23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AĞUSTOS 2002 ÇARgAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK ABMÖE İ3İAHl fcAB ALUH PoSüYA Başyazarımızı 11. ölüm yıldönümünde özlemle andık NadirNadiveCumhuriyetİLHAN SELÇUK NadörNadi'nın ilk çocukluk anı- lan Mütareke îstanbulu'nda başlar, sonra Ulusal Bağımsızlık Savaşı 'nın Ankarası'ndan silinemeyecek izler taşır. Bu anılar kaç yasında olursa olsun kişiyi etkileyecek ve örnür boyu unutulamayacak güçte hayat manzaralandır. Cumhuriyet ilan edildikten son- ra Nadi ailesi IstanbuJ'a döner. \u- nus Nadi, yeni Türkiye'nin seçkin bir gazetecisi, ünlü yazan ve siya- sal yaşamda güçlü kışiliğidir; Ata- türk'e yakınhğı herkesçe bilinir. Böyle bir aile çevTesinde büyüyen Nadir Nadi'nin yetişme sürecinde her türlü olanağı kolayca sağlama- sı doğaldır. Lise öğreniminden son- ra Vîyana ve Lozan'da yükseköğre- tim gören genç Nadir. yetenekleri- ni geliştirir, Batı kültür ve sanatıy- la tanışır, evrensel uygarlığın teme- lini oluşturan bilimsel düşünceyi özümser: Atarürk devrimJerinin amacına denk düşen biryetişme ça- ğıyaşar. Ama bu gibi durumlarda ortaya bir soru ve bir sorun çıkmaktadır? NadirNadi, öğrendiği becerileri- ni ve geliştirdiği yeteneklerini ham- gi yönde kullanacaktır? Iflusal Bağımsızlık Savaşı'nda hizmetleri geçmiş ve öncülük rolü oynamış nice ürüü kişinin çocuğu sonradan olumsuzluğa kaymarruş mıdır? Yoksul Türkiye'nin olanak- lanyla ayncalıklı öğretim görmüş ni- ce ateşli genç, hayat boyu çıkarla- nnı ddşünen bir tutucu kirnliğine bürürjmemiş midir? Nadir Nadi'nin seçkin bir çevre- de gözetilerek büyütülmesi, idşisel yeteneklerini geliştirebilir; ama ulu- sal vetoplumsal amaçlaruğruna çe- tin savaşımlan göze almak erde- mindenkendisini yoksun bırakabi- lirdi. • Nadir Nadi, yanm yüzyıllık ga- zetecılik yaşamında, yazarlığının yanı sıra kırk yılı aşkın bir süre Cumfcuriyet'in sorumluluğunu ve yönetmini de taşıdı. Dünya basın tarihirde bile bu bir rekor olmalı- dır. Bıtı'da bir örneği var mıdır? Bilmiyorum. Ama böyle bir olayın Türki-e"de yaşanmasının ayn bir anlarn olsa gerektir. Çünkü bizde bir lolantanın, kahvehanenin, bak- kal dikkânının, şirketin, holdingin jmrü osa oluyor. Siyasal yaşamda zamaı zaman en güçlü kurumlan /ok ecen zorlu firtınalar geçirmiş oplunumuzda ilk günden beri be- Nadir Nadi'nin yaşamında en değer verdikleri eşi Berin Nadi, kemanı ve Cumhuriyet gazetesiydi. lirlenmiş ilkeleri savunarak kurum- sallaşmış bir Cumhunyet Gazetesi olağanüstü bir olaydır. Yunus Nadi'nin işi hem çok güç- tü, hem çok kolaydı. Güçtü; çünkü devrimleri karşjdevrimcilere, çağ- daşlığı çağdışılığa karşı savunuyor- du. Kolaydı; çünkü arkasında dev- let kurucusu koca Atarürk vardı. Nadir Nadi'nin böyle bir talihi olmamıştır. • Yunus Nadi'nin ölümünden son- ra Türkiye'nin girdiği çok partili ortam değişik koşullarda bir "kar- şıdevriııri gündeme gerirdı. Öyle- sine çalkantılı günler yaşandı, öy- lesine karmaşık ortamlar oluştu ki 192O'lı ve 19301u Atatürk Cum- huriyeti'nin devrimci ilkelerini sa- vunmak ya "geçmişin düşlemi" sa- yıldı; ya "komünistHk"le suçlandı. Devlet güçlerini de eline geçiren tu- rucuiar, zaman zaman "Atatürkçü- lükadma AtartirkçüJüğü çiğneven" sert önlemlerle basındatozuduma- na kattılar. Aydın ve çağdaş olmak, çıkar çevTelerinekarşı durmak, ger- çekten yürek isteyen bir davranış niteliğine dönüştü. Cumhuriyet, Nadir Nadı'nin yö- netiminde her türlü baskıya ve sal- dınya göğüs gererek bağımsızlık ve demokrasi yolunda nasıl yüriiye- bildı? Yürüdükçe nasıl yücelip güç- lendı? Bu soruya yanıt verebilmek için Nadir Nadi 'nin kişiliğini görmek gerekir. Nadir Nadi'nin kişiliği, Yunus Nadi'den değişikti. Yunus Nadi'nin ateşli, kavgacı \e sert bir kimlıği vardı. NadirNadi, serinkanlı, ynmu- şak gibi görünen, ama uzun soluk- lu bir savaşımın sert kurallanru yay- gın birzaman süreci içinde inatla iz- leyen bir kişilik yapısına sahipti. Kısa sürede farkına vanlamayan bu çetin kişilik, uzun bir zaman süre- cinde belirginleşti. Devrim ve demokrasi yolundan hiç sapmadan hem kışiliğini ku- rumsallaştırarak, hem Cumhuri- yet'in kurumsalhğıru pekiştirerek kırk yılı aşkın birzaman içinde Na- dir Nadi'nin doruğa ulaşmasında- ki sır ancak böyle açıklanabilir. • Kimi insan vardır, zamanla büyür; kimi insan zamanla küçülür. İlerde yıldızlaşacağını sandığımız genç, yaşlıhğında cüceleşir; zorluklarkar- şısında cüceleşeceğini sandığımız ki- şi devleşir. 1920'lerin Ankarası'nda Kara- oğlan Meydaru'nda koşan çocuk, 1930'lann Yıyanası'nda Kemtnerst- rasse'de yürüyen genç, 1940'h, 19501i, 1960'h, 19701i yıllannTür- kiye'lerini aşarak 1980leri gende bıraktı, 1991 'ın 20 Ağustosu'nda gözlerini yaşama kapadı. Arkasında bıraktığı çok yazısı, makalesi, arusı, gezi notlan kıtabı var; ama, en büyük yapıtı elinizde rumığunuz gazetedir; Nadir Na- di'nin harcını kardığı bir yayın sü- reciyle geleceğe emanet edilmiştir. Nadir Nadi'yi 11 yıl önce yitir- dik... Bugün gözlerini açsa ve medya- nın acıkh hahnıgörse ne söylerdi bi- linmez; aradan geçen zamanda ba- sın-yayın dünyasındaki kirlenme şaşılası bir aşamaya ulaşrı, öngörü- lemeyecek biryozlaşma yaşamyor. En büyük tesellımiz Cumhuri- yet'i bu yozlaşma sürecinde kirlen- menin dışında tutabılmemizdir. Baş- yazanmız Nadir Nadi'nin amaçla- nnın yörüngesinde yürümek gaze- temizin pusulasını oluşrunryor. Nadir Nadi'yi özlemle anıyoruz. -JADİR NADİ'NİN 7 MAYIS 1988'DE CUMHURİYET GAZETESİNE YAZDIĞI SON BAŞYAZI 64 Yılın Arcündan...Adtea Türk gazetesi dhece- imiz Ik \ayui organı (Tercü- lan-ıAhval) 1860'ta Agâh fend *e Şinasi tarafindan çı- anlnaşO. Aradan tam 128 \il ^mi Neler olmuş bu zaman ırçasiçinde? Genç Osmanb- nn hnteti.Abdülaziz'in taht- n dûürüJmesi, Birinei Meş- iDve; kanun-u Esasi'nin ila- , A.Hülhamıt devri, Genç irklfin içeridevedışanda is- tdatîjimine karşı direnme- 1 ttıhat ve Terakld'nin gizü dşrruaa Ddnci Meşrutiyet'in rüriiöe konması, 31 Mart, •dülamit'in devrilmesi. k> par kavgalan, Trablusgarp ve Balkan sa\ aşJan. İffihatçıla- nn tek parti dönemi. Birinei Dünya Savaşı, imparatorluğun çöküşü,İstiklalSavaşı.İnönü,Sa- karya, Dumlupmarzaferieri ve kurruluş. Arkasuıdan saJtana- ün kaldınlmasL CumhuriveL Cumhumede birlikte cumhu- riyet kavramının gerektirdiği devrim aühmlan. Bu atahmla- ra karşı gerici güçlerin direni- şi Terakkiperver Fırkasıgirişi- mi,ŞeyhSaitİsyanı.Serbest Fır- ka denemesi, Menemen olavı, yeniden tek parti yönetimine döniiş, devletçilik iikesinin >ü- rüıiüğe konması, pianfa ekono- miye geçiş, Atatürk'ün ölümü. İkinci Dünya Savaşı ve sonucu, çok partili yaşanun ülkemizde uygıîlanması, 1950-1960 döne- mi, 27 Mayıs ve onun getirdiği 1961 AnayasasL, lOvılbközgtir- lük rejimi bovunca karşılaştı- ğımız 22 Şubat, 21 Ma>ıs ayak- lanmalan vetoplumsal ilerleyi- şimize bir süre mola verdiren 12MartMubürasL,arkasmdan 1974 Kıbrıs çıkarmasu MiUi- yetçi Cephe dönemi, CHP hü- kiimeri denemesi, AP azınlık hükiimeti, 12 Eylül askeri mü- dahalesi, 27 Mayıs Anayasa- sı'run yürürlükten kaldınlma- sı, 1982 Anayasası,yeniden çok partili rejime geçiş... Anınısa>abildigimiz kadany- layalnı/sadr başlaruu sıraladV gımız olavlar serisinin hemen yansma Cumhuriyet Gazetesi, Türkbasınının bir üyesi olarak tanık olmuş, sadece tanık ol- makla kalmamış, ulusun fleri gjdişini durdurmak, geri çevir- mek isteyen karanük güçlere karşı sa\aşma>ı daima kaçuul- nıaz bir göre\' bilmiştir. • Düşününüz ki gazetemizin yavın yaşamına aüldığı > ıl, \ıır- dumuzda cumhumetsözcüğü- netahammül edemc\en, bu söz- cüğü kufur sa>an bir "âlimler" kalabalıgı \aşnor ve halkı etki- si altında rutabilrvordu. Bizim kuşak, çokpartili yaşam döne- mi bovunca da cumhuriyeti ve Atatürkçülüğü savunmak uğ- runa az savaş vermemiş, az çfle doldurmanuşor. Görevimizi ne öiçüde başarabildik, bu konuda herhangi bir değerlendirmeye kaJkışnıakbizcdüşmez.Biz ar- ök devrini tamarnlamaya yüz rutmuşbir kuşağız. Bugün var- sak, yaruı yokuz. Başlıca umu- dumuy bizim dönemde yetişen ve yetişmekte olan yeni kuşak- lann gerçek halk yönerimi de- mek olan cumhuriyet ilkelerini Mirdunıu/da daha sağlam te- mellere da>ama olanağmı bula- bilmeleridir. Bu konuda hiçbir engelden yümayacaklanna inaruyoruz. Cumhurh'etGazetesi,taşKhğı adm gerçek anlanııru savunmak görevijie yayın havaona abldığı günden biryana çaba harcanuş- ür. Hâlâ da harcâmaktadır. Halkın halk tarafindan halk için yönerimi ülküsüne Cum- huriyetilk günü olduğu gibi bu- gün deaynı kıskançözenlebağ- lıdır. Kimi zaman zikzaklar ol- sa da adım adım bu ülküye>ak- laşoğımızın inancını yüreğirniz- de taşıyoruz. NADİR NADİ DUZYAZI ORHAN BtRGtT Tarîhin Tanıkları Arasındayım Hürriyet gazetesinin Ankara bürosundan Saffet Korkmaz, önceki günkü Baykal-Derviş görüş- mesi sırasında, CHP Genel Başkanı'nın amacının merkez solda en büyük bütünleştirmeyi gerçek- leştirmek olduğunu söylediğini yazıyor. O altı sa- at/ik görüşme sırasında Derviş, "DSP ve Ecevit'e kapıların açık tutulması gerektiğini" önermiş. Bay- kal da "Ecevit'e, onurlu bir çıkış yapabilmesi için hertüriüçabayıgöstermeyehazınm"yanıtınıver- miş! Önceki günkü ikili göriişmede nelerin konuşul- duğunu bilmek elbette olası değil. Ama, taraflar bu görüşme sırasında kendilerini engelleyecek ko- nulann da yeraldıgını ileri süren kimi haberleri, üs- telik ortak bir açıklama \\e yalanladıklan için, o ya- lanlama metninde yer almayan bilgileri, en azın- dan doğru olarak kabullenmek gerekiyor. Saffet Korkmaz'ın haberi de öyle. CHP Genel Başkanı'nın merkez solda en büyük bütünleştirmeyi gerçekleştirme isteğinin, 3 Kasım seçimlerinden önce doruk noktasına çıkmış ol- ması, elbette sevindiricidir. Ama tarih, bu isteğin Sayın Baykal'a ne kadar gecikerek nazil olduğu- nu bir değil, birkaç kez yazacaktır. 26 Mart 1989 yerel seçimleri öncesrydi. 1987 ge- nel seçimlerinde Bülent Ecevtt'in olurunu alarak Er- dal Inönü'ye, dönemin SODEP Istanbul ll Başka- nı Hasan Fehmi Güneş aracılığı ile ilettiğim DSP- SODEP güçbirliği önerisine kapı aralanmamasına rağmen, o yerel seçimlerde ıki partinin güçlü ol- duğu büyükşehir belediyelerini birbirferine bırak- maları girişimini başlattım. Dönemin DSP Genel Başkan Yardımcısı Mur- taza Çelikel, SHP'nin Istanbul ve Ankara büyük- şehir belediye başkan adaylan Prof. Nurettin Sö- zen ve Murat Karayalçın, Şişli'de benim ofisim- de uzun toplantılar yaptılar. Onerim, hem Erdal Inönü'ye hem Baykal'a iletildi. Ama olumlu ya da olumsuz bir yanrta bile gerek görülmedi. Ve sonuncu gin'şim... 16 Eylül 1981'de 12 Eylül generallerince kapa- tılmış olan partilerin açılması için TBMM'nin 1992 Haziranı'nda çıkarttığı yasa, biz eski CHP yöneti- cilerini yeniden bir araya getirmişti. Bir kısmımız, yeni bir genel başkan arayışındaydı; bazılanmız da CHP'nin üçüncü genel başkanı Ecevit'in, 12 Ey- lül cuntası için savaşım vermek amacı ile görevi bıraktığını savunarak kendisinin 9 Eylül 1992'detop- lanacak olan 25. kurultayda yeniden aday olma- sını istiyorduk. Yine benim büromda günlerce süren toplantılar- da, bu iki görüşü savunanlar uygarca buluşup çö- züm arıyorlardı. O toplantılann tanıklan ve tûtanak- lan, Deniz Baykal'ın, sorunu nasıl bir çözümsüz- lüğe itelediğini anlatır. Ankara'da iki kez ziyaret ettiğimiz Bülent Ece- vit, son formülü belki biraz isteksiz de olsa, bir sü- re için kayyumlu bir yönetim olarak önermişti. O günkü DSP merkez yönetimi ile CHP 1 nin son yö- netiminden oluşan bir grubun, kendi genel baş- kanlığında yeni örgütlenmeyi yapmasını düşünü- yordu Bülent Bey. O öneri de kabul görmedi. Ve sonuca en çok sevinip fırsatı değerlendiren, CHP'nin dordüncü ge- nel başkanı seçilen Deniz Baykal oldu. Merkez sol ise ne yazık ki bilinen parçalanmasında adeta ke- mikleşti. Hem Saffet Korkmaz hem de Milliyet Başyaza- rı Güneri Cıvaoğlu, şimdi yeni Baykal formülünü anlatıyoriar. Güneri'nin dünkü yazısında da söylen- diği gibi, "Sayın Ecevit'e açığız"diyormuş Baykal, "Ona yakışan bir final sürecini CHP'de yaşar." Baykal'a atfedilen bu sözlerden öyle anlaşılryor ki, şayet Bülent Ecevit bugün aktif politikadan ay- nlacak olsa, kendisini uğurtama işlevini de arka- smdan timsah gözyaşlan ile en trajik konuşmala- rı yapma görevini de Deniz Baykal başka hiç kim- seye bırakmayacak, Bülent Ecevit'in, 3 Kasım erken seçimleri olma- saydı, eylemli politikayı bırakacağını bil/yordum. Dört gün önce NTV'de AN Kırca'ya, dün de Sabah ga- zetesi siyaset muhabiri Mehmet Çetingüleç'e, seçimlere partisinin ve örgütünün başında girece- ğini; ama ilk fırsatta o düşüncesini yaşama geçi- receğini anlatıyordu. Partisınde demokratik sola içtenlikle inanmış, ye- tişmiş ve çoğunluğu genç birçok politikacının ol- duğunu biienler, Ecevit'in gözünün arkada kalma- dan öyle bir kararı vereceğini biliyoriar. Ecevit gibi bir politikacıya yakışan onurlu çıkış ya da final sürecine katkı yapmak isteyenler, 12 Ey- lül'den sonra çoğu insanın izleyici olarak bile git- mekten kaçındığı Sıkıyönetim Mahkemeleri'nde savunma yaparak inşa ettiği DSP'yi parçalamak isteyen her kimse, ona omuz vermemek olmalıdır. Gerçek solculuğun, salon solculuğundan da fır- sat solculuğundan da farkını ortaya koyma zama- nını özellikle genç kuşaklar değerlendirmelidir. Faks: 0212- 677 07 62 obirgtt@e-kolay.net Nadir Nadi*yi özlemle andık M Baştarafı 1. Sayfada dabirhanmbodrumka- ünda Yeni Gün gazete- sini çıkarıyordu. Nadir Nadi,çocukluk döneminde Ankara'da çıkan bu gazetenin kimi zaman pedaflermi çevi- riyonkimi zaman daga- zeteyi pakettiyordu. Daha sonra Avru- pa'dasosyoloji egitimini tamamlayip gazetenin başına geçen Nadir Na- di'ninAtatürkçü ve Ku- vayı \Iilh\ecihği işte bu çocukluk döneminde oiuşmuştur. Bu nedenle Yunus Nadi ne kadar Kuvayı MUliyeciise oğhı Nadir Nadi de o kadar Kuva- yı MUüyecidir. Nadir Nadi'nin en belirgin iş- levi gazetemizi aydın- lanmanmdeMTmleriyo- lunda kurumsallaştır- masıdır. Ökecesıkınal dönem- den geçtigimiz bugün- lerde Cumhuriyet çab- şanlan olarak, Yunus Nadi ve Nadir Nadi'nin uhısakı çizgisnu sürdür- mekte kararhyız.'' Törene Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönet- meni tbrahim Yıldız, Müessese MüdürüErol Erkut Koordinatör Ah- met Korulsan ve gaze- temiz çahşanlan katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle