19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TIVIMUZ 2002 PAZAF CUMHURİYET SAYFA HABERLER Strvet Kocakaya, çocukluğunun geçtiği sokaklan müziğiyle anlattığı bir albüm hazırladı Duvarlarda gizlenen öykülerKA\İCE TUNCER S e r e t Kocakaya, çocukluğunun geçtiği sokJdarın duvarlannın şarkılannı yaptı. Şarnlannda öykü anlatmayı seviyor zateı. Ilk albümü "Keke" de babasını, "KIZava''da bır düğün öyküsünü anlamıştı. "Duvar Şartalan"nda Doğu ve Güısydoğu Anadolu'dan yanlanna bırkaç eşy< alıp umutlannı da ceplerine koyup Çukırova'ya gelenlerin öykülerinı müzgiyle anlatıyor. Kocakaya'yla o r e n k i sokaklan, sevincin, hüznün, hayata bakşın yansıdığı o duvarlan ve öykilerini konuştuk. O sckaklarda yaşayan diğerleri gibi menleketlen Bıngöl'den yola çıkıp önce Dıyzrbakır'a, sonra Antakya'ya. daha s o n n da Mersin'e göç etmişlerdi. Babası ne iş olsa yapıyordu. 2 ay çalışıp 5 ay otumyordu. Hacettepe Üni\ ersitesi Mühsndislık Fakültesı Bilgısayar Mühendislığı Bölümü'nü kazanınca Kocckaya'ya Ankara yolu göründü. Müz k de yaşamına girmışti bır kere. Önce bağlama. sonra gitar ve besteler. 1999'da yaptığı "Keke"yle kazandığı popülarite 2000'de yaptığı "KiZava"yla sürdü. Şarkılannın bu Kürtçe adlan Kürt sanatçı olarak tanımlanmasıne neden oldu. Sanatçının Kürt'ü. Türk'ü yolc Oysa Servet Kocakaya böyle sınırlamalarla anılmaktan hoşlanmıyor: "Sanatçının Kürt'ü, Türk'ü yoktur ld. Ben Kürtçe üretim yapan bir sanatçı degilinı. Türkçe konuşuyorum, Türkçe üretiyorunı. Kürtçe de konuşmak isteyebilirim. Konserlerimde Türkçe de söylüyorum Kürtçe de. Ben hissettiğim, olmasını istediğim hayallerimL unıutlarımı, beni tarif eden her şeyi yaşamak istiyorum. Sanatçının bir tanımlamayLa bir yerlere konulması yanlıştır. Sanatçı üretir. düşünür, yeni olanın peşinde koşar. Destanlan birkaç cümle Ûe anlatmaya çabşır. Çok estetik bir cümlc kurar, bir destanı tarif eder." Duygulara tanıklık etmek, onlan anlamak, gruplardan ayn durup bir grubun dığer gruba baktığı gibi bakmamak, yani farklı olmak yalnızlığı getırmış: "Hem Âşık Mahsuni'yi anlayıp, hem Cıwan Haco'yu anlayabilmek. Hem Pink Floyd'u anlayıp hem Ahmet Kaya'yı dinlemek insanlara garip geliyor. Hep isimlendirmelerin, şekülerin altında ezilmiş benim gibi bir nesil var. Uzayda bir nokta olmanın farkında olamıyor insanlar. Bu ülkenin futbol takınıınm Dünya Kupalan'nda ilk zanıanlarda yaşadığı yalnızlığı kaç kişi fark edebildi. Aslında kendimi tanıamcn yalnız hissetmryonım. Ülkemizde düşünen, bir yürüyüşü olan insanlar etkisiz hale getirildi. geri planda tutuldu. Benimle röportaj yapryor olmanız benim için bir şanstır. Kendimi ifade edebiliyorum. Popüler bir çıloşım oldu. Ama bunu y aşayamayan, benden çok daha iyi üretimler yapan, saygı duyduğum pek çok insan var ve böyle şanslan yok." Kocakaya, şarkılan isminın önüne geçmış bır sanatçı. "Keke"yı çok kişi bilır. ama bestecisi ve yorumcusu bilinmez. Başka şarkıcılann sesinden popüler AJafanatçının Kürt'«, Türk 'üyoktur ki. Ben Kürtçe üretim yapan bir sanatçı değilim. Türkçe konuşuyorum, Türkçe üretiyorum. Kürtçe de konuşmak isteyebilirim. KonseHerimde Tüı-kçe de söyliiyorum Kürtçe de. Ben hissettiğim, olmasını istediğim hayallerimi, umutlanmı, beni tarif eden her şeyiyaşamak istiyorum. Sanatçının bir tanımlamayla biryerlere konulması yanlıştır. Sanatçı üretir, düşünür, yeni olanın peşinde koşar. Destanlan birkaç cümle ile anlatmaya çalışır. Çok estetik bir cümle kumr, bir destanı tarifeder. olduğu içın bestelerin Servet Kocakaya'ya ait olduğu bilinmez. Haluk Levent'le ünlenen "Dağlar" şarkısı gibi "Bu çok hoş bir şey. Her şarkı benim bir başka ismimdir. Benim bestelerinı kadar isminı var. Birilerini mutlu etmeye çalışırken bilc ben mutlu olmalıyım. Ezgilerie öyküler, masallar anlanyorum. Ezgileri bu anlamda araç olarak kullanıyorum. Yazdığun bir şarkı sözünün dinledikten sonra besteler: "Onlann bir şeyler anlatmaya çalıştığını hissediyordum. Hikâyeler anlafıvor onlar da. Onlann da duvarlan var ama benimki gibi değil. Onlannki yıküması gereken duvarlar benimkilerse yıkılnıaması gereken, üstüne yazı yazdığunız duvarlar. Farklı yerierde doğduk ama aynı şeyleri analnyoruz. Onlar da uzayda bir nokta olduklaruun 'nlann bir şeyler anlatmaya çalıştığını hissediyordum. Hikâyeler anlatıyor onlar da. Onlann da duvarlan var ama benimki gibi değil. Onlannki yıhlması gereken duvarlar benimkilerseyıhlmaması gereken, üstüneyazı yazdığımız duvarlar. Farklı yerierde doğduk ama aynı şeyleri anlatıyoruz. Onlar da uzayda bir nokta T*T olduklannınfarkındalar. KJ lkemizde düşünen, biryürüyüşü olan insanlar etkisiz hale getirildi, geriplanda tutuldu. Benimle röportajyapıyor olmanız benim için bir şanstır. Kendimi ifade edebiliyonım. Popüler bir çıhşım oldu. Ama bunuyaşayamayan, benden çok daha iyi üretimleryapan, saygı duyduğumpek çok insan var ve böyle şanslan yok _. ezgisi o sözlerin en doğal ezgisidir. Müzikal anlamda yeni bir soluk getirmiyorum, bu konuda bir iddiam yok. Ama bakışlannu, şarkı sözlerini, öykülerimi iddialı buluyorum." Plnk Floyd etklsi Pınk Floyd'u ünıversite yıllannda dınlemış ve etkısınde kalmış. "Keke"yi Pink Floyd'un "Hey You" şarkısını farkındalar." Kocakaya'nın "Duvar Şarkılan'' albümü de öykülerle dolu. "Piro" şarkısının öyküsü bır başka şarkının öyküsüyle ıç ıçe: "Piro, pirden gelir. Arif olan, saygı duyulan kişi anlanundadır. İlk albümümde Güleysa diye bir şarkım vardL Murat suyuna kapılmış bir genç kızuı hikâyesiydi. Bu hikâyeyi bana annem anlatmışfı. Piro'yla birkaç karşılaşmıştık. Beri görünce ağİardı. Güleysa'yı dinledikçe kaybettiği kızını hatuiadığuu söylemişti. Onun hikâyesidir. Kızını kaybeden bir Dersimlinin hikâyesidir. Ben de gazeteci gjbiyim yanL Yani 5 N-l K'yi seviyorum. insanlar öyküde bu sorulann y anıtını bulabilnıeü. Keke nerede? Bingöl dağlannda. Ne oldu? Şu oidu, Keke kim? Babam, ne zaman: Tabii ki bu zaman." Yeflenl için sarkı "Berfin" şarkısını yeğeni için yazmış. Ginştekı "Kaçibaçi kambalaçi/Hokus pokus simsalami" tekerlemesini çocukken çalıştığı lunaparktakı sihırbazdan duymuş. "Diyarbakır Surlan" ıse bir asker kaçağının öyküsü. Asker kaçağı otobüsle memleketine giderken bır kıza âşık olur ama jandarmaya yakalanır. Askerliğini tamamladıktan sonra sevdiği kızı bulup evlenir: "Diyarbakır'dan otobüsle giderken 3 roman çocuk biner. Keman, darbuka ve kanun çalarlar. Bir otobüs yolculuğunun şarkısı böyle tınladı. Çok rahat bir rock şarkısı da olabilir, senfoni de yapabilirsiniz. Biraz da harcadığınız paraya bağlı bu, doğanıza bağlı değil." Kocakaya'nın "Duvar Şarkılan'' albümünde Ahmet Kaya'nın etkisi açık bir şekilde hissediliyor: "Normaldir, çünkü duvarlannı tarif ertiğun sokakta Ahmet Kaya'yı çok dinlemiştim. 'Silmeyin duvarlan/Üstünde yazanlan/Tırnağıyla kazanlan/Görmeliydi genç kızlar' diyorum. Duvara yazı yazanJardan söz ediyorum. Ahmet Kaya da onlardan biriydi." "Duvar Şarküan"nda kulağımıza gelen "arabesk sesler o şenlikli sokaklann dünyasıru anlatmak ıçindi: "Osokağm gerçeklerini yansrtüm. Bu albüm o yüzden birçoklanna arabesk gelebilir. Köy-kent melezi bir coğrafyada yaşıyorsunuz. Orada düğünlerde elekrobağlama ve acetn kemanı çahnıyordu. Türk'ü. Kürt'ü, Arnavut'u o romanlann çalgılamla düğünlerini vaparlardı. Böyle yerde hiçbir rock grubu geüp düğünlerde çalmadL Düşünsenize, Anadolu'da bir düğünde herkesin kafa salladıgını. Bildigim coğrafyalan anlaoyorum. En çok nereyi bitiyorsam, en çok nekr beni etküiyorsa, zortuklan, hüznü anlatmak hoşuma gküyor." Kocakaya'nın müzığınde yaşadığı kararsızhk da, aldığı farklı kültürlerden olmalıydı. Önce Çukurova, sonra Ankara'da üniversite. Duyduklan, sevdikleri, etkilendıkleri: "Kararsızhk yok, çok net Ama bu albümler denemedir. Benim tarzım şudur deyip hiçbir şeye sığmmak istemiyorum. Aman arabesk mi yapnm diye bir korkum yok. Elektrobağlamayı sevmiyoruz, elektro - gitan neden seviyonız. Böyle de bir tutuculuk var. Ben elektrobağlamayı seviyorum. Arif Sağ zamamnda kullandı. Şimdi kullanmıyor bir ilkesi var. Yaşı, birikimi onu başka bir yere götürdü. Ben de günün birinde Arif Sağ gibi ilkelerimi netleştirip finali öyle yapmak isterim. Ama finale kadar kendimi bir şeylerin içine hapsedip yalan dolan şeyler yapmak istenüvorum." GÖRÜŞ ABDULLAH TEKİN* 'Gezsen Anadolu'yu' Uçak, Van Gölü'nün mavi ile yeşil arası sularına değecek boyutta alçalıp Van Ha- valimanrnayönelirken Van Kalesi'nin üze- rindengeçti. Uçaktan bakıldığındagörke- mini yitirmiş gibi duran kalenin çevresini kır- mızı çatılı evler almaya başlamış. Urartu uy- garlığının bu önemli başkenti birçok kültü- rü birbirine ekleyerek bugünlere ulaşmış- tır kuşkusuz ve görkemli kale bunun en iyi tanığıdır. Van'dan Tatvan'a doğru ilerleyen otobü- sün soğutucusu düzenli çalışıyor, çalınan müzik rahatsız edici boyutta değil ve ser- vis elemanı güleryüzle hizmet ediyor. Pırıl pırıl otobüste sigara, cep telefonu yasağı- na herkes uymuş. Van'ın yanıbaşındaki il- çesi Edremit, Vangölü'nün kıyısında elma bahçeleriyle kaplı şirin bir ilçe. Urartuların izlerini taşıyan su kanalları Edremit'teki en görkemli anıtlardan biridir. Bu kanalı Urar- tu Kralı Menua, Asur Kraliçesi Semira- mis adına yaptırmıştır. Edremit sahili, yü- zenler ve piknik yapanlarla dolu. Onları iz- lerken insan birşiirin artık unutulmayayüz- tutmuş dizelerini anımsıyor kırık dökük: "Sen ne güzel bulursun, gezsen Anado- lu'yu, Dertleri unutursun, gezsen Anadolu'yu, Belki şifa bulursun, gezsen Anadolu 'yu." Otobüsün göl kıyısını izleyerek yol aldı- ğı noktada, bir de karşı kıyıdaki Süphan Da- ğı karla kaplı olarak ortaya çıkınca insan ister istemez bu dizelere koşut bir yakla- şımla güzellikleri paylaşmak ve şu çağrıyı yapmak istiyor: Atlayın bu otobüslerden bi- rine ve gelin bu coğrafyayı görün.. Van Gö- lü'nün sodalı sulannda yüzün, Artos Dağı'nın dibindeki Gevaş'ın karşısındaki Akdamar Adası'nda bulunan zarif kiliseyi görün. Nemrut kraterine çıkmaya çalışın. Marma- ra Denizi'ndekilere oranla daha küçük gi- bi gözüken martıların coşkusuna katılın. Ellerinde tırpanla ot biçen kadınların çalış- malarına katılın, onlarla dostluk kurun. Ya- nında kavak ağaçlarının göze çarptığı şi- rin derenin kenarında küçük bir piknik ya- pın, buz gibi sularla tanışın.. Bu yüksek yaylalar, havası ve suyu ile sizi diriltecek, canınıza can katacaktır. Atlayın bir otobü- se ve bu bölgeyi muhakkak görmeye ça- lışın. Nairi Denizi olarak anılan Van Gölü'nün karşı kıyılannda pembe kümbetleriyle ün- lü Ahlat'taki görkemli anıt mezarlar ve bi- rersanat eseri olan mezartaşlan ölüm hak- kındaki kara düşüncelerinizi aklayacaktır. ÖmerLütfiGöksel,1952yılındayayım- ladığı küçük bir kitapçıktaki "açık mektu- bunda" Hikmet Feridun Es'e seslenir ve "Esme başka diyardan esme inceden in- ce, I Dolaş Anadolu 'yu kavuş ye 'se sevin- ce" der. Sizler de bir süre için ülkenin içinde bu- lunduğu "fetret" dönemi izlenimini veren boşluğun yarattığı ağır sorunları bir kena- ra bırakmaya ve bir otobüse atlayıp farklı bir coğrafyaya merhaba demeye çalışın. Van Gölü'nün sodalı serin suları sizi kısa bir za- man için de olsa sorunlardan uzaklaştınp aklayacaktır. Çevrede, yolda, işte, okulda, yönetimde, medyada "velhasıl" yaşamın akışı içinde, günden güne artan boyutta gözlenen kir- liliklerden kurtulup durulanmak ve arınmak için bu çağrıya kulak yermelisiniz... *Öğr. Gör. Akdeniz Üniversitesi StNEMACILARA MÜJDE Yabancılar için çekim kolaylığı ANKARA (AA) - Türkiye'de film çek- mek isteyen yabancı film şirketlerine uygu- lanan bürokratik işlem- ler azaltılacak. Yabancı film şirket- lerine çekim izni ve- rilmesi için yaklaşık ıki ay süren prosedürün azaltılması konusun- da çalışmak üzere Ge- nelkurmay, MİTMüs- teşarlığı ve ilgili ba- kanhklann temsilcile- rinin katılımıyla bir ça- lışma grubu oluşturul- du. Türkiye'de çekilmek ıstenen Armageddon, Tom Raider 2 gibi ün- lü filmlerin, Türki- ye'deki bürokratik en- geller yüzünden baş- ka ülkelerde çekildi- ğini gören Kültür Ba- kanlığı. Türkiye'nin tanıtımı açısından bü- yük önemi olan bu fir- satlann bir daha kaçı- nlmaması için konu- nun taraflannı bakan- lıkta topladı. Bazı komşu ülkele- rin yabancı film şir- ketlerine bazı teşvik edici ayncalıklar tanı- dığı ve yasal prosedür- leri olabildiğince azalt- tığı anımsatılan top- lantıda, bugüne kadar Türkiye'nin içinde bu- lunduğu terör ortamı nedeniyle bazı haklı gerekçeleri olabilecek bu prosedürlerin, Tür- kiye'nin girdiği huzur ortamı dolayısıyla azaltılması, hatta kal- dırılması görüşü dile getirildi. Toplantıdata- nıtıma katkısı olabile- ceği düşünülen film- lerin çekimleri için teş- vik edici ortam yaranl- ması gerektiği konu- sunda görüş birliğine vanldı. Yabancı film şirket- lerinin izın işlemlerinı kolaylaştıncı ne gibi yasal düzenlemeler ya- pılabileceği ve bu pro- sedürlerin ne şekilde azaltılabileceği konu- lannda çalışma yap- mak üzere bir grup da oluşturuldu. KADIKÖY'DE FESTİVAL Belgeselfllm günleri başlıyor TemsiliNasrettin HalitAkçatepeBu yıl 43'üncüsü düzenlenen Akşehir Nasrettin Hoca Şenliği'nde göle maya çabndı. Konya'nm "gühnecenin başkenti" olarak anılan Akşehir tlçesi'nde, her yıl Nasrettin Hoca'yı anmak ve onu genç kuşaklara tanıtmak amacıyla 5-10 Tenımuz tarihleri arasmda düzenlenen şenlikte göle maya çalma görevi tiyatro sanatçısı Halit Akçatepe' nindi. Temsili olarak Nasrettin Hoca'yı canlandıran Akçatepe Akşehir Gölü'ne yoğurt çaJdıktan sonra bahk aro. Akşehir Belediyesi, Akşehir Nasrettin Hoca ve Turizm Derneği'nin işbirtiği ve Kültür Bakanhğı'nın katkılany la düzenlenen şenKk kapsanunda tstanbul'dan Akşehir'e trenle kültür ruru yapıldı. Şenlikte Kısa Metrajh Komedi Film Yanşması'na katılan yapıtiar ücretsiz gösterilecek. Bu arada Akşehir Nasrettin Hoca Şenliği kapsanunda düzenlenen "Hocanın Kavuğu Altında Buluşalım" programı için hazuianan 2 metre 20 cm yüksekliğindeki de\' kavuk şenlige katılanlann ilgi odağı oldu. (Fotoğraf: AA) İSTANBUL(ANK4) - Belgesel Sinemacılar Birhğı (BSB) ile Kadı- köy Beledıyesi Kadıköy Gençlik Merkezi'nin (KGM) birlıkte düzen- lediğı "Ayışığı Belgesel Fîtm Günleri'' başlıyor. BSB ile KGM'nin or- taklaşa düzenlediği "Ayı- şığı Belgesel FOm Gün- lerT 12-17 Temmuz 2002 tarihlerinde Kadı- köy Gençlik Merkezi Amfitiyatrosu'nda baş- layacak. Belgesel me- raklılan 21.00-23.30 sa- atleri arasında Türkiye, Almanya, Filistin, Fran- sa, Ingütere, îsrail ve ts- veç'ten toplam 21 belge- sel filmi ızleme firsatı bulacak. Etkinliğin bı- rinci gününde gösteri- lecekfilmlerdenilki Mai Masri'nin yönettiği "Düşlenn ve Korkula- nn Suurian" olacak. Belgesel film, Şatila mülteci kampındaki ço- cuklann yaşama sanlış- lannı anlanyor. Enis Rıza'nın yönet- tiği "AvnhğmVurduHü- zün" belgeselı uluslann politik çıkarlanndan, halklann nasıl etkilendi- ğini, yurtlanndan ayn- lan ınsanlann acılannı, hasretlerini ve hüznünü anlatıyor. İlk günün son filmi olan Nazmi Ulu- tak'ın "Başmakiııist''ı bir kuşağın ve sınema- lannın teker teker yok oluşuna tanıklık eden ehliyetli bir başmakinis- tin gözüyle, yitirilen bir mesleği ayışığında per- deye yansınyor. Etkinlik boyunca belgesel izle- yicisiylebuhışacak diğer filmler arasında, usta belgeselci StefanJarl'ın yönetmenlığini yaptığı "Onurlu Yaşam", Vari- ety Moszynski ve Jean LucCohen'in*Che'nin Arkadaşlan-Bolivya'ya Dönüş", ŞehbalŞe'n- ynrt'un "Adige", Kim Longinotto ve Barrie Vmce'nin "İran Isuhi— Boşanma".Mustafa Ün- lü'nün "Akdenizli" filmleri yerahyor. Film- lerücretsiz ve elektronik altyazı ile sunulacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle