Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24- EYLUL 2002 SALI CUMHURlYET SAYFA
SOYLEŞI
Basında yanş kaliteli olmalıCiner: Gerçekgazetecilikle uğraşılması, bu işten zengin olunamayacağı ama kazanılanparanın adil
biçimdepaylaştırılması halinde kamuoyunda önemli bir hizmetyapılacağının anlatılması lazım.
oğan Grubu 'nda çalışan
gazetecilergazeteci de Sabah
Grubu 'ndakiler zenci değil ki! Hepsi
saygın gazeteciler. Burada önemli olan
temsilyeteneğini ahlaken, hukuken,
ticareten yapıpyapamadığınızdır.
Büîün gruphnn borcu vardır, ama
bazıları ilan edilmiştir, bazılan ilan
edütnemiştir. Aynca borcım olması
ayıp değildir fd/Mesele bu borcım
ödenip ödenmemesidir.
LEYXA TAVŞANOĞLU
-Aydın Doğan, kendisiyle yaptığım söyleşi-
de, "Dinç Bilgin de, Karamehmet de, Uzan-
lar da batacaklar. Çiinkii bu gazetelere esas
işleri olarak değil de, dursun, bir gün lazım
olur, gözüyle baktılar"demiştL Zaman 'daya-
ytmlanan söyleşisinde de sizinle ilgili olarak,
"Dinç Bilgin o çocuğun parasını yiyip kaça-
cak " ifadesinıkullandu Buna ne diyorsunuz?
CİNER -Dinç Bilgin için bunu söylemek hak-
sızlık olur. Övünülecek ya da yerinilecek bir
şey mi bilmiyorum ama Dinç Bilgin meslekten
gazeteci. Babası da dedesi de gazeteci.
Benim için bunu söyleyebilir. Ama o da hak-
sızlık olur. Çünkü benim dünyaya, paraya bakı-
şım çok farklı. Aynca benim hayatımda para
çok önemli bir unsur değildir. Belki kazanma-
sını öğrendim, ama harcamasını öğrenemedim.
Para harcayabilecek nitelikte bir insan değilim.
Öyle özel, geliştirilmiş zevklerim yok. Benim
için de öyle bir şey söylerse orada da haksızlık
olur. Çünkü ben mali açıdan bozulmuş bir sek-
törde kavga etmeyi göze alabilmiş birisiyim.
Ben bozulmuş birdüzeni tamiretmeye geldiğim-
de oradaki kavgalara en azından göğüs germe
cesaretini gösterdim. Burada da başarabilirsem
ne muthı bana. Tatmin olacağam. Işin parasal kıs-
mını ayn yere koyuyorum.
Bu işten iki bin kişi ekmek yiyor. Öyle ya da
böyle, bu insanlarhâlâ bu sektörde, o grupta ça-
lışabiliyorlarsa bunda hiç de tevazu gösterme-
ye gerek yoktur.
Gazeteye yeniden yön verilmesi, gerçek ga-
zetecilikle uğraşılması, gazetecilikten elde edi-
lecek gelirlerle zengin olunamayacağı, ama bu
işten kazanılan paranın adil biçimde paylaştınl-
ması durumunda kamuoyunda önemli bir hiz-
met yapılacağının insanJara anlatılması lazım-
dır. Ben bunu yapmaya çalışıyorum.
Sistemi, Nişantaşı gibi Istanbul'un pahalı bir
semtinden Balmumcu gibi daha mütevazı bir
yere taşıdık. Zaten gazete şehrin içinde olmalı-
dır.
Cerçek sahlpler okuyuculardır
-Aydın Doğan, "Sabah ve atv 'nin gerçek sa-
hibi Turgay Ciner'dir" diyor. Doğru mu bu?
CİNER- arv ve Sabah'ın gerçek sahibi bana
göre alacaklılardır. Sahiplik göreceli bir şeydir.
Temsil edebilme yeteneğidir. Benim temsil et-
me yeteneğimde bir eksiklik var rru, ona bak-
mak lazım. Yani ben burayı temsil edebildiğim
sürece idare edebilirim.
Doğan Grubu'nda çalışan gazeteciler gazete-
ci de Sabah Grubu'nda çalışan gazeteciler zen-
ci değil ki. Hepsi saygın gazeteciler. Burada
önemli olan temsil yeteneğini ahlaken, hukuken,
ticareten yapıp yapamadığınızdır.
Bütün gruplann borcu vardır, ama bazıları
ilan edilmiştir. bazılan ilan edilmemiştir. Ayn-
ca borcun olması da ayıp değil ki... Bazılannın
nakit akışı bozulduğunda bu borçlar ilan edilir.
Mesele bu borcun ödenip ödenmemesi. Aynca
borcun ödenmesi ya da ödenmemesi üçüncü,
dördüncü şirketleri de ilgilendirmez. O, alacak-
lıyla borçlu arasındaki ahlaki bir unsurdur.
- Aydın Doğan, "Medya ve basın patronla-
nnın beyaz kâğıtgibi tertemiz olmalarını isti-
yorum " diyor. Siz buna ne diyorsunuz?
CİNER- Aydın Bey icazet makamı mı? Tür-
Lnsanlar birbirieriyle rasyonel
rekabet içinde olmaîılar. Aydın Bey de
bu mesleğe emek vermiş saygın bir
isimdir Ama bizim iki büyüğümüz
hran hrana bir yanş içine girdiler.
Çok lüzumsuz bir işyaptılar.
Sektörüyanlışyere ittiler.
Plazalara taşıdılar. Türfdyede
bütün Avrupa daki gazeteleri
basabilecek tesisler kurdular.
\^/w'umhuriyet Gazetesi 253 ortaklı
bir şirkettir. Orîaklar içinde her
kademeden insan var. Hapisteyatmış
olanı, işkence görmüş olanı, güzeli,
çirkini, uzım boylusu, hsa boylusu var.
Günay Çapan la hayatımda hiç
karşılaşmadım. Gürbüz Çapan 'ı da bir
keregö'rdüm. Kars 'tan gelip îstanbul
yakmlannda birşehiryapttysa bir
şeyîer üretmiş demektir. Bütün
dünyada iddia sahibi insanlar eziyet
çekmişlerdir. O da bir reform yapmış,
bu nedenle eziyet çekmiş olabilir.
JjjSİ
kiye'de ticaret yapmanın kurallan vardır.
- Doğan Grubu olarak anayasalan niteliğin-
dekiyayın ilkelerini yayımladılar, ama...
CEVER- Ben de istediğiniz kadarher türlü ana-
yasa yayımlayayım. Ama değişrirdikten sonra o
anayasanın ne değeri kalır ki. Anayasa sadece
kendini bağlar, toplumun genelini bağlayamaz
ki.
-tnsanın a-priori ahlaklı olduğu kabul edil-
miyormu, zaten?
CtNER- Adam da Lombroso teorisine inanı-
yor, "Doğuştan suçludur. Dolayısıyla da kiüt al-
önda tutmak lazımdır" diyor. Böyle bir mantık
olabilir mi? Demokrasi savunuculuğu iddiasın-
da olan insanlar böyle bir teoriyi savunabilirler
mı?
Türkiye'de ticaret yapmanın kurallan vardır.
Gazetecilik de bir meslektir; gazete sahipliği ise
başka bir meseledir. Parası, yaratıcı gücü olan,
ticaret kurallanna, yasalara uyabilen herkes bu-
nu yapabilir. Bunun da izin ahnacak mercileri
bellidir. Ama bana göre bu merciler Doğan Gru-
bu değildir.
Doğan Grubu gazetelerine, Aydın Doğan'ın
kendisine saygı duyuyorum. Müteşebbistir. Bin-
lerce insana iş olanağı sağhyor. Dogrusuyla yan-
hşıyla bu ülkeye hizmet etmiş bir kişidir.
Ama beyaz kâğıt gibi olacak, siyah kâğıt gi-
bi olacak diye de bir şey yok. O zaman bütün
homoseksüelleri keselim, transseksüelleri yok
edelim, lezbiyenleri öldürelim.
Beş tane homoseksüel bir araya gelip Aydın
Doğan'dan izin almadan homoseksüel dergisi çı-
karamayacaklar mı? Benim gazetecilik yapıp
yapmamtmla ilgili her şey yüreğimle ilgilidir.
Aynaya baktığım zaman kendime karşı sorum-
luluğumla ilgilidir. Bugüne kadar ahlaken, hu-
kuken, ticareten yanlış bir iş yapmadığım kanı-
sındayım.
Ben elde ettiğim her şeyi tırnaklarımla
kazandım. Şu anda tuvalet temizliyorum, dağ-
lan deliyorum, hamallık yapıyorum. ortalık te-
mizliyorum. Her türlü vergiyi de ödüyorum.
Ben kendime karşı sorumluyum.
- Aydın Doğan 'ın, Sabah 'ın Almanya 'da ba-
stlmasına sonsuza kadar engel olmak için Sa-
bah tesislerini kapatürdığı ve Dinç Bilgin 'in
elinden de bir daha Sabah 'ı Almanya 'da bas-
mayacağma dair yazılı taahhüt aldığı doğru
mu?
CtVER - Doğru. Sabah gazetesinin Alman-
ya'daki tesisleri, Sabah'ın o zor döneminde Dinç
Bilgin'in Aydın Doğan'la işbirliği sırasında yok
edilmiştir. Ekonomik olarak zaten yanlış bir iş-
ti. Bu operasyon Aydın Bey tarafindan düşü-
nühneden önce Dinç Bilgin tarafindan düşünül-
meliydi.
O tesislerin Almanya'da yapılması fazlasıyla
lükstü ve sadece kişisel tatmindi. Tekrar söylü-
yorum. Dinç Bilgin, mesleği gazetecilik olan
saygıdeğer bir insan. Hatalan olmuş olabilir.
Hatasız kul ohnaz. Önemli olan bu hatalardan
ders alıp bunun sorumluluğuyla bir muhakeme
yapıp topluma karşı görevlerin yerine getiril-
mesidir.
Sektör yanlış yere Itlldl
- Onu zaten söyledi. Bu hatalar bana aittir,
bunlardan da dersimi aldım, dedL.
CtVER- Doğrudur. Bakın burada şu gerekli:
insanlar birbirieriyle rasyonel rekabet içinde ol-
malılar. Aydın Bey de bu mesleğe emek vermiş
saygın bir isimdir. Ama bizim bu iki büyüğümüz
psikolojik olarak kendilerini tatmin etmek için
birbirleriyle kıran kırana bir yanş içine girdiler.
Çok lüzumsuz bir iş yaptılar. Sektörü yanlış ye-
re ittiler.
Bu sektörü plazalara taşıdılar. Türkiye'de bü-
tün Avrupa "daki gazeteleri basabilecek kapasi-
iskiyebilecek kadar dayanırsan
kabul edilirsin. Bu da çınar ağacı gibi.
Gençfidanken keçiyemezse, birisi
üstüne basmazsa gövdesi iyice
kalınlaştığı zaman ey ulu çınar diye
altında herkes saygı gösterir.
Ama o çınar ağacı o halegelene
kadar ne badireler atlattyor.
tede tesisler kurdular. Sonuçta Aydın Bey'in
harcadığı para da bu toplumun parasıdır, Dinç
Bilgin'in harcadığı para da bu toplumun para-
sıdır.
Ben Sabah tesislerine matbaa değil ancak fab-
rika derim. Keza Aydın Doğan'ın tesisleri de fab-
rikadır. Yani bunlar gazete üretim fabrikalandır.
Dinç Bey'in hatası yanşa girmektir. Oysa, bü-
yüklükte değil de, kalitede, iyide yanşsalardı
topluma daha faydalı olurdu.
- Bunu yapsalardı acaba toplam gazete ti-
rajları artar mıydı?
CtNER - Tabii artardı. Basın endüstrisinin
bulunduğu konum içinde ölçülü bir biçimde ya-
nşmalan gerekirdi.
- Sizin Sabah Grubu 'nda klasik basın eko-
nomisine dönüş dışında belirlediğiniz hedef-
ler nedir?
CİNER-Gazetenin önemli unsuru haber. Ha-
berin kaliteli bir biçimde, yönlendirmeden oku-
yucuya yansıtılmasını sağlayacak düzgün bir
sistem kurmaya çalışıyoruz.
- Ben gazeteciyim, sizişadamısınız. Diyelim
ki benim elime Park Holding'inyaptığı usul-
süzlükle ilgili bir haber geldi, Eyvah, ben bu-
nu ya haber yapıp gazeteye koyduramayaca-
ğımya da bunu yaparsam işimden olacağım.
Mı?..
CtVER- Yooo, eyvah diye bir şey yok. 2000
yılı içinde Sabah gazetesine girdiğimde gazete-
ci arkadaşlarlatoplanü yapıldı. Bunlarkanaat ohış-
turan köşe yazarianydı.
Bana, "Şöyle oiursa sizin şirketinize şu olur"
gibi sözler söylüyorlardı. Ben, "Şirkederimibı-
rakın. Benimle de ilgili ahlaki,ticari,hukuki, ge-
nel teamüllere uvmayan bir şey varsa yazacak-
sınız ki biz iyiye doğru gidelim. Ben aynaya bak-
tığım zaman bu üç unsurun kendime karşı he-
sabını verebilirim" dedım.
Birisi bir iftira atabilir. Onun da sonucunu
beklemekgerekir. Işte, benim hakkımda derne-
diklerini bırakmadılar. Ben bile onlara inansam
Turgay Ciner'i topium düşmanı olarak algılamam
lazım. O kadar çok suç işlemışim ki...
Sanki bu ülkede hiç kamu otoritesi yok,
meydan boş, ben de at oynatıyorum. Böyle bir
şey olabilir mi? Zamanında, Koç Grubu için
de, Sabancı Grubu için de neler söylenmişti.
O nedenle insanlann kabul görebilmeleri için
belli bir zaman geçmesi gerekiyor.
Bir dostum, bir büyüğüm demişti ki:
"Bunlara ahşmaya çanşma. Bunun üacı sa-
dece eskimek. Eskryebilecek kadardayarursan
kabul edilirsin.'' Bu da çınar ağacı gibi. Genç
fidanken keçi yemezse, birisi üzerine bas-
mazsa gövden iyice kalınlaştığı zaman, ey
ulu çınar, diye altında herkes saygı gösterir.
Ama o çınar ağacı o hale gelene kadar ne ba-
direler atlatıyor.
İddlalı İnsanlar kolay harcanıyor
- Gazetecilikle de öyle değil mi? Kendimi-
zi kabul ettirinceye kadar türlü çeşitli badi-
reler atlatmıyor muyuz?
CtNER - Tabii. Siz kimlerle gazeteciliğe
başladınız ve şu anda kimler kaldı. Ona bak-
mak lazım. Nahoş kelimeler kullanmak iste-
miyorum. Ama benim hakkımda haber değe-
ri olabilecek bir şeyin yazılmaması söz konu-
su değildir. Garip işler yapabilirim. Ama bu-
nun yazılmamasını dayatacak da değilim.
O rahatlığı Sabah gazetesinde görüyorsunuz-
dur. Bazı yerlerde yazdıklan haberler yüzün-
den işten atılmışlar. Ama Sabah gazetesinde
yazıyorlar. Ne yazık ki topium sinmiş, korkak.
Hani tbrahimTatbses,Müslüm Gürses gibi po-
püler sanatçılann konserlerine gidip kendile-
rinij iletleyenler var ya, ben psikolog ya da psi-
kiyarr değilim, ama iddia ediyorum, onlar
kendilerini Ibrahim Tatlıses ya da Müslüm
Gürses'le özdeşleştiriyorlar. Ama, "Gd,oşar-
kı söyieyenin hayat kademeieri içinde çektiği
eziyetleri çek" deyince de kaçıyorlar.
Dolayısıyla bu ülkede iddia sahibi insanlar
kolay harcanıyor. Onun için bu toplumun di-
namiklerini ateşlemek lazım. Bu toplumda
iddia sahibi insanlann sayısı ne kadar artarsa
iş yapma kapasitesi de o kadaryüksek olacak-
tır.
- İstersenizyine Aydın Doğan 'ın bazı söz-
lerine dönelim. Zaman 'dayayımlanan söy-
leşisinde Aydın Doğan diyor ki: "Ben Cum-
huriyet 'ten 200 bin dolarlık hisse alacaktım,
Başlangıçta 50 bin dolarını yatırdım. Fakat
öbür ortaklan görünce 50 bin dolarlık his-
senin üzerineçıkmaktan vazgeçtim."Sizbu
sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
CtVER-Öbür ortaklardan kastı ben ve Ça-
pan kardeşler mi? Ben Cumhuriyet gazetesi-
nin bu yapılanması içinde sadece Turgay Ci-
ner ve Çapanlar olmadığını biliyorum.
- Zaten Cumhuriyet gazetesi 253 ortaklı
birşirket'..
CİNER- Evet, ortaklar içinde her kademe-
den insan var. Hapiste yatmış olanı, işkence
görmüş olanı, güzeli, çirkini, uzun boylusu,
kısa boylusu var. Ben Günay Çapan la haya-
tımda hiç karşılaşmadım. GürbüzÇapan ı da
birdefa gördüm. Onlarla hiçbir hukukum yok.
Ama bana göre üretim yapmış insanlardır.
Kars'tan gelip îstanbul yakmlannda bir şe-
hir yaptıysa bir şeyîer ürermiş demektir. Bü-
tün dünyada iddia sahibi insanlar eziyet çek-
mişlerdir. O da birreform yapmış ve bu nedenle
eziyet çekmiş olabilir. Ben öyle bir şikâyet için-
de filan değilim. Ben öbür insanlan anasına,
babasına, ırkına, milliyetine göre hiç sınıf-
landırmadım. Ben Cumhunyet'e Cumhuri-
yet olarak baktım. Böyle bir şey olduğu za-
man adama sorarlar.
YARIN: DACITIM OLAYI
Gazete soluğunu insanlardan alır- Gazete sehir dışında yapıldığı zaman insanlardan,
gerçek hayattan kopuk olmuyor mu?
CİNER-Tabii. Gazete nefesi insanlardan alacak. Ha-
beri zaten insanlarüretiyorlar. Medya plazalarda fılan ga-
zetecilik olmaz. Bu, gazetecilikten tamamıyla kendini
soyutlamak anlamına gelir. Zaten eskiden bütün gazete-
lerBabıâli'de değil miydi? Babıâli Istanbul'un kalbi. Ga-
zeteyi gelirleriyle giderierinin orantılı olabileceği harca-
ma noktasına getirmeye çalışıyoruz. Sağlıklı bir dağıtım
şirketi kurduk. Sabah ve Akşam gnıplan, kendi dağıtım
şirketlerini karşılayabilecek büyüklüktedir. Bunun ku-
ruhnası lazımdı. Oldu.
Dinç Bilgin'in benimparalanmı yiyip kaçması diye bir
şey söz konusu olamaz. Çünkü sistemde para yok. Kim
kimin parasını yiyecek? Aydın Bey herhalde çokpara ka-
zanıyor. Ama burada öyle çok para kazanılacak bir du-
rum yok. Ölçüsüz paramız yok. Bizim paralanmız hep
vergili paradır. Komşumuz Sayın Rahmi Koç'un dediği
gibi bir lira harcarken bunu iki lira olarak hesap ediyo-
ruz. Çünkü öbür bir lirada evlat payı var. Bizim her bir
liramızda vergi varda. Onun için ne zaman bir lira har-
casak iki liraharcamış gibi oluyoruz. Kurmuş olduğumuz
sistemi de tamamıyla faturalı hale getiriyoruz. Bu sistem-
de artık zarf içinde hiç kimse para almıyor. Herkes aldı-
ğı paranın vergisini öder hale geldi. Bunlar, özellikle ah-
laken önemli şeylerdir. Bu da Turgay Ciner'in getirmiş
olduğu unsurlardan bir tanesidir.
Bir de Karamehmet niye batsın? Karamehmet 35 bin
kişiye iş yaratmış bir insan. Üstelik her batan para kay-
bolan bir kaynaktır, kaybolan bir işgücüdür. Bu ülkede
iki sorun var. Birisi işsizlik, öbürii eğitimsizlik. Işsiz olan
eğitilemiyor, eğitilemeyen iş bulamıyor.
Bu kısırdöngüden ülkenin çıkabihîıesi için sahaya on-
larca Karamehmet'in inmesi lazım. iki yıldır Karameh-
met'le temasım var. Ne zaman arasam ya işyerinde ya da
evindedir. Hiçbir zaman, "Ben Bodnım'dayım, ya da
Monte Carlo'da ya da şurada buradavnn" dediğini duy-
madım. Halka arz ettiği zaman şirketinin değeri 18 mil-
yar dolardı. 1980'li yıllarda Türkiye'nin dış borcu 18
milyar dolardı.Yani, Karamehmet, Aydın Doğan, herkes
desteldenmeli. Daha fazla iş yapmalı. Hiç kimse batma-
sın. Herkes yukanda olsun. Ben alçağım, sen çukursun.
Böyle ifade olmaz ki... Aydın Bey'in işleri de iyi gitsin.
Keşke daha başka şirketler satın alsa. Daha çok gazete
çıkarsın, başka başka şirketler kursun, daha çok vergi
ödesin, daha çok istihdam yaratsın. Benim hedefim bu...
su yatağında akar
- Böylece iilke çok daha kolay mı kalkıntr, sizce?
CİNER-Tabii. Müteşebbis kolay yetişmiyor. Benmü-
teşebbisim demeyle insan müteşebbis olmaz. Bu, sanat-
çılık gibi, yazarlık gibi Tann vergisidir. Eğitimle olacak
bir iş değildir. Aydın Bey Türkiye'nin yeriştirdiği büyük
müteşebbislerden birisidir. Karamehmet de öyledir. Ben-
de de o yetenek var. tmkânlann kullanılması, insanlann
birbirini desteklemesı lazımdır.
Yani, ben dağıtayun, ben yapayım, ben karar vereyim,
o batsın, bu çirkin, o kötü, ben iyiyim, ben güzelim, ben
güçlüyüm mantığı yanlış.
Aydın Bey'in, o sözleri inanarak söylediğini düşünmü-
yorum. Herhalde onlar maksadmı asan kelimelerdir. Ba-
şanlı bir firmanm yöneticilerini gidip tebrik ettiğim çok
olmuştur.
Suyun yatağında akmasrnı sağlamak lazımdır. Reka-
betsiz iş olmaz. "Onun parası nereden gefiyor?" sorgu-
laması var bir de... Nerden geliyorsa geliyor. Onu ince-
leyecek, incelemekle görevli makamlar var.Türkiye hu-
kuk devleti olduğu, yasalarla yönetildiği için o insan he-
le de suçlu bulunursa işi tamamdrr. Ama bütün bunlann
üzerinde kişi kendini icazet makamı gibi görmeye başla-
dığında orada bir rahatsızlık doğar.