Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2SAĞUST0S 2002 ÇA.RŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
DİZİ
Puccini Festivali'nin doruğu, doğayı, sahneyi, müziği ve şiiri bütünleyen 'Madama Butterfly'
Ve mevsimlerdenaşkmış...
*/ Puccini Festivali
yöneticilerinin akılcı bir
girişimleri var: Toscana,
Viareggio, Lucca yerel
yönetimler ile özel ve
kamu kuruluşlannın
araya gelmesiyle, Torre
del Lago köyüyle
Viareggio arasındaki
sanayi kuruluşlannı
kaldınp burada Puccini
Müzik Kenti ve Müzik
Akademisi kurma
yolunda ilerliyorlar.
Toscana'da
müziğin
peşinde
Zeynep ORAL
Italya'nın Toscana bölgesinde, Tor-
re del Lago'da, Puccini Opera Festi-
vali'ndeyim. Adının sonuna besteci-
nin adının eklendığı nnınıcik bır köy-
de, her akşam dört bin ızleyicinin
doldurduğu, tek boş koltuğun bulun-
madığı, tahta bır köprüden geçilerek
ulaşılan açık ha\a hyatrosımda... Yem-
yeşil tepeler, çam ormanlan, dik baş-
lı seniler, gül ağaçlan, bugenvilya-
lar, sardunyalar arasındaki gölün ke-
nanna yerleşmiş, sahnesı gölün üze-
rine uzanmış, eşı beazeri bulunma-
yantiyatroda...
"Manon Lescaut" ve "Türan-
dofdan sonraşimdi sıra Puccini"nin
"Madama Butterfly" eserindeydi...
Bu operayı yıllar ıçinde öyle fark-
h yorumlarla ızlemıştim kı... "Japon
geyşa kızla Amerikah denizcinin aş-
kı"ndan tutun "pis emperyafistin za-
vaJbgeyşaya kazîkatması" ya da "Ja-
pon olmanın onuru harakiriden ge-
çer"e varan sayısız yorumlar... An-
cak birkaç yıl önce Verona arenasın-
da izlediğım "Madama Butterfly"
hepsmden aynlıyordu. Beni Mont-
resor'un (reji, dekor, kostüm) minı-
malıst yorumuyla, bu eser aşka âşık
genç kızın öyküsüne, aşka adanmış
birşölene dönüşmüştü... Ve ben bun-
dan daha evrensel, daha etkileyici bir
"Madama Butterfly" yapılamazsa-
ruyordum. Yanılmışun.
Su flibl. hava glbl
Orkestra yerini aldı. Bu kez Citta
LincaOrkestrası'nıve LincaTosca-
noKorosu'nuStevenMercurioyöne-
tecek. Tüm ışıklar söndü. Gelenek-
sel bir Japon ezgısını çağnştıran pre-
lüdle bırlikte sahne aydınlandı. Ve...
Gözlerimı kupıştınyorum... Gerçek
mı... Sahnede boydan boya uzanan bir
yeşillik... Hafifmeyılli birtepe... Her
yer çimen kaplı. Tepenin gensınde de-
nız yani göl... Sahıci göl... Torre dei
Lago'nun gölü, dekorun bir parçası
olmuş. Tepede yıldızlar ve ay (sahi-
ci).Onlarda dekorun bırparçası... Te-
penin bir yanında dev bir kaya par-
Puccini'nin,
"Madama
Butterfly'
operası,
tıtuıdafl
yöneünen
Vivien
Hewitt'in
rejisi, Japon
hejkelüraş
Kan
Yasuda'mn
dekorlan ve
Regine
Schreclder'm
Japon
geleneksel
havasjyla'Art
Nouveau'yu
harmanlayan
kostümkriyle
kanattannuştL
çası. Gerçekdışı boyutlarda. Amabu
gerçekdışılık, sahnedeki gerçekliği
daha da yoğunlaşhnyor. îlk andan
son ana dek sahnede her şey su gibi,
hava gibi doğaldı.
Sahneden yaşamın dört temel öğe-
sı, toprak, hava, su ve ateş geçti. Sah-
neden yıllarla bırlikte dört mevsim
geçtı. Bır sonbahar akşamı aşk gece-
sıni yaşadı Cio Cıo San ile Pinkerton...
Kış, beklemekle, hep beklemekle
geçtı... llkbahar geldi diye, umutlar
yeşerdi, çıçekler açtı, ama heyhatya-
lancı baharmış... Ve yaz, kızgın gü-
neşiyle, her şeyi yakıp, kavurup geç-
ti... Meğer bu opera, yaşamın ve mev-
sımlerin geçişini anlatırmış! Ve mev-
simlerden aşkmış!
Puccini'nin, birbırinden güzel me-
lodıyi bır araya getıren, sağlam bır
dramatık yapısı olan "Madama But-
terfly" operası, îrlandalı yönetmen
VTvienHewitt'ın rejisi, Japon heykel-
tıraş Kan Yasuda'mn dekorlan ve Re-
gine Schreckler'ın Japon geleneksel
havasıyla "Art Nouveau"yu harman-
layan kostümleriyle kanatlanmıştı.
Yüzeysellikten uzak bu yorumda
yahuz aşk değil, aynı zamanda ild
farklı kültürün çatışması da ön pla-
na çıkanlmıştı.
Kan Yasuda'mn dev boyutlu ka-
yası olsun, doğal malzemeden yerleş-
tirdiği "kapdar" olsun, tümü biçim-
sel mükemmeliyeti, güzelliği, güze-
li yakalamıştı. Ancak bu yalnız gör-
sel bir güzellik değildi. Esere müthiş
bir psikolojik derinlik katan, anlamı
yoğunlaştıran bir
u
güzeffik"ti. Sahne,
yaşamdan ölüme geçilen bır alana
dönüşmüştü. Umut kapılanndan, dar
kapılardan, cennet ve cehennem ka-
pılanndan, sevinç ve acı kapılanndan,
yani aşk kapılanndan geçilen bir
alan... Meğer bu opera birgeçişı an-
latırmış! Yaşamdan ölüme geçışı!
Yüreğtyle gören Bocelli
Cıo Cio San rolünde Maria Pia Io-
nata'nın fınal aryası, bır... Nedime-
si Suzukı rolünde Elena Zilio ile bır-
likte çiçek düeti diye bilinen bölüm,
iki... Bu ikisi hiç ama hiç gitmeye-
cek gözlerimden ve kulakJanmdan.
Bu düette en ufak bir devinimle, bir
el hareketiyle ve minicik bir esintiy-
le sahne çiçek tozuna, gül yaprak-
lanna bürünüyor, iki solist, yaprak,
çiçek, bahar bulutunun ıçinden ge-
çerek söylüyorlardı şarkılannı.
Gelin görün ki "Madama But-
terfly" temsilini dolduran binlerce
izleyicinin dikkati en çok bu anlat-
tıklanmda değildi sankı. Tüm dik-
katler onda yoğunlaşmıştı.
0, yam Andrea BoceOL
Popüler müzık alanından geldiğı
ıçin opera uzmanlannın ve eleştir-
menlerinın dudak büktüğü ama dün-
yanın her yerinde kitlelerin hayran
olduğu ünlü şarkıcı Andrea Bocel-
li! Rock müziğinden, San Remo
Şarkı Yanşmalan 'ndan süzülüp ge-
len ilk plağı "Romanza" 7 mılyon
satan Andrea Bocelli...
Amenkalı denizci Pinkerton ro-
lünü gala temsilinde Andrea Bocel-
li oynuyordu.
Görme özürlü bir sanatçınm kon-
ser vermesı, plak doldurmasj tamam
da, bir opera temsilinde oynaması,
sahnede hareket etmesi, rolün gere-
ğini yenne getırmesi nasıl olacak-
tı? Ne acımasız bır dünya! îzleyici-
lerin büyük çoğunluğunun asıl me-
rak ettiği buydu.
Azımle, çalışmayla, disiplinle her
şey mümkündü. Sahnedeki çimen-
liğin ortasındaki platformun kenar-
lannda incecik bir çıta, belki sınır-
lan behrleme açısından kimi zaman
yardımcı oluyordu ünlü tenora.
Hem zaten sahnelerin çoğu ikili
sahnelerdi... En ufak birpürüz, bir
aksama yaşanmadan sürdürdü rolü-
nü. Üstelık olağanüstü sıcak ve ren-
gi güzel sesıyle, Pinkerton rolünü ge-
reğinden daha sevımli bile kıldı di-
yebilirim.
Bocelli gözlenyle değil yüreğiy-
le görüyor, gördüklerini sesinin ren-
giyle çoğaltıyordu.
Yeryüzünün en güzel renklen,
onun sesindeydi.
Yerelden evrensele
Torre Del Lago Puccini Festiva-
li'nde izledığim üç operanın ikisın-
de ağırlık maestrolar, şancılar, reji-
sörler kadar. sahne tasanmını ger-
çekleştiren heykeltıraşlardaydı. Çün-
kü:
Torre del Lago'nun biraz ötesin-
de, deniz kıyısmdaki sayfiye kenti
Viareggio, onun da kuzeyinde Piet-
rasanta kenti var...
Pietrasanta, mermer yatakJannın
olduğu, Michelangelo'nun ılk hey-
kellerini yonttuğu ve dünyanın her
yerinden yontu sanatçılannm gelip
çaJıştıklan ve yaşadıklan yer. Ja-
pon sanatçı Kan Yasuda, Polonyalı
sanatçı İgor Mitoraj bunJardan yal-
nızca ikisi.
Festıval yöneticileri, Toscana'mn
iki gerçeğini (Puccini ve Pietrasan-
ta) bir araya getirerek önemJı bır
adım atmışlardı. Yereli değerlendi-
rip, derinJeştirip, yoğunlaştınp, ev-
rensele açılıyorlardı.
Ama daha da önemli ve akılcı bir
girişimleri var:
Toscana, Viareggio, Lucca yerel
yönetimler ile özel ve kamu kuru-
luşlannın bır araya gelmesiyle, Tor-
re del Lago köyüyle Viareggio ara-
sındaki tüm sanayi kuruluşlannı kal-
dınp burada Puccini Müzik Kenti ve
Puccini Müzik Akademisi kurma
yolunda ilerliyorlar.
Bütün bu girişimleri dinledikçe,
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfi'yla
KültürBakanlığı arasında Maslak'ta
çürümeye terk edilmiş kültür mer-
kezimizi düşünmeden edemedim.
Karşımda
Collina!
Artık Torre del Lago'dan aynlma vakti geldi.
Ama aynlmadan önce anlatmadan
geçemeyeceğim bir rastlantı öyküsü var
Puccini Festivali'nde her gala temsilinden
sonra sanatçılara ve davetülere bir yemek
veriliyor. "Madama Butterfly" temsilinden
sonra davetin yer aldığı o koca bahçedeyim.
Tam karşımda.. kimdi, kimdi.. ben bu yüzü
tamyorum.. ama fazla giyinik.. onu şortla
görmeye ahşığım... Buldum ve o an yanına
gittim. (Açık büfeden yemek almış, iki eli de
tıka basa tabaklarla
dolu... Aksilik, el
sıkışamıyoruz!) Bir
çırpida Türk
olduğumu ve
Türkiye'de herkesin
onu çok sevdiğini
söyledim. "Evet,
hakhsmız-
Türklerin beni çok
t
«mm- sevdiklerini
ı biliyonım" dedi
« ^ g ^ ^ ü Pierlırigi CoDina.
JHP*^^M Burada bir Türk'ün
_ ^ ^ ^ H neişi var? Yada...
n.- _•. • • ^T'm Burada bir futbol
PıerluıgıCoIlına. hakeminin ne işi
var? Demedik. Ama yine de şaşkınlık
ortadaydı ki Collina açıklamaya girişti: "Ben
Viareggio'da oturuyorum. Toscanabvıni™
Burah ohıp da opera sevıneyen Itahan
loktnr. Yalnız Puccini Festivali'nde değil, her
trsatta operaya giderim_." Sohbeti biraz
iaha sürdürdükten sonra, "TürJdye'deldlere
evgileriıni ilet" dedi Collina ve aynldık.
Tüm Türkiye'ye değilse de Oımhuriyet
okurlanna Coliina'nm sevgilerini üetip
Torre del Lago'dan aynlıyorum. Doğru
Siena'ya... Bu kez Siena Caz Festivali'ne...
Renkler gözlerinde değil, sesinde
Plaklan satış rekorian kıran Toscanab Andrea Bocelb'nin sesi-
ne hayran olan ünlü tenor Pavarotti, 'Ondan iyisi yok' demişti.
Andrea Bocelli 1958 de
Toscana'mn Lajatico
kasabasında doğdu. Dört
yaşında geçirdıği bir kazada
gözlerini ve görme yeteneğıni
yitirdi. Küçük yaştan şarkı
söylemeye meraklıydı.
Toscana'mn zengin şarkı
geleneğinden gelen tüm
şarkılan ezbere biliyordu.
Toscana'dan yetişmiş tüm
şancılara, ama _ _ ^ ^ ^ _
asıl Del Monaco,
GigM ve Franco
CoreDi'ye
hayrandı. Günün
birinde ünlü bir
tenor olmanın
düşünü kurarken
Pisa'ya gidip
üniversitede
hukuk okumaya
başladı. Bir
yandan da
akşamlan çeşitli
barlarda piyano
çalıp şarkı
söylüyordu.
Sinatra,
Aznavour, Piaf şarkılan ve
programı bitirmek ıçin de bir
arya... Andreas günün birinde
kendini Torino'ya attı ve
Franco Corelli'nın öğrencisi
oldu. Corelli bu gencin
sesinde çarpıcı doğal bir
güzellik, Toscanalı tenorlann
geleneğıni çağnştıran
sıcaklık ve sonsuz bır
duyarhhk buldu. 1992
Bocelli'nin yıldızmın
parladığı yıl olacaktı.
Italya'nın ünlü rock stan
Zucchero, Pavarotti 'ye
sunacağı düet için Andrea'yı
seçti. Pavarotti bu sese hayran
oldu. "Ondan iyisi yok"
dediği Andrea Bocelli'nin
önünde artık yeni bir yol
uzanıyordu... 1995'te
"Viaggio Italiano", 96da
"Romanza", 98 de "Aria",
99'da "Aria Sacre", 2000
yılında "Verdi" plaklan,
^ _ ^ _ ^ ^ dünyada satış
rekorian kırdı.
Pavarotti,
Carreras,
Domingo'dan
Kiri Te Kanawa
ya da Renee
Flemminge
bırçok ustayla
dünyanın çeşitli
merkezlerinde
konserler verdi.
Zubin Mehta'ya
sayısız plak
doldurdu.
Andrea Bocelli
için en çok
"Yeryüzönün
tüm renJderi gözlerinde değil,
sesinde" dediler. Ya kendisi
ne dedi? "Kimileri bakar
ama hiçbir şey görmez.
Kimileri bakmaz ama her şeyi
görür" dedi. Hem unutmayın,
Saint Exupery'nin Küçük
Prens'i ne öğrenmişti: "tnsan
ancak yüreğiyle baküğı
zaman doğruyu görebüır.
Gerçeğin mayası gözle
görünmez."
SÜRECEK
•/Andrea
Bocelli çocukken
geçirdiği kaza
konusunda
konuşmayı pek
sevmiyor.
Ama en sık
söylediği şu:
'Kimileri bakar
ama hiçbir şey
görmez. Kimileri
bakmaz ama her
şeyi görür.'
Dalyan'da denize düstü
Helikopter
kazası: 2 şehit
MUĞLA (Cumhuri-
yet)-Dalyan'ın Ekincik
Koyu yaİanlannda 212
tipi donanımlı askeri he-
likopterdenize düştü. tla
astsubay kaza sonucu ya-
şamını yitirirken heli-
kopterin pilotlan ağır ya-
ralandı.
Deniz Kuvvetleri Iz-
mir Komutanlığı'na ait
askeri helikopterin ön-
ceki gece eğitım uçuşu
için Izmir'den havalan-
dığı belirtildi. Yakıt ik-
mali için Marmaris Ak-
saz Deniz Üs Komutan-
lığı'na inen helikopterin
havulandıktan lOdakika
sonra denize düştüğü
açıklandı. Aksaz Deniz
Ossü ile Fethiye arasm-
da açık denize düşen he-
Kısa... Kısa...
likopterde bulunan tek-
nisyen astsubay Rama-
zan Atagündüz ile Ibra-
him Çakar olay yennde
yaşamını yitirdi. Ağır
yaralanan pılotlar yüz-
başı Feza Tunç ve Üs-
teğmen Alpaslan Kara-
dağ hastaneye kaldınldı.
Helikoptenn Dal-
yan'ın Ekincik Koyu ya-
kınlanndakı Kurtdere
mevkiıne düştüğü ve bu-
rada sabaha karşı çoban-
lar tarafindan bulundu-
ğu bıldırildi. Aksaz De-
niz Üs Komutanlığı yet-
kılılen, "Helikopterin
düştüğü doğru. Ancak
askeri bir olay olduğu
için aynntı vermenıiz
mümkün değil" açık-
lamasını yaptılar.
BebekieM eski iskele cafe oldu
• İstanbul Haber Servisi - Bebek'in eski
iskelesinde hem cafe hem de restoran olan Cafe
Tunng Bebek, geçen hafta hizmete açıldı. Marmara
Denizi'nin bozulmamış koylanndan bıri olan
Bebek'te açılan Cafe Tunng Bebek'te değişik
mönüler sunuluyor. 09.00 ile 23.00 saatleri
arasında açık olar cafe'de sabah kahvaltısı ve çayın
yanı sıra balık mezelen de bulunuyor. Cafe Turing
Bebek îskele Tesis Müdürii Ragıp Karagöz, Cafe
Bebek tskele'nm diğer cafe-restoranlara göre
fıyatlannın daha uygun olduğunu belirttı. Yaz
dönemı boyunca açık alanda hızmet verecek olan
Bebek Cafe iskele, kış mevsıminde ıse yaklaşık 15
kişılik iskele odasında konuklannı ağırlayacak.
Adyamanfekızöğrender ktanbuTda
• İstanbul Haber Servisi -21. Yüzyıl Eğıtim ve
Kültür Vakfi'nın (YEKÜV) düzenlediği '-Kultür
Yolu Projesi" kapsamında, Adıyaman Yahlı Bölge
Okullan'ndan mezun olan 10 kız öğrenci, 27
Ağustos-3 Eylül 2002 tanhlen arasında Istanbul'da
konuk edilecek. YEKÜV Mütevelli Heyetı ve
Yönetim Kurulu Başkanı Av. Gülbin Sözen,
Batman ve Siirt'ten sonra Adıyamanlı kız
öğrencilere de ımkân tanıdıklannı ifade ederek
"Kısıtlı imkânlanyla yaşayamayacaklan
güzellikleri, kızlanmıza yaşatma çabamızın boşa
gitmediğini görmekten gurur duyuyoruz" dedi.
Sokak çoctManna satranç
• SAMSUN (AA) - Samsun'da Sosyal Hızmetler
Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı Cocuk ve
Gençlik Eğitim Merkezi'nde, sokak çocuklan ve
çahşan çocuklar satrançla rehabilite ediliyor.
Çocuk ve Gençlik Eğitim Merkezi Müdürii Sosyal
Hizmetler Uzmanı Mehmet Huntürk, merkeze
kayıtlı 26 çocuğun bulunduğunu belirterek "Asıl
amaç, onlann düşünmelerini ve topluma
kazandınlmalannı sağlamak" dedı.
15 milyon yıl öncesinin Afrikası
• BURSA (AA) - Bursa'nın Mustafakemalpaşa
Üçesi'ne bağlı Paşalar Köyü'ndeki arkeolojik
kazılarda, 15 milyon yıl önce bölgede yaşayan ve
bugün sadece Afnka'da bir arada görülebilen fil,
zürafa ve maymunlara aıt fosiller bulundu. Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesı
Paleoantropoloji Anabilim Dah Oğretim Üyesi
Prof. Dr. Berna Alpagut başkanlığında, 1983'ten
bu yana sürdürülen kazılann bu yılki bölümünde,
fosillerine rastlanan fıle, tamamen yöreye özgü bir
tür ohnasuıdan dolayı "Paşalarensis" adı verildi.
Hoşgörüsüzlük çanşması
• KONYA (AA) - Polis ve jandarma kayıtlanna
geçen ve çok basit sorunlar yüzünden kaynaldanan
asayiş olaylannda son günlerde görülen artış,
toplıımbilimciler tarafindan "toplumun sosyal bir
çöküntüyaşayabileceği" şeklinde değerlendiriliyor.
Polis ve jandarma kayıtlanndan derlenen bılgiye
göre Konya'da halk arasında ve aile içinde "sudan
sorunlar" olarak nitelendirilen çok basit
nedenlerden çıkan tartışmalar ve karşılıklı darp
olaylannda büyük oranda artış görülüyor.
Kemfni Keşfetme Programı
• DİYARBAKIR (AA) - Diyarbakır'da Sabancı,
Dıcle Üniversitesi ile KA-MER (Kadın Merkezi)
işbirliğiyle yürütülen "Kendini Keşfetme
Programı" kapsamında, aralannda sokakta çalışan,
çocuk yuvası ve yetiştirme yurdunda kalan toplam
400 çocuğa eğitim veriliyor. KA-MER
Diyarbakır Temsilcisi Hayriye Aşçıoğlu, aiJelerin
yaşadıklan kendi sorunlanyla baş etmeye
çabşırken çocuklann arka plana itıldiğini
belirterek, sosyal aktiviteler yoluyla çocuklann
kendilerini tammalannı amaçladûdannı belirtti.
Niiftıs cüzdanımı. emekli sandığı kimliğımi
kaybetlim. Hükümsüzdür
MERYEM NALAS ÜXLÜ
Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür.
ZETSEP HELİN GÜS