Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-4 AĞUSTOS 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
I U l \ kultur(acumhuriyet.com.tr 15
ALLECRO EVİN ÎLYASOĞLU
Fazıl'danyedibin kişiyeBachFaalSay, durmadan yeniliklere yel-
ten açıyor. Kendine özgü bir görün-
û çizdi, kendine birtakım görevler
nikledi. Şimdi rüzgâr ne yönden ge-
İrse gelsin, Fazıl kişiliğinı koruyarak
o rüzgân kendi limanlanyla buluştu-
nıyor. Madem bu kadar tanındı. bun-
dan yararlanarak başka bir dalda ta-
nınmış sanatçılarla birleşip daha da
geniş bir kitleye sesini ulaştırmaya
calışıyor. Hayatında hiç klasik müzik
duymamış, hiç Bach dinlememiş in-
sanlara, değişik paketler içinde Bach
sunabiliyor. Çeşitli dönernlerde bir-
cok sanatçı bu tür yeniliklere açık ol-
ınuştur. Friederich Gulda belki de en
yakın ömektirbu sunumlara.
Fazıl'ın iki yüdır caz festivalinde
yer alışı; Kudsi Erguner ile müziksel
söyleşisi; Nânm destanında şiir-mü-
zik-tiyatro öğelerini birleştirmesi;
Stravinski'nin Bahar Ayini'nde me-
kânik-elektronik ortamlann işbirli-
ğindeki virtüozitesi, onun yeni açı-
lımlanydı.
Geçen hafta Mercan Dede ile ortak
bir konser vereceğinı duyduğumda
yine ney-piyano doğaçlamalan din-
leyeceğirnizi sanrruştım. Oysa şimdi-
lerde yeni bir "sanat dah" olarak ka-
bul edilmeye başlanan DJ'lik de işin
bir parçasıymış. Fazıl, ilk yansında
Bach çaldı. Yedikule Zindanlan'na
yerleştirilmiş yüksek podyumda. ne-
redeyse bir apartman katı büyüklü-
ğündeki o kocaman ses yükseltici
aracıhğı ile laterna yankısında dinle-
diğimiz prelüd fügier ya da chacon-
ne, doğal ki CD niteliğinde değildi.
Stüdyo ya da konser salonu akustigi
beklemek yanlış olurdu, çûnkü so-
nuçta bir açıkhava konseriydi bu. Ay-
nca, Istanburdaki klasik müzık tut-
kunlan zaten Fazıl' ı geleneksel bir
konser salonunda Bach çalarken din-
lemişlerdir. Ya da CD'sini almış, o
kusursuz stüdyo ortamvndaki kaydı
tatmışlardır.
Doğal ki geçen haftaki konser, ge-
Kzswavramsal
açıdan bu konser
mutlaka amacına
ulaşmış, genç bir
dinleyici kitlesini
Fazıl'ın
köprüsüyle
klasik müziğe
bağlamıştı. Fazıl,
bir saate yakın
Yedikule
Zindanları'nın
avlusunda yedi
bin kişiye Bach
dinletmişti.
Sonra da onlarla
Mercan Dede
kanalıyla bir
ortak dil bulup
konuşmuştu.
leneksel klasik müzik dinleyicisi için
düzenlenmemişti. Dinleyiciler ya
Mercan Dede'nin tutkunu olan gen-
cecik bir kiüe, ya bu birleşimde neler
olacak diye merak edenler, ya da Fa-
zıl ne yapsa iyidır, güzeldir diye ina-
nanlardan oluşmuştu.
Bach'lann ardından konserin ikin-
ci yansındaki bir-iki doğaçlamayı
dinleyip Yedikule Zındanlan'ndan
aynlırken art arda sorular çuıhyordu
kafamda: O de\asa yükselticilerden
ınleyerek dalgalanan Mercan De-
de'nin aktardığı çaldığı müzikle piya-
nonun ses rengi ne kadar kaynaşabil-
mişti? Tuşlarda Fazıl değil de başka-
sı olsa ne fark ederdi? Ortaya çıkan
seslere uğraşılmış, emek verilmiş sa-
nat denebilir miydi? Fazıl'ın onca yıl-
lık birikimini sergileyen ne vardı? Pe-
ki Fazıl'ın buna ihtiyacı var rruydı?
Ve yanıtlan da şöyle buluyordum:
Kavramsal açıdan bu konser mutlaka
amacına ulaşmış, genç bir dinleyici
kitlesini Fazıl'ın köprüsüyle klasik
müziğe bağlamıştı. Fazıl, bir saate ya-
kın Yedikule Zindanlan'nm avlusun-
da yedi bin kişiye Bach dinletmişti.
Sonra da onlarla Mercan Dede kana-
lıyla bir ortak dil bulup konuşmuştu.
Tipik bir klasik müzikçinin kolay ko-
lay yapacağı şey değildi. Belki de ora-
da bulunan gençlerin yansından ço-
ğu hiç klasikbir konsere gitmemiş ki-
şilerdi. Onlann yansı bile Fazıl'tn
sonraki konserine gelse, klasikmüzik
dünyası adına bir kazanç olacaktı.
Hep yakınmıyor muyuz, konser sa-
lonlan artık ak saçlılarla doldu diye!
A Şimdi Fazıl'ı 4 Eylül'de Sıvas'ta,
Âşık VeyseTin köyü Sivrialan'da ve
Sıvas Kültür Merkezi'nde dinleyece-
ğiz. Bir zamanlar karanlığın odak-
laştığı Sıvas'ta artık ayduı kafalarla
buluşmaya gidiyor besbelli. önceki
konserinde Bach'ın ışığında yeni
gençler kazanırken, bu kez Bach'm
ışığında acılan küllendirmeye çalı-
şacak.
Aktüze'den müziği okumak
tridn Aktüze'yi tstanbul Radyo-
su'nda müzikmüdürüolduğu dönem-
de tarumıştım. Mimarlık öğrenimi ya-
nında Sigfried Behrend gıbı bir usta
ile gitar çalışmış, 1954'te Cremona'da
katıldığı bir gitar yanşmasında birin-
cilik kazanmıştı. frkin Aktüze, yıllar-
ca îstanbul Festivali kitapçığını ha-
zvrladı. Bundan iki ay önce Aktü-
ze'nin "MüziğiOkumak" başlıklı al-
tı ciltlik ansiklopedik çalışmasrnın ilk
cildi Pan Yayıncıhk tarafindan yayım-
landı. 1985'tenbuyıla kadar Îstanbul
Festivali kitapçıklanndaki programlar
temel alınarak hazırlanan çalışmada
Batı müziği kadar Türkbestecileri de
yer alıyor. Dört yüz kadar bestecinin
solo, oda müziği, orkestra, vokal, ko-
ral gibi her türdeki yapıtının açıkla-
malannayer verilmiş. Âynca sözü ge-
çen yapıtlann bestecinin yaşamında-
ki yerine de değinilmiş.
Bundan böyle, konser organize
edenler program broşürleri için her
yapıün açıklamasını ellerinin altında
bulabilecekler. Zira araştırmaya üşe-
nildiğinden ya da doğnı kaynağa ula-
şüamadığından, artık konser salonla-
nmızda açıklamah programlar orta-
dan kalkmaya başladı.
Henüz elimize ulaşan birinci cilt,
AbHnger'den Byrd'e kadar olan bes-
tecilen kapsıyor. Eylül ayından itiba-
ren her iki aydabiryenibir cilt yayım-
lanacak ve önümüzdeki ilkbaharda
tümü tamamlanacak. Bu arada bir de
"Müziği Anlamak" başhğı altında
müzik sözlüğü hazırlamış Aktüze.
Sözlük de önümüzdeki günlerde yi-
ne Pan Yayıncılık'tan piyasaya çıîa-
yor. Son derece duru bir Türkçe ile
anlatihruşbukitaplardavokalbölüm-
lerdeki sözler dahi kendi özgün dilin-
de yer alıyor. örneğın Bach'ın Mag-
nifact'ındaki sözler kadar tlhan Ba-
ran' ın çokseslendirdiği Ferayi türkü-
sünün sözlerine kadar. Çok önemli
bir kaynak, çok titiz bir çahşma. Altı
cilt ve bir sözlükle her yetişen gence
verilecek en güzel armağan olacak.
evini(5 bouaedatr
Minimalist akımın popülerleşmemiş temsilcisi Niblock yann îstanbul'da olacak
PhillNiblockve dinamik frekanslar
Kültür Senia - Müzik dünyasını 1960'lar-
dan ve 70'lerden sonra ele geçiren minima-
list akımın La Monte Yoımg, Phittip Glass,
Terry Rfley ve Steve Reich gibi bilindik tem-
silcilerinin yanında, onlar kadar popülerleş-
memiş olmasına rağmen en az bir Reich ya
da Young kadar enteresan işler üretmiş bir
isim daha var. Phill Niblock. Niblock, ensta-
lasyonlanndan birini kurmak üzere 15 Ağus-
tos günü Îstanbul'da olacak. Kendi çektiği vi-
deolarla beraber, halüsinasyonlarla bezeli,
melodisiz, ama sonsuz dinamik firekans örgü-
leriyle dolu performanslanndan birini ger-
çekleştirecek Îstanbul LofVta.
Niblock, minimalist fikirlerle, eğitimini al-
dığı görsel sanatlar aracıhğıyla tanışıyor. Carl
Andre, Donald Judd \e Robert Morris gibi
görsel sanatçılann arasındayken mikroses de-
neylerine başlıyor ve 1960'lardan başlayarak
kısa sürede New York'taki sanat çevrelerinde
tavizsiz ve radikal enstalasyonlan ile tanınma-
ya başlıyor. Niblock'un müzikleri kaydede-
bilmek daha sonra defalarca dinlenecek ya-
pıtlardan değil. Içerisinde gezinilerek dene-
yim edinihnek üzere kurulan enstalasyonla-
rmı tam kaydedilip olanaksız. Çünkü müziği
ancak Tom Johnson'un da dediği gibi "her
noktasuıda farkh bir ses dokusunucanhtutan
dinamik bir alan" olarak tanımlanabilir. Ay-
nı eser, belli bir mekândaki performansta çal-
mış icracınm bile tanıyamayacağı şekilde,
ikinci bir mekânda bambaşka bir esere
dönüşebilir. Bilgi için : (212 230 02 80) Phiü Niblock'un dinletisi tstanbul Loft'ta.
2O.YılKonseri
GÖKMEN YÖNETÎMÎNDEKÎBREMEN DÎNLETÎSÎNÎN YOĞUNÇALARIÇIKTI
kmir DevletSenfoni
Orkestmsı 'ndanyenibirarmağan
stos Cumartesi
iaat :20.00
ONDERKUTAHYALI
Evin Üyasoğlu'nun geçen hafta-
ki yazısında,"Compact Disc"in
karşılığı olarak "yoğunçalar"ın
önerildiğini okudum ve heyecan-
landım. Öyle ya, "uzunçalar" te-
rimine zaten alışmıştık. Onu biraz
değiştiriyoruz, böylece dilimizde
var olan güzel seslere yeni bir kat-
kıda bulunuyoruz.
Müzikçilerimizin yaptığı yo-
funçalarlann niteliği ve niceliği
mutluluk vericidir; bunlardan ba-
zılannın elime geçmesine çok se-
viniyorum. ÎZDSO'nun, 27.
kuruluş yılmda sanatsever-
lere sunduğu yoğunçalar, en
yeni yapımlar arasındadır.
Orkestramızın 20 Ekim
2001 tarihinde Bremen'de
devlet sanatçısı Rengim
Gökmen yönetiminde ver-
diği dinletide. çağdaş Türk
bestecilerinden dört yapıt
seslendırümışti: M. Sun'un
manın doruk noktasındadır.
Muammer Sun, Ege'nin güzel
ezgileriyle ördüğü "fzmir Rapso-
djsi"nde aynı zamanda ışıltıh ve
iyi tınlayan bir orkestralama sergi-
lemektedir. Uzmanlar, bestecinin
bu alandaki buluşlannı başanyla
yapıma yansıtrmş; müziksevere
keyif verecek nitelikte bir kayıt.
Akses'in Orkestra Konçertosu,
ilk dinleyişte müziksevere ters ge-
lebilir. Yapıma yansıyan alkışlar
da bu açıklamayı doğrulamakta-
dır; ancak dinleme yinelendikçe
güzellikleranlaşılacaktır. Besteci-
• ÎZDSO'nun, 27. kuruluş ydında
sanatseverlere sunduğu yoğunçalar, en
yeni yapımlar arasındadır. Çağdaş Türk
bestecileriyle Ugili yapımlar sayıca
azdır. Bu bakımdan elimizdeki
yoğunçalar, bestecilerimizi tanımak
isteyen müzikseverleri mutlu kılacaktır.
Bilgi icin: 253 36 36
Cumhuriyet I5VICRE HASTANESI
BILET SATIŞ NOKTALARI
Bakırköy Arkadaş Krtapevı (0212) 542 72 71 - Beyoğlu Metropol Muzik (0212) 249 49 16
Kadıköy Seyhan Müzik (0216) 414 73 64 - Şişli Sağlam Optik (0212) 234 35 71
Sarıgazt Bağlıca inşaat (0216) 621 85 09
"îzınir Rapsodisi", N. K. Akses'in
"Orkestra Konçertosn" F. Tü-
zün'ün "Capricdo a la lurque"ü
ve U. C. Erkür in "Köçekçe" süiti.
Elimizdeki yoğunçalar, bu dinle-
tinin kaydıdır.
Sahne üzerinde gerçekleştirilen
bir kayıtla böylesine güzel bir yo-
ğunçalann ortaya çıkmış olması
şaşırtıcıdır. Stereo etkisi dengeli,
renkli ve derinlikli. Çalgüann din-
leme alanına yayılışı doyurucu.
Bence biricik aksama, baslann bi-
raz fazla duyulmasıdır. Orkestra-
mız, dört yapıtta da teknikyönden
kusursuzlug^m ve iyi müzik yap-
nin "amodal" dediği müzik dilin-
de zaman zaman ortaya çıkan se-
gâh ve çargâh makamlanndakı kı-
sa ezgilerin ayırdına vanlacaktır.
Bu yapıttta ve Tüzün'de, orta ka-
nalm kullanılışı biraz azaltılmış,
orkestra genellikle sol ve sağ ka-
nallara dağıtıhnıştır.
Konçerto, birer fantezi ile baş-
layan iki bölümden oluşmaktadû-.
Birinci fantezide başkemancı
Kartal Akıncı'nın seslendirdiği
kadans, sol kanaldan ve biraz ge-
riden duyuluyor. Sanatçı bu güç
soloda son derece başanlı. tkinci
fantezideki fagot kadansını Tolga
Alpay'dan dinliyoruz. Kalburüstü
fagotçularla yanşan bu usta işi yo-
rum da biraz uzaktan duyurulmuş.
Aynı kesimdeki viyola kadansı ise
sağ kanaldan ve ön yüzeyden can-
lı olarak verilmiş. ZİühaÖzel, son
derece inandıncı, doyurucu, tek-
nik açıdan da kusursuz bir yorum
ortaya koyuyor.
Tüzün'ün capricci'osunda re-
simsel bir kayıt var. Ağır akışh or-
ta kesimdeki renkli orkestralama
başanyla yapıma yansıtılmış.
Çağdaş Türk müziğinin en yay-
gın klasiği sayılan Erkin'in "Kö-
_ _ çekçe" süitinde orkestra din-
leme alanını bütünüyle dol-
durmaktadır. Müziksever,
yapıtı dinlerken onunla do-
ğal ortamda bütünleştiğini
duyumsayacaktır; ancak bu
süitin özelliği olanköçek zi-
linin, darbukanın ve zilin
duyuluşu çok zayıf. tlk ke-
simlerde obua, fagot ve ko-
~^— rangle sololan da geriden
geliyor, bazen de güçlükle işitili-
yor. Orkestranın klarnetçisi Atrf
Peynird,yapıttaki ünlü taksimi bu-
rada da çok güzel çalıyor; kayıt da
iyi.
Çağdaş Türkbestecileriyle ilgi-
liyapımlar sayıca azdır. Bu bakım-
dan elimizdeki yoğunçalar, beste-
cilerimizi tanımak isteyen müzik-
severleri mutlu kılacaktır. Onu
herkese salık veririm; ancak nasıl
elde edileceği konusunda açıkla-
ma yapmak durumunda değilim.
Bilgi için samnm orkestra yöneti-
mine başvurulması yeterli olacak-
trr.
GÜZELİNARDINDAN
BERTAN ONARAN
Birnur Şenen
Fakir Baykurt içerde oturuyor, Birnur da ona
kahve pişiriyor ya da çorba kaynatıyor; Fakir o
aralar masallara merak sarmış -belki başından be-
ri öyleydi- masal anlatan kadın ya da erkeklerle ta-
nışmak, masallannı saptamak istiyor. Birnur uya-
nık, kendi çocukluğunda dinlediklerinden ya da
Fakir'le birlikte kayda geçirdiklerinden, Anadolu
masallannın nasıl düzülüp anlatıldığını çok güzel
yakalamış; her gün de köytere, evlere gidip yeni
masallar dinlenemiyor; "Tombili Kuşum" dediği
Fakir'i üzecek mi? Kahve ya da çorba başında
kendisi bir masal uydurup içerde anlatıyor.
Fakirciğimin detemizyürekliliğine bak! Coşkuy-
la, alkışlaıia dinleyip küçük defterine yazıyor an-
latılanları.
Onun temiz yürekliliğine, Birnur'un cingözlüğü-
ne.
"Fakir'in Kıyısında"y\ okudunuz mu bilmem; Nil-
gün, Oktay ve ben okurken Fakir'in bu masalları
dinleyip yazarkenki şaşkınlığını, sevincini yaşa-
mıştık.
8 yaşında, dişinin çekilecegi berber koltuğunda
adını ilk kez işittiği Fakir'e hemen eve dönüp mek-
tup yazmaya başlayan, bütün rtilip kakılmalara,
mektup yırtmalara karşın tam kırk yıl o kitapta ki-
mi örneklerini gördüğünüz mektuplan yazan Bir-
nur'un mayasında, bütün türkülerimizi yakan, bü-
tün masallar düzen güzelim Anadolu halkının, ka-
dınlarta erkeklerinin -belki daha çok kadınlarının-
tohumu var besbelli: Mektuplann yanında, içinin
yangınını, acılannı, sevinçlerini, sevdalannı dilege-
tireceği öykücükler de yazıp durmuş ömür boyu.
"Fakir'in Kıyısında" hak ettiği ilgiyi görünce, Ok-
tay ondan bu öyküleri temize çekip göndermesi-
ni istedi.
Yıne bilgısayarla yazılmış bir kucak öykü geldi;
Papirüs gibi küçük yayınevlerinin bugünkü sıkın-
tılannı biliyorsunuzdur, ancak bir bölümü alınabil-
di "Düş Kurma Oyunu"na.
Kitaba adını veren öyküde Birnur, kendisini okut-
mayan, halı tezgâhının başına çakan anasına kar-
şı gelemediği, kızını onun pençesinden kurtarıp
okutmayı başaramadığı halde sevdiği iyi yürekli
babası, anasının baskısıyla bunaldığı anlarda otu-
rup düşlere dalan, binbir oyun tasariayan kızı için
dermiş bunu: "Işte benim kızım oturdu, yine ken-
dine oyun kuruyor".
Bu öyküde Birnur kendinı şöyle özetlıyor.
"Başımıza geçenlerin yanlış işlerini, birimiz gör-
mese birimiz görür. Her gün birimiz gazete alınz;
o gazeteyi beşimiz de okuruz. Akşam olunca, ga-
zeteyi bana verirler; evde küçük ilanlanna varana
kadar her yerini okur ezbeherim.
Anam, "Bu gazetenın başında geçirdiğin za-
manı derslehnin başında geçirsen, bilgilerin do-
lar taşar, aklın başından gökyüzüne fışkınr!" der.
O böyle der demez, Düş Uydurma Oyunu'nu oy-
namaya başlanm. Bedenimi havuz fıskiyesine
benzetir, kendimi Cumhuriyet Alanı'ndaki havuzun
ortasında bulurum. Bir elim yere, bir elim göğe
doğru fışkırır, sularım taşar. Içimi bir onur, bir se-
vinç kaplar; burnum yere düşse eğilip alacak de-
ğilim. Beni seyretmeye gelen insanlara şöyle yan
gözle de bakmam; ama sesleri kulaklarımdadır:
"Aaa kızl Baksana oğlana nasıl fışkınyor, acaba
bir suçu mu var da burada böyle fıskıye o/muş?"
"Ne suçu kızım ne suçu? Aklım taştı fışkınyor!"
desem olmaz; büyü bozulur sanınm. Arkadaşla-
rım da yanımdalar mı, fıskiye oldular olmadılar mı?
Kestiremem. Sadece kendimden haberliyim.
Havuzumun taşan suları her yeri yemyeşil eder.
Görenler burayı bir müteahhidin bahçesi sanır.
Burdur'da kaç kişinin böyle yeşil bahçesi var? Bu
bahçede bahçıvan bile vardır. Dünyanın en güzel
gülleri, sümbülleri benim suladığım bahçelerde
açar.
Zeynep Uzunbay'latanışmasını, kitabın "Yaşa-
maşk" adına vurulmasını, Çeltikçi'de buluşmala-
rını coşkuyla anlatışını; gezdiği ilkyontu sergisini,
izlenimlerini, daha başka bir sürü küçük olayı ve
kişiyi büyülü şarkılara dönüştürmesini okumak is-
tiyorsanız, hemen alın "Düş Kurma Oyunu"nu;
toplumsal yaşamımızın hemen heryanının yapay-
laştığı, vebaya tutulduğu bu kapkara günlerde si-
zin de içiniz ışısın, variığınıza yeniden insan, evren
sıcaklığı dolsun.
Yönetmen Francis Morane öldü
• PARİS (AA) - Salonlarda ve açık havada
büyük gösterileri sahneye koymasıyla tanınan
Fransız yönetmen Francis Morane, 62 yaşında
öldü. 500-900 oyuncuyla dev gösteriler
sahneye koyan Morane'm ailesi tararından
yapılan açıklamada, Jean Renoir ya da Marcel
Carne gibi yönetmenlerin asistanlığını yapan
yönetmenin, kansere yenik düşerek hayata
veda ettiği kaydedildi. Sinema ve televizyon
için birçok fılm çeken Morane, Fransa ile
Rusya arasındaki kültürel bağlar haklonda
'Taras Bulba'dan Gagarin'e' adlı 12 filmlikbir
dizi hazırlamıştı.
Meryem Ana keştedBmeyi bekfyor
• NtĞDE (AA) - Niğde'nin Gümüşler
beldesindeki manastırda bulunan 'gülen'
Meryem Ana freski, keşfedikneyi bekliyor.
Gümüşler Manastın'nda bulunan ve dünyanın
gülümseyen tek Meryem Ana freski olduğu
belirtilen yapıt, Bizans döneminden günümüze
gelebilen en canlı fresk olarak nitelendiriliyor.
Kilise, manastır ve mezarlık bölümlerinden
oluşan ören yeri, Kapadokya bölgesinin en
canlı tresklerini bünyesinde banndvnyor.
BUGÜN
• tŞ SANAT'ta 'Sinema Şenöği' kapsamında
12.00, 14.15, 16.30 ve 19.00'daMichael
Winterbottom'ın 'lhtirasm Bedefi' filminin
gösterimi. (0 212 31610 83)
• BEKSAV'da 15.00'te 'Şölen', 17.00'de
'ÖyküAnlaömı". 19.00'da'OtomatikPortakal'
filmlerinin gösterimi. (0 216 349 91 55)
• BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Fernıh
Doğan'manısına' 12.15,14.30,16.45, 19.00,
21.15'teDarrenAranofskj'nin'Pi' filminin
gösterimi. (0 212 251 32 40)
• RUMELİHİSARrnda 21 .OO'de Nez'in
performansı. (Biktix: 0 216454 15 55)