14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
T 2 HAZİRAN 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bilimin ve aydınlanmanın tarihsel başkentini her geçen gün biraz daha yok ediyoruz Harran'sızAmıpalıolunmazOKTAVEKİNCİ ŞA>TIURFA/HARRAN - Birkaç yıl önce. kimi yazarlarca "cahil" kal- nxaida suçlanan İbrahim Tatfıses de- mişti ki: •'Urfa'daOrfordvardıdagit- medik mi?_" Yöre türkülerinı yerei Iehçeyle söy- leyerek inşaat işçiliğinden "star"lığa yiîkselmiş ünlü şarkıcının bu sözü öy- lesine benımsendi ki okuması yazma- sı kıtbirtoplumun "sfyasüeri" için de car sımidi oldu: "- Herfldeüniversite açacağız, Tür- kiye'yi bilim vuvası yapacağız™" Her ilde açılan üniversitelerin, şim- di gerçekten bilim yuvası mı; yoksa "biBm düşmanlannın" yuvası mı ol- duklan, bu yazının konusu değil... Ancak, tbrahim Tatlıses ve ondan etkilenenler "Anadohı'daOxfordw öz- lemlerini dile getirirken aynı Ox- ford'un henüz dünyada bile olmadı- ğı çağlarda Şanlıurfa'nın kaderine terk edilmiş ilçesı Harran'da "biü- min tarihsel önderlerinin" ınsanlığı çoktan aydınlatmaya başladıklannı "bilmiyorlardT bile... Nitekim yine tbrahim Tatlıses, bu yazının izlenimlerine ait Şanlıurfa- Harran ziyaretimizle aynı günlere rast- layan "Uzan gnıbunun 49. kunıluş v> b şöleninde" halkı türküleriyle coştu- rurken "desteğinT verdiği şirketin "Hasankeyfi yutacak" baraj inşaatı- nı yapmaya aday olduğuna da belli ki hiç aldırmıyordu... Oysa Hasankeyf, sadece aynı böl- genin bir tarihsel başkenti değil, Tat- lıses'in yıllardır "pazarladığ)" yöre- sel kültürün de en önemli "kaynak" değerleri arasındaydı... "HısiHKeyf" olmasaydı, "İbraham"ı kim tanırdı?.. Tarihi Kentler Birliği'nin 23- 26/05'2002 tarihindeki Şanhurfa bu- luşması günlerinde Harran'ı da bir kez daha ziyaret ediyoruz... Hem çok şanslıyız hem de bir o kadar üzgün ve İcaygılıyız... "ŞanshyE" diyorum; çünkü bu kez A rehberimiz Vakıflar Genel Müdürü IVurettin Yardımcı Yıllannı Har- ran'a ve Harran kazılanna vermiş bu Anadolu sevdalısı arkeolog bürokra- hmızla tarihin "bilim ve düşünce yu- vasmı" gezmek. her kula nasip olacak bir olanak değil... Nurettın Yardımcı, Harran Höyü- ğü'nün tepesine çıkmış, karşıdaki ün- lü Uhı Cami(Cennet Camisi) kalıntı- lannı da göstererek Türkiye"nin dört bir yanından gelip çevresini saran be- lediye başkanlanna diyor ki: "- Kimi kaynaklarda 'Camı el-Fir- de\ s" veya CumaCamii' denenbuamt Emevilerden miras ve 1250 yıüık^ Aynı görkemli camiye ait kalıntıla- nn, "korumasız'' ve "baknnsz" bıra- kılan Harran'da yıldan yıla "azaldığı- nı" ise belli ki içine atıyor ve söyle- mıyor... fam 4000 yıldır "adı değişmeden" bugünlere gelen böylesi bir tarihsel merkezin, yine her geçen yıl daha bir "harap" ve adeta "sanipsiriiğe* terk edildiğini görmek de ışte o "'ü'zgünve kaygüı" yüzlenmızin gezidekı herke- si etkilemesine neden oluyor.. Avrupa'yı da aydınlattüar... Geçenlerde "Fefeefecilerin" buluş- masında da ziyaretçilere aynı "hüznü" yaşatan Harran'dakı o efsanevi üniver- sitede, İS 8. ve 9. yüzyıllann "dünya- ya ışık saçan" bilim insanlan yetiş- miş... Hıristiyan ve Müslfiman âlim- ler, şimdiki *AB polemiğiyle'' birbir- lerine düşman kesilen "ırkçı'' akade- misyenlere 1200 yıl önceden "•ders verecek" şekilde ortak mucizeler ya- şatmışlar... Ömeğın, Cabir bin Hayyan (722- 776) maddenin en küçük parçasmm büyükbirenerji ilebölünerekBağdat'ı bile yerle bir edeceğini Harran'da öğ- rencilerine anlatırken "atomun" ica- dınakaçyıl vardı?.. Benzer şekilde Battani (850-926), tbni Teymiyye (1261 -1327) gibi yine Harran Okulu'nun hocalan da Ay'ın Dünya'ya uzaklığını "doğru olarak" hesaplayan "Anadolu matematikçile- ri" olarak şimdi Ay'daki ovalara ve- rilmiş isimleriyle de anılıyorlar... tşte bu bilgilerle de Harran'ın şim- diki "perişan" durumunu görüp Ur- fa'ya döndüğümüzde, gazeteler çar- şaf çarşaf, televizyonlar da sabahlara kadaryine "ABtarnşmasıvla*' meşgul- ler... vTupa Birliği'negirmeyi tartışanlar önce gidip Harran'ı ne duruma getirdiğimizi görsünler... Bilimin ve aydınlanmanın tarihsel başkentini yok eden bir toplumun, "bilim ve aydınlanma" adına Avrupa'nın adını bile anmaya hakkı olamayacağını kavrasınlar... Tarihin ilk üniversite eğitimine kucak açan Harran'daki Ceıuiet Camisi kahnblan yıldan ynla harabeye dönüşüyor. A\rupanın bilim dünyası, Batta- nı'ye "Albategni" veya "Âlbatanius" dıyerek sahip çıkıyor ve kendisine "•rehber"yapıyor... Biz ıse onJann yetiştiği kenti "ta- rih yağmacüannın" ve "duyarsız ka- mu yöneticilerinin** acımasız ellerine teslim etmişiz; "Avrupa'ya girelim mi; girmeyelim mi?_" diye gevezelik edipduruyoruz... Harran'ı kurtarmadan, Anadolu uy- garlıklannı kucaklamadan, ne bu tar- tışmaya hakkımız var; ne de "uhısal onur" vb. gibi hamasi nutuklar atma- ya... Önce Harran "a "uygarca" bak- mayı öğrenelim... Bunu yapabilirsek, AB'yegirmesekbile "Avrupa'danda ileri" bir uygarlığı yeniden bu ülkeye kazandırmanın önünü açmış olmaz karakoyun Deresi üzerindeki Hızmafa ve Miflet köpniJeri (sol üstte). onarıldL. Milli Egemenlik E\i (sol altta) ile 1566'da yapbnlan Gümriik Hanı'nın (üstte) yenilenmesi ise sürüyor. 1861'de inşa edilen Reji Kitisesi (sag üstte) ise arök küJriir merkezi. \ali Muzaffer Düek Urifa KaJcsi (sağ altta) başta olmak iizere çalışmalan yerinde incelhor. Geçmişi 11 bin yıl öncesine dayanan kentte tarihi eserlerin yenilenmesi için yoğun bir uğraş var UrfaUNESCO'yahazırlanıyorMEHÎVfETFAR4Ç ŞANLIURFA-Suriye sınmndakı Göbeklite- pe'dc yapılan son arkeolojik kazılarda elde edi- len tulgulara göre geçmişi, 11 bin yıl öncesine kada: uzanan Urfa'da valilik, yok olmaya yüz tutmiş eserleri ayakta tutmak için olağanüstü ça- bahsrcıyor. Insanoğlunun avcı-toplayıcı olarak yaşaiığı neolitik çağda yerleşim merkezi oldu- ğu bdirlenen kentte, tarihi köprüler, konaklar ve kiliseer Valı Muzaffer Düek'ın girişimleriyle folk- lorik •e sanatsal işlev kazandanlarak turizme açı- lıyor Çalışmalar tamamlandığında UNESCO, kenta"insannk mirasrna alınması için değer- lendrme yapacak. Taihin derin izlerini banndıran Urfa'da, bir çok lültürün kahntılan bulunuyor. Kent, ticari ve asceri yollann geçmesi nedeniyle Doğu ile Batı oiltürleri arasında bir köprü görevini üst- lenmen çok sayıda uygarlığa ait konak, han ve kervinsarayı da banndınyor. Bi"oğu bakımsızlıktan ve ilgisizlikten yıkıl- may. v-üz tutan eserler son iki yıldır Vali Mıı- zaffe Dilek'in çabasıyla olanaklar ölçüsünde restcre edilerek vatandaşlar ve turistlerin kulla- JDirçoğu bakımsızlıktan ve ilgisizlikten yıkılmaya yüz tutan eserler son iki yıldır Vali Muzaffer Dilek'in çabasıyla olanaklar ölçüsünde restore edilerek vatandaşlar ve turistlerin kullanımına sunuldu. nımına sunuldu. Hz. İbrahim'in ateşe atıldığına inanılan man- cınıklann da bulunduğu Urfa Kalesi'nin hende- ği ile çevTesindeki gecekondular büyük ölçüde temizlenirken surlan çe\Teleyen beton perde, Urfa taşıyla kaplatılarak çırkin görüntü ortadan kaldınldı. Bilinen tarihi MS 525 yıllarına kadar uzanan Karakoyun Deresi üzerindeki Hızmalı Köprü ile Şanlıurfa'nın kurtuluş mücadelesin- de Fransızlarla son antlaşmanın yapıldığı Mil- let Köprüsü restore edilerek hizmete açıldı. 1903-1910 yıllan arasında Isviçre Hastanesi olarak inşa edilen Kızılay binası. restorasyon ta- mamlandıktan sonra aşevi olarak hizmet vere- cek. Arabizade Reşit Efendi Evi olarak da tanınan Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Egemenlik Evi de Şanhurfa 11 Özel Idaresi'nce kültür mer- kezi ışlevi kazandınlması için bakım ve onan- ma alındı. 1566 yılında Behram Paşa tarafından yaptı- nlan Gümriik Ham'nın restorasyonunu ise Va- li Dilek'in başkanı olduğu Şanlıurfa Kültür Sa- nat Araştırma Vakfı (ŞURKAV) üstlendi. Kiliseden kültür merkezine 1861 yılında Süryani Yakubiler tarafından es- ki bir ibadethane üzerine inşa edilen Reji Kili- sesi, restorasyonun tamamlanmasının ardından bir klasik müzik konseriyle Vali Kemalettin Ga- zezoğlu Kültür Merkezi adı altında faaliyete so- kuldu. Kurtuluş Savaşf nda düşman karargâhı ola- rak kullanılan Mahmut Nedim Konağı kamulaş- hnlarak kurtuluş müzesine dönüştürelecek. Es- ki Kışla olarak bilinen Millet Hanı 'nın restoras- yonuyla ilgili planlamalar da sürüyor. 1904- 1908 yıllan arasında Siverek Belediye Başkanı Cudi Paşa tarafından yaptınlan ve 1982'de ka- derine terk edilen Gazi Paşa İlkokulu, Siverek Konuk Evi olarak restore edildi. Valilik binaya 37 milyar lira harcadı. Şanlıurfa Valisi Muzaffer Dilek, restorasyon projeleriyle bir yandan kültür varlığı olan gele- neksel yapılara sahip çıkıldığını, diğer taraftan da bir dünya kenti olan Urfa'nın özellikle ya- bancı konuklara daha ıyi tanıtıhnasını hedef le- diklerini söyledi. Tarihi eserleri tüm orijinalliğiyle gelecek ku- şaldara bırakmayı amaçladıklannı da belirten Di- lek şu bilgileri verdi: "Bu çalışmalar tamamlan- dığında Şanlıurfa. bir açık hava nıüzesi olarak rurizm sektöründe hak ettiği ilgive kavuşacak- tır. Bu eserlerin tekrar toplum yaranna kazan- dınlmasında sadece dev letten yardun beklemek yanhştır. Turizm sektörüvie uğraşanlar başta ol- mak üzere tarihi yapılann restorasvonunda gö- rev almak ve ismini yaşatmak isteyenlere kapı- nıtz her zaman acıkür. Buram buram tarih \e kül- tür kokan kenrimizin tarihi eserleri ve kültürü- nün vaşanlması ve korunması için Mardin gibi UNESCO tarafından kültür değerleri'kap- samında insanlık mirasına alınması için başvur- duk." DUZYAZI ORHAN BİRGİT Bahçeli Isnarlı mı? MHP Genel Başkanı, dün partisinin grubunda yaptığı konuşmada, yine AB ile ilgili yasalar konu- sunda hükümete düşen görevleri birer birer ele alı- yor ve "Türkiye-AB ilışkilerinde elde edilen her- hangı birkazanım, kat edilen birmesafe varsa, bu Türk milletı ve devletinin bir başansıdır" diyor. Ama bu sözlerinin hemen arkasından da, aynı ko- nudaki başarısızlıkların vebalinin de bu zamana ka- dar yetki ve sorumluluk üstlenen partiler ve siya- setçilere yüklenmesi gerektiğini söylüyor. Aslında Bahçeli'nin özellikle ikinci tümcede yer alan sitemi. fazla haksız sayılmamalıdır. AB ölçüt- lerini bir yana bırakalım; Türkiye, kendi iç hukuku- nu gerçekten demokratikleştirmek için samimi ça- ba sarf eden siyaset adamlarının birbirinden nö- bet devraldığı bir ülke olsa idi, anadilde öğrenim, yine aynı şekilde radyo ve televizyon yayını gibi do- ğal insan hakları için çoktan yeşil ışık yakmış bir sistemin içinde olurdu. Hele ölüm cezası gibi hiçbir eğitsel yararı da ol- madığı artık anlaşılmış bir yöntemi hem yıllardan beri uygulamak istemeyen hem de o yöntemi ya- salanndan bir türlü çıkartıp atamayan bir karma- şanın sahibi olmazdı. Ama, biz Türk ınsanıyız ve hep söylediğimiz gi- bi "Biz bize benziyoruz". Bu nedenle de, örnegin 1998 genel seçımlenne giderken seçmene sundu- ğu "İkinci Demokrasi Paketi" adını taşıyan taah- hütlennin içinde ölüm cezasını kaldırma vaadini ön sıralara alan Tansu Çiller, bugün teievizyon söy- leşilennde aynı konuda yaptığı açıklamalar sırasın- da, bir çelişkıler yumağına döndüğünü fark eder- di. Bu yüzden Devlet Bahçeli'nin kendi hükümet- leri önüne yığılan "Çözüm Bekleyen Sorunlar Pa- ketı" için daha önceki siyasal ıktidarlara yaptığı sitemlerde tamamen haksız olduğunu söylemek zordur. Ama, yine MHP Genel Başkanı'nın mese- la idam konusunda, AB'ye verilen "Ulusal Prog- ram'da bu cezanın kapsam veşeklinin TBMM ta- rafından orta vadede belırleneceğinin" üç genel başkanın imzası ile bağlanmış olduğunu söyle- mesi de ımza sahıpleri için "Canım, daha vadenin dolması için önümüzde zaman var" biçimınde bir kaytarmanın arkasına saklanmalarını da gerektir- memektedir. 20 yıldır çok şülcur... Şayet sorun 57. hükümetten önceki siyasal ik- tidarların bu sorunlar yumağını niçin çözmediği gibi bir konuda polemik yapmak değilse, Sayın Bah- çeli de hepimiz gibi -çok şükür- ülkemizde son 20 yılı aşkın bir süreden beri kimsenin sallandınlma- dığını biliyor. Niçin sehpalan kurmadığımızın ya- nıtı. böylesine bir vahşetin kamuoyumuzca ken- dilığinden ve sessiz bir referandum ile uygulama alanından çıkartıldığı biçiminde verilebilir. Bu yüzden MHP Genel Başkanı'nın ileri sürdü- ğü gibi, Türkiye'nın AB ile müzakere sürecine baş- layabilmesi için bir tarihin verılmemiş olmasının, bir cani ile ilışkilendınlmesi şeklindeki değerlendirme- şinde haklılık payı yoktur. Bahçelı, isim vermeden Öcalan ı kastediyor. Ama terör örgütünün eleba- şılanndan aynı suçlan işledikleri için DGM'lerde idam cezası alan, bu cezaları Yargıtay'ca onaylanan, sadece Apo değıldir ki... Kamuoyu mesela bir Şemdin Sakık için de aynı akıbeti yani ağırlaştı- rılmış ve af dışı bırakılmış hucre cezasının ölünce- ye dek uygulanmasını yine o sessiz referandumu ile içine sindirmış değil midir? Yine Sayın Bahçeli. "Evet, AB üyesi ülkelerde idam cezası uygulanmamakia ve bu husus üye- liğe girişte bir kriter olarak değehendihlmektedir" olgusunu kabul etmiş oluyor; ama hemen arkasın- dan soruyor: "Ancak, AB üyesi ülkeler arasında 15yılboyun- ca yıkıcı ve bölücü terör örgütleriyle muücadele etmiş olan ve Türkiye gibi zorlu bir başka ülke da- ha var mıdır?" Yanıt verelim: Hayır yoktur. Ama işte bızim uiusça sahip olduğumuz gücü- müzü, özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değeri- ni öne çıkartan da Devlet Bahçeli'nin bu sorusu- nun altında yatmaktadır. Son 15 yıl boyunca yıkıcı ve bölücü terör örgüt- leri ile mücadele etmiş bir ülke, yakaladığı hiçbir teröristi ölüm cezası ile öbür dünyaya gönderme- yi içine sindirmemiş ise bu, Türkiye'nin büyüklü- ğünü, uygarlığını gösteriyordiye, MHP Genel Baş- kanı, AB ülkelerinin bizi tanımayan şaşkınlarına gerçeği bıkıp usanmadan haykırmalıdır. Aslında dünkü grup konuşması da bazı kimse- lerın yapacağı karamsar yorumların aksine, AB için köprüleri atmamaktadır. Dikkatle seçilmiş bir söylem ile MHP'nin arka bahçesine seslenilmiştir. Bu yüzden koalisyonun öteki iki partisinin TBMM'deki üyeleri, muhalefet milletvekilleri ile bir- lıkte yeni bir demokrasi paketini yasalaştırmaama- cı ile adım atmakta gecikmemelı, örneğin AK Par- ti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ın önerdiği bi- çimde o pakette ilk imza Trabzon Milletvekili Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'e ait olmalıdır. Faks: 0212- 677 07 62 obirgit(5 e-kolay.net YAJLOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 2001 871 Karar No: 2002 531 Davacı Şerafettın Sankaya ve arkadaşlan tarafından Nazıfe Acar \e arkadaşlan aleyhıne açılmış ısım tashi- hi davasının yapılan açık yaraılaması sonunda verilen hükümün özetı şoyledır: Davanın kabulü ile Valova. Soğucak Kö>ü. Köycivan me\kıı 738,7 46. 748. Bala- bandere mevkıi 522. 439. 568, köyıçı mevkii 906. Ka- ratepe mevkıi 338 parselde tapuya kavıtlı malıklerden Hasan oglu Mehmel Önder'in baba adının Haeı Ha- san. soyadının Öndar. Hasan kızı Rabıa Sankaya'nın baba adının Hacı Hasan. Hasan kızı Asiye Elver- mez"in baba adının Hacı Hasan. soyadının Ehermez- yılmaz. Ahmet kızı Hanıfe'nın baba adının Ahmet \usret. sovadmın Ertürk. Ahmet kızı Ayşe'nin baba adının Afrmet Nusret, soyaduun Savaş, Ahmet kızı Fe- rıde Savaş'ın baba adının Ahmet Nusret, soyadının Tandoğan, bir kısım tapuda Mirza oğlu. bir kısım tapu- da Ramazan oğlu olarak geçen Eşrefın baba adının Merzan. soyadının \'ılmaz olarak tashıhine, bu şekilde tapuya kayıt \e tescıline karar verılmiştır. Davalılar Nuran ^'ılmaz ve Erdal Yılmaz bildinlen, Hacı Cvez Mahallesi, Akdeniz Caddesı No: 36 Fatıh-tstanbul ad- reslerine çıkanlan tebligatlar bila tebliğ iade edıldiğin- den \e adresleri tespit edilemediğinden dava dılekçesı ılanen teblığ edilmiş olup bu kere de mahkememizin 01.05.2002 tarihli karannın da ilanen teblıği gerekmiş- tır. Işbu kararın ılan tarıhinden itıbaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı. tebliğ tanhmden itıbaren ya- sal süresi içinde temyız edilmedıği takdırde hükmün kesınleşeceğı davalılar Nuran Yılmaz ve Erdal Yıl- maz"a karar yenne kaım olmak üzere ılanen tebliğ olu- nur 04.06 2002 Basın: 35527
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle