11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 -AĞ USTOS 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Bıyk*, ıelateri neden otabüse HOriyor? Delmuştgetreaıedft Zevkli aydın Elektronik posta: [email protected] - Baykal'la Derviş 6 saat görûşmüş... "Sohbetlerine dovum olmuvor!" i Lfğur Mumcu, yazılarında ondan "zevkli aydm" drye söz ederdi. En büyük zevki, 12 Eylül döneminde görev yaptığı üniversrtede "solcu" öğretim üyelerini ihbar etmekti.... Anadolu'daki görevi sırasında rektör yardımcılığına kadar yükselmişti... ihbar ettiği öğretim üyelerinin sürgüne gönderildiğini görünce zevkten dört köşe olurdu... Bazen jhbarlan boşa çıkar ve sıkıyönetim komutanlan "solcu" damgası vurduğu öğretim üyelerinden özür dilemek zorunda kalırdı... Uğur Mumcu, ona boşuna "zevkli aydın" dememişti... "Zevkli aydın" şimdilerde politikaya soyundu; adı milletvekHi aday adaylan arasında geçmeye başladı... Hangi partiden siyasete soyunduğunu merak ediyorsanız, sağın merkezinden uçlanna doğru grtmenize gerek yok... Sevgili Uğur Mumcu'nun "zevkli aydın"ı kendine en uygun parti olarak CHP'yi bulmuş... A fete Karşı Semt Dernekleri ve Dayanışma Inisiyatifleri Koordinasyonu... fstanbul'un çeşitfi semtlerinden 30'a yakın dernek ve ini- ı 1 siyatifin oluşturduğu birliktelik... 17Ağustos depremınin üçüncü yılında Avcılar'da birapartmanın kendi kendine çökmesi üzerine diyorlar ki: "Avcılar'da yıkılan bina bütün Istanbul'un bekledı- ğı felaketin prototipidır. Deprem felaketi adeta ken- dini fragmanlarla duyuruyor. Gözümüze batarcasına seller, yangınlar, dolum tesisi faciaları, bina çökme- leri kisvelerine bürünerek yaklaşan Marmara depre- mine hazırlık, 17 Ağustos'tan 17 Ağustos'a hazırla- nan gosteri ve şovlarla geçiştiriliyor. Şovmenler gö- zümüze baka baka bizi hipnotize ediyortar. Afet Ko- ordinasyon Merkezi bir bilgisayar oyunudur. Sanal bir gevezeliktir. Avcılar'daki binayadüzenlenen raporlar- dakı komedi AKOM'un yeni uygulamasıyla ancak trajediler üretilebılir. AKOM, kentin tümüne astığı afiş- lerde depreme hazırmışız gibi bir hava yaratıyor. Bu Prototip tehlikeli bir oyundur. Kandırmacadır. Kâğıt üzerindeki arama-kurtarma eğitimlen ve ekip sayılanyla depreme hazır olduğumuz söyleniyor. Oy- sa bu ekiplerin nasıl bir araya geleceği bir yana esas olarak bu ekipler ancak deprem gerçekleştikten son- rayani Istanbullu enkaz altındayken işbaşındaolacak. Ve kuşkusuz ceset torbası sorunu yaşanmayacak! Deprem başka bir sürü felaketi beraberinde geti- recek. Yangınlar, su basmalan, tehlikeli kimyasal pat- lamalan, nükleer sızıntılar, salgın hastalıklar, açlık gi- bi facialara deprem olmazsa bile bugünkü kentsel ya- pılaşmasıyla sürekli nsk üretiyor. Beklenen Istanbul depremi için en iyimser senaryolar bile depremin dünya üzerinde şimdiye kadar yol açtığı en kitlesel can kaybını ve yaralanmalannı öngörüyor. Söz konu- su olan mııyonlarca insanımızın hayatıdır. Bu sefer kimsenin karşısına çıkıp 'deprem Allah'ın işi ne ya- palım oldu' diyemezsiniz. önlem almazsak, sıra her- kese aynı anda gelecek." Eksik bir unsur varsa yet- kililer tamamlasın... Sivil inisiyatifın deprem sonrası için senaryosu ise şöyle: "Deprem güvenli konutlar ve işyerlerinde ikamet edenler bencilliklerini hayatta kalan yakınlarımıza ek- mek ve su göndererek örtecekler. Medya ve basın için tabii ki izleyecek kimse kalırsa birkaç aylık reyting ge- tirisi olacak. Üniversiteler, bol paralı yeni projeler ge- liştirecek. Meslek odaları hızla basın açıklaması yapıp 'biz demıştik' diyecekler. Devlet erkânımız helikopter- le gelip şifa dağıtacaklar, aydın, sanatçı, yazarlar dep- rem konulu yeni beste yapıp, kitap yazıp ne kadar du- yarlıyız yanşına girecekler. Dualar edilip, ağrtlar yakı- lacak. Inşaat şirketleri devreye girip büyük paralarla tarihin en büyük kentini yeniden kuracaklar..." Tabii ki ortada insan kalırsa! SESSİZ SEDASIZ (!) CÎCtA/ ?t/£JJ2/VE7' V ^ B/L//yi....BEDB\J J p •ESSSMHİ\\ p !/• Yüksek Yerilim Hattı erdincutku <; yahoo.com AB trenini kaçırmamak için uğraşan abiler uçakla gitmeyi niye akıl etmezler ki? İkizukuri: Japon mutlağının incelikleri Son yıllarda Japon mutfağı dünya- da rağbet görür oldu... Türkiye alt- ta kalır mı? Istanbul'da da Japon yemekleri yemek, sosyetenin ayrı- calığı halinegeldi... Sosyetenin ağzın- dan Japon yemeklerinin adı düşmü- yor! Istanbul'da yeni açılan bir Japon lo- kantasından, Japon mutfağının püf noktalarına ilişkin ayrıntılı bilgi geldi... Biz de bunlardan "sashimi"yi paylaşa- lım istedik: "Kısaca çiğ balık olarak tarif edilebi- lir. Balık eti ince dilimler halinde kesi- lip soya sosu ve çok ince rendelenmiş Japonya'ya özgü bir çeşit yaban tur- pu vvasabi ile servis yapılır. En önemli nokta balığın mutlaka çok taze olma- sıdır. Hatta ikizukuri denen sashimi tü- ründe, balık canlı olarak akvaryum- dan alınır ve çok hızlı bir şekilde ke- silerek şekli bozulmadan tabakta - servis yapılır. Bu işlem o kadar hızlı- dır ki bazen tabak önünüze geldiği za- man balığın ağzı hâlâ açılıp kapanırdu- rumda olur. Hemen her tür balık kulla- nılabilir..." Ağzını açıp kapayan balıktan hoş- lanmayanlar için önerilen balık türü "tenpura"... llk kez 16. yüzyılda Japon- ya'ya gelen Portekizliler ve Ispanyol- lardan öğrenmişler bu yemeği... Ten- tura adının Portekizcede pişirmek an- lamına gelen "tempero"dan türediği sanılıyor... Balığı kızartıyoriar! Umanm günün birinde bizim balık- çıların teknede balığı ayıklamadan yaptığı ızgarayı da dünyaya satanz! ÇED KÖŞESI OKTAY EKİNCİ Skylife ve 6 akılh(!) binalar' THY'nin aylık Skylife dergi- sine hayranlığımı her firsatta dı- le getiririm... Hatta", geçen yıl "2000'krin örnek dergjsi" seç- tiğimızi de belki anımsarsanız... Bu sevgimizin kaynağında ise "duyarhhğı" yatıyor... Ulke- mizin kültür, çevre. tarih ve kentsel değerlerini sıradan bir Turistik'' dil kullanarak tanıt- makla yetinmiyor... Içerikli ya- zılan ve özenle seçılmiş fotoğ- raflanyla, bu zenginlıklerimizi "koruma ve yaşatma" bilincını de güçlendiren bir yayın çizgi- si izliyor... Yanı Skylife, Türkiye'nin kıralik değerlerini hem tanıtıyor hem de "sahiplenerek* bunlaraı önemini ve aynntılannı öğreti- yor... Bu nedenle, her uçağa bini- şimde koltuk cebındeki yeni aya aıt Skylife'a da kavuşmanın keyfini yaşarken, bu kez bir "garip" oldum ve üzüldüm... Derginin Temmuz (2002) sa- yısında yıne o duygulu ve yurt sevgisiyle kaleme aluımış gü- zel tanıtımlar varsa bile, onla- nn arasına "yerleştirilmis" gi- b duran "Akdh Binalar" \ azı- elektriğin el değmeden devreye girdiği sistemler. ısı ve nem de- recelerinin kendiliğinden ayar- lanması, internet dünyasınuı tüm olanaklan... Nitekim, Skylife'takı yazıda da bu yetenekler bakın nasıl övülüyor: "Mimariden işletme- ye kadar her şeyin mükemmel bir profesyoneüikle uygulandığı bu çok özel apartman dairele- rinde teknolojinin en üst değer- leriyle buluşan hizmet sektörü, vaşama kolayhklan yaraöyor_" • • • " Bu methiyelere "örnek" gös- terüen binalara baktığımızda ise karşımızda aslında "aküh" fa- lan değıl, yer seçimleri ve kent- le ilişkileri "aptaka" behrlenen, ayncalıklı imar haklarını da "kurnazca" elde etmiş binalann buJunduğunu Skylife'ın aydın yönetıcileri bibniyorlar mı?.. Bu binalarda mılyon dolarla- ra pazarlanan "yasama kolayh- ğT ne kadar fazlaysa, aynı bina- lann bulunduklan bölgeye bin- dırdıklen "plansız altyapı yük- lemeleri" nedeniyle k'entte ya- rattıklan "vaşama güçlükleri" daha da fazla değil mi?.. Mahallenin ortasuıda "alol" (!) abidesL. (Fotoğraf: Skylife) s. diğer sayfalardaki aydınlı- ğn üzerine kara bulutlar gibi çoreklenmış... Hande Demirkaya imzasıyla •s» Garo Mfloşyan'ın fotoğrafla- ryla düzenlenen sayfalara ba- knca, önce bir "kentsel kritik eenemesi" olabileceğini bile cüşûndüm... Ancak satu-larda ierledikçe, güzel dergimızin ne wıkki açıkça bir "avncahkhi- nar rantı pazarlamasvna" hiz- r.et eder duruma düşüriildüğü- ıügördüm.. Üstelik, daha başlığında bile h "kent suçlusu" yağma kule- hnm övmek için "bulntlann istÜDde, yaşamm içinde...~ gibi sırsel sloganlarla süslenmiş bir "emlakçi dffi" de kullanılarak... Çoğu "gökdelenlere" heves- £nen bu binalara "akıllı" denil- nesinin nedeni, bilgisayar des- tkb bir ileri teknolojinin en son unerlenyle donatıunış olmala- ı.. Örneğin, kendiliğinden açı- jn kapılann ötesinde, bunlar- an geçenlerin adeta röntgenını e çekebilen cihazlar, suyun ve Kaldı ki hemen hiçbir "akıl- h" ülkede de artık "gökdelen ko- nutiar" yapıhnıyor... ABD bile konutlannı neredeyse ''tek ka- ta"indırdi... 30. kattan Istanbul manzarasını satmak için kent si- luetıne bu kuleleri dikenler ise kendılerine aynı daire paralany- la "bahçeti viDalan" uygun gö- rüyorlar... Yazıda övgüyle tanıtılan bu binalardan kimi "metroistasyo- nu" üzerinde yükseliyor, kuni "otojoJ kavşağmın içinde" ya- pıknış, kimı Boğazıçi pezyajını "arkadan boynuzluyor''. kımi de yeterli otopark yeri bile ay- nlmadığı için çalışanlanna; "arabanızıgetirmeyin" talımat- lannın verildiğı sözde "çağ- daş"(!) ış merkezlen... İşte bütün bunlara "•akıflı'' di- yenlere pek aldırmazdım... Çünkü, niyetlerini bılirdim... Ancak, ya Skylife?.. Dilerse- niz derginin herhangi bir sayısı- na yeniden bakın; "lozgmhğH ma" hak vereceksiniz... Oekincir« cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK [email protected] ÇtZGtLÎK KÂMİL KİSARACI HARBİ SEMİH POROY semihporoytg-yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 21 Ağustos ABD 'DE SOVYET CASUSLUĞU! 1345"T£ guGUN, SUS/tBETN İ ( APLl 8i£ //Vt/£Sn&4r/O/V) yETKIULBRINB BAŞVUgAgAK ABD 'OE GİZU £YL£H/L£lS£>£ SUUJMAtJ A//ST 8//e CASL&LUK öesurü içihj LAPOA SÜU//VMUf7V. NORMANDİYA UÇAN KALELeRJN PlAtJLAHt S'Sİ BlLGiLEG-t Wf>. LAYlP MOSKOVA'YA ULAŞTtlSAtJ SÖZ *Z)NUSU Öd- GÜ7TE ÇAUŞTIĞtHt SÖrLEYeN SEAI71SY, TÖVB£MZ OLMUÇTü!. O SIRAL4K F8I', SöZLE&tYLe PEK İL&LENMEZ GİSl GÖeÜA/MÜfTV. ANCAK, MAC CAgrHV 'HİSt HOMÜMİST Al/I LAYIUCA, ELI£A8ETH_SENTL£Y, FBI g EP6AR HOOi/££(SAâ&)) TARAF/NCAN BU KUUANILMIŞ, BllSÇOIC tOf( MERSİN 3. ASIİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN "" Esas No: 2002 415 ~~ Davacı Penhan Ecer taraftndan açılan gaıplık davasının yapılan açık duruşmasında venlen ara karan gereğince. Davacı Mahkememıze vermış olduğu 8.4.2002 tanhli dava dilekçesi ile Hakkân ili Merkez ilçesi Üzümcü köyû cilt 21, hane 65'te nüfusa kayıtlı 1983 doğumlu oğlu Ramazan Ecertn 1988 yılı içerisınde evlerinin ve lokantalannın hemen yanında akan Zap Nehri'ne düşerek boğu- lup öldûğünü, ancak bugüne kadar bulunamadığını, bu nedenle de nüfustan ölüm kaydınm yapılamadığını, oğlunun ölüm kaydının düşürüle- bilmesi için gaıplık karan verilmesini talep etmiştir. Gaiplik karan talep edılen şahıs hakkında mahkememizce yapılan tüm araştırmalara rağ- men şahsın bulunamadığı. 6lü mü sag mı olduğunun da tespıt edılemediğı anlaşıldığından adı geçenı tanıyan, gören, bilenlerin mahkememizin yukanda esas numarası yazılı dava dosyasına ilan tanhınden ıtıbaren 3 ay ıçensınde bilgı vermeleri, aksi takdirde adı geçenin gaipliğine karar verileceği MK'nın 32'2 ve 3. maddeleri gereğince ilan olunur 25.6.2002. Basın 41965 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Tttrkiye'de 'Solcu' Olmak Kısa bir süre için gittiğim Sakız Adası'nda mola verdiğimiz kahvelerden birinin sahibi Türkiye'deki genel seçimlerden söz açıp, "Kimi destekliyorsu- nuz?" diye sorunca, bir an duraksadıktan sonra, "Henüzbilmiyorum..."demiştim, "bizdekolayde- ğildirbu işler..." Adamın, verdiğim yanıttan, "sağ" ile "sol" arasında kararsız kaldığım gibi bir anlam çıkardığını sezinleyince, "Doğal ki bir sol partiyi destekleyeceğim..." diyeeklemiştim, "amahan- gisini destekleyeceğimi bilemiyorum..." Allah'tan adam üstelememiş, biz de zaten hesabı ödeyip kalkmıştık. Hangi ulustan olursa olsun, siyasete meraklı bir yabancıya, Türkiye'de kendisini "sol" olarak ta- nımlayan yirmiye yakın siyasi parti bulunduğunu, bunlardan ilk akla gelen 12'sinin toplumda isim yapmış liderler tarafından yönetildiğini anlatmak kolay değildi. En ürkütücü soru da bu partilerin aralarındaki "belirleyici" farkların neler olduğuy- du... Bu sorunun yanrtını 70 milyonluk ülkede bel- ki bir avuç siyasal bılimcinin dışında hiç kimse ve- rebilecek durumda değildi! (Soyadı sırasına göre) Sayın Deniz Baykal, Sa- yın Murat Bozlak, Sayın Ismail Cem, Sayın Bü- lefit Ecevrt, Sayın Aydemir Güler, Sayın Murat Karayalçın, Sayın Yekta Güngör Özden, Sayın Doğu Perinçek, Sayın Sema Pişkinsüt. Sayın Mümtaz Soysal, Sayın Levent Tüzel, Sayın Ufuk Uras ıdeolojik ya da programatik söytem olarak kendilerini "sosyal demokrat", "demokratik sol" "cumhuriyetçi sol", "ulusal sol", "merkez sol", "emekçi sol", "sosyalist", "devrimci sosyalist", "komünist" ya da yalnızca "sol" olarak tanımlayan siyasal örgütlerin liderieriydiler. Bu değerli kişiliklerin her birinin Türkiye'ye ilişkin önemli projeleri, önerileri vardı. Kendilerineyurttaş-, lar tarafından bir şans verilip de bu projelerini ya- şama geçirebilme olanağına kavuşurlarsa, ülke- mizin kalkınacağını, gelişeceğini, düzlüğe çıkaca- ğını söylüyortardı. Bu saygın liderlere ınanmama- mız için hiçbir neden yoktu. Kongrelerini yapmışlar, proje ve önerilerine ide- olojik/siyasal temel oluşturan parti programlannı kamuoyunun bilgisinesunmuşlardı. Bizden, özen- le ve büyük emekler harcanarak hazırlanmış bu programlannı okumamızı, ideolojik/siyasal tercih- ierimizi bu programlan karşılaştırarak beliriememi- zi istiyorlardı. Yanlış yapmamak, doğru karar verebilmek için toplamı yaklaşık 1.000 sayfa tutan bu programla- n titizlikle okumak, incelemek, anlamakta zorlan- dığımız yerleri bilen birilerine sonmak zorundaydık. Bu, günlerimizi, haftalanmızı alacak bir işti... Tek ba- şına "sosyal demokrat", "demokratik sol", "mer- kez sol" ve "cumhuriyetçi sol" kavramlan arasın- daki "ıdeolojik" farkı kavrayabilmek için bile çok sayıda yardımcı kitap, bilimsel makale, inceleme okumak gerekiyordu. Sözgelımi bir parti kendisini "cumhuriyetçi", bir diğeri "ulusal", öbürü de "ba- ğımsız" olarak tanımlıyorsa, ayn bir örgüt kunma- ya kadar giden farklılaşmalannın gerçekten de bu , kavramlann yorumundan mı kaynaklandığını bil- mekle yükümlü değil miydik? Ayn örgütlenmelere gidilmesi kaçınılmaz görülmüşse, "cumhuriyetçi sol" bir partinin "ulusal sol" bir partiden farkı ney- di, örneğin? Ya da "toplumcu demokratik" bir par- tiyi "demokratik sol" bir partiden hangi ideolojik farklılıklar aynyordu? "Seçim ittifakı", "seçim işbiıiiği" önerileri karşısın- da kimi "sol" liderlerin kırmızı görmüş boğalar gibi öfke sellerine kapılmalanna tanık oluyorduk son gün- lerde... Bu öfkelenmelerin nedenlerini merak etmi- yor muyduk? öyleyse "sol" partiler arasında var- sayılan ya da gerçekten var olan bu "uzlaşmaz çe- lişkiler"\ derinliğine kavrayamadan nasıl açıklayabi- lecektik bu şiddetlı öfkelenn nedenlerini? Gerçekten de hiç kolay değildi Türkiye'de "sol- cu" olmak... Belli bir "sol" partide karar kılabilmek için en az bin sayfa program, bir o kadar da yar- dımcı kaynak okuyacak kadar geniş bir zamana, bunun altından kalkabilecek bir bilgi birikimine, ye- terli bir enerji potansiyeline ve de kararlılığa sahip olmaları gerekiyordu "solcu" yurttaşlann... "Tann hepimize kolaylık versin!" demekten başka bir şey gelmiyordu elimizden... (Faks:0 212-723 84 97) (e-posta: dkavukcuoglufö superonline.com) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/Kurşun ren- ginde iri bir kertenkele. 2/ îlgeç...Kiraya 3 verilerek gelir 4 getiren mülk. 3/ Hay\an yi- yeceğı... Spor karşılaşmala- nnda seyirci- leri coşturan kimse. 4/ Sı- 9 nırlı bir yerle ilgili olan... Uğur, saadet. 5/Hayvanlara vurulan damga... Bir müzik yapıtının, se- yircinin istegi üzeri- ne bir kez daha çalın- ması... Bir cetvel tü- rü. 6/Afrika rnisk ke- dilerinin ortak adı. II Yapıhnasında sakın- ca ohnayan... Uzaklık işareti. 8/Bir yerin ileri ge- lenleri... Adlan sıfat yapan bir yapun eki. 9/ El iş- leri için seyrek dokunmuş keten bezi. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Bilecik yöresinde yetişen ve şarap yapımında kul- lanılan beyaz bir üzüm cinsi. 2/Esİa Yunan mimar- hğında müzik ve tiyatro gösterilerinin sunulduğu yapı... "Deli —": PerideCelâl'inromanı. 3/Yapış- tıncı bir madde... lcar. 4/Utanma duygusu... Argo- da, uzun süre cinsel ilişkide bulunmadığı için aşın istek duyan kimse. 5/ Hastalıklı, sakat... Bir nota. 61 "Rindler meclisinde cânâ bir acep nam eyledik / Mescidin kandilini meyhaneye — eyledik" (IV Mu- rat)... Bulunulan yerden daha yüksekte kalan düz- lük. II Bir süs taşı... Afrika'da bir ülke. 8/ Güney Amerika'da yaşayan kemirici bir hayvan... Dahil. 9/ Mimarlık ve dekorasyonda hayvan, insan ve bitki biçimlerinin kanşunından oluşan gerçeküstücü du- var süslemeleri ya da heykeller.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle