13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14AĞUST0S 2002 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur(Ş cumhuriyet.com.tr XVI. Uluslararası Nuriyev Klasik Bale Festivali Tataristan'm başkenti Kazan'da yapıldı 'Yüsuf Söylencesi'nin zaferiHAYATİASILVAZICI Kazan'da diLzenlenen XVI. Ulusla- rarası Nuriyev KJasik Bale Festivali, fa Yusuf Söylencea" adlı yeni bir ya- pımla başladı. Müziğini Kazanh bes- ted LeonidLubovsld, librettosunu Ka- zanlı ozan ve Tataristan parlamento iiyesi ResatHarisyazmjş; koreografi- sini Petersburg"dan Rusya Halk Sanat- çısı Mkolay Bojarçıkov yaptruş. Ger- çekten de konusunun ustası Boyarçıkov. Besteci, koreograf ve libretto yazannın işbırliğinden gerçek bir bale şölenı çık- mış ortaya. Doğal olarak bu üçlüyü ta- mamlayan dansçılar, dekor ve giysile- riyle bütünleşen oyunlanyla "Yiısuf Söytenc«si''ni olağanüstü bir baleye dö- nüştürdüler. Musa Celıl Opera ve Ba- le Tıyatrosu profesyonellikte gerçekten 'ımikeınınefliyetçi'dir. Dansçılann ara- sındaki bütüıiİüğü görsellikJe tamam- layan takım dansçıhğıyla dikkati çek- ri bale. Çok canJı, devinimı üst düzey- de olan bir topluluk Tatar Balesi. Altın harflerie yaaldı Yazar, gazeteci, ozan ve Ikinci Dün- ya Savaşı 'mn gerçek 'kahramanT Mu- sa CehTin adını taşıyan Opera ve Ba- le Tiyatrosu, bedelini ödemiş, adını ta- rihe yazdırmış, estetik anlatımına ko- şut olarak söylencenin tarihsel çözümü- nü de yaprruş oluyordu. Estetik çözüm- lemeli koşutluğu şunun ıçın söylüyo- rum: Bu koşutlukta, Fokin-Diaghilev çanşmasının gizleri vardır. Rus balesi 1914 yılında Avrupa'da yapılan turne- lerde 'efsanekşen' bir konnmdaydı. Di- aghilev, Richard Strauss ve Hugo von Hofmansthai ile bir bale üzerıne anla- şırlar. R. Strauss "Yusuf rolünde dö- nemin Rus balesinde büyük başanla- ra imza atmış VfcstavNijinsld'nin (1890- 1950) oynamasını ister. Diaghilev, Pa- ris'teki olaylı gösterilerden sonra Ni- jinski'nin "Mısuf rolünde dans etme- sini istemez. "Yusuf* olayı, Diaghi- lev'le Fokin'inbanşmalannı sağlar. R. Strauss'un müzigi hazırdı. Ne ki, Fo- kin (1880-1942) koreografiyı yapıp, kendisi bu rolde dans etmek isterse de Diaghilev; Fokin'i bu rol için yaşlı bu- lar ve kabul etmez. Fokin, R. Stra- uss'un müziği üzerine koreograflyi ya- par. Doğu felsefesini, geleneğirü yıllar- ca yaşadığı Rusya'da öğrenmiş; üste- lik 60'ın üstünde bale yaratmış; bun- lar arasında "Şehrazat" ve "Kleopat- ra" gibi baleler de vardı. Diaghilev, Rusya'ya gider ve genç bir dansçıyı Kazan Opera ve Bale Tîvatrosu'nun sahnelediği "Yusuf Söviencesi" müziği, koreografisi. dansçılan ve dekonıyla büyük bir başanydı. getirir "YfasuP rolü için. Çarhk Bale Okulu'nu yeni bitiren Leonid Massin (1895-1979). 1914'tePansOperası'nda gösterimı yapılır "Yusuf SöyJence- si*nin. Olağanüstü başan sağlanır. Ne var ki, Birinci Dünya Savaşı çıkar ve 'efsane' Rus balesi dağılır! Almanlar, 2. Dünya Savaşı'nda Leningrad'da taş üsründe taş bırakmazlar. Sadece Ma- rinski Balesi degil, bütün kent çöker ama Almanlara teslim olmaz. 900 gün ku- şatmada kalan kent direnir. Alman tank- lan. Kazan'daki Volga nehrinin yakı- nına dek sokulurlar ama kente gire- mezler. "Yusuf Söylencesi" ile onun için değişik koşutluklar kurdum. Ka- zan'da gördüğüm "YüsırfSöylencesrnin müziğini beş yılda hazırladı Leonid Lubovski. Sonuç, Kazan Opera ve Ba- le Tiyatrosu'nun bir zaferiydi. "Yu- suPu, Nur-Ian Kaoetov oynadı. Genç bir Nuriyev'i görür gibi oldum. "Zö- leyha"daki Eiena Kostova ile 'efsane leşen' bir ikilı oldular. Müzikle koreog- rafinin çözümlenişıni gördüm. Bütün dansçılar ve son bölümdeki *Kor dö bale'yle izlenmesı gereken birolaydır. AndreyZJobin ın dekorlan. Annaİpe- tieva'nın giysilen, "YusufSöylence- s*ni, dansçılarla birlıkte Tataristan Ba- le Tanhi'ne 'alnn' harflerie yazdılar. 'Anüta' Balesi "Anüta Balesi" birÇehov uyarlama- sı. Librettoyu A. Balinskiy ile koreog- raf VTadimir Vasilyev birlıkte yazdılar. Vasilyev bırkaç yıl önce, başkoreog- raflığı döneminde Moskova'da Bolşoy Opera ve Bale Tivatrosu'nda yaptığı ça- lışmayı geçen yıl Kazan'da yaptı ve "Anüta" balesini, Tatar dansçılarla ger- çekleştirdi. Yapıtın müziğini. ıyı bir müzik geçmişi olan V. Gavrilin yaz- mıştı. Bolşoy'daki ilk gösterilerinde koreograf Vasilyev'in eşi birkaç yıl ön- cesinin pnmabalerinası Maksimova "Anüta"yı oynamıştı. Kazan'da da Nu- riyev Bale Festivali nedeniyle Bolşoy dansçılan tarafindan oynandı. (îzledi- ğimiz topluluk Bolşoy dansçılanndan oluşuyordu.) V Vasilyev "in, kendi ya- ratısı olan baleyı, Kazan"dakı dansçı- larla da çok başanlı sahneledığini söy- lüyorlardı. "YiısufSöylencesT daha bü- yük yapım v e olağanüstü güzellikte oynandığına göre, "Anüta" balesi de el- bette ki başanlı olacaktır. Vladimir Vasilyev, geçen yıl Bolşoy Balesi Başkoreograflığı görevini bı- raktı. Ne ki, uzun yıllar Rusya'nm ve dünyanın en büyük dansçılanndan bi- riydi. 35 yıldır Bolşoy'u izleyen biri ola- rak, Bolşoy'da onun yerinin dolduğu- nu söyleyemem. Vasilyev, SSCB'nin Halk Sanatçısı, Lenin Odülü sahibi bir büyük dansçı- dır. Bolşoy dansçılanna, Tataristan Halk Sanatçısı Talgat Ahmetov'un yönetti- ğı orkestra eşlik ettı. 'Kor dö bale' de Kazanlı dansçılar- dan oluşuyordu. Çünkü onlar "Anü- ta" balesini oynuyorlar. Bale master de Rus Kiril Şmorgoner'di. Dekoru L. Bibieris. giysıleri V. KJimane hazırla- nuştı. "Anüta"yı oynamak, Maksimo- va'dan sonra kolay değil elbet. Ne ki, solo yapan beş dansçının tümü Bolşoy Balesi'nden (bın dışında). dördü Halk Sanatçısı unvanlı. "Anüta", Çehov'un öykü kahramanıyla, Vasilyev'in kore- ograflsiyle çok güzel örtüşüyor, Nina Kapçova çok başanlı biçimde karakte- rini çizdi ve yorumladı. VTadimir Moissiyev, Aleksandr Pe- tuhov, Aleksey Lopareviç dörtlü 'as'tı. Görkemli bir dörtlüyü izlemenin gör- sel ve işitsel estetik olarak görülmesi kolay olmayan bir raslantıydı. Dergi, Tutbol ve Mizah' konusunu ele alıyor Gül Diken 'inyazsayısı Kültûr Servisi - Dört ayda bir yayımlanan mizah kültürü dergisi 'GûJ diken'in 27. sayısında (2002 yaz sayısı) 'Futbol ve Vfizah' konusu ele alınıyor. Yazıişleri sorumlusu "nırgut Çeviker, dergide yer alan 'Futbol ve Mizah' adlı yazısında, yakın geçmişte dünya kupasıyla gündemde birinci sıraya yerleşen 'futbol' ve spor üzerine Türk yazuıı ve mizahmda "olağanüstû'' bir birikim olduğunu belirtiyor. Konuyla ilgili olarak özel bir sayı hazırlanması fıkrinin temelinde bu birikim yatıyor. Derginin hazırlanması sürecınde, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin önemli spor, futbol ve mizah dergisi koleksiyonlan üzerinde ;ahşılmış. 1960'lardaölüm >ürecine giren futbol mizahını anımsamanın da önemini vurguluyor Turgut Çeviker. Vanus Koray'dan 'futbol üzerine jiirler' ve dergide yer alan birçok yazıya, Necati Abacı çizgileriyle eşlik ediyor. ülkemizin yetiştirdiği spor mizahmın en önemli yazarlanndan Muvakkar Ekrem Talu, Halit Krvanç, Teviik Ünsi ve Cafer Zoriu, dergide yazılan ve karikafürleriyle yer alan isünlerden. Muvakkar Ekrem Talu'nun 'Futbol Zevki' ve 'Gazeteciler- Ressamlar Maçı' adlı yazılan. 'futbol üzerine mizahi şiirler'i, Cafer Zorlu'nun futbol üzerine karikatürleri, derginin bu sayısının zengin içeriğinden birkaç örnek sadece. Aziz Nesin'in 'Gol kralı Hopsavıt'm şarkıJanndan' adlı yazısı. Altan Erbulak'ın futbol karikatürleri gibi... Dergide, spor mizahına emek veren sanatçılarla yapılan söyleşiler de yer alıyor. Turgut Çeviker de, dergi okurlan için, Cafer Zorlu ile 'Futbol Karikatürcülüğü' üzerine bir söyleşi gerçekJeştirmiş. Topluluk, 28 Eylül'de Bostancı Gösteri Merkezi'nde Blind Guardian geliyor Kültür Servisi - Almanya'nın en tjüyük heavy metal grubu olan Blind Guardian. 28 Eylül günü, Bostancı Gösteri Merkezi'nde Host Productions organizasyonu ile bir <onser vermek üzere ülkemize geliyor J.RHTolkien'in •Yrâülderin Efendisi', 'Sflmariffion' abı romanlannı konu alan iözleriyle tanman ve bu şekilde -ock müzik dinleyicisi dışında ;ok farklı dinleyici kitleleri tarafında Ja sevilen Blind Guardian 4 Mart 2002 tarihinde Vlrgin Records îtiketiyle piyasaya sürdüğü son ilbümü 'A Night At The Opera' ile Alman müzik listelerine 5. sıradan gırdi ve 12 Nisan'da dünya turuna başladı. Bu tur kapsamında yer alacağı tüm festivallere headliner olarak katılacak. Bu festivallerden biri olan Kuzey Avrupa'nın en büyük açık hava festivali Wacken Open Afi" Fest'te ilk kez bir grup için kurulan özel bir sahneye çıkan grup için aynca Almanya'da 2003 Haziran ayında 'Blind Guardian Fest' adı altında Gamma Ray, Grave Digger, Edguy.. gibi önemli gruplann katılacağı özel bir festival de düzenlenecek. Üç ayn sahnenin kurulacağı festival 30 Ağustos'ta başlayacak Elektronik yaşam biçimleri Kültür Servisi - Kurulduğu günden bu yana alternatif kent külrürünü geniş kitlelere yay- mak adına önemli çalışmalara imza atan ve dünyamn önde ge- len müzik ve kulüp markalann- dan Global Underground. Slinky ve God's Kitchen'ın Türkıye'de- ki organizasvonlannı temsil eden Urban Bug, aynı zamanda vvorks- hop, panel ve fılm gösterimleriy- le akademik yönü de ön plana çı- kan Electronk LifeForms (ELF) Festivali'ni düzenliyor. Solar Beach Küyos'ta gerçek- teştirilecek olan fesfivalin kura- törlüğünü Global Underground üstleniyor. YakJaşık 12 bin m: 'lik bir alanı kaplayacak ve bu alan dahilinde LKeArena, Global Un- derground Arena \e Local DJs Arena olmak üzere 3 ayn sahne kurulacak olan festival, 30 Ağus- tos günü 12.00'de başlayacak ve 31 Ağustos Cumartesi günü sa- bah 08.00'de sona erecek. Bu yaz itibarıyla Park Or- man'ın içinde açılan ve Türki- ye'nin ve dünyanın önde gelen DJTerine ev sahipliği yapmaya devam eden Urban Bug Lounge, düzenlediği festivalde, uluslara- rası platformda kabul görecek, yabancı medya tarafmdan da ta- kip edilecek, dünyanuı ve Tür- kiye'rün önde gelen sanatçı, grup ve DJTerine ev sahipliği yapma- yı hedefliyor. Elektronik müziğin ve dans müziğinin dünyaca ünlü ismi Mercan Dede yeni projesiyle Li- ve Arena'da yer alırken, Are- na'nın yıldızı dünyarun en büyük DJ'i olarak kabul edilen Sasha olacak. SanderKleinenberg,Lee Burridge ve Jimmv Van M. ise Sasha'ya eşlik edecek. Bunun yanı sıra Local DJs Are- na, Türkiye'nin önde gelen 16 dj'ine ev sahipliği yapacak. 20 saat sürecek festivalde, 3 ayrı sahnede, 21 DJ ve 6 canlı per- formans izlenebilecek. DEFNE GÖLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Bu Dünya İçin Acı Çekenler Konuşurken birden ağzından dökülüverdi bu sözcükler: "Bu dünya için acı çekenler." Insanlann b/rbirinden böyle bir ölçütle ayrılabi- leceğlni düşünmemiştim o ana kadar. Oysa birden son derece evrensel bir kıstasla karşı karşıya ol- duğumu anladım o an. Siyasal alışkanlıklarımızla hep ılerıciler-gericiler, devrimciler-tutuculargibi ayrımlarla yaklaşıyorduk insanlara ve topluluklara. Bu dünya için acı çekenler kimlerdir? Elbette önce acı çekebilecek yürek ve gönül ol- gunluğuna erişmiş olanlar. Erdemi, yani içi dışı bir olmayı hayatlarının temel ölçütü kılanlar. Yürekle- ri, beyınleri tüm kişilikleri sevgiyle yoğrulmuş, yer- yüzüne, insanlara ve doğadaki tüm canlı ve can- sız varlıklara sevgiyle bakabilenler. Böylesi bir geniş gönüllülük/e bak/p da bu dün- ya için acı çekmemek olanaklı mı? Insanoğlu kendini bildi bileli bir cennette yaşı- yor. Bin bir türlü doğa verimi, yeryüzü dediğimız bu tansık gezegen sanki insan denen yaratığın mutlu olması için yaratılmış, Gel gör ki insan kusuriu biryaratık. Bunca mut- luluk vericı çevre koşullarına karşın kendi türünü mutlu etmeyi başaramamış. Sınıflı toplumlann or- taya çıkışından beri ezen ezilen, sömüren sömü- rülensavaşlandırgidiyor. Ballıincirierheryılolgun- laşıyor, tahıllar her yıl başağa duruyor, ağaçlann ve- rimden dallan kınlıyor ama yeryüzünün yansı aç do- laşıyor. Insanoğlunun kurduğu, sömürüye dayalı ekono- mik sistemler hakça paylaşmayı sağlayamıyor. Bu olgu insanoğlunun en eski dönemlerinden bu yana belleginde ve bilincinde büyük bir acının da oluşumunu sağladı. Insandan umudunu kesmeyenler hem bu acı içinde yaşadılar, hem de geleceğin mutlu insanı- nın yollarını aradılar. Aslında insan beyninin veyüreğinin en incelmiş ürünleri olan bütün sanat ürtinleri en eski çağlar- dan bu yana hep bu acıyla yaratıldılar. Yunus Emre'nin çıkışını. kökenini o dönemin Ana- dolu'suna bakıp açıklayabılmek çok da kolay de- ğildir. Ama onun yeryüzü ve insanlık için duyduğu acıyı şiirterine bakıp görmemek deolanaksızdır. Oku- yup yazmasının bile olup olmadığı bilinmeyen bir halk âşığı, dünya için duyduğu acıyı, bütün insan- lan bu yolda sarsacak bir çığlığa dönüştürebilmiş- tir ve o acı çığlık yüzyıllardır insanlığı etkilemeyi sür- dürüyor. Doğrusu günümüzün her an degişen, tersyüz olan dünyasında yaşayan insanlar için herşey daha da guç. Teknolojik gelişmelerin insan yaşamını kolay- laştıracağı beklenirken, zavallı insanlar gözlerinin önünden her an kayıp giden binlerce görüntünün arasında şaşkınlaşmış durumdalar. Eğriyı doğruyu duşünecek, tartacak ne zaman ne kafa dinginliği bırakılmıyor insanlara. Tarihi boyunca hep büyük insani acılan dillen- dirmek için ortaya çıkan sanatlara da bir haller ol- du. İnsani olan geri çekildi. Sanatçılanmız her sö- ze, "Sanat bir oyundur" cümlesiyle başlıyorlar. Sanat, içinde bir oyun öğesi taşır elbet ama, sa- natın oyun olma özelliğinden önce insana ilişkin anlatacak bir şeyı, söyleyecek sözü olması gerek- mez mi? İçinde dünyaya ilişkin bir acı taşımayan, güncel sanat yapıtlanna yaklaşırken biraz da bu evrensel ölçüye bakmayalım mı? tfisekcRg superonline.com Yılmaz Çetiner'in son romanı • Kültür Servisi - Yılmaz Çetiner'in sürükleyici bir dille yazdığı 'Haremde Bir Venedikli- Nurbanu Sultan' belgesel romanının 4. baskısı çıktı. Çetıner bu yapınnda, Venediklilere ait Paros Adası'ndan Istanbul'a, Hürrem Sultan'a getirilen Cecilia Venier Baffo'nun haremde yetiştirilerek nasıl bir Osmanlı padişahırun eşi başka bir Osmanlı padişahırun annesi olduğunu ilginç tarihi olaylar arasında anlahyor. Çetiner, Nurbanu Sultan'ın gelini Safiye Sultan ile mücadelelerini, haremde ve devlet yönetiminde dönen entrikalan, imparatorluğun selameti için padişahlann oğullannı, kardeşlerini nasıl öldürttüklerinı dile getiriyor. K Ü L T Ü R # Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle