11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2SAĞUST0S 2002 ÇA.RŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ Puccini Festivali'nin doruğu, doğayı, sahneyi, müziği ve şiiri bütünleyen 'Madama Butterfly' Ve mevsimlerdenaşkmış... */ Puccini Festivali yöneticilerinin akılcı bir girişimleri var: Toscana, Viareggio, Lucca yerel yönetimler ile özel ve kamu kuruluşlannın araya gelmesiyle, Torre del Lago köyüyle Viareggio arasındaki sanayi kuruluşlannı kaldınp burada Puccini Müzik Kenti ve Müzik Akademisi kurma yolunda ilerliyorlar. Toscana'da müziğin peşinde Zeynep ORAL Italya'nın Toscana bölgesinde, Tor- re del Lago'da, Puccini Opera Festi- vali'ndeyim. Adının sonuna besteci- nin adının eklendığı nnınıcik bır köy- de, her akşam dört bin ızleyicinin doldurduğu, tek boş koltuğun bulun- madığı, tahta bır köprüden geçilerek ulaşılan açık ha\a hyatrosımda... Yem- yeşil tepeler, çam ormanlan, dik baş- lı seniler, gül ağaçlan, bugenvilya- lar, sardunyalar arasındaki gölün ke- nanna yerleşmiş, sahnesı gölün üze- rine uzanmış, eşı beazeri bulunma- yantiyatroda... "Manon Lescaut" ve "Türan- dofdan sonraşimdi sıra Puccini"nin "Madama Butterfly" eserindeydi... Bu operayı yıllar ıçinde öyle fark- h yorumlarla ızlemıştim kı... "Japon geyşa kızla Amerikah denizcinin aş- kı"ndan tutun "pis emperyafistin za- vaJbgeyşaya kazîkatması" ya da "Ja- pon olmanın onuru harakiriden ge- çer"e varan sayısız yorumlar... An- cak birkaç yıl önce Verona arenasın- da izlediğım "Madama Butterfly" hepsmden aynlıyordu. Beni Mont- resor'un (reji, dekor, kostüm) minı- malıst yorumuyla, bu eser aşka âşık genç kızın öyküsüne, aşka adanmış birşölene dönüşmüştü... Ve ben bun- dan daha evrensel, daha etkileyici bir "Madama Butterfly" yapılamazsa- ruyordum. Yanılmışun. Su flibl. hava glbl Orkestra yerini aldı. Bu kez Citta LincaOrkestrası'nıve LincaTosca- noKorosu'nuStevenMercurioyöne- tecek. Tüm ışıklar söndü. Gelenek- sel bir Japon ezgısını çağnştıran pre- lüdle bırlikte sahne aydınlandı. Ve... Gözlerimı kupıştınyorum... Gerçek mı... Sahnede boydan boya uzanan bir yeşillik... Hafifmeyılli birtepe... Her yer çimen kaplı. Tepenin gensınde de- nız yani göl... Sahıci göl... Torre dei Lago'nun gölü, dekorun bir parçası olmuş. Tepede yıldızlar ve ay (sahi- ci).Onlarda dekorun bırparçası... Te- penin bir yanında dev bir kaya par- Puccini'nin, "Madama Butterfly' operası, tıtuıdafl yöneünen Vivien Hewitt'in rejisi, Japon hejkelüraş Kan Yasuda'mn dekorlan ve Regine Schreclder'm Japon geleneksel havasjyla'Art Nouveau'yu harmanlayan kostümkriyle kanattannuştL çası. Gerçekdışı boyutlarda. Amabu gerçekdışılık, sahnedeki gerçekliği daha da yoğunlaşhnyor. îlk andan son ana dek sahnede her şey su gibi, hava gibi doğaldı. Sahneden yaşamın dört temel öğe- sı, toprak, hava, su ve ateş geçti. Sah- neden yıllarla bırlikte dört mevsim geçtı. Bır sonbahar akşamı aşk gece- sıni yaşadı Cio Cıo San ile Pinkerton... Kış, beklemekle, hep beklemekle geçtı... llkbahar geldi diye, umutlar yeşerdi, çıçekler açtı, ama heyhatya- lancı baharmış... Ve yaz, kızgın gü- neşiyle, her şeyi yakıp, kavurup geç- ti... Meğer bu opera, yaşamın ve mev- sımlerin geçişini anlatırmış! Ve mev- simlerden aşkmış! Puccini'nin, birbırinden güzel me- lodıyi bır araya getıren, sağlam bır dramatık yapısı olan "Madama But- terfly" operası, îrlandalı yönetmen VTvienHewitt'ın rejisi, Japon heykel- tıraş Kan Yasuda'mn dekorlan ve Re- gine Schreckler'ın Japon geleneksel havasıyla "Art Nouveau"yu harman- layan kostümleriyle kanatlanmıştı. Yüzeysellikten uzak bu yorumda yahuz aşk değil, aynı zamanda ild farklı kültürün çatışması da ön pla- na çıkanlmıştı. Kan Yasuda'mn dev boyutlu ka- yası olsun, doğal malzemeden yerleş- tirdiği "kapdar" olsun, tümü biçim- sel mükemmeliyeti, güzelliği, güze- li yakalamıştı. Ancak bu yalnız gör- sel bir güzellik değildi. Esere müthiş bir psikolojik derinlik katan, anlamı yoğunlaştıran bir u güzeffik"ti. Sahne, yaşamdan ölüme geçilen bır alana dönüşmüştü. Umut kapılanndan, dar kapılardan, cennet ve cehennem ka- pılanndan, sevinç ve acı kapılanndan, yani aşk kapılanndan geçilen bir alan... Meğer bu opera birgeçişı an- latırmış! Yaşamdan ölüme geçışı! Yüreğtyle gören Bocelli Cıo Cio San rolünde Maria Pia Io- nata'nın fınal aryası, bır... Nedime- si Suzukı rolünde Elena Zilio ile bır- likte çiçek düeti diye bilinen bölüm, iki... Bu ikisi hiç ama hiç gitmeye- cek gözlerimden ve kulakJanmdan. Bu düette en ufak bir devinimle, bir el hareketiyle ve minicik bir esintiy- le sahne çiçek tozuna, gül yaprak- lanna bürünüyor, iki solist, yaprak, çiçek, bahar bulutunun ıçinden ge- çerek söylüyorlardı şarkılannı. Gelin görün ki "Madama But- terfly" temsilini dolduran binlerce izleyicinin dikkati en çok bu anlat- tıklanmda değildi sankı. Tüm dik- katler onda yoğunlaşmıştı. 0, yam Andrea BoceOL Popüler müzık alanından geldiğı ıçin opera uzmanlannın ve eleştir- menlerinın dudak büktüğü ama dün- yanın her yerinde kitlelerin hayran olduğu ünlü şarkıcı Andrea Bocel- li! Rock müziğinden, San Remo Şarkı Yanşmalan 'ndan süzülüp ge- len ilk plağı "Romanza" 7 mılyon satan Andrea Bocelli... Amenkalı denizci Pinkerton ro- lünü gala temsilinde Andrea Bocel- li oynuyordu. Görme özürlü bir sanatçınm kon- ser vermesı, plak doldurmasj tamam da, bir opera temsilinde oynaması, sahnede hareket etmesi, rolün gere- ğini yenne getırmesi nasıl olacak- tı? Ne acımasız bır dünya! îzleyici- lerin büyük çoğunluğunun asıl me- rak ettiği buydu. Azımle, çalışmayla, disiplinle her şey mümkündü. Sahnedeki çimen- liğin ortasındaki platformun kenar- lannda incecik bir çıta, belki sınır- lan behrleme açısından kimi zaman yardımcı oluyordu ünlü tenora. Hem zaten sahnelerin çoğu ikili sahnelerdi... En ufak birpürüz, bir aksama yaşanmadan sürdürdü rolü- nü. Üstelık olağanüstü sıcak ve ren- gi güzel sesıyle, Pinkerton rolünü ge- reğinden daha sevımli bile kıldı di- yebilirim. Bocelli gözlenyle değil yüreğiy- le görüyor, gördüklerini sesinin ren- giyle çoğaltıyordu. Yeryüzünün en güzel renklen, onun sesindeydi. Yerelden evrensele Torre Del Lago Puccini Festiva- li'nde izledığim üç operanın ikisın- de ağırlık maestrolar, şancılar, reji- sörler kadar. sahne tasanmını ger- çekleştiren heykeltıraşlardaydı. Çün- kü: Torre del Lago'nun biraz ötesin- de, deniz kıyısmdaki sayfiye kenti Viareggio, onun da kuzeyinde Piet- rasanta kenti var... Pietrasanta, mermer yatakJannın olduğu, Michelangelo'nun ılk hey- kellerini yonttuğu ve dünyanın her yerinden yontu sanatçılannm gelip çaJıştıklan ve yaşadıklan yer. Ja- pon sanatçı Kan Yasuda, Polonyalı sanatçı İgor Mitoraj bunJardan yal- nızca ikisi. Festıval yöneticileri, Toscana'mn iki gerçeğini (Puccini ve Pietrasan- ta) bir araya getirerek önemJı bır adım atmışlardı. Yereli değerlendi- rip, derinJeştirip, yoğunlaştınp, ev- rensele açılıyorlardı. Ama daha da önemli ve akılcı bir girişimleri var: Toscana, Viareggio, Lucca yerel yönetimler ile özel ve kamu kuru- luşlannın bır araya gelmesiyle, Tor- re del Lago köyüyle Viareggio ara- sındaki tüm sanayi kuruluşlannı kal- dınp burada Puccini Müzik Kenti ve Puccini Müzik Akademisi kurma yolunda ilerliyorlar. Bütün bu girişimleri dinledikçe, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfi'yla KültürBakanlığı arasında Maslak'ta çürümeye terk edilmiş kültür mer- kezimizi düşünmeden edemedim. Karşımda Collina! Artık Torre del Lago'dan aynlma vakti geldi. Ama aynlmadan önce anlatmadan geçemeyeceğim bir rastlantı öyküsü var Puccini Festivali'nde her gala temsilinden sonra sanatçılara ve davetülere bir yemek veriliyor. "Madama Butterfly" temsilinden sonra davetin yer aldığı o koca bahçedeyim. Tam karşımda.. kimdi, kimdi.. ben bu yüzü tamyorum.. ama fazla giyinik.. onu şortla görmeye ahşığım... Buldum ve o an yanına gittim. (Açık büfeden yemek almış, iki eli de tıka basa tabaklarla dolu... Aksilik, el sıkışamıyoruz!) Bir çırpida Türk olduğumu ve Türkiye'de herkesin onu çok sevdiğini söyledim. "Evet, hakhsmız- Türklerin beni çok t «mm- sevdiklerini ı biliyonım" dedi « ^ g ^ ^ ü Pierlırigi CoDina. JHP*^^M Burada bir Türk'ün _ ^ ^ ^ H neişi var? Yada... n.- _•. • • ^T'm Burada bir futbol PıerluıgıCoIlına. hakeminin ne işi var? Demedik. Ama yine de şaşkınlık ortadaydı ki Collina açıklamaya girişti: "Ben Viareggio'da oturuyorum. Toscanabvıni™ Burah ohıp da opera sevıneyen Itahan loktnr. Yalnız Puccini Festivali'nde değil, her trsatta operaya giderim_." Sohbeti biraz iaha sürdürdükten sonra, "TürJdye'deldlere evgileriıni ilet" dedi Collina ve aynldık. Tüm Türkiye'ye değilse de Oımhuriyet okurlanna Coliina'nm sevgilerini üetip Torre del Lago'dan aynlıyorum. Doğru Siena'ya... Bu kez Siena Caz Festivali'ne... Renkler gözlerinde değil, sesinde Plaklan satış rekorian kıran Toscanab Andrea Bocelb'nin sesi- ne hayran olan ünlü tenor Pavarotti, 'Ondan iyisi yok' demişti. Andrea Bocelli 1958 de Toscana'mn Lajatico kasabasında doğdu. Dört yaşında geçirdıği bir kazada gözlerini ve görme yeteneğıni yitirdi. Küçük yaştan şarkı söylemeye meraklıydı. Toscana'mn zengin şarkı geleneğinden gelen tüm şarkılan ezbere biliyordu. Toscana'dan yetişmiş tüm şancılara, ama _ _ ^ ^ ^ _ asıl Del Monaco, GigM ve Franco CoreDi'ye hayrandı. Günün birinde ünlü bir tenor olmanın düşünü kurarken Pisa'ya gidip üniversitede hukuk okumaya başladı. Bir yandan da akşamlan çeşitli barlarda piyano çalıp şarkı söylüyordu. Sinatra, Aznavour, Piaf şarkılan ve programı bitirmek ıçin de bir arya... Andreas günün birinde kendini Torino'ya attı ve Franco Corelli'nın öğrencisi oldu. Corelli bu gencin sesinde çarpıcı doğal bir güzellik, Toscanalı tenorlann geleneğıni çağnştıran sıcaklık ve sonsuz bır duyarhhk buldu. 1992 Bocelli'nin yıldızmın parladığı yıl olacaktı. Italya'nın ünlü rock stan Zucchero, Pavarotti 'ye sunacağı düet için Andrea'yı seçti. Pavarotti bu sese hayran oldu. "Ondan iyisi yok" dediği Andrea Bocelli'nin önünde artık yeni bir yol uzanıyordu... 1995'te "Viaggio Italiano", 96da "Romanza", 98 de "Aria", 99'da "Aria Sacre", 2000 yılında "Verdi" plaklan, ^ _ ^ _ ^ ^ dünyada satış rekorian kırdı. Pavarotti, Carreras, Domingo'dan Kiri Te Kanawa ya da Renee Flemminge bırçok ustayla dünyanın çeşitli merkezlerinde konserler verdi. Zubin Mehta'ya sayısız plak doldurdu. Andrea Bocelli için en çok "Yeryüzönün tüm renJderi gözlerinde değil, sesinde" dediler. Ya kendisi ne dedi? "Kimileri bakar ama hiçbir şey görmez. Kimileri bakmaz ama her şeyi görür" dedi. Hem unutmayın, Saint Exupery'nin Küçük Prens'i ne öğrenmişti: "tnsan ancak yüreğiyle baküğı zaman doğruyu görebüır. Gerçeğin mayası gözle görünmez." SÜRECEK •/Andrea Bocelli çocukken geçirdiği kaza konusunda konuşmayı pek sevmiyor. Ama en sık söylediği şu: 'Kimileri bakar ama hiçbir şey görmez. Kimileri bakmaz ama her şeyi görür.' Dalyan'da denize düstü Helikopter kazası: 2 şehit MUĞLA (Cumhuri- yet)-Dalyan'ın Ekincik Koyu yaİanlannda 212 tipi donanımlı askeri he- likopterdenize düştü. tla astsubay kaza sonucu ya- şamını yitirirken heli- kopterin pilotlan ağır ya- ralandı. Deniz Kuvvetleri Iz- mir Komutanlığı'na ait askeri helikopterin ön- ceki gece eğitım uçuşu için Izmir'den havalan- dığı belirtildi. Yakıt ik- mali için Marmaris Ak- saz Deniz Üs Komutan- lığı'na inen helikopterin havulandıktan lOdakika sonra denize düştüğü açıklandı. Aksaz Deniz Ossü ile Fethiye arasm- da açık denize düşen he- Kısa... Kısa... likopterde bulunan tek- nisyen astsubay Rama- zan Atagündüz ile Ibra- him Çakar olay yennde yaşamını yitirdi. Ağır yaralanan pılotlar yüz- başı Feza Tunç ve Üs- teğmen Alpaslan Kara- dağ hastaneye kaldınldı. Helikoptenn Dal- yan'ın Ekincik Koyu ya- kınlanndakı Kurtdere mevkiıne düştüğü ve bu- rada sabaha karşı çoban- lar tarafindan bulundu- ğu bıldırildi. Aksaz De- niz Üs Komutanlığı yet- kılılen, "Helikopterin düştüğü doğru. Ancak askeri bir olay olduğu için aynntı vermenıiz mümkün değil" açık- lamasını yaptılar. BebekieM eski iskele cafe oldu • İstanbul Haber Servisi - Bebek'in eski iskelesinde hem cafe hem de restoran olan Cafe Tunng Bebek, geçen hafta hizmete açıldı. Marmara Denizi'nin bozulmamış koylanndan bıri olan Bebek'te açılan Cafe Tunng Bebek'te değişik mönüler sunuluyor. 09.00 ile 23.00 saatleri arasında açık olar cafe'de sabah kahvaltısı ve çayın yanı sıra balık mezelen de bulunuyor. Cafe Turing Bebek îskele Tesis Müdürii Ragıp Karagöz, Cafe Bebek tskele'nm diğer cafe-restoranlara göre fıyatlannın daha uygun olduğunu belirttı. Yaz dönemı boyunca açık alanda hızmet verecek olan Bebek Cafe iskele, kış mevsıminde ıse yaklaşık 15 kişılik iskele odasında konuklannı ağırlayacak. Adyamanfekızöğrender ktanbuTda • İstanbul Haber Servisi -21. Yüzyıl Eğıtim ve Kültür Vakfi'nın (YEKÜV) düzenlediği '-Kultür Yolu Projesi" kapsamında, Adıyaman Yahlı Bölge Okullan'ndan mezun olan 10 kız öğrenci, 27 Ağustos-3 Eylül 2002 tanhlen arasında Istanbul'da konuk edilecek. YEKÜV Mütevelli Heyetı ve Yönetim Kurulu Başkanı Av. Gülbin Sözen, Batman ve Siirt'ten sonra Adıyamanlı kız öğrencilere de ımkân tanıdıklannı ifade ederek "Kısıtlı imkânlanyla yaşayamayacaklan güzellikleri, kızlanmıza yaşatma çabamızın boşa gitmediğini görmekten gurur duyuyoruz" dedi. Sokak çoctManna satranç • SAMSUN (AA) - Samsun'da Sosyal Hızmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı Cocuk ve Gençlik Eğitim Merkezi'nde, sokak çocuklan ve çahşan çocuklar satrançla rehabilite ediliyor. Çocuk ve Gençlik Eğitim Merkezi Müdürii Sosyal Hizmetler Uzmanı Mehmet Huntürk, merkeze kayıtlı 26 çocuğun bulunduğunu belirterek "Asıl amaç, onlann düşünmelerini ve topluma kazandınlmalannı sağlamak" dedı. 15 milyon yıl öncesinin Afrikası • BURSA (AA) - Bursa'nın Mustafakemalpaşa Üçesi'ne bağlı Paşalar Köyü'ndeki arkeolojik kazılarda, 15 milyon yıl önce bölgede yaşayan ve bugün sadece Afnka'da bir arada görülebilen fil, zürafa ve maymunlara aıt fosiller bulundu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesı Paleoantropoloji Anabilim Dah Oğretim Üyesi Prof. Dr. Berna Alpagut başkanlığında, 1983'ten bu yana sürdürülen kazılann bu yılki bölümünde, fosillerine rastlanan fıle, tamamen yöreye özgü bir tür ohnasuıdan dolayı "Paşalarensis" adı verildi. Hoşgörüsüzlük çanşması • KONYA (AA) - Polis ve jandarma kayıtlanna geçen ve çok basit sorunlar yüzünden kaynaldanan asayiş olaylannda son günlerde görülen artış, toplıımbilimciler tarafindan "toplumun sosyal bir çöküntüyaşayabileceği" şeklinde değerlendiriliyor. Polis ve jandarma kayıtlanndan derlenen bılgiye göre Konya'da halk arasında ve aile içinde "sudan sorunlar" olarak nitelendirilen çok basit nedenlerden çıkan tartışmalar ve karşılıklı darp olaylannda büyük oranda artış görülüyor. Kemfni Keşfetme Programı • DİYARBAKIR (AA) - Diyarbakır'da Sabancı, Dıcle Üniversitesi ile KA-MER (Kadın Merkezi) işbirliğiyle yürütülen "Kendini Keşfetme Programı" kapsamında, aralannda sokakta çalışan, çocuk yuvası ve yetiştirme yurdunda kalan toplam 400 çocuğa eğitim veriliyor. KA-MER Diyarbakır Temsilcisi Hayriye Aşçıoğlu, aiJelerin yaşadıklan kendi sorunlanyla baş etmeye çabşırken çocuklann arka plana itıldiğini belirterek, sosyal aktiviteler yoluyla çocuklann kendilerini tammalannı amaçladûdannı belirtti. Niiftıs cüzdanımı. emekli sandığı kimliğımi kaybetlim. Hükümsüzdür MERYEM NALAS ÜXLÜ Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ZETSEP HELİN GÜS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle