13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-4 AĞUSTOS 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA I U l \ kultur(acumhuriyet.com.tr 15 ALLECRO EVİN ÎLYASOĞLU Fazıl'danyedibin kişiyeBachFaalSay, durmadan yeniliklere yel- ten açıyor. Kendine özgü bir görün- û çizdi, kendine birtakım görevler nikledi. Şimdi rüzgâr ne yönden ge- İrse gelsin, Fazıl kişiliğinı koruyarak o rüzgân kendi limanlanyla buluştu- nıyor. Madem bu kadar tanındı. bun- dan yararlanarak başka bir dalda ta- nınmış sanatçılarla birleşip daha da geniş bir kitleye sesini ulaştırmaya calışıyor. Hayatında hiç klasik müzik duymamış, hiç Bach dinlememiş in- sanlara, değişik paketler içinde Bach sunabiliyor. Çeşitli dönernlerde bir- cok sanatçı bu tür yeniliklere açık ol- ınuştur. Friederich Gulda belki de en yakın ömektirbu sunumlara. Fazıl'ın iki yüdır caz festivalinde yer alışı; Kudsi Erguner ile müziksel söyleşisi; Nânm destanında şiir-mü- zik-tiyatro öğelerini birleştirmesi; Stravinski'nin Bahar Ayini'nde me- kânik-elektronik ortamlann işbirli- ğindeki virtüozitesi, onun yeni açı- lımlanydı. Geçen hafta Mercan Dede ile ortak bir konser vereceğinı duyduğumda yine ney-piyano doğaçlamalan din- leyeceğirnizi sanrruştım. Oysa şimdi- lerde yeni bir "sanat dah" olarak ka- bul edilmeye başlanan DJ'lik de işin bir parçasıymış. Fazıl, ilk yansında Bach çaldı. Yedikule Zindanlan'na yerleştirilmiş yüksek podyumda. ne- redeyse bir apartman katı büyüklü- ğündeki o kocaman ses yükseltici aracıhğı ile laterna yankısında dinle- diğimiz prelüd fügier ya da chacon- ne, doğal ki CD niteliğinde değildi. Stüdyo ya da konser salonu akustigi beklemek yanlış olurdu, çûnkü so- nuçta bir açıkhava konseriydi bu. Ay- nca, Istanburdaki klasik müzık tut- kunlan zaten Fazıl' ı geleneksel bir konser salonunda Bach çalarken din- lemişlerdir. Ya da CD'sini almış, o kusursuz stüdyo ortamvndaki kaydı tatmışlardır. Doğal ki geçen haftaki konser, ge- Kzswavramsal açıdan bu konser mutlaka amacına ulaşmış, genç bir dinleyici kitlesini Fazıl'ın köprüsüyle klasik müziğe bağlamıştı. Fazıl, bir saate yakın Yedikule Zindanları'nın avlusunda yedi bin kişiye Bach dinletmişti. Sonra da onlarla Mercan Dede kanalıyla bir ortak dil bulup konuşmuştu. leneksel klasik müzik dinleyicisi için düzenlenmemişti. Dinleyiciler ya Mercan Dede'nin tutkunu olan gen- cecik bir kiüe, ya bu birleşimde neler olacak diye merak edenler, ya da Fa- zıl ne yapsa iyidır, güzeldir diye ina- nanlardan oluşmuştu. Bach'lann ardından konserin ikin- ci yansındaki bir-iki doğaçlamayı dinleyip Yedikule Zındanlan'ndan aynlırken art arda sorular çuıhyordu kafamda: O de\asa yükselticilerden ınleyerek dalgalanan Mercan De- de'nin aktardığı çaldığı müzikle piya- nonun ses rengi ne kadar kaynaşabil- mişti? Tuşlarda Fazıl değil de başka- sı olsa ne fark ederdi? Ortaya çıkan seslere uğraşılmış, emek verilmiş sa- nat denebilir miydi? Fazıl'ın onca yıl- lık birikimini sergileyen ne vardı? Pe- ki Fazıl'ın buna ihtiyacı var rruydı? Ve yanıtlan da şöyle buluyordum: Kavramsal açıdan bu konser mutlaka amacına ulaşmış, genç bir dinleyici kitlesini Fazıl'ın köprüsüyle klasik müziğe bağlamıştı. Fazıl, bir saate ya- kın Yedikule Zindanlan'nm avlusun- da yedi bin kişiye Bach dinletmişti. Sonra da onlarla Mercan Dede kana- lıyla bir ortak dil bulup konuşmuştu. Tipik bir klasik müzikçinin kolay ko- lay yapacağı şey değildi. Belki de ora- da bulunan gençlerin yansından ço- ğu hiç klasikbir konsere gitmemiş ki- şilerdi. Onlann yansı bile Fazıl'tn sonraki konserine gelse, klasikmüzik dünyası adına bir kazanç olacaktı. Hep yakınmıyor muyuz, konser sa- lonlan artık ak saçlılarla doldu diye! A Şimdi Fazıl'ı 4 Eylül'de Sıvas'ta, Âşık VeyseTin köyü Sivrialan'da ve Sıvas Kültür Merkezi'nde dinleyece- ğiz. Bir zamanlar karanlığın odak- laştığı Sıvas'ta artık ayduı kafalarla buluşmaya gidiyor besbelli. önceki konserinde Bach'ın ışığında yeni gençler kazanırken, bu kez Bach'm ışığında acılan küllendirmeye çalı- şacak. Aktüze'den müziği okumak tridn Aktüze'yi tstanbul Radyo- su'nda müzikmüdürüolduğu dönem- de tarumıştım. Mimarlık öğrenimi ya- nında Sigfried Behrend gıbı bir usta ile gitar çalışmış, 1954'te Cremona'da katıldığı bir gitar yanşmasında birin- cilik kazanmıştı. frkin Aktüze, yıllar- ca îstanbul Festivali kitapçığını ha- zvrladı. Bundan iki ay önce Aktü- ze'nin "MüziğiOkumak" başlıklı al- tı ciltlik ansiklopedik çalışmasrnın ilk cildi Pan Yayıncıhk tarafindan yayım- landı. 1985'tenbuyıla kadar Îstanbul Festivali kitapçıklanndaki programlar temel alınarak hazırlanan çalışmada Batı müziği kadar Türkbestecileri de yer alıyor. Dört yüz kadar bestecinin solo, oda müziği, orkestra, vokal, ko- ral gibi her türdeki yapıtının açıkla- malannayer verilmiş. Âynca sözü ge- çen yapıtlann bestecinin yaşamında- ki yerine de değinilmiş. Bundan böyle, konser organize edenler program broşürleri için her yapıün açıklamasını ellerinin altında bulabilecekler. Zira araştırmaya üşe- nildiğinden ya da doğnı kaynağa ula- şüamadığından, artık konser salonla- nmızda açıklamah programlar orta- dan kalkmaya başladı. Henüz elimize ulaşan birinci cilt, AbHnger'den Byrd'e kadar olan bes- tecilen kapsıyor. Eylül ayından itiba- ren her iki aydabiryenibir cilt yayım- lanacak ve önümüzdeki ilkbaharda tümü tamamlanacak. Bu arada bir de "Müziği Anlamak" başhğı altında müzik sözlüğü hazırlamış Aktüze. Sözlük de önümüzdeki günlerde yi- ne Pan Yayıncılık'tan piyasaya çıîa- yor. Son derece duru bir Türkçe ile anlatihruşbukitaplardavokalbölüm- lerdeki sözler dahi kendi özgün dilin- de yer alıyor. örneğın Bach'ın Mag- nifact'ındaki sözler kadar tlhan Ba- ran' ın çokseslendirdiği Ferayi türkü- sünün sözlerine kadar. Çok önemli bir kaynak, çok titiz bir çahşma. Altı cilt ve bir sözlükle her yetişen gence verilecek en güzel armağan olacak. evini(5 bouaedatr Minimalist akımın popülerleşmemiş temsilcisi Niblock yann îstanbul'da olacak PhillNiblockve dinamik frekanslar Kültür Senia - Müzik dünyasını 1960'lar- dan ve 70'lerden sonra ele geçiren minima- list akımın La Monte Yoımg, Phittip Glass, Terry Rfley ve Steve Reich gibi bilindik tem- silcilerinin yanında, onlar kadar popülerleş- memiş olmasına rağmen en az bir Reich ya da Young kadar enteresan işler üretmiş bir isim daha var. Phill Niblock. Niblock, ensta- lasyonlanndan birini kurmak üzere 15 Ağus- tos günü Îstanbul'da olacak. Kendi çektiği vi- deolarla beraber, halüsinasyonlarla bezeli, melodisiz, ama sonsuz dinamik firekans örgü- leriyle dolu performanslanndan birini ger- çekleştirecek Îstanbul LofVta. Niblock, minimalist fikirlerle, eğitimini al- dığı görsel sanatlar aracıhğıyla tanışıyor. Carl Andre, Donald Judd \e Robert Morris gibi görsel sanatçılann arasındayken mikroses de- neylerine başlıyor ve 1960'lardan başlayarak kısa sürede New York'taki sanat çevrelerinde tavizsiz ve radikal enstalasyonlan ile tanınma- ya başlıyor. Niblock'un müzikleri kaydede- bilmek daha sonra defalarca dinlenecek ya- pıtlardan değil. Içerisinde gezinilerek dene- yim edinihnek üzere kurulan enstalasyonla- rmı tam kaydedilip olanaksız. Çünkü müziği ancak Tom Johnson'un da dediği gibi "her noktasuıda farkh bir ses dokusunucanhtutan dinamik bir alan" olarak tanımlanabilir. Ay- nı eser, belli bir mekândaki performansta çal- mış icracınm bile tanıyamayacağı şekilde, ikinci bir mekânda bambaşka bir esere dönüşebilir. Bilgi için : (212 230 02 80) Phiü Niblock'un dinletisi tstanbul Loft'ta. 2O.YılKonseri GÖKMEN YÖNETÎMÎNDEKÎBREMEN DÎNLETÎSÎNÎN YOĞUNÇALARIÇIKTI kmir DevletSenfoni Orkestmsı 'ndanyenibirarmağan stos Cumartesi iaat :20.00 ONDERKUTAHYALI Evin Üyasoğlu'nun geçen hafta- ki yazısında,"Compact Disc"in karşılığı olarak "yoğunçalar"ın önerildiğini okudum ve heyecan- landım. Öyle ya, "uzunçalar" te- rimine zaten alışmıştık. Onu biraz değiştiriyoruz, böylece dilimizde var olan güzel seslere yeni bir kat- kıda bulunuyoruz. Müzikçilerimizin yaptığı yo- funçalarlann niteliği ve niceliği mutluluk vericidir; bunlardan ba- zılannın elime geçmesine çok se- viniyorum. ÎZDSO'nun, 27. kuruluş yılmda sanatsever- lere sunduğu yoğunçalar, en yeni yapımlar arasındadır. Orkestramızın 20 Ekim 2001 tarihinde Bremen'de devlet sanatçısı Rengim Gökmen yönetiminde ver- diği dinletide. çağdaş Türk bestecilerinden dört yapıt seslendırümışti: M. Sun'un manın doruk noktasındadır. Muammer Sun, Ege'nin güzel ezgileriyle ördüğü "fzmir Rapso- djsi"nde aynı zamanda ışıltıh ve iyi tınlayan bir orkestralama sergi- lemektedir. Uzmanlar, bestecinin bu alandaki buluşlannı başanyla yapıma yansıtrmş; müziksevere keyif verecek nitelikte bir kayıt. Akses'in Orkestra Konçertosu, ilk dinleyişte müziksevere ters ge- lebilir. Yapıma yansıyan alkışlar da bu açıklamayı doğrulamakta- dır; ancak dinleme yinelendikçe güzellikleranlaşılacaktır. Besteci- • ÎZDSO'nun, 27. kuruluş ydında sanatseverlere sunduğu yoğunçalar, en yeni yapımlar arasındadır. Çağdaş Türk bestecileriyle Ugili yapımlar sayıca azdır. Bu bakımdan elimizdeki yoğunçalar, bestecilerimizi tanımak isteyen müzikseverleri mutlu kılacaktır. Bilgi icin: 253 36 36 Cumhuriyet I5VICRE HASTANESI BILET SATIŞ NOKTALARI Bakırköy Arkadaş Krtapevı (0212) 542 72 71 - Beyoğlu Metropol Muzik (0212) 249 49 16 Kadıköy Seyhan Müzik (0216) 414 73 64 - Şişli Sağlam Optik (0212) 234 35 71 Sarıgazt Bağlıca inşaat (0216) 621 85 09 "îzınir Rapsodisi", N. K. Akses'in "Orkestra Konçertosn" F. Tü- zün'ün "Capricdo a la lurque"ü ve U. C. Erkür in "Köçekçe" süiti. Elimizdeki yoğunçalar, bu dinle- tinin kaydıdır. Sahne üzerinde gerçekleştirilen bir kayıtla böylesine güzel bir yo- ğunçalann ortaya çıkmış olması şaşırtıcıdır. Stereo etkisi dengeli, renkli ve derinlikli. Çalgüann din- leme alanına yayılışı doyurucu. Bence biricik aksama, baslann bi- raz fazla duyulmasıdır. Orkestra- mız, dört yapıtta da teknikyönden kusursuzlug^m ve iyi müzik yap- nin "amodal" dediği müzik dilin- de zaman zaman ortaya çıkan se- gâh ve çargâh makamlanndakı kı- sa ezgilerin ayırdına vanlacaktır. Bu yapıttta ve Tüzün'de, orta ka- nalm kullanılışı biraz azaltılmış, orkestra genellikle sol ve sağ ka- nallara dağıtıhnıştır. Konçerto, birer fantezi ile baş- layan iki bölümden oluşmaktadû-. Birinci fantezide başkemancı Kartal Akıncı'nın seslendirdiği kadans, sol kanaldan ve biraz ge- riden duyuluyor. Sanatçı bu güç soloda son derece başanlı. tkinci fantezideki fagot kadansını Tolga Alpay'dan dinliyoruz. Kalburüstü fagotçularla yanşan bu usta işi yo- rum da biraz uzaktan duyurulmuş. Aynı kesimdeki viyola kadansı ise sağ kanaldan ve ön yüzeyden can- lı olarak verilmiş. ZİühaÖzel, son derece inandıncı, doyurucu, tek- nik açıdan da kusursuz bir yorum ortaya koyuyor. Tüzün'ün capricci'osunda re- simsel bir kayıt var. Ağır akışh or- ta kesimdeki renkli orkestralama başanyla yapıma yansıtılmış. Çağdaş Türk müziğinin en yay- gın klasiği sayılan Erkin'in "Kö- _ _ çekçe" süitinde orkestra din- leme alanını bütünüyle dol- durmaktadır. Müziksever, yapıtı dinlerken onunla do- ğal ortamda bütünleştiğini duyumsayacaktır; ancak bu süitin özelliği olanköçek zi- linin, darbukanın ve zilin duyuluşu çok zayıf. tlk ke- simlerde obua, fagot ve ko- ~^— rangle sololan da geriden geliyor, bazen de güçlükle işitili- yor. Orkestranın klarnetçisi Atrf Peynird,yapıttaki ünlü taksimi bu- rada da çok güzel çalıyor; kayıt da iyi. Çağdaş Türkbestecileriyle ilgi- liyapımlar sayıca azdır. Bu bakım- dan elimizdeki yoğunçalar, beste- cilerimizi tanımak isteyen müzik- severleri mutlu kılacaktır. Onu herkese salık veririm; ancak nasıl elde edileceği konusunda açıkla- ma yapmak durumunda değilim. Bilgi için samnm orkestra yöneti- mine başvurulması yeterli olacak- trr. GÜZELİNARDINDAN BERTAN ONARAN Birnur Şenen Fakir Baykurt içerde oturuyor, Birnur da ona kahve pişiriyor ya da çorba kaynatıyor; Fakir o aralar masallara merak sarmış -belki başından be- ri öyleydi- masal anlatan kadın ya da erkeklerle ta- nışmak, masallannı saptamak istiyor. Birnur uya- nık, kendi çocukluğunda dinlediklerinden ya da Fakir'le birlikte kayda geçirdiklerinden, Anadolu masallannın nasıl düzülüp anlatıldığını çok güzel yakalamış; her gün de köytere, evlere gidip yeni masallar dinlenemiyor; "Tombili Kuşum" dediği Fakir'i üzecek mi? Kahve ya da çorba başında kendisi bir masal uydurup içerde anlatıyor. Fakirciğimin detemizyürekliliğine bak! Coşkuy- la, alkışlaıia dinleyip küçük defterine yazıyor an- latılanları. Onun temiz yürekliliğine, Birnur'un cingözlüğü- ne. "Fakir'in Kıyısında"y\ okudunuz mu bilmem; Nil- gün, Oktay ve ben okurken Fakir'in bu masalları dinleyip yazarkenki şaşkınlığını, sevincini yaşa- mıştık. 8 yaşında, dişinin çekilecegi berber koltuğunda adını ilk kez işittiği Fakir'e hemen eve dönüp mek- tup yazmaya başlayan, bütün rtilip kakılmalara, mektup yırtmalara karşın tam kırk yıl o kitapta ki- mi örneklerini gördüğünüz mektuplan yazan Bir- nur'un mayasında, bütün türkülerimizi yakan, bü- tün masallar düzen güzelim Anadolu halkının, ka- dınlarta erkeklerinin -belki daha çok kadınlarının- tohumu var besbelli: Mektuplann yanında, içinin yangınını, acılannı, sevinçlerini, sevdalannı dilege- tireceği öykücükler de yazıp durmuş ömür boyu. "Fakir'in Kıyısında" hak ettiği ilgiyi görünce, Ok- tay ondan bu öyküleri temize çekip göndermesi- ni istedi. Yıne bilgısayarla yazılmış bir kucak öykü geldi; Papirüs gibi küçük yayınevlerinin bugünkü sıkın- tılannı biliyorsunuzdur, ancak bir bölümü alınabil- di "Düş Kurma Oyunu"na. Kitaba adını veren öyküde Birnur, kendisini okut- mayan, halı tezgâhının başına çakan anasına kar- şı gelemediği, kızını onun pençesinden kurtarıp okutmayı başaramadığı halde sevdiği iyi yürekli babası, anasının baskısıyla bunaldığı anlarda otu- rup düşlere dalan, binbir oyun tasariayan kızı için dermiş bunu: "Işte benim kızım oturdu, yine ken- dine oyun kuruyor". Bu öyküde Birnur kendinı şöyle özetlıyor. "Başımıza geçenlerin yanlış işlerini, birimiz gör- mese birimiz görür. Her gün birimiz gazete alınz; o gazeteyi beşimiz de okuruz. Akşam olunca, ga- zeteyi bana verirler; evde küçük ilanlanna varana kadar her yerini okur ezbeherim. Anam, "Bu gazetenın başında geçirdiğin za- manı derslehnin başında geçirsen, bilgilerin do- lar taşar, aklın başından gökyüzüne fışkınr!" der. O böyle der demez, Düş Uydurma Oyunu'nu oy- namaya başlanm. Bedenimi havuz fıskiyesine benzetir, kendimi Cumhuriyet Alanı'ndaki havuzun ortasında bulurum. Bir elim yere, bir elim göğe doğru fışkırır, sularım taşar. Içimi bir onur, bir se- vinç kaplar; burnum yere düşse eğilip alacak de- ğilim. Beni seyretmeye gelen insanlara şöyle yan gözle de bakmam; ama sesleri kulaklarımdadır: "Aaa kızl Baksana oğlana nasıl fışkınyor, acaba bir suçu mu var da burada böyle fıskıye o/muş?" "Ne suçu kızım ne suçu? Aklım taştı fışkınyor!" desem olmaz; büyü bozulur sanınm. Arkadaşla- rım da yanımdalar mı, fıskiye oldular olmadılar mı? Kestiremem. Sadece kendimden haberliyim. Havuzumun taşan suları her yeri yemyeşil eder. Görenler burayı bir müteahhidin bahçesi sanır. Burdur'da kaç kişinin böyle yeşil bahçesi var? Bu bahçede bahçıvan bile vardır. Dünyanın en güzel gülleri, sümbülleri benim suladığım bahçelerde açar. Zeynep Uzunbay'latanışmasını, kitabın "Yaşa- maşk" adına vurulmasını, Çeltikçi'de buluşmala- rını coşkuyla anlatışını; gezdiği ilkyontu sergisini, izlenimlerini, daha başka bir sürü küçük olayı ve kişiyi büyülü şarkılara dönüştürmesini okumak is- tiyorsanız, hemen alın "Düş Kurma Oyunu"nu; toplumsal yaşamımızın hemen heryanının yapay- laştığı, vebaya tutulduğu bu kapkara günlerde si- zin de içiniz ışısın, variığınıza yeniden insan, evren sıcaklığı dolsun. Yönetmen Francis Morane öldü • PARİS (AA) - Salonlarda ve açık havada büyük gösterileri sahneye koymasıyla tanınan Fransız yönetmen Francis Morane, 62 yaşında öldü. 500-900 oyuncuyla dev gösteriler sahneye koyan Morane'm ailesi tararından yapılan açıklamada, Jean Renoir ya da Marcel Carne gibi yönetmenlerin asistanlığını yapan yönetmenin, kansere yenik düşerek hayata veda ettiği kaydedildi. Sinema ve televizyon için birçok fılm çeken Morane, Fransa ile Rusya arasındaki kültürel bağlar haklonda 'Taras Bulba'dan Gagarin'e' adlı 12 filmlikbir dizi hazırlamıştı. Meryem Ana keştedBmeyi bekfyor • NtĞDE (AA) - Niğde'nin Gümüşler beldesindeki manastırda bulunan 'gülen' Meryem Ana freski, keşfedikneyi bekliyor. Gümüşler Manastın'nda bulunan ve dünyanın gülümseyen tek Meryem Ana freski olduğu belirtilen yapıt, Bizans döneminden günümüze gelebilen en canlı fresk olarak nitelendiriliyor. Kilise, manastır ve mezarlık bölümlerinden oluşan ören yeri, Kapadokya bölgesinin en canlı tresklerini bünyesinde banndvnyor. BUGÜN • tŞ SANAT'ta 'Sinema Şenöği' kapsamında 12.00, 14.15, 16.30 ve 19.00'daMichael Winterbottom'ın 'lhtirasm Bedefi' filminin gösterimi. (0 212 31610 83) • BEKSAV'da 15.00'te 'Şölen', 17.00'de 'ÖyküAnlaömı". 19.00'da'OtomatikPortakal' filmlerinin gösterimi. (0 216 349 91 55) • BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Fernıh Doğan'manısına' 12.15,14.30,16.45, 19.00, 21.15'teDarrenAranofskj'nin'Pi' filminin gösterimi. (0 212 251 32 40) • RUMELİHİSARrnda 21 .OO'de Nez'in performansı. (Biktix: 0 216454 15 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle