18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MAYIS 2002 PAZAR • * • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERÎN DEVAMI 19 4 J T U N C E L CÜNEYT ABCAYÜREK H Baitarafı 1. Sayfada v=ya yeni bir hükümetin kurulması mı? Türtiye'de hayır! Kaburga kınğı, sol ayakta ödem, «laınalarda iltihaplanma gibi geçici ve ne çare, ke- ssin tedavisi bugün olanaksız, süreklilik arz eden nö- «•olojik (adı miyasteni) hastalığına tutsak bir Başba- Ikan; kendinden başka bir başbakan bulunamayaca- (ğına, erkenseçimin aykınlığına inanmış bi kez. Kırıl" kaburga ile 12 gün sancılar içinde yaşıyor. Şımdi eşi eleştiri sağanağı altında. Bülent Bey'i cioktottara göstermedi. Sakladı eşini. Doğru. lyi ama bir başka gerçek sırrtıyor. Aydın bir kişi olan Ecevit doktora görünmek isteğini eşine neden söy- lemedf? Israr etmedi? Doktorsuz tedavinin tek sorumlusu Rahşan Hanım m ı ? Hayır! Rahsan Hanım'ın sorumsuz davranışına Bülent B e y de orta<. Ecevit'in uzun süre acıya dayanması "U/USUJIUZU telaşa düşürmemenin bir gösterge- si"ymişl Ne özveri arna... Yıllanjır bilinen hastalığına karşın Ecevit'e kol ka- nat geren yazarlarımızın kimileri artık "Ecevit döne- rninin kapandığını" yazıyor, "Ne yapacağız" sorusu- n a yanıt bulmaya çabalıyorlar. Kimileri de "Ecevit'siz gün/eri' araştınyor. Gecikmiş çabalar! Bizim demokrasimiz "vazgeçilmez başbakan has- talığından" mustarip. Oysa, ANAP'la MHP araların- daki çekişmeyi bir an için unutabilseler, DSP'yi de aralarına alarak, hatta DSP'den bir başbakan üzerin- de anlaşabilseler "Ecevit ve sonrası" düğümünü pe- kâlâ çözebilirler. Ama ne mümkün. Üstelik "vazge- çilmezlMen bir türiü vazgeçemeyen" Ecevit'in yeri- ne DSP'den bir başka başbakan koymak kimin had- dine! Çevir kazı yanmasın ~~ Ecevrî'i hastaneye düşüren travmatik kırık, doku zedelenmesi. sol bacaktaki tromboflebit tedavi edi- lebilir. Başbakan'ı giderek, artarak bedensel ve zihinsel arızalara zorlayan "nörolojik rahatsızlığın kontrol al- tında " olduğu açıklandı. Miyasteni adlı hastalığı yıllardır biliniyor. Yakın ay- larda Dr. Turgut Zileli tedaviye başladı. 30 Mart 1999 günü (yaklaşık üç yıl önce) "Birsa- vaş, birsağlıksorunu" başlığı ile Güncel'de Ecevit'in hastalığıyla ilgılı yazdıklarımız; "Fakat 'önemli birşey' var. Kameralann önüne çıkan Başbakan Ecevit'in be- densel hareketierinde -son zamanlarda- çok dikkati çeken durağanlık göze çarpıyor. Kollan dikey ve ha- reketsiz. Kimi zaman konuşmakta zoriantyor ve eski hızını yitirmış. Hatta zaman zaman yürürken yardıma gereksinıyor" diye başlıyor ve devam ediyor: "Son zamanlarda devletin tepe noktalannda so- rumluluk taşıyan iki kaynaktan Ecevit'in sağlık sonın- lanyla ilgili 'ciddi bilgiler' geldi. Bu kaynaklar... 'uzun süreli, ince ve derin nitelikli bir hastalık'fan söz edi- yorfar. Devletin çok ağır iç ve dış sorunlanndaki so- rumluluklan omuzlayacak olan Ecevit'in sağlığı kişi- selliğiaşıyor. Batı'da birliderin, birbaşkanın, birbaş- bakanın sağlığına ne denli yakın ilgi göstehldiği, ör- neklehyie bilinen bir gerçek. Zira o kişinin sağlığı ülke sorunlannın sağlığı ileya- kından ilgili, bağlantılı." Bu yazıya Ecevit'in tepkisi sert oldu. Zaman geç- ti. Ecevit, önce Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde "kontrolden" geçti. 30 Mart 1999'da yazılan (hâlâ sürüp giden) ciddi arızalar medyada ve ilim irfan sa- hibi çevrelerde "yorgunluk" diye tanımlandı. Ve... Ecevit, Haberal'ı cumhurbaşkanlığına aday gösterdi. Prof. Mehmet Haberal'ı tanırım. Geçen aylarda "Ecevit'in hastalığı nedir" diye sordum Haberal'a. Kükredi. "Doktorubenim, hastalığıyok, (bedensel ve zihinsel anzalar için) 'yorgunluktan" dedi. Bugün ise Başbakan'da "var olan nörolojik rahat- sızlığın kontrol altında olduğunu" açıklıyor... Tıp ilminde de demek ki dün dünmüş, bugün bu- gün... Öğrendik! Diyanet'ten 'eşitlikçi y bildirge ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Diyanet îşjeri Başkanhğı, "Güncel Dini Mesele- leri İstişare Toplantı- srnın sonuç bildirge- sinde, kadın-erkek eşit- liğine vurgu yaptı. "Ka- dının sosyal ve hukuki statüsü konusunda da- ha ileri adımlar atıl- ması Kuran'ın ruhuna aykın değildir" deni- ]en bildırgede, Islam "ın- her iki eşin de evliliği bi- tirme hakkının bulundu- ğunu kabul ettiği vurgu- landı. Bildirgede, duayı herkesin kendi dilinde okumasmdan daha do- ğal bir şey bulunmadı- ğının altı çizildi. Bildirgede, kadın haklan konusunun in- sanlık tarihinin temel sorunlanndan biri oldu- ğu vurgulanırken, ka- dınla ilgili yanlış düşün- celerin ortadan kaldınl- masının sağlıklı bir eği- time bağlı olduğunun altı çizildi. Bildirgede halk arasında dini nikâh olarak bilinen uygula- manın, Türkiye'ye öz- gü, tarihi, dini ve huku- ki şartlann ûrünü oldu- ğu belirtilerek, bu uygu- lamanın resmi nikâhtan sonra yapılması tavsiye edildi. Bildirgede, ka- dınlann cuma ve cenaze namazlanna katılabile- ceği belirtildi. 'Bir garipyaîhn hikâyesi • BaştarafıArka Sayfada sa gerek. Kendi tarihine ve )aşanmış olan pek çok şe- ^e sahıp çıkmayan bir mil- İyetçilik ne tûr bir milliyet- aliktir? Savarona"da vur patlasın cal oynasın bir yaşam sü- erken "Bcn Atarürkçü- ;üm!'' demek ne biçim bir itatûrkçülüktür? Savarona'nın başına ge- înler yeni değil ve ben ne aman orada verilen bir da- etın neredeyse müstehcen Dtoğraflannı görsem bu ül- enın Atatürk"ü hak etme- iğını düşünüroldum. San- i her şey 83 yıl sonra gel- iğımiz yeri göstenyor. tüm jlevizyon kanallannda hiç urmadan göbek atılan bir lke, sadece eğlenceyi ve iketmeyı düşünen birtop- ım. Vah tohumluk mercime- ini. buğdayını bile yurtdı- ından satın almak zorunda ırakılan bize! Vah topraklan kanş kanş satılan bize! Vah bu ülke için, daha iyi bir gelecek için ölen gence- cik insanlara! Dostlara! Çekin bir fırt ve Savaro- na'dakı âleme sanal olsa da katılın. Nasıl olsa hiç kim- se. bu garip yash yatın ka- derini değiştiremeyecek. Bu konuda en hassas olma- sı gerekenler bile parmakla- nnın ucunu kaldırmayacak- lar. Dört tarafı denizlerle çevrili bir ülkede Savaro- na'lann kaderi birer eğlen- ce gemisi olmak. yazık! Hey oralarda kimse yok mu? Not: Savarona"daki da- vetin haben 2 Mayıs 2002 tarihinde Hümyet gazetesi- nin ikinci sayfasmda geniş ve fotoğraflı olarak yayım- lanmıştır. seyreyleisil(g vahoo.com Ünlü ozanın cenazesini Esenboğa Havalimanı'nda binlerce kişi karşıladı Mahsımi'nin son yolculuğuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Almanya'nın Köln kentinde önceki gün yaşamıru yitiren ünlü ozan Aşık Mahsu- ni Şerifin cenazesi, dün Anka- ra'ya getirildi. Ünlü ozarun ce- nazesi Esenboğa Havalima- nı'nda binlerce seveninin oluş- turduğu kalabalık bir topluluk tarafindan karşılandı. Âşık Mahsuni Şerif için ilk tören Köln'de yapıldı. Köln'de- ki Mahsuni dostlan büyük oza- nın cenazesi başında haklannı helal ettiler ve çiçeklerle Köln Havalimanı'na götürdüler. Âşık Mahsuni'nin cenazesi tutulan özel bir uçakla Ankara'ya doğ- ru yola çıkarken, başkentteki binlerce Mahsuni seveni de oza- nın Dikmen'deki evinin önünde sabahın ilk saatinden itibaren toplanmaya başladı. Evin önün- de hoparlörden Mahsuni türkü- leri çalınırken, kalabalık arasın- da bayılanlar oldu. Saat 14.00'e doğru 3 bin araçlık konvoyla Esenboğa Havalimanı'na doğ- ru yola çıkıldı. CHP'nin seçim otobüsünden çalınan Mahsuni rürküleri eşlığinde konvoy Esenboğa'ya doğnı gıderken yollardan insanlar el salladı. gÖ2yaşı döktü. ilk araçlar hava- limanına vardığında konvoyun diğer ucu Pursaklar'a uzanmak- taydı. Saat 17.30 sıralannda Esen- boğa Havalimanı'na ınen uçak- tan Mahsuni "nin cenazesi alkış- lar ve gözyaşlan içinde alındı. Cenazeyle beraber eşi Fatma Mahsuni ve oğlu AJi Mahsu- ni'yi Ankara'da kalan kardeşle- ri karşıladı. Kültür Bakanlığı ambulansına yerleştirilen cena- ze, konvoy eşliğinde Ankara'ya götürülerek Numune Hastanesı morguna kaldınldı. Konvoy An- kara'ya gelirken yol kenarlann- da toplanan yüzlerce kişi, alkış- lar ve gözyaşlanyla Mahsuni 'yi selamladı. Bugün saat 10.00'da Kültür Bakanlığı önünde yapı- lacak törenden sonra konvoy ha- linde Mahsuni'nin cenazesi Ha- cıbektaş'a görürülecek. Mahsu- ni, vasiyeti üzerine Hacıbek- taş'ta sevenleri tarafindan topra- ğa yerilecek. Öte yandan büyük ozanın se- venleri ve Alevi dernekleri, Ha- cıbektaş'a giderek cenazeye ka- tılabilmek için kentteki hemen hemen bütün otobüsleri kirala- dı. Bunun üzerine radyolara ilanlar verilerek kiralık otobüs aranmaya başlandı. Cumhııriyetm devrimci ozaıutstanbul Haber Senisi - Âşüc Mahsuni Şerifın kaybı tüm ülkede üzüntü yaratırken sanatçının "Cumhuriyet tarihinin devrim- ci ozanı" olduğu ve yaşamı boyunca banş felsefesinden aynlmadığı belirtildi. Mahsuni Şerifin yaşamını yitirmesi nedeniyle sanat- çılar duygulannı dıle getinrken sivil toplum kuruluşlan başsağlığı mesajlan yayımladı. MUSa EroğlU: Çok yakımmdı, onu nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Mahsuni'yi 'çağı- mızın Pir Sultan'ı diye ifade ediyorlar, ben onun sanatçı kimliği için 'Cumhuriyet tari- hinin devrimci ozanı' diyonun. Son 50 yı- lın halk ozanı, düşünce insanı, lasaca 'sanat- çı özeti'dir. Onu yakalamak zor değil. Sadlk CÜrbÜZ: Âşık Mahsuni ozan de- yimini hakkıyla hak eden gerçek bir ozandı. Son yüzyılımızın âşığı Âşık Veysel ise oza- nı Mahsuni Şeriftir. Mahsuni. ülkemizin Atatürk'ün gösterdiği çağdaş standartlarda olmadığını süc sık v-urgular, bunun kavgası- nı sivil toplum örgütleri ve kendine yakın bulduğu partilerle birlikte hareket ederek sürdürmüştür. Ferhat TliriÇ: Büyük bir ozan, bir ta- rih çınanydı. Halkbilimcisi ve hepimizin babasıydı. Daima sevgi ve banş mesajlan veren, felsefesinden vazgeçmeyen ender insanlardan birisi oldu. Daha söyleyeceği çok türküsü vardı. Sabahat Akkiraz Baba dostumdu. Onunla birlikte çalıştun, arkadaşımdı. Duygulanmı kendime saklamak, kendim yaşamak istiyorum. Saffet BUİUt (Bahçelıevler Beledıye Başkanı mimar): Mahsuni ülkemizin yetiş- tirdiği en büyük ozanlardan biriydi. Yurttaş- lara ve yakınlanna başsağlığı dilerim. UfUK UraS (Özgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanı): Mahsuni eşitsizlik- lere, soyguna, talana, baskıya ve sömürüye sazıyla itiraz ediyor, sesini, şiirini, emekçi- lerin, ezilenlenn sesine katıyordu. Nedlm KÖTOğlU (Emeğin Partisi Genel Başkan Yardımcısı): Âşık Mahsuni Şerif ya- şadığı sürece, emperyalizme ve her türlü ge- riciJiğe karşı mücadele verdi, bu nedenle iş- kenceler gördü. Eğitim-Sen Genel Merkezi, Folklor-Edebi- yat dergısinden yapılan açıkJamalarda büyük ozanın çağın sesi olduğuna dikkat çekildi. Esenkent'te havuz keyfi Aqua Club Dolphin adlı eğlence merkezi, Esenyurt Be- lediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan tarafindan törenle hizmete açıldı.Vap-İşlet-Devret modeliyle yapılan eğlen- ce merkezi, Esenyurt Kooperatif Birliği'nden kiralanan 50 bin metrekare alan üzerine kuruldu. Ziyaretçilere yüzme havuzlarmdan tenis kortlarına kadar çeşitli im- kânlar sunan eğlence merkezi, toplam 3.5 nıilyon dola- ra mal oldu.Törende bir konuşma yapan Gürbüz Çapan, eğlence merkezinin Esenyurt'un çağdaş yüzünü yansıt- tığını söyledi. (Fotoğraflar: UĞUR DEMÎR) Türkiye'ye terörist saldın ihban I Baştarafı 1. Sayfada en güvenilir ülke Türkiye'dir" dedi. Bu yönde bir istihbaratın. ABD yetkililerince turizm mevsi- minde basına yansıtılması tepkiy- le karşılandı. AFP ajansı, ABD istihbaratına dayandırarak önceki gece geçtiği haberinde, Washington"ın, doğ- rulanamayan bilgilere göre, kim olduklan belirlenemeyen terö- ristlerin, sivil uçaklan kullana- rak eylem yapabileceği bılgisi al- dığı iddiasına yer verdi. Haber- de, ABD yetkililerinin, Istanbul Atatürk Havaalanı'na cumartesi (dün) \'eya pazar (bugün) saldın olabileceğini belirttikleri, ancak Amerikan vatandaşlanmn doğ- rudan hedef alınıp alınmayacağı- nın belli olmadığını söyledikle- ri kaydedildi. Habere göre bir ABD yetkili- si, "tstanbul havaalanında uçak kaçırma gibi bir eylem yapılabilir" dedi. Bılgılerin doğrulatılamadığmı, ancak An- kara'ya aktanldığını belirten yet- kili, "Ama 22 Mayıs'a kadar Türldye'de si«I havacılığa yö- nelik bir saldın olasılığı var" dedi. Ankara tepkiyle karşıladı Terörist saldın olabileceğine yönelik istihbaratın ABD tara- findan, turizm mevsiminde bası- na yansıtılması Ankara'da tep- kiyle karşılandı. Dışişleri kay- naklan, ABD'nin daha önce çe- şitli kereler "gizli" olarak yap- tığı bu tür uyanlan bu kez bası- na açıklamasına anlam vereme- diklerini belirttiler. Kaynaklar, bunun içte ve dışta turizm açısın- dan büyük bir kaygıya yol açaca- ğına dikkat çektiler. Ankara'nın tepkisi dün Içişle- ri Bakanı Yücelen tarafindan di- le getınldi. ANAP'ın dünkü top- lantısında gazetecilerin sorulan üzerine Yücelen, emniyete her dönemde çeşitli istihbaratlar gel- diğini, ancak bu istihbaratlann kamuoyuyla paylaşılmadığını söyledi. Yücelen, dünyanın her yerinde uygulamanın böyle ol- duğunu belirtirken, örnek olarak 11 Eylül saldınlannı gösterdi. Içişleri Bakanı, ABD Başkanı George Bush'un bu saldınlan daha önceden bildiğini ancak ka- muoyuna açıklamadığım söyle- di. Yücelen şunlan söyledi: "Biz her türlü senaryoya karşı her türlü tedbiri alıyoruz. Bu, şu istihbarat. bu istihbarat olarak değil, 11 EylüFden itibaren ha- vaalanlarında gerekli her tür- lü tedbiri aldık. Bugün iddia ediyorum, turizm açısından en güvenilir ülke Türkiye'dir. Bü- tün vatandaşlamıza sesleniyo- rum, hiç kimse meraklanma- sın, bütün havaalanlarında, hassas bölgelerde her türlü tedbiri aldık. Bunun üzerine şu istihbarat bu istihbarat diye olayı büyütmenin veya başka yönlere çekmenin hiç gereği yok. Herkes rahat etsin, işine baksın. Güvenlik güçlerimiz bütün tedbirleri bütün senar- yolara karşı almaya devam edi- yor." MtT Müsteşan Şenkal Atasa- gıın önceki gün Dışişleri Bakan- lığına gelerek Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile görüştü. Elinde bir dosyayla bakanhğa gelen Atasagun'un Cem ile 15 dakika süreyle bir araya gelmesi Anka- ra'da, görüşmenin, terörist saldı- n istihbaratıyla ilgili olabileceği yorumJanna yol açtı. şeyler haürlama' mücadelesi sürüyor ALPER TURGUT F tipi cezaevleri ve tec- ride karşı bir buçuk yılı aşkın süredir devam eden ölüm orucu eylemi bugü- ne dek 91 yaşamın sol- masına 400'ü aşkın kişi- nin ise sakat kalmasına yol açtı. Ömür boyu sü- recek bir hastalığa "mahkûm olan" eski eylemcilerin, TlHV'nin yardımlanyla, TAYAD ve Yaşam Evi'ndeki "bir şeyler hatırlayabilme" mücadelesi ise sürüyor. Ölüm orucu eylemin- de sakat kalan Özkan Güzel, Fikret Kara, Kevser Mızrak, İnan Gök, Yıldız Türkoğlu, Sakine Ögeyik, Ulaş Göktaş, Aslan Gencay ve \urgül Kayapınar. Aksaray'daki evlerinde kahvaltılı sohbet toplan- tısı düzenledi. Bir arada yaşayarak hafızalannı toparlayabilme mücade- lesi veren bu topJuluğa, 1996 ölüm orucu eylemi- nin izlerini taşıyan Meh- met Güvel ile Küçükar- mutlu'ya düzenlenen operasyonda yaralanan Hakkı Şimşek de destek veriyor. 15 yaşında ceza- evine girip 25 yıl ceza alan Özkan Güzel, poli- sin kendisini "canlı bomba" olmakla suçla- dığını öne sürerek "Her an polis takibindeyim. Tek başıma hareket edemiyorum, yürü- mekte dahi zorlanıyo- rum ve üstüne üstlük intihar eylemcisi i'an ediliyorum. Çantayla gezemiyoruz, poşet ta- şıyamıyoruz. Geçen gün çanta taşıyoruz di- ye bizi gözaltına aldılar, içindeki kitaplara el koyduktan sonra bizi serbest bıraktılar" diye konuşuyor. Güzel'in söz- len üzerine arkadaşlan espriyi patlatıyor: "Ya- kında bomba imha eki- bi seni takip edecek, ya da İsrail'de olduğu gibi bombalara müdahale eden robotlar peşinden gelecek." TlHV'nin yardımlan- nı unurmadıklannı söy- leyen eski eylemciler, Koşuyolu'nda açılan ve iki hafta sonra Usküdar Kaymakamlığı'nın em- riyle mühürlenen "Sevgi Özel Rehabilitasyon Merkezi "nin kapatılma- sına ise anlam veremi- yorlar. Ölüm orucu eylemin- de iki kızını yitiren baba Ahmet Kulaksız ise, ya- şam boyu sürecek bir hastalığın yani vvemic- ke-korsakoffun pençe- sinden kurtulmaya çalı- şan 400'ü aşkın kişinin "bir şeyler hatırlaya- bilme" ve "hafızalan- na yeni yeni bilgiler ek- leyebilme" mücadelesi- nin her şeye karşm sür- düğünü belirtiyor. Top- lantı. ölüm orucu eyle- minde hafızasını yitiren 25 yaşındaki Inan Gök'ün, 19 Aralık ope- rasyonunun ardından yazdığı Unutulmayan (Bir Sevgi Masalı) adlı şiirkitabını katılımcılara dağıtmasıyla sona erdi. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Onlar yüzyıllardır düşüncelerini korkmadan, açık yüreklilikle, herkesin anlayacağı bir dille toplumla paylaşıyorlar. Birinci binin başından Türkiye Cumhu- riyeti'nin kuruluşuna dek, Türkçemiz diriliğini koru- muşsa bunda en büyük pay ozanlarındır. Adlarını ilk Oğuz boylannda duyduğumuz ozanlar, aynı zamanda Anadolu'nun ilk gazetecileri, yorum- culanydılar. Dönemin yönetimi ne söylemişse doğ- rudur, demediler. Eğrileri, yanlışları başlannı verme pahasına söylemekten çekınmediler. Bugün o ozanlann kellesini vuranların adı sanı bi- linmiyor ama, ozanlarımız, türküleri yaşıyor. 17. yüzyılın iki ünlü ozanı Köroğlu ve Kuloğlu nun dörtlüklerinde neredeyse anlamadığımız tek sözcük yok. Ahh 19. yüzyılın ozanı Dadaloğlu. Onun kadar Anadolu'yu gezeni, yer, dağ, ova, şehir, kasaba adın- dan söz edeni yok. Cumhuriyet döneminin ozanlarıysa aydınlanma ateşinin bambaşka bir meşalesi oldular. Topluma hepeşitliği, ilmi, insanlığı önerdiler. YıllarönceToros- lar'da bir ozan, "san saçlım, mavi gözlüm nerdesin nerdeee" diye başlayınca bir aşk türküsü sandım; Atatürk'ü anyormuş... Işte bu ozanlardan bırini. Âşık Mahsuni Şerif i cu- ma günü sabaha karşı kaybettik. Âşık Mahsuni'nin 20 bini aşkın eseri var. Bunlardan çok azı 9 kitabın içine kondu. ötekiler, Anadolu'nun her yerinde uçuşuyor. Ankara'da dost sohbetlerinde, büyük konserler kadar coşkulu söylerdi. Bunların çok azında buluna- bilmenin üzüntüsü ve zenginliği içindeyim. Birinde Radyo Ekin'in arka odasında söyleşip saziaşırken sormadan edemedim: - Kaç eseriniz var? Tam rakam veremeyecegini söyledikten sonra, bir anısını anlattı: "Malatya 'da mıydım neydim. Genç bir ozan çok gü- zel bir türkü söylemeye başladı. Sözleri o kadar ho- şuma gittiki, merakla sonunu bekledim... Birde bak- tım, benimmiş..." Çekip gitmiyorum Asıl adı Şerif Çıkık olan Âşık Mahsuni, tıpkı ken- disinden önceki ozanlar gibi, öne çıkmak için, eser- lerinden çok para kazanmak için çaba harcamadı. Bütün çabası üretime dönüktü. Biraz derinleşen bir sohbette, hemen bir kâğıt kalem alır, adını soyadını yazar gibi oracıkta 3-4 dörtlük birden yazardı... Edip Akbayram dan. Arif Sağ'dan, Selda Bağ- can'dan ve nice sanatçıdan dinlediğimiz eserlerin- de, Pir Sultan Abdal'ın, Karacaoğlan'ın, Seyra- ni'nin izini sürdü. Halkına hiç ihanet etmedi. Onlann sorunlannı taayüreğinin derinliklerinde hissetti. Bun- lan türkülere dökerken kalbinin sesini beyninin kıv- rımlarından geçirdi. Onları sazla buluşturdu. 2 Temmuz 1993 Sıvas katliamına kinle, nefretle, salt duygulannın sesini dinleyerek yaklaşmadı: Günah ne Sıvas'ın ne Sıvaslının, Bin yıllık pusuda yatanlanndır. Hayvan sürüsünün günahı oimaz, Onlan elinde tutanlanndır. 7. kitabı, "Dolunaya Tül Düştü"öe kendisini şöyle anlatıyor: "Halkozanlığıgeleneğiasla veaslayardakçılığı, iki- yüzlülüğü kabul etmez. Bu yapı ozanın dik kafaiı bi- risi olduğunun tanımıda değildir... Doğdum, yaşadım, sonra da çekip gitmiyorum. Sadece değişiyorum, başka şeyler olacağım. Çünkü bütün eşya ve canlı- larda kuruluş bu terkipledir. Yann toz, toprakolan vü- cudum, daha başka yannlarda yeniden i$e yarayabi- lir. Bütün maddelergibi..." Mahsuni'yi bugünden itibaren Hacıbektaş'ta yeni bir yaşam bekliyor. Ozan tabakasının en sağlam ne- feslerinden birini sonsuza taşıyan Anadolu'nun ba- şı sağ olsun... [email protected] Öğrencüer üepolis çatıştı: 9potisyaralı ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Emeğin Partisi'ne üye öğrencile- rinYÖKYasaTasansfnı protesto eyleminde, po- lisin müdahalesi sonucu çıkan olaylarda 9 polis yaralanırken yaklaşık 20 kişi gözaltına alındı. Po- lisin müdahale eünesini kınayan Eğitim \ e Bilim Sendikası Genel Sekre- teri Emirali Şimşek, "Türkiye'de ne yazık ki, demokratik tepki- nin karşüığı dayak ve gözaltı oluyor" dedi. Emeğin Partisi'ne üye öğrencilerin de aralann- da bulunduğu bir grup, TBMM'de görüşülmek- te olan YÖK Yasa Tasa- nsı'nı protesto etmek amacıyla dün öğle saat- lerinde Kızılay Güven- park'ın önünde toplan- maya başladı. Emniyet güçleri, tzmır Caddesi tarafindan alana gelmek isteyen grubun Atatürk Bulvan'ndan yürümesi- ne izin vermedi. Grup- lan dağılmalan konu- sunda uyaran polis, öğ- renciler dağılmayınca müdahale etti. Bunun üzerine öğrencüer ile polis arasında çıkan ar- bede sırasında, gruptan bir kişi karakol polisleri- ne sprey sdctı ve bir gös- terici de elinde bulunan sopayla diğer bir polise vurdu. 20 kişi gözaltında Olay sırasında arala- nnda Ankara Emniyet Müdürlüğü Çelik Kuv- vet Şube Müdürü Meh- met Yükselin de bulun- duğu 9 polis ve CNN Türk kameramanı Tur- gut Dedeoğlu da yara- landı. 20 kadar gösterici- nin de gözaltına alındığı olaylann ardından Eme- ğin Partisi Ankara II Ör- gütü'nden yapılan açık- lamada, olaylarda parti üyesi gençlerin bulun- madığı ifade edildi. Bekir Kumbul'un km evlendi • İstanbul Haber Servisi - CHP'li Antalya Belediye Başkanı Bekir Kumbul'un kızı Gonca Kumbul ile diş hekimi Mete Yüce Yatrak Pera Palas Oteli'nde düzenlenen törenle evlendi. Çok sayıda davetlinin katıldığı törende gelinin nikâh şahitliğini CHP Genel Başkanı Deniz Baykal yaptı. Sayısal Loto'yu 2 kişi tutturdu • Haber Merkezi - Sayısal Loto"nun bu haftaki çekilişinde. kuponlannda 5,25,28,31,38 ve 40 rakamlannı ışaretleyen 2 kişi, 299 milyar 928 milyon 650 biner lira ikramiye kazandı.Çekilişte 5 tutturanlar 1 milyar 382 miiyon 650 biner lira, 4 tutturanlar 11 milyon 150 biner lira, 3 tutturanlar 1 milyon 150 biner lira ikramiye kazandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle