Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 2002 SAI
O L A Y L A K VJci ( J O R U Ş L J L . R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
EVET/HAYIR
OKTA1
Günün GetİPdiği
Bır prensdahıa geldı! Özal'ın prenslerini anım-
sayaJım... /merıka'lardan. Avrupa'lardan getiril-
mişlerdi? Cnernli görevferin, özellikle bankalann
başına yerteştirilmişlerdi... Sonunda ne oldu? Hiç-
biri ülkeyebır yarar getirmedi. Üstelik hemen
hepsi köşeten cföndiJler! Kapağı dış ülkelere ata-
rak kendılerint unutturdular...
Şimdi de ABD ehçiliğimızde görevli Mehmet
Ali Bayar yeni toir 'kurtana' olarak yurda döndü!
Bir anda ccşkular, bir anda sevinçter, karşılama
törenleri, gazete haberleri, manşetleri!.. Genç Ba-
yar, partisinn. yani son seçimde yüzde 1 oy alan
DemokratikTürftiye Partısi'nin liderı olacak... Ne
tuhaftır, kurtancryı hep dışardan bekleyişimiz!
Ne var ki Du y^eni (curtarıcı da eskilerı gıbi! Tay-
yip'e karşı crtaya çıkartılmak istenen kişi de da-
ha ilk günden bayrak, namaz, kuran diye başla-
madı mı? Sormsk gerekmez mi, "Sen VVashing-
ton'da cumanamazlauına devam ediyormuydun"
diye...
Şu sorunL bır tiirlü çözemedik! Tayyip Erdoğan
parti lideri olabilecek mi, millefvekili seçilebilecek
mi?.. Her gün yeni bi r görüş, her gün değişık bir
açıklama! Koca manşetler birbirini tutmaz! Yasa
ne diyor? Hjkukçulann yorumu niçin bu kadar
birbirinden farklı? Adam suçluysa cezasını gör-
meli, değilse bırakın çıksın. Styaset meydanında
atını oynatsın...
Böyle değişik düşünceler Tayyip'in yararına
oluyor.. Durup öurvrken Kasımpaşalı birfûtbol he-
veslisini günün e n önemli adamı yaptık... Adamın
lehinde, ateyıinde her yazı, her haber hem halkı
şaşırtıyor hem de biratkım çevrelerdeTayyip'in par-
tisi yüzde yirmi o y gücüne sahip klişesini güçlen-
diriyor! Kimd r, n&dir, necidir bu Tayyip? Askerle-
re sivillere herkese meydan okuyan bir kabada-
yı mı? Yoksa media pompalannın zorla yarattığı,
birilerinin kuklasu oyuncağı mı?
• • •
ArkadaşımzYalçınDoğan konuya benden ön-
ce değindi? İKİ turiu seçim Türkiye'de olsa sağın
ışine yarar!..
Diyelim, birseçim bötgesinde beş aday var. Dör-
dü sağdan, bırtanesı soldan. İlk turda çoğunluk
olmayınca ikinci turda sol aday karşısında tüm sağ
birleşmez mi? Dar bölge yöntemi uygulanırsa, iyi
bilelim, soldan bîr tek kişi bile TBMM'ye gire-
mez!..
Belediye başkanlıklannda belki böyle bir uygu-
lama düşünülebi/ir... Ytne de sağcı parti adayın
ikinci turda en güçlü aday olarak kalacağını bil-
meliyiz. Bu tutum olsa olsa aşın sağcı adaylan-
nın seçilememesini sağlar. Fransa'da faşist Le
Pen'e karşı solcu sağcı güçlenn tek cephede bu-
lusmalan gibi!..
1yi ki Fransa'da Le Pen olayı yaşandı! Bizler he-
men kaptık konuyu, herkes tartışmakta! Iki turlu
seçim yapsak mı, yapmasak mı? Daha önce ak-
lınız neredeydi?
Gncelikie seçim ve partiler yasastnı değiştirmek
gerek... Ama Türkiye'nin gerçeklerini göz önüne
alarak! Yoksa Fransa örneği bıze göre değil... Fa-
şizm, dinsel gericilik ancak bilgiyle, sağduyuyla
alt edilebilir. Kendisi içın iyiyi kötüyü, yararlıyı ya-
rarsızı, ayırt etmesini bîlen bir toplum yaratmak-
tır amaç. Onu bunu taklit etmek değil!..
Kendi Göbeğimizi Kendimiz Kesmeliyiz
Prof. Dr. Türkan SAYLAN ÇYDD GemlBaşka,
Y
eryüzünün en il-
ginç yerinde ve
konumunda bulu-
nan ülkemizin bu-
günkü ve gelecek-
teki yeri tartışıhp duruyor. Ba-
tı'ya mı katılacağız, Doğu'yla
mı, Kuzey'Ie mi yakınlaşaca-
ğız, yoksa hem uzağırruzda hem
de içimizde olan 'büyük bira-
der'üı kanatlan altına mı sığına-
cağız? Komşulanmızla ilişkile-
rimizi nasıl sürdüreceğiz? Geç-
mişten gelen düşmanlıklan, kav-
galan geJecekte nerelere taşıya-
cağız?
Kısacası kafalanmız çok ama
çok kanşık, akıllı sandığımız
a
bflen"lerin her biri bizi bir baş-
ka yöne çekmeye çalışıyor. Oy-
sa onlann da kafası kanşık, çün-
kü tüm yaşananlar adeta çok bi-
linmeyenli bir denklem!..
Ne yazık ki, gözleri görmeyen-
lerin, fili, yakaladıklan tarafın-
dan tanımlamalan gibi herbirko-
nuyu birbirinden bağımsız de-
ğerlendiriyor, bir türlü "fiT'e
ulaşamıyor, aynntılara takılıyor
ve bütünselliği yakalayamıyoruz.
Oysa bizim, ivedi olarak ulus-
ça bir karara ve çözüme varma-
mız ve bihmsel verilerin, akluı,
mantığın, coğrafyanın, tarihin,
geçmiş deneyimlerin ve uzgörü-
nün ışığında gerçekçi bir değer-
lendirmeyle geleceğimizi oluş-
turmamız gerekiyor. Evrensel
değerlerin ve gerçeklerin ışığın-
da "kendi ulusal beklentimize
vehedefimizeulaşma~da ızlene-
cek yöntemleri ve kararlan ken-
dimizce belirlemekte daha da
gecikmemeliyiz!
Aksi haJde dışardan (ithal edi-
len) çözümlerin zamanla, organ
reddine benzer sonuçlar verdi-
ını
ğini yaşayarak görüyoruz.
Acaba, ülke genelinde bunca
sıkınh çekmiş, dükkânJan, fab-
rikalan kapanmış, teşvik'lerin
dışardan kumandayla kaldınl-
ması sonucu fabrikalannı baş-
ka ülkelere taşımak zorunda kal-
mış, işten ahlıruş, yoksulluk sı-
nın altında yaşayan, niteliksiz
eğitim alan ya da hiç alamayan,
iş bulamayan, iş kuramayan.
TV'lerden, basından hep yol-
suzluk. banka hortumlama.yüz-
süzlük, kavga, işkence, kapkaç,
coplanma, tecavüz vb. haberle-
ri izleyen, özetle mutsuz ve
umutsuz olmak ve öylece kal-
mak için her türlü geçerli nede-
ni bulıinan, kendini kıstaılmış sa-
yan sessiz çoğunluğun tümünü
kavrayarak akılcı ve çok yönlü,
herkesın benimseyip canla baş-
la uygulayacağı katılımcı bir
kalkmma daha açıkçası bir kur-
tuluş planı yapamaz mıyız?
Öyfcyse ne yapmalrya: En baş-
ta, ülkemizı bir bütün olarak ele
alıp tüm sorunlarımızı ve aç-
mazlanmızı, yanlış ve doğnıla-
nmızı, açık yüreklilikle sırala-
malıyız.
Sonra, kimseyi küçümseyip
dışlamadan, beri yandan salt laf
üreten, kafa kanştıran, her ko-
nuyu kendi çıkarlanna göre yön-
lendiren, birtakım ayncalıklan
kendi hakkı gibi görenlerle ey-
leşmeden. düşüncesL, gözlemle-
ri, den«imJeri yorum \e çözüm
öneriferiolanbirikimlivurtsever-
kri, özeffikk de gençleri "ortak
atal" altmda bir araya getinne-
K,petekten bal ya da keçiboymı-
zundan şeker alırcasına emek
ve sabırla onlan dinlemeli, öne-
rileri karşılaştırmalı ve ulusça,
köylüsünden kentlisine, aske-
rinden, öğretim üyesinden, bü-
rokratından sanayicisine, esna-
fına, işçisine dek kabullenece-
ğimiz ve uygulayabileceğinüz
ilke ve yöntemleri belirleyerek,
yakın ve uzak adımJan planla-
yarak ve hiç zaman yitirmeden
ulusça çahşmaya başlamalıyız.
Kendi insanınuzm sesi
Böyle bir üıanç ve kalkınma
seferberligi coşkusuyla, farklı-
uklan bir yana koyup ortakpay-
da'da birleşerek, ulusal birlik
çağnsıyla, tonınlanmEm tonın-
iannın ödetnekzorunda oiduğu
tüm dış borçlanmızdan kurru-
lamaz, atnımı/nı terivk ödediği-
miz vergUerimizin gelecekte dış
borç ve faizi yerine kendi ülke-
mizin insanına, alt ve üsrvaptsı-
na dönmesini sağlayaraaz mı-
)iz?
Kurtuluş ve kuruluşu gerçek-
leştiren bu çok yetenekli, çok
özverili ulus, "2. Düyunu Umu-
miye" diye nitelendirilen ve ar-
dı arkası kesilecek gibi görün-
meyen bu borç yığınından en
üst düzeydeki paylaşım duygu-
suyla kurtulup borçsuz ve onur-
lu bir duruma gelemez mi?
Neden her şeyi bürokratlarla
siyasetçiler bilir de sorunlann
doğrudan içinde yaşayanlar acı-
sını, sıkıntısını üretici ya da tü-
ketici olarak çekenler çözüme
yönelik kararlardan dışlanır ya
da "konu mankeni" olmanın
ötesine geçmeleri istenmez ki?
Ciddi TV programlanndan bir-
kaç tümceyle derdini anJatan ve
çözümler öneren kendi insanı-
mızın sesini neden dinlemedik
de durup durup ona dışanlar-
dan gelen buyruklan ileterek
u
Bu böyle olacak" diye dayatıp
durduk ve canından bezdirdik?
Dış politikamız, iç politika-
mız, enerji politikamız, eğitim
ve sosyal hizmet sorunlanmız,
çevre, imar, ulaşun, trafik, insan
haklan vb. her konuda toplum-
sal değerleri göz ardı etmeden,
kendi özgün çözümlerimizi hep
birlikte, paylaşım içinde üretip
yaşama geçiremez miyiz? Böy-
lesi bir uygulamanın ulusça be-
nimsenmesüıin daha kolay ve
gerçekçi olacağı açık değil mi-
dır?
Bugünkü görüntüde ise, ne
yazık ki yakın bir seçimi dikka-
te alan parti ve politikacılann,
tutucu oylara selam çakma içgü-
düsüyle bir yandan başörtüsü
konusunu kaşımalan, öbür yan-
dan demokratikleşme adımlan-
na karşı çıkışlan, "AB'ye gire-
Bm-ginneyeKnı" kısu- çekişme-
si, IMF dayatmacasıyla, talihsiz-
ce ortaya atılan asker, cumhur-
başkanı eleştirileri, parti baş-
kanlan ve milletvekilleri arası
kavgalar, medya savaşlan ve bo-
şa geçen günlerden oluşan birkı-
sırdöngüden başka bir şey yok.
Birkaç olumlu gelişmeyse bu
toz duman arasında yok olup gi-
diyor.
Baylar, bayanlar, Türkiye
Cumhuriyeti. bize yıllar ve yıl-
lar önce Mustafa Kemal'in he-
def gösterdiği çağdaşlaşma yo-
lunda ilerleyecek ve evrensel
değerleri yakalayacaktır; ayn-
ca, tıpkı Osmanlı'nın borcunu
ödediği gibi Düyunu Umumi-
ye'den de kurtulacak, çok ve-
rimh yeraltı, yerüstü doğasıyla,
yetenek fışkıran genç nüfüsuy-
la, bilgi ve çözüm önerisi dolu,
akıllı, çalışkan ve yaratıcı in-
sanlanyla 21. yüzyıl ulusu olma-
yı başaracaktır, yeter ki birbiri-
mize güvenelim ve bu gizil gü-
cün önünü birlikte açarak bu sü-
reci hızlandıralım!
B
u yıl gri geçen bahar bana her
zamankinden çok hüzün ver-
di. Dudaklanmda Sadi'nin di-
zeleri dolaşn durdu:
Dertler Artınca..
Küçük bir kelebek kozasmdan çıktı.
Sahip oldugu güzelliklerden
tüm çevTesine bir parça verdi ve
sessizce kısacık yaşamıru tamamladı.
Güle güle,
EYLÜL TAMERTÜRK
Bahar - Murat
Bakgekli baharmevsinıigüllaleve
çiğdem/ Yer yer açıyor sen neye topraktaan ey
can/Kabrinde bulutbr gibi hepgözyaşı döksen/
Bir gün ne olıır sen de bu toprakta açılsan!
Bu mevsim bir ameliyat geçirmek de varmış
kaderde. Sağ ayağımın ikinci parmağı yıllar-
dan beri netameli bir sorundur; boyunu aşmış,
bu yüzden de orta eklemde yukanya doğru
kamburlaşma, üstünde de nasun ıle... Sonunda
mikrop kaptı. Enfeksiyon, yara, kızarma ve
morarma iîe korkutup doktorluk, hastaneük,
ameliyatlık ettı beni... îbn-i Sina Hastanesi
özellikle ortopedi bölümü ile de ünlü... Genç
başhekim o uzmanlık dalında. Hekimhk ve
idari başanlan, yetenekli ekipleri dillerde do-
laşıyor. Gittim ki, söylenenler az bile, insan
yeriere basmayakıyamıyor; "Baldökyafar (dm-
ciler duymasm; ballann âlâsına, parmak yala-
maya, takıyeye doyamazlar). Ince eleyip sık do-
kuyan uzmanlar sonunda ameüyata kârar ver-
Ayşe İLHANEme/üi Tarih öğretmeni
diler. Bir gün bir gece sağlık durumum dene-
tim alhna alındı, kardiyolog tarafindan sıkı bir
muayeneden geçırildim. Ertesi sabah ameliyat
ve yoğun bakunda da bir gün bir gece kaldık-
tan sonra taburcu edildim. Ama günlerce has-
tane ile ev arasında pansumanlar içine koştu-
rup durdum. Hastanenin girişindeki Ibn-i Si-
na heykeli şanına değer bir görkemde. Bakım-
h, yemyeşü çimli bahçenin ortasındaki insan-
hğa armağan o büyük hekimi, ayağımı, topal-
hğımı unutup dikleşerek gözlerimdeki nemlı
bakışla selamlıyorum. Bu selam ve onur duy-
gusu; özveri ve alçakgönüllülükle çalışan o
güzel, (Ibn-i Sina ardıllan) tertemiz hemşire-
leri de kapsıyor elbette. Ülkeleri böyle kişiler
yüceltir... Bağnaz, gerici, acımasız, din sömü-
rücüsü o iflah olmaz kafîle değil. Yürekten de-
ğil, inadına Müslüman bunlar...
Bir de her yerde, her adımda karşıma nüfiıs
sorunu çıkıyor. Biz bu işi çözmeye ciddi bır şe-
kilde yönelmezsek çok yoksul bir ka-
labalık olarak kaluız. Avusturya'da; iki
dünya savaşuun acılan o güzelim ül-
™™™™ keyi iki kez yukandan basanlann ya-
ratnğı mutsuzluk, güvensizlik, verilen
kayıplar karşısında ülkede nürus kay-
gısı yok olmuş; doğum söz konusu edildiğin-
de şu alaycı deyim dillerde dolaşmaya başla-
mıştı: "Top yemi mi?" Islam dünyası "kadın-
larhapishanesr olduğundan böyle sözlere ge-
çit yoktur. Kadın köledir; bu kadınlar doğum
kontrolünde ne işe yarar! Partilerimiz, hele
dinci ve şeriatçılar bu işin ucundan bile tutmaz-
lar. Peki; açlığa, işsizliğe çöplüklerde yiyecek
aramaya hangi din çanak tutar? Dinci lider-
ler(!) birerpapa davTanışında nüfus sorunu söz
konusu edildığinde...
Cemal Nadir, bir karikatüründe, gebe ka-
dmlan göstererek "Bunbn vatan hayiniüan ede-
riz olur biter" demişti. Vehbi Koç, hızlı nüfus
artışuıın bugünkü felaketlere yol açacağını çok
erkengörmüş; o se\ımh ve akıllı yüzünde kay-
gılarla toplumu ve yöneticileri ısrarla uyarma-
ya çahşmıştı. îşte; bugünher iş, hergirişim sar-
pa sanyor.
Verem, sıtma savaşlan nerede kaldı?
Martalar, hedaflcrtne ulafmsk için farklı iletifim arsçfanoı kullanmûk zorunda
SÖz konusu Intemet olunca, vveb taunmı ve toknotoji*ının marks stratejılgriyle uyum
içinde olması hayati onem kazanıyor. Pentagon Interactive, o-busıness projel«hn<fe
uknotoırvi m*r*j hedeflerina ulafmak ve rakabete karşı avants> sağiamak içtn kuUantyor.
PENCERE
Uder?..
Dtyojen Türkiye'ye gelmiş, eline meşhur fenerin
almış, gündüz vakti sokağa çıkmış, aranıyor...
Sormuşlar:
- Ne anyorsun Diyojen?..
- Liderarıyonjm..
- Ama sen ünlü öykünde lider aramıyordun ki..
adam anyordun...
Filozof demiş ki:
- Türkiye'deki modaya uydum!..
•
Bir açıdan bakıldığında Türkiye'de lider çok,
elini sallasan ellisi..
Saçını sallasan tellisi..
Bir sürü parti var, her bir partinin değişmez genel
başkanı sözüm ona lider değil mi?..
Yine de lider arayışı sürüyor...
Derviş Amerika'dan geldiği günden beri sürekli
sorgulanıyor:
- Politikaya atılacak mısmız?
Derviş uzatmalı lider adayı...
Şimdi Bayar da gündeme girdi; Amerika'dan
ısmartama getirtildi; yurda ayak basarken Kuran,
bayrak, namaz, kılıç kalkan faslı başladı...
Bayar da lider değil mi?..
Yeter mi?..
Yetmez!..
•
Peki, ne olacak bu memleketin hali?..
"Ne ise halim, o çıksın falim" diye kahve fincanı
kapatanlar bile geleceğin aşağı yukan koşullannı
artık kestirebiliyorlar...
Ülke, hem ekonomide hem de siyasette, dtşanya
bağlanmış durumda; IMF'nin ve AB'nin koşullanna
uymak zorunluğuna herkes başını eğmiş; hiçbir
lider ve hiçbir lider adayı bunun dışında tek laf
etmiyor...
Al birini..
Vurötekine..
Acı gerçek böyleyken 'sözüm ona lider' sayısının
artması ne işe yarayacak?.. Partiler çoğalacak,
seçimden bölük porçük bir sonuç ortaya çıkacak,
hiçbir parti ülkenin gidişatını tek başına etkileye-
bilecek bir ağırlık taşıyamayacak, yamalı bohça
koalisyonlarda pazarlıklar kızışacak; Türkçüler
epeydir bu koalisyonda yerierini aldıklanna göre
dincilere pabuç bırakılmayacak...
Seçim sandığından gümbür gümbür çıkarak
tek başına bu ülkenin yazgısını değiştirecek bir lider
beklemek boşuna...
Ya AKPve Tayyip?..
Yokcanım..
Tayyip de "tövbekâr oldum" diye yalvar yakar
kıvranıyor; IMF'nin ve AB'nin çerçevesi içinde
"takıyye" yaparak meşrulaşmaya çalışıyor...
Ama, Erbakan gibi, onun da üstüne çarpı işareti
çekilecek gibi görünüyor...
•
Avrupa'nin sınırı Türkiye'de sonlanır; ondan
ötesinin zamiri Iran, Irak, Suriye'de ortaya çıkar
ki demokrasinin D'sini o ülkelerde bulamazsın...
Bölgede Türkiye'nin başında çok belâ var!..
Ortadoğu dünyanın en "muhataraJı" cografyası
değil mi?.. Ne yana baksan tehlikeli!.. Irak savaşının
eli kulağında mı?..
'Cumhurbaşkanı - Hükümet - Genelkurmay'
devletin üst düzeyde üç odağı...
Ancak bu üç odak arasındaki iletişim ve uyumun
tam oiduğu söylenemez...
Pılım pırtı partiler ortamında gerçek liderlik bu
uyumu sağlamaktan geçer...
Nerede öyle bir liderlik?..
EHGLISH CENTRE
L s n g u a g e S c h o o I
Progr*ml«r> Wm
Ştrketter ve Kuruiuflar İçin Özel Progrvnltr
If (ngltizcejl
-IELTS-KPDS Sınavlınna HaztrftR
Programları
ÇocuKtara
Bire-bfr Inglliıce Egltlmleri
E» Hanırnlanna Özel Harta İçl Gündüz
ilerimbte Öcretstr AktMtel«r
BAŞARINIZI zİRVEyc
hAZIRIZ...
GLISH CENTR
L a n g g e S c h o §
T.C.
tSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
REKTÖRLÜĞÜ
AYDEVLANMA KONFERANSLARI
No: 17
Yönetmen
Prof. Dr. Kemal ALEMDAROĞLU
Konuşmacı
Prof. Dr. Süha GÖKSEL
Doç. Dr. Tonguç GÖRKER
Konu
Sağlık Politikası
Gün : 01 Mayıs 2002 Çarşamba
Saat : 15.00 *
Yer : Î.Ü. Fen Fakültesi,
Ord. Prof. Dr. Cemil BİSEL
Konferans Salonu
Aydınlık yannlar özlemi içindeld tüm
yurttaşlarımız davetlidir.