisi'ne Bakışlar' başlığını taşıyan 3 ciltlik kitap olacak. Sanat tarihi, felsefe, tasanm, tiyatro, mü- zik gibi farklı disiplinleri bir araya getiren \e dünya sanatının güncel sorunlannı ele alan 'Dipnot' dergi- si ise yayın hayahna başlayacak ye- ni bir sanat dergisi. Derginin koor- dinatörlüğünüEmre Zeytiııoghı. ya- yın yönetmenliğini Aykut Köksal. tasanmmı ise Sadık Karamustafa üstleniyor. Tüm yılı kapsayacak 120. yıl et- kinlikleri arasında Yunanlı sanatçı TsocHs'in sergisi, Fransız sanatçı Henry Fourez'in atölye çalışması, 'Sanayi Aoklanndan Müzik Aköe- ri Yapımı'. sokak çocukları için 'Umutevi' gibi girişimler yer ahyor. YAZIODASI SEIİM tLERİ Günah Şehri (2) Yakup Kadri'ninikinciromanı/VurBaba (1922) Çamlıca'daki bir Bektaşîtekkesini, yirminci yüz- yılın başlangıcındaki konumu ve çöken töresiy- le anlatmış; tasavvufa bağlı olan çevrelerce epey yerilmiştir. Yergici, mesafeli yaklaşım, sonraki yıllarda bile sürer. Bununlabiriikte, NurBaba, manevîikliminden çıkmış Istanbul'da göçmekte olan bir dergâhı, içsel anlamını yitirmiş birgeleneği, bunlann uyan- dırdığı ruhsal, bireysel sızıları tahlil etmesiyle değer kazanan bir romandır. Bektaşiliğin sanata açık çehresi, Nur Baba'nın tekkesinde artık çökmeye yüz tutmuştur. Gön- lünü Nur Baba'ya kaptıran Boğaziçi kökenli Ni- gâr Hanım, Çamlıca'daki harap evde boş ye- re musikinin, resmin kulavuzluğunu aranır. Çamlıca, Boğaziçi, özellikle Kanlıca peyzajla- nyla donanmış Nur Baba, Nigâr Hanım'ın kişi- sel yıkımı, ama iç dünyasında arınışıyla nokta- lanır. Bu eserin son bölümleri beni o kadar etkkile- mişti ki, yıllar sonra, Nigâr Hanım'ı, Kınk Deniz Kabuklan'ndaroman kişisi... Yeni birromanın ki- şisi yapmayı denedim. Ve bana öyle geldi ki, Ya- kup Kadri, onda, ruh gurbetlerinden yola çıkı- yor, gönül ezginliklerinden sonra, mutlak yal- nızlığın sımna eriyordu... II. Meşrutiyet devrinin siyaset hayatını, parti- ler kargaşasını, adeta belgesel bir tutumla an- latan Hüküm Gecesi (1927), Mahmut Şevket Paşa, Talat Bey, Cemal Bey (Paşa), Rıza Tev- fık ve Ziya Gökalp gibi gerçek kişileri roman ki- şileri arasına katar. Böylesi bir girişim, romanı- mızın tarihi açısından, hemen hemen ilk kez de- nenmiştir. Ittihad ve Terakki Fırkası'yla Hürriyet ve Itilaf Fırkası'nın bitmez tükenmez çekişmesi altında, bütün siyaset hayatımızın özünde hep "şahsîkin ve ihtirasları" saptayan Yakup Kadri, Hüküm Gecesi'ni karamsarlıkla noktalar. Eserde, II. Meşrutiyet devri Istanbulu'nun ko- naklarına, ziyafet sofralarına, Ferah Tiyatro- su'ndaki bir müsamere sahnesine ilişkin bölüm- ter, bugünün kuşaklanna bilgi edindirebilecek zen- gin ayrıntılarla donanmıştır. Bir kronik havasında sürüp giden Hüküm Ge- cesi, bir yandan da Istanbul'un toplumsal ve bireysel yıkımlara nasıl bilinçsizce kucak açtığı- nın romanıdır. Sodom ve Gomore (1928) Mütareke devri Is- tanbulu'nun maddî, manevî çöküşüne yönelir. Bu dönemi sonradan irdeleyecek başka roman- lara da esin kaynağı olmuştur. Lanetli bir imparatorluk başkenti görünümün- deki Istanbul, özellikle yüksek çevrelerinde, evi- ni barkını, özvarlığını işgal kuvvetlerine açmış- tır. Vur patlasın - çal oynasın hayatlarda mem- leket duygusu çoktan silinmiştir. Sami Bey ailesi de bu yarı işbirlikçi ailelerden biridir. İşgal kuvvetlerinin önde geien subayla- rıyla, yabancı ve düşman kişilerle sıkı fıkı ilişki- ler kuran Istanbul'un mutlu azınlığı, çöken şeh- ri görmezden gelmektedir. Meıtıamet, dayariış- ma, gönül inancı silinmiştir. Şehri sarıp sarmalayan, vurgunculuk ve cin- sel kudurganlıktır. Sodom ve Gomore, bu açı- dan, Kiralık Konak'a oranla daha cesur yazılmış bir eserdir. Türk kadınlannın Ingiliz askerlerle düşüp kalk- tığı romanda, kadın ve erkek eşcinseller de, hiç- bir kişisel ahlak değeri gütmeksizin günlerini gün ederler. Otel odaları, beş çaylan, akşam yemekleri, danslı suareleriyle ölümcül bir debdebeyi can- landıran Sodom ve Gomore, Kurtuluş Sava- şı'nın kazanıhşı ve Istanbul'un kurtuluşu günle- rinde sona erer. İşgal altındaki payitaht Istanbul'u kaleme ge- tiren romanlann ilklerinden olan, demin vurgu- ladığım gibi, ardılı bazı romanlara öncülük eden söz konusu eserin Latin harfleriyte ilk kez 1966'da basılmış olması herhalde epey düşündürücüdr. Takvimde İz Bırakan: "Istanbul'un lodos grupları, eleğimsağmala- nn süslenip püslenip, uzun etekli elbiselerini giyerek geldikleri bir randevu yeridir." Refik Halid Karay, Makiyajlı Kadın, Semih Lütfi Ki- tabevi, 1943. R Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M t L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle