10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EYLÛL 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(S cumhuriyet.com.tr 15 ALLECRO EVtN tLYASOĞLU Salkımsoğut unTurkusu'Salkımsöğüt'ünTürküsü' yıl- lar önce yazdığım bir incelemenin başlığıdır. Bana, 1968 yılı Yeni Der- gi Eleştiri Yanşması'nda birincilik kazandıran bir çalışma. Nâzım'ın ilk duyduğum günden beri başımı döndüren Salkımsöğüt dizelerinde- ki müzıkselliği incelemiştim. Bu- günlerde okumakta olduğum 'Ro- mantikKomünist' başlıklı kıtapta şairin o dönemindeki şiirleri 'tri- bün' şiirleri olarak nitelenmiş. Ma- yakovski'nin etkisinde, geniş kitle- ye, tribündeki halka seslenen, daha doğrusu haykıran ve haykınrken güzelduyumu elden bırakmayan, müziksellikten güç alan dizeler. 1928'deki bu haykınşı düşünerek yeniden değerlendirmeye koyul- dum eski incelememi. Doğa imgeleriyle simgeleşen kamçılayıcı duygulann kabalığı in- cecik bir ipek kumaşa sanlmış, Şa- ir, derin bir romantizm içinde, Rus Devrimi'ne hayranhğını simgeler- ken davadan tek tek aynlanlara, ay- nlmak zorunda bırakılanlara da bir ağıt olarak yazmış bu şiiri. Imgele- rin ve dizelerin birbirine bağlanışı kadar bir atlının kopuşu, kesik dize- lerde, tökezleyen yapıyla yansımış. Çoğulltık-tekiIIik karşıthğı Şimdi, onca yıl sonra bu şiire ye- niden bakınca, çoğulluk tekillik kar- şıthğı dikkatimi çekti. Müziksel ri- timlerin kümelenişi. yayılımı, bağ- hlığı kadar, kopukluğu da bu karşıt- Iığın bir simgesi olarak belirdi. Akıyordu su / Gösterip aynasında söğüt ağaçlannı / Yıkıyordu salhm- söğütler suda saçlarını A-U-I harflerinin uğulrulu ve ço- ğul akışıyla, (du-su-da-saç kovala- ması) bir uzun sonsuza dek akan su- yun yankısını duyuruyor. Ikinci di- zedeki gösterip-söğüt sözcüklerinin bitimindeki P v e T harflerinin sert sürekli özellikleri akışı kesen, ket vuran nitelikte olup, ilerdeki tekil aynhşlann habercisi. Aynca S harfinin aliterasyonu bir fisılh içinde akan ırmağı berimJiyor. Ya da tek tek serpiştirilmiş su dam- lacıklan gibi dalgalanıyor bu S se- si, çoğul karşıtı tekil imgesini vur- gulayarak. Yanan valın kıiıçlan çarparaksö- azım ın Salkımsöğüt'ünü yeni bir duyuşla baştan okumak, büyük sesle okumak, müzikle şiirin nasıl iç içe işlenebileceğinin, şiirin kendi içindeki ezgiselliğinin göstergesi. Şair, derin bir romantizm içinde, Rus Devrimi'ne hayranlığını simgelerken davadan tek tek aynlanlara, aynlmak zorunda bırakılanlara da bir ağıt olarak yazmış bu şiiri. ğütlere /Koşuyordu kızıl atlılar gü- neşin battığı yerel Geniş bir ovadaki yayılım içinde kalabalık bir atlı kitlenin coşkun ko- şuşu. Her bir sözcük, bir öncekin- den aldığı ses armonikleriyle geniş- liyor (Yan-hn-kıl-ıç-ça). K-Ç-P-R- K sessiz harfleriyle sert ve sürekli bir devinim kazanan dize uyumlu akışın içinden yükselen bir kakışı- mı (cacaphony) karşıtlık olarak du- yuruyor. Her şeyin bu uyum içinde akmayacağının habercisi olan kar- şıtlık. Birden / bire kuş gibi / vurulmuş gibi / kanadından / yaralı bir atlı yuvariandı atından! Bir soluğun beşe bölündüğü mer- diven yapısmdaki dizelerde kana- dından yaralanmış bir kuşun seke seke düşmesi çizilmiş. Kuş ve vu- rulmuş sözcûkJerindeki iç uyak, 'gi- bi' redifi, 'kanadından' ve 'atın- dan' sözcüklerindeki uyakla güçlü bir müziksel doruk yaratıyor. Bu di- zeleri haykırarak okumada öriilüş- teki müziksel güç büyük etki yara- tıyor: Aslında hiç de bağınp çağır- maya gerek ohnadan, 'den', 'kuş', 'muş', 'dın', 'ü', 'dı', 'dan' hece- lerine vurgu verildiğinde görkemli bir etki uyanacaktır. Bağırmadı, /gidenleri geri çağır- madı, /baktı yalnız dolu gözlerie / uzaklaşan atlılann panldayan nal- larınal Son dizedeki A ve N sesleri ço- ğaldığında kakışımla uzaklaşan at- lılann gittikçe sönen nal seslerini duyuyoruz. Şiirin sonraki dizelerin- de çoğuldan tekile yönleniş, arkada kalan tek atlının acısı, kesilen solu- fuj Ninni yumuşaklığı Atlılar atlılar kızıl atlılar, /atları rüzgâr kanatlılar /Atlan rüzgârka- nat / Atları / At Yine haykırarak okuyuşta, bir bü- yük tribüne seslenişte ilk iki dizenin tek solukta bitiştiğini düşünün. Bü- yük bir ordunun kalabahğı, 'Ro- mantik Komünist1 kitabındaki bil- giye göre Nâzun' ın Kızılordu süva- rilerine hayranlığı dile geliyor. Son- ra teker teker sönen mumlar gibi di- zeler kesiliyor; T, L, R sessizleriyle ve yinelemeyle oluşan uyuşumlar- da,'at' hecesininyerdeğiştirmeyi- şinde büyüyen bir tükeniş var. San- ki özdekten çeşitlemeye yönelen bir fiig biçimi değil de tersine kapanan, özdeğe doğru koşan bir örgü. Son- raki dizelerde 'suyun sesi, silindi, siyah, sarktı, salknn sögütler, sa- n saçlannın' sözcüklerinde 'S' harflerinin peş peşe dizilişi uyuşum içinde bir fısıltıya dönüşüyor. Bir önceki fırtınalı atağın ardından, ses- li okumada, bir huzur havası estiri- yor. Şiirin son bölümündeki dizeler grubu ise bir ninni yumuşaklığını, uyutmak için sallanan bir bebeğe umutsuzluğa düşmemesi için öğüt- ler verdiğini duyuruyor: 'El bağla- mak', 'kara su' ve 'ağlayan söğüt' gibi yas göstergesi imgelere karşı çıkan uzlaştıncı bir ses, sevecenlik- le sesleniyor: Ağlama salkımsöğüt / ağlama / kara suyun aynasında el bağlama! / el bağlama! / ağlama! Nâzım'ın Salkımsöğüt'ünü yeni bir duyuşla baştan okumak, büyük sesle okumak, müzikle şiirin nasıl iç içe işlenebileceğinin, şiirin kendi içindeki ezgiselliğinin göstergesi. [email protected] MONTREUX'DE EYLÜL Ses ve MüzikKfiltür Servisi - Bilkent Senfoni Orkestrası, 14 Eylül'e kadar sürecek olan 'Montreux Ses ve Müzik Festivali' kapsamında kurulan 85 kişilik 'iMüzikli Eylül Konserleri Orkestrası'nda 50 sanatçısıyla yer alacak. Etkinlikte, Suisse Romand ve St. Martin in the Fields orkestralan ile sahneyi paylaşacak olan festival orkestrasında, Litvanya Oda Orkestrası ve Isviçre Filarmoni Orkestrası üyeleri de yer alıyor. Şef Karl Anton Rickenbacher tarafından bir araya getirilen orkestra, festivalde ünlü şefler Gennady Rozdestvensky ve K.A. Rickenbacher yönetiminde. Mihail Pletnev, Christiane Oelze, Sir Peter Ustinov, Victoria Postnikova gibi solistlere eşlik edecek. Geniş repertuvar 'Montreux Ses ve Müzik Festivali'nin programı bu yıl Mozart, Beethoven, Mendelssohn. Mussorgsky. Brahms ve Chopin'den Mahler, Strauss, Stravinsky, VVagner, Prokofiev ve Rachmaninof'a geniş bir repertuvan kapsıyor. Isviçre'de 1946 yıhndan beri yapılan 'Montreux Ses ve Müzik Festivali', başlangıçta bir resital şeklinde düzenleniyordu. Süreç içinde, Avrupa'nın en yetenekli müzisyenlerini ağırlayan ve seyirciler tarafından büyük ilgı gören bir festival halini aldı. 1983 yıhndan bu yana festival başkanı olan Yves Petit de Voize ise festivalin sadece yıllık bir etkinlik olarak değil, müziğe gönül vermiş yetenekli sanatçılan keşfetmeye açık bir düzenleme olarak tanınmasını istediklerini belirtiyor. 1993 yıhnda Bilkent Üniversitesi - = "-= tarafından kurulan Türk ve yabancı 80 sanatçıdan oluşan kadrosuyla her yıl 5O'den fazla konser vererek klasik müziğin Türkiye'de yaygınlaşmasına katkıda bulunan Bilkent Senfoni Orkestrası 'nın katılımına Isviçre basınında geniş yer verildi. Cevat Memduh Altar'ı doğumunun yüzüncü yılmda anıyoruz Atatürk'ün genç devrimdsi• Cevat Memduh Altar, müzikbilim ile ilgili konulan tarihin ve felsefenin temeline dayandırarak açıklayan uluslararası değerde bir kültür anıtı, Atatürk devrimlerinin coşturduğu bir çalışkanlık örneği idi. ÖNDER KÜTAHYALI tZMİR - Türkiye'nin müzik kalkınması Cumhuriyet'le başlar. 1923-24 arasında te- mel niteliği taşıyan üç müzik kurumu etkin- liğe geçirilir ve bazı gençler Avrupa'ya mü- zik öğrenimıne gönderilir. Böylece Büyük Atatürk'ün ilen görüşlü uygulamalan doğrultusunda çalışan coşku- lu ve devingen bir kadro oluşur. Doğumunun yüzüncü yıhnda andığımız müzik tarihçısi, müzik yazan, eğitimci ve yönetici Cevat Memduh Altar, bu kadronun üyeleri arasm- dadır. 1902'de İstabul'da doğan Cevat Memduh Altar, liseyi bitirdikten sonra 1922-27 arasın- da "Leipzig Devlet Konservatuvarı"nda keman ve müzikbilim eğitimi gördü. 1927'de Türkiye'ye döndü ve eğitimci olarak 1993 'e dek süren uzun bir kanyere başladı. Ders verdiğı kurumlar: "Musiki Muallim Mektebi", "Ankara Gazi Eğitim Enstitü- sü", "Ankara Kız Teknik Yüksek Öğret- men Okulu", "Ankara Devlet Konserva- tuvarı" ve "MSÜ Devlet Konservatuva- n"dır. Okuttuğu dersler: "Müzik kuramı", "Müzik Tarihi", "Estetik", "Sanat Tari- hi", "Opera Tarihi" ve "Sanat Felsefesi" olarak özetlenebilir. Çoksesli müziğin öncülerinden Altar, sanat kurumlanmızın yönetimıne büyük emek verdı. 1934'te "Milli Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar Şube Müdürlü- ğü'ne getirilmesinden kısa bir süre sonra Paul Hindemith Türkiye'ye çağrılmıştı. Bestecinin Milli Eğitim Bakanlığı'na sun- duğu raporlann en mutlu sonucu, 1936'da "Ankara Devlet Konservatuvarı"nın açıl- masıydı. Altar 1935-37 arasındakı bu yoğun çalış- ma döneminin kilit adamlarındandı. Ata- türk'ün armağanı sayılan konservatuvarın yakın dostu ve koruyucusuydu. Özellikle 1954-60 arasında "Güzel Sa- 1995'te ölen Altar kaleminden ve öğrencilerinden 1993'e kadar ayrılmamışrı. natlar Genel Müdürü" olduğu sırada sık sık konservatuvara gelir, öğrencilerle yemek yer, tarihsel nıtehk taşıyan dinletilerde ko- nuşma yapardı.l938'de Ankara Radyo- su'nun güçlü vericisi hizmete girmişti. Hocamız, 1939'dan başlayarak çok sayı- da açıklamalı müzik programı sundu. Bun- ların en ünlüsü, 1940'larda pazar sabahlan yayımlanan "İzahlı Müzik Saati"ydi. 1960'tan sonraki yıllan da radyoda geçti. TRT kurulduğunda, "Program ve Haber Genel Müdür Yardımcısı"ydı ve 1967'de bu görevden emeklı oldu. Altar Türkiye'de ve dış ülkelerde verdiği konferanslannda, uluslararası kongrelerde sunduğu bildinlerinde, yüzlerce gazete ve dergi yazısında \ e kitaplannda, çoksesli mü- ziğin 19"uncu yüzyılda ülkemize ginşi, bu olayın Cumhuriyet ile birlikte müzik devri- mine dönüşmesı. çağdaş Türk besteciliği- nin ortaya çıkışı gibi konuları işler. Bach, Mozart, Beethoven, Chopin, Bizet ve başlıca Türk bestecilerini tanıtır; onlann bazı yapıtlanyla ılgılı çözümlemeler verir. Müzikbilimci olarak genellikle "Opera Tarihi", "Türkiye'de Opera" ve "Sanat Felsefesi" üzerinde yoğunlaşır. Altar'ın bize bıraktığı kitaplann listesı epey kabanktır. Bunlardan dört cıltlik "Opera Tarihi" (1970-82), değerh bir kaynaktır. 1981 'de yaz- dığı "15'inci Yüzyüdan Bu Yana Türk ve Batı Kültürlerinin Karşılıklı Etkileme Güçleri Üzerine Bir Inceleme" ise müzik- bilimcilerimizce tartışılması gereken bir ya- pıttır. Yazann bu kapsamh çalışmalan, kendisi- ne Fransa'nm "Officier d'Academi .\işa- m"nı, Almanya'nın "Schiller Madalyası"nı ve "Sevda-Cenap And Vakfı"nın onur ödü- lünü getirdi. Hocamız 1995'te öldü; ama ka- leminden ve öğrencilerinden ancak 1993'te aynldı. O, müzikbilim ile ilgili konulan tari- hin ve felsefenin temeline dayandırarak açık- layan uluslararası değerde bır kültür anıtı, Atatürk devrimlerinin coşturduğu bir çalış- kanlık örneği idi. Saygıyla anıyoruz. Haydi çocuklar openaya! • Kültür SerAİsi - Sigorta sektörünün önde gelen şirketi Başak Hayat, müzikallere olan ilginin azaldığı günümüzde, yeni izleyiciler kazandırmak amacı ile 2002-2003 sezonunda TC Kültür Bakanlığı Istanbul Devlet Opera ve Balesi (IDOB) çocuk müzikallerine sponsor olarak, sanata ve sanatçıya destek vermeye devam ediyor. Başak Hayat Sigorta, 2002-2003 sezonunda tstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde sahnelenecek olan Masalcı, Uyuyan Güzel, Fındıkkıran, Hansel ve Gratel, KüUcedisi gibi müzikli çocuk oyun ve operalanna sponsor olarak sanatın geniş kitlelere ulaşmasına katkıda bulunacak. IDOB Çocuk Operası, Hansel ve Gratel'i daha çok izleyiciye ulaştırmak için yanyıl tatilinde 'Haydi çocuklar! Tatilde operaya" sloganı ile AKM Büyük Salon'da her sabah 11 .OO'de oynayacak. (0 212 230 01 91) Efes Kültür ve Sanat Festivali • İZMİR (AA) - Kültür Bakanhğı'nca destekJenen ve Izmir'de yerel yayın yapan SKY televizyonu tarafından düzenlenen ' 1. Uluslararası Efes Kültür ve Sanat Festivali', 6-7 Eylül tarihlerinde yapılacak. Selçuk Efes Antik Kenti'nde verilecek konserlerin ücretsiz olacağı açıklanan festival her yıl düzenlenecek. Etkinliğe katılan îzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası, Napoliten ve Mozart akşamlan adlannı taşıyan iki konser sunacak. Her iki konserde de orkestrayı şef Fahrettin Kerimov yönetecek. 80 sanatçının görev alacağı festivalin sanat yönetmenlğini Antalya Devlet Senfoni Orkestrası Müdürü Numan Pekdemir üstleniyor. Hacienda Türkiye'ye geliyop • Kültür Servisi - New Yorker Kuruçeşme ve Akbank'ın düzenlediği 'American Express 2002 Yaz Etkinlikleri', ünlü 'Hacienda Grubu' ile devam ediyor. Jürgen Kadel ve Marcus Finger'den oluşan; Asit Caz, Dovvnbeat ve Dub etkileşimli müziklerüıi, 'Uptempo' şarkılar, ^ Portekizce vokaller ve Brezil esintileriyle bezeyen ve yoğun ritimlerle zenginleştiren Hacienda, 'The Bar'da müzikseverlerle buluşacak. New Yorker Kuruçeşme, yenilenen konseptiyle asırhk ağaçlann serinliğinde boğaza karşı müzikli gecelere imza armaya devam edecek. (0 212 265 69 12) Ankara Tiyatro Festivali kasımda • ANKARA (ANKA) - Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali'nin 7'ncisi kasım ayında başhyor. Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat Vakfı'ndan yapılan açıklamada, '7. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali'nin 1-10 Kasım tarihleri arasında Kültür Bakanlığı, Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü, Kültür Bakanlığı Dış Ilişkiler ve Avrupa Topluluğu Genel Müdürlüğü ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü işbirliğiyle düzenleneceği belirtildi. Festivale, Ankara'dan katılacak topluluklann yanı sıra tstanbul, Izmir, Antalya. Izmit, Ordu gibi pek çok ilden özel amatör ve ödenekli tiyatrolarla birlikte Almanya. Hollanda. Azerbaycan ve Yunanistan gibi ülkelerden de topluluklar katılacak. Çeyrek asırlık lüküs Hayar • İSTANBUL (.\A) - Istanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nın 1985'ten bu yana sahnelediği 'Lüküs Hayat' opereti, yoğun ilgi nedeniyle 2002-2003 sezonu programına alındı. Son olarak 24 Ağustos'ta Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda Şehir Tiyatrolan'nın 'Yaz Şenliği' kapsamında sahnelenen oyun, 5 bin kişi tarafından izlendi. Ekrem Reşit Rey ve Cemal Reşit Rey tarafindan 1930'larda yazılan 'Lüküs Hayat', Cumhuriyet sonrası yanlış anlaşılan Batılılaşma olgusunun, sonradan görme ve özenti içinde yaşayan insanlar arasında yarattığı gülünç durumlan anlatıyor. TRT'nin yanı sıra diğer ulusal televizyonlarda da gösterilen operet yurtdışında Yunanistan, Yugosla\ya, KKTC, Gürcistan, Azerbaycan ve Almanya'da sahnelendi. BUGUN • BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Yaz Şenliği Son 02, Ferruh Doğan Anısına' kapsamında 12.00, 15.00, 18.00 ve 21.OO'de David Fincher'ın yönetmenliğini yaptığı 'Dövüş Kulübü'. (0 212 251 32 40) M BAŞKA KÜLTÜREVt nde 19 30da Steven Sorderbergh'in yönetmenliğini yaptığı 'Kafka' adlı filmin gösterimi. (0 212 249 12 84) __ • NÂZIM KÜLTÜREVt'nde 18.30'da S. Kragh Jacobsen'in yönetmenliğini yaptığı 'Kuş Sokağındaki Ada' adlı filmin gösterimi. (0 212 245 04 81) • BEKSAV'da 15.00'te 'Salgm', 17.00'de 'Aziz Michele'nin Horozu' ve 19.00'da 'Tesadüfi Bir Kronolojinin 71 Parçası'. (0 216 349 91 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle