Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 « MAYIS 2002 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERtN DEVAMI 19
Dün, Bugün
ve Yarın...
I H Baştarafi 1. Sayfada
lemle yaşanmıştır.
19\İayıs'taSam-
sun'da başlayan
u z u n yürüyüş bu
bilinçle sürecek-
tir...
Türkiye belki şu
gunlerde iyi bir dö-
nemini yaşamıyor:
ama, bngün varı-
lan aşamada toplu-
mun geriye dönüşü
olanaksız bir nok-
taya ulaştiğını gör-
mezlikten geleme-
yiz; yaşadığımız
bunalımı kesinlikle
aşabilecek bir po-
tansiyele sahibiz...
Dost düşman hiç
kimsenin bundan
kuşkusu olmasın!..
Biliyoruz ki bir
ulusal bayramda
söylenen 'hamasi
laflar' ekonomik
kriz yaşayan bir ül-
kede karın doyura-
maz; ama, 'teslimı-
yet edebiyatı' da bir
ulusun yaşam ira-
desini yok eder, ko-
layca yapabilecek-
lerimizi güçlükle
bile yapamayız; ki-
şiliğini yitirerek
yalnızca dış güçler-
den medet uman-
lar, kendi ülkele-
rinde insanca yaşa-
mak olanakların-
dan yoksunlaşır-
lar...
Türkiye'de bu-
gün kendine göve-
nin yeniden maya-
lantnasına ve taze-
lenmesine her şey-
den önce ihtiyacı-
mız var.
Cumhuriyet
Törenden notlar:
Mahsun
hünkârma
kavuştu
MtYASE ILKNLR
Cenaze törenine Mahsuni Şerif'in ailesi ve yakınlanmn yanı sıra on binlerce seveni katıldı. (Fotoğraf: AA)
Âşık Mahsuni Şerif'in cenazesi Hacıbektaş'a defhedildi
Devrimci ozam lıalk uğurladı
ANKARA / HACIBEKTAŞ (Cum-
hariyet) - Cumhuriyetin devrimci oza-
nı Mahsuni Şerif, Ankara ve Hacıbek-
taş'ta on binlerce seveninin katıldığı tö-
renlerle son yolculuğuna uğurlandı.
Ozaıun eşi Fatma Şerif, Mahsuni Şe-
rif e yaşarken sahıp çıkılmadığını be-
lırterek "O, layık olduğu degeri bula-
madı. Ama şimdi, insanlar vicdanla-
nnı rahatlatmak için görev yapıyor-
lar" diye konuştu.
Âşık Mahsuni Şerif için dün ilk tören
Kültür Bakanhğı'nda dûzenlendi. Töre-
ne Âşık Mahsuni Şerif'in ailesi ve ya-
kınlannın yanı sıra Kültür Bakanı îste-
mihan Talay, TBMM Başkanvekilleri
Ali Ilıksoy ve Kamer Genç, eski Ma-
liye Bakanı Zekeriya Temizel, Çanka-
ya Belediye Başkanı Haydar Vılmaz.
Cem Vakfı Başkanı tzzettin Doğan ıle
çok sayıda sanatçı ve seveni katıldı.
Konuşmalann ardından, Mahsuni
Şerif'in cenazesi, defnedileceği Nev-
şehir'in Hacıbektaş ilçesine götürül-
dü. Bu arada Pirsultan Abdal Kültür
Derneği, Hacıbektaşı Veli Derneği,
Çorum-Der, Tuncelililer Derneği ve
Emeğin Partisi pankartlan altmdaki
vatandaşlar törenin ardından Mithat-
paşa Caddesi'ne doğru yürüyüşe geç-
ti. Kültür Bakanlığı ambulansı ile Ha-
cıbektaş Cumhuriyet Meydanı"na ge-
tirilen Mahsuni'nin cenazesi. halk ta-
rafından alkış ve karanfillerle karşı-
landı. Mahsuni'nin cenazesi, Çileha-
ne tepesinde hazırlanan özel bir mezar-
da toprağa verildi.
Hacıbektaş'taki törene politikacılar-
dan TBMM Başkanı Ömer tzgi, CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal. eski Kül-
tür Bakanı Bakanı Fikri Sağlar, eski
Devlet Bakanı Mehmet Sevigen, eski
Çalışma Bakanı Mustafa Kul, TBMM
Başkanvekili Kamer Genç. sanatcılar-
dan Sabahat Akkiraz, Musa Eroğlu,
İlyas Salman, Belkıs Akkale, Grup
Kızdırmak, Erol Parlak, Dertli Diva-
ni, Mazlum Çimen, Sadık Gürbüz,
Kıvırcık Ali, Aydın Öztıirk, Yavuz
Top, Zafer Gündoğdu ve Enver Çe-
lik katıldı.
NEVŞEHtR - Mahsuni Şerif
hiçbir sanatçıya nasip olmayacak
görkemli bir törenle son yolculuğu-
na uğurlandı.
Ankara'daki törenden sonra binler-
ce araçtan oluşan konvoy eşliğinde
Hacıbektaş'a doğru yola çıkıldı. Da-
ha önce defalarca konser verdiği, ev-
lerine konuk olduğu Hasandedeliler ,
büyükozanuıyolunukeserekonual- j
kışlarla ve gözyaşlanyla Hacıbek- j
taş'a gönderdiler. |
Yurdun dört bir köşesinden binlerce
araç Ankara-Hacıbektaş yolunu saat-
lerce trafığe kapadı. Konvoyun ucu Ha-
cıbektaş'a vardığında son araçlarhenüz
Ankara'dan yeni hareket etmekteydi-
ler. Hacıbektaş Hacıbektaş olalı böyle-
sine büyük bir tören yaşamamıştı. Da-
ha önce birçok tören izlemiştik, böyle
bir izdiham ve sevgi seline rastlamadık.
Hacıbektaş Meydanı ara sokaklar, tepe-
ler, balkonlar, camlar, çatılar, insando-
luydu. Mahsuni'nin tabutunun olduğu
ambulans sırenler eşliğinde ilçeye gi-
rerken yaklaşık 100 bin kişi büyük oza-
nı alkışlarla selamladı.
Büyük ozan Hacıbektaş'ı çok sever-
di, bütün dostlanna Hacıbektaş'ta hün-
kânnın yanında gömülmek istediğini
birçok kez vasiyet etmişti. Sonunda ar-
zusuna ve hünkânna kavuştu. Onu hün-
kânna 100 bin kişi eller üstünde taşı-
yarak götürdü.
Mahsuni'nin defnedileceği sırada
büyük bir izdiham yaşandı. Geceden
gelip mezan bekleyen binlerce vatan-
daş, mezann çevresini ve içini güllerle
donatmıştı. Cenazesi defhedilen Mah-
suni'nin ailesi, kalabalığın mezann
çevresini boşaltmamasından dolayı zi-
yaret etmek için saatlerce bekledi.
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
?eçeteler'le Havldar'ı
Kanşhrmayalım!..
• Baştarafi Arka Sayfada
(Bkz. '1. Doğu Halklan Kurultayı', Koral Yayınla-
rı, 1975). Sömürgecilik düzeyinde 'keyfiyet' böy-
le de, Emperyalizm düzeyinde farklı mı? Biiindi-
ği üzere, Marks ve Engels, Emperyalizm'i tanım-
lamazlar; aslında bu kadan bile, Marks'ın soru-
nu, ne kadar Avrupa / Merkezci düşundüğünü
gösterir. Emperyalizm 'teorisini' Bukharin ve Le-
nin geliştiriyorlar; yani kimler, III. Enternasyo-
nal'in fikir adamları; peki o esnada, Sosyalistler
ne diyor?
Aragon'un 'Basel'in Çanlan'nı, nasıl bir te-
cessüs ve heyecanla Türkçeye çevirdiğimı, ha-
tırlıyorum: II. Enternasyonal, ilk Dünya Savaşı
öncesinde, düpedüz bir Emperyalist Paylaşım
olacak bu 'bâdire'ye karşı çıkmak için, hayli tar-
tışmış; neticede fiili durumu, dolayısıyla 'paylaş-
mayı' kabullenmişler: Jean Jaures, en ünlü istis-
nadır, bunu hayatıyla bdemiştir. Hepsi bu kadar
mı, hayır; Sovyet Ihtilâli, gerçekte bu Enternas-
yonal'e kayıtlı bir parti tarafından gerçekleştirili-
yor: Bolşevikler, Rus Sosyal Demokrat Parti-
si'nin 'Çoğunluk'fraksiyonudur Devrim'in, Dün-
ya Devrimi'ne dönüşmesi, Brüksel Errternasyo-
nali'nın onaylayıp, o 'Devrim'e katılmasına bağ-
lı. Katılmamışlardır. Kautsky ve Leon Blum, bu-
na 'Proletarya Diktası'nı sebep gösterir ama, dün-
ya âlem, böyle bir katılmanın 'Batılı, Hıhstiyan ve
Beyaz' Emperyalizm'in 'tasfiyesi' anlamına gele-
ceğini; Brüksel Entemasyonali'nin ise, bunu gö-
ze alamadığını anlamıştır.
Daha o zaman Batı Avrupa'lı (AB'li) işçılerın,
'zinciherinden başka kaybedecek şeyleri' vardı:
Bab Emperyalizmi'nin, sömürgetalanından, on-
lara ayırdığı 'pay'l
Avrupa Sosyalizmi'nin,
dayandığı 'sacayağı'...
Bolşevikler'in, katkılarıyla Dünya Devrimi'nin
gerçekleştireceğini umduğu, Alman Sosyal De-
mokrat Partisi; HrUer'i halkın oylanyla iktıdara
getirecek o tarihi seçime, Liebnecht'in Komü-
nist Partisi'yle ortak katılmayı reddedip, solda-
ki oyları bölmekle kalmaz; böylece Nazizm be-
lasını dünyanın başına sarar; II. Dünya Savaşı
sonrasında, bundan ders alacağına, -ya da tama-
men ters bir ders alarak- 'doktrin düzeyinde
Marksizm 7 tek kılavuz saymaktan vazgeçerek; de-
mokratık sosyalizm'in, Klâsik (Yunan I Latin) Fel-
sefe'nin, Hümanizm'in ve (Buraya dikkat) Hıhsti-
yan Ahlâkı 'nın 'mirası' olduğunu benimser' (1959).
Nasıl Komintern'in babası, Bolşevik Partisi
ıse, II. Enternasyonal'in 'babası' öyle, Alman
Sosyal Demokrat Partisi'dir ki, onun takındığı
bu tavır çok geçmeden, bütün Sosyalistlere ya-
yılacaktır; Bunlar, 195O'li yıllardan bu yana, san-
ki yokmuş gibi, Emperyalizm'in sözünü etmez
oldular; dahası 'küreselleşme'ye 'sosyalist ge-
rekçeler' uydurmaya çabalıyorlar. Bundan ne çı-
kıyor, demek Sosyalist var, Sosyalistçik var, Ko-
münist var, Komünistçik var: Peçetelerle havlu-
lan, birbirine karıştırmayalım!
Baksanıza, CHP bile, 'Hıristiyan Ahlâkı'nı miras
edinen' o örgütün üyesi olabilmiş!
Sagbkta paralı dönem başhyor
• Baştarafi 1. Sayfada
lağın gerekçesinde a-
maç, sağlık kunımlan-
nın işletmecilik esasla-
nna göre yönetilmesi
olarak gösteriliyor.
Sağlık Bakanlığı tara-
findan hazırlanan ve 3359
sayılı Sağlık Hizmetleri
TemelYasası'nda değişik-
lik öngören yasa taslağı,
Bakanlar Kurulu'na gön-
derildi. Meslek örgütleri-
nin, sağlık hizmetlerini
parah hale getirdiği için
karşı çıktığı yasa taslağın-
da şu düzenlemeler öngö-
rülüyor:
• Taslağın gerekçesın-
de amaç, sağlık hizmetle-
rinin işletmecilik esasla-
nna göre verilmesi olarak
belirtiliyor. Gerekçede,
"Sağlık kuruluşlannın
ve bilhassa yatakh sağ-
lık kurumlarının işlet-
mecilik esaslarına göre
faaliyet göstermesinin
gerektiği. bugün hemen
herkes tarafından kabul
görmekte olan bir go-
rüştür"denılıyor.
• Taslak, saat 16.00'dan
sonra Sağlık Bakanlığfna
bağlı sağlık kurumlann-
da paralı sağlık hızmeti
vCTİhnesme de yasal da-
yanak saglıyor.
• Bir diğer düzenle-
meyle de tüm sağlık hiz-
metlerinin özel sektörden
alınabilmesine olanak
sağlanıyor. Buna göre,
sağlık hizmetlerinin ama-
cma uygun olarak veril-
mesi için gereken hertür-
lü mal ve hizmet alımı ile
kıralama işlemi, mevzu-
ata uygun olmak koşuluy-
la gerçekleştirilebilecek.
• Sağlık kurum ve ku-
ruluşlarında sözleşmeli
personel çalıştırmaya ola-
nak sağlayan düzenleme
de meslek orgutlennin
yoğun tepkisine neden
oluyor. Düzenlemenin
yasalaşması durumunda,
sağhk kurum ve kuruluş-
lannda 657 sayılı yasaya
tabimemurlar ve 1475 sa-
yılı Iş Yasası'na tabi işçi-
İerin dışında 657 sayılı
yasa kapsamında yer alan
özel sözleşmeli personel
de çahşabüecek. Sözleş-
meli personelin diğer ça-
lışanlardan daha yüksek
ücretlerde çalışmasınuı,
kamudakı ücret dengesiz-
liğini daha da derinleştire-
ceği ve sağlık kurum ve
kuruluşlanndaki iş banşı-
nı tehlikeye sokacağı uya-
nsmda bulunuluyor.
• Taslak, döner serma-
ye gelirlerinin yüzde 2'si-
nin Sağlık Bakanlığı 'na
aktanlmasını öngörüyor.
• Sağlık hizmetlerinin
ücretlerinin belirlenme-
sinde bu kurumlann eği-
tim, araştırma ve altyapı-
lannı yenileme gereksi-
nimlerinin dikkate alın-
masını öngören düzenle-
me, bütçeden sağlığa ay-
nlan payın daha da düşü-
rüleceği biçiminde yo-
rumlanıyor.
Mumcu: ANAP şirket gibi
SERTAÇ EŞ
Nüfus cüzdanunı
yitirdim.Hükümsüzdür.
TÜLAY ÖZDİLEK
Nüfus cüzdanımı
yitirdim.Hükümsüzdür.
MURATBUCAK
ANKARA - ANAP'ta iç he-
saplaşmaya dönüşen il başkan-
lan toplantısuıda Genel Baş-
kanvekili Erkan Mumcu, ko-
alisyon icraatına ve parti lide-
rine karşı bayrak açtı. Mumcu,
Başbakan Bülent Ecevit'in ra-
hatsızlığıyla başlayan belirsiz-
lik ve istikrarsızlık ortamının
Türkiye'ye 100 milyonlarca
dolara mal olduğunu söyledi.
ANAP'ın yolsuzluklarla yan
yana ve bir şirket görüntüsü
içinde olduğunu kaydeden
Mumcu, hükümetin RTÜK
Yasası'nda yaptığı değişiklik-
le AB samimiyetinin tutarsız-
lık olduğunu dile getirdi.
ANAP'ın 19. kuruluşyıldö-
nümü nedeniyle Ankara Bil-
kent Oteli'nde yapılan toplan-
tılann dün basına kapalı bölü-
münde konuşan Erkan Mum-
cu, hükümete ve partisine yö-
nelik sert eleştirilerde bulun-
du. Alınan bilgiye göre Erkan
Mumcu, Başbakan Ecevit'in
rahatsızhğım anımsatarak
"tki haftada ortaya çıkan
belirsiziik ve istikrarsızlığın
Türkiye'ye maliyeti 100 mil-
yonlarca doları bulmakta-
dır" değerlendirmesini yaptı.
Yeniden yapılanma ve deği-
şim konusunda kapsamlı ça-
lışmalar yaptığım belirten
Mumcu. "ANAP'ın değişi-
min liderüğim üstlenmeme-
si ciddi bir liderlik sorununu
ortaya çıkanr. Emeklerim,
MKYK'de tıkanmıştır. Pro-
jenin açıklanmasından son-
ra onlarca bakanlar kurulu
ve zirve olmasına karşın
gündeme getirilmedi. Bir li-
der iradesi haline dönüştü-
rülmedi. Temenni ve tribün
söylemi düşünceleri olarak
yansıtıldr diye konuştu.
Siyasi PartilerYasası, Seçim
Yasası ve mahalli idareler re-
formunun bir an önce çıkanl-
ması gerektiğini belirten Er-
kan Mumcu. bu konuda da
partisini eleştirdi. Mumcu,
"Siyasi Partiler Yasası'nda
yapmayı önerdiğimiz deği-
şikliği, tüzüğümüzde yap-
mamıza bir engel yok. Ya-
parsak bu sanıimiyetimizi
gösterir" dedi.
ANAP liden Mesut Yü-
maz'ın daha önce bir grup top-
lantısında dile getirdiği "Bu-
gün ben ANAP için ne yap-
tun, sorusunu herkes kendi-
sine sormalıdır" şeklındekı
sözlerine atıfta bulunan Erkan
Mumcu, Yılmaz'ı da hedef
alarak "Tek istisna olmadan
herkes kendisine bu soruyu
sormalıdır" diye konuştu.
'Ciddi baraj sorunu var'
Parti içinde, sürekli hipnoz
yaşandığını vurgulayan Mum-
cu şöyle konuştu:"Sürekli bi-
zi bize anlatıyoruz. Bizi bize
değil.başkalanna anlatmalı-
yız.Armutlu seçimlerinin ar-
kasına sığınmamahyız. Ar-
mutlu'da yüzde 16 oy kay-
bettik, Bunu Türkiye geneli-
ne simüle edersek ciddi bir
baraj sorunu ortaya çıkar."
Erkan Mumcu, doğalgaz faz-
lasıyla ortaya çıkan sorunu
eleştirirken partili bakanlann
güdümündeki anlaşmalan
kastederek "Aycell nasıl bir
yatırım bataklığıysa, SSK
nasıl bir kara delikse, doğal-
gaz anlaşmalan da bir kara
deliktir" değerlendirmesini
yaptı. Partisini ve hükümetı
AB konusunda samimi dav-
ranmamakla suçlayan Mum-
cu. "Bir taraftan AB'nin
bayraktarlığına soyunup di-
ğer taraftan AB normlanna
uymayan RTÜK Yasası'nı
geçirmek için sabahlara ka-
dar büyük bir kararhhk gös-
terdik. Bu güvenin önünde
en büyük engeldir. Bu tutar-
sızhktır" dedi.
•Şaibeli kişiler...'
ANAP'ın yolsuzluklarla
yan yana, bir şirket görüntüsü
içinde olduğunu vurgulayan
Mumcu, bu durumdan çıkıl-
ması için ciddi önlemler alın-
ması gerektiğini söyledi. Par-
tiye atfen çıkanlan yolsuzluk
söylentilerinin açıklamalarla
geçiştirildiğini belirten Mum-
cu, "Şaibeli kişileri gereki-
yorsa bünyemizden anndır-
mahyız" dedi. Mumcu, parti-
deki üst düzey yöneticilerinin
mal beyanlannın internetten
yayınlanmasını istedi.
Söz alan Mesut Yılmaz,
Mumcu'nun "tahrik edici ve
farklı" düşüncelerinin katı-
hmcılar tarafından paylaşılma-
sını ıstedı. Yılmaz, Mum-
cu'nun değindiği konulann di-
ğer partililer tarafından da di-
le getirilmesini istedi. Yıl-
maz'ın yorumu, toplantıya ka-
tılanlar tarafından eleştirilerin
hedefıni saptırma ginşimi ola-
rak değerlendirildi. ANAP'a
geçen dönemde katılan Ah-
met Özal ise Mumcu'nun
eleştırdığı doğalgaz anlaşma-
larını savundu.
Muğla İdare Mahkemesi
Memura
ödemetZMtR (Cumhuriyet Ege Büro-
su) - Kemer Orman tşletmesi"nde
çalışan Davut Fer, "Deviet, memur
ve aile fertlerinin sağlık giderleri-
nin tümünü ödemek zorundadır"
yönündeki yasa hükmüne dayana-
rak eşinin özel bir sağhk kuruluşun-
da yapılan tedavisinin masraflannı
devlete fatura ettirdi. Fer, eşinin 859
milyon TL'lik diş tedavisi masrafinın
ödenmesi için Muğla Idare Mahke-
mesi'nde açtığı davayı kazandı.
Fethiye Devlet Hastanesi'nden te-
davi yardım giderleri yönetmeliğine
dayanılarak serbest diş hekimine
sevk edilen Davut Fer'in eşinin teda-
visi sonucunda 859 milyon TL'lik
masraf çıkanldı. Aile, paranın dev-
let tarafindan ödenmesi gerektiğini
ve bunun da yasalarda belirtildiğini
ilgili yerlere iletti. Ancak bir sonuç
alınamadı. Bunun üzerine Muğla
Idare Mahkemesi 'nde söz konusu
paranın devlet tarafindan ödenmesi
için dava açıldı.
657 sayılı Devlet Memurlan Ka-
nunu'nun "Tedavi Yardımı" baş-
hklı maddesinde vurgulanan, "Dev-
let memurlarıyla eşlerinin veya
bakmakla yükümlü olduklan an-
ne, baba ve çocuklaruun hastalan-
maları halinde resmi veya özel
sağhk kurumlarında tedavileri
kurumlarca sağlanır. Tedavi gi-
derlerinin ve yol masraflarının
ödenebilmesi için resmi tabip ra-
poru gösterilmesi şarttır" hükmü-
ne dayanılarak açılan dava, Fer aile-
sinin lehine sonuçlandı.
GUNDEM BALBAY
I Baştarafi 1. Sayfada
kent Hastanesi yetkilileri art arda açıklamalar ya-
pıp, sadece görevlerini yerıne getirmekte olduk-
iarını vurguluyorlar. Ancak, Ecevit'in sağlığıyla il-
gili tartışmaların yükseldıği günden ben, hastane
ile Ecevitler arasında ayrı bir koalisyonun kurul-
duğu anlaşılıyor.
önce sağlık kontrolü yapılıyor. Tetkikler, çekim-
ler tamamlanıyor. ardından da kamuoyuna ne
söy!er
ıeceğıne karar verilıyor. Hastane sorumlu-
ları beyaz önlükle çıkıp, şu yönde açıklamalar ya-
pıyorlar:
"Başbakanımız son derece sağlıklı. Hepimizin
başına zaman zaman gelebilecek basit şeyler ne-
deniyle kendisini muayene ettık. Bunun nedeni
deyorgunluk..."
Son durumda bile hastane yöneticileri neredey-
se "Başbakan çok sağlıklı olduğu için dışarıda
herhangi bir mikrop falan kapmasın diye" Ecevit'i
evine göndermediklenni açıklayacaklar.
Ecevit de ekonominin olumsuz etkilenmemesi
için evde telefonla tedavi yönteminı benimsedi-
ğini söyledi. Eğer sorun buysa, ekonomi en çok
belirsizlikten etkilenıyor.
Iki gündür yapılan açıklamalar Ecevit'in sağlı-
ğının sürekli iyiye gittiği yönünde. Dileriz bir haf-
ta sonra, "Ecevit'in durumu sürekli iyiye gittiği için
birhafta daha burada kalmasına karar verdik" de-
mezler.
Bir başbakanın sağlığı haberdir ve toplumun
tüm kesimlerini ilgilendirir. Bu bağlamda, Başba-
kan'ın sol kaburgasını ne zaman ve nasıl kırdığı
bile çok net değil. Herkes, ikincıl haberlerden ta-
rih çıkarmaya çalışıyor. Şu durumda Başbakanı-
mız faili meçhul bir kaburga kırığı sorunuyla kar-
şı karşıya...
Kamuoyunda sağlıkla ilgili degışik yorumlann
çıkması, yapılan resmi-özei açıklamalann güve-
nilirliğinı yitirmesinden kaynaklanıyor.
Denge politikası
Ecevit, elinde ıki reçete ile yaşıyor:
Ilaç reçetesi ve siyaset reçetesi...
Birinciyle ilgili görünümü aktardık. Ecevit'in bu
reçetenın gereklerine tam olarak uymadığı anla-
şılıyor.
Siyaset reçetesi daha farklı. Kendi içinde ikiye
ayrılıyor:
DSP ıçi ve hükümet...
Ecevit, DSP'li siyasi yaşamı boyunca, partinin
hizip algınlığına yakalanmasına izin vermedi. Böy-
le bir belirti gördüğü an hemen teşhısle tedaviyi
aynı anda gerçekleştirdi, hizipli bulduğu organla-
rı kesip attı.
Ancak organizma buyüdükçe tek dokuda tut-
manın zorlukları da ortaya çıktı. Bugünlerdebiröl-
çüdebunuyaşıyoruz. Sağlık tartışmalarının bera-
berinde, yeni lider yeni hükümet arayışlarını ge-
tirdiği, sağlıksız gelişmelerden daha çok Rahşan
Hanım'm sorumlu olduğu haberi Ecevitler'i deyim
yerındeyse çileden çıkarttı. öyle anlaşılıyor ki,
Ecevitler bu tartışmanın parti içine de yansıdığı-
nı görduler, bunun devamında bir urlaşma olabi-
leceğinı hissettıler.
Bu konuda önümüzdeki günlerde bir operasyon
planlıyor olmalılar!
Hükümetı yürütme reçetesi ise daha çok den-
geye dayanıyor. Muhalefet şu havada:
Bu hükümet Türkiye'yi perişanetti. Bunlar san-
dıktan çıkamaz. Şiddetli bir seçim kampanyası-
na da gerek yok. Sandık gelınce kazanan muha-
lefet olacak.
Bu hesaptartışmalı.Ziraherşey, seçim atmos-
ferine bakar. O atmosfer de seçim karan alınınca
netleşir!
Hükümetin içinde ise ANAP'la MHP arasında
ciddi görüş aynîıkları var. Vekâlet tartışmasında bi-
le, ANAP, Hüsamettin Özkan'dan yana, MHP
Bahçeli'yi istıyor. Bu anlaşmazhktan da "Ne olur-
sa olsun sonuna kadar Ecevit'le devam" çıkıyor.
Görünen şu:
Tababetsel sürprizler olmazsa, siyaset 2002'yi
bu dengelerle geçirecek.
ankcum@ttnet.net.tr
îsimsiz vergi
kahramanlan
ANKARA (AA) -
Bordro mahkûmlan ola-
rak anılan işçi ve memur-
lar, bütçeyi suilamaya de-
vam ediyor. Ücretliler son
10 yıllık dönemde her yıl
ortalama 5.9 mih/ar dolar,
bir başka ifadeyle 8.3 kat-
rilyon lira gelir vergisi
ödedi.
Gelirler Genel Müdür-
lüğü'nden edinilen bilgi-
ye göre, 1998'de gelir ver-
gisi tarifesinde ücretliler
lehine yapılan 5 puanhk
indirim bile işçi ve me-
murlara yeterli ölçüde so-
luk aldıramadı.
Söz konusu düzenleme-
nin yapıldığı yıl ücretlile-
rin gelir vergisi içindeki
payı yüzde 49 'dan 39.6'ya
gerilediyse de hemen 1
sonraki yıl bu oran yine
yükseldi.
2001 yıhnda ise ücreth-
lerin gelir vergisi içindeki
payı yüzde 37'ye düştü.
Ancak bu düşüşte, yaşa-
nan ekonomik krizle bir-
likte yoğun şekilde işçi çı-
kanlması, işini kaybetme-
yenlerin de ücretlerinin
hemen hemen sabit kal-
ması ya da çok az zam
görmeleri etkili oldu.
Ekonomik kriz ve vergi
indirimi yapılan yıllarda
yüzde 40'ın altına düşen
gelir vergisinde ücretlile-
rin payı, son 10 yıllık sü-
reç ortalaması dikkate
alındığında ise yüzde
47.85 olarak gerçekleşti.
Böylece 1992-2001 yıl-
lan arasında ülke çapında
toplanan her 100 liralık
gelir vergisinin 48 lirası iş-
çi ve memurun cebinden
çıktı.
Bu dönemin hazine bo-
nosu ve devlet tahvili baş-
ta olmak üzere faiz gehr-
leri açısından altın yıllar
olduğu dikkate alındığm-
da, rant gelirleri elde eden-
lerin düşük vergi payına
sahip olduğu bu yıllarda
vergi yükünü üstlenen üc-
retlilerin devlete yaptığı
katkı çok daha net şekilde
ortaya çıktı.
1992-2001 yıllan ara-
sında işçi ve memurlar dö-
viz bazında 59 milyar 383
milyon 327.8 bin dolar tu-
tannda gelir vergisi ödedi.
Bir başka ifadeyle, bu
dönemde bugünkü kurdan
83 katrilyon 136 trilyon li-
ra, daha ceplere girmeden
işçi ve memurdan gelir
vergisi olarak geri alındı.
Böylece ücretliler, her yıl
devlet bütçesine 5 milyar
938 milyon dolar ya da bu-
günkü değeriyle 8.3 kat-
rilyon lira katkı sağladı.
Bu katkmın sadece gelir
vergisi olarak tahsil edildi-
ği, işçi ve memurlann
ödedikleri katma değer
vergisi, taşıt vergileri,
damga vergisi ile diğer
vergi ve harçlar dikkate
alındığında. çok daha yük-
sek boyutlara ulaştığı da
ortaya çıktı.