10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2-4 EYLUL 2002 SALI + CUMHURİYET SAYFA JV_ LJ L J J. U M\ [email protected] 15 Tiyatro edebiyat yapma sanatı olmaktan çıkmalı bir plastik, organik ve sözel görüntü sanatı olmahdır Çocuklar ve Gençler Kadıkö\ Halk tğitinı Merkezi bünyesindeki Deneme Sahnesi'nde yetişen gençler sergi- ledikleri her oyunda. hem oyuncu. hem de vorumcu olarak varlıklannı kanıtlıvorlar. HALUK ŞEVKET ATASEVTN 1971- 1980 yıllan arasmda ger- çekleştirdiğimız Istanbul liseleri ti- yatro örgütü (tLTÖ) Türk tiyatrosu- na küçümsenmeyecek dönüşümler getiren, hepimize dram sanatlannın nasıl olması gerektiğini öğreten il- ginç bir şenlikti. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi bünyesinde lcurduğumuz Deneme Sahnesi'nde yetişen yetenekli genç- lerimiz sergiledikleri her oyunda. hem oyuncu, hem de yorumcu ola- rak varlıklannı kanıtlamışlardır. Onlar her şenlik boyunca tiyat- ronun evrensel diliyle. birbirlerini daha kolay anlamalan için kendi olanaklannı kendileri yaratmışlar- dır. Eğıtimin özünde insanı oluştu- ran doğal duygulan işlevsel kılma bilinci vardır. Bu bilinç topluma aktarıldığında eğitim ereğine ulaş- mış sayılır. Gençleri tiyatro yoluy- la rutarlı uğraşlann içine sokmak bu bilıncin temelini oluşturmak demektir. Plastik, organik, sözel sanat Her şeyden önce tiyatro eğıtimi düşünmeyi ve kendi kendini yargı- lamayı öğretir. Tiyatrosal birikimle donanacak lıseli, yüksekokullu gençlerimizin yann seçecekleri meslek kollannda da, olumlu ve ya- pıcı bir düzeye ulaşacaklan açıktır. En azmdan onlar "okumuş bağnaz- lığının" ortadan kalkmasına yar- dımcı olacaklardır. Artık bilinmeli ki, tiyatro bir söz söyleme, bir edebiyat yapma sana- tı olmaktan çıkmalı, bir plastik, or- ganik ve sözel görüntü sanatı olma- hdır. Pekiyi, bu işi bale yapmıyor mu? Elbette yapıyor, ne var ki bale salt dans üzenne koreografik bir ör- güleme işıdır. Örneğin balede dan- sın yaptığı işi, operada da ses yapı- yor, onlara bir de şiin eklersek insa- nın ifade biçimi olan dans, müzik ve şiir düzenini ele geçirmiş oluruz. iyatro eğitimi düşünmeyi ve kendi kendini argılamayı öğretir. Tiyatrosal birikimle donanacak iseli, yüksekokullu gençlerimizin yann seçecekleri meslek kollannda da, olumlu ve yapıcı bir düzeye ulaşacaklan açıktır. En azmdan onlar (okumuş bağnazlığınm) ortadan kalkmasına yardımcı olacaklardır. Koreografî sözcüğünün Türkçede karşılığı "örgülem" sözcüğü olabi- lir mi? Bu öneri, bana çocuklanmı- zın çocukluk çağındaki yaşam ma- cerasını anımsattı, macera diyorum, çünkü çocuklar özellikle 6- 12 yaş arasında bir meta olarak sömürülü- yor. Hele TV kanallannda taklit ye- teneği olan, biraz olsun düzgün birkaç tümce kurup konuşan çocuk, büyüklerin önem verdiği bazı ko- nularda rastlantısal olarak hele bir fikir yürütsün, hemen av arayan il- gililer saldınya geçip onu yaka pa- ça "Bu çocuk bir deha" sloganıy- la ekranlara çıkanveriyorlar. Gelsin peşı peşine sözleşmeler, gelsin paralar... Belirli bir zaman sonra çocuk. daha çocukluğunu ya- şayamadan, örneğin türkücü Küçük Emrah gibi, yıllarca metalaştınlmış ve gerçekten de çocukluğunu yaşa- yamamıştır; bunu kendisi de itiraf etmiştir. Çok kısa süreler ıçinde bunlann hemen hemen tamamı yok olup git- miştir. 6-12 yaş grubu çocuklar top- lumsallaşma evTesine girdiklerinde, toplumun bütün girdi çıktılarını öğ- reniyorlar. Nasıl yalan söylenir, na- sıl ince buluşlarla bankalar dolandı- nlır, nasıl terör riizgârlan estirilir memlekette... Böylece, devletten partilere, partilerden politikacılara, politikacılardan Meclis'e kadar, el sıkmaktan güya nasırlaşmış ellerini halka, sanki onlarla alay edercesine boynu bükük gösteren diplomalı bağnazlar, her şeyde olduğu gibi, çocuklan da sömürerek maddi açı- dan yaşamlannı zenginleştirirler. Çocuklara dikkat... Çocuk ise bürün aynk otlannı tak- lit eder. çünkü 12 yaşmdan sonra yavaş yavaş toplumsallaşacak ve ço- cukluğu anılannda kalacaktır. Bun- lar sadece bizim ülkemizde mi olu- yor, hayır, bütün dünyada bütün ül- kelerde bu sömürü düzeni, neredey- se yasal bir yükümlülük içindedir. Ne var ki, bu düzen bizlere son derecede doğal geliyor. Ve çocuklar için şölen başlıyor: "Bunlar, bugü- nün küçükleri, yanmn büyükleridir, onlar bizlerin devamı olacaklardır" diyoruz \ e çocuklar için şiirler ya- zıyor, şarkılar besteliyoruz. **Ba- şaklardan kundağın/Bağ bahçe solun sağınAızdızlar oyunca- ğın/Ağlama güzel çocuk". Ağla- masın da ne yapsın bu güzel çocuk.. Çocuk toplumsallaşma evresıne girene kadar dramatik varhğının do- ğasal bütünlügünü kuracak olan oyunlan oynar. bu oyunlar çocuğun içdüzenini dengede tutacak oyun- lardır, çocuğa hareket, eylem ve ya- şamsal tutarlılığı getirecektir. Hepimizın bildiği, belkı de doğu- mumuzla birlikte getirdiğimiz bu oyunlardan bir kaç ömek verelim: Elim sende, körebe, saklambaç, kurtarmaca, köşe kapmaca vb. Ço- cuk için en tehlikeli durumdur bu, çünkü hem toplumsallaşmanın ge- tirmiş olduğu çıkmazlar, hem de or- ganik yapısıyla özdeş olan oyunlar arasında, çocuklar bu çelişmenin kurbanı olur. Ve gençlik yıllanna gelince istek ve heyecanlarının rü- kendiği yerde o da kendini köprü- den aşağı atarak üıtihar eder. Oysa o bir zamanlar çocukken "evcilik oyunu" oynamıştır. Belki baba rolünü üstlenmıştir. Parasızdır. Eve mısafır gelmiştir. Hanımı kınk kiremitlerden yaptığı tabaklan mi- safırlerinin önüne koymuştur, mi- safirlerden biri kahve istemiştir ama evde kahve yoktur. Çocuklan gizli gizli sigara içiyordur. Bu ay ev ki- rasını ödeyememışlerdir. misafırler gitmiş, artık akşam olmuştur. Bu yazgı değişecek midir n Bunun kolay bir iş olduğunu kimse düşün- müyordur. Kimler kimleri kurtara- caktır. O bilinen kişiler, çürümuş be- yinleriyle kürsüye çıkıp da ne söy- leyeceklerdir. Orhan Veli'nin dedi- ği gibi: Neler yapmadık bu vatan için/Kimimiz öldüVKimimiz nutuk söyledik... '3. Aya îrini Bach Günleri'nde Reinhard Goebel şefliğinde Musicia Antiqua Köln Grubu rüzgân 'O, sonsuzluğu müzikleyakaladı' B SEVİLAY KOÇOĞLl "3. Aya İrini Bach Günleri" kapsamında dünya- ca ünlü Musica Antiqua Köhı Grubu, St. Antuan Ki- lisesi ile Aya İrini Müzesi'nde birer konser verdi. Zorunlu olarak St. Antuan kilisesınde gerçekle- şen ilk konserde Bach'm son eseri olan ve müzik ta- rihinin en karmaşık yapıtlanndan bin olarak kabul edilen "Füg Sanatı" ıcra edildi. Ancak konser sa- lonunu dolduran dinleyiciler akustik açıdan konsere elverişli olmayan bu salonda böylesine önemli bir eseri oldukça kötü şartlarda dinleyebildiler. Aya tri- ni'deki konser ise mükemmeldi. Grubun şefi ve barok kemanın usta yorumcusu Reinhard Goebel ile bır söyleşi yaptık. - 21. yüzyılda yaşayan insanlar olarak yalnızca barok müzik çalmak nasıl bir duygu? Bu tarz müziğin çalımı için bu bir zorunluluk mu? GOEBEL - Evet, sadece barok müzik çalmak ta- mamen bu döneme yoğunlaşmak ve iyi bir icra için zorunluluk. Ama Mozart, Beethoven çalanlar için de aynı şey geçerli. Barok müzik bizim kültürümü- zün bir parçası ve Almanya'da Bach, Haendel gibi bestecilerle zirveye ulaşmıştır. Bizim açımızdan mü- zik nota değildir, çalmdığında ortaya çıkar. Zaman bir yerde önemli değildir. İyi müzikleri her zaman çalmak gerekir. Barok dönemin tınıları... - Bach'ı, onun döneminin çalgılarıyla çalmanın sizin için önemi nedir? GOEBEL - Bizim için çalgıdan çok müzik önem- lidir ve bu daha çok kafada gerçekleşir. Ancak barok dönemin çalgılannı kullanmak artistik açıdan da önemli. Bu çalgılann bir kısmı, örneğin klavsen, vi- yola de gamba bugün olduklanndan tamamen farklı. Bugünkü çalgılar, varsa da çok değişik tınılara sahip- ler. Teknik açıdan bugünkü enstrümanlardan daha zor- lar ve bu dönem konserler için biraz tehlikeli. Barok dönemin tınılarını bilmek önemli, ancak unutmamak gerekir ki müziği yapan çalgılar değil. insanlardır. - tlk konserde seslendirdiğiniz Bach'ın 'Füg Sa- natı' adlı eseri, ashnda herhangi bir çalgı için ya- 1 ach günleri kapsamında iki konser veren grubun şefi Goebel, Bach 'ın sonsuzluğu çağrışîıran müziğinin bugün bile yeterince anlaşılamadığım vurguluyor. zılmış değildir. Bu düzenlemeyi yaparken nelere dikkat ettiniz? GOEBEL - Günümüzde 1.5 saatlik bu eseri kon- serde çahnak dinleyicıyi biraz sıkabilir. Bundan do- layı müziği değişik çalgılara böldük. Önce keman- lar çalıyor, sonra araya klavsen giriyor... Füglerin ço- ğu org ve klavsen için olmakla birlikte diğer çalgı- lar için de yazılmıştır. Bizim için konser dinleyicisi- ni canlı tutmak, dolayısıyla da çeşitlilik temeldir. Bach yeterince anlaşılmıyor... - Yaşadığı dönemde anlaşümayan Bach müziği, günümüzde en üst değerlere ulaştı. Sizce Bach müziğinin önemi nedir? GOEBEL - Ben Bach'm bugün bile yeterince an- laşıldığını sanmıyorum. Onun müziği çok karmaşık ve farklı sonsuzluğun formülünü müzikle yakalamış gibi. Bugün konserlerde Haendel. Telemann gibi besteciler çok daha rahat dinlenebiliyor. Biz bugün Bach'a hayranız, ama onu geçmişte yaşayanlardan daha iyi anlıyoruz denemez. - Barok müziğin günümüz çalgılarıyla çok önemli icralan yapıldı. Örneğin Kanadalı piya- nist Glenn Gould'un Bach yorumları büyük ilgi gördü. Bn tarz yeni yonımlar hakkında ne düşü- nüyorsunuz? GOEBEL - Sanatçı çahnak istediğinde özgürdür. Bahsettiğiniz yorumlar barok müziğin romantik yo- rumlanydı. Asluıda modern olan biziz. Barok mü- ziğin yapılış koşullannı keşfetmeye çalışıyoruz. Bu müziği anlamanın, doğru ve yeni bir yorum yapma- nın yolu buradan geçer. - Aya trini'deki konserinizde Bach dışında onun akrabası olan bestecilere de yer verdiniz. Bir de Telemann var. Bach günlerinde böyle bir progra- mı niçin seçtiniz? GOEBEL - Bach'ın akrabalannm müziği onun eğitiminin bir parçası. O ailesindeki müzisyenlere büyük saygı ve hayranlık duyardı. Ancak zamanla onlardan koptu. Bach o dönem büyük bir besteci ka- bul edilmiyorsa önemli kabul edilenlere bir bakmak gerekir. Bu bağlamda Telemann'ı da konser progra- mınaaldık. HALtL ALTINDERE 'Hard and Light' (1999) rh+pozitif sanat yayın hayatına merhaba dedi Pozitifsanat pozitifdergiKültür Servisi - Nitelikli araştırma yazıları ve iddialı dosyalanyla plastik sanatlar dergisi rh+pozitif yayın hayatına bugün başlıyor. Üç ayda bir çıkacak derginin Genel Yayın Yönetmeni Tevfik İhtiyar Derginin amacı, plastik sanatlarm neden bir çıkış yolu bulamadığı, çarpık ekonomik düzende sanatın yeri, evrenselliğin, özgünlüğün tanımı, günümüzde devletin sanata yaklaşımı ve nasıl olması gerektiği, özel kurum ve kuruluşlann sanatla ilgi düzeyi gibi konulara açıklık getirmek ve düzeyli bir tartışma ortamı yaratmak. Ismail Tunaü, Abdülkadir Günyaz, Mehmet Güleryüz gibi yazar ve sanatçılann yazılannm yer aldığı ilk sayıda aynca kapsamh bir sansür dosyası da bulunuyor. Dosyada Kaya Özsezgin'in Türkiyede sanata baskı ve sansürün süreçsel oluşumuna ilişkin gözlemlerini yansıttığı ve Tunalı'nm geçmişten günümüze dünyada dinsel, düşünsel, ideolojik ve sosyolojik alanda evrilen sansürü büyüteç altına aldığı yazılannın yanı sıra Meltem Kerrar'ın îş Bankası Kibele Sanat Galerisi'nde son dakika aksiliğine uğrayan Harem'e Bakış sergisi çerçevesinde sanata sansür değerlendirmesi aynca Güleryüz ve Mustafa Horasan, ile konuyla ilgili yapılan söyleşiler yer alıyor. Günyaz'ın "12. Sanat Fuan'nı Karşılarken" yazısının yanı sıra sanat gündeminden kısa haberlerde rh+pozitif in başlıklan arasında. Sinema kırslan başlıyor • Kültür Servisi - Sinematek'in düzenlediği Film ve Senaryo Atölyeleri 12 Ekim'de Ankara"da ve 19 Ekim'de Istanbul'da başlayacak. tki aylık kurs süresince katılımcılar kendi filmlerini de çekme olanağına sahip olacaklar. Film Atölyesi kapsamında temel sinema bilgileri teorık olarak anlatılacak. Senaryo yazımı, sinema tekniği bilgisi, kamera, kurgu ve çekim bilgileri dersleri uygulamalı yapılacaktır. Senaryo Atölyesi'nde ise senaryo yazım teknikleri, sınopsis, treatment, çekim senaryosu, story-board, sinematografı, kısa fihn, belgesel. dizi fihn, animasyon, klip senaryosu, uyarlama, karakter yararma, mizansen, türler, proje dosyası hazrrlamak başlıklı dersler yer alacak. (Ankara için 0 312 490 29 32, îstanbul için 0 212 245 43 76) Gerber'in kontrobasla dansı • Kültür Servisi - Klasik ve çağdaş kalıplan harmanlayarak yarattığı elektronik hnılarla kendine has bir tarz yaratan Mich Gerber, Mavi Jeans'in düzenlediği Babylon Gecesi Mavi Müzik kapsamında 27 ve 28 Eylül'de iki konser verecek. Gerber'e, davulda Gert Stauble, klavyede Oli Kuster ve vokalde Annette Zemp eşlik edecek. Klasik müzik eğitimi alan sanatçı, avant-garde deneyimleri ile teknolojinin ulaştığı noktalar arasındaki gizli köprüleri keşfederek 'Mystery Bay' ve 'Amor Fati' albümlenni hazırladı. Gerber, toplama eserlerden oluşan 'The Endless String' albümünün yam sıra, Jose Padilla (Gafe del Mar) ve Imogen Heap (Urban Species) gibi ünlü isimlerle yaptığı ortak çalışmalarla da tanınıyor. Sanatçmın, konser sırasmda çalggısının çerçevesinde yaptığı danslar ve 200 yıllık kontrbasına adeta canlı bir parrner gibi davranması, dinleyicilere teatral bir gösteri sunuyor. Zeki Müren anılıyor • Îstanbul Haber Servisi - Türk sanat müziğinin dev ısmi Zeki Müren bugün, ölümünün 6. yıldönümü nedeniyle Türk Eğitim VakiVnca Bodrum ve Bursa'da „,„„,„., konserlerle, yanşmalarla anılıyor. ,.„],, Maddi desteğe ihtiyacı olan başanlı gençlere eğitim imkânı sağlamak için mirasının bir !>)r) bölümünü Türk Eğitim Vakfı'na (TEV) bırakan Zeki Müren için beste, güfte, icra yanşması, halka açık konserler düzenlenecek. Bugün Bursa'da Karagöz Evi'nde halka açık bir konser gerçekleştirilecek. Bodrum Kaymakamhğı, TEV ve TSK Mehmetçik Vakfi'nın katkılanyla da Kültür Bakanlığı sanatçılan Bodrum Kalesi'nde konser verecek. Zeki Müren adına düzenlenecek beste, güfte ve icra yanşması da geleneksel hale getirilecek. Zeki Müren'in vasiyeti üzerine Bursa'da yaptınlan Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi de ocak ayında açılacak. Lisede müzik ve resim eğitimi verilecek. 8. Avrupa Hlmleri Gezici Festivali • ANKARA (A.A)- Avrupa Sineması'nm seçkin örnekleri, 'Avrupa Filmleri Gezici Festivali', 11-31 Ekim tarihleri arasında sırasıyla Ankara, Bursa ve Izmir'de yapılacak. Festivalde, yaklaşık olarak 30 uzun, 60 kısa metrajlı film gösterilecek. 11-18 Ekım tarihleri arasında Ankara'daki gösterimlerin ardından, festival, 18-24 Ekim tarihleri arasında Bursa Tayyare Kültür Merkezi"nde , 25-31 Ekim tarihleri arasında da Izmir Sanat Merkezi'ndeki gösterimlerle sürecek. Etkinlikte, bu yıl ilk kez yer alacak olan 'Avrupa'dan Aşk Filmleri' bölümünde, aşkı konu alan ve sinema tarihine geçmiş yapıtlardan bir seçki sunulacak. 'Türk Film Arşivinden" adlı diğer yeni bölümde ise, Kodak ve Mimar Sinan Üniversitesi Sinema - Televizyon Bölümü işbirliğiyle yeni kopyalan hazırlanan ve kopyalan olmadığı için gösterilemeyen eski Türk filmleri gösterilecek. Atıf Yılmaz'ın 1966 tarihli Sadri Alışık ve Ayla Algan'ın başrollerinde oynadıklan 'Ah Güzel îstanbul' ve Duygu Sağıroğlu'nun, Fikret Hakan, Erol Taş, Selma Güneri ve Tuncel Kurtiz'in başrollerinde oynadıklan 'Bitmeyen Yol'(1966) adlı yapımlan, bu fihnlerden bazılan. Özel gösterim kuşağmda ise, 'Yönetmen: Ömer Kavur' başlığı altında, 'Anayurt Oteli', 'Kınk Bir Aşk Hikâyesi' ve 'Gizli Yüz' adlı filmler izleyiciyle buluşacak. Bu çerçevede Ömer Kavur'un sineması üzerine bir de kitap yayımlanacak. Masaldan aksiyona • Kültür Servisi - 'Matrix\ 'Kaplan ve Ejderha' fihnlerinin koreografî Yuen Wo Ping ile anlaşmak üzere olan Walt Disney, 'Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'in dövüş sahneleri içeren aksiyon versiyonunu çekmeyi düşünüyor. Senaryosu tamamlanan fihnin konusu şöyle: 1890'lann sonlannda, bir kadın 20 yıl ülkesinden uzak kaldıktan sonra babasının cenazesi için ülkesi Hong Kong'a döner. Üvey annesinin kendisine karşı planlan olduğunu fark eden kadın, Çin'e kaçar ve burada onun dünyanm kaderini elinde tutan kişi olduğuna inanan 7 Saho Lin rahibi tarafindan koruma altına alınır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle