Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 TEMMUZ 2002 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Dr. Bütent Alirıza, 11 Eylül sonrası Amerikan halkının saldırıfobisiyle yaşadığını söyledi
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞAIMOĞLU
[email protected]
ABD 'nin Afganistan'dansonra sırayaIrak'ı soktuğu kesinlik
kazanıvor gibi. Irak da, 11 Eylül'den sonra ABD'deiyice ayaklanan
ö'ç olma duygular~ının boy hedefi olacağa benziyor. Öteyandan
Washington 'ın Moskova 'yla son aylarda balayı yaşıyor olması da
pekçokülkeyi tedirgin etmeye başladı. Hele de G-7zenginler
kulübünün Rusya 'yı bünyelerine kabul etme e0limine girdikten
sonra bu ülkeye ordusunu modernleştirmesi için 20 milyar dolar
ödeme kararı alması da ciddi tedirginliklereyol açıyor. Rıısya, öyle
görünüyor ki, bölgemizde ABD için gitîikçe artan bir stratejik önem
kazanıyor. Eski düşmanlar, So\yetler Birliği 'nin dağılmasından
sonra, galibayeni dostlar oluyorlar. Yine de bekleyip görnıekgerek
Dünyada çok hızh değişen konjonktür bakalım birkaç ay sonra bu
yeni dostluğun sağlamlaşmasına izin verecekmi? Öteyandan
bölgede Türkiye 'nin durumu ve oynayacağı rol var. ABD 11 Eylül
sonrasında Müslüman dünyaya nasıl bakıyor? îkiyıl kadar önceki
bir konuşmamızda bana, ABD 'nin Yeşil Kıışak kartı geri îepti"
diyen, merkezi Washington daki Stratejik ve Uluslararası
Araştırmalar Merkezi (CSIS) Kajkasya ve Türkiye Program
Direktörü Dr. Bülent Alirıza, bu seferki konuşmamızda, "ABD 'nin,
îslam dünyasıyla, zatenpekde sağhklı olmayan ilişkileri, 11 Eylül
sonrası tamamıyla sağhksız hale gelmiştir " görüşüneyer verdi.
Savaşın
ikinci
cephesi
- lyi de, terorizm 11 Eylül'den önce
yok muydu? Pek çok ülke terorizmden
çekmedi mi? Türkiye 18 yti boyunca
teröre karşı savaş vermedi mi?
- Gerekçe ne olursa olsun eylem te-
rörist eylemidir. Aynı şey başka yerier-
de de oldu. Ama o gerekçeleri anlamak
lazım. ABD, bu geTekçeleri daha önce
ihmal ettiği ve tslam dünyasında ken-
disine yönelik husumetin boyutlannı
tam anlamıyla tespit edemediği, bunun
belirtilerini de istihbarat sistemi kaçır-
dığı için 11 Eylül ABD'yi grogi hale ge-
tirdi. Operasyon o kadar geniş kapsam-
h ve görkemlıydi k i bir çırpıda bınler-
ce kişinin ölmesi, îkiz Kuleler ve Pen-
tagon'un televizyondan anında izlen-
mesi ABD'de sistemi o kadar şoka uğ-
ratmış ki Amerika'da bunun ciddiye alın-
ması ya da abartılmaması imkânsız gi-
bi görülmelidir. Fakat burada başka bir
nokta daha var: ABD kendisine vuru-
lan darbeye kendisi de cevap verirken bu
terorizm bataklığını kurutmaya yöne-
lik adımlan atmazsa 11 Eylüllerin tek-
rarlanması kaçmılmazdır. ABD zaten
kendisine yönelik tehdidin devam etti-
ğini kabul ediyor. Burada Ortadoğu po-
litikası, tslam dünyasındaki yoksullu-
ğu anlaması daha önce İslam dünyasın-
da demokrasiyi derteklememesinin ge-
tirdiği stkıntılar, Arap dünyasında müt-
tefik gibi gördüğu bazı ülkelerin kendi
halkına yaptığı baskının oluşturduğu bir
tepki var. Suudi Arabistan'da Kraliyet sis-
teminden memnun olmayanlar o siste-
mi destekleyen ABD'ye vurmak isti-
yorlar. Bütün bu noktalann ABD siste-
mi tarafindan sağlıku bir biçimde algı-
lanması, terorizme karşı kendisini savu-
nurken ve terorizme karşı söz konusu 60
ülkeye saldmya geçmişken aynı zaman-
da terorizm bataklıgonı da kurutması la-
zımdır. Ama bunu ne kadar başanlı bir
biçimde yapıp yapmayacağı şu anda
belli değil.
- Sizce önümüzdeki dönem kısa ya
da orta vadede neler olur?
- Vadeyi kestiremeyiz kd. Şu anda bir
savaşın içine girmiş gibiyiz. ABD, ken-
disine yapılana tepki göstermekte ve
bunu küresel bir biçimde yapmakta ka-
rarlı. Ona saldıranlar ise saldırma se-
beplerinin halen geçerli olduğuna inan-
maktadırlar. Kaldı ki ABD'nin onlara
karşı saldmya geçmesi de onlar için ye-
ni unsurlar yarahyor. O yüzden kısa, or-
ta ya da uzun vadeyle ilgili bir şey söy-
lemek çok zor.
- Peki, sizce bu konuda ne gibi se-
naryolar üretilebilir?
- Şöyle söyleyebiliriz: Her şeyden ön-
ce ABD'nin uluslararası terorizme kar-
şı ikinci bir devlete savaşı genişletıp ge-
nişletmeyeceği sorusu var.
- Yani Irak mı?
- Yani Irak... Başka ülkelere, Örneğin
Filipinler'e asker yerleştirdi. Aynca Gür-
cistan ve Yemen'de de aynı şeyi yaptı.
Başka ülkelerde de ABD sessiz sedasız
karşı saldınya geçti. Ama Afganistan'da
yaptığı gibi açık bir biçimde rejimi de-
ğiştirmeye yönelik, kendisine kötülük ya-
pabilecek bir ülkeye terorizmle savaş
çerçevesinde saldınp saldırmayacağı kı-
sa vadedeki en önemli soru. Bu çerçe-
vede tabii ki birinci aday ülke Irak. Irak'a
karşı bir operasyon yapması durumun-
da bu savaşı daha da genişleteceği ve bu-
nun küresel sistemi dahada sarsacağı bel-
li oluyor. A\Tupalılann buna karşı çık-
ması, Türkiye'nin bu konudaki çekin-
celerini belirtmesi, Arap dünyasında
ABD desteği sayesinde kendilerini ko-
ruyabilen rejimlerin bile çekincelerini
koymalan çok önemlidir.
Birinci adımı 11 Eylül'e karşı haklı
bir tepki olarak gorenler de var. ABD,
"Bana vunüdu, ben de vunJum" diyor.
Ama ikinci adımın 11 Eylül'den 10 ay
ya da bir yü sonraya atılması, bu kam-
panyanın çok daha genişleyeceğinin bir
göstergesi olacaktr. Hatta ABD'nin so-
rumsuzca davTandığı yolunda tepkilere
de yol açtı ve açmaya devam edecek.
Şu anda ABD yönetimi her şeyi gö-
ze alacağını açıklıyor. Ama ABD'nin bu-
nu göze alması durumunda müttefikle-
ri bu savaşta nerede durduklannı yeni-
den gözden geçirmeye mecbur kalacak-
lar. ABD, "Ya benimfcsin ya da degasin"
çizgisiyle bütün müttefiklerini zor du-
rumdabırakıyor. ABD'nin kendisini sa^"
vunması saldırgana yönelikti. Ama as-
lında buna küresel Batı medemyeti kar-
şıydı. ABD, "Hepimiz bu saflarda savaş-
mabyız" diyor. Bunun ne derece geçer-
li olduğunu hep birlikte göreceğız.
YoksuHukveOrtadoğu1 1
sorunu teronzmı korukluyor
§ t • # • t
-11 Eylül'den sonra ABD 'nin Müslüman dün-
yaya bakışmda bir farklıhk gözlemliyor musu-
nuz? Aynca sizinle ikiyıl kadar önceki konuşma-
mızda bana, "ABD 'nin Yeşil Kuşak Projesi geri
tepti" demiştiniz, O zamanki bu değerlendirme-
nizi bugün nasıl tahlil ediyorsunuz?
ALİRIZA-11 EylüJ'den önce Yeşil Kuşak Teori-
si'nın sakıncalannı ve o konudaki ABD stratejısi-
nin ne kadar tehlikeli olduğunu önceden görmüş ol-
mak bana hiçbır zevk vermiyor. Entelektüel açıdan
benı hıç memnun etmiyor. çünkü ABD'yle İslam dün-
yası arasındaki ilişkiler "medenryetler çaüşması"
değilse bile ona benzer bir gerginliği getirmış ve is-
lam dünyasıyla ABD arasında daha önce zaten sağ-
hklı olduğunu söylemek mümkün olmayan ilişki-
ler tamamıyla sağlıksız ve çarpık ha-
le gelmiştir. Bunun da nasıl, ne şe-
kilde ve kimin tarafindan düzelti-
lebıleceği de belli değil. Bu durum-
da. hemen hemen iki yıl önce yap-
tığunız söyleşıye atıfta bulunursak,
o dönemde bile ilişkılerin iyi ol-
madıklan belhydi.
El Kalde ve Taleban
- O dönemde nasıl belliydi?
- ABD, zamanında komünizme
karşı İslam kartını kullanmak isti-
yordu. Bunu Afganistan'da başan-
lı bir biçimde gerçekleştirdı. Ama
Afganistan kaynaİdı bir saldın 11
Eylül'de ABD'yi can evinden vur-
duğu için Washington, Afganis-
tan'a dönüp orada kendisine saldı-
ran El Kaide ve onu destekleyen
Taleban hükümetine savaş ilan et-
ti. Üstelik de üzerinden ne kadar a\
geçmiş olmasına rağmen orada bıt-
memiş bir savaş var. Bu savaşın
60'ın üzerinde ülkede devam ettı-
rilebileceğı Bush yönetimi tarafin-
dan belirtiliyor. Aynca da Bush yö-
netimi, kendisine yöneltilen bu sal-
dın yüzünden islam dünyasına kar-
şı çok "senophobic" (yabancı düş-
manlığı içinde), çok şüpheci, kork-
tuğu için kendisinin de onu korkutmak ihtiyacını duy-
duğu çok gergin bır ilişkiler dizısi başlattı.
- Sizce bu ilişkiler dizisinin oluşturduğu dönem
nasıl ya da nerede biter?
- Şu an için bunu söylemek, tahmin etmek hiç müm-
kün değil.
- Demin,
U
ABD 'yle tslam dünyası arasındakiiliş-
kiler medeniyetler çatışması değilse bile ona ben-
zer bir gerginliği getirmiştir" dediniz. Peki, me-
deniyetler çatışabilir mi? Çünkü, son örneklerden
görüyoruz, devletler artık pragmatikyaklaşımlar
içindeler...
- Ben medeniyetler çatışması olduğunu söylemi-
yorum. Çünkü Samuel Huntington'ın çızdiği o şe-
maya uymayan, beklenmedik bir savaş görüyoruz.
ABD, ikinci Dünya Savaşı'nda Pearl Harbor'da ken-
disini can evinden vuran bir saldınya hedef olmuş-
tu. Şimdı, 11 Eylül'deki saldın islam dünyasından
geldi. Ama bu, islam dünyasından herhangi bir dev-
letın kendisine yönelttiği bir saldın değil. Ama İs-
lam dünyasından kaynaklandığı da bir gerçek.
'Savaşın llginç safhasındayız'
- lyi de bu gerçek mi, yoksa sanal bir düşman-
hkmı?
- Bir saldın oldu. Hepsi değişık Müslüman ülke-
lerden olmak üzere 19 İcişi uçaklara binmiş ve New
York ve Washington"da güçlenm ABD'ye karşı kul-
lanmış. Ama bunu İslam dünyası yapmadı; islam
dünyasının ürünü olan o 19 kışi yaptı.
ABD, bu saldınya tepki gösterirken bunlann Müs-
lüman köktendinciler olduklannın tespit edildiğini,
bunlann Afganistan'da üslendiklerınin öğrenıldiği-
ni söylemiş ve bunlan orada yok etmek, köklerinı
kurutmak için de saldmya geçti.
Saldınya hedef olan Afganistan, ama bu, Afga-
nistan Müslüman olduğu için, Taleban şeriatçı bir
hükümet olduğu için yapılmadı. Çünkü daha önce
de Taleban yönetimiyle ABD arasında bir ilişki var-
dı. Necibullah sonrası rejimin Islami boyutlan ol-
duğunu biliyordu ve kendisi desteklemişti. Ama on-
dan sonra Afganistan'da Taleban'ın durumu istismar
ederek göreve gelmesini de kabullenmişti. Hatta
onunla ihşkıye girip boru hatlannı da konuşmuştu.
Bütün bunlardan sonra da ABD uzun bır süre artık
o bölgeye bakmadı bile.
Burada bir şeyin altını yeniden çızmek ıstiyorum.
ABD Afganistan'a Müslüman olduğu için değil,
kendisine yöneltilen El Kaide saldmsı Afganistan
kaynakh olduğu için savaş açtı. Üstelik de bu sava-
şın çok ılgınç bir safhasına girdik. Uluslararası te-
rorizme karşı savaş diye Başkan Bush'un tanımla-
dığı bir dönemde Afganistan'dan sonra yine halkı-
nın çoğunluğu Müslüman olan bazı devletlenn de
bu sa\aşta hedef olabilecekleri belirtiliyor.
Her ne kadar Kuzey Kore, Iran ve Irak'la birlikte
şer cephesine eklenmış ıse de Washıngton'da açık-
ça Irak konuşulmaktadır. Iran'la ilişkiler, beklenı-
len iyileşmeyi sağlayamadığı için ilende Iran'ın da
hedef olabileceğine dairhem Washington'da hem de
Iran'da kuşkular dile getiriliyor.
Bellrslzlik döneml
- Peki, bu kadar belirsizlikler içinde hiçbir şey
netlik kazanamıyor mu?
- Işin en tehlikeli boyutu da şu: Hedef belli olma-
dığı için savaşın ne kadar süreceği, nasıl sürdürüle-
ceği ve en önemlisi de, ne zaman sonuçlandınlabi-
diğinin hesabını sormak için. ABD'dekı dış ve iç is-
tihbarat örgütleri şu anda suçlu, en azından ihmal-
kâr olarak göstenliyorlar. Nereden bakılırsa bakıl-
sın, 11 Eylül ABD için tarihinin en kötü olaylann-
dan binsidır.
- Anlaşıldığı kadarıyla böyle bir terörist saldı-
nnın olabileceğine, bütün uyanlara karşın ihti-
mal bile vermediler...
- Aslında ıhtimal vermeleri için çok neden vardı.
Ama sistem, inanılmaz bir bılgi toplama yeteneği-
ne sahip olmasına karşın analizinin zamanında ya-
püamaması nedeniyle eylemı engelleme kapasite-
sini kullanamamıştır. Daha önce de belirttiğim gi-
bi, 11 Eylül'den sonra göstenlen aşın tepki ABD'nin
dış politikasına damgasını vurdu. Bu yenı dönem-
Dr. BÜLENT ALÎRIZA
1952, Lefkoşa doğumlu. Kıbrts 'ta 1963 teki
kanlı aiaylann anhndanpek çok Kıbnslt
TürkgibiAlinza ailesi de Londra 'ya göç etü.
Yükseköğrenünini Londra Üniversitesi
tktjsat ve Siyasal BilgüerFakültesi'nde
tamamladı. Doktorasını, Türkiye'nin
NATO'yagirişidönemiyle ilgiliolarak
OxfordÜniversitesi'ndeyaptL 1983 ten
sonra KKTC'nin Washington temsikiliğini
kurdu ve ilk temsilci olarakgörev aldt. Daha
sonra IVashington 'da dünyaca tarunmıs
düşünce üretim kunûiislanndan (think
tank) CamegieEndotvement'ta Türkiye
konusunda çahşû. Şimdi, yine
Washington 'dakiStratejik ve Uluslararası
Araşürmalar Merkezi'nde TürkiyeveHazar
bölgesiyle ilgiliçahşmalanyürütiiyar.
leceği belli olmayan bir döneme girdik.
- Pek çok ülkenin devlet ve hükümet başkanla-
rı, zamanında ABD yönetimine, bir terör saldırı-
sıyapdacağını haberaldıklannı büdirdiklerini, ama
ciddiye ahnmadıklannı açıkladılar. Sizce ABD
yönetimi ya da ilgili makamları bu ihbarları ne-
den ciddi kabul etmediler?
- Içlerinde Mısır' ın da bulunduğu ülkelerden böy-
le bir saldınnın olabileceğine dair ABD'ye böyle bir
sinyal ve uyan geldi. Şu anda ABD Kongresi'nde-
ki haber alma komıtelennin konuyu enine boyuna
kurcalaması nıye ABD'nin böylesine gafıl avlandı-
ğının \ e bu kadar büyük bir faturanın neden öden-
de Başkan Bush, "Ya bizimlesiniz, ya bizim karşı-
mızdasmız, terorizmi banndıran da teröristtir'* di-
yor. Bunun, İslam dünyasına karşı bir savaş olma-
dığını devamlı vurguluyor.
Fakat. hem kendisi, hem yönetimi, hem de ABD
halkı 11 Eylül saldınsının islam dünyasından kay-
naklandığını sürekli vurguladığı için şu anda ABD'nin
kendisi, olabılecek başka bir saldınyı engellemeye
çalışıyor. Fakat bir tarihçi olarak, böylesine geniş kap-
samh, geniş hedefli savaşlardan başanlı sonuç alın-
masının çok zor olacağını düşünüyorum.
Çünkü kimin terörist olup olmadığını Washing-
ton'da oturup tespit etmek kolay değildir. Şu anda
Afganistan'da El Kaide ve Taleban diye terörist
aranmaktadır. Fakat, ABD'ye karşı husumet içinde
olan kişıler toplum içinde kaybolup daha kolay gün-
ler gelmesini beklemektedirler.
Fırsat bulunca yeniden ABD'ye karşı eylem dü-
zerüeyeceklerinden de hıç kuşku yoktur. Daha da öte-
si, bu kışileri terorizme sevk eden nedenler ortadan
kaldınlmadan da terorizmin kökü kurutulamaz.
Yoksulluk sorunu
- Sizce bu kişileri terorizme sevk eden sebepler
neler?
- Yoksulluk, Ortadoğu sorunu gibi... Bunlann ba-
şanlı biçimde istismar edilmelen yüzünden teroriz-
mi üreten bataklığı kurutamadığı sürece ABD'nin
tslam dünyasında devamlı düşmanı olacaktır.
Bunu hem ABD'deki güçlenn engellemesi hem
de bulunduklan yerlerı bulup temizlemeleri lazım-
dır. Temizledikleri teröristlerin yenni alacak olan kı-
şilerin de saptanıp bunlann da temızlenmeleri zo-
runludur.
Gördüğünüz gibi bu sonsuz bir savaştır. ABD bü-
tün süper devlet olanaklanna rağmen bu savaşı son-
suza dek zor sürdürebılir. 100 operasyonun 99 "u
başanlı olsa bir tanesi ABD'ye yine pahahya mal
olabilir.
- Yani bu, ABD 'de çok büyük bir kaynak isra-
fına mı yol açacak?
- O kesin. Üstelik ABD halkı şu anda ikinci bir
saldın fobisiyle yaşıyor. ABD yönetimi de bunun
bilincinde. Ona karşı önlemler de alıyor. Fakat. de-
vamlı olarak uyanlarda bulunarak bu savaşın kolay
kolay bitmeyeceğinı ve ikinci bir saldınnın gelme-
si olasılığı bulunduğunu açıklıyor.
11 Eylül'den önce bildiğimiz Amerikan hayâfı ar-
tık bitmıştir. ABD halkı da bunu bıliyor ABD. dün-
yanın en güçlü devleti, süper gücü olduğunu bildi-
ği ıçın kendisine karşı yapılana küresel bır savaşla
cevap veriyor. Bu küresel savaş girdiğimiz yeni bin-
yıla damgasını vurdu. Daha önce de belirttiğim gi-
bi, bu savaşın ne zaman bıteceğı de belli değildir.
VVashington
Moskova
yakınlaşması
- Dünyada ikinci kutbu oluştu-
racağına kesin gozüyle bakılan
Şanghay Sekizlisi sizce bu durum-
da ne gibi bir tavır alır?
-11 Eylül'den önce Rusya, Çin ve
Orta Asya'da İslam köktendincili-
ğinden canlan yanan ülkeler, bu ko-
nuda işbirliği yapacaklannı beyan
etmişlerdi. 11 Eylül'den sonra ABD
de kendisini zımnen onlarla aym
saflarda buldu.
Böylece savaşı sürdürebilmek için
onlann arka bahçelerinde, onlann da
desteğiyle Afganistan'daki savaşı
yürüttü. O ülkelerden en önemlisi
olan Rusya'yla şimdilerde, bildiği-
niz gibi, çok daha yakın ilişki içine
girdi. 11 Eylül'ün etkisini tespit et-
mek için vakit daha çok erken. Bir
tarihçi olarak bunun üzerinden za-
man geçmesi ve eğilimlerin ve akım-
lann daha açık bir biçimde ortaya
çıkması gerektiğine inanıyorum.
Bazı eğilimler belli.
- Yani, bu eğilimler neler?
- Yani, ABD kolay kolay bu sava-
şı bırakmayacak. ABD'ye karşı olan-
lar da kendi savaşlannı bırakmaya-
caklar. Şımdılik bu savaş sonsuza dek
sürecek gibi görünüyor. En azından
vadesini saptamak mümkün değil.
Ikincisi, ABD, tek süper devlet
olduğu dönemde, eskiden rakibi
olan Moskova'yla, boyutlan belli
olmayan bir yakınlaşma sürecine
girdi. Bu süreç de damgasını sade-
ce Orta Asya ve Kafkaslar'a değil,
aynı zamanda küresel uluslararası
ilişkilere vuracaktır. 0nun da nere-
ye kadar gideceğini bilmiyoniz.
Ama ben ABD'nin Orta Asya'da
kalmak istediğine pek manmıyo-
rum.
- lyi de hâlâ Orta Asya 'da değil
mi?
- Evet de, kendisine yönelik sal-
dın Orta Asya'dan kaynaklandığı
için oraya gitti. Ama ben Orta As-
ya'ya kalıcı nedenlerle gittiğine
inanmıyorum. înanmadığım başka
bir nokta da oradaki enerji kaynak-
lannın kendisi için hayati önemde
oluşudur.
Ortadoğu'daki enerji kaynaklan
ABD için çok daha önemlidir. Çün-
kü oradan bu enerji kaynaklannı ta-
şımak daha kolaydır, maliyeti daha
düşüktür. Ortadoğu'daki Arap ül-
keleri, başta Irak olmak üzere, ABD
için çok daha önemlidir.
ABD'nin Orta Asya'ya gitmesi-
nin en önemli nedeni, Afganistan'dan
kaynaklanan saldınya tepki göster-
mek ve oradaki bataklığı kurutmak-
tı. O bölge Rusya'nın, Çin'in arka
bahçesi. Onlar bu durumu nasıl kul-
lanacaklar? Bunu da hep birlikte
göreceğiz.
- ıSfe bir deşu görüşü savunuyor-
sunuz: Türkiye hiç heveslenme-
sin. Güney Kajkasya 'daya da çev-
re bölgede hiçbirşansıyoktur. Çün-
kü ABD zaten o bölgenin jandar-
malığını Rusya 'ya vermiştir.
- Rusya zaten o bölgeyi arka bah-
çesi olarak tanımlamış. Kimsenin
ona bir şey vermesine gerek yok. Ay-
nı şeyi özellikle Kazakistan, Ukray-
na ve Beyaz Rusya için söylemek
mümkün. Buna Kafkasya'yı da ek-
lerseniz Rusya, Sovyetler Birliği'nin
dağılmasmdan sonra da bu bölge-
lerde söz sahibi olmak istediğini be-
lirtmişti.
ABD, Soğuk Savaş döneminden
sonra Türkiye'yle özellikle Avras-
ya enerji koridorunu gerçekleştirmek
için bölgedeki Rusya'nın tekelini
kırmak, Iran'ı da bunun dışında bı-
rakmak istiyordu. Fakat, artık Rus-
ya'mn tekeli ABD için eskisi kadar
önemli değil. Çünkü Rusya artık
ABD'nin Orta Asya'ya girmesine
yardımcı olan, onunla istihbarat pay-
laşan, "Seninle aynı düşnıana kar-
şı savaşıyoruz" diyen bir ülke.
Üstelüc Rusya, Başkan Bush'un
giderek kişisel ilişki içine girdiği
bir başkana sahip olan bir devlet. Bu-
na ne ortaklık, ne ittifak demek
mümkün. Ama ikisme benzer t a ^
raflan olan bir bağlantı var aralann-
da. Üstelik aynı ortak düşmana kar-
şı çarpışan iki devlet konumunda-
lar. Bu iki devletin Kafkasya'daki iş-
birliklerinin ne olacağını yine hep
birlikte, zaman içinde göreceğiz.